Maç sonunda yazacağımızı baştan yazalım. Larkin’i savunmada oturtup, hücumda oyuna sokacağız diye maçı elimizle verdik Yunanistan’a... Tabii hakemlerin satışı da var. 3 saniye kala Samet’e çalınan faul, en kritik yerde Melih’e çalınmayan sportmenlik dışı faulün ‘es’ geçilmesi de skora direkt etki etti. İnanılmaz bir maç oldu. İnişler, çıkışlar, karşılıklı seriler... Kısa sürede bir araya gelen oyuncu grubu doğal olarak istikrarlı basketbol oynayamıyor. Bu bütün takımlar için de geçerli. Ama oyunu bırakmadık. Larkin, hep pozisyonda üzerine iki kişi buluyordu ama asistlerle Metecan’ı, Oğuz’u, Samet’i, Melih’i oyunun içine soktu.

Kenarda fazla kaldılar

Müthiş bir hücum performansı sergileyen Melih’in üçlükleri çabuk toparladık. Larkin, ilk basketini 27. dakikada attı, ardından bir tane daha ve skor 56-56’ya geldi. 15 sayılık farkı kapayan Milli Takım için her şey yolunda gidiyordu. Ama devre sonunda Larkin ve Metecan kenara alınıp orada fazla kalınca, Yunanistan 3 dakikada 10-0’lık seriyle tekrar 66-56 öne geçti. Bu ikili geç de olsa oyuna girdi, Melih iki üçlük daha attı ve yaptığımız alan savunması faydasını verdi. 2 dakika kala Larkin’i serbest atışları ile de 71-68 öne geçtik.

Az kalsın deviriyorduk

Bu dakikada coach Orhun Ene, savunmada dinlenmesi için Larkin’i kenara aldı. Hücumda tekrar oyuna sokacaktı. Ama oyun durmadı. Mola sonrası da savunmada olduğumuz için Larkin kenarda kaldı. Bu sırada kullandığımız 3 hücumda da topu potaya değdiremedik. 3 saniye kala da hakemler Samet’e birfaul uydurunca, elimizdeki maç uçtu gitti. Sloukas, Papanikolau, Printezis, Papagiannis, Larentzakis gibi Euroleague oyuncuları ile bu maça büyük önem veren Yunanistan’ı Atina’da neredeyse deviriyorduk. Artık pazartesi günü İstanbul’da rövanşı almayı umuyoruz...

Anadolu Efes sezonu beklenenden uzak geçirdi belki ama son 10 haftaya girilirken forma girmeye başladı. Önce Türkiye Kupası'nda çok iyi bir hücum performansı sergileyen Lacivert-Beyazlılar, Euroleague dönüşü bu ritmini daha da yukarılara çekip Maccabi Tel Aviv'i yerle bir etti.

Maccabi maça Williams'ı önde kullanıp 1-3-1 savunma ile başlayıp Efes kısalarını şaşırtmaya çalıştı. Ama Efes ilk üç dış şut isabetinde sayı bulup Maccabi'nin planlarını daha iki dakikada bozarken, gerisi de çorap söküğü gibi geldi.

Geri adım atmadı

Micic ve Larkin'in üçlükleri ile ilk periyot 21-10 sona ererken, kenardan gelen Beaubois ve Moerman'ın dış şutları ile devre 45-31 sona erdi.

İkinci yarıda Larkin'in resitali ile fark 30'a çıktı (71-41), geri kalan dakikalar ise teferruattı!..

Bundan sonra Efes hiç geri adım atmayıp, geçmiş yıllarda olduğu gibi maçı çok erken bitirirken, üçlük yağmuru devam etti. Micic, Moerman, Pleiss, Bryant, Anderson neredeyse kaçırmadan oynadı. Fark giderek açıldı. Adeta şov yapan Anadolu Efes, önce kulüp rekorunu, ardından da 22. üçlüğü bulup Euroleague rekorunu da eline geçirdi.

Fikstür Efes lehine

34 üçlüğün tam 22'sinde isabet bulan Efes, neredeyse tüm şutarı set üzerinden doğru atışlar olarak yaptı.

Fikstürün geri kalanı Efes'in lehine. Bu tempo devam ederse, bırakın Play-Off'u, ilk 4 bile gelebilir.

Bir tebrik de Ergin Ataman'a. Takımı müthiş hazırlamış. Ayrıca maçtan sonra özel jetle Atina'ya gidecek ve Yunanistan'a karşı Milli formayı giyecek olan Larkin'i de korudu, onu dinlendirdi. Son 15 dakika Larkin'i kenarda oturtan Ataman, ABD'liyi Atina'ya nispeten dinlenmiş olarak yolladı...

