‘’Fenerbahçe ,Real Madrid'e direnemedi‘’
Bu tip organizasyonlarda tamamen angarya maçıdır 3.’lük-4.’lük mücadelesi. Bir gün önce kaybeden oyuncuları motive etmek zordur. Nitekim Fenerbahçe Beko, maça hafif sakatlığı bulunan Dixon’u riske etmeden başlarken, Sinan Güler’i ilk beşte sahaya sürdü. Biberoviç ilk periyotta süre aldı. Real’de de Taylor ve Randolph soyunmamıştı. İlk maç oynamayan Reyes’le başladı onlar da. Campazzo ve Fernandes ile üçlükler bulan Real, periyotu 24-16 önde bitirdi. Sloukas, Vesely ve Melli oyuna girince Kanarya dengeyi kurdu. Melih de kenardan gelip, Sloukas’la beraber skora katkı yapınca Fenerbahçe önce eşitliği yakaladı, devreyi de 40-38 önde bitirdi.
Vesely 2. yarıda yoktu
Ama ameliyat olan dizi şişen Vesely, ikinci yarı forma giymedi. Kanarya, Melih dışında skora katkı yapacak oyuncuları devreye sokamayınca, 3. periyot 69-63 İspanyol ekibinin lehine sonuçlandı. 4. periyoda ise felaket başladı Kanarya. Fenerbahçe tam 6 dakika sayı atamayınca 15-0’lık seri yapan Real, 84- 63 öne geçti, maçı da 94-75 kazanıp 2019’un üçüncüsü oldu. Son periyotta ciddi bir sakatlık geçiren Green’in de sezonu kapaması muhtemel. Zaten Leuvergne ve Datome’den yoksun olarak Vitoria’ya gelen Fenerbahçe, sezonun en sıkıntılı günlerini geçiriyor. Bundan sonra ligde de onları zorlu bir dönem bekleyecek.
‘’Şampiyonluk kadar değeri var‘’
Anadolu Efes için rüya gibi geçen bir sezon finalle taçlandı ki şampiyonluk gerçekten bu takıma çok yakışırdı. Ama şanssızlık, karşılarında bu sezonun en iyi hücum performansını sergileyen CSKA Moskova olmasıydı. Real Madrid maçında 14 sayı geriden gelen CSKA, maça 8/10 üçlükle başladı, 14/22 ile bitirdi. Bu inanılmaz üçlük performansı, Rus ekibine şampiyonluğu getirdi.
Efes her seferinde geriden gelmek zorunda kaldı. Bir kaç kere çift haneli farkları eritti ama CSKA her seferinde ya Higgins, ya De Colo ya Clayburn ya da Rodriguez ile yanıt verdi. Efes denemekten vazgeçmedi.
Turnuvanın bana göre MVP’si (ama hep kazanana veriyorlar) Shane Larkin, şampiyonluğu ne kadar istediğini gösterdi ama çabası yetmedi. Maçın başında Anderson, sonra Simon ona destek çıktı ama olmadı.
Moerman yokları oynadı
Sezonda Efes’in en iyi oyuncusu Moerman, Vitoria’da yokları oynadı. 9’da 2 üçlük attı. Biraz yüzdeli soksa, maç çok farklı yerlere gidebilirdi. Keza Beaubois, Pleiss ve Motum...
Sonuçta bir finali daha kazanamadık... Hevesimiz kursağımızda kaldı. Geçen sezonu sonuncu bitirip, tam 9 yeni oyuncu ile yola çıkan Anadolu Efes, çok ama çok büyük iş başardı. Coach Ergin Ataman’ın müzesinde 3 farklı Avrupa Kupası vardı, bir tek Euroleague eksikti. Onu da almaya çok yaklaştı ama karşısında hem çok güçlü, hem de çok iyi oynayan bir CSKA vardı.
Bize hiç yakışmadı
İki Türk takımı ile çıktığımız yolda, iki Final- Four, bir de final gördük. Başarılı olduğumuz ortada. Ama kupa kadar güzeli de olmuyor. Hele 19 Mayıs gibi anlamlı günde, ulus olarak çifte bayram yaşayabilirdik. Artık önümüzdeki sezonlara bakacağız.
Efes gelecek sene kontratı biten oyuncuları tutabilir, bir iki değişiklik yapabilirse, aynı başarı tekrarlanabilir.
