Tam bir Euroleague Play-Off maçı izledik. Stres dolu, kıran kırana, kemik gibi savunmaların olduğu bir maçtı. Kimse rakibine bırakın kolay basketi, neredeyse nefes bile aldırmadı. Efes, 23 sayıdan defalarca geri geldi, farkı 3 sayıya kadar indirdi ama o son hamleyi bir türlü yapamadı. Takımlar rakiplerin yıldızlarına yine önlem almışlardı. Burada farkı ekstra oyuncuların yapacağı katkılar belirleyecekti. Nitekim Panathinaikos’ta Nunn yine etkisiz hale getirilirken, Play Off’un en efektif ismi Cedi’ye Jerian Grant’e önlem alınamadı. Efes’te ise Larkin’in üzerinde inanılmaz bir baskı vardı. Maç boyu Braynt dışında ekstra bir isim çıkmayınca Efes’in skoru da çok kısır kaldı. Erkan’ın kenardan gelip savunmaya kattığı enerji 23 sayılık farkın erimesine neden oldu ama o kadar. Bu tip maçlarda küçük nüanslar farklı belirliyor. İlk periyotta yapılan 7 top kaybı rakibe inanılmaz bir avans verilmesine neden oldu. Ondan sonra tüm enerji o avansın geri alınması içindi. Mücadele belki harikaydı ama Play-Off 5. maçında rakibin tam 18 hücum ribaundu almasına müsaade etmek, savunmada gösterilen tüm emeklerin heba olması demekti.

Çok fırsat tepti

Bir de buna kaçan serbest atışlar eklendi. Bu kadar kısır geçen bir maçta, stres altında üçlüklerin girmemesini anlayabiliriz belki ama Panathinaikos 24’te 21 serbest atış atarken, Efes’in 23’te 14 atması aradaki farkı da gösteriyor zaten. Her top değerli, her serbest atış değerli, her ribaunt çok değerli. Temsilcilimiz bu kadar iyi savunma yapmasına, rakibi bu kadar iyi analiz etmesine rağmen küçük detayları beceremeyince büyük fırsat tepti. Sonuçta Anadolu Efes’in Fina-Four’a kalması işten bile değildi. Son şampiyon Panathinakios’u bu kadar etkisiz hale getirmelerine rağmen eleyememeleri tamamen kendi hataladı. PAO’da Cedi Osman müthiş oynadı. Çok formda. Onun bu oyunu da Türk basketbolu için kaybedilen bir gecede teselli oldu...

Anadolu Efes için ya tamam ya devam maçıydı. Serinin geride kalan 3 maçı gibi yine son ana kadar büyük çekişmeye sahne olan, son ana kadar ortada olan bir maç izledik Abdi İpekçi’de... Kazanan ve seriyi 5. taşıyan taraf ise Anadolu Efes oldu. Maç içinde bir çok hikaye vardı. Dozier’in sakatlığı nedeniyle süre bulan Erkan beklenenden fazla katkı verdi. Keza Doğuş bu seride ilk kes süre almasına rağmen Kendrick Nunn’ın aklına girmeyi fazlasıyla başardı. Nunn, uzun süre maçın içine giremedi. Böyle kafa kafaya giden maçta her topun, her ribaundun önemi var diyoruz.

4 numaralardan alınan skor katkısı çok değerliydi

Ama Efes çoğu pozisyonu cömertçe harcadı. Çok gereksiz fauller yapıp rakibi en kritik anlarda çizgiye gönderdi ama bu kez iki 4 numarası Ercan ve Smith’in ölümcül vuruşları ile hayatta kalmayı başardı. Hem iki pivot Oturu ve Poirier’in gelmediği maçta 4 numaralardan alınan skor katkısı çok değerliydi. Panathinaikos savunması Larkin üzerine yoğunlaşan bir maç planı hazırlamıştı yine. Tepede ikili oyunlarda yüksek sıkıştırmalar yapan Yunan ekibi Larkin’in şut bulmasını ya da potaya gitmesini engelledi. Keza uzun kollu savunmalarla ikili oyunlarda topun bizim uzunlara inmesine izin vermedi, ters taraf yardımlarıyla da içeriyi garanti altına aldı. Burada riske edilen bizim 4 numara pozisyonunda oynayan oyuncularımızdı. Bu kez Ercan’a, Smits de eklenince bu ceza şutlarından çok fazla sayı buldu Lacivert-Beyazlılar. Galibiyetin anahtarı burasıydı. Bir de Bryant’ın oyun sıkıştığı anlarda birebir oynayıp skor üretmesi... Rakip de benzer yerlerden sayı buldu. Cedi kariyer maçlarından biri oynadı. Ama bu kez son dakikalarda daha az hata yapan taraf olan Efes, hak ettiği bir galibiyete imza attı.

Anlam veremedim!

Bu serinin hakkı 5. maçtı. İki takım da 4 maçı da kazanacak noktaya getirdi, ikişer galibiyet elde etti. Atina’da avantaj tabii ki Panathinaikos’ta ama Efes deplasmanda da maç kazanabileceğini daha önce gösterdi. Bu arada Efes’i iki yıl Euroleague şampiyonu yapan Ergin Ataman’a yapılan olumsuz tezahüratları anlayamadım. Küçük bir grup başladı, tüm salon onlara eşlik etti. Tamam rekabet olacak, rakiple uğraşılacak ama Ataman’a yapılanı anlam veremedim...

Bu tip maçlarda sonucu küçük nuanslar, kritik anları doğru oynamak, oyuncu kalitesi ve coach hamleleri belirliyor. Atina’dan bir galibiyet çalan Anadolu Efes, işi İstanbul’da bitirebilirdi ama bu fırsatı tepti. Şimdi Final-Four için kalan iki maçı kazanmak durumunda. İşleri zor ama imkansız değil. Panathinaikos bir ara 13 sayı öne geçse de savunma gayreti ile maça dönen Efes, kazanacak noktaya gelmişti. Ama oyun kafa kafaya giderken Larkin’in yanlış bir şut tercihi ve Hernangomez’de yediği blok, ardından sahanın yıldızı Nunn’ın kritik hücumları harika oynaması fark yarattı. Maç savunmasında ise Luca Banchi’nin neden ikili sıkıştırmaya gidip sahanın en formda isimlerinden Mitoglou’nun boş bırakmasını anlayamadım. Nitekim o ana kadar 3/4 üçlük atan Mitoglou 4. üçlüğü de Efes potasına gönderdi, maçı bitiren isim oldu. Tabii ki son şampiyon Panathinaikos’u elemek kolay değil. Ama geride kalan üç maçı da Efes kazanabilirdi şu an ise 2-1 geride.

Ceza şutları…

Lessort’un yokluğunda Panathinaikos savunması yol geçen hanı gibiydi. Atina’da Efes uzunları pota altında adeta şov yapmışlardı. Ergin Ataman özel bir savunma çalışmış. Yukarıda kısalara ikili sıkıştırma yapıp uzunlara ters taraftan yardım getirdi. Boş kalan Ercan Osmani bu ceza şutlarını sokunca Efes skorun içinde kaldı. Ama Poirier hiç oyunun içine giremedi. Nunn, hiç üçlük isabeti bulamadan tam 25 sayı üretti. Hep doğru anda potaya gitti, yardımlar gelmesine rağmen çok zor şutları sokmayı başardı. Sloukas hücumlara liderlik etti.

Hatalar tekrarlanmamalı

Efes’te Bryant yine kopuk kopuk oynadı. Larkin, takımın geriden gelmesini sağladı ama en kritik topta blok yedi. Tabii Lessort’suz oynayan Panathinaioks’a tam 15 hücum ribaundu vermek de onların kazanmasına fazlasıyla yardımcı oldu. Artık iki takım da birbirini çok iyi tanıyor. Panathinaikos saha avantajını geri geldi. Bir adım öndeler. Efes’in sadece moral bozmayıp dün yaptığı hataları tekrarlamaması gerekiyor...

Fenerbahçe Beko, bütün sezon boyunca gösterdiği performans sonunda hak ettiği yere ulaştı. Normal sezonu 2. sırada bitiren ve yılın sürpriz takımı Paris’le eşleşen Sarı-Lacivertliler, tecrübesi ve kalitesi ile rakibine şans tanımadı. İstanbul’da iki maçı da kazanan Kanarya, Paris’e ilk Final￾Four’a takım olma amacıyla geldi. Bunu da başardı. Maç boyu Fenerbahçe’nin istediği basketbol oynandı. Fenerbahçe, çok az top kaybı yaptı. Hücumda doğru yerleşti ve kaçan şutlar sonrası iyi geri koşup rakibe onların istediği açık alanı ve hızlı basketbol şansını vermedi. Melli ve Sertaç’ın yokluğu pota altında bizi oldukça zorladı. Ama Birch ve Bango önemli işler. Jasikevicius uzun süre 5 kısa ile sahada kalmak zorunda kaldı. Serinin kilit isimlerinden biri de normal sezonda çok az süre alan Pierre’in verilen sorumluluğun altından başarıyla kalkması oldu. Uzun süre Davis 5, Pierre ise 4 numaralı pozisyonda oynadı ama rakip uzunlarla çok iyi mücadele ettiler.

Gecenin kahramanı Biberoviç

Geçen maç 20 sayı ile kariyer rekoru kıran Biberoviç ise, uzamada attığı sayılarla gecinin kahramanı oldu. Bu kez 21 sayı üretip, üst üste kariyer rekoru kırarken Euroleague’in değerli oyuncularından biri olmayı da başardı. Aslında son 1.5 dakikaya 6 sayı önde giren Kanarya, normal süre içinde de işi bitirebilirdi. Ama son bölümde çok kötü hücum ettiler ve ligin MVP adayı Shorts adeta tek başına direndi. Onun ve Hifi’nin çabaları maçı uzatmaya götürse de, sonunda gülen Fenerbahçe Beko, Final-Four’a kalıp bir kez daha ülkemizin gururu oldu. Şimdi hedef şampiyonluk. Tebrikler Fenerbahçe Beko.

Fenerbahçe Beko, adım adım Final-Four’a ilerliyor. Normal sezonun sürpriz takımı Paris’le eşleşen Kanarya, Play-Off’ların başka bir dünya olduğunu rakibine gösterdi.

Bu yıl Paris’i 3 kez mağlup eden Sarı-Lacivertliler, dün çok net bir galibiyet alıp bu işin geri dönüşünün olmadığını da herkese gösterdi. Fenerbahçe öyle bir ilk yarı oynadı ki karşısında kim olursa olsun duramazdı. Tam 61 sayı attılar. Bunu yaparken de neredeyse hiç şut kaçırmadılar. Tarık ve Davis’in 12’şer sayısı, Play-Off havasına en önce giren isim olan Colson’a Baldwin’in de eklenmesi ortaya harika bir basketbol çıkardı. Rakibin skorer isimlerini de devreye sokmayan Fenerbahçe devreye 61-38 önde girdi. Bundan sonrası tefarüat oldu.

Bir rekor daha kırdılar!

Doğal olarak bu şut yüzdeleri düştü. Ama Kanarya atamasa da attırmadı. Jasikevicius yönetiminde bir çok rekor kıran Fenerbahçe, bir Play-Off maçında ilk yarıda en çok sayı atan takım unvanını da elde etti. İkinci yarı biraz kutlama havasında geçti. Sarı-Lacivertliler, bence bu yıl Euroleague’de taraftarı önünde son maçına çıktı. Onlar da takımı Abu Dhabi’ye muhteşem bir şekilde uğurladı. Seri artık burdan dönmez. Fenerbahçe Beko, her hattıyla Final-Four’a hatta şampiyonluğa hazır olduğunu gösterdi. Artık rakibini bekleyecekler. Paris’te de taraftar olarak arkalarında büyük destek olacaktır. Serinin 4. maça da kalmayacağını düşünüyorum. Tebrikler Fenerbahçe Beko...

Fenerbahçe Beko, tarihinde ilk kez Euroleague oynayan ve Play-İnn’de Real Madrid’i deplasmanda yenip ilk sezonunda Play-Off’a kalan Paris Basket’i ağırladı Ülker Arena’da... Paris, normal sezonda herkesin dikkatini çeken, farklı bir basketbol tarzı olan bir takımdı. Büyük takımlara çok zorluk çıkardılar.

Play-Off acemeliği bekleniyordu belki ama öyle olmadı. Fenerbahçe Beko, ilk yarıda rakibin MVP’si TJ Shorts’u kontrol edemese de diğer oyuncuları devreye sokmadı ve skor üstünlüğünü ele aldı. Kenardan gelen Baldwin ve Bonzie Colson hücumda önemli işler yaptılar. En önemlisi ise hücum ribauntlarını alıp rakibe istedikleri kadar açık alan şansı vermedi Fenerbahçe. Ama ikinci yarıda Ward ve Hifi de devreye girince maç da sıkıntıya girdi. Paris, kenardan gelip öne geçerken Tarık Biberoviç’in üçlükleri Sarı - Lacivertliler’i skorda tuttu. Dördüncü periyot da benzer bir şekilde geçti.

