Arama

Popüler aramalar

‘’Ya seyirci olmasa!‘’

Futbol da ekonomik veriler gibi,"dört çeyrek" olarak ele alınabilir sanırım. Dün akşam ilk çeyrek, ciddi tehlike olmamasına karşın, Fenerbahçe kontrolünde geçti. Topu ayağına alamayan Beşiktaş ise planlı görünen Fenerbahçe’ye karşı sadece savundu daha doğrusu savunmaya çalıştı. Bu düzen 30’a kadar sürüp gittiyse de bu andan sonra "gösteri" kısa süre de olsa bir anda başka görünüme büründü! Savuşturulan karşılıklı hücumlar diğer kalede gol pozisyonuna dönüştü, ancak bu enerji kısa sürede yitip gitti. İlk yarı, mücadele görüntüsü varsa da futbol açısından hayli düşük seviyede geçti. Çünkü belliydi ki, iki teknik adamın birinci planı yenilmemek ve bunun için de ilk devre geriye düşmemekti!

Oyun sona sıkıştı

Ev sahibi Beşiktaş açısından üçlü savunma oynayan Fenerbahçe’ye karşı orta sahada yaratıcı ya da akışkan olmak mümkün görünmüyordu. Ne tehdit ne savunma! 73’teki Beşiktaş değişiklikleri ise enteresandı! Etkisiz üç isim; Milli Takım için taraftarının uygun gördüğü etkisiz Salih,"yıldızların yıldızı" Dele Alli, Muleka. Maç bu andan sonra hafifçe yön değiştirir gibi oldu! Ancak Başakşehir, İstanbulspor maçları göstermişti ki, Weghorst’un savunmayı becerince Beşiktaş oyununu işlevsiz kılmak hayli kolaylaşıyordu. Dün akşam da öyle oldu. 88-89’uncu dakikalar dışında onu pozisyona dahil edemediler. Oysa Weghorst gol kadar “alan açıcı”ydı ve Fenerbahçe bunu engelleyince işler sona sıkıştı.

Savunmalar fena değil

Yine de ligin en kadrosu en belirsiz takımı Fenerbahçe’ye karşı savunma konusunda fena değildi Beşiktaş. Keza Fenerbehçe de öyle.Nihayetinde, ülkenin en borçlu ve en çok para harcayan takımlarından ikisinin karşılaşması için insan “sıradan” ya da “vasat altı” dememek için kendini zorluyor! Şu maçı taraftarsız oynasalar ve stadyum sesi olmasa televizyonda izlemek bile ızdırap olmaz mıydı? Ama eminim bugün ve yarın onlarca “incelikli maç analizi” okuyacak, dinleyeceksiniz!

03 Ekim 2022, Pazartesi 07:07
YAZININ DEVAMI

‘’Rakibi çaresiz bırakan düzen‘’

Yüksek tempodaki hücumlarla rakibini ya açan ya hataya zorlayan Fenerbahçe 'alan ve zaman kullanımı' açısından bizim ligin şimdilik kaydıyla en iyisi. Üstelik bunu farklı oyuncular ve farklı oyunlarla yapıyor. Dün akşam topla oynama istatistiğine bakıldığında ilk devredeki eşitliğe rağmen pozisyon üretiminde Fenerbahçe’nin bariz üstünlüğü vardı. Savunmada Arao’nun stoper hattını üçlediği anlarda orta sahadaki sayısal üstünlükle Alanya’yı hem kalesinden uzak tuttu hem de kaptığı toplarla süratle hücümü örgütlediler.

Çaresiz ve plansız

Hücumdaki çabuklukları da maçı daha ilk devrede koparan golleri getirdi. Her oyuncunun diğerini oyuna çektiği, her pasın diğer oyuncuları hevesle koşturduğu Fenerbahçe’de gollerin dağılımı da bu oyunun gücünü gösteriyor. Neyin nereden geleceğinin belirsizliği bu oyunun gücü... Kuşkusuz bu tablonun oluşmasında Alanya’nın tek planlı geriden oyun kurma düzeninin etkisi de yok değildi ama bu etki daha düşüktü. İkinci devre de gevşemeksizin ön alan baskısını sürdürdü Fenerbahçe. Çaresiz ve plansız görünen Alanya çoğunlukla geri gömülürken geri kalanında da topun peşinden koşup durdu.

Herkese eğlenmek düştü

Neticesinde 70’de 'en güzel gol' olan boş kaleye ile oyunlarını taçlandırdılar. Öyle bir düzen, çeşitlilik ve ülke ölçeği üzerinde atletizmdi ki tribüne gelen ya da televizyon karşısındaki taraftarlara da tıpkı sahadakiler gibi eğlenmek düştü. Beri yandan sahadaki bu düzen ligin devamı için diğer takımların Fenerbahçe konusunda ev ödevlerini hayli ağırlaştırmış olmalı! Ancak ligin 9. sırasının altında kalanlar o kadar halsiz görünüyor ki Fenerbahçe dersine çalışmak bir yana rutin dersleri bile halledemez görünümdeler.

