‘’Efes, Pire'de dağıldı‘’
Anadolu Efes’te işler iyi gitmiyor... Geçen hafta İstanbul’da Asvel ve Valencia gibi takımları yenebildiler ama sert kayaya çarptıklarında hiç maçın içine bile giremiyorlar. Olympiakos geçen yılın finalisti. Ama Sloukas ve Vezenkov gibi iki ana unsuru kaybettiler, yerlerini de dolduramadılar. Nitekim bu sezon kazandıkları iki maçı da uzatmada alabildiler. Hücumda büyük sorun yaşıyorlar ama yılların getirdiği alışkanlıkla mükemmel savunma yapıyorlar. Efes ise bu savunmaya en ufak bir çözüm üretemedi. İlk yarı sadece 25 sayı atabildiler ama yedikleri 33 sayı onları umutlandırmıştı. Olympiakos da çok kötü hücum etti ilk yarı. Ama 3. çeyrekte Yunan ekibi normale dönünce bir anda 25 sayılık farka ulaştı. Efes’te sorunlar büyük. Miçiç-Larkin ikilisi yıllardır takımı sürüklemişti. Miçiç gidince, Larkin de dibe vurdu. Clyburn normal performansının çok ama çok uzağında. Miçiç’in yerine gelen Thompson çok ürkek ve bir lider gibi oynamıyor. Willis, Jones zaten bu seviyelerin oyuncuları değil.
Fazla ilerleyemez
Sezon içinde Efes gelişim sağlamazsa bu basketbol ve bu oyuncu kalitesi ile ancak kendi seviyesindeki takımları yenebilir. Nitekim kaybettikleri Barcelona, Real Madrid ve Olympiakos maçlarında bırakın kazanmayı oyunun içine bile giremediler. Son iki yıl Final-Four oynayan Olympiakos da takviye yapmazsa bu yapı ile çok fazla ilerleyemez. Ama yıllardır aynı düzen ve aynı isimlerle oynadıkları için, bir şekilde kazanmanın yolunu buluyorlar...
‘’Fener için kolay oldu‘’
Euroleague’de çift maç haftasından iki galibiyetle çıkan Fenerbahçe Beko, ligde Galatasaray Ekmas deplasmanına çıktı. Galatasaray her ne kadar iyi günler geçirmese de, yorgun rakibine karşı ezeli rekabette daha direnç gösterebilirdi diye düşünüyordum. Nitekim ilk yarı çok hata yapmalarına rağmen çok mücadele ettiler, Fenerbahçe Beko’nun ritm bulmasını engellediler. Ama ikinci yarıda kalite farkı ortaya çıktı. Nick Calathes başka bir sevideye oynadı dün akşam. Guduriç zor atışları sayıya çevirdi. En önemlisi Fenerbahçe Beko’nun savunma konsantrasonu Galatasaray’ı fazlasıyla rahatsız etti. Tam 17 top kaybı yaptı SarıKırmızılılar. Böyle bir derbide kazanabilmeleri için az hata yapıp, rakibi kötü oynamaya yöneltmeleri gerekiyordu. Bunu başaramadılar. En önemlisi yabancı oyuncularından hiç katkı alamıyor Sarı-Kırmızılılar. Walden, Radebough ve Martin geçen yıl Euroleague oynadılar. Bu seviyeler için gayet iyi hamleler. Ama sezon başından bu yana hiç işin içine giremediler. Dün de bu üçlü sadece 15 sayı üretebildi.
Kazanmak imkansız
Euroleague oyuncularının yanına geçen yıl Darüşşafaka’da 6. yabancı olan Yeboah ve Haliloviç gibi daha alt seviye takımlarına uygun isimleri eklemek ise kimyanın oturma süresini uzatıyor bence. Nitekim Buğrahan ve Sadık 62 sayının 30’una imza attı. Göksenin de ciddi katkılar yaptı. Ama bu seviyelerde yabancılardan katkı almadan da maç kazanmak imkansız. Fenerbahçe Beko, hedef doğrultusunda hem de çift maç haftası sonrası çok önemli bir galibiyete imza attı. Belki beklediğinden bile kolay bir galibiyet aldı..
