‘’Finale yakışmadı‘’
Dün gece Antalya’da futbol adına utanç gecesiydi. Sadece ilk yarının 17 dakika uzatılması yeter de artar bile... Kimse kusura bakmasın bu maçı bu hale getiren, bu stada bu kadar patlayıcıyı sokulmasını engelleyemeyenlerdir. Bir başka sebep Türk futboluna Passolig diye ucube bir uygulamayı sokup kurallarını uygulamayanlardır. Ben sahadaki iki takımın futbolcularına yaptıkları centilmence mücadeleden dolayı saygı duyuyorum ama iki takımın taraftarına maalesef bizlere bu geceyi zehir ettikleri için saygı duymuyorum.
Seyircisiz başlar!
Hakemin işi zordu belki; o da bu kadarını beklemiyordu. Ama elinde yetki var, kuralları uygulamalıydı. Bu kadar tölerans fazlaydı bana göre. Şimdiden söyleyeyim, gelecek sezon bu iki takım da sezona seyircisiz oynama cezaları ile başlar. Çünkü şanlı federasyonumuz bu konuda acımasızdır. Gelelim biraz da maça; evet iki ekip de taktik disiplin açısından iyi oynadılar, iyi mücadele ettiler.
Penaltılara razı!
İlk yarıda daha iyi oynayan taraf Göztepe oldu. Özellikle Umut’un üst direkten dönen topu belki de İzmir ekibi adına kırılma anıydı. Eskişehirspor ise orta alan ve savunmada etkili oynadı. Göztepe’nin iki kanadını etkisiz hale getirip Jahovic ile Umut’un istediği yan ortalara fırsat vermediler. Ve Göztepe’nin az adamla yakalandığı bir pozisyonda kontratak silahı Ofoedu ile de öne geçmesini bildiler. Göztepe’nin yenik duruma düştükten sonra bir B planı devreye sokması lazımdı. Yılmaz Vural 3 değişiklik hakkını aynı anda yapıp son kozunu kullandı. Nitekim bu hamle oyuncuları da Jahovic’in attığı beraberlik golünün hazırlıyıcısı oldular. Uzatmalarda iki takımın da eşitliği bozmaya niyeti yoktu ve sonucu penaltılar belirledi. Hoşgledin Göztepe...
‘’Taktik savaşını Kocaman kazandı‘’
Kupa finali biraz sıkıntılı başladı Eskişehir’de. Öncelikle maçın hakemi Fırat Aydınus ile Emre Belezoğlu arasındaki diyalog kabak tadı verir cinstendi. Bir hakem her pozisyonda izahat vermeye mecbur mu! Hem oyun duruyor hem de hoş bir görüntü değil hakem otoritesi açısından.
Tribünlere gelince... İyi ki bu ülkede olağanüstü hal var. Kardeşim bu kadar başıbozukluğa nasıl bir güvenlik önlemi olmaz, anlaşılır gibi değil! Maç oynanırken saha içinden taraftarlar başka bir tribüne alınıyor ve bu nedenle maç duruyor. İlk yarıya 6 dakika eklendi ama bu süre en az 10 dakika olmalıydı.
Kayıp bir ilk yarı
Diyebilirsiniz ki; ‘kardeşim maçı yorumlasana’. Bana göre ilk yarının yorumu 0-0’lık skor gibi futbol adına da sıfırdı. Birisi geçen sezonu 3. bitirmiş, diğeri bu sezonun 2.’si olan iki takımın finalde oynadıkları futbol bu olmamalıydı. Sahada oynamak isteyen taraf Başakşehir’di, oynatmak istemeyen de Konyaspor. Kim başarılıderseniz tabii ki Konyaspor oldu.
Başakşehir ise rakibin savunma anlayışını çözmekte sınıfta kaldı. Oysa Abdullah Avcı’nın elindeki enstrümanlar kalite olarak rakibin defansif anlayışını bozacak güçte olsa da, sahaya yansıyan görüntü yetersiz kaldı...
Duvar delindi, gol gelmedi
İkinci yarı Başakşehir, Konyaspor duvarını delmeyi başardı ancak aradığı golü bulamadı. Konyaspor adına Ömer Ali’nin orta şut karışımı direkten geri gelen topu haricinde bir şey göremedik. Şunu söyleyebiliriz; bu bir taktik seçim ve saygı duyalım. Ama futbol izleyicisi olarak zaman zaman 40 metrelik mesafeye inen bu anlayışın pozisyon zenginliğini de yanında taşımasını isterdik. Aslında finalin ikinci yarısını Şırnak’tan gelen acı haberle çok da konsantre izledim dersem yalan olur. 13 şehit verdiğimiz bir gecede neyin yorumunu yapacaksınız, her şey boş...
