‘’Efes ayağa kalktı‘’
İnanılmaz bir maç, inanılmaz da bir maç sonu izledik Ülker Arena'da... Yarı finalin ilk maçını 108-66 gibi bir skrola kazanan Fenerbahçe Beko karşısında Anadolu Efes'in nasıl bir reaksiyon göstereceği merak konusuydu. Bu ağır yenilgi sonrası 48 saat sonra bambaşka bir ruh hali ile salona dönmek her takımın yapabileceği bir iş değildi. Ama Ergin Ataman takımı bu kez motive etmeyi başarmış, Beaubois-Ziziç yerine de Pleiss-M'Baye ikilisini sahaya sürmüştü. Ama Pleiss üzerinden gelen Motley ve diğerlerinin sayıları ile Fenerbahçe maça yine çok iyi başladı. Sanki rahat bir galibiyet daha olacak havası vardı salonda. Bu hava Sarı-Lacivertliler'i biraz rehavete soktu ve dönem dönem oyun disiplininden koptular.
Biberoviç'in üçlüğü
Efes'in tecrübeli isimleri Larkin ve Clyburn du bu hataları affetmedi, Lacivert Beyazlılar, 13 sayı geriden gelip 3. çeyreği ortalarında öne geçti. Ardından da 12 sayılık farka ulaştı. Hem de Vasilije Miçiç'in sadece 2 sayı atabildiği bir günde... Fark açılırken Bryant'ın arka arkaya attığı üçlükler, neredeyse Efes'in oyunu koparmasını sağlayacaktı. Ama Fenerbahçe Beko'da ilk isyan eden Tarık Biberoviç oldu. Onun ekstra sayıları ile Fenerbahçe yavaş yavaş skora yaklaştı. Ama Clyburn'ün iki kritik üçlüğü sonrası herkes maç 'bitti' sandı. Bitime saniyeler vardı ve skor 89-82 Efes lehineydi. Önce Guduriç üçlük attı, ardından çalınan top sonrası Biberoviç'in üçlüğü skoru bir anda 89-88'e getirdi.
Muhteşem bir geceydi
Fenerbahçe, faul hakkını doldurmaya çalışırken sadece 8 saniyelik süresi kaldı. Bu kez de Larkin topu çıkarırken Hayes kaptı 6 saniye kala Fenerbahçe 90-89 öne geçti. İnanılmaz bir geri dönüş hikayesi yazıyordu Sarı-Lacivertliler. Bir anda gelen 8-0'lık sonrası mucize bir galibiyet geliyordu. Efes'in de mola hakkı kalmamıştı. Gecenin yıldızı Clyburn tüm sahayı geçti, üç kişinin üzerinden son saniye üçlüğünü attı ve Efes'i seriye tutundurdu. Muhteşem bir geceydi ama en azından iki muhteşem maç daha bizi bekliyor...
‘’Fener çok farklı‘’
Ligin iki şampiyonluk adayı, iki Euroleague takımının mücadelesi beklenen çekişmeden uzak geçti. Bunda Fenerbahçe'nin kararlığının yanı sıra Efesli oyuncuların kafa olarak hiç hazır olmamasının da rolü büyüktü. Efes, Euroleague'den elendikten sonra ligi daha iyi oynamaya başlamıştı. Hatta15 gün önce Fenerbahçe'yi, Sinan Erdem'de mağlup etmişlerdi. Dün de çok rahat skor bularak oyuna girdiler. 6. dakikada 17-12'lik üstünlük sağladılar. Ama bu anda İtoudis'in aldığı mola sonrası oyunun bütün gidişatı değişti. Fenerbahçe savunma yapmaya başladı. Davis, önce Larkin'i, ardından Miçiç'i harika savundu. Davis, Efes'in iki skorerini hiç oyunun içine sokmazken, hücumda da takımın en etkili ismi oldu. Kalan 4 dakika hiç sayı yemeyen Fenerbahçe, 11-0'lık seriyle periyodu 23-12 önde bitirdi.