19 Eylül 2022, Pazartesi 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Düdük çaldı, acı bitti!..‘’

İlk yarı tamamlandığında üç gol vardı ama ‘’günümüz futbolu’’ diye anılan oyundan bize ne kalmıştı? Sabaha kadar analiz yapılsa da devre, ilk golün magazininin önüne geçemez! Onca para verip alınan iki yabancı oyuncu kuralı bilmiyor ve gol oluyor! Komik… Beri yandan sık sık tekrarlanır; ‘’Ülkede üç Türk (yerli) futbolcu yok’’. İlk gol magazin… İkinci gol, kaleye yaklaşamayan Emir Gültekin’in çaresizce vurduğu top! Ki, ülkede buna ‘’şahane gol’’ de deniyor… Sadece üçüncüsü gol gibi gol. Taşıma, -ki paslaşarak geçmeyi tercih ederim - ayağa bırakma ve boş kaleye son vuruş. Peki takımların düzen, tertip, oyun anlayışı ya da ‘’felsefesi’’? Onlardan eser yok.

Oradan oraya savruldu

Haydi, İstanbulspor ligin yenisi ve dar bütçelisi. Ya Beşiktaş? Üstelik sahada ‘’günah keçisi’’ Necip Uysal da yok! Josef De Souza yokken ön alanda daha iyi görünen Beşiktaş onun varlığında ‘’ortalama bir takım’’a mı dönüştü acaba? Ya da bu nedenle Salih ve diğerleri mi sıradanlaştı? İkinci devrenin ilk 15 dakikası ilkine rahmet okutur ritim ve ‘’zenginlikte’’! Futbolu çağrıştıran neredeyse tek şey ‘’futbol topu’nun oraya oraya savrulması. Sonunda 86. dakikada Özkan Öztürk’ün deyişiyle ‘’olağanüstü bir gol’’ daha! Oyun, düzen yok ama golün ‘’olağanüstü’’sü var… Ve son düdük çaldı, oynanamayan oyunun verdiği acı bitti

18 Eylül 2022, Pazar 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Weghortst'u kaybedince!‘’

Sezon başından bu yana Beşiktaş’ın ilk ciddi sınavı. Başakşehir’in demiyorum çünkü onlar farklı düzlemlerde onca testten geçip sapasağlam çıktılar. Bu arada zaten var olan düzenlerini de geliştirdiler.Dün akşam ilk yarı, üç farklı on beşe bölünmüştü. Birinci ve üçüncü on beş dakikalar Beşiktaş’ın, aradaki Başakşehir’indi. Beşiktaş’ın sorunu Weghorst merkezli oyunu kaybetmekse Başakşehir’in çözümü tam da bu oyunu engellemek oldu. Ağırlıklı olarakN’Koudou’nun kullandığı koridordan yıpratmaya çalıştı Beşiktaş rakibini ancak topWeghorst’a geçirilemediğinden nihayete varılamadı.

Hal böyleyken maçın ilk yarı temposu da seyri de karneye ‘’İyi’’ olarak geçti denebilir.Ancak unutmayalım bu ‘’İyi’’ karnede iki kaleciye de çok ağırişler düşmedi. İkinci yarı dengede giderken Beşiktaşlılar’ın ‘’öfke öznesi’’Necip pas hatası yapmış gibi göründü! Oysa o ara Necip, ‘’Pasa gelin’’ diye çırpınıyordu ve olanlar oldu. Önce gol sonra Serdar Saatçi’nin ‘’ipini çeken’’Valerian İsmael, derhalNecip’i de kenara aldı!

Sağını kullanamadı

Beşiktaş kendi sağını neredeyse hiç kullanamadı. Bunu Ghezzal’ın yokluğuna da bağlayabilirsiniz Başakşehir’in o koridoru tıkayarak rakibini diğer koridora yönlendirmesine de... Bence ikincisi. Böylece Veghorst’u görünmez kılıp alanlarını daha kolay savundular. Yakaladıkları fırsatı da gol olarak değerlendirdiler. İşin aslı şu; çok maç yapan daha çabuk gelişir. Farklı deneyleri hallederken gelişen Başakşehir pratik, güçlü, yapmak istediğini yapan bir takım hüviyetindeydi.

Beşiktaş’ta Valerian Ismael ‘’Burası Türkiye’ye’’ adapte olmuş görünüyor. İlk zor maçında kendini attırmayı başardı! Beşiktaş’ın oyun arzusu iyi ancak ‘’çözüm bilgisi’’ zayıf göründü. Zor maçtı onlar için kötü bitti.

