'Osimhen, Galatasaray'ın Spartaküs'ü' Bodo/Glimt maçının ardından olay yorum: Bir ahtapot gibi sarıyor
23 Ekim 2025, Perşembe 07:56Güncelleme Tarihi:
Şampiyonlar Ligi'nde mücadele eden temsilcimiz Galatasaray sahasında Norveç temsilcisi Bodo/Glimt'i konuk etti. Victor Osimhen'in iki golle damga vurduğu maçı 3-1 kazanan temsilcimiz, Liverpool maçının ardından bir üç puanı daha cebine koydu. Sarı - kırmızılıların dün geceki görkemli zaferini Fanatik yazarları analiz etti. İşte detaylar...
Şampiyonlar Ligi'nin üçüncü maçında temsilcimiz Galatasaray sahasında Norveç takımı Bodo/Glimt ile karşı karşıya geldi. Sarı - kırmızılılarda mücadele öncesi İlkay Gündoğan'ın sakatlığı moral bozarken, Teknik Direktör Okan Buruk yıldız oyuncunun yerine Yunus Akgün'e şans verdi.

3. dakikada Victor Osimhen'in golüyle 1-0 öne geçen sarı - kırmızılılar maça fırtına gibi başladı. 33. dakikada Osimhen bir kez daha sahneye çıktı ve ilk yarının skorunu belirledi: 2-0.

Mücadelede dakikalar 60'ı gösterdiğinde Osimhen'in baskısıyla kazanılan topu Yunus Akgün filelere göndererek farkı üçe çıkardı. 75. dakikada Helmersen ile Bodo/Glimt skoru 3-1'e getirse de mücadelede başka gol olmayınca Galatasaray sahadan üç puanla ayrılan taraf oldu. Bu skorun ardından puanını 6'ya yükselten sarı - kırmızılılar Şampiyonlar Ligi'nde 14. sıraya yükseldi. Galatasaray'ın bu zorlu mücadelesini Fanatik yazarları sizler için analiz etti:

SERKAN AKCAN | AHTAPOT
Galatasaray için hem İlkay hem Sara’nın olmadığı bir oyun bu dönemde düşünülmesi bile zor durumdu. Bodo karşısında bu ikiliden yoksun oynanan ilk 45 dakikada Osimhen, Yunus ve Sane’nin ön alandaki bire bir baskı iştahları Galatasaray’a 2 gol birden getirdi. Galatasaray, Başakşehir maçında akan oyunda sete yerleşmişken Sane’yi önce İlkay peşinden Sara ile savunma arkasında topla buluşturmuş ve gol portföyüne yeni bir silah eklemişti. Okan hoca Bodo’ya karşı Sara ve İlkay’sız bir kadroyla büyük riski sırtlanıp topa hükmetmek yerine topun karşısında pozisyon almayı seçti ve büyük kazandı. Pas yapan rakibe karşı yüksek şiddette baskıyı uzun süre yapabilen Sane ve arkadaşları harika bir iş çıkardılar. Başakşehir maçının yıldızı Sane, o kadar iştahlı gitti ki baskılara Osimhen’in golünün birinin hazırlayıcısı, diğerinin tetikleyicisiydi.

Osimhen farkı
Osimhen ile Sane dün gecenin iki yıldızıydı. Osimhen sahadayken Galatasaray, ön alan baskısını yaparken bir ahtapot gibi rakibini sarıyor. Nijeryalı santrfor büyük fark yaratıyor, baskıya o kadar iştahlı gidiyor ki aniden yön değiştirip hızlanıyor, rakibin dengesini bozuyor, bir şekilde topu söküyor. Dün 2 tane baskı sonrası gol attı ama en az 3 tane de kaçırdı. Galatasaray Bodo’ya karşı aynı tipte 3 tane gol attı. Başakşehir maçını izleyip analiz eden rakibini tek kelimeyle ters köşeye yatırdı Okan Buruk. Galatasaray, Liverpool galibiyeti sonrası Bodo’yu yenerek aslında zaferin sağlamasını yapmış oldu. İİlk 8 hedefi için büyük bir adım attı.

