Sezonun flaş takımı Hatayspor, Denizli deplasmanında da kazandı, rakibini ateş hattında bıraktı. Muhammet’in kendi kalesine attığı golle öne geçen Bordo-Beyazlılar, Diouf’ın penaltısıyla puanını 31’e çıkardı. 14 puanda kalan Horozlar için ise tehlike çanları yüksek sesle çalmaya başladı.

Denizlispor’un yaşadığı ekonomik problemler, futbolcu boykotları, FIFA’lık olan dosyalar bugünlük mevzu değil. 1. Lig’den bu yana kulübün gündeme geldiği konular hep aynı. Sorunları bu kadar net olarak herkes tarafından bilinen takımların başına geçen hocalar, her maç sonunda bu sorunları dile getirirse pozitif kalan 3-5 şey de yok olur gider. Yani, “sürekli transfer lazım” demek mevcut kadroyu motivasyondan düşürür. Denizlispor’un yaşadığı sendrom da tam olarak bu. Eksikler, ayrılanlar ve mental olarak sıkıntılı oyuncu grubuyla Hatay gibi yüksek krediye sahip bir takımı avlamak imkansız.

Ömer hoca ve rahat planı

Ömer Erdoğan; rakibin can havliyle saldıracağını biliyor. Bu yüzden topu bırakıyor. Baskıyı Denizli kuuruyor, mükemmel oynadığını sanıyor. 47. dakikada ters bir vuruşla geri düşüyor. Aynı oyuna devam. Bu kez ev sahibi daha fazla risk alıyor, Hatay ise pusuyu güçlendiriyor. 78’de Sacko kendisini kaleci sanınca konuk takım Diouf’un penaltısıyla işi bitiriyor.

Saha dışına çıkınca...

84’te 10 kişi kalmasına rağmen hiç sarsılmadan deplasmanda altın değerinde 3 puanı hanesine yazdıran Ömer Erdoğan her geçen gün kendisine ve takımına değer katmaya devam ediyor. Yalçın hocaya gelince... Sadece saha içinde kalabildiği zaman çok iyi bir hoca olduğunu İstanbulspor’da göstermişti. Ancak sonrasında Antep, Bursa, Altay ve Denizli dönemleri gösterdi ki; saha dışını da yönetmesi gereken yerlerde sıkıntı yaşıyor. Türk futbolunda sadece saha içine odaklanabileceği ortama sahip kulüp sayısı 5’i geçmez. O yüzden işi zor.

Analiz edilebilen ama önlem alınmayan bir takım Gaziantep FK... Herkes ne oynadığını biliyor, kimse çare üretemiyor. Sivas’ta da oynadıkları oyun için saygıyı fazlasıyla hak ederek kaybettiler. 10 kişi kalmalarına rağmen pes etmeden son ana kadar bitmek tükenmek bilmeyen bir kazanma hırsı. Uğur’un uzatmaya girilirken çizgiden çıkardığı top filelerle buluşsa, Andre bitime 1 dakika kala çaprazdan atabilse Sivas’ı 3’ü bulamadığına pişman edecek. Daha maçın başında; 4. dakikada sahne alan Maxim'in attığı gol yine usta işi. Ancak Sivas bu maçı kazanacağına inanmış. Gradel ve Erdoğan’la kenarları etkili kullanıp Hakan’la 2 kez zorladılar, 3’te golü buldular.

Hakan Arslan farkı

Geriden gelmek cesareti artırır. Hakan Arslan için özgüvenin maksimuma çıktığı bir maç. Aynı inançla kornerden gelen ortayı 47’de gol yapması da onun kalitesini anlatıyor zaten. Erdoğan’la 3. golü bulabileceği iki pozisyona daha girdi Sivas. Biri direğe, diğeri de sahanın yıldızı Günay’a takıldı. 79’da Jefferson futbol maçında değil de kafes dövüşünde sandı kendisini, Fajr’ı nakavt ederken VAR’a yakalandı, atıldı. Ancak eksik kalan sanki ev sahibiydi. Yiğidolar gereğinden fazla kapandı, şanslıydı. Bu arada Caner’in Kenan’a yaptığı harekete penaltı çalınsa kimse ağzını açamaz. Sivas zor bir maçı zorlanarak da olsa kazandı.

