‘’Kartal 'devam' dedi‘’
Beşiktaş’ın, Eurocup’taki kaderini tayin edecek maçtı. Kaybettikleri taktirde sezon onlar için bitecekti. Ama Beşiktaş’ın asla pes etmeyen bir karakteri var. Buraya gelene kadar Gran Canaria ve Hapoel’i büyük farklardan yakalayıp elemişlerdi. Fransa’daki yarı final ilk maçında da Bourg’a mağlup olmuşlardı. Mutlaka kazanmak zorundaydılar. Maça bu baskı altında başladılar. Bir çok top kaybı yapıldı, boş atışlar ve serbest atışlar maçtı tribünlerdeki 15 bir taraftara rağmen istenenen basketbol oynanmadı. İkinci yarınının başında da Bourg 39-32 öne geçmişti. Ama bu andan itibaren Siyah-Beyazlılar, rakibini büyük baskı altına almaya başladı. Çok zor sayı imkanı tanıdılar. Mathews’un da şutları girmeey başlayınca gerisi geldi. Delgado yine her iki pota altında da çok etkiliydi. Mitchell ve Simonoviç çok ciddi katkılar verdi. Fark bir ara 15 sayıya kadar çıktı ve müthiş bir atmosferde oynanan maçı kazanan Beşiktaş, final umutlarını sürdürdü.
Atletik ve güçlüler
Bu takım ve Alimpijeviç daha önce de zor deplasmanlardan galibiyetle dönmeyi başardı. Belki de bunu en iyi yapan coacha sahipler. Tabii ki Bourg bütün bir sezon çok istikrarlı oynadı. Çok atletik ve güçlüler. Doğru ve disiplinli basketbol oynuyorlar. Kolay olmayacak ama yenilmeyecek bir takım da değiller. Beşiktaş, finale kalırsa Sinan Erdem’de bir maç daha oynayacak. Salonu dolduran binlerce taraftar ve kulüp o maçı oynamayı hak ediyor. Önceki sezon Bursaspor, geçen sezon Türk Telekom Eurocup’ta finale kalmış ama kaybetmişlerdi. Şimdi bir başka Türk takımı Beşiktaş’tan bir final daha ve şampiyonluk bekliyoruz..
‘’Daha her şey bitmedi‘’
Beşiktaş Emlakjet, Eurocup yarı final serisinin ilk maçında Bourg en Bress’e deplasmanda 86-74 mağlup oldu ve 1-0 geri düştü. Kartal, her zaman olduğu gibi maça kötü başladı. Gran Canaria ve Hapoel karşısında 15 sayılardan geri gelip maç kazanan Kartal’dan yine aynı beklenti içindeydik. Beşiktaş 3. çeyrekte yine geri döndü ama bu kez başaramadı... Fransız ekibi Bourg atletik ve tempolu oynayan, iyi savunma yapan bir takım. Beşiktaş özellikle ilk iki çeyrek, hücumda çok verimsiz kaldı. Ne Mitchell ne de Mathews’ı devreye sokamadı. Yine de potaya gidip skor üretmeye çalıştı ama kullandığı 18 serbest atışın tam 9’unu kaçırınca devreyi 44-30 geride kapadı. Üçüncü çeyrekte o alışık olduğumuz geri dönüş başladı. Yiğit 2 kritik üçlük atarken, Needham, Delgado ve Simonoviç de işin içine girdi. Bir ara 17’ye çıkan fark 4’e kadar indi: 60-56. Tam umutlanmıştık ama bu yıl çok istikrarlı bir basketbol oynayan Bourg, son çeyreğe 7-0’la başladı ve bir daha da yakalanmadı. Siyah-Beyazlılar, 20 üçlükten sadece 6 isabet bulabilirken, tam 14 serbest atıştan da yararlanamadı. Bourg ise kendi basketbolunu oynadı.
Devreye giremediği günde!
Ekibimiz’in cuma günü İstanbul’da kazanıp, seriyi son maça taşıması gerekiyor. Fransa’da bir galibiyet şart. Mathews, Mitchell, Allman gibi skorerlerin hiç devreye giremediği bir günde kaybetmek doğal. Sezon boyunca takımı skorda sırtlayan bu isimlerin Sinan Erdem’de standartlarına ulaşacağını ve Beşiktaş’ın durumu 1-1’e getireceğini düşünüyorum. Bourg’un da yenilmeyecek bir takım olmadığını gördük. Alimpijeviç ve ekibin bu turu atlamanın bir yolunu bulacağını düşünüyorum...