BURAK ÖZDEMİR | GALATASARAY'IN SPARTAKÜS'Ü
Galatasaray dün gece Rams Park'ta öyle bir maça çıktı ki... Kazansa üç puan ve iddiasını sürdürmekten başka bir şey kazanamayacağı, ancak kaybetse çok büyük şeyler kaybedeceği türden bir maçtı. Geçen sezonun yarı finalistini özellikle ilk yarıdaki çok iyi oyunla devirmeyi bildi Galatasaray! Bu galibiyette birçok iyi şey vardı, ancak aksayan yönler de yok değildi.

OSIMHEN BİR RÜYA GİBİ
Osimhen bu takımın sadece golcüsü değil, her şeyi! En önde baskıya gidiş şekli bile takımı ve tribünleri ateşlemeye yetiyor. İki gol attı, bunlardan daha değerli olan ise üçüncü goldeki çabası! Osimhen'i insanların daha iyi anlaması için Spartaküs benzetmesi yapmak yanlış olmaz sanırım. Spartaküs, eski Roma’daki arenada gladyatör olarak öne çıkan ve halkı peşinden sürükleyen bir liderdir. Hem mücadeleci ruhu hem de gücüyle tanınır. Osimhen’in sahada attığı goller ve yaptığı asistler, takımını da peşinden sürüklüyor ve galibiyet için güçlü bir önderlik sergiliyor, tıpkı Spartaküs'ün gösterdiği gibi. Osimhen'e Lemina, bir gece önce babası kalp krizi geçiren Torreira ve Leroy Sane de eşlik etti. Sane, Başakşehir maçının ardından bu maçta da sahanın en iyilerindendi. Yavaş yavaş ritmini buluyor.

GALATASARAY'IN İKİ BÜYÜK SORUNU
Galatasaray'ın iki büyük sorunu kronikleşmeye doğru gidiyor. Bunlardan biri Mauro Icardi, diğeri ise Barış Alper Yılmaz... Mauro Icardi'nin oyuna girdiği maçların geneli rakip lehine tek kaleye dönüyor. Çünkü ileri gönderilen her top duvara çarpar gibi geri geliyor. Icardi fizik olarak gerçekten bu Galatasaray'ın forveti olmaktan fersah fersah uzakta! Bir an önce kendini toparlaması lazım. Barış Alper'e gelecek olursak; tribünlerin küçük bir kısmından gelen ıslık seslerine katılmasam da 'siyah ekran' paylaşımı yaptığı günden beri iyi oynadığı tek maç Liverpool maçıydı! Galatasaray taraftarlarının bir kısmının ona tepki göstermesini de anlayışla karşılamalı çünkü insanların ondan beklentisi var. Taraftarı bu beklentiye sokan da geçmişte gösterdiği muhteşem performans. Yine yapabilir, yapacak da!

TUNÇ KAYACI | EMİN ADIMLARLA YOLA DEVAM
RAMS Park’ta muhteşem bir ilk yarı izledik. Maç öncesi İlkay’ın sakatlık haberi herkesin canını sıktı ama Lemina adeta “Ben buradayım Torreira ile biz bu gecelik hallederiz” dedi, orta alandaki etkili futboluyla. Daha maçın başında gelen ilk golle hem futbol hem de psikolojik olarak üstünlüğü ele geçirirken rakibi de şaşırttık. Hemen hemen 30-35 dakika nefes aldırmadan yapılan pres ve bunun sonucu gelen 2. golle her şey istediğimiz gibi gitti. Tabii ki bu arada Bodo’nun ilk yarı biterken organize olmadan bizim hatamızdan gelen bir golü kalemizde görebilirdik ama şans bizim yanımızdaydı. Genel anlamda panik yapmadan sabırlı ve rakibe geniş alan bırakmadan kontrollü bir futbolla soyunma odasına girdik. İlk yarı bir başka olumlu görüntü Başakşehir maçının yıldızı Sane’nin performansıydı. Alman yıldızdan beklenen çalımlar, sprintler işte bu dedirtti. Tabii ki avantajlıyız ama ikinci yarının çok da kolay geçmeyeceğinin bilincindeydik. Çünkü rakibin oynadığı 2 maçı da 2-2 bitirdiğini unutmamak gerekiyordu...

