‘’Sezonun en iyisi‘’
Konuk ekibin önemli galibiyeti, beraberinde önemli mesajlar verdi; Fenerbahçe şampiyonluğun en büyük adaylarından, Trabzon'un zirve hayalleri sona erdi ve Erol Bulut da sezon sonuna kadar görevinin başındadır.
Şampiyonluk hesabı yapmak ve iddialı konuşmak için iki taraf da kazanmak zorundaydı. Ev sahibinin 11’i tahmin edildiği gibiydi. Ya Fenerbahçe? Erol Bulut yine “Papatya falı” açmıştı. Caner kadro dışı, Novak kulübede, stoper Szalai sol bekte deneniyordu. Tisserand bu deneme yüzünden, Mert Hakan da Ozan kulübeye çekilince kendilerini sahada bulmuşlardı. Maçtan önce Fenerbahçe topu rakibe vermez, önde baskı yapar demiştik. İlk bölümde öyle oldu. Fenerbahçe top tekniği yüksek oyuncuları (Mesut, Pelkas, Sosa, Osayi) ile fiziksel olarak bile rakibine üstünlük kurdu. Çabuk atağa kalktı, çabuk geriye döndü. Sol bekte görev yapan Szalai kusursuz oynadı. Pozisyonlar buldu, Uğurcan’ı geçemedi.
Performans dikkat çekiciydi
Fenerbahçe’nin sahaya çıkan ve merak uyandıran 11’nin ilk 45 dakikada ortaya koyduğu performans dikkat çekiciydi. İkinci bölümde de kazanmayı rakibinden çok isteyen, takım Fenerbahçe'ydi. Kendi evinde oynamasına rağmen Trabzonspor hücumda hiç etkili olamıyor. Nwakaeme ve Ekuban markajdan kurtulup sahneye çıkamıyordu. Son bölümde Erol hoca’nın hamleleri geldi. Bu hamlelerin hemen ardından Ferdi’nin asisti ile topla buluşan Pelkas’ın uzaktan attığı şut, yerden sekince başarılı Uğurcan’da avlanıyordu. Maç bittiğinde gelen önemli galibiyet beraberinde bir dolu mesajlar veriyordu.
Ayak uyduranlar giyer
Sıralayalım... Fenerbahçe şampiyonluğun en büyük adaylarından biridir. Trabzonspor’un zirve hayalleri sona ermiştir. Erol Bulut sezon sonuna kadar görevinin başındadır. Atilla Szalai ve Osayi transfer başarısıdır. Sosa ve Pelkas bu takımın vazgeçilmez oyuncularıdır. Sarı-Lacivertli formayı bundan sonra bu takıma ayak uyduranlar giyer. Galibiyetlere rağmen bu takımın hala iyi bir golcüsü yok.
‘’Önde baskılı oynarlar‘’
Zirvedeki 4 takımı ilgilendiren bir 90 dakika. Kazanan, Galatasaray ve Beşiktaş için en tehlikeli rakip olacak. Maçtan önce Abdullah Avcı kafa olarak daha rahat, Erol Bulut ise sıkıntılı ve stresli. Düşünün maç kadar Erol Bulut konuşuldu. Sahaya çıkartacağı 11 mutlaka eleştirilecek. İçinde bulunduğu şartlarda Erol hoca maça nasıl kafa patlatır bilinmez. Trabzonspor kaybetse bile hocası yoluna devam eder. Fenerbahçe bırakın kaybetmeyi, beraberlikte bile hocasından vazgeçebilir. İki taraf da kazanmak istiyor ama iki taraf da kaybetmekten çok korkuyor. Kontrollü oynayacakları kesin. Ev sahibi saha avantajıyla maçta daha üstün gözükebilir. Fenerbahçe’nin topu rakibe vereceği görüşü hakim.
