Hakem açısından rahat bir maç oldu. Akıllarda kalan bir ceza sahası pozisyonu ya da kritik hatalı bir karar olmadı. Maç çok hızlı ve ikili mücadelelerle başladı. Çok sayıda faul kart beklentisi oldu. Hakem doğru kartlar da çıkarttı ancak çıkartması gerekirken çıkartmadığı sarı kartlar da oldu. Maçta 40. dakikada Soner’in Visca’ya faulünde ikinci sarı kart beklentisi oldu. Kalkavan pozisyonda faul düdüğü çalmamıştı. Pozisyonda faul tartışılmaz. Bir faul vardı ancak ikinci sarı kart için yeterli bir kontrolsüzlük görmedim.

46'da Valencia yerde kalınca Fenerbahçeliler penaltı bekledi. Rakibinin Valencia’ya penaltıyı gerektirecek bir müdahalesi yoktu. 51'de Serdar ile Zek imücadelesinde Serdar sakatlanarak oyundan çıktı. Serdar sakatlanınca bir ara sahadan çıkmak istemedi .Hakem devreye girdi, Serdar’ı kenara gönderdi.

Son UEFA genelgesi futbolun paydaşları tarafından tam olarak öğrenilemedi. Kafa sakatlanmalarında takım doktoru tam yetkili. Oyuncu devam etmek istese de teknik sorumlu oyuncusunu sahada tutmak istese de fayda etmez. Oynayıp oynayamayacağına takım doktoru karar verir.

82'de Perez'e çıkan kırmızı kart ise doğruydu. Valencia bariz gol şansıyla ilerlerken Giresunlu oyuncu tarafından faulle durduruldu.

Kariyerinde ilk kez ligde bir üç büyük maçında düdük çalan Sarper Barış Saka maç boyunca kritik bir karar vermek zorunda kalmadı. Herhangi bir ceza sahası pozisyonu yaşanmadı, maçın sonucu açısından önemli bir karara imza atmadı. Ama maç genelinde bir kaç pozisyon dışında standart kararlar vermeyi başardı. Oyun kontrolü açısından sıkıntı yaşamadı. Maçın son düdüğünü çaldığında arkasında tartışmaya değer bir pozisyon bırakmadı.

Tesadüfen hatadan kurtuldu

Bu maç ilei lgili eleştirilecek tek konu, Kayserispor’un kazandığı goldeki VAR kontrolünde yaşandı. Alper Ulusoy bu pozisyonla ilgili ofsayt çizgisi çizerek yayına verdi. Bu şu anlama gelir: “Kale içinde topa ve rakibe müdahale etmeden duran Thiam, ofsayt çıksaydı; VAR'ın kararı ofsayt olacaktı!” Bu pozisyonda Thiam şeklen ofsayt pozisyonunda da olsa asla ofsayt yoktu. VAR’daki Ulusoy, Thiam ofsayt çıkmadığı için büyük bir hatanın kıyısından tesadüfen dönmüş oldu.

Trabzonspor ile Konyaspor arasında ligin kader maçlarından birisi oynanacak. Atamadan anlaşılıyor ki MHK bu maçın hakemini kafasında önceden planlamamış. Planlamış olsa 5 gün önce Konyaspor’un kupa maçına Mete Kalkavan’ı VAR olarak atamazdı. Diyelim atadı! Peki, maçtan sonra, 'O maçtaki performansı nasıldı?' diye bakılmaz mı? Ben baktım mesela...

Maçın 19. dakikası, ceza sahasında genç Oğulcan’ın tendonuna acımasız ve yaralayıcı şekilde basan Biglia penaltı yaptırıyor. Penaltıyla birlikte mutlak verilmesi gereken bir kırmızı kart var. Ama hakem kırmızıyı vermiyor, VAR’da oturan Kalkavan da müdahale etmiyor. 120 dakika zor hava şartlarında oynanan maçta Konyaspor turu bırakıyor. O maçın VAR’ı Kalkavan’ı alıp, yine aynı takımın oynayacağı bu zorlu maça atamak, hiç mantıklı değil. Böyle zorlu bir maçın hakemi, bir önceki maçta da aynı takımın maçına verilmez. Verdiniz ve hata yaptıysa, ısrarla yine maça atanmaz. Performansı düşük bir hakem verdiği kararlarla Trabzonspor’a da haksızlık yapabilir, Konyaspor’a da...

Diğer maçlarda da durum pek farklı değil. Yukarıda bahsettiğim kupa maçının hakemi Ali Şansalan’dı. Sahada Biglia’nın kırmızısını o atladı. Ona da Beşiktaş maçı ile ödül verilmiş (!)

Evinde oturanları hatırlayan yok

Galatasaray maçının hakemi Sarper Barış Saka... Geçen hafta Altay-Göztepe maçındaydı. Bir penaltıyı atladı, VAR yardımıyla verdi. Devamında Murat, Türkiye Ligi’nin en uzun oyuncusu Atınç’ın üzerine sıçradı, yere serdi. Penaltı vermedi, belki de maçın kaderi değişti. Bu hafta o da maçını aldı! Fenerbahçe maçında görev yapacak Zorbay Küçük’ün, bir hafta önce Trabzon maçında gösterdiği iki kırmızı kartı izleyin, yorumu siz yapın. Kısaca: MHK’nın atamalarında; performans kriteri yok, özen yok, plan/program hiç yok. Hata yapana üst üste maç verirken, evinde oturan hakemleri hatırlayan da yok!

