‘’Mourinho şov başladı‘’
İşin içinde Mourinho olunca maça ilgi ve dikkat artmıştı. Sahaya çıkan 11’de Kent ve Krunic’i görenler şaşırmadı desek yalan olur. Ancak hoca İsmail Kartal yerine Mourinho olunca bu defa ”vardır bir bildiği” dendi. Onlar sahada İrfan Can, Ferdi ve İsmail Yüksek kulübedeydi. Ancak ilk 45 dakika ortaya konan futbola bakınca Kent ve Krunic’e bu takımın fazlaca ihtiyacı olmadığını düşündük. Maç başladı, 5 dakika dolmadan Lugano’nun golü geldi. Golden sonra Fenerbahçe bocalamaya başladı. Pas trafiği kötü, tempo düşüktü. 45 dakikanın öne çıkan isimleri ise Osayi , Oosterwolde,Tadiç ( hem de sağ kanatta oynadı) ve Dzeko oluyordu. İlk yarının son bölümünde maça ağırlığı koyan Fenerbahçe, Dzeko’nun penaltısıyla kendine geliyordu.
Devamı gelir
Mourinho devre arası hamle yapmadı. Fenerbahçe ikinci yarıda Tadiç’in mükemmel asistini gole çeviren Dzeko ile öne geçti. Maçın kontrolünü eline alan Fenerbahçe rakibinin ilk atağında golü yemesine rağmen, oyundan kopmadı. Rakibin defanstan çıkarken yaptığı hatayı affetmeyen Szymanski’nin asistinde Dzeko topu ağlara yollayıp hattrick yapınca, kenarda da Mourinho şovu başladı. Portekizli hoca son bölümde İrfan Can, Ferdi ve Mert Müldür’ü sahaya sürdü. Ferdi oyuna girer girmez golünü atınca Fenerbahçe’nin saha içi ve kulübe şovu devam etti. Lugano maçı Fenerbahçe için mini bir sınav sayılırdı. Bu takım geniş ve kaliteli kadrosuyla bu sene büyük işlere imza atar. Mourinho’nun sahaya süreceği 11’lere itiraz eden de çıkmaz. Portekizli hoca takım içi rekabeti ile işini daha da kolaylaştıracak gibi. Fenerbahçe ve Mourinho Avrupa macerasına fırtına gibi başladı. Devamı gelir mi? Gelmezse sürpriz olur, diyelim ve gelecek turları bekliyelim.
‘’Fenerbahçe’yi şampiyon yaparlar mı?‘’
Aziz Yıldırım’ın sahneye çıkmasıyla yaklaşık bir aydır gündeme oturan Fenerbahçe kongresi noktalandı. Ali Koç’un 3. kez başkanlığa seçildiği kongre kavgalar, atışmalar ile başlasa da finali mutlu bitti. Kongreden bir gün önce TV’de birlikte canlı yayına çıkan 2 başkanın olumlu mesajları ve davranışları, genel kurulda sıcak bir hava estirdi. Geçen sezonu genelde Galatasaray ve TFF ile kavga ederek geçiren başkan Ali Koç’u şimdi çok zorlu bir dönem bekliyor. Mazeret üretemeyeceğini bu dönemde başkan, Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak zorunda.
Oylarını artıramadı
Mourinho gibi büyük bir markayı takımın başına getiren Koç’un şimdi taraftarı heyecanlandıracak transferleri beklenecek. 2018 haziran ayında Aziz Yıldırım’a yaklaşık 12 bin oy fark atan Ali Koç, 2024 haziran ayında üye sayısının artmasına rağmen yine aynı oyu (16464) aldı. 2018 kongresinde 4644 oy alan Aziz Yıldırım ise bu defa 10450 oy aldı. Yani başkan seçilmesine rağmen oylarını artıramadı. Görev yaptığı son 6 yılda camiaya şampiyonluk yaşatamaması, şüphesiz kongre üyelerini olumsuz etkiledi.