‘’Kötü oynarken de kazanmak önemli!‘’
Sezonun bu bölümünde önemli olan kötü oynarken de kazanmak. Hele ki çift maç haftasını iki galibiyetle kapamak çok değerli. Efes yeniden yapılanıyor ve bir çok sorunu var. Yol boyunca gelişmeye çalışacaklar. Belki takviye de yapacaklar. Valencia sezonun ilk maçını evinde oynadı ve Monaco, Fenerbahçe ve Maccabi’yi yenerek İstanbul’a geldi. Coach Mumbru iki yıldır önemli işler yapıyor. Euroleague için vasat sayılabilecek kadrolardan ciddi verim alıyor. Nitekim rakipleri çok düşük skorda tutuyorlardı. Maç da Valencia’nın istediği tempoda oynandı. Genelde yarı saha basketbolu şeklinde geçti ve Anadolu Efes kendi hücum ritmini bir türlü bulamadı.
Başa baş gitti
Üçlükler girmedi. 22 üçlüğün tam 17’si kaçtı. 21 serbest atışın da 7’si... İstediği skorlara ulaşamadı Lacivert-Beyazlılar ama en az Valencia kadar sert ve akıllı savunma yaptılar oyunun büyük bölümünde.. Şutlar girmeyince de bu seviyelerde oynamayı çok iyi bilen isimler; Larkin, Clyburn ve Thompson devreye girdi. Potaya gidip ya faul aldılar ya da asistlerle Jones’u devreye soktular. Oyun hep başa baş gitti. İkinci yarının başında Efes 50-41 geri düştükten sonra çok çabuk geri geldi ve son bölüme 73-66 önde girdi. Valenci panik üçlükleri ile maça ortak olur gibi olsa da, sahanın yıldızı Larkin (15 sayı, 8 ribaunt, 6 asist) sürprize izin vermedi... Efes için işler yolunda gitmiyor. Henüz roller oturmadı. 4-5 numara oynayabilecek bir oyuncu transferinin şart olduğunu daha önce de belirtmiştim. Yol uzun. Kazanmak güzel. Ama geleceğe umutla bakmak için Efes’in daha çok gelişim kaydetmesi gerekiyor...
‘’Fener geç açıldı‘’
Çift maç haftalarında istikrarı ve konsantrasyonu korumak kolay değildir. Sürpriz sonuçlar çıkabilir. Nitekim, farklı ve rahat kazanılan Panathinaikos maçı sonrası, Ülker Arena’ya 3’te 0’la gelen Asvel’in yeteri kadar ciddiye alınmayacağını tahmin ediyorduk. İnsanın doğasında var bu durum. Ne kadar tecrübe edinilse de aynı hataya düşülüyor. Asvel’in de 3 yenilgi sonrası bir reaksiyon göstermeye çalışacağı belliydi. Nitekim alan savunması ile başladılar maça. Fenerbahçe’yi biraz şaşırttılar. Hücumlar kötü olunca, savunma direnci düştü. En önemlisi geriye hiç koşmadı Sarı-Lacivertli oyuncular. Asel de, çok rahat sayılar bulup periyodu 28-16 önde bitirirken, Frank Jackson önderliğinde 18 sayılık farka ulaştı: 43-28. Fenerbahçe Beko ise sadece Wilbekın’la skor üretebildi. Ama Wilbekın’ın bu bölümde attığı 13 sayı, devrede yenilen 55 sayıya rağmen ekibimizin ikinci yarıya umutla bakmasını sağladı: 42-55. İkinci yarıda Fenerbahçe’nin aklı başına geldi. Takım savunma yapmaya başladı. Nick Calathes, attı, attırdı ve fark yavaş yavaş erimeye başladı.