Sonunu bir şekilde getirmek gerekirse; Konyaspor 120 dakika eşitliği bozulmayan finalde penaltılarla zafere uzandı ve tarihinde ilk kez Türkiye Kupası’nı kazandı.
‘’Göz Göz çok kararlı‘’
Eskişehirspor’un finaldeki rakibini belirleyecek maça Göztepe 2-0’lık avantajla çıktı. Boluspor’un hedefi erken bir golle Göztepe’nin dengesini bozmaktı. Nitekim maça baskılı başlayan taraf Boluspor’du, ancak karşısında disiplinli ve dirençli bir Göztepe buldu. 27’de Alim’in pasında Guido girdi ama Emre Can iyi bir kademe ile golü önledi. Aslında Boluspor’un sıkıntısı Poepon ve Santos’un oyuna bir türlü istenilen seviyede katkı yapmamasıydı. İlk yarıdan gol sesi çıkmadı: 0-0. 68’de Umut Nayir, takımı Göztepe adına yakın mesafeden mutlak golü kaçıran isimdi. 74’te sahanın en iyilerinden Canberk sol kanattan yaptığı bindirmede yerden ortaladı, Hakan’ın ıskasında topu önünde bulan Tayfur, Göztepe’yi 1-0 öne geçirdi.
Santos çıldırdı
76’da Santos, ceza alanı içinde Emre Can’a yaptığı hareket nedeniyle direkt kırmızı gördü. Bu karar sonrası Santos adeta çıldırdı. Gerçekten de Hüseyin Göçek, yardımcısı Erdem Bayık’ın yönlendirmesiyle kararını verdi ama ağır bir kart olduğu kesin. Geri kalan dakikalarda 10 kişi ile risk alan Boluspor karşısında Göztepe skoru yükseltebilirdi ama son vuruşlarda etkisizdiler. 90 artıda Alim ikinci sarıdan kırmızı gördü. Son sözü sonradan giren Murat Akın söyledi: 0-2. 90 dakikanın bitiminde ilk maçtaki gibi sahadan 2-0 galip ayrılan Göztepe Eskişehirspor’un finaldeki rakibi oldu.
‘’Göztepe yolu yarıladı‘’
Play-Off’tan Süper Lig’e çıkma mücadelesinde dün gece İzmir’de kıyasıya bir mücadele izledik. Yılmaz Vural, lig biterken forma giren takımını bu maça iyi hazırlamış. Gerçekten ilk yarıda kazanmaya azmetmiş, baskın ve rakibi sahasına hapseden bir Göztepe vardı. Çift forvet oynayan Göztepe, Boluspor karşısında önemli pozisyonlar yakaladı. İlk tehlike 20’de Segbefia’nın uzaktan şutuyla geldi. Genç kaleci Melih topu elinden kaçırsa da kale çizgisi üzerinde tutmayı başardı. 21’de Jahoviç inanılmaz bir gol pozisyonu yakaladı Melih çıkıp tehlikeyi önledi. 23’te Göztepe akınında Ümit’in eline çarpıp kornere çıkan topta Bülent Yıldırım penaltıyı vermedi, ‘devam’ dedi.
Çapa niye 80’e dek bekledi
39’da Tanju’nun nefis ortasında Umut Nayır, Boluspor ağlarını kafa ile havalandırdı:1-0 45’te Boluspor soyunma odasına beraberlikle gidebilirdi. Alim’in nerdeyse kale içinden vuruşu Göztepe kalesi yerine dışarı çıktı. İkinci yarı Boluspor daha etkiliydi. Ancak Santis ve Bentley’in geri dönüşleri olmayınca savunma anlamında zorlandı konuk ekip. 73’te Umut Nayır, Ramazan’ı geçtikten sonra ayak içiyle takımını 2-0’a taşıdı. Öte yandan Fuat Çapa, Boluspor’un bu yorgunluğuna rağmen oyuncu değişikliği için 80. dakikaya kadar niye bekledi bilemiyorum. İkinci maç için avantaj kazanan Göztepe, Umut Nayır’ın attığı iki golle final için umutlandı.