Fenerbahçe taraftarı Anadolu Efes’i alkışladı, çoğu takıma destek verdi ama Ergin Ataman nefreti burada da hortladı. Ataman’a edilen küfürlerden sonra Ergin Ataman, onlara karşılık verdi, iki takım taraftarı birbirine girdi.
Bu görüntüler bize hiç yakışmadı...
‘’Efes'e kupa çok yakışacak‘’
İki Türk takımıyla geldiğimiz Vitoria’da, finalde kesin yer alacaktık. O takım Anadolu Efes oldu.
Yarı finalde, neredeyse hiç zorlanmadan Fenerbahçe Beko’yu deviren Efes, tarihinde ilk kez final oynama hakkını kazandı. Karşısında ise defalarca buralarda bulunan CSKA Moskova var. Onlar da Real Madrid’i 14 sayı geriden gelip yenerek, geçen yılın rövanşını almış oldular.
Sahada benzer niteliklere sahip, benzer basketbol oynayan iki takım olacak. Geçen yılı sonuncu bitirip, bu yıl şampiyon olma ihtimali bulunan Anadolu Efes’in finalde olması sürpriz gibi görünse de, kadro kalitesi ve sezon boyunca oynadığı basketbolla bu başarıyı hak ettiler. CSKA Moskova’nın ise finalde olması bekleniyordu.
Kısaların kapışması
İki takımın kısaları arasında müthiş bir rekabet olacak. Efes’te Larkin ve Miçiç, Fenerbahçe maçının yıldızlarıydı. Bu oyunculara Beaubouis ve Simon da katılırsa, harika bir dış rotasyona sahip olacaklar.
CSKA cephesine bakacak olursak, Sergio Rodriguez, Nando De Colo, Corry Higgins ve Daniel Hackett gibi yıldızlar var. Burada üstünlük sağlayan bence şampiyonluğa yakın olacak.
Efes’in artısı pota altı
Efes’in artı tarafı ise pota altı. CSKA’nın uzunları Hunter, Hines, Bolomboy ve o pozisyona göre kısa olan Alec Peters’a karşı, Dunston ve Pleiss gibi iki dev, Moerman ve Motum gibi mobil iki dört numaraya sahip olan Lacivert- Beyazlılar, pota altı hakimiyeti sağlarsa ilk şampiyonluğunu kazanabilir.
3 ve 4 numara oynayan ve Real maçının kahramanı olan Clyburn ise sakatlandı ve durumu maç saati belli olacak.
CSKA fazlasıyla stresli
İşin psikolojik boyutuna bakacak olursak, burada da temsilcimizi avantajlı görüyorum. Fenerbahçe Beko gibi CSKA da baskı altında olan taraf. Dün basın toplantısında gözlemlediğim, Rus ekibinin fazlasıyla stresli olduğuydu. Efes ve Ergin Ataman ise rahat. Stres ve baskı yaşamıyorlar. Burada olmaktan ve iyi basketbol oynamaktan keyif alıyorlar. Çok mutlular ve gerçekten eğlendiklerini hissediyorum.
Ergin Ataman da, basın toplantısında konuşmasına başlarken, ‘Biz kazanacağız’ dedi, İtoudis’in resmen suratı düştü.
Anlık performanslar önemli
Sonuçta final. Anlık performanslar önem taşıyacak.
CSKA çok daha pahalı bir kadro ve çok tecrübeli. Efes ise bence bu takımların yarısı kadar bütçeyle, en az onlar kadar kaliteli bir kadro kurdu. Tarihleri boyunca da Euroleague’in baş aktörü oldular. Bu şampiyonluğu fazlasıyla hak ediyorlar. Ergin Ataman’ın da cebinde Saporta, Eurocup ve Eurochallange Şampiyonlukları var. Türkiye’nin yetiştirdiği en başarılı coachlardan biri olan Ataman’a ve Anadolu Efes’e Euroleague şampiyonluğu çok yakışacak. Attığınız basket olsun. Şans da yanınızda olsun. ..