13 Eylül 2022, Salı 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Çok işine yarayacak‘’

Oynayamadıkça faul yapan/yapılan bu nedenle de gerginlik katsayısı her daim yüksek ligimizin örnek maçlarından biri daha! Bolca faul, hakeme itiraz, vara yoğa penaltı isteme, gerginlik ve yüksek kart riski… Sonra, ‘’Hakemler çok düdük çalarak oyunu kesiyor’’ sızlanmaları. İlk 20 dakika enine oyunu doğru uygulayan Galatasaray, kenarlara indiyse de iki kanadından özellikle Kerem’in ısrarla fazladan iş yapma gayretlerine takıldı. Devre biterken Abdülkerim Bardakçı’nın kendini attırması onarımı daha kolay olabilecek Galatasaray’ın işini zora saktı.

İkinci devreye eksik gibi başlamadı Galatasaray ama bu kez de Yunus’un ‘’top sevdası’’ dolandı ayaklarına… 60’a kadar çeşitli opsiyonları varken aldıkça vurup durdu Yunus. Ancak 69’da bu kez Sagal benzerini yaptı. Onlardan bir başkasında Veliu yine pas yerine golü kendi arayınca Antep sabır/gayret oyununun karşılığını alamadı. Son bölümde oyun karşılıklı düzensiz ‘’git gel’’lere dönüştüyse de fırsatları yaratan daha çok Antep oldu ancak sonuç çıkmadı.

Ancak takımının bu maçta belki de en iyisi olan Sacha Boey beceri koyarak golü çıkardı. Evet gol oldu ama haniyse Yunus’a rağmen! İki üç pas opsiyonu varken Yunus yine şut attı ama seken top gol oldu. Bu haliyle Galatasaray’ın kısa erimde birkaç oyun ezberi oluşturması zor görünüyor. Yine de 10 kişiyle alınan bu galibiyet gelecek 3 maçlık zor periyot öncesi Galatasaray’ın çok işine yarayacaktır

06 Eylül 2022, Salı 07:22
YAZININ DEVAMI

‘’‘Zorlu lig'in futbolu‘’

Bundan önceki üç maçın ilk yarı temposuna göre Beşiktaş hayli durgun görünse de enerji dağılımı konusunda gayet olumluydu. Gerçi tempo ayarını ağırlıklı olarak Ankaragücü yaptı. Beşiktaş, bu kez maçın tamamını oynayacak gibi hazırlanmış görüntüdeydiler ilk devre. Takımın ‘’oyun kurucusu’’ ise santrfor Weghorst’tu! Sahayı kapladığı alan ve saha içi pozisyon alışlarıyla oyunun nereden akacağı takıma dikte eder bir tarzı vardı Weghorst’un. Ağırlıkla N’Koudou üzerinden gelseler de önceki maçların aksine bu kez daha pratik göründü Beşiktaş.

Yüksek toplardaki sektirmelerle topu biri ofsayt olan üç kez rakip kaleye gönderdiler. Yine de o kadar orta yapmak zorunda kalınan bir oyuna karşı savunma yapan takım bir biçimde çözüm üretir, Ankaragücü ikinci yarı üretti de… Ev sahibi Ankaragücü ise yüksek yüzde ile oynadı; 46 dakikada iki kez rakip kaleye inip iki gol buldular. Ömer Erdoğan takımın esas olumlu yanı enerji oyununu seven rakibine top ve alan bırakmayışıydı. Tempoyu ayarlamaya çalışırlarken bunu topu rakipleri kadar ellerinde tutarak yaptılar. Hatta ikinci devre top tutma da öne de geçtiler.

Dele Alli gol harici…

İkinci devreye golle başlayan Ankaragücü, güvenli oynayıp fırsatları gözlerken istediği ritme bir türlü ulaşamayan Beşiktaş’ta Muleka ile Dele Alli goller dışında etkisizdiler. N’Koudou, Gedson ve Salih’in zaman zaman etki alanına çıktığı karşılaşmada De Souza oyuna girince Beşiktaş rakip alanda bir anda 20 metre kadar ilerledi! O da penaltıyla sonuçlanan baskıyı getirdi. Yine de Beşiktaş önceki maçların ilk devre ya da ilk Kayseri maçının ikinci devre temposuna maçın hiçbir anında ulaşamadı.