‘’Hoşgeldin Erzurum‘’
İstanbul’da TFF 1. Lig biletini almak isteyen iki takımın mücadelesi gerçekten görülmeye değerdi. Hep söyleriz ya futbol dolu tribünlerle bir başka oluyor. Dün gece Vodafone Arena’da Erzurumlu ve Gümüşhaneli taraftarlar takımlarını desteklemek için yerlerini almıştı. Aslında maçı izlerken bu iki takımın da buraya hak ederek geldiklerini rahatlıkla söylemek mümkün. Ama Play- Off finalinde bir takım sevinecek diğeri üzülecekti.
Erhan damgası
İlk yarıda sert, basan ve temponun yüksek olduğu bir 45 dakika olmasına rağmen gol pozisyonu açısından kısırdı. Aslında bu tür final maçları için normal bir durumdur. Çünkü iki takımın üzerindeki kazanma baskısının gerginlik yaratması futbolu olumsuz etkiler. Açıkçası ilk yarıda birbirini deneyen iki boksör gibi mücadele ettiler ve gol sesi çıkmadı. İkinci yarı ilk oyuncu hamlesi Kemal Kılıç’tan geldi ve Erzurumspor’da Erhan Çelenk hücum hattında yerini aldı. Ancak bir değişikliğin bu kadar çabuk etkili olacağını Kılıç da beklememiştir. Bu ligin tecrübeli ismi Erhan sol kanattan bindirmelerle Gümüşhanespor savunmasının dengesini bozdu. Herkes golü Nobre’den beklerken sağ kanattan gelen nefis ortaya Erhan aynı güzellikte bir kafa vuruşu ile takımını öne geçirdi.
Tecrübe farkı
İşte bu dakikadan sonra da Gümüşhane’nin risk alması, gol arayışlarına girmesi maçı çok zevkli bir hale getirdi. Mehmet Altıparmak’ın üst üste yaptığı ofansif hamlelerle Erzurumspor’un oldukça zorlandığını gördük. Tabii ki bu anlarda tecrübe devreye girer. Erzurumspor’un 1-0 önde götürdüğü maçta amacı artık skoru korumak ve kazanıp 1. Lige çıkmaktı. Erzurumspor kontrollü savunma yaparken ani kontrataklarla önemli pozisyonlar da yakaladı. İki takımı da sahada gösterdikleri centilmence mücadeleden dolayı kutlarım. Erzurumspor’u tebrik ederken ‘Hoşgeldin TFF 1. Lig’e Dadaşlar diyorum...
‘’Birisi gülecekti‘’
Biri lig ikincisi, biri lig üçüncüsü iki takım, dün gece Kadıköy’de final bileti almak için mücadele etti. Fenerbahçe için 2-2 ilk skor avantaj gibi gözükse de rakip Başakşehir olunca bu avantaj biraz nötrleşiyor. İdeal kadrosuyla oynayan Fenerbahçe aslında ilk yarıda doğru rakip analizi yapmış ve bunun karşılığında 3 gol pozisyonu buldu. Başakşehir ise geriden oyun kurmasını önleyen rakibi karşısında maçın başında bir kez Visca ile pozisyon buldu Volkan önledi. Ancak aynı Volkan ilk yarı biterken Emre’nin şutunda ıslak zeminin de etkisiyle tecrübesine yakışmayacak bir gol yedi. Eski takımına golü atan Emre’nin sevinmemesine saygı duyuyorum ama üzüntüsünün de bir profesyonel olarak abartılı olduğunu söylemeliyim. Fenerbahçe, orta alanda rakibin kanatlarını kullanmasını çok iyi önledi, özellikle Visca ve Cengiz’in hücumsal etkinliğini en aza indirmeyi başardı.
Alper değil, Sow çıkmalıydı
İkinci yarıya yenik başlayan Fenerbahçe gol peşinde olunca oyunun formatı Başakşehir’in istediği gibi oldu. Üzerine gelen rakibi karşısında çabuk oyuncularını kullanma fırsatı bulan Başakşehir, kanatlardan iyi bindirmeler gerçekleştirdi. Advocaat’ın Başakşehir gibi kompakt oynayan bir takım karşısında formsuz Musa Sow dururken Alper’i çıkartması şaşırtıcıydı. Oysa Alper kalıp Ozan ile daha güçlü, daha dominant bir Fenerbahçe izleyebilirdik. Üstelik Lens’in de ligin ilk yarısındaki başarılı performasın kredisiyle sahada kaldığını söyleyebiliriz. Ama biz, Lens ve Musa Sow eleştirisi yaparken bu ikili nefis bir gole imza attılar ve niye sahada kaldıklarını da gösterdiler.