Antalyaspor, Hatay faciasının yaralarını Galatasaray’a karşı elde ettiği beraberlikle fazlasıyla sarmış. Balkovec’in 10. dakikada attığı mükemmel frikik golü bile demoralize etmedi takımı. Karagümrük açısından harika bir gol olarak değerlendirilse de Boffin klasına hiç yakışmaz böylesi. 19. dakikadaki penaltıyı vermek de aynı şekilde Hüseyin Göçek’e... VAR, ‘sana göre, bana göre’ olan pozizyona değil çok net olan işlere bakmak zorunda. Ancak Fırat Aydınus’un tüm ihtimalleri zorlayarak çağırdığı Göçek, kararlı görünen kararsızlığıyla beyaz noktayı gitti. Koray’ın eli içeride mi değil mi ispatlamak için yeterli görüntü yok. Maçın kader anı da bu oldu haliyle. Hakan Özmert skora dengeyi getirirken Karagümrük’ün de dengesi yerle bir oldu. 37. dakikada Gökdeniz’le öne geçmeleri üstün oyunun hakkı. Sonrasında maç boyu kontrolü tutup hızlı hücumcularla kaleye gitmeye çalışmaları ise üstün oynayan her Süper Lig takımının karakteri.

Askerden çok komutan olunca...

Eren Albayrak, Amilton’un asistinde şık bir gole imza atarken galibiyeti de perçinledi. Karagümrük artık bir yıldızlar topluluğu. Sahadaki asker sayısından fazla komutan rolünde futbolcusu var, böyle olunca saha içinde disiplini korumak zorlaşıyor. Dün yaşadıkları sıkıntının özeti de bana göre tam olarak bu. Şenol hocanın yükü artık daha ağır. Roco’nun tüm uyarılara rağmen gördüğü gereksiz kırmızı kart bu yorumun net ispatı sanırım.

Çaykur Rizespor futbol olarak her hafta üzerine daha fazla koyan bir takım. Hücum setlerindeki zenginlikten bunu bariz görüyorsunuz. Hızlı ve kısa paslarla rakip kaleye inebiliyorlar. Remy’nin yokluğunda Skoda da üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor. Ancak kenar oyuncularından bekledikleri bitirici katkıyı bir türlü alamıyorlar. Skoda dediğiniz adam geçen sezonun devre arasından bu yana 15. golünü dün 8. dakikada attı. Ev sahibi olarak önde, baskılı, fiziksel anlamda kusursuz bir görüntü verirken maçı koparmak şart. Aksi takdirde her geçen dakika rakibin iştahını ve direncini artırır. Yüksek tempolu 60 dakikadan sonra ise yaşanan düşüşler momentumu konuğa verir. Gençlerbirliği sabırlı ve taktiksel disipline sadık oyunun karşılığını düşen Rize’ye karşı 64’te Soner’in golüyle aldı. Günün, hatta Kırmızı- Siyahlılar adına sezonun en formda ve arzulu ismi Sefa’nın goldeki takipçiliği ve yaptığı asist son derece değerli.

Rus ruletine döndü

Kalan bölüm ise tam bir Rus ruleti. 85’te Gençler’in yüzde yüzlük pozisyonu çizgiden çıktı, son anlarda Rize’nin kesin gözle bakılan golü mucizevi bir reflekse kurban gitti. Nefes kesen 90 dakika 1-1 eşitlikle bitti. Sivas’ta fırtınalar estiren Fernando, Rize’ye hiç olmadı. Karadeniz ekibi devrede kenarları mutlaka güçlendirmeli. Başkent temsilcisi için ise böyle zorlu deplasmanda bir an olsun oyundan kopmadan alınan puan adeta altın gibi.

Antalya maçında 4 gol atarak tüm dikkatleri üzerine çeken Boupendza dün de sahnedeydi. Konya deplasmanda Kravets’le üstünlüğü yakaladı ama Boupendza’yı tutamadı. Başarılı oyuncu 2 enfes gol attı, adeta maçı tek başına aldı. 9 gole ulaşan Boupendza, krallık yarışında da tacı taktı.

Hatayspor’a karşı galibiyeti hedefleyen açık, saldırgan bir oyun oynayamazsın. Antalya maçının ilk 45 dakikasını her rakibe tekrarlayabilirler çünkü. Deplasmanda Akdeniz ekibine nasıl bir planla çıkılması gerektiğini aslında Abdullah Avcı güzel örnekledi. İsmail Kartal da bence onun yolundan gitti. Rakibi doğru karşılarken alanları mümkün olduğunca daraltan bir pres uyguladı. Engel olmayı başaramadıkları tek mesele ise Boupendza’ydı. Sezonun flaş ismi için Antalya maçı devam ediyor gibiydi adeta. 22’de Sehic’in mucizevi kurtarışına takılan başarılı oyuncu, 33’te Kravets’in golüyle geri düşen takımını 43’te attığı jeneriklik golüyle diriltti. Devre 1-1 bitti. Konyaspor’un en özel önlem alması gereken adam Boupendza yine bir ikinci topu süpürüp filelerin tozunu aldığında dakika 68’di. Hatayspor bulduğu gollerin değerini bilen bir takım. Öne geçtikten sonra kapattıkları blokları delmek zor.

Erdoğan’a alkışlar

Konya cesurca saldırsa da tek çare içeri attıkları şişirme ortalardı. Uzatmada bir tanesi kaleye girdi ama VAR izin vermedi. Ömer Erdoğan’ın takımı o fırsatı bir daha da vermedi. Tarihinde ilk kez Süper Lig’e çıkacaksın, 11’inde 10 yeni oyuncuyla 27 puan toplayıp lideri kovalayacaksın... Bir de 15 maçta 9 gol atan bir kral yapacaksın. Hataylılar’ın rüyasında görse inanmayacağı işleri Ömer Erdoğan kariyerindeki ikinci takımında başarıyor. Alkışı da fazlasıyla hak ediyor.

1. Lig’de lideri belirleyecek erteleme maçını Altay kazandı. Tuzlaspor’u deplasmanda Berkay’ın tek golüyle deviren Yücel İldiz’in öğrencileri üst üste 5. galibiyetini alırken puanını 32’ye çıkardı, averajla liderliği kaptı. 30 puanda kalan İstanbul ekibi ise 2020’yi tatsız kapattı.

Yücel İldiz daha önce 1. Lig’de

5 şampiyonluk yaşayıp 4 takımı Süper Lig’e taşımış bir hoca. 6. şampiyonluk yolunda başına gelmeyen kalmadı. Kendisi dahil 34 kişi koronaya yakalandı, üstüne deprem yaşandı. Son olarak ise takımın en formda ismi kaptan Özgür’ün çaprazları koptu. Bu kadar sıkıntıya rağmen üst üste 5. maçı kazanmak, bu kadar iddialı rakipler arasında zirveye kurulmak sadece tecrübeyle açıklanamaz. Deneyimli hocanın ekibinde bir tane bile eski topçu yok. Tüm yardımcıları alanında uzman akademisyenler. İşin mental ve fiziksel kısmında derslik çalışmalar yapıyorlar. Her maça farklı taktik anlayış, rakibin zaafını hedef alan organize hücum setleriyle istediklerini alıyorlar. Süper Lig’de fazlasıyla hak ettiği şansı bu anlattıklarımızdan haberi olmayan başkanlar yüzünden bulamıyor İldiz ama asırlık çınar Altay’la beraber gümbür gümbür geliyor.

Berbat zemine rağmen

Dün de Vefa Stadı’nın bozuk zemininde Tuzlaspor gibi hücum gücü yüksek rakibe karşı çok doğru bir plan uyguladı. Ahmet Yazar’ın tek pozisyonu dışında fırsat tanımayan İzmir ekibi, 86’da duran topla sonuca gitmeyi başardı. Ligin en fazla gol atan iki takımından biri. En az yiyen ikinci ekibi. İlk 6’daki diğer 5 takıma yenilmedi. Keçiörengücü, Adana Demir ile Tuzla’yı devirdi, Samsun ve Giresun’la berabere kaldı.