‘’Bu gurur Efes'in‘’
Maç öncesi iki takımın silahları ve neler yapabileceği belliydi. Fenerbahçe Beko, 5 yıldır Final-Four oynuyordu. Düzene sadık kalan, iyi savunma yapan ve sistem basketbolu oynayan bir takım. Anadolu Efes de düzen içinde oynayan ama yıldızlarına serbestlik tanıyan, onların yaratıcılığı üzerinden, üretmeye çalışan bir takım. İş bireysel yeteneklere kalırsa, Efes ağır basacaktı, öyle de oldu. Avrupa’ya ilk Baskonia topraklarında adım atan, ilk Euroleague maçına Fernando Buesa Arena’da çıkan Shane Larkin, sevdiği ve alışık olduğu salonda, Fenerbahçe’yi yıkan, Efes’i ise finale taşıyan isim oldu. Fenerbahçe’nin iki guardı Bobby Dixon ve Sloukas, Final-Four’un en tecrübeli isimleri. Larkin ve Micic’in ise toplamda sadece 1 Final-Four’u vardı. Ama yetenek, tecrübeye ağır bastı. Fenerbahçe’nin oyun kurucuları kariyerlerinin en kötü oyunlarından birini çıkarırken Larkin, 30 sayı, 7 ribaunt ve 7 asistle 43 verimlilik puanı toplarken, Miçiç 25 sayı, 5 ribaunt ve 1 asistle oynadı.
Rahat ve özgüvenli
Simon, Barcelona serisinin 5. maçında olduğu gibi erken faul problemine girdi, yine o maçta olduğu gibi James Anderson kenardan gelip 10 sayı ve 5 ribauntluk katkı verdi. Yine sakatlıktan çıkan Motum’un 13 dakikada 9 sayı üretmesi, Efes’in Fenerbahçe gibi bir takıma Final-Four’da 92 sayı atmasını sağladı. Aslında, mental olarak da savaşı kazanan Anadolu Efes oldu. Buraya gelene kadar gözlemlediğim, stres altında bulunan taraf Fenerbahçe Beko’ydu. Tamam... Sakatlık sorunları vardı. İki eksik ve hazır olmayan Vesely ve Kaliniç’le oynadılar. Ama dün rakip Efes değil de Real ya da CSKA olsaydı, Sarı- Lacivertliler bu kadar kötü oynamazdı diye düşünüyorum. Ergin Ataman 16, Efes ise 18 yıl aradan sonra Final-Four’a kaldı. Buraya gelmeyi hak etmişlerdi, finali de sonuna kadar hak ettiler. Rahat ve özgüvenliydiler. Bu da sahaya yansıdı.
İşleri daha bitmedi
Larkin daha takımlar anons edilirken, ne kadar coşkulu ve istekli olduğunu belli ediyordu. Unutulmayacak bir performans sergiledi. Bütün bir sezonu domine eden Fenerbahçe, şu ana kadar 6 yenilgi almıştı. 5’i ya uzatmada ya da son topta gelmişti. Sadece Real’den fark yemişlerdi. Sezonun en kötü ikinci maçı Final- Four’da oynandı. Hiç konsantre olamadılar, maçın içine hiç giremediler, bir an olsun toparlanacakları yönünde bir ışık vermediler. Fenerbahçe taraftarı, bu kadar zor ulaşılan bir yerde olmamıza rağmen yine salonun yarısını doldurmuştu. Şimdi, Efes’ten bir muhteşem maç daha bekliyoruz. İşleri daha bitmedi. Simon, Beaubois, Moerman, Pleiss daha devreye girmedi. Çok ama çok fazla silahları var. Umarım yarın da aynı performans devam eder ve o kupa Türkiye’ye gelir.
‘’Ne de olsa Fener‘’
Ülker Arena’da oynadığı son iki resmi maçı kaybeden sorunlu Fenerbahçe, ilk 4 mücadelesi veren Galatasaray’ı ağırladı Final-Four öncesi... Leuvergne, Vesely, Datome ve Kaliniç yoktu. Özellikle Datome ve Kaliniç’in yokluğu, Obradoviç’in elini çok daraltıyor. Çünkü bu iki isim Obra’nın jokeri. 2, 3, 4 hatta 5 numaralı pozisyonlarda oynayabiliyorlar. Hal böyle olunca, Banvit karşısında olduğu gibi uzun süre 5 oyun kurucu ile sahada yer almak zorunda kaldı Sarı-Lacivertliler...