Aziz Yıldırım’ı alkışlamak gerek
Geçen sezon, “Ben olduğum sürece bizi şampiyon yapmazlar” diyen Ali Koç, bu sözlerini sinirlilikle söylediğini ifade ediyor. Fenerbahçe’ye maddi olarak büyük katkılar sağlayan başkan Ali Koç’u yeni dönemi için kutlayıp, başarılar dileyelim. Bu kongrenin reytingine tavan yaptıran Aziz Yıldırım’ı da ayrıca alkışlamak gerek. Kongre sonrasındaki davranışları ve açıklamalarıyla Aziz Yıldırım tartışmasız Fenerbahçe tarihinin en önemli figürlerinden biridir. Yazıyı bitirmeden başkan Ali Koç’a soralım: ‘Fenerbahçe’yi şampiyon yaparlar mı?’ Ya da siz bu defa bu takımı şampiyon yapacak mısınız?
‘’Mourinho tehdidi ve kavgalar...‘’
Bir gün önce “Kongre mi, kavga mı?” diye bir yazı yazmıştım. Dün başlayan Fenerbahçe kongresinde gördük ki iki taraf da barut fıçısı. Bugüne kadar çok kongre takip ettim. Ancak başlarken kongre terk eden başkanı ilk defa gördüm. YDK Başkanı Şekip Mosturoğlu’nun kongre divan başkanı seçimini Vefa Küçük’e kaybetmesiyle kavgalar başladı. Hem Aziz Yıldırım’a hem Ali Koç’a hem de Vefa Küçük’e yapılan protestolar hoş olmadı. Acun Ilıcalı’nın televizyonculuğunu konuşturup yaptığı açıklamaların genelinde Mourinho vardı; Yıldırım’a adeta gözdağı veriyordu.
Kolay değil
Ya kürsüye gelip, ailelerine video çektiren konuşmacılara ne demeli? Hepsi Fenerbahçe için değil, kendileri için konuştular. Dün Yıldırım’ı destekleyen adı gazeteci olanlar, Ali Koç’a yağ çektiler. Kongreyi terk eden Aziz Yıldırım’ın, “Stadı terk etmeseydim kavga çıkacaktı” açıklaması günün aslında özetiydi. İki tarafın ağır toplarıyla konuştum, ”Biz kazanırız” diyorlar. Şu bir gerçek ki; Koç’un işi 2018 kongresi kadar kolay değil.
‘’Kongre mi kavga mı?‘’
Hafta sonu, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün son yıllardaki en hareketli, en renkli, en gergin kongrelerinden birini yaşayacağız. Kongre kimilerine göre 2018 seçimlerinin rövanşı olacak. Ben buna katılmıyorum. Ancak bizi çok gergin bir genel kurulun beklediği gerçek. İki tarafın zaman zaman hakaretvari yaptığı açıklamalar ortamı iyice gerdi. Geçmişte fazlasıyla Fenerbahçe Kongresi takip ettim. Akılda kalan, çekişmeli ve gergin geçen 2 genel kurul hatırlıyorum. Nisan 1982’de Ali Şen ve Cevher Özden (Kastelli) kongresi unutulmazlar arasındadır. Kastelli’nin 25 milyon Dolar hibe edeceğim açıklamasına rağmen seçimi Ali Şen kazanmıştır.
Divan seçimi ışık tutacak
Şubat 1998 yılında yapılan ve tarihe geçen kongrede bilindiği gibi Aziz Yıldırım tek oy farkla Vefa Küçük’ü geçip başkanlık koltuğuna oturmuş ve yaklaşık 20 yıl bu görevini sürdürmüştür. 2018 yılında Ali Koç’a kaybeden Aziz Yıldırım 6 yıl aradan sonra yeniden aday. İki tarafın ağır suçlamalarıyla girilen Olağan Seçimli Kongre, Fenerbahçe tarihine geçecek gibi gözüküyor. İlk gün Kongre Divan Başkanlığı seçimiyle tansiyonun yükseleceği bir gerçek. Başkan Ali Koç’un ‘ üyeleri arıyor’ dediği YDK Başkanı Şekip Mosturoğlu konuyla ilgili sert bir cevap verdi. YDK üyelerinin oylarıyla seçilen başkan, bakalım kongreyi yönetebilecek mi? Başkan Ali Koç’un adayı ise yine Vefa Küçük mü olacak? Kongre Divan Başkanlığı seçimi bize baştan bir ışık tutacak gibi gözüküyor.