Yoğun yağış nedeniyle düne ertelenen maçta bu kez gol yağmuru vardı. Atakaş Hatayspor, Antalya deplasmanında ilk yarıda adeta şov yaptı. Boupendza'nın 4 gol attığı devreyi 5-0 önde kapatan Bordo-Beyazlılar, Mirkan’ın sayısıyla skoru belirledi, 24 puana ulaşıp yarışta olacağını gösterdi.

Hatayspor gol şansı yanında olduğunda her maç aslında böyle flaş sonuçlara imza atabilecek bir takım. Yenildikleri Trabzon maçında bile benzer pozisyonları ürettiler, bitiremediler. Antalyaspor'un içerideki kazanma arzusu ve agresif başlangıç planı da Ömer Erdoğan'ın ekmeğine ballı tereyağ gibi oldu. Elbette Boupendza resitaline şapka çıkarmak gerek. Fakat onun muhteşem performansı kadar Boffin'in rezalet bir maç oynadığı da vurgulanmalı. 8, 17, 22 ve 45 artıda fileleri havalandırıp Süper Lig tarihinde bir maçta 4 gol atan 49. oyuncu olurken ilk devrede 4 gol bulan 4. isimdi. Hatayspor'un da bu alanda tarihine geçti. Arada bir tane de Akintola atınca film koptu zaten.

Yine kaçırdılar...

Antalya soyunma odasından her ne kadar şoku atlatıp çıkmış olsa da atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişti. Nitekim Hatay ikinci yarı vitesi düşürüp rakibi beklerken farkı tarihi bir sonuca götürecek fırsatları da yakaladı, ancak son vuruşlarda ilk yarıdaki kadar becerikli ve şanslı değildi. Son sözü oyuna girdikten 32 saniye sonra topla ilk buluşmasında Mirkan Aydın söyledi ve 6-0'lık Hatayspor galibiyetini ilan etti.

Süper Lig’in en dikkat çeken Anadolu derbisi bu kez 1. Lig’de oynandı. Transfer yasaklı Bursaspor ve Eskişehirspor’un müthiş kapışması 2-1 Timsah’ın zaferiyle sonuçlandı. 24 puana ulaşan Yeşil-Beyazlılar, gözünü Play-Off’a dikerken Es Es ise dipten çıkamadı.

Normal şartlarda Süper Lig’de izlememiz gereken bir maç. Sorumsuz yönetimlerin bedelini camialar, armaya gönül verenler ödüyor. Tek tesellimiz Türk futboluna her zaman yetiştidikleri oyuncularla katkılar sunmuş iki kulübün mecburiyetten de olsa yine birbirinden potansiyelli gençleri vitrine çıkarmış olmaları. Sahadaki futbolcuların yaş ortalaması 23-24... Yani son derece dinamik, bitmek tükenmek bilmeyen enerjileri ve sona ana kadar mücadeleci karakterleriyle izlemeye değer bir 90 dakika sundu gençler. Bursa gerek Mustafa Er’le oturan oyun anlayışı ve rakibine oranla bir tık daha fazla olan tecrübesiyle erken öne geçmeyi başardı. Burak Kapacak topu alışı, indirişi bitirişiyle peşinde olan takımlara sinyali çaktı bir kez daha ve tabelaya 1-0’ı yazdı.

Kafa tutmaya devam!

16. dakikada gelen golün değerini bilen ve koruyan Bursa, 62’de Cüneyt’la farkı 2’ye çıkardı. Uzatmada Tolga’yla farkı 1’e indiren Es Es’in gençleri son ana kadar zorladı ama beraberlik golünü bulamadı. Bursaspor kendisinden katbekat fazla bütçeye sahip takımlara Play-Off hattında kafa tutmaya devam ederken Eskişehirspor’un diriliş umutları ise ilerleyen haftalar kaldı.