3. çeyrekte maçı kopardı
Savunmada çaldığı toplarla hızlı hücumlar bulan Sarı-Lacivertliler, Wilbekın'ın üçlükleri ile devreyi 51-37 önde bitirirken 3. periyotta maçı kopardı. Fark 30 sayılara kadar çıktı. Kalan bölümler formalite icabı oynandı. Fenerbahçe skorun yanı sıra bu büyük farkla psikolojik üstünlüğü de eline geçirdi. Motley, Ziziç-Furkan ikilisine büyük üstünlük kurdu. Ergin Ataman'ın eğer sağlık durumu yerindeyse ikinci maçta Dunston'u kullanması büyük olasılık gibi duruyor. Sarı-Lacivertliler'de dakika alan her oyuncu skor üretti, takıma katkı verdi. Efes cephesinde ise iyi oynayan bir isim bile sayamıyoruz. Tabii ki seri uzun. Her şey olabilir ama hem taktik, hem de mental olarak bazı şeyleri değiştirmesi gereken taraf Anadolu Efes olacak...
‘’..Ve Efes rövanşı aldı‘’
Bu zamanlarda Final-Four hazırlığı yapmasına alıştığımız iki takımımız, lig derbisinde karşı karşıya geldi. Euroleague'den daha erken elenen Anadolu Efes, Play-Off'ta veda eden Fenerbahçe Beko'yu müthiş bir hücum maçı sonrası 96- 91yendi. Bu sonuçlarla beraber iki takımın yarı finalde karşı karşıya gelmesi de yüzde 90 kesinleşti. Maç NBA havasında başladı. İki takım da yıldızlarından çok kolay skor üretirken, ilk periyot 28-28 sona erdi. İkinci periyotta takımlar rotasyona gitti. Skor biraz düştü ama denge değişmedi. Maçın kırılma anı 3. periyodun ortaları oldu. Fenerbahçe, Dorsey'in arka arkaya üçlükleri 70-64'lük üstünlük sağladı. Bu anda İtoudis, Motley'i kenara alıp sahada 5 kısa kalmayı denedi. Efes ise çok kısa sürede bu durumu çok iyi değerlendirdi.
Üçüncü bitirmeye çok yakın
Clyburn ve Ziziç'in potaya yakın bulduğu basketlerle 11-0'lık seri yakaladı ve 75-70 öne geçti. Kalan bölümlerde Fenerbahçe Beko'nun yakalama çabaları vardı. Motley tekrar oyuna girdikten sonra denge kuruldu. Ama kritik anlarda iki top kaybı yapan Sarı Lacivertliler'in bu hatasını değerlendiren Efes maçı da 96-91 kazanıp normal sezonu 3. bitirmeyi büyük ölçüde garantiledi. 4/5 üçlük olmak üzere 23 sayı atan Shane Larkin sahanın yıldızı olurken, fiziksel olarak da sezonun en iyi durumunda olduğunu gösterdi. Maçın can sıkıcı yanı 2. yarıda Metecan ve Miçiç'in diz dize çarpışması oldu. İki oyuncu da maçı tamamlayamazken, son durumları MR sonrası belli olacak.
‘’Küçük detaylar sonucu belirledi‘’
Fenerbahçe Beko için çok inişli-çıkışlı bir sezon yaşandı. Yeni coach, yeni oyuncular, sakatlıklar derken sezon neredeyse beklentilerin çok üzerinde bitecekti. Başlarda çoğu kimsenin Final-Four beklentisi yoktu. Play-Off başarı sayılıyordu. Sonuçta Play-Off’ta 5. maça kadar geldi Fenerbahçe. Olympiakos’un 3. maçın sonunda attığı şans üçlükleri, Fenerbahçe’deki önemli oyuncuların sakatlığı nedeniyle süre alamaması, son maçta hakemlerin ev sahibi avantajını abarttıkça abartmaları bu sonucu getirdi. Peki bu olumsuzluklara rağmen Fenerbahçe Beko, Final-Four yapamaz mıydı? Tabi ki yapabilirdi.
İtoudis’in gereksiz ısrarı
Örneğin 3. maçın 4. periyodunda Fenerbahçe 60-51’lik ciddi bir avantaj yakalamasına rağmen kısa sürede bu avantajı elinin tersiyle itti. Orada bir iki küçük müdahele Olympiakos’un oyuna ortak olmasını engelleyebilir, son saniye faciası da yaşanmayabilirdi. 5. maçta daralan rotasyon iyice yorulmuştu. Hayes-Pierre ikilisi hiç skor üretemiyordu. Dorsey ve Edwards’ın da katkı veremeyeceği anlaşılınca Wilbekin, belki Melih sahaya atılabilirdi. İtoudis, Guduriç hariç 15’te 0 üçlük atan diğer oyuncularda çok ısrar etti.
Kesinlikle başarısız değil
Serinin geneline bakacak olursak, İtoudis normal sezonu lider bitiren Olympiakos’a taktik anlamda üstünlük sağladı. Vezenkov, Fall ve Walkup etkisiz kaldı. Bir maç Canaan, iki maç Sloukas’ın ekstra performansları dengeyi bozan faktörler oldu. Buralarda cevap veremedik rakibe... Sonuçta can sıkıcı ve çok üzüldüğümüz bir seri izledik. Genele baktığımızda takımın başarısız olduğunu kesinlikle söyleyemeyiz. Ama bazı küçük detaylara dikkat edebilsek, çok iyi hazırlandığımız seriyi kazanabilirdik. Darısı gelecek seneye..
‘’Fener tarihi değiştiremedi‘’
Euroleague tarihine baktığımız zaman şu ana kadar hiç bir seride 5. maçları deplasman takımları kazanamamıştı. Bunun ne anlama geldiğini bir kez daha anladık Pire'de... Fenerbahçe Beko ilk 4 maçtaki gibi kadar iyi oynamadı belki, İtoudis bu kez doğru rotasyonları bulamadı ama her şey yolunda gitse bile hakemler izin vermeyecekti tarihin yazılmasına. Hiç oyunu riske etmediler. Daha ilk yarıda Olympiakos 15 kez serbest atış çizgisine giderken, Jekiri ve Calathes 3, Motley de 2 faul almıştı bile. Olympiakos'ta ise 2. faulünü alan oyuncu yoktu. Fenerbahçe Beko'nun ritmi bulamamasında tabii ki bu düdüklerin etkisi vardı ama Sarı-Lacivertliler de mental olarak oyundan çabuk düştü. Hayes-Pierre ikilisinin çift haneli skorlara ulaştığı maçların neredeyse hepsini kazandı Fenerbahçe. Ama bu ikiliden Pierre 0, Hayes sadece 5 sayı atmasına rağmen İtoudis bu ikiliyi bütün maç oyunda tuttu. Burada hissetmek de gerekiyor. Tamam bu ikili seriyi buralara getirdi ama çok yoruldular. İtoudis bunu göremedi ve onlara güvenmeye devam etti. Guduriç 8/12 üçlük atarken takımın geri kalanı 15'te 0 üçlük attı. İnanılır gibi değil. Ne Dorsey, ne Calathes, ne Hayes, ne Pierre, ne de Edwards bir tane bile üç sayılık isabet bulamadı.
Kaderini belirledi
Psikolojik olarak ayakta kalamadı maalesef Fenerbahçeli oyuncular ve İtoudis. Bu kadar kötü hücuma rağmen Wilbekın'ın iki maçtır rotasyonda düşünülmemesi de bence hataydı. Aslında seri 3. maçta bitmişti. Önce Vezenkov'un, ardından Sloukas'ın son saniyede bir taraflarından fırlatıp attıkları şans üçlükleri serinin kaderini de belirlemişti. Şans ve hakem kararları, sakatlık avantajları onlardan yanaydı belki yine de Fenerbahçe daha az yapsaydı Final-Four'da olabilirdi. Coach itirazlarının ilkinde Dorsey'in topa değmediği o kadar açıkken, Motey-Papanikolau pozisyonda hiçbir açıdan net bir görüntü olmamasına, topun kimden çıktığı belli olmamasına rağmen hakemlerin kararlarını değiştirmeleri 'yüzde yüz' ahlaksızlıktı. Bunu da eklemeden geçmeyelim...