Alkışlar Buruk’a
Nitekim ikinci yarıda baskı yedik ama skoru 3-0 yapmamız bizi oldukça rahatlattı. Rakibin oyun disiplininden kopmadan set oyunu karşısında çok koştuk çok iyi mücadele ettik ve sayısız net pozisyonlar kaçırdık ve geceyi hak ettiğimiz bir galibiyetle kapattık. Gerçekten kolay kolay havlu atmayan, fizik gücü yüksek bir rakip karşısında Şampiyonlar Ligi’nde yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz. Gecenin yıldızları Osimhen ve Sane’ydi, iki yıldız da bu seviyede nasıl oynanırı futbollarıyla gösterdiler. Bir tebrik de tabii ki Okan Buruk’a. Tecrübeli hoca oynattığı futbol ve aldığı başarılı sonuçlarla Avrupa karnesini hızla düzeltiyor ve geçmiş yıllardaki başarısız performansı tersine çevirmeyi başladı.

UMUT EKEN | KAS AĞRILARIYLA
Bodo Glimt erken gole rağmen sinir bozucu bir sabır ve soğukkanlılıkla devam etti. Galatasaray, skoru almışken hücum presin dozunu düşürebilirdi ama yapmadı. İİki ekip de başlangıç planına sadık kaldı. Oyun ciddi anlamda fiziksel olarak zorlayıcı hale geldi. Ligimizin standartlarının çok üstünde bir tempo ve oyun süresine çıkıldığını not alarak devam edelim. Norveçliler, düdükten sonra bile soluklanmadan oyuna başladı. Galatasaray’ın mücadele seviyesini de yukarı çeken buydu. Her saniyesinde efor gerektiren bir oyuna evrildi sahadaki. Plana bağlı kalmak ve önde baskıyla oynama çabası meyvesini verdi, Galatasaray farkı ikiye çıkardı. Okan Buruk, Bodo Glimt’in koşu mesafelerine çıkılamayacağını hesap etmiş olmalı. Tıpkı diğer Avrupalılar gibi. Eforu, ön alan baskısıyla kullanmayı planlamış. Ve fırsatını bulduğunda da 4 hızlı; Sane, Yunus, Barış ve Osimhen’le boş alan kovalamayı.

Bu anlamda planın tamamen işlediğini gördük. Galatasaray, neredeyse set oyununda pozisyon bulmadan, çok net fırsatlar yakaladı. Ya kazandığı toplarla ya da geçiş oyunu ile. Osimhen ve Sane, kariyerlerinin son vuruş standartlarını tutturabilseler, çok daha ciddi bir fark olabilirdi. Ancak oyun değişmezdi. Zira Bodo Glimt uzatmalara kadar çok zorlayıcı ve yıpratıcı bir ısrarla sürekli denedi. Galatasaray’ın sonuna kadar mücadele etmek mecburiyetinde kaldığı bir oyun çıktı ortaya. Lemina ve Toreira’nın 26. dakikada soluklanma ihtiyacı duyduğu; Barış, Yunus ve Osimhen’in 65-70’lerde enerjisinin tükenmeye başladığı bir kapışmaydı dün geceki. Galatasaray, Türkiye liginin standartlarının üzerine çıkarak ve belki de iki katı efor sarfederek kazandı. Liverpool maçındaki gibi. Kramp, kas ağrısı, sertleşen adaleler.. Galatasaray, sahaya adım atan her oyuncusunun fiziki bedeller ödediği, çok hak edilmiş bir galibiyet kazandı. Rakibinden 10 km daha az koşarak üstelik ama daha fazla savaşarak.. Bu standardı korumak Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi macerasını renklendirecek.

HAMİT TURHAN | CİMBOM'UN YENİ AVRUPA YÜRÜYÜŞÜ,
Bundan yaklaşık 10-12 gün önce Ali Sami Yen Stadı'nın önünde bir anıt-heykel açılışı yapıldı. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, devrimci fikirleriyle ve yazılarıyla-şiirleriyle Atatürk'e dahi ilham kaynağı olan vatan şairi Tevfik Fikret ve Galatasaray'ın kurucusu Ali Sami Yen'den oluşan anıtın açılışında Galatasaray Kulübü Başkanı Sayın Dursun Özbek yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: "Bugün burada Atatürk'ün vizyonu, Tevfik Fikret'in düşüncesi ve Ali Sami Yen'in inancı bir heykelde değil, bir ruh bütünlüğünde birleşiyor. Atatürk, bu topraklara özgürlük, laiklik ve çağdaşlık fikrini kazandırdı. Tevfik Fikret, lisedeki öğrencilerine erdemli bir yaşamın önemini öğretti. Ali Sami Yen, gençleri spor ve kardeşlikle buluşturdu. Bu üçü bir araya geldiğinde ortaya çıkan şey, Galatasaray'ın ta kendisidir."

Gerçek bir Atatürk Cumhuriyeti anıtı...
Yüce Atatürk'ün, "Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan, yapana sadık kalmalıdır" sözü ile Sarı-Kırmızılı Kulübün kurucusu Ali Sami Yen'in kuruluş mottosu olarak belirlediği, "Türk olmayan takımları yenmek" şeklindeki meydan okumasını da Sayın Özbek'in konuşmasına eklersek Galatasaray'ı Cumhuriyet tarihinde çok daha hak ettiği yere oturtmuş oluruz. Galatasaray'ın son 35-40 yılda elde ettiği gerek ulusal gerekse uluslararası başarıları göz önüne alırsak, stadın önünde başı göğe yükselen bu üç tarihi şahsiyetin vizyonlarının, ön görülerinin, iradelerinin Sarı-Kırmızılı bünyede vücut bulduğunu kolaylıkla ifade edebiliriz.

Bodo Glimt için koparılan fırtınalar!
Ben dün geceki Bodo Glimt galibiyetine de bu pencereden bakıyorum. Hele maçtan önce yazılan felaket senaryolarını ve bir bardak suda koparılan fırtınaları göz önüne aldığımızda Galatasaray'ın, gerçekten de bu ülkenin genel düşünce yapısının ve vizyonunun ötesinde bir yerlerde olduğunu görüyorum. Maçıtasaray açısından sıradan sayılabilecek bir Şampiyonlar Ligi maçı için bu kadar hamasete ne gerek var, diye serzenişte bulunduğunuzu fark edebiliyorum. Lakin, Bodo Glimt ile ilgili sosyal mecranın ve konvansiyonel medyanın futbol ulemaları tarafından öyle bir yaygara koparıldı ki, sanki Galatasaray'ın karşısında günümüzün en güçlü takımları PSG, M.City, Real, Barcelona, B.Münih vb takımlar varmış gibi bir hava yaratıldı. Ayrıca yukarıda bahsettiklerim de hamaset değil bir Galatasaray gerçeğidir.

Okan Buruk'un kusursuz planı...
Bodo Glimt'in iyi bir takım olduğunu kabullenmemle birlikte Galatasaray'ın çok daha iyi bir takım olduğunu da burada belirtmek isterim. Nitekim, sahaya yansıyan görüntü, oynanan oyun, oluşan istatistikler de bunun en açık göstergesiydi. Teknik Direktör Okan Buruk kusursuz bir plan ve taktik anlayışla takımını sahaya dizmiş ve bütün stratejisini Bodo Glimt'in fişini ilk yarıda çekmek üzerine kurmuştu. İlk 35 dakika Sayın Buruk'un planı, elde üretilen nadide bir İsviçre saati gibi tıkır tıkır işledi. Ön alan baskısıyla rakibini şaşkına çeviren ve kaptığı toplarla çok sayıda pozisyon üreten Galatasaray iki farklı skor avantajını tam bir futbol canavarı olan Osimhen ile yakaladı. Nijeryalı yıldız, attığı kadar da kaçırırken, girdiği pozisyonlarda son derece kötü gününde olan Barış Alper'in kendisine ayak uyduramaması da harcanan fırsatlarda önemli etkendi. En azından kaleciden seken toplara müdahale edebilirdi Barış Alper…

