Arama

Popüler aramalar

Lucescu zaman kaybetmemeli...

Haberin Devamı

Ulusal takımımızın Rumen teknik direktörü Mircea Lucescu Gökhan Gönül ve Mehmet Topal'ı oynattığı için eleştirildi. Kanımca eleştiriler yerinde ve haklıdır. Gökhan Gönül ile Mehmet Topal futbolumuzun en değerli oyuncuları arasındadır. Ulusal takım ve kulüpler düzeyinde verdikleri hizmetler unutulmaz. Ama artık, en azından Milli takım düzeyinde verecekleri hızmetin sonuna gelmiş olmalılar. Gençlere yer açmak için bu kararı kendileri bile alabilirler.

Yeniden yapılanma olarak adlandırılan bu dönemde ne kadar genç oyuncuyla yola çıkılırsa gelecek de o denli parlak olur. Bir örnek verecek olursak, futbolda her dönem müttefikimiz olan, eğitim anlamında da bize hep yardım eden Almanya'ya bakabiliriz. Almanya 2010'da Güney Afrika Cumhuriyeti'nde yapılan Dünya Kupası finallerine henüz 20'li yaşların başında bulunan beş genç oyuncuyla başladılar. Bunlar: Manuel Neuer, Holger Badstuber, Sami Khedira, Thomas Müller ve Mesut Özil'di. Bu genç oyuncular üzerine iskeletini kuran Almanya 2010'da yarı finalde şampiyon İspanya'ya yenilerek dünya üçüncüsü oldu. 2014'de ise kupayı kazandı. Üstelik yarı finalde ev sahibi Brezilya'yı kendi seyircisi önünde, tarihinin en ağır yenilgisini(7-1) tattırarak şampiyon oldu.

Denebilir ki, bizim ülkemizde Almanya'nın amatör takımları kadar bile alt yapıya önem veren bir anlayış yok. En alt lig olan 2.Amatör ligden Süper Lig'e kadar bütün takımlar alt yapılarında hatta minik takımlarında bile şampiyonluk ve kupa peşinde koşuyorlar. Bütün teknik adamlar ve yöneticiler aynı kafada. Bu yüzden altyapılar çocuğu profesyonel hayata hazırlamıyor, tersine futboldan soğutuyorlar.

Almanya'da ise alt yapı anlayışı şöyledir: Hocalar kendini en başta öğretmen, eğitimci olarak görürler. Bu nedenle futbolcuları yarıştırmazlar, yeteneklerinin ortaya çıkması ve gelişmesi için antrene ederler. Hedef kupa kazanmak değil, profesyonel hayata hazırlanmaktır. Eğitilecek yaşlarda çocukların zihinlerini şampiyonluk ve kupa kazanmak ile duldurmazlar. Bilirlerki, böyle büyüyen çocuklar profesyonellik düzeyine gelmeden kafayı bu kupalarla bozarlar, nevrotik gençler haline gelirler hatta çıldıranlar bile olur. Süper Lig'deki yerli oyunculara dikkat edin. Altyapılarda yetersiz eğitim aldıkları için üst yapıdaki kuraldışı davranışları dikkat çekici hale geliyor.

Almanya gibi bir altyapıya sahip değilseniz yapılacak şey, kendi takımlarında oynamasalar da, 20'li yaşlara henüz adım atmış oyuncuları birarada oynatarak işi zamana bırakmaktır. Ülkemizi yurt dışında temsil etmeyen takımların, daha fazla genç yerli ve geleceği olan oyunculara görev vermeleri için yollar bulunmalı. Bu konuda en büyük görev yerli ve idealist teknik adamlara düşmektedir. Mehmet topal ile Gökhan Gönül'de, deneyimlerini bu gençlere aktarmak için Ulusal takım kadrosuna çağrılsalar da maçlardaki görevi genç oyunculara devretmeliler...

Gençler konusunda bire bir yaşadığım bir anekdotu da sizlerle paylaşmak isterim. İngiliz Teknik direktör Gordon Milne, Beşiktaş'ın başında üçüncü yılında ancak şampiyonluğa ulaşmıştı. Medya tarafından çok eleştiriliyordu. Kendisine iyi futbol oynadıkları halde neden şampiyon olamadıklarını sorduğumda yanıtı şöyle olmuştu: "Beşiktaş çok genç bir takım. Çocuklarla şampiyon olunmaz! Çocukların gelişip adam olması gerekiyor". Metin, Ali, Feyyazlı o çocuklar büyüdüklerinde üç yıl üst üste şampiyon olmuşlardı. Çocukların sağlıklı büyümesi her alanda ülkelerin geleceğini kurtarır.