Bursa'daki Türkiye Kupası'nda beklenildiği gibi iki favori Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko finale çıkmıştı. Euroleague'de ülkemizi temsil eden iki ezeli rakibin mücadelesinde Efes baştan sona üstün bir oyun sergileyip kupaya ulaştı. Fenerbahçe, Vesely ve De Colo'suz oynamaya alışmıştı. Hatta onların yokluğunda daha birlik olup, iyi savunma yapıp Euroleague'de seri galibiyetler almıştı. Ama takımın 3. ana unsuru Pierra Henry'nin sakatlanması hesapları fazlasıyla alt üst etti. Yeni transfer Markel Starks, ilk kez böylesine bir maçta takımın direksiyonuna geçti, hücumda fena değildi ama Henry'le başlayan o savunma sertliği, ortaya konulamadı.

37'ye 21'lik ribaunt farkı!

Efes'in kısaları, Miçiç, Larkin ve Beaubois çok rahat bir şekilde hücumları yönlendirdi. Hiç birebir oynamaya bile gerek duymadan, ikili oyunlar sonrası hep boş adamları buldular. Maçın anahtar istatistiği ise ribauntlar oldu. Fenerbahçe hep çift haneli farklarla gerideydi ama geriden gelmeyi hep denediler. Fakat Efes, kaçan topların neredeyse yarısını hücum ribauntları ile topladı. Böylesine bir maçta 37'ye 21'lik ribaunt sayısı dengeleri değiştirir. Nitekim, Moerman'la 7, takım olarak ise 12 hücum ribaundu alan Lacivert-Beyazlılar, maçı hiç sıkıntı yaşamadan kazanmasını bildi.

Polonora tercih edilmeliydi

Fenerbahçe, Guduriç, Melih ve Starks'la dönem dönem rakibine yaklaşmaya çalıştıysa da her seferinde Miçiç, kontra atak yaptı. Sarı-Lacivertliler tam umutlanır gibi oldu ama Miçiç, ya potaya gitti, ya da üçlük atıp bu umutları yıktı. Maç boyu oyunu domine eden Anadolu Efes, hak ettiği bir kupa zaferine imza attı. Floyd savunma sertliği ve enerji veriyor takıma. Ama Efes'e karşı Fenerbahçe'nin kazanması için sayı atması gerekiyordu. Bence her ne kadar son dönemlerde formsuz olsa da 4 numaradan üçlük şutu olan, oyunu açma potansiyeli bulunan Polonora tercih edilmeliydi. Polonara ile beraber Fenerbahçe'nin daha iyi hücum etme ihtimali bulunuyordu.

Anadolu Efes, bir galibiyetten fazlasını ifade eden bir maçtı. Kazanılması halinde bırakın Play- Off'u, ilk 4 yolunda da çok önemli bir adım atılmış olacaktı. Hedef yolundaki direkt rakiplerden biri olan Olympiakos'u İstanbul'da farklı yenen Lacivert-Beyazlılar, Atina'da da kazansaydı hanesine çifte galibiyet yazdıracaktı belki. Ama maç boyu çok tutuk ve istikrarsız oynayan Anadolu Efes, yine de defalarca maçı kazanma noktasına getirdi. Bir türlü ritmini bulamayan Elijah Bryant, normal sürede basketi bulunmayan Larkin, gece ile gündüz gibi bir performans sergileyen Beaubois..Vs Vs. Yine de son saniyeye önde girdi Efes ama eski dost Sloukas, Fenerbahçe Beko'ya yaptığının aynısını Efes'e de yaptı, son saniye basketi ile Olympiakos'u zafere taşıdı...

Dengeleri değiştirdi

İlk 4 iddiasında bulunan Olympiakos evinde kolay kaybetmeyen bir takım. Ama Anadolu Efes 40 dakika boyunca olmasa da, gerektiği kadar oynadı. Normal sürede de, uzatmada da maçı kazanacak noktaya getirdi ama bu sefer son sözü söyleyemedi. Simon'a yapılan net faul sonrası Hırvat oyuncunun yaptığı abartısız itiraza teknik faul çalınması da dengeleri değiştirdi. Sahanın en iyilerinden biriydi belki Simon, ama sahada kalmasına izin verilmedi!

Son iki yıl!

Can sıkıcı ve moral bozucu bir yenilgi... Ama daha herşey bitmiş değil. Gecenin kârı, Efes'in rakiplerinden Monaco, Zenit ve CSKA'nın da kaybetmiş olmaları... Efes hâlâ son iki yılki basketbolunu oynayamıyor. Deniyorlar ama bir şeyler eksik kalıyor. Hâlâ zaman var. Fırsat da var...