Uzun süre konuşulur
Ancak Sarı-Lacivertli takımın oyuna önde baskı yaparak başlamasına şaşırmam. Seyircisiz maç Fenerbahçe için avantaj. Ama gel gör ki Fenerbahçe’de maç kadar Gustavo konuşuluyor. Çünkü Fenerbahçe onsuz maçları çoğu zaman kaybediyor. 22 futbolcu transfer ediyorsunuz ve kadronuzda ne Gustavo’ya alternatif var ne de santrforunuz. Trabzonspor’un hücum hattı çok etkili, Nwakaeme ve Ekuban skora katkı sağlayacak ayaklar. Kaleci Uğurcan’ın dönüşü moralleri daha da artırdı. Fenerbahçe kalecisi Altay’a, duran top ustalarına ve bu maçta başrole soyunacak Mesut Özil’e güveniyor. Sonucu merakla beklenen 90 dakika maçtan sonra da öncesinde olduğu gibi uzun süre konuşulacaktır.
‘’Neredesin Gustavo?‘’
Pelkas dönmüş ama Erol Bulut, Karagümrük maçının kazanan 11’ni bozmamıştı. Maç başladığında gördük ki Fenerbahçe takımı 'hurra' hücum diyor, defansı umursamaz bir halde oynuyordu. Halbuki rakip onu üzerine çekecek çabuk ayaklarla (Soner, Ndiaye, Diabate, Halil) ava çıkacaktı. Fenerbahçe topa fazlaca sahip oluyordu ama sonuca gidemiyordu. Çünkü belli bir oyun planı yoktu. Samuel, Valencia bir sağda bir solda, Caner’in aklı ofansta ve duran toplarda, Thiam kayıp, Sosa küskün, Ozan gayretli, Mesut maça yön vermeye çalışıyordu. Rakibin her ani atağı tehlike oluyordu (Neredesin Gustavo?). Sahada kelepçesiz (!) dolaşan çabuk Halil Akbunar rakip defansı tedbirsiz yakaladığı ilk topta cezayı kesiverdi. Golü erken yemesine rağmen bol santraforlu (!) Fenerbahçe net pozisyonlar bile bulamadı. İkinci bölümde Erol Bulut, Pelkas’ı hatırladı, saçma hamleler yaptı, (Cisse maç biterken girdi) yorgun Mesut’u daha da yordu.
Sonuçta maçı kaybedip, şampiyonluk hesaplarını karıştırdı. 22 transfer yapmışsın hala Gustavo’yu arıyorsun. Fatura mı? Onu da Erol Bulut’a ödetirler.
Gecenin sorusu
Sezon başı Nazım Sangare yedek kalır Gökhan Gönül oynar deniliyordu. Nazım form tutunca roller değişti mi?
Maçın starı
Maçı kazandıran golü attığı için değil, yürekten oynadığı için Halil Akbunar. Defansı ayakta tutan Atınç Nukan’ı da unuttuk sanmayın.
Maçın olayı
Transfere büyük paralar harcayıp, kadronuza yıldız oyuncular katıyorsunuz. Bunların başında Mesut Özil var. Sonra onları tarla görünümlü bir sahaya sürüyorsunuz. Stadın zeminini yapmak ne zor ne de pahalı.
Kısa mesaj
Caner Erkin’i oyundan alınırken izleyin. Sonra Fenerbahçe takımında disiplin var mı yok mu tartışalım.
‘’Çok farklı bir sezon geçiriyoruz‘’
Spor Toto Süper Lig yıllar sonra 21 takımla oynanıyor.
Bir yandan lig bir yandan kupa mücadelesi yüzünden maçlara ara verilmeden devam ediliyor.
Pandemi yüzünden tribünler boş ve sessiz.
Takımlar maddi ve manevi destekten yoksun ligi tamamlamaya, hedeflere varmaya çalışıyorlar.
Süper Lig maçları Avrupa Futbol Şampiyonası için 15 Mayıs’ta bitirilecek.