Barış Alper Kerem A. olma yolunda
Yeri gelmişken Barış Alper Yılmaz'dan biraz daha söz etmemek olmaz. Sezona müthiş bir başlangıç yapan genç futbolcu, ne zamanki menajerinin dolduruşuna gelerek sözleşme konusunda maraza çıkararak Arabistan'a transfer olmak istedi ve ardından sosyal medya hesabında siyah sayfa paylaştı, o andan itibaren taraftarla olan bağını kopardı. Dün gece ıslıklanması, kötü oyununun değil yanlış tercihlerinin bir sonucuydu. Bence bu yara bir daha kapanmaz, dikiş de tutmaz. Devre arasında BAY, nereye gitmek istiyorsa kendisine yol verilmelidir. Barış Alper'in şu an itibariyle Galatasaray taraftarı açısından Kerem A. ile arasında bir tık fark vardır ve o fark da kapanmak üzeredir! Takımın elindeki üç kanat forveti sahadayken, en kötüsü olabiliyorsan ve yerine sol bek olarak transfer edilen Eren giriyorsa, lütfen bir aynaya bakıver kardeşim, "ben nerede hata yaptım," diye...

Osimhen adeta 'Bodo'slama daldı!
Bu sezon Avrupa'daki hedefini ilk 8, olmazsa ilk 24 olarak belirleyen Galatasaray açısından son derece kritik bir öneme sahip olan Bodo Glimt maçında sahne Osimhen'indi. Nijeryalı Süper Star, takımının maç boyu attığı 11'i isabetli 23 şutun 9'unu atmış ve 7'sinde isabet bularak 2 gol kaydetmiş. Diğer şutlarını ise kaleci Haykin çelmiş. Gerçekten de Osimhen açısından maçta inanılmaz bir istatistik ortaya çıkarken, kendisine eşlik eden futbolcular ise Sane ile Lemina'ydı. Sane hafta sonu ligde oynanan Başakşehir maçında dün gecenin sinyallerini zaten vermişti. Takıma artık adapte olduğu her halinden belli olan Alman yıldız, olağanüstü bir futbol sergilerken, Lemina da Torreria ile Avrupa'nın en iyi ikili orta sahalarından biri olduğunu Bodo karşısındaki müthiş futboluyla bir kez daha kanıtladı. Zorluk derecesi yüksek maçlarda Torreria-Lemina ikilisi Galatasaray'ın emniyet supapı, bu kesin. Başka formüller macera aramaktan öteye gitmez. Aslında Galatasaray takım halinde çok iyiydi. Osimhen, Sane ve Lemina dışındakiler arasında küçük nüanslar vardı. Defansta Davinson, Adülkerim, Sallai ve Jakops Şampiyonlar Ligi standardında bir savunma prensibiyle Bodo'ya çok fazla şans tanımadılar. Özellikle Davinson ve Abdülkerim adeta bir çelik kapı, istinat duvarı gibiydiler. Rakibin bulduğu pozisyonlar ise basit bireysel hatalar sonucu geldi. Sınırsız enerjiye sahip Norveç temsilcisiyle aynı şekilde kora kor mücadele eden Sarı-Kırmızılı takımda oyuna sonradan girenler ise her sezon olduğu gibi yine kulübe sorununun gündeme gelmesine sebep oldu.

Icardi kaptanlığın hakkını vermeli
Burada Icardi için ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Futboldaki en ağır sakatlıklardan birini yaşayan Arjantinli için eski formunu bulması yaşı itibariyle çok kolay değil. Bunun için elbette kendisinin de çok çaba sarf etmesi gerekiyor. Özel hayatı vs. bu gibi durumlardan artık sıyrılıp kendini işine adaması, koluna taktığı pazubendin hakkını vermesi gerekiyor. Ancak bu konuda pek de özverili olduğunu söylemek zor. Eğer Osimhen'le kendini kıyaslamayacak ve yedek kalmayı sorun etmeyecekse böyle devam etmesinde de bir beis yok aslında!