‘’Vazgeçmek yok‘’
Fenerbahçe Beko-Olympiakos serisi mükemmel geçiyor. Seri ilerledikçe de oynanan basketbol bambaşka bir yere evriliyor. Dün, iki takım da sanki koşmamaya yemin etmiş gibiydi. Bir tane hızlı hücum sayısı olmadı. Tamamen yarı saha basketbolu oynandı. Coachlar neredeyse her hücumu nakış gibi işlediler. Her hücumda ters eşleşmeyi bulmaya çalıştılar. Hal böyle olunca skorda da kopma olmadı. Görevler beli, roller belliydi. Daha iyi savunma yapan, ya da daha iyi şut yüzdesine sahip olan kazanacaktı. Nitekim son çeyrekte Pierre, Hayes ve Dorsey ile üçlükleri bulan Fenerbahçe Beko, oyunu koparan taraf oldu. Hem de 19 faulün 12'si kaçmasına, tam öne geçip farkı açma fırsatı bulduğumuzda yapılan kritik top kayıplarına rağmen. Aslında seri boyunca oyunun hakimi ve üstün tarafı Fenerbahçe Beko'ydu. Kaybedilen iki maçta da beklenmedik bireysel performanslar Olympiakos'a galibiyetleri getirdi. İtoudis'in savuma ve hücum stratejileri kesinlikle Bartzokas'a üstünlük sağladı. Dün de mükemmel savunma yaptılar. Normal sezon MVP adayı Vezenkov sahadan silindi. Fall'un etkinliği çok azaltıldı.
Kritik sayılar...
Papanikolau ve Sloukas hiç devreye giremedi. İtoudis ise süre verdiği her oyuncudan ciddi katkı aldı. Zaten Pierre ve Davis'in çift haneli skorlara çıktığı maçların neredeyse hiçbirini kaybetmedi Fenerbahçe. Vezenkov'u bitiren Hayes, ilk yarı sayı atamamasına rağmen ikinci yarı 12 sayı atıp kahramanlaştı. Pierre 4 üçlükle rakibin tüm direncini kırarken, Dorsey ve Motley de istikrarlı katkı verdi. Edwards ve Guduriç de az oynamalarına rağmen kritik sayılara imza attı. Sakatlıklar ve şanssızlıklar olmasa Fenerbahçe seriyi daha erken bitirmişti. Şimdi 5. maç salı günü Pire'de. Şu ana kadar 5. maçları deplasmanda kazanan takım yok. Ama her şeyin bir ilki vardır. Neden olmasın?...
‘’Neredeyse oluyordu‘’
Eurocup finali. Tek maç ve evsahibi avantajı var. Bir turnuvanın ruhuna aykırı bir durum. Nitekim İspanyollar, Afrika Kıtası'nda bulunan bu ada kentinde iki gündür yapmadıklarını bırakmadılar. Maç sabahı Erdem Can'a yapılan terbiyesizlik ise kabul edilir gibi değil. Resmen 'kasten adam yaralama' suçu işlendi. Hakkında cezai işlem yapılmalı ama hiç sanmıyorum.
Yıllardır finaller kaybeden Gran Canaria bu kez kazanmak için, spor dışı her şeyi denedi. Hatta en kritik anda Bursaspor maçında Onuralp'e kroşe atıp bir maç bile ceza almayan Diop, korkudan sakatlık numarası yapıp faul atışlarını kullanmadı. Yerine giren Benite 2'de 2 yaptı. Klasik İspanyol numaraları. Maça kötü başladı Telekom. Gran Canaria'ya istediği açık alanları verdi. Onlar da çok rahat potaya gitti. Fark 22'ye çıktı. 46-24. İkinci periyot tam 7 dakika basket bulamadı Ankara ekibi. İkinci yarının başında skor 53-33 oldu. Ama yılın coachu seçilen Erdem Can yine harika bir yönetim gösterdi. Savunmada ikili sıkıştırmalar sonrası GranCanaria hücumlarını tamamen durdurdu. Zaman zaman 3 uzun, zaman zaman 5 kısa oynadı. Tony Taylor dışında da herkesten verim aldı. Nitekim Jones ve Grant'in gayretleri ile skor 53-33'ten 64-62'ye geldi. İspanyollar'ın eli ayağı titremeye başladı.