Çorap söküğü gibi...
Tarık Biberoviç’in sürpriz performansı da bu geri dönüşte büyük rol oynadı. Euroleague’de çok fazla süre almayan Biberoviç, dün 5 üçlük isabetiyle 17 sayı üretip kariyer rekoru kırarken, Motley’in pota altı sayıları ile 18 sayı geriden gelen Fenerbahçe 28. dakikada 66-66 ile beraberliği yakaladı. Gerisi de çorap söküğü gibi geldi. Asvel oyundan düştü. 4 üçlük atan Hayes, 7 sayı, 8 ribaunt ve 9 asistle mükemmele yakın bir performans sergileyen Calathes ve takımın en skoreri Wilbekın’la fark açıldı ve 101-86’lık galibiyet geldi. İlk yarıda 55, ikinci yarıda ise 31 sayı yenmesi maçın hikayesini anlatıyor zaten. 4 maçta 3 galibiyet başlangıç için gayet iyi. Umarız devam da gelir...
‘’Fener için kolay oldu‘’
Sezona çok iyi başlamayan, geçen hafta Valencia yenilgisi sonrası Taylor Dorsey’i kaybeden Fenerbahçe Beko, Ergin Ataman’la beraber tekrar eski günlerine dönmeye çalışan Panathinaikos’u ağırladı Ülker Arena’da... Madar’ın da hafif sakatlığı vardı ama yazın gönderilmesi düşünülen büyük tecrübe Nick Calathes ilk başlayıp tam 30 dakika forma giydi. 12 sayı ve 5 asistle oynadı, en önemlisi ilk iki maçta yaşanan organizasyon sorununu çözdü. Fenerbahçe’nin bu yılki en önemli özelliği savunmadaki agresifliği ve sahaya koyduğu enerji. Neredeyse daha ilk periyotta maçı bitirdi Sarı-Lacivertiller. Motley, Guduriç ve Calathes’le sayılan bulan Kanarya, çok iyi savunma yapınca ilk çeyreği 27-9 önde bitirdi. Panathinaikos hücumda hiç bir şey üretemezken, kenardan gelen Guy 5 dakikada 13 sayı attı ama o kadar. Devreyi 43-28 önde bitiren Fenerbahçe Beko, bir ara 25 sayılık farkı yakaladı: 72-47. Kalan bölümler de formalite icabı oynandı. Tahmin edilenden çok daha kolay bir galibiyete imza attı Sarı Lacivertliler. Guduriç, Motley, Calathes ve 3/4 üçlük isabet bulan Papagiannis’in performansları harikaydı.
Acil bulmaları gerekecek…
Geçen yıl standartlarının çok üzerine çıkan Nigel Hayes, bu yıl da standartının çok altında başladı. Ortayı bulması gerekecek. Çünkü Sestina bu seviyeler için çok yetersiz. Bu maçta belki sırıtmadı ama asıl sorun 4 numaradan çıkabilir. Panathinaikos bu kadro yapısı ile çok zorlanacak gibi görünüyor. Acil savunma yapabilen bir oyun kurucu ve skorer guard bulmaları gerek. Tabii ki bu saatten sonra çok zor. Sorunu kendi içlerinde çözmeleri gerekecek...
‘’Fener vurdu yıkamadı‘’
Kötü oynarken de kazanmak çok önemli. Sezon başı, yol çok uzun ama her galibiyetin, her sayının nisan ayında son düdük çaldığında öylesine önemi oluyor ki... Nitekim Fenerbahçe Beko geçen sene 10’da 9’la başlayıp Play-Off’a son saniyede kalabilmişti. İyi başlayıp, kötü bitirmelerine rağmen hedefe ulaşmışlardı. Dün de iki üç kez çift haneli farklarla geri düşmelerine rağmen galibiyet avuçlarının içine geldi. Fenerbahçe’nin. Tabii ki bu geri dönüşlerde ortaya konulan karakter, savunmada gösterilen mücadelenin payı büyük. Ama hücumlar olmuyor. Kazanılan Milano maçında da tamamen Wilbekın ve Guduriç’in birebirleriyle sonuca gitmişlerdi. Karşıyaka karşısında bu oyun tutmadı. Valencia maçına da 22-9 geride başladılar. Kalan 3 periyodu da Fenerbahçe kazandı ama maçı Valencia!...