Galatasaray, ilk çeyrekte Auguste’u pota altında iyi kullanırken, Göksenin ve Erolcan’ın üçlükleri ile 6 sayı öne fırladı. İlk 4 üçlüğünü kaçıran Fenerbahçe, 5 kısaya döndükten sonra Egehan’la 2 olmak üzere üst üste tam 6 üçlük isabet bulunca, 28-14’lük seriyle soyunma odasına 49-36 önde gitti. Galatasaray, ikinci yarıda alan savunması başta olmak üzere bir çok şey denedi ama, uzuna kısa kalmasına rağmen savunmada hiç yenilmeyen Fenerbahçeli oyuncular, agresif olmanın sonucunu fazlasıyla aldı.
Guduriç fark yarattı
Uzun rotasyonunda Melli ile beraber oynayan ve idareli kullanılan Ahmet, 15 sayı ve 11 ribauntla ‘double-double’ yaptı ve eksikleri hiç aratmadı. Guduriç de yüksek bir isabet oranı ile 23 sayı atarken, onun sahada olduğu dakikalarda Fenerbahçe, ezeli rakibine 35 sayı fark yaptı. Galatasaray’ın takım halinde 18’de 4 üçlük atması, tam 18 top kaybı yapması, derbiye yeteri kadar motive olamadıklarının da bir göstergesiydi.
‘’Roller çabuk belirlendi‘’
Sezon başladığında, aslında kimse Anadolu Efes’ten böyle bir başarı beklemiyordu. Yıllardır klasikleşen bir Efes yapılanmasıydı belki. Her başarısızlık sonrası ya coach gidiyor, ya da bütün takım değişiyordu.
Bu sene de tam 9 yeni transfer yaptılar. Çoğunda A planları olmadı. B ve C planlarına yöneldiler. Asıl hedefler başka oyunculardı. Ama biraz şans, çokca da teknik kadronun kafa yorup çalışmasıyla böyle başarılı bir kadro oluştu. Çünkü daha hazırlık maçlarında bile Anadolu Efes, neredeyse şu anki seviyesine yakın bir basketbol oynuyordu. 9 yeni transfere rağmen roller çok çabuk belirlendi ve oyuncular bu rolleri kabullendi.
Takım kimyası ışık hızıyla oluştu belki... Larkin hariç. O dünya yıldızıydı ama sezonun büyük bölümünü mutsuz ve etkisiz geçirdi. Taa ki, son iki aya kadar. O da takım içinde rolünü buldu. Değerini arttırdı takıma değer kattı.
Miçiç, Moerman, Dunston, Simon ve Pleiss istikrar abidesi gibiydi. Beaubois çok iniş çıkış yaşadı ama gereken anlarda takıma büyük destek verdi. Keza James Anderson. Rolü çok azdı belki ama hiç sorun çıkarmadı, surat asmadı, 5. maçta sorumluluk ona kalınca çıktı en iyisini yaptı. Motum da, Moerman’ın arkasında çok az süre aldı belki ama o süreleri çok efektif kullandı. Özellikle hücumdaki katkıları yadsınamaz. Larkin’in ortalarda görünmediği dönemlerde ise kaptan Doğuş dümendeydi. Sezonun büyük bölümünde ciddi süreler aldı, hem saha içinde, hem de saha dışında bu oyuncu grubuna liderlik yaptı.
Tabii ki Ergin Ataman... Konsantre olduğunda, istediğinde neler yapabileceğini bir kez daha gösterdi. Kariyerinde Eurocup, Eurochallange, Saporta Kupası şampiyonlukları var. Tek eksiği Euroleague şampiyonluğu. O hedefe ulaşmak için de yüzde 25 şansı bulunuyor. Sezon başında, bir kaç maç kazanılınca ‘Final-Four ve şampiyonluk’tan bahsetmeye başlamıştı. Ama bu söylem hem kendi, hem de yeni bir takım için çok erkendi. Sonra sadece bir sonraki maça konsantre olmaya ve her maç takımı geliştirmeye odaklandı. Adım adım ilerlediler ve sonuna kadar hak ettikleri bir başarıya ulaştılar.
Şimdi tarihte iki Türk takımı Final-Four’da... Ülke basketbolu olarak bir ilki yaşayacağız. Gurur doluyuz. Keşke iki takım finalde karşılaşsaydı da, ben de hayatımın en stres ve heyecandan uzak Euroleague finalini izleyebilseydim!!! O günleri de göreceