‘’Fener'den aynı tarife‘’
Kuvvet ve dayanıklılık antrenmanları üst seviyede yapıldığı, ilk 11 oyuncularının kulübede ya da tribünde seyrettiği maçlar, teknik analiz yapmanın güç olduğu antrenman maçına benziyor. Dirar ve Moses’ın yokluğunda Tolga ve Ekici’ye emanet edilen sağ kanatta ilk yarı oyun içi üretim yok gibiydi. Sarı Lacivertliler ilk yarıda rakip çıkmaya gayret ederken 2 kez gole dönüşebilecek top kazandı. Bu baskının kalitesinden çok, Bursaspor’un genç futbolcularının acemiliğindendi. Kruse takıma girdikten, Afrikalılar döndükten, herkes iyi bildiği pozisyonda oynamaya başladığında bir Yanal takımı izleyebiliriz. İlk golün topla çok iyi gözükmese de Cebrail’in ortasından sonra gelmesi genç oyuncuya moral olmuştur.
Emre’nin dönüşü
Muriç’in sahadaki varlığı Fenerbahçe için çok önemli. Muriç, top rakipteyken baskıyı doğru yerden başlatan, sırtı kaleye dönükken pas dağıtımı yapabilen, en önemlisi gol yapabilen bir oyuncu. İkinci yarıda Hasan Ali, Moses, Kruse, Rodrigues ve en sonunda Emre oyuna girince kadro kalitesi fark yarattı. Emre büyük futbolcu. Olağanüstü futbol yeteneği ve bilgisi ile aynı pozisyonda oynadığı arkadaşlarından 2-3 gömlek kaliteli olduğunu gösterdi. Ne kadar çok sahada kalırsa Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansı o denli artar.
Önemli ihtiyaç Kolarov
Kruse bilinen klas bir futbolcu. 2 pozisyonu belki gol yapamadı ama Hasan’la aynı dili konuştuklarından olsa gerek çok iyi anlaştılar. Sezonda çok iş yapar. Allahyar cesur, Murat iyi bir alternatif olacakmış izlenimi bıraktı. Tolga, Tolgay, Jailson, Ozan, Zajc ve bir de Emre. İlk 5 oyuncudan ikisi gitse kimse aramaz... Fenerbahçe’nin en önemli ihtiyacı mümkünse Kolarov. Yoksa sol ayağı iyi bir stoper. Olmazsa olmaz!
‘’Sıradaki hakemler kimler?‘’
Mesleklerini bırakıp TFF ile imzaladıkları sözleşmelerle hakemlik yapan 2 hakemin kalemi kırıldı. Bülent Yıldırım ve Serkan Çınar yaşları gereği bir alt klasmana düşürülemiyordu. Gözlemci de yapılmamışlar. Şu an ikisi de sanırım işsiz... Yeni bir başka görev verilmediğine göre, kırılmasınlar ama resmen kovuldular. Yıldırım, Galatasaray-Beşiktaş maçında berbat, Çınar, Rizespor-Galatasaray maçında berbat ötesi yönetim gösterdiler. Kulüpler Birliği ve Beşiktaş Başkanı Fikret Orman ve Rizespor Başkanı Hasan Kartal’ın ve muhtemelen çok sayıda başkanın istediği oldu!
Kapı açıldı bir kere!
Ve yine muhtemelen mağdur olmuş kulüplerin yönetici ve taraftarların ruhu serinlemiştir. TFF ve MHK bu kapıyı açtı bir kere... Maçların kaderini aynı şekilde etkileyen hakemler bir daha görev yapamaz ve kovulur. Sosyal medya ve büyük kulüp yöneticileri haklı olarak “Hakem düdük çalmasın” derse, o hakem düdük çalamaz! Kovulmaz ve maç almaya devam ederlerse adaletsizlik olur... Eğer Yıldırım ve Çınar’la aynı hataları yapan hakemler aynı şekilde cezalandırılmazsa Zekeriya Alp’in adaletine kimse inanmaz.
Her hafta biri
Bu kapı açıldı, racon kesildi bir kere. Başkanlar ve taraftarlar çoğu zaman “Bu adaleti” isteyecekler, yetkililer de hep gereğini yapacaklar. Başka yolu yok. “O zaman hakem mi kalır?” demeyin, o da Zekeriya Alp’in sorunu... Maçın kaderine etki etmeye “Hakem sabıkası” dersek, sabıkalı çok hakem var... Bu kapıyı MHK olarak kendileri açtılar. Karar doğru olsa da yöntem yanlış. Aynı şekilde devam etsinler, görelim. Her hafta biri istenecek!
‘’‘Yusuf'‘’
Yusuf Yazıcı ile şahsen hiç tanışmadım ama onu tanıyorum... Futbolcu olmasaydı, balet olabilirdi. Futbola estetik güzellikler katan klas, zeki, spor ahlakına sahip şahane bir futbolcu... O Trabzonspor formasına, Trabzonspor forması ona hep çok yakıştı. Onu ligimizde Trabzon formasıyla izlemeyi çok isterim ama galiba Yusuf yolcu... Gitmek istiyor diye kızanlar var, kızmasınlar. Bırakın gençler hayallerinin peşinde koşsunlar, yeni maceralara atılsınlar.
Yüksek pay alınmalı
Yusuf bize göre genç bir çocuk belki ama 22 yaşında bir yetişkin. Kibirli, paracı bir karakter olsaydı, 350 bin Euro kazandığı kulübünden para kopartmak için ‘usta’ bir menacerle, “Kulübün en çok kazanan oyuncusu ben olmalıyım” pazarlıkları başlamıştı bile. Yusuf’un gitme blöfü değil, kararı konuştuğumuz. 15 milyon Euro bu kalitede bir oyuncu için bence de az... Ve maalesef gerçek değerini buradayken değil, ‘küçümsediğimiz’ bir Avrupa kulübünde bulacak. Dilerim ki Trabzon yönetimi bir sonraki satıştan yüksek bir pay almayı başarır.
Kalırsa her şeyini verir
Yusuf’un değeri için az bulduğumuz 15 milyon Euro’nun yaklaşık 100 milyon lira olduğunu ve Trabzonspor’un son 20 senede deliler gibi para saçarak yaptığı borcun yüzde 10’unu kapattığını da unutmayalım! Gitmek istemesine rağmen kalırsa yine yüzde yüzünü vererek oynayacağına eminim. Yusuf kalırsa şahane olur, giderse herşey gönlünce olsun. “Trabzon’a borcunu ödemedi” demesin kimse. Bugün Yusuf’a yapmayalım, yarın Abdülkadir’e...
‘’Altyapı, altyapı, altyapı‘’
Kabul etmek gerekir ki, Türk futbolunun konkordato ilan etmesine sayılı günler kaldı. Borcu yapılandıran ve bugünkü yangını geçici olarak sonlandıran kulüpler 2 yıl sonra acı gerçekle karşılaşacak! 10 yıla yayılacağını düşündüğümgeçiş sürecinde altyapısına yatırımyapan ayakta kalacak, yapamayan el değiştirecek. Galatasaray geçen sene tarihi bir iş yaptı. Terim’in çok kritik bir dönemde forma verdiği genç Ozan, 4’ü Şampiyonlar Ligi toplam17 maç oynayıp, kulübüne 11 milyon euro bonservis geliri sağlayarak Stuttgart’a transfer oldu... Orada da toplam 17 maç oynayıp, “Yılın genç oyuncusu” seçildi, 15 milyon Euro’ya Schalke 04’e geçti. Genç kardeşimiz Ozan için harika bir öykü... Ozan’ın kulübe kazandırdığı para altyapının yaklaşık 5 yıllık giderini karşılar tespitini yapıp, konuya dair birkaç soru soralım. Bu soruların büyük çoğunluğunun cevabı “evet” ise gelecek adına endişelenecek bir şey yok. Hayır ise 3 sene sonraki başkanın işi çok ama çok zor.
1- Ozan’ın yetişmesinde emeği olan tümaltyapı öğretmenlerine yaşamlarında bir sorunu çözmeye yetecek primverildi mi? (Aidiyeti ve motivasyonu artırır)
2- Altyapıdaki eğitimciler yurt dışındaki örnek kulüp altyapılarının çalışmalarını gözlemlemek için periyodik olarak yurt dışına gönderiliyorlar mı? (Güncel bilgiyi transfer etmeye yarar)
3- Maaşlarını zamanında alabiliyorlar mı? (Kafasında soru işaretsiz antrenmana çıkar)
4- Sayısız Galatasaraylı milli yeteneğin antrenman yaptığı sahalar ve tesisler yeterli mi?
5- Çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimi gerçekten bilimsel metodlarla takip ediliyor mu?
6- Çocukların okul başarıları takip ediliyor mu?
7- Galatasaray’ın yüksek potansiyelli futbolcu adaylarını 17-18 yaşında yarışmacı (pilot takımda olabilir) profesyonel kulüplere kiralamak gibi bir planı var mı?
‘’Avcı'ya sabırla destek gerek‘’
Beşiktaş’ın maçlarını bu kadar eğlenceli kılan unsurların başında golcülüğü geliyor. Geçen sezon Beşiktaş’ı üçüncü yapan etken ise yediği gol sayısı (46). Şampiyon kadar gol attılar belki ama küme düşen Erzurumspor’dan 3, Bursaspor’da 9 fazla gol yediler! Bu kadar çok gol yiyen bir takım güç dengelerinin yakın olduğu hiçbir ligde şampiyon olamaz! “Savunma futbolu çok sıkıcı kardeşim” diyenler tatmini başka bir sporda arasın. “Top bizdeyken hücum edilir”, “Top rakipteyken savunma yapılır”
Omurga düzgün
Oysa hem savunmada hem de orta sahada çok nitelikli oyuncular var. Omurga düzgün: Kalede Karius, stoperde Vida, merkezde Atiba ve gitmezse Dorukhan, santrafor arkası Ljajic ve santrforda Burak... Kanat bekleri Caner ve Gökhan form yakalar ve devamlılık sağlarlarsa kimse onları tartışamaz bile. Genç olmasa da Adriano anlaşılabilirse şahane bir alternatif! Ben Lens’in dahi fark yaratacağını düşünüyorum. Güven zaten takımın bir parçası oldu bile. İyi bir alternatif kanat beki, iyi bir stoper, sol öne bir oyuncu bence yeter. Bir de Q7 yerine genç bir oyuncu gelirse kadro zaafiyetinden kimse bahsedemez.
Zor olacak ama..
Bütün bu oyuncular çok zorlanacak belki ama Avcı onlardan futbolun temel gerçeklerinden birini isteyecek: Top rakipteyken, birlikte, doğru yerleşimle savunma yapmak! Topu rakipten en geç alan takımı, en erken alan takımlardan biri haline getirmek lazım. Bu da zaman ister, emek ister, taraftardan anlayış ister! Taraftar oyundaki yeni yapılanmayı desteklemez ve oyuncular da savunma görevlerini samimiyetle yapmazsa geçmiş olsun.
‘’Kupa varsa Galatasaray‘’
Küme düşen Akhisarspor kupayı kazanıp UEFA liginde elde edeceği 60 milyon lira için sahadaydı ve bu Akhisarspor için geleceğini kurtarma maçıydı. Bu gelir Akhisar’ın 1. Lig’den çok çile çekmeden dönmesini sağlardı. Lopes hatalı olduğunu düşündüğü penaltıdan sonra kendini atılmasaydı belki onlar kazanırdı. Fernando ve Donk’un olmayışı Galatasaray orta sahası yumuşatmıştı. Nagatomo yerine oynayan Linnes ise takımın en etkili oyuncusu olarak gözüktü. Diagne ve Feghouli’ye verdiği gollük paslara yazık oldu. Yaptırdığı penaltıya da... Diagne’nin Ndiaye’nin verdiği şahane pası kullanamaması da cabası... Ne zaman Fatih hoca Ndiaye’yi çıkarıp, Belhanda’yı öne attı Galatasaray’ın oyunu akıcılık kazandı. 1-1’den sonra da her şey Galatasaray için çok kolay oldu. Galatasaray finalleri iyi oynarsa zaten kazanıyor. Kötü oynarsa da kazanma oranları yüksek.
Gecenin sorusu
Penaltıcı kim? Galatasaray artık penaltıcısını kimi zaman itişip kakışarak, kimi zaman sahada tartışarak belirliyor sanki. Bu doğru değil.
Maçın starı
Diagne... En iyi oynayan olduğundan değil. Kaçan penaltıda, tartışılan penaltıda, maçı bitiren golde hep o var. Oynadığı son 3 maçtan film çıkar.
Maçın olayı
Skor 1-0’ken Diagne’nin aldığı, skoru dengeleyen, öfkesini dizginleyemeyen Lopes’le Akhisar’ı bir kişi eksilten penaltı...
Kısa mesaj
Bu oyun ve tempo yukarı çıkmazsa ve gol pozisyonları böyle cömertçe harcanırsa, hafta sonu hüsran olabilir. Dikkat!