Aklı selim üyeler endişeli
Kongrede bir başka sorun ise konuşmacılar. FB TV yayın yapıyor diye ağzı olan konuşacak. Bu konuşmalar ortamı daha da gerecek. Aklı selim kongre üyeleri durumdan endişeli. Ümit ediyorum ki, Olağan Seçimli Kongre, Fenerbahçe’ye yakışır bir şekilde başlayıp bitsin. Çünkü Fenerbahçeliler kavga değil kongre ve de devamında yeni yönetimden şampiyonluk ile kupalar bekliyor.
‘’Derwall’den Mourinho’ya‘’
Türk futboluna bugüne kadar dünyada isim yapmış, Avrupa’da marka olmuş birçok teknik adam geldi. Brezilya’yı Dünya Şampiyonu yapan Parreira, İspanya’da kupalar kazanımş Del Bosque, Aragones, ilk akla gelen isimlerdir. Ancak hemen bir hatırlatma yapayım ki bu teknik adamların CV’si bile Jose Mourinho kadar dolu değildi. Ben, Mourinho’nun gelişini Jupp Derwall’in gelişine benzetiyorum. Almanya gibi bir futbol devi ülkeyi şampiyonluğa taşıdıktan sonra Galatasaray’a gelişi sadece ülkemizde değil, tüm dünyada büyük yankı uyandırmıştı. 3 yıl gibi (1984-1987) kısa bir süre Türkiye’de kalan Alman hoca ülke futboluna büyük katkılar sağlamış, ufukları açmış, Mustafa Denizli gibi marka bir teknik adamı yaratmıştır. Derwall’in attığı tohumlar zamanla meyvesini vermiş, hem Galatasaray hem de Türk futbolunun adından daha sık bahsedilir hale gelmiştir. Şimdi Türkiye’ye yeni bir Derwall gelmiştir. Fenerbahçe yeni hocası ile mutlaka her alanda çağ atlayacaktır. Mourinho kısa zamanda Fenerbahçe’ye gözle görülür yenilikler getirecektir. Futbolseverlerin Portekizli hocaya saygıda kusur etmeyeceklerini düşünüyorum. Gelişi ile birlikte Türk futbolu ve Fenerbahçe, dünya gündemine oturmuştur. EURO 2024 öncesi gelişi, Türkiye’yi tercih edişi, Milli Takımımız’a da olumlu yansımalar yaratacaktır. Onu Fenerbahçe’ye kazandıran başrol oyuncularını alkışlanak lazım. Konuyu paraya getirenlere bir not düşeyim. Mourinho maddiyatı düşünseydi, Jesus gibi Avrupa’yı değil Arabistan’ı tercih ederdi. Fenerbahçe’ye hayırlı olsun. Temennim buradaki hayatının Derwall gibi kısa değil, uzun ömürlü olmasıdır.
‘’Fenerbahçeli mutlu mu?‘’
Camianın tek tesellisi şampiyon Galatasaray’ı devirmek oldu. Bu teselli yeter mi? Bana göre yetmez. Sizce Fenerbahçeli mutlu mu? Bana göre değil.
Sarı-Lacivertli taraftarların gözleri sahada, akılları Konya’daydı. Fenerbahçeli futbolcuların da durumu farklı değil. Oyuna konsantre olmakta zorlanıyorlar. İsmail Kartal, bir dolu eksiğine rağmen sahaya çıkardığı 11 ile sıkıntı yaşamıyor. İstanbulspor, amatör görünümlü bir profesyonel takım. Süper Lig’deki son maçlarında iyi niyetle oynamaya çalıştılar, hepsi bu. Fenerbahçe’nin iş bitirici (Dzeko, Szymanski, Tadiç) ayakları sırayla sahne alınca maçı koparmak, farka gitmek çok zor olmadı. Devre 3 farkla kapanınca ikinci yarı idman havasında geçti.
Masal anlatmayı bırakmalılar
Konya’dan gol haberleri gelmeye başlayınca maçın havası da iyice kaçtı. Son bölümde tribünlerde farklı sevinçler, farklı protestolar vardı. Fenerbahçe, şampiyonluk kupası hasretini 10 yıla çıkardı. Camianın tek tesellisi şampiyon Galatasaray’ı devirmek oldu. Bu teselli yeter mi? Bana göre yetmez. Sizce Fenerbahçeli mutlu mu? Bana göre değil. Başkanlar ve yöneticiler artık masal anlatmayı bırakıp, kupalar, şampiyonluklar kazanmayı hedefleyecekler. Yoksa Fenerbahçe aşkı kaybolmaya yüz tutacak.