Ligde oynanacak 40 hafta yüzünden maçlar hafta aralarında da oynanıyor.
Seyircisiz maçlar aslında bir yerde saha avantajını da ortadan kaldırdı.
Yazının başlığında olduğu gibi her maç neredeyse 3 ihtimalli.
Bu hemen hemen her takım için geçerli.
Beşiktaş deplasmanda yendiği Trabzonspor’a evinde mağlup oluyor.
Şampiyonluğun en büyük adaylarından Fenerbahçe evinde Konyaspor ve Malatyaspor’a maç kaybediyor.
Galatasaray içinde durum aynı. Kendi sahasında Alanyaspor’a yenilip, 10 kişilik Kayserispor’u yenemiyor.
Kendi evinde kaybettiklerini deplasman galibiyetleri ile telafi edip iddialarını sürdürüyorlar.
Alt sıralarda da durum farklı değil. Adeta banko maç yok gibi. Kimin nerede kimi yeneceğini kestirmek zor.
İlk 8 takımı saymazsak, 13 takım son 4 takım olmamak için mücadele ediyorlar.
Şampiyonluk yarışı da farklı değil. Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe kadar sürpriz sonuçlara gebe maçlar yüzünden Trabzonspor’da bu yarışın içine dahil oldu.
Süper Ligde olduğu gibi , Spor Toto 1. Ligde de durum farklı değil. İlk 2 ve play-off maçları için 10 takım mücadele ediyor.
Her maç 1-0-2 .
Bu yüzden hem Süper Lig hem de 1.Ligde şampiyon olacaklar ile küme düşecekleri şimdiden tahmin etmek , kestirmek zor.
Sezon sonunda 3 ihtimalli maçlar bakalım kimleri kürsüye çıkartıp sevindirecek, kimleri de üzecek...
‘’Önce oynadı sonra seyretti‘’
Fenerbahçe’nin Mesut başta olmak üzere topla tehlike yaratacak tekniği yüksek çok oyuncusu (Samuel, Sosa, Ozan, Thiam, Valencia) var. Rakip topu Fenerbahçe’ye bırakıp kendi alanına yerleşip alan savunması yapmayı düşünmüş. Ofansif oyunu ikinci plana itmiş. Önde baskı yaparak maça başlayan Fenerbahçe müthiş pas trafiği ile ilk bölümde hem pozisyon hem gol (Thiam) buldu, hem de rakibe göz açtırmadı. Mesut, asistleri ve duran top ustalığıyla ilk yarının öne çıkan ismi oluyordu. İkinci bölümdeki Valencia golü, rakibi uyandırdı. Karagümrük açılmaya başladı. Borini’nin jeneriklik golüyle de maça ortak oldu. Roller değişmişti. Bu defa topla oynayan pozisyon bulan Karagümrük'tü. Erol Bulut son 10 dakikada skoru tutma adına yorulan Mesut, Valencia ve Caner’in yerlerine Mert Hakan, Ferdi ve Tisserand’ı (Gecikmiş hamleler) sahaya sürdü. Yorgun Fenerbahçe önemli bir virajı kazasız döndü, Karagümrük geç uyanışının faturasını ödedi.
Gecenin sorusu
Takımın bankoları Gustavo, Pelkas ve İrfan Can dönünce, dünkü 11’den kimlere kulübe yolu gözükür?
Maçın starı
Kritik anlarda kritik kurtarışlar yapan Altay ve müthiş mücadele eden Szalai, galibiyette yine başrolleri oynadılar.
Maçın olayı
Sezon başında büyük ümitlerle golcü diye transfer edilen Kemal Ademi, kiralık olarak gittiği Karagümrük’te bu defa Fenerbahçe’ye gol atmak için sahadaydı.
Kısa mesaj
Fenerbahçe çok eleştiriliyor, kabul. Ancak deplasmanlarda ve öne geçtiği maçlarda kaybetmiyor. Şampiyonluk kovalayan bir takım için bunlar büyük avantaj.