Biraz umutla
İtoudis hala arayış içinde. Roller henüz belli olmadı. Geçen yıl takımı sırtlayan Hayes ve Pierre henüz işin içine giremediler. Guduriç formsuz. Motley, Sertaç ve Papagiannis üçlüsünden kimin ne kadar oynayıp, ne kadar katkı vereceği belirsiz. Bu şartlara rağmen son derece agresif oynayan, geçen hafta Final-Four temsilcisi Monaco’yu yenen Valencia’ya karşı maçı kazanacak noktaya getirmek biraz bardağın dolu tarafından bakmak gibi... Kötü oyun, kötü hücum, kimin ne yaptığı belli değil ama buna rağmen mücadele ve ortaya konulan karakter en azından geleceğe biraz umutla bakmamızı sağlıyor. Wilbekın son serbest atışı kaçırmasa şu an ‘kısa günün karı’ diye bakıyorduk maça. Ama olmadı. Hücumalar düzelebilir, roller oturabilir, daha yol uzun. Eksikler çok. Ama kararlı bir oyun grubu vardı sahada. Dorsey’in geçen yıla göre konsantre olması da sevindirici. Ama 4 numara takviyesi de şart. Olabiliyorsa Calathes’in yerine bir başka oyun kurucu..
‘’Efes sezonu açamadı‘’
Euroleague’e iyi başlayamayan Anadolu Efes, ikinci mücadelesinde de istediğini alamadı. Lacivert-Beyazlılar, Real Madrid’e 103-80 yenildi. Maçın başından sonuna kadar üstün oyununu sürdüren Eflatun-Beyazlılar, yenilmezlik serisini sürdürdü.
Sezon başı, takım yeniden yapılandı, fikstür de çok zorlu. Barcelona deplasmanı ve içeride hazır haldeki son şampiyon Real Madrid’e karşı alınan yenilgiler kabul edilebilir... Normal karşılanır. Ama can sıkıcı olan, bu kadro yapısı ile Efes’in özellikle Euroleague seviyesinde savunma yapmakta çok zorlanacağı.
Ziziç ve Pleiss ikilisi ağır ayaklı ve ikili oyun savunmasında yıllardır zorlanıyor. Dunston orada yıllardır duvar göreve yapıyordu. Yerine gelen Jones’un tuttuğu Yabusele (Erdem Can risk aldı ve 5 numara oynamaya alışık olan Jones’a 4 numara savundurdu), 5 dakikada 16 sayı attı. Hem de hiç kaçırmadan. 3 üçlük attı, Jones yaklaştığında onu geçip basket fauller aldı. 7. dakikada skor 24-9 olmuştu. Efes’in reaksiyon gösterdiği ve iyi oynadığı bu anı takip eden 5 dakika var. Kenardan gelen Erkan’ın savunmada kaptığı toplar, yine kenardan gelen Wilis ve Beaubois’nin üçlükleri, 3 dakikada yakalanan 15-0’lık seri, 12. dakikada da skorun 31-31’e gelmesi. Bu kadar. Sonra tekrar Campazzo ile başlayan Real hücumlarını ve Efes savunmasının neredeyse her pozisyonda yenilmesini izledik. Real geçiş hücumlarından çok ama çok rahat basketler buldu. Efes geri koşarken adam paylaşımını hiç yapamadı. Oyun sete set kaldığında da Campazzo, Rodriguez ikilisi en doğru anda en doğru adamları topla buluşturdu. Zaten yenilen sayıdan savunmanın ne kadar kötü olduğu anlaşılıyor. Efes’in bu saatten sonra zor ama acilen 4-5 numara oynayabilecek birine ihtiyacı var. Sadece Wilis ve 5 numaradan devşirme 4’lerle sezon bitmez.