Yıllar sonra tribünler kapalı gişe. Aynı Obradoviç'li, Bogdanoviç'li, Udohlu, dönemlerdeki gibi... Takımın en önemli iki oyuncusu De Colo ve Vesely'nin yanı sıra Şehmuz, Barthel ve Shayok da yok. Rakip ise üst üste 9 maçtır kazanan, sadece 3 yenilgi ile zirvede yer alan Real Madrid. Fenerbahçe Beko ise bu yokluğa rağmen son 9 maçta 8 galibiyet almayı başarmış. Oyunun başında gördük ki, korkan, çekinen taraf Real Madrid. Coach Pablo Laso, yıllardır hiç görmediğimiz bir şekilde alan savunması ile çıkıyor Fenerbahçe Beko karşısına. İlk hedefleri Fenerbahçe'yi durdurmak. Ama duran kendileri oldu.

Real sadece 17 sayı attı

Sarı-Lacivertliler öyle bir savunma yaptı ki ilk yarıda, Real Madrid sadece 17 sayıda kaldı. Kulüp tarihinin en kötü hücum performansını sergilemek zorunda bıraktı Fenerbahçe rakibini... Oyuna kim girerse girsin hakkını verdi. Önce kaptan Melih üçlükleri gönderdi rakip potaya. İkinci yarıda da İsmet... Floyd adeta savunma profesörü. İnanılmaz katkı veriyor. Booker, henry, Polonara, Ahmet, Pierre... neredeyse kusursuz oynadılar. Pablo Laso ve takımı ise çaresizlik içinde izledi Fenerbahçe Beko'yu... çok ama çok kıymetli bir galibiyet.

Djordeviç yine mükemmel

Son 10 maçta 9. zaferini elde etti Djordeviç'in öğrencileri. Djordeviç'ten yine mükemmel bir savunma stratejisi izledik. Rakibi harika analiz eden, Milano deplasmanında olduğu gibi tüm silahları etkisiz hale getiren bir strateji... Taraftar da artık tamamen bu takımın arkasında. Onlara güveniyorlar... Futbol maçında statta az sayıda kişi vardı belki ama salonda 12 bin kişi..! harika, son derece keyifli bir geceydi bizler için... Şimdi kupa arası var. De Colo ve Vesely de gelecek... Umarım bu takım üzerine koyarak devam edecek..

Sezonun kader maçında CSKA Moskova'yı Rusya deplasmanında mağlup ettikten sonra, 48 saat geçmeden Asvel'e motive olmanın kolay olmayaacağı belliydi. Ama gözler hep eski Anadolu Efes'i arıyor... Bu tip maçları daha ilk yarıda 20 sayı fark atıp bitiren takımı... Tabii ki şampiyon olunan sezonun ardından aynı istikrarı sergilemek kolay değil. Neredeyse bir çuval incir berbat oluyordu ama 3-5 dakika oynanan iyi basketbol Fransız takımı Asvel'i devirmeye yetti. İlk yarıyı geride bitiren Anadolu Efes, 3. periyodun sonu ile 4. periyodun başında Shane Larkin'in kararlı oyunuyla çift haneli farkları yakaladı, sonrasında da kazanacak kadar oynadı. İkigün önce Moskova'da oynanan karşılaşmada ortalarda görünmeyen Simon, dün Shane Larkin'in yardımcısı olurken, maçı bitiren üçlüğün Dunston'dan gelmesi gecenin en ilginç istatistiği oldu.

Biraz gününde olsaydı

1/6 ile üçlük atan, 3 top kaybı ile oynayan Micic de biraz gününde olsaydı Asvel mücadelesi belki daha erken kopardı ama sonuçta CSKA Moskova zaferinin üzerinden iki gün geçtikten sonra hata yapmamak, kazanmak güzel. Anadolu Efes, ilk sekize kalma yolunda önemli bir galibiyet daha aldı. Haftaya Atina deplasmanında Olympiakos galibiyeti gelirse, ilk 4 hedefi bile düşünülmeye başlanır..

De Colo, Vesely, Barthel, Shayok hatta yeni transfer Starks'ın yokluğunda, son 5 maçını kazanan, istim üstünde olan Milano'yu İtalya'da yenmek sürpriz sayılacaktı belki. Ama Fenerbahçe Beko öyle bir performans sergiledi ki, öyle mücadele etti ki, İtalyanlar maç bitimi çıldırdı, saldıracak yer aradı.