Atmosfer harikaydı

Hifi çok zor ve moral bozucu üçlüklerde isabet buldu. Ama Kanarya’nın tecrübeli ismi McCollum kritik basketlere imza attı, bu zamanlar için transfer edilen Baldwin de noktayı koyan isim oldu. Play-Off’ta her maç zor. Ama Fenerbahçe işin en zor kısmını atlattı. Bundan sonrasının daha kolay olacağını düşünüyorum. Taraftar da Play-Off’a çok iyi hazırlanmış. Atmosfer harikaydı. Takım da çok iyi oynamasa da kararlı gözüktü. Yolun sonu Final-Four. Alınan 19 hücum ribaundu, Hall’ın Shorts savunması yanı sıra hücumda sıkıştırdığı 13 sayı maçın en değerli istatistikleri oldu...

Anadolu Efes için inanılmaz bir sezon sonu yaşandı. Şubat ayında Play- İn sınırının bile 2 galibiyet uzağında olan Anadolu Efes, öyle bir depara kalktı ki, Euroleague tarihinin en görkemli galibiyet serilerinden birini yakaladı. Arka arkaya 7 kaç kazanıp doğrudan Play-Off oynama şansını dünkü Zalgiris maçına taşıyan Efes hata yapmadı ve tam iki yıl aradan sonra adını Play-Off’a yazdırdı. Maça bu bilinçle çok iyi hücum ederek başlayan Efes, bir anda 19 sayılık farkı yakaladı. 33-14. Ama bu dakikadan sonra ‘Kazandım’ havasına girildi. Euroleague’de kimse kimseye bedava maç vermiyor. Zalgiris hiç bir iddiası olmamasına rağmen son derece ciddi bir basketbol oynadı. Özellikle 3. çeyreğin ortalarında Srvidis’i 3 numaraya çekip 3 uzunla sahada kalan Litvanya ekibi yavaş yavaş farkı eritti ve 33. dakidada beraberliği yakaladı: 73-73.

Kırılma anı mola

Ama alınan mola maçın da kırılma anı oldu. Tekrar savunma yapmayı hatırlayan temsilcimiz bu bölümde inanılmaz bir savunma gösterisi yaptı. Oturu 3 blok yaparken, takım olarak da 3 top çaldılar. Zalgiris bırakın basketi, topu potaya bile atamadı. 10-0’lık seri skoru 87-73’e, Play-Off müjdesini de Efes’e getirdi. Larkin, Nwora, Ercan, Dozier ve Smits çift haneli sayılara ulaşırken, Thompson da 9 sayı ve 8 asistlik katkı verdi.

Euroleague’de geçen hafta liderliğe yükselen Fenerbahçe Beko, kazandığı Baskonia maçına benzer bir oyun sergiledi bir başka İspanyol Barcelona karşısında. Baskonia karşısında da neredeyse 17 farktan maçı veriyorlardı ama bu kez Barcelona daha yetenekli oyunculara sahip olduğu için bu konsantrasyon kaybını affetmedi. Play-Off öncesi lider olmanın ya da dördüncü sırada yer almanın çok farklı bir anlamı yok. Önemli olan saha avantajını elde etmek ve Fenerbahçe de bunu başardı. Dolayısıyla kazanabileceği maçlara yeteri kadar motive olamıyor.

Son çeyrekte sadece 9 sayı

Nitekim dün Barcelona karşısında mükemmel bir ilk yarı oynadılar. Çok yüksek yüzdeyle tam 50 sayı atıp soyunma odasına 11 farkla önde girdiler. Barcelona’nın galibiyete şiddetle ihtiyacı vardı. İkinci yarı da bu farkı eritecek çok ekstra bir şey yapmadılar belki. Ama Fenerbahçe durduk yere oyundan düştü. Arka arkaya top kayıpları geldi. Hücum ritmi kayboldu. Onlarda da Parra özel akşamındaydı. Onun sıradışı performansı Barcelona’yı skorda tuttu. Son çeyrekte sadece 9 sayı atabilen Sarı-Lacivertliler, Play-Off yolunda mutlaka kazanması gereken Barcelona’ya kaybetmek durumunda kaldı. Coach Jasikevicius da bu maçı çok ciddiye almadı bence. Ama böyle bir maçta Nigel Hayes Davis’i 37 dakika sahada tutmak da çok anlamsızdı. Artık oyuncuları korumak ve Play-Off’a hazırlamak gerekiyor...