‘’Mucize mi Teselli mi!‘’
Fenerbahçe kapanış maçını son yıllardaki en duygusal 90 dakika ile yapacak. Süper Lig’de final haftalarına genelde şampiyonluk için çıkan Sarı-Lacivertliler bu defa buruk bir sevinç yaşayacaklar. Geçen hafta ezeli rakibini Rams Park’ta yenip şampiyon olmuşcasına sevinen Fenerbahçe şimdi bir mucize bekliyor. Evinde İstanbulspor’u rahat geçmesi beklenen Fenerbahçe ezeli rakibinin Konya’da kaybetmesini bekleyecek. Galatasaray kaybeder mi? Aynı durumda Fenerbahçe olsa kaybeder mi? Kaldı ki, bir beraberlik iki tarafı da mutlu sona ulaştırıyor. Her şeye rağmen bugün Kadıköy’de düğün bayram var. Tribünleri dolduracak taraftarlar takımlarını, farklı sonuçlar ortaya çıksa da “şampiyon” gibi bağırlarına basacaklar.
11’in önemi yok
İsmail Kartal hoca da haklı olarak bu takımdan gurur duyacak. Sahaya çıkacak 11 çok önemli değil. Kadıköy’de çoşkulu tribünler ve çoşkulu bir takım bizi bekliyor. Bu 90 dakikada forma giyen futbolcular unutamayacakları bir maç yaşayacaklar. Fenerbahçe maçı kazanır, tribünler şovunu yapar ve bir mucize beklenir. Ya mucize olmazsa? Fenerbahçe taraftarı 10 yıldır hasretle beklediği şampiyonluğa özlemle stadı terk eder. Ezeli rakibini yenmek, sezon tesellisi olur mu? Kimilerine göre gelip geçici, kimilerine göre olur. Ya sizce?
‘’Tarihe geçen galibiyet‘’
Maçtan önce söylediğim gibi bu maçların favorisi olmaz. Kendi saha ve seyircisi önünde Galatasaray’ın ilk yarıda tek pozisyonu var, Barış Alper’in auta çıkan kafa vuruşu. Sadece galibiyete odaklanan Fenerbahçe çok önemli ayaklardan (İrfan Can Kahveci, İsmail Yüksek, Becao, Cengiz Ünder) yoksundu. İsmail Kartal yerli oyuncu tercihlerini Çağlar, Ferdi ve Mert Hakan’dan yana kullanınca Djiku’yu ön liberoya çekmişti.
Maç başladı, Fenerbahçe önde baskıyla ezeli rakibine pek göz açtırmadı. İlk 20 dakika dolarken sarı kartlı Djiku bir sarı kart (Ağır karar) daha görünce takımını 10 kişi bıraktı. Böyle maçlarda rakip sahada 10 kişi mücadele etmek zor, Fenerbahçe’nin gardı düşer dedik. Biz de yanıldık. Fenerbahçe sezonun en iyi maçını oynamaya başladı. Sanki her futbolcu çift kişilik oynuyordu. Son 30 dakikaya girilirken sahada gerilim filmi izlettiren Mert Hakan çıktı, yerine King girdi. Bu dakikadan sonra daha hızlı hücuma çıkan bir takım izledik. Bir duran top sonrası gelen Çağlar’ın golüyle bu defa Galatasaray’ın gerçekten gardı düştü. Yıldızları kayboldu, pozisyon bulamadı ve Fenerbahçe maçı tarihe geçecek bir galibiyetle noktaladı.
Olamasa bile kendini kurtardı
Şampiyon haftaya belli olacak. Galatasaray ipi göğüslerse, biraz buruk sevinç yaşayacak. Fenerbahçe finiş yapamazsa, sebebini Sivas ve Konya maçlarında arayacak. Ama yine de bana göre Fenerbahçe sezonu kurtardı. Şampiyon olamasa bile... Unutmadan bu maçtan tarihi fark bekleyen sözde yorumcular ne alemde acaba?