‘’Kocaman uyarı‘’
Erol Bulut rotasyon yapıp Harun, Lemos, Ferdi, Sinan Gümüş, Cisse ve sakatlıktan dönen, Gökhan ile derbide oynatmadığı için eleştirilen Thiam'ı ilk 11'de sahaya sürmüştü. Mesut Özil yine kulübedeydi. Aykut Kocaman’ın ekibi her zaman olduğu gibi bol pas yaparak oyunu soğutuyor, rakibin açıklarını kovalıyordu. İlk bölümde Fenerbahçe’den ne organize bir atak, ne de kaleyi bulan bir şut görmedik. Gustavo olmayınca Ozan Tufan ve Sosa da zorlanıyor. Sinan, Cisse, Ferdi ve Thiam rakip kaleye yaklaşmayı bile beceremiyorlardı. Deniz Türüç’ün şahsi gayreti, hakemin avantaj uygulamasıyla Fernandes’in golü geldi. Harun kapattığı köşeden golü yemiş, Lemos da atağı kesme uğruna kırmızıyı görmüştü. Oyunun ikinci bölümünde etkili ayaklar Mesut, Samuel ve Valencia girince sahadaki görüntü değişti. Fenerbahçe 3’lü defans ve çok adamla 10 kişi ile maçı rakip alana yığdı. Valencia ile golü de buldu. Golden sonra Başakşehir uyandı, rakibinin üzerine gitmeye başladı. Uzatmanın ilk bölümünde de Guldbrandsen'in orta şut karışımı vuruşunu Harun seyredince işin sonu belli oldu. Yanlış tercihler, yanlış planlarla Fenerbahçe kupaya veda ederken, Aykut hoca eski takım arkadaşını bir defa daha uyarmış oldu. Bakalım Erol hoca bu son ciddi uyarıyı da dikkate alacak mı?
Gecenin sorusu
Kupa’da Karacabey ile oynarken Fenerbahçe'nin kalesinde Altay vardı. Başakşehir çeyrek final maçında ise kale Harun’a teslim edilmişti. Hangisi doğru, hangisi yanlış?
Maçın starı
120 dakika adeta dinamo gibi çalıştı. Gelen turun başrol oyuncularından biri şüphesiz Azubuike oldu.
Maçın olayı
1996 yılında Fenerbahçe , Trabzon’da kazanıp şampiyonluğu yakalarken, galibiyet golünün asisti Erol Bulut'tan, vuruş Aykut Kocaman'dan gelmişti. O maçın kahramanları dün teknik direktör olarak birbirlerine rakip oldular.
Kısa mesaj
Başakşehir kupa maçında gördük ki, kaleci Altay Fenerbahçe için çok önemli bir oyuncu. Çünkü Harun bekleye bekleye sanki kaleciliği unutmuş gibi.
‘’Korkak oynadı‘’
Gustavo'nun yokluğu, Galatasaray için avantaj sayılırdı. Maçı daha çok istediler ve kazandılar. Erol Bulut, kendi evinde korkak oynadı. Thiam'ı kullanmıyor, ‘Gustavo ve Pelkas’ arandı diyor. Bu inandırıcı değil.
Fenerbahçe, Gustavo ile oynamaya alışmış bir takımdı. Onun yokluğu şüphesiz Galatasaray için avantaj sayılırdı. Çünkü Gustavo Sarı-Lacivertli takıma güven aşılayan, hırslandıran bir oyuncuydu. Kazanmayı hedefleyen ama asla kaybetmeyi aklının ucundan bile geçirmeyen Fenerbahçe forma şansı bulan Sosa’dan, Mert Hakan’dan patlama bekliyordu (hayal kırıklığı yaşattılar). Gustavo olmayınca saha içi düzeni de değişmişti. Valencia sol kanada, (orada kayboldu) Samuel sağ kanata geçmiş, Samatta (hiç etkili olamadı) gezen hücumcu rolüne soyunmuştu.