Bu akşam oynanacak Fenerbahçe-Kayserispor kupa maçının VAR görevine Atilla Karaoğlan atandı.

Atilla Karaoğlan’ın hafta sonu oynanan Rizespor-Adana Demirspor gibi çok önemli bir maçta da VAR görevi vardı.

O maçın 24.dakikasında, Adana Demirsporlu Yunus’la, Rizespor kalecisi Zafer arasındaki ikili mücadelede, Karaoğlan hatalı bir müdahalede bulundu ve Meler’i monitöre çağırdı.

Neyse ki Meler bu hatalı müdahaleye aldırış etmedi ve VAR’ı taca attı, maçı taçla başlattı.

Normal şartlarda Karaoğlan’ın, bu yaptığı hatadan dolayı dinlenmesi ve yaptığı hatanın cezasını çekmesi gerekirdi.

Bu gün yapılan kupa atamalarına baktığımızda, bırakın dinlenmeyi, üç gün sonra bu maça atandığını gördük.

MHK başkanı: “Atamaları performansa göre yapıyoruz!” demişti.

Aynı pozisyonda hem Meler’in hem de Karaoğlan’ın haklı olma şansı yok. İkisinden biri önemli bir hata yaptı.

Karaoğlan maç aldığına göre hatalı olan Meler olmalı(!)

Bu atama, eleştiriye fazlasıyla açık bir atamadır. Kamuoyunu ve takımları işin dışında tutsanız bile hakemlerin MHK’ye olan güvenini zayıflatacak bir görevlendirmedir bu!

Hata yapan maça gider, gitmeyen evde oturursa en büyük sorunlar oradan çıkar.

Hakemler adaletli bir maç dağılımı olduğuna olan inançlarını kaybederlerse, ne yaparsanız yapın sahada başarıyı yakalayamazsınız.

Hakem ekibi açısından zor ve kritik pozisyonların olduğu bir maç yaşandı. 10. dakikada top kendisine çarptığı için Antalyaspor’un önemli bir atağını kesmek zorunda kaldı. Oyunu durdurup hakem atışıyla başlaması doğruydu ama topun kendisine temasını önleyebilirdi. 35. dakikada Vida’nın kafa vuruşunda top Güray’dan döndü. Penaltı beklentileri oldu. Ama görüntüleri incelediğimizde topun Güray’ın koluna teması görünmüyor. Hakemin devam kararı doğruydu.

Pjanic’in kartı doğruydu

84. dakikada Güven’in şutu sonrası Gökdeniz’den dönen topta da penaltı beklentileri oldu. Bu pozisyonda Gökdeniz çok dağınık ve kolu açık şekilde topa yükseliyor. Risk alıyor ve vücudunu genişletiyor. Rakibinin vurduğu top açık kola geliyor. Karar penaltı olmalıydı. Maçın son anlarında Pjanic’in hakeme temas ederek itirazı sarı kartı gerektiriyordu, hakem atlamadı. Pjanic hakeme itirazına ısrarlı şekilde devam edince hakemin ikinci sarı kartı göstermesi de doğruydu.

22'de yaşanan pozisyonda topa vurmak üzere pozisyon alan Kerem'in önündeki topa Emre ayağını sokuyor ve topu çalıyor. Bu sırada Halil de Emre’nin ayağına vuruyor. Emre çabuk davranıp, Halil’e temas etmeden topa dokunduysa penaltı olmaz.

Ama önce Halil’e dokunduysa penaltı olur. Emre önce topa dokunmuş görünüyor. Hakemin devam kararı doğru diyebilirim. Juanfran’ın, Babel'e müdahalesinde hakem kırmızı kartını çıkarttı. Ayak o seviyeye kalkmaz ve futbol bu seviyede ayakla oynanmaz. Oyuncu büyük risk alıyor.

Ancak temas yaralayıcı değil. Sınırda kabul edeceğimiz bir pozisyon ve hakemin kırmızı kart kararına yanlış diyemeyiz.

Maçın hakemi Yaşar Kemal Uğurlu, oyunculara kendini kabul ettirdi. Yönetim anlamında sıkıntı yaşamadı ancak faul ve kart hataları yaptı. Henüz 3'te Crespo’nun Deniz Türüç’e faulünde sarı kartını kullanması gerekirdi. 24'te Tolga’ya yaptığı faulde Crespo’ya doğru bir kart gösterdi. 39'da Deniz Türüç’ün Ferdi’ye yaptığı faulde karta gerek yoktu ama Uğurlu sarı kartını çıkarttı.

Bu kez 51'de Tolga, Samuel’in önünden topla oynadı. Buna rağmen Tolga’ya hatalı bir sarı çıkardı ve pozisyonda faul yoktu. Maçta tek bir ceza sahası pozisyonu oldu. 34'te Szalai rakibiyle mücadele halindeyken top yüksekten gelerek koluna düştü. Szalai topu görmüyordu ancak kolları da rakibini tutmaya çalışırken doğal pozisyonda görünmüyordu. Burada ise hakemin devam kararına saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum.