Play-Off yarı final ilk maçında Pınar Karşıyaka'yı konuk eden Fenerbahçe Beko evinde kazandı. 3 kez çift haneli farklarla geriye düşen İzmir ekibinin son dakikadaki geriye dönüşüne izin vermeyen Kanarya seride 1-0 öne geçti.

ING Basketbol Ligi Play-Off yarı final serisi ilk maçında Fenerbahçe Beko, Pınar Karşıyaka'yı zor da olsa 83-79 yenip, 1-0 öne geçti. İlk yarıda Nando De Colo'nun neredeyse hiç kaçırmadan attığı 20 sayıyla skoru önde götüren Sarı-Lacivertliler, sert savunma yapıp rakibi fazlasıyla top kaybına zorladı.

Bu seriye çok yıpranmış ve yorgun olarak çıkan Pınar Karşıyaka, De Colo'nun yanı sıra Vesely ve Barthel'i de pota altında savunmakta çok zorlandı. Yeşil-Kırmızılılar, üç defa çift haneli farklarla geri düşmesine rağmen hiç pes etmedi, geri adım atmadı. Her seferinde ya Taylor ya Henry ya da M'Baye'nin sayılarıyla seriler yakalayıp oyuna ortak oldu.

Kaf Kaf'a süre yetmedi

Son dakikaya 83-74 önde giren Fenerbahçe, neredeyse Darüşşafaka'ya 10 saniyede 8-0'lık seri ile yakalandığı maça benzer bir senaryo yaşayacaktı. Kokoskov, Darüşşafaka maçında olduğu gibi arka arkaya gelen top kayıplarına rağmen oyuna müdahele etmedi, mola almadı. Kaf Kaf, kaptığı toplarla neredeyse maçı uzatma noktasına getiriyordu ama süre yetmedi. 83-79.

Karşıyaka coachu Ufuk Sarıca ve Morgan aldıkları ilk teknik fauller sonrası, susmayıp arkaları dönük olsa da konuşmayı sürdürünce 2. teknik faulden sonra oyun dışı kaldılar. Altuğ Köselerli ve diğerleri kitaba göre belki düdük çalmakta haklılar. Ama sen arkasını dönüp giden oyuncu ya da coachu ısrarla takip edip, dibine kadar girersen söylediğini de duyarsın. Burada niyet önemli. Teknik faul sonrası yerine geçip oyuna bakarsan, bir şey duymazsın.

Bu kadar basit...

ING Basketbol Süper Ligi Play-Off yarı final serisi ilk maçında Anadolu Efes, Beşiktaş Icrypex'i 96-77 mağlup ederek 1-0 öne geçti. Rövanş yarın 19.30'da oynanacak.

Euroleague Final-Four'una hazırlanan Anadolu Efes, BSL Play-Off yarı final ilk maçında sezonun sürpriz takımı Beşiktaş'a şans tanımadı. Final-Four öncesi, genç oyunculardan kurulu Beşiktaş'a karşı çok ciddi ve motive bir basketbol oynayan Lacivert-Beyazlılar, daha ilk periyotta maçı bitirdi: 35-17... Miçiç ve Simon'un skorer oyunuyla üstünlüğü ele alan, neredeyse Euroleague seviyesinde savunma yapan Anadolu Efes, rakibine şans tanımadı.

Beşiktaş, Alper ve Şehmuz gibi genç yıldızların önderliğinde, sadece 3 yabancı ile yarı finale gelene kadar çok büyük bir iş çıkardı. Onlardan daha fazlası da bekleniyordu belki ama ilk maç bekleneni veremediler. Serinin kalan maçlarında daha fazla oyunun içine gireceklerini düşünüyorum. Dün normal sezonun MVP'si Alperen Şengün maçın içine giremezken, Şehmuz 30 sayı üreterek kariyer rekoru kırdı.

Fark ne olursa olsun...

Anadolu Efes, hücumda Sertaç, Miçiç, Simon, Moerman ve Dunston'la 5 oyuncusundan çift haneli katkı alırken 96 sayı üreterek kolay bir galibiyete imza attı. Hem Ergin Ataman, hem oyuncular fark ne olursa olsun final maçı oynuyormuş gibi motiveydi. Bu seriyi bir yerde Final-Four'a hazırlık olarak gördükleri belli. Kalan maçlarda, Beşiktaşlı gençlerin de seriye adapte olacağını ve dahakeyifli maçlar izleyeceğimizi düşünüyorum...

Son yıllarda izlediğim en keyifsiz finaldi belki. Takımlar kötü, basketbol kötü, hakemler daha da kötüydü... Tarihinde ilk kez Basketbol Şampiyonlar Ligi'nde finale kalan Pınar Karşıyaka, son şampiyon Burgos karşısında iyi mücadele etti, savaştı belki ama sadece 59 sayıda kalınca hedefe ulaşamadı...

Kaf Kaf'tan 61 şutta 22 isabet

Belki final stresi, belki takımların birbirine aldığı sıkı önlemler nedeniyle maç çok kısır geçti. Burgos, ilk çeyreği 15-13, devreyi ise 29-28 önde bitirdi. Yarı finalde 7/7 ile üçlük atan Sek Henry, dün hiç saha içi isabeti bulamazken Karşıyaka maç boyu kullandığı 61 şutta sadece 22 isabet bulabildi.

Organize hücum yerine zorlama üçlükler

Her şeye rağmen 4. periyotta gelip öne bile geçti Kaf Kaf. Ama devamı gelmedi. En kritik anlarda serbest atışlar kaçarken iyi savunma sonrası ribauntlar alınamadı. Son anlara 59-60 girilirken Pınar Karşıyaka, organize hücumlar yerine Morgan ve M'Baye ile zorlama üçlükler deneyince skor 59-62 oldu. Yine kötü bir hücum sonrası M'Baye'ye yapılan yüzde yüz faul çalınmazken, Benite'nin yaptığı hatalı yürüme de görmezden gelindi. Hal böyle olunca Burgos maçı 64-59 kazanıp üst üste 2. şampiyonluğunu elde etmeyi başardı.

Kendi basketbolunu biraz oynayabilseydi

Karşıyaka, Morgan, Henry ve Kennedy ile çok ama çok müsait yakın mesafe atışlarını kaçırırken rakibe tam 13 hücum ribaundu verdi. Takımın ana skorerlerinden Sek Henry 0/6, Morgan 5/15, Taylor 2/13 isabet oranı ile oynadı. Bu üç yıldız 34 şutun sadece 7'sinde isabet bulabildi. Buna karşın maç sadece bir topla bitti. Karşıyaka çok değil, normal basketbolunu 'biraz' oynayabilse, verdiği mücadelenin karşılığını çok rahat alırdı. Ama yine olmadı...

Karşıyaka, FIBA Şampiyonlar Ligi'nde kupaya yürüyor. Rusya'da yapılan organizasyonda Kaf Kaf, İspanyol ekibi Zaragoza'yı devirdi, adını finale yazdırdı. Şampiyonluk maçı yarın saat 19.00'da.

Basketbol Şampiyonlar Ligi Sekizli Final'deki temsilcimiz Pınar Karşıyaka, Nymbruk'tan sonra Zaragosa'yı da devirdi, tarihinde ilk kez finale kalma başarısı gösterdi. Maça çok iyi başlayan ve Sek Henry'nin üçlükleri ile skoru önde götüren İzmir ekibi, ilk çeyreği 29-17 önde bitirdikten sonra hücumda inanılmaz derece sıkıntı çekti. 2. çeyreğin ilk 5 dakikasında skor üretemeyen Kaf Kaf, ilk yarı 6/6 ile üçlük atan Sek Henry ile soyunma odasına 43-33 önde gitmeyi başardı.

Zaragosa, Wiley ve Harris ile pota altında etkili olurken, savunma dozajını da arttırdı ve geriden gelip öne geçmeyi başardı. İkinci ve üçüncü çeyreklerde 14'er sayı üretebilen, Morgan, Taylor ve Kennedy'yi hiç maçın içine sokamayan Karşıyaka'da coach Ufuk Sarıca, Mahir Ağva ve Onuralp Bitim hamlelerini yaptı. Bu iki genç oyuncu, takıman enerji katarken, savunmayı toparladı. Savunma düzelince hücumlar da rahatladı. Maçın yıldızı Sek Henry'ye M'Baye, Morgan ve Taylor da katılınca son periyotta 27 sayı atan Karşıyaka, gitmek üzere olan maçı çevirdi, Şampiyonlar Ligi'nde finale kalmayı başardı.

'İnançlı, kararlı ve konsantre'

Coach Ufuk Sarıca, çeyrek final ve yarı finalde rakiplerini çok iyi analiz etmiş göründü. Nymbruk ve Zaragosa ligin en çok sayı atan takımları. Ama çok doğru savunma stratejileri ile rakiplere kendi oyunlarını sergileme fırsatı vermeyen Sarıca ve takımı, çok faul kaçırmasına, çok top kaybı yapmasına rağmen mücadeleyi hiç bırakmadan adını finale yazdı.

Şampiyonluğa artık tek maç kaldı. Karşıyaka, inançlı, kararlı ve konsantre görünüyor. Şampiyonluk da hiç uzak değil artık...

Anadolu Efes, hak ettiği yerde. İki yıldır ligi domine eden Lacivert-Beyazlılar, her ne kadar heyecan yaşatsalar, yüreğimizi ağzımıza getirseler de, sonunda kazanıp üst üste ikinci kez Final-Four'a kalmayı başardı. Öncelikle tüm takımı ve coach Ergin Ataman'ı tebrik edelim. O çok istedikleri şampiyonluğa artık iki maç kaldı.

Dünkü mücadeleye gelince... Aslında seriyi bütün olarak değerlendirdiğimizde Real Madrid'in, Efes'i durdurabilmek için gösterdiği çabayı izledik. Hep onlar birşey yapmak, Efes'i alıştığı düzenden çıkarmak zorundaydı. Yoksa hiç şansları olmadığını kendileri de biliyordu. Neredeyse başarıyorlardı da. Efes hedefe ulaşırken fazlasıyla deneyim kazanırken, ders de aldı.

Cengaver Singleton

Üç maçta toplam 75 fark attıkları Real'e karşı İspanya'ya 'nasıl olsa kazanırım' havasıyla gitmeleri onların en büyük hatası olmuştu. Basketbolda rüzgar bir döndü mü toparlamak imkansız olur. İşler bir kere ters gitmeye başlasın, uğraş dur döndüremezsin. Efes de durumu bu noktaya getirmişti.

Nitekim Larkin ve Beaubois ilk yarıyı '0' sayıyla tamamladı. Pivotlar hiç skor katkısı veremiyordu.Allah'tan Singleton cengaver gibi ortaya çıktı ve herşeyi yaptı. Attı, attırdı, savunma yaptı, blok yaptı takımı ayakta tutan isim oldu.

İkinci yarıda Micic ve Beaubois ile fark 13'e kadar çıktı ama kalp masajı ile hayata dönen Real Madrid'in ölmeye hiç niyeti yoktu. Larkin son periyotta hareketlendi, ama sahanın en soğukkanlı ve tecrübeli ismi Simon, durum 80-80'ken attığı zor üçlükle fişi çeken isim oldu. Efes, kendi yarattığı baskı ve stres altında oynamakta zorlandı ama bu kez hep kaybettiği son dakikaları kazanmayı bildi.

Şampiyonluk yakışır

Dediğim gibi. Efes Final-Four'a bir çok kazanımla gidiyor. Seriyi riske attılar belki ama hayatın Köln'de güllük gülistanlık olmayacağını da gördüler. Karşılarında kimse duramıyordu, bir kombine alan savunması onları ne kadar zora soktu. Artık işler kötü gittiğinde de neler yapmaları gerektiği konusunda da fikirleri var. Tekrar tebrikler... Yıllardır bu seviyelerde oynayan Anadolu Efes'e ve kariyerinde bir çok Avrupa Kupası bulunan Ergin Ataman'a bir Euroleague şampiyonluğu yakışır.

Euroleague'de Anadolu Efes bugün 'ya tamam ya devam' maçına çıkacak. Lacivert-Beyazlılar, Final-Four'un kapısını açacak Real Madrid serisinin son karşılaşmasını oynayacak. Temsilcimiz kazanırsa, tarihinde 4. kez son 4 takım arasına adını yazdıracak.

Euroleague'in en büyük şampiyonluk adaylarından Anadolu Efes, Final-Four yolunda son randevuya çıkıyor. Real Madrid'i İstanbul'daki ilk iki maçta 20'nin üzerinde farklarla yenen, İspanya'da ise son 5 dakikalara 10'un üzerinde farklarla önde girmesine rağmen serinin 2-2'ye gelmesine neden olan Lacivert-Beyazlılar, bu kez işi bitirmek amacında. 4 maçta da Real'e büyük üstünlük kuran ancak son dakikalarda yediği serilerle maçları kazanamayan Anadolu Efes'in bu kez hata yapmaması gerekiyor.

Laso'nun formülüne çalışma fırsatı bulduk

Tavarez'in de yokluğunda Efes'i yenebilmek için çok farklı şeyler denemek zorunda olan Laso, 1-2-2 alan savunması ile temsilcimizi fazlasıyla şaşırtmıştı. Son 5 dakikalarda ise değişmeli adam adamaya dönen, Garuba ile Efes'in kısalarını savunan Real, bunda çok başarılı oldu ve temsilcimizi tamamen hücum ritminden çıkardı. Ancak Ergin Ataman ve Efes, bu savunmaları geçecek formüle çalışma fırsatı buldu. Laso, yine farklı bir şeyler deneyecek. Ancak görünen o ki, Real'in kapasitesi Efes'in çok gerisinde. Maçları Real kazanmadı, Efes kaybetti diyebiliriz.

Oyuncular bu tip maçlara çok alışık

İstanbul'da 27 ve 23 farklı galibiyetler alan, rakibine havlu attıran Lacivert-Beyazlılar, benzer bir performansa yaklaşırsa yine hedefe ulaşacaktır. Sadece stres ve baskı altındalar. Psikolojik üstünlük de Real Madrid'e geçmiş durumda. Fakat başta Larkin, Micic ve Simon olmak üzere, Efesli oyuncular bu tip maçlara çok alışık ve baskıyı kaldıracak mental kapasiteye de sahipler.

Büyük aksilik olmazsa, Final-Four'a kalırız

Yeter ki son 5 dakikada, geride kalan 35 dakika nasıl oynuyorlarsa ona devam etsinler. Farkı korumaya çalışıp, dakikaya oynadıklarında hiç birşey üretemediklerini kendileri de gördü. Çok büyük aksilikler olmazsa, Anadolu Efes'in sezon boyunca hak ettiği Final-Four'a kalacağına inanıyorum...

İstanbul'da 20'nin üzerinde farklarla kazanılan iki maçtan sonra, Final-Four'un cepte olduğunu düşünmüştük. Aslında maçların geneline baktığımızda Anadolu Efes, çok rahat kazanacak gibi götürüyordu oyunları. Ama son 5 dakika oynamayı bırakıp, skoru korumaya çalışınca benzer iki yenilgi aldılar Madrid'de.

19-2'lik seriyle 80-76 kaybedilen 3. maç sonrası, dün 33. dakikaya 72-59 önde girdi Lacivert-Beyazlılar. 17-0'lık Madrid başlangıcı sonrası bile savunmayı sertleştiren, Simon'un kiliti açmasının ardından Beaubois'in 5/5 üçlüğü, Larkin'in skorer kimliğine bürünmesi ile 15 sayı öne bile geçmişlerdi. Ama orada son hamleyi bir türlü yapamadılar. Real için kritik eşik 20 sayı herhalde. Onun dışında oyunu hiç bırakmıyorlar. 1-2-2 alan savunması Efes'i fazlasıyla sinir etmişti. 72-59'dan sonra Laso Garuba'yı 5'e çekip 4 kısaya dönüp herşeyi değiştikten sonra Efes de 20 saniye top çevirip sonrasında birebir zorlamaya başladı.

Şimdi baskı altında

Ne Larkin, ne Micic, ne Beaubois adamlarını geçemedi. 6 ile 33 arasındaki 27 dakikada tam 72 sayı atan Lacivert-Beyazlılar, kalan 7 dakikada hiç basket atamadı. Sadece çizgiden 4 sayı üretirken, 23 sayı yediler. 19-2'lik seriden sonra, 23-4'lük seri ile bir maç daha kaybedildi. İnanılır gibi değil.Bir de Madrid'deki maçlara baktığımızda oyun hep 2-3 kişinin üzerine kaldı. Larkin ve Beaubois dışındakiler yine çok katkı veremedi. Real Madrid savunması iki maçta da Efes'in 4 numaralarını oyundan düşürmeyi başardı.

3. maçı biraz rahat oynayan, 'Nasıl olsa seriyi burdan vermeyiz' gibi düşünen Anadolu Efes, şimdi baskı altında. Gerçi baskı altındayken de bu oyuncular çok büyük işler yaptılar.Şu ana kadar hiç bir takım 2-0'dan 3-2 seri kazanamadı. Ama herşeyin bir ilki olduğunu da Efesli oyuncuların kafasına kazıması gerek. Yoksa Madrid'i yine 25 sayılık farkla yenecek potansiyele sahipler.

Vesely, Ahmet ve Eddie'nin dönmesi ile daha bir özgüvenli çıkmıştı Fenerbahçe Beko, CSKA karşısına. Kazanmaktan başka çare yoktu. 1 aydır oynamayan Vesely, sanki hiç sakatlanmamış gibi başladı maça. De Colo, Guduric derken 12-0'lık seri biraz abandone etmişti CSKA'yı... Sonuç farklı olunca konuşmak belki kolay ama bu maçta rotasyonu biraz daha zorlamak gerekiyormuş. Erdem Can, kadro genişleyince klasik Kokoskov rotasyonuna başladı. Ama kenardan gelenlerle beraber bütün ritm bozuldu. 15. dakikada skor 33-23'tü, Fenerbahçe 5 dakikada tam 21 sayı yedi. Hastalıktan çıkan Eddie, hiç katkı veremeyen Brown ve Barthel'i uzun süre sahada tutmak bu farkın doğmasına neden oldu.

Hakemler maçı bitirdi

İkinci yarının başı itibarıyla hakemler maçı bitirdi. İlk kez Euroleague oynayan İffe Lundberg'in ayakta tuttuğu, Clyburn'ün sırtladığı CSKA oyunu koparmaya çalışırken düdükler de fazlasıyla lehlerine oldu. Vesely'ye çalınan 5 düdüğün belki 4'ü faul değildi.

Hele ki teknik faul alıp oyundan atılmasına neden olan son pozisyonda Shengelia yarım dairenin içindeydi ve buna kesinlikle ama kesinlikle hücum faul çalınmıyor. Hakemlerin itiraz halinde pozisyonu tekrar izleyip faul kararını değiştirme hakları var. Ama bunu kullanmak yerine itiraz eden Vesely'yi iki teknik faul çalıp diskalifiye ettiler. Maç zaten pamuk ipliğindeydi, orada koptu. kalan dakikalar teferruat icabı oynandı.

Olma ihtimali yüksekti

Sonuçta Fenerbahçe, Obradoviç efsanesinden sonra Play-Off yapmayı başardı. Sakatlık ve hastalıklar yaşanmasa durum farklı olur muydu? Bence olma ihtimali yüksekti. Ama biraz şanssızlık, biraz hastalığa yakalanan oyuncuların ihmalkarlığı, ana isimler dışındakilerin bu seride hiç katkı verememesi, 3-0'ı hazırladı. Gelecek yıl için de kimlerin kalacağı, kimlerin gitmesi gerektiği de net olarak ortaya çıktı böylece...