Bariz şekilde gözüktü
Kaybetme korkusu oyun başladığında iki tarafta da bariz şekilde gözüküyordu. Fenerbahçe topu rakibe vermiş, Galatasaray’ın kendi alanından çıkarken yapacağı hataları kovalayıp duruyordu. İlk bölümde iki rakip etkili ayaklara yakın markaj uyguluyordu. İlk 20 dakikada 5 korner kullanmasına rağmen, Samatta, Samuel ve Sosa ile net pozisyonlar bulan Fenerbahçe'ydi. Ama Fenerbahçe’nin sonuç alacak, becerili ayakları yoktu. İkinci bölümün başında Mostafa Mohammed’in sahneye çıkıp attığı gol, rakip hücumcuları kıskandıracak cinstendi.
22 futbolcu aldırmışsın
Öne geçen Galatasaray bu defa topu rakibine verdi, savunmaya geçti. Erol Bulut, ”Kurtar bizi” diye Mesut Özil’i sahaya sürdü. Hamleler yaptı ama maçı daha çok isteyen Galatasaray kazandı. Kendi evinde korkarak oynayan Erol hocaya birkaç not düşelim. Korkunun ecele faydası yoktur. 22 futbolcu aldırmışsın, bir santrafor bulamamışsın. Sağ kanatçılar Valencia ve Samuel’i birlikte oynatacağım diye Thiam’ı kullanmadın. Hâlâ Gustavo ve Pelkas arandı diyorsan, bu da inandırıcı olmaz.
‘’Altay ve Muslera‘’
Yine sonucu merakla beklenen bir derbi...
Bir yanda Mesut Özil ve İrfan Can transferleriyle, moral motivasyonu zirve yapan Fenerbahçe.
Diğer yanda Fatih Terim’in saha içi planlarına güvenen, ara transferde eksikliklerini tamamlayan Galatasaray.
Şüphesiz iki tarafta da maçın kaderine etki edecek oyuncular var.
Teknik adamlar bu maçlar öncesi derslerini çok iyi çalışırlar.
Fatih Terim, Fenerbahçe maçlarının havasını Erol Bulut’tan daha fazla biliyor olabilir.
En zor görev
Hatırlatalım, Fatih Terim teknik direktör olarak Galatasaray’ın başında olduğu dönemlerde, Erol Bulut, Sarı- Lacivertli formayı giyiyordu.
Ezeli rekabeti daha çok yaşamış Fatih Terim’le, Erol Bulut’un taktik savaşları işin merak uyandıran bir başka yönü.
Şimdi bütün bunları bir kenara bırakıp, maça farklı bir pencereden bakalım.
Fenerbahçe ve Galatasaray’ın önemli silahları var. Bunlara bel bağlayacaklar.
Ama iki tarafın da en çok güvendiği iki banko oyuncu var: Fernando Muslera ve Altay Bayındır.
Galatasaray’ın Muslera’sız günlerde başı çok ağrıdı.
Muslera, geçmişte kazanılan kupalar ve önemli maçlarda hep başrol oyuncusuydu.
Genç yaşta Fenerbahçe kalesini devralan Altay Bayındır da formayı giydiği günden beri hep üstüne katarak oynuyor.
Dev derbide en zor görev onların olacak gibi görünüyor.
Maçın kaderi onlarda
Muslera’nın tecrübesi ile Altay’ın bir adım önünde olduğu düşünülebilir.
Genç Altay ise enerjisi, refleksleri ve hırsı ile bu açığı kapatabilir.
Maçtan sonra tahminim o ki, yine en çok artıları ve eksileri ile Muslera ve Altay konuşulacak.
Kısacası maçın kaderi onların ellerinde olacak.
Bakalım o eller maçın sonucuna ve skoruna nasıl katkı yapacaklar.
Bekleyip, göreceğiz...