Yol daha uzun
Bir de Clyburn sorunumuz var. Bırakın savunmayı, basketbolla alakası yok Clyburn’ün. Miçiç-Larkin ikilisinin üzerine transfer edilmesi büyük riskti. Bu yıl Miçiç de yok. Sorumluluk alması lazım. Şu an için ‘problem çocuk’ pozisyonunda. Erdem Can, Türk Telekom’dayken daha sakin ve özgüvenli duruyordu kenarda. Burada panik havasında. İşler kötü giderken de sürekli panik hamleleri yaptı. Bu durum oyunculara da yansıyor doğal olarak. Yol daha uzun. Ama takımın vücut dilini beğenmiyorum. Acil iyi bir oyundan sonra gelecek net bir galibiyete ihtiyaç var...
‘’Son çeyrekte dağıldık‘’
Ergin Ataman ve Vasilje Miçiç’le geçen efsane sezonlar sonrası Anadolu Efes, Erdem Can yönetiminde yeni kadrosuyla ilk Euroleague maçına çıktı. İlk maç için oldukça da zorlu bir deplasmandı. Barcelona da Jasikicevius sonrası eski oyuncuları Roger Grimau’yu takımın başına getirmiş, sezona iki Real Madrid yenilgisi ile başlamıştı. Onlar için de kritik bir maçtı.
Savunma 40 dakika boyunca oturmadı
Oyun bir NBA hazırlık maçı gibi başladı. Geçiş hücumlarından bulunan çabuk sayılar, faul bile yapılmadığı için durmayan oyun ve 22-19’luk Barcelona üstünlügü vardı ilk çeyrekte. Efes, rotasyona girdikten sonra hücumda oyundan düştü ve skorda 32-23 geride kaldı. Yeniler Darius Thompson ve Justis Hollatz hiç katkı veremedi bu bölümde. Sadece Shane Larkin’le ayakta kalmaya çalışan Efes, Ziziç ve Willis’in de skor katkısıyla tekrar oyunun içine girdi. Ama savunma 40 dakika boyunca oturmadı. Erdem Can, ikinci yarıya uzun rotasyonunda Pleiss-Jones ikilisi ile başlayınca işin rengi değişti. Bu ikili savunma ve hücumda rakibe büyük üstünlük kurdu. Clayburn de devreye girer gibi olunca Efes geriden gelip 46-45 öne geçti.
Maçın kırılma anı centilmenlik dışı fauldü
Maçın kırılma anı bana göre Willis’e çalınan centilmenlik dışı faul kararı oldu. 3. periyodun sonuna doğru Willis, Jokubaitis’in topuna hamle yaptı. Önce normal faul çalındı. Ardından hakemler toplandı, izlemeye gerek bile duymadan kararı ‘centilmenlik dışı’ne çevirdi. İtiraz hakkı da yoktu. Zaten direnç göstermekte zorlanan Efes, bir pozisyonda yenilen 4 sayı sonrası oyundan düştü, bir daha da toparlanamadı.
Larkin sezona etkili giriş yaptı
Larkin sezona kararlı başladı. 16 sayı ve 12 asistlik performansına yazık oldu. Clayburn, Thompson, Beaubois hiç oyunun içine giremedi. Erdem Can, bir daha Pleiss-Jones ikilisine neden dönmedi, orasını da anlamadım. Sonuçta yol uzun. Maç içinde olumlu sinyaller verildi, çok kötü görüntüler de. En büyük sorun ise takım savunmasında görüldü...