‘’Lig bitti, transfer başlamalı‘’
Berbat bir sezon yaşayıpyaşatacaklarını hesaplanmamış olan Fenerbahçeli futbolcular son haftalardaki hem iyi skor, hem de öncesine göre iyi futbolun verdiği rahatlıkla ilk yarıda iyi oyun oynadı. Soldado’nun takipçiliği ve Dirar’ın becerisiyle 2 dakikada 2 gol buldular. Fenerbahçe iyi oynar gibi gözüküyorken, aklımda hep aynı soru vardı, kim kalacak, kim gelecek? Yenilen golde hatayı yapan Skrtel’in yerine bile oyuncu lazım. Harun’un yerine de lazım. İyi bir sol bek alternatifi ve birinci sınıf bir santrafor da... Valbuena daha düşük maaşı kabul ederse kadroda olmalı. Visca gibi devamlılığı olan bir de kanat oyuncusu muhakkak lazım. Fenerbahçe’nin Eljif dışında anlamlı bir para kazandıracak oyuncusu yok. Transferlerin hem bonservissiz, hem de banko oynayacak kalitede olması, hiç değilse bu sene kampa yetişmesi lazım.
Gecenin sorusu
Kim kalacak. Sözleşmesi bitecek 14 oyuncu inanılmaz bir sayı. Bir de sözleşmesi süren ama hiç kullanılmayan ve güven tüketenler var. İşin içinden çıkmak zor, bakalım bu büyük sorun nasıl aşılacak?
Maçın starı
Elbette en göz kamaştıran ince işleri Valbuena yaptı ama, müthiş fizik kalitesi, görev bilinci, bitmeyen enerjisi ile maça sağ kanatta başlayıp merkezde bitiren Dirar sahanın en iyisiydi.
Maçın olayı
Serdar Aziz hızlı gelişen Akhisar atağında topu son bir hamleyle Bokila’dan önce engellemese maç Fenerbahçe için çok sevimsiz gelişebilirdi.
Kısa mesaj
Fenerbahçe’nin ön bölgede kalitesi artmazsa, hangi transferi yaparsa yapsın sıkıntı bitmez. Zirvedekiler kökü oynadıkları çok maçı öndeki kaliteli oyuncularıyla çözdüler.
‘’Kaybedeni yok kazananı Sural‘’
Bir yakınımızı yitirdiğimizde o acı gerçeği 3 kelime ile bize hep hatırlatırlar: Hayat devam ediyor... Oysa yalnız kalmak ister insan, sevdiklerine zaman ayırmak, onlarla vakit geçirmek...
Bütün futbolcular üzgündü
Hepimiz acımızı içimize gömüp hayatın akışındaki rolümüzü oynar, iş hayatındaki sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalışırız. Ben geçen hafta bir trafik kazasında yitirdiğimiz Josef Sural’ı Alanya sahilinde bebek arabası sürerken, bir elinde kızı, diğer elinde köpekleri ile arkadan çekilmiş o sımsıcak aile fotoğrafı ile hatırlayacağım. Sural’ı tanımayan ben bile sarsılmışken sahaya çıkıp futbol oynayan Alanyasporlu futbolculara çok saygı duyuyorum. Alanyasporlu futbolcular gibi meslektaşları için gönülden üzülen Konyasporlu futbolculara da...
Cisse’nin ‘Sural’li sevinci
Top da sihirli bir enstrüman... Maç başladıktan 10- 15 dakika sonra sahadaki tempo, mücadele arttı. Ölümün soğukluğu yerini futbolun sıcaklığına bıraktı. Cisse önce kaçırdı, sonra attı. Konyaspor’un Ömer Ali ile attığı harika golde faul ‘VAR’dı. Konyaspor iki güzel gol bulup, iki fırsatı da Yatabare ile kaçırdı. İlk golde Josef formasını öpen Cisse, ikinci golünde Josef’in posterini selamladı. Yazması bu kadar zor olan maçı oynaması şüphesiz daha zordu. Maçtan alacakları primi Sural’ın ailesine verme motivasyonu Alanyasporlu futbolcuları ayakta tuttu ama Efecan’ın pasını Cisse kaçırınca, ya da kaleci Serkan kurtarınca maçın kırılma anı oldu.
Ömer Ali’den Güneş’e mesaj
Ömer Ali zor maçta takımını öne geçiren golü atarak bu kez de Şenol Güneş’e “Buradayım’ mesajı yolladı. Sonra yine Serkan’ın kurtarışları ve Cisse’nin direkten dönen topu vardı. Alanyaspor için konsantrasyon sıkıntısı sezon sonuna kadar sürecek, Konyaspor için kötü savunmaya rağmen bu galibiyet bir nebze moral verecek.