‘’Milano'da seri sonu‘’
Euroleague’de sona yaklaşılırken her maç bir final havasında oynanıyor. 13 takımın da bir hedefi var ve hiç kolay maç yok. Arka arkaya 4 maç kazanan Fenerbahçe Beko kazansaydı normal sezonu 4. bitirmek için büyük avantaj elde edecekti. Play-İn kovalayan Milano ise şansını kaybedecekti. Bu şartlar altında başladı mücadele. Fenerbahçe Beko son 1 aydır alışık olmadığımız bir görüntü çizdi ilk çeyrekte. Kötü savunma, hücumda basit top kayıpları sonrası Milano kontrolü eline aldı. 5. dakika 20-10 geçildikten sonra 2. periyodun ortalarında fark tam 17’ye çıktı: 39-22.
Umutları yeşertti ama...
Sonra savunma yapmaya başlayan Sarı- Lacivertliler, Wilbekın’ın üçlükleri ile oyunun içine girdi. İkinci yarıda da iyi savunma devam ederken, Motley pota altında müthiş bir savaş çıkardı. Biberoviç ve Davis de skora katkı yapınca, 1.40 kala Fenerbahçe Beko 73-70’le öne geçti. Her şey yolunda gidiyordu. Yine bir iyi savunma sonrası şans topu Mirotiç’in elinde kaldı. Uzak mesafe üçlükle skor eşitlendi. Ardından Shields’in yine zor bir şutta isabet bulması derken Biberoviç bitime 8 saniye kala yere düşerken attığı üçlükle tekrar umutları yeşertti: 77-76.
Yeter ki devam etsinler
Son pozisyonda ise Milano top kaybı yaparken top ortada karambolde kaldı. Fenerbahçeli oyuncular topu kapabilse öne geçeceklerdi ama o sırada faul yapma fırsatı da kaçınca, galibiyet de kaçtı. Çok iyi oynamadı Fenerbahçe Beko ama böyle bir deplasmanda 17 sayıdan geri dönmeleri, mücadeleyi hiç bırakmamaları önemliydi.3 hafta sonunda yine Fenerbahçe’nin ilk 4’e girme şansı var. Yeter ki, aynı performansı devam ettirsinler...
‘’Jones ipten aldı‘’
Kazanılan büyük maçtan iki gün sonra nispeten zayıf ve iddiası bulunmayan bir takıma karşı oynamak, yeterli motivesyonu sağlamak her zaman güç olmuştur. Hele ki Alba Berlin gibi potansiyelli, oynadığı basketbolu sonuca yansıtamayan ve kaybetse bile hiç vazgeçmeyen bir takıma karşı. Nitekim beklenildiği gibi oldu ama Efes’in neredeyse kaybedecek noktaya geleceğini hiç düşünmemiştik. İstanbul’da bambaşka oynayan, salı günü güçlü Olympiakos’u farklı yenen Lacivert-Beyazlılar Alba karşısında ilk yarıyı çok iyi oynadı. Yine üçlükler girdi, tempolu basketbol ve atılan 53 sayı vardı. Ama Alba Berlin skordan tamamen bağımsız bir basketbol oynuyor. Nitekim ikinci yarı çıkıp 2-3 dakika içinde farkı kapadılar. Son ana kadar da galibiyete ortak oldular. Bağırsak enfeksiyonu nedeniyle halsiz olan Larkin belki de Efes kariyerinin en etkisiz maçını oynadı. Sadece 14 dakika sahada kalıp hiç skor üretemedi. Ama derin kadronun avantajını kullandı Lacivert-Beyazlılar. Son haftaların en istikrarlı ismi Beaubois ciddi katkı verirken, sorumluluğu alan isim ise Elijah Bryant oldu.
Clyburn’den kritik üçlük
Özellikle ikinci yarıda takımı ayakta tutan toplam 24 sayı üreten Bryant takımın kazaya kurban gitmesini engelledi. İki yıldır en çok eleştirilen isim olan Clyburn ise en kritik anda attığı üçlükle Efes’i öne geçirirken, tabii ki maçın adamı Jones’un yaptığı son saniye bloğu bitmek üzere olan Play-İnn umutlarını tekrar yeşertti. Efes’in önünde 3 maç kaldı. Baskonia, Fenerbahçe deplasmanları ve içerideki Kızıl Yıldız maçı. Bakalım bu üç hafta sonunda Efes için kötü geçen bir sezon nasıl bitecek?...