Tebrik ediyoruz...
Kapılan top sonrası Tony Taylor turnike atacakken hücum faul yapıp 5'ledi. Bu kırılma anı oldu. Dönüşte Shurna'nın üçlüğü ivmeyi tekrar ev sahibine geçirdi. Yine de fırsatlar vardı. ama son 5 dakika bu kez bizim şutlarımız girmedi ve daha önce iki final kaybeden Gran Canaria 71-67 ile şampiyonluğa ulaştı. Galiptir bu yolda mağlup. Sabahki olay takımın bütün konstrasyonunu bozdu. Yine de sezon boyu yaptıkları gibi savaşmayı hiç bırakmadılar. 22 sayıdan geri geldiler ama yapılan bir iki basit hata, kupaya mal oldu. Yine de tebrik ediyoruz Türk Telekom takımının bütün yönetimini, teknik kadrosunu ve oyuncularını. Ülkemizi çok iyi temsil ettiler, gururumuz oldular...
‘’Haydi Telekom‘’
EuroCup şampiyonluğu, Türk takımlarının uzak olmadığı bir kültür aslında. Daha önce Galatasaray ve Darüşşafaka bu kupayı kazanırken, geçen yıl da Futti Extra Bursaspor, Play-Off'a sekizinci sıradan girmesine rağmen tüm maçlarını deplasmanda kazanıp finale kadar yükselmişti. Bu yıl da finalde Türk Telekom var... Telekom da bambaşka bir hikaye yazmak üzere. Yıllardır basketbola çok ciddi yatırım yapmalarına rağmen önemli bir başarı elde edememişlerdi. Ama bu yıl doğru isimler yan yana gelince, ortaya da bir başarı hikayesi çıktı kısa zamanda. İlk kez baş antrenörlük yapan Erdem Can, genel menacer Önder Külçebaş sezon başında kadroyu kurarken çok titiz hareket ettiler.
Çok tecrübeli bir takım
Erdem Can, yıllardır Euroleague ve NBA seviyesinde yardımcı antrenörlük yaptıktan sonra müthiş bir bilgi ve tecrübe biriktirdi. İlk yılında da ortaya harika birtakım çıkardı. Yönetim de teknik kadronun işini fazlasıyla kolaylaştırdı. Şimdi finaldeler. Kazanırlarsa Ankara'ya ilk Avrupa Kupası'nı getirmiş olacaklar. Rakip Gran Canaria. Daha önce bu kupayı kazanmış, Euroleague oynamış, çok tecrübeli bir takım. Üstüne üstlük saha avantajına sahipler. Bu yıl Las Palmas'ta hiç kaybetmediler. Ama her şeyin bir ilki vardır.
Aşacak gücü ve inancı var
Kadro olarak Telekom'dan çok üstün oldukları söylenemez. Telekom, Türkiye'de Fenerbahçe ve Anadolu Efes gibi Euroleague takımlarını yenerek normal sezonu lider bitirmeyi büyük ölçüde garantiledi. EuroCup'ta grubu GranCanaria'nın ardından ikinci sırada bitirdiler.Normal sezonda iki kere mağlup oldukları takımı 3. maçta yenmek için hazırlar. Erdem Can, EuroCup'ta yılın coachu seçildi. Jarien Grant normal sezonun MVP'si oldu. Taylor çok tecrübeli. Boutsielle, Jones ve Sestine çok iyi bir sezon geçiriyor.
Sonuna kadar hak ettiler
Micheal Eric tecrübesi ile her an göreve hazır. Erkan Yılmaz, inanılmaz bir gelişim gösterdi. Keza Rıdvan, Berk, Mehmet Yağmur, Semih Erden veBoran oynadıkları her an ciddi katkılar veriyorlar. Sonuçta finallerin favorisi olmaz. Türk Telekom buraya gelmeyi sonuna kadar hak etti. Bir kupa da onlara çok yakışır.