Avcı’dan son bir hamle
Abdullah Avcı iki beki çıkartıp 3-5-2’ye dönerek finale kalmak için son hamlesini yaptı. Bu hamle de meyvesini verdi ve Holmen nefis bir golle takımını öne geçirdi. Tabii ki bu golden önce Fenerbahçe gibi büyük bir takımın savunma anlayışı kabul edilebilir değildi. Her şeye rağmen Ozan ile 2-2’yi yakaladı ve maçı uzatmaya götürdü. Sonuçtan öte dün gece bir anlamda erken finaldi ve birisi gülecekti. Sonunda maç gibi uzatmalara giden penaltı atışlarında gülen Medipol Başakşehir oldu. Bir övgüm de Halil Umut Meler’e; genç hakem kusursuz bir maç yönetti, geceye güzellik kattı...
‘’irfan Buz'un büyük başarısı‘’
Malatyaspor uzun yıllar sonra tekrar Süper Lig’e çıktı. Hoşgeldin Kayısı diyarı Doğu’nun güzel kenti. Belki adı Evkur Yeni Malatyaspor olabilir ama tüm Malatyalılar’ın gönlünde Malatayaspor’dur. O nedenle bu başarı öyküsü çok önemli ve sahip çıkılmalı. Ben bundan iki hafta önce Bandırmaspor karşısında alınan 5-0’lık yenilgi sonrası protestoyu hakarete çeviren bir kısım taraftarın yaptıkları karşısında suskun kalan Malatya camiasını eleştirmiştim. Hâlâ da aynı noktadayız. Bugün İrfan Buz ve öğrencileri sezon başı kimsenin beklemediği bir performansla bayrağı göndere dikti ve gemiyi Süper Lig limanına yanaştırdı. Aylarca, haftalarca istikrarlı bir şekilde bu yarışı sürdüren bir ekibin kısa süreli türbülanslar yaşaması normaldi ve o anlarda panik yapılmaması gerekirdi. Allah’tan İrfan Buz soyadı gibi davrandı ve o ateşe benzin dökmeden işine baktı. 5-0’lık yenilginin ardından Adana Demirspor deplasmanından kazanarak dönmek kolay değil. Hem de iyi futbolla bunun başardılar.
Avantajları yeni stat
Bugün itibariyle Malatyaspor Süper Lig’de. Başta başkan ve yönetimiyle birlikte teknik kadroyu, futbolcuları ve de tüm camiayı kutluyorum. Yeni sezon zor olacak. Şu anda bir an evvel bulutlar üzerinde inip ayakların yere basması lazım. Öncelikle futbolculara verilen sözler yerine getirilip, kulüp olarak helalleşilmeli. Sonrasında iyi bir kadro planlaması yapıp eller çabuk tutulmalı. Çünkü sezon 11 Ağustos’ta başlıyor. Fazla vakit yok. Yeni statlarında bomba gibi bir Malatyaspor beklemek tüm futbolseverlerin hakkı.
Düşmeleri sürprizdi dönmeleri değil!
Yiğido düştüğü yerden ismine yakışır şekilde ‘Yiğido’ gibi kalkmasını bildi. Sivasspor’un Süper Lig’den düşmesi sürprizdi ama Süper Lig’e çıkması sürpriz değil. Çünkü belki de futbolumuzun en düzgün idare edilen kulüplerinden birisi olarak sezona girdiler. Başkan Mecnun Odyakmaz, ikinci başkan Erdal Sarılar ve ekibi aslında uzun yıllar Süper Lig’de kaldıkları için bu ligi biraz unutmuş gibiydiler. Bence de en büyük handikapları da buydu ve hem kulüp olarak hem de takım olarak bu sıkıntıyla sezona girdiler. Osman Özköylü ile lige başlayan Yiğidolar’da işler iyi gitmeyince bildikleri bir isim Mesut Bakkkal göreve geldi. Bakkal dönemi ayağa kalkış ve lige alışma dönemiydi. Ancak Şanlıurfaspor deplasmanında alınan beklenmeyen yenilgi bir anda sürpriz şekilde Bakkal’ın istifasını getirdi. İşte Sivasspor adına kırılma anı bana göre kimin teknik direktörlüğe getirileceğiydi. Yönetim bu noktada tecrübesini gösterdi ve tecrübeli bir isim olarak Samet Aybaba’yı seçti.
Aybaba tercihi kritikti
Aybaba, sadece tecrübeli değil, gerilimi kaldırabilecek ve yapı olarak da rahat bir isimdi. Nitekim öyle de oldu; Samet Aybaba ile yakalanan istikrar Süper Lig’i getirdi. Malatya için söylediklerimi, Sivasspor için söylemeyeceğim. Çünkü, bir yıl aradan sonra bildikleri, tanıdıkları yere döndüler. Bundan sonra önemli olan düştükleri sezon yaptıkları hatalardan ders çıkartmaktır. Bu konuda oldukça temkinli olacaklarını ve deneyimlerini pozitif anlamda kullanacaklarını düşünüyorum. Muhtemelen yaş ortalaması oldukça yüksek olan bu kadro yenilenecektir.
En zayıf halka Urfa ve Bandırma
TFF 1.Lig’de ilk iki belli oldu ve çıkacak 3. takım için Play-Off’u bekliyoruz. 34. haftaya girerken büyük bir sürpriz olmazsa şu anda ilk 6 içindeki 4 takım potada kalacak gibi. Çünkü son haftadaki fikstür bize bunu söyletiyor. Herkesin merak ettiği nokta ise ligin alt tarafı. Mersin İdman Yurdu’nun vedasının ardından şu anda kalan iki takım için en zayıf halka olarak Şanlıurfa ve Bandırmaspor gözüküyor. Bunu biraz açalım... Şanlıurfaspor evinde kazansa bile önündeki takımlar galip gelirse yetmeyecek. Yani ipler elinde değil. Gaziantep Belediye kazanırsa ligde kalıyor, en büyük avantajları Samsunspor ve Bandırma’nın birbirleriyle oynaması. Güneydoğu ekibi Play-Off’u garantileyen Giresunspor ile karşılaşacak. Ancak Gaziantep BŞB ile Giresun arasında geçmişe dayanan bir hesap var. 2011-12 sezonunda Gaziantep Büyükşehir, Girensunspor’u düşüren takım olarak Yeşil- Beyazlılar’ın hafızasında duruyor. Gaziantep’in bir diğer avantajı da ikili averajda Bandırma’ya üstün olmaları.
Kader maçı Samsun’da
Gelelim en kritik 90 dakikaya yani Samsun-Bandırma maçına. Bandırma kazansa bile ikili averaj sıkıntısı var. O nedenle diğer karşılaşmaları bekleyecek. Samsunspor ise kazandığı takdirde ligde kalıyor. Samsun berabere kalıp, Urfa ile Gaziantep kazansa dahi Kırmızı-Beyazlılar ikili averajda Urfa’nın önünde. Adana Demirspor’a gelirsek... Güney ekibi 5 takım arasında en rahat ekip. Mavi-Lacivertliler, düşen Mersin ile oynuyor. Kazanıp işi bitirirler diye düşünüyorum.
‘’Rize havlu attı!‘’
Rizespor rakibin ligdeki rahat konumundan etkilenmiş olacak ki maça oldukça temposuz başladı. Kasımpaşa iyi pas yapan bir takım ve hücum hattında dün Adem ve Koita gibi iki önemli isimden yoksun olması Rizespor için bir şanstı. Ama ilk 45’te 3 puana yakın takım ev sahibiydi. Daha 2. dakikada Turgut Doğan golü kaçırdı. 26’da Eduok net fırsatı kullanamadı. 30’da Robin’in vuruşunda Ramazan başarılıydı. İlk yarıda fileler havalanmazken, ikinci devrede gol yağmuru vardı. 50’de Ismail, Castro’nun şutunda topu elle keserken, hem kırmızı gördü hem penaltı yaptırdı. Atışı kullanan Guanca topu ağlara yolladı: 1-0. 56’da Turgut Doğan plase ile skoru 2-0’a taşıdı. Bu golden sonra Rizespor reaksiyon gösterdi ve önce 59’da Janster sonra 78’de Recep Niyaz ile golleri bulup, skoru dengeledi: 2-2.
Artık mucize lazım
Tam Rizespor 10 kişi ile umutlanırken, Titi 80. dakikada çok sert bir vuruşla fişi çekti: 3-2. Hemen ardından genç Batuhan skoru belirledi: 4-2. 90 dakika sonuna Kasımpaşa, kupa yarı finali öncesi moral bulurken, Rizespor ise kümede kalma umutlarını büyük ölçüde yitirdi. Karadeniz ekibinin işi artık mucizelere kaldı.