‘’Zirve yürüyüşü‘’
Fenerbahçe Beko durdurulamıyor. Kazanırken, rakiplerini de küçük düşürüyor... Dün de daha ikinci çeyrekte tam 25 sayı fark yaptılar yıldızlar topluluğu Barcelona karşısında. Aslında denk takımlara karşı bu tip başlangıçlar her zaman tehlikelidir. Gerideki takım bir şekilde maçın içine girer, ardından da yakaladığı ivme ile avantajlı duruma düşer. Nitekim kullandığı ilk 12 üçlüğün sadece 1’inde isabet bulabilen Barcelona’da, Grimau 12. adam olarak Brizuela’yı sahaya sürdü.
O da 2/2 üçlük atıp Barça’yı canlandırdı. 3. çeyrekte ise 32-16’lık bir seri yakaladı Katalan ekibi. Ortalıklarda gözükmeyen Laprovitolla arka arkaya üç üçlük attı, Hernangomez pota altını domine etti, 4. çeyreğin başında skor 62-59 oldu. Büyük takım olmak, büyük oyunculara sahip olmak bu dakikalarda önem taşıyor. Herhangi bir oyuncu grubu 25 sayıdan yakalanınca panikler, eli ayağına dolaşır. Ama Fenerbahçe takımı en ufak bir panik emaresi göstermedi. Kendilerinden emin ve kararlıydılar. Nitekim önce Wilbekın baş kaldırdı, Hayes Davis ve Biberoviç’in üçlükleri Barça’nın umutlarını tüketti. Çok yumruk yedi ama yıkılmadı Sarı-Lacivertliler. Dimdik ayağa kalktılar 4. periyotta 26-17’lik seriyle farklı galibiyete imza attılar.
Oyunculara dağıldı!
3. çeyrek hariç bütün maçı domine eden, her alanda üstün olan taraf Fenerbahçe Beko’ydu. Skor tüm oyunculara dağıldı. Yine 3. çeyrek hariç savunma performansı üst düzeydeydi. İlk 4 hesaplayan Fenerbahçe, Barcelona’dan ikili averajı da alırken, Monaco’nun da yenilmesi ile normal sezon ikinciliği için de büyük avantaj sağladı. Önemli olan saha avantajını elde etmek. Jasikevicius yönetiminde Fenerbahçe basketbolu her geçen gün gelişiyor, üstüne katarak kazanmaya devam ediyor. Tam da olması gereken zamanda form tuttular. Sağlıklılar da. Aman nazar değmesin...
‘’Efes inat ediyor‘’
Anadolu Efes, İstanbul ve deplasmanda gece ile gündüz kadar farklı bir görüntü çiziyor. İçeride üst sıralardaki tüm takımları yenen Anadolu Efes’in hayatı hala pamuk ipliğine bağlı. Bu da oynadıkları 13 deplasman maçının tam 11’ini kaybetmeleri yüzünden oldu. Son haftaların en formda takımı, Final-Four adayı Olympiakos’u 40 dakika boyunca domine edip farklı bir galibiyet aldılar. Geçen haftaki Asvel yenilgisi, belki de bu galibiyeti anlamsız kılacak. Oysa ki Play-İnn yolundaki tüm rakipler kaybederken, Fransa’da Asvel’i yenseler, Olympiakos galibiyeti bize kapıları bayağı bir açacaktı. Pleiss’in 3/3 üçlüğü ile maça başlayan Ees, Clyburn ve Larkin’in çizgi gerisinden attığı şutlarla periyodu 26-21, ilk yarıyı da 48-37 önde bitirdi. Willis’in de devreye girmesi ile kullandığı 14 üçlüğün 10’unda isabit bulan çok iyi bir hücum performansı sergiledi. Olympiakos ise dış şut bulamazken önce Fall, ardından da Wright’ın pota altı sayıları ile ayakta kaldı. Coach Bartzokas ikinci yarıda adam değişme savunması denedi.
Çok kararlı
Efes hücumları biraz ritmden çıktı, Olympiakos maça ortak oldu ama karşılarında çok kararlı bir takım vardı. Efes bu kez savunması ile ayakta kaldı. Son çeyreğe 66-61 önde giren Lacivert-Beyazlılar, karar periyodunun ilk 4 dakikasında hiç sayı yemedi. Oturu, Fall’la savaştı zaman zaman da üstünlük kurdu. İkinci yarı üçlük yüzdesi doğal olarak düştü belki ama kontrolü hiç bırakmadı temsilcimiz. Efes’in önünde 4 maç var. Baskonia deplasmanı belirleyici olacak. Orada alınacak bir galibiyet, son haftaya kadar Efes’in umutlarını hayatta tutacak...