Bu tür maçlarda oynayacaklar kuşkusuz. Lakin önlerindeki ilk maç bu sezon güçlerini gerçek anlamda test edecekleri Başakşehir maçı olacak. Son not bir ülke klasiği üzerine; takım ya da oyuncu ayırmaksızın her faule kayıtsız şartsız itiraz, vara yoğa maraza çıkarmaya çalışmak. İşte ‘zorlu lig’in futbolu…

05 Eylül 2022, Pazartesi 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’İlk yarı cevval ikincide bitkin‘’

Beşiktaş, ilk haftadaki Kayseri maçı dışarıda dursun, ilk devreleri hep yüksek tempoda oynamış bir takım.Dün akşam da aynısını yaptı. Rakibinin üzerine öyle tempolu yüklendi ki,Çalımbay takımı nefes alamaz haldeydi. Sivas karşı kaleyi göremeden devre 3-0 olmuştu bile. Özellikle ilk golün temposu o kadar yüksekti ki, rakip üzerinde ürkütücü olmalı. Bir diğer ayrıntı Ghezzal’ın yokluğunda Rosier’in koridor kullanımı… Oyuncu önü açılıp direkt oynadığında ikinci golde olduğu gibi hayli faydalı işler yapabiliyor. Ancak Ghezzal olduğunda ‘’meziyet’’ Rosier’in önünü tıkıyor sanki. Ya da bu ikiliyi farklı kullanacak bir düzenleme gerekiyor. Organize olma konusunda rakibinin zorluk çıkarmadığı Beşiktaş güle oynaya devreyi tamamladı. Son maçlarda olduğu gibi ikinci devre Beşiktaş’ın durağana döneceği tahmin edilebilirdi. De Souza, Atiba gibi oyuncuların yokluğunda ilk devre oyunları akışkan ve tempolu geçiyor. Onlar varsa tempo ister istemez düşüyor.

Antrenmana çıkmadan

Beşiktaş yine tek devre oynadı ve kazandı. Lakin maçta gözler kuşkusuzDele Alli’deydi. Neredeyse antrenmana çıkmadan ‘’Zorlu Türkiye Süper Ligi’nde’’ sahaya gönderilmişti oyuncu. Bir iki göründü sonra normale döndü! En azından bir hafta beklenebilir miydi? Onca antrenman yapan oyuncular ne düşündü, o ne düşündü, Valerien Ismael ne düşündü, bilinmez!.. Belki o da oynayarak form tutacak oyunculardan biridir diye düşünmüşlerdir!

30 Ağustos 2022, Salı 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Onlar oynamadı ama biz izledik‘’

Kalecisi dahil kritik önemdeki oyuncularının yokluğunda savunma önünüDorukhan ve Siopis ile kapatan Trabzonspor kadro handikabını savunmayı sertleştirerek gidermeye çalıştı. Doğrusu ya ilk devre boyunca Yunus’un pasında Mertens’in girdiği pozisyon dışında büyük kaygı yaşamadılar. Galatasaray ise Kerem’in ortalıkta görünmediği devre boyunca Boey/Yunus koridorundan zorladılar rakibi. Topu daha çok kullandılarsa da Seferoviç’e ulaşamadılar. Hal böyle olunca sadece maçın adının büyüklüğünün getirdiği heyecanla yetindik hepimiz! Devre boyunca 15 şut atıp, 16 orta yapmış iki takım! Oysa izlenir tek pozisyon pasla geldi… İkinci yarı başlar başlamaz Galatasaray ilkinde olduğu gibi arayışlarını sürdürdü ancak açıkça görülüyordu ki, pas organizasyonları henüz yeterli değildi. Bu nedenle de oyuncu becerisi temel çözücü gibi duruyordu. Tempoyu düşük tutmaya çalışan Trabzon ise sadece fırsat kolladı. Bir kez Larsen’le arkaya sarktılar bir kez de Trezequet’yi kaçırdılar. O da çoğu kez yaptığı gibi pas yerine şut denedi. ‘’Harcanan onca paraya rağmen onların da belki sahanın da göze en batan performansı kalecileri Muhammet Taha’dan geldi’’ desem yeridir!

Kulüplerin yayıncıdan olmayacak paralar talep ettiği ligin vasat hatta vasat altı maçlarından birini daha tamamladık. Onca top kaybı onca pas hatası… İşe yaramayan 20’den fazla şut, onlardan daha fazla orta… Ama 30’dan fazla da faul.

Kayıtsız şartsız

Dilim varmıyor ama haydi diyelim Trabzon eksik kadroyla sahada bu onlar için bir gerekçe. Ya Galatasaray?.. Biliniyor ya, son bir not düşelim. Türkiye’deki herhangi bir futbol maçında iki takım birbirine karşı oynuyor gibi görünüyorsa da durum öyle değil!... Tam tersine iki takım iş birliği halinde hakeme karşı oynuyorlar! Hakem bir karar versin de o karar doğru olsun! Mümkün mü? Her karara kayıtsız şartsız itiraz… Neden peki? Sık sık duyduğumuz gibi, ‘’Burası Türkiye ve bu lig çok zorlu bir lig!"

29 Ağustos 2022, Pazartesi 06:58
YAZININ DEVAMI