Fenerbahçe, bu eksiklerle oynadığı 4. maçını da kazanırken, 4. rövanşı da almış oldu.

Bu galibiyet başta coach Djordeviç'e yazar.

Takımı müthiş hazırlamış. Savunma planı harikaydı, hücumda hep doğru şutu bulmaya çalıştı. O kadar eksiğe rağmen başta taşın altına elini koyan Marko Guduriç olmak üzere tüm oyuncuları sorumluluklarını kusursuz yerine getirdi.

Pierre 40 dakika çıkmadan oynadı. Henry'nin erken faul problemine girmesinden sonra İsmet onu hiç aratmadı. Harika savunma ve ekstra sayılarla galibiyette büyük pay sahibi oldu.

Ve Floyd... Asvel maçında da ikili oyunlar sonrası doğru yere devrilip asist üzeri smaçlar yapmıştı. Bunları Milano'da da tekrarladı. En önemlisi savunma performansıydı. Kısalara yaptığı iki blok, onlarla eşleştiğinde bir kere bile geçilmemesi, Milano'nun ritm bulamamasını sağladı.

Adeta savunma profesörü gibiydi Floyd.

Booker her zamanki gibi skor katkısını verdi.

Milano'lu yıldızlar bu savunma karşısında çaresiz kalınca doğal olarak agresifleşti. Bu agresiflik ise maç bitimi saldırganlığa dönüştü. Messina'nın, Hines'ın, Rodriguez'in Fenerbahçeli oyuncuların ve Djordeviç'in üzerine yürümesi kabul edilemez.

Sarı-Lacivertliler, maç bitimi de geri adım atmadı.

Bu galibiyet Play-Off yolunda çok ama çok büyük bir adım...

Sakatlar da gelince, Fenerbahçe bambaşka bir hale bürünecek.

Coach Djordeviç ve tüm takıma kocaman alkışlar....

Sezonun belki de en güzel maçını izledik. Anadolu Efes için sezonun geri kalanını doğrudan etkileyecek bir maçtı. Kaybedilmesi halinde ilk sekiz zora girecekti belki ama şimdi her şey çok güzel olacak gibi... Son şampiyon Anadolu Efes, bir türlü istikrarı yakalayamamıştı. Son 4 maçta felaket bir üç sayı yüzdesi ile şut atıyordu. Ama dün Moskova'da ilk üç üçlükte isabet bulunca 23-11 öne geçtiler. Rotasyon sonrası CSKA, Efes maçlarını hep iyi oynayan Clyburn ve Hackett ile 20-4'lük bir seri yakalayıp 31-27'lik skoru yakaladı. İşler kötü gidiyor derken Larkin sorumluluk aldı ve Efes devreyi 44-41 önde bitirdi. 3. çeyrek felaket başladı. Grigonis, Hackett atmaya devam etti ve 5 dakikada tam 18-0'lık bir seri geldi CSKA adına. Skor 59-44 olmuştu. Maçı izlerken Efesli oyuncuların geçen yılki şampiyonlukta kaldığını, sahada mücadele etmedikleri aklımdan geçiyordu. Ama maçı çok iyi yöneten yardımcı antrenör Yakup Sekizkök'ün aldığı mola sonrası işin rengi değişti. Shane Larkin sahanın yıldızıydı ama Beaubois ona yardım etmeye karar vermişti.

Micic'in turnikesi...

Dunston pota altında savaşırken, MVP Miçiç de oyuna ısınmaya başladı. 7 dakika sonra Larkin'in üçlüğü ile bu kez 21-5'lik seriyi yakalayan Lacivert-Beyazlılar oldu ve temsilcimiz 65-64 öne geçti. Bu andan itibaren can alıp can verdik. Son anlara 84-82 önde girdik ama Hacket'ın üçlük basket faulü avantajı CSKA'ya getirdi. Mola sonrası Sekizkök yarı saha yerine topu tam sahadan oyuna sokmaya karar verdi. Alan açıldı, üçlüğü riske etmek yerine Miçiç turnikeyi atınca maç uzadı. Uzatmada çok kolay sayılar kaçtı belki ama Larkin, Miçiç, Beaubois ile skor bulmaya devam eden Efes, bu zorlu deplasmandan 99-97 galip ayrılmayı başardı.

Şampiyon gibi oynadılar

34'de 19 üçlük bulan Efes, artık umarım normale dönmüştür. Bu zafer, moral ve özgüven de tazeleyecektir. Harika mücadele eden, 15 sayı geri düşse de oyunu bırakmayan bir takım izledik Moskova'da.. Şampiyon gibi oynadılar. Devamının gelmesi dileğiyle...