‘’Fener üçlük oldu yağdı‘’
Fenerbahçe Beko, son dönemde bam başka bir boyutta basketbol oynuyor. İnanılmaz formdalar. Hem takım, hem de bireysel olarak müthiş işler yapıyorlar. Deplasmanda lider Real Madrid’i yendikten sonra Valencia gibi nispeten zayıf takımlara karşı genelde konsantre olunmakta zorlanılır. Hatta sürpriz yenilgiler bile çıkabilir. Ama Fenerbahçe Beko, Valencia maçını da sanki final havasında oynadı. Jasikevicius son dönemlerde Dorsey’i ilk beşte başlatıp onun da işin içine girmesi için çabalıyor. Nitekim bu değişiklik de yavaş yavaş fayda sağlamaya başladı. Şiir gibi oynadılar Dorsey ilk çeyrekte 4 üçlük isabet buldu. Zaten hazır olan Wilbekın da kenardan gelin ikinci çeyrekte o da 4 üçlük attı. Formda olan Hayes de skora katkı verince devre 57-37 sona erdi. Maç ilk yarıda bitmiş gibiydi ama Sarı-Lacivertliler ikinci yarıda da durmadı. Kabus gibi çöktüler Valencia’nın üzerine. Şiir gibi bir hücum basketbolu oynadılar Ülker Arena’da. 25 asist üzerinden gelen 118 sayı kulüp rekoru olurken, 38 üçlük denemede bulunan 24 isabetle de Euroleague rekoru kırdı Fenerbahçe Beko.
Rakip çözüm üretemedi
Dorsey 8/9 üçlük isabet oranı ile mükemmel bir şut resitali sundu. Wilbekın 6, Davis 4, Biberoviç ve Guduriç 2, Noua ve Sestina da 1’er üçlükle katkıda bulundu. Valencia önce alan savunması, sonra da her şeyi denedi 40 dakika boyunca ama hiç çözüm üretemedi. Fenerbahçe hücumları karşısında. Kazanmak, kazanırken iyi oynamak, hem de geldiği günden bu yana hiç istikrar yakalayamayan Tyler Dorsey’i de düzenin içine sokmak çok güzeldi. Takım böyle devam ederse ilk 4 içinde yer alması kimseyi şaşırtmaz. Ki üstüne koyarak devam edecekler gibi duruyor...
‘’Fener büyük oynadı‘’
Real Madrid uzak ara lig lideri. İlk iç saha yenilgisini geçen hafta Panathinaikos karşısında almışlardı. Bu maça biraz daha konsantre olup, reaksiyon göstermeleri bekleniyordu. Ama Fenerbahçe Beko öyle kararlı bir başlangıç yaptı ki, son şampiyonu bir an için olsa maçın içine sokmadı. Evinde 90’lı sayılara rahat ulaşan Real Madrid’i ilk yarıda sadece 33 sayıda tutmuştu Fenerbahçe savunması. Ne Campazzo, ne Musa, ne Tavarez oyunun içine giremedi. Calathes önderliğinde hücum organizasyonları ise harika işledi. Hayes-Davis istikrarlı oyununu Real karşısında da sürdürdü. Sertaç, sonrasında da Motley pota altında ciddi hakimiyet kurdu. Tavarez ve Fournier gibi iki pivotu olan ve pota altının kralı konumunda bulunan Real’e karşı ribauntlarda kurulan 45’e 30’luk üstünlük takımın ne kadar istekli ve ne kadar dominant olduğunun da bir göstergesiydi. Son dönemde çok formda olan Biberoviç, yine kenardan gelen Wilbekın ciddi skor katkıları verdi. Böyle bir deplasmanda 30 üçlük kullanıp, bunlarını 22’sini kaçırmak ve buna karşın kazanmak da büyük beceri ister.
Tebrikler Fenerbahçe
Bu kadar kötü bir şut yüzdesine rağmen hücum ribauntlarını kovalamak, geriye iyi koşmak, top kayıplarını sınırlamak galibiyetin anahtarı oldu. Daha çok isteyen, daha çok mücadele eden, daha çok konsantre olan taraf Fenerbahçe Beko’ydu ve Madrid deplasmanında sonuna kadar hak ettiği bir galibiyet aldı hem de tam 6 yıl sonra. Yaklaşan Play-Off öncesi puanın yanı sıra mental olarak da kritik bir eşik atladı bence Sarı-Lacivertliler. Şu ana kadar çıktıkları 14 deplasman maçının 10’unu kaybetmişlerdi. Böylesine büyük bir dış saha galibiyetleri yoktu. Şimdi özgüven kazanımı ve mental olarak güçlenme anlamında da önemli bir iş başardılar. Tebrikler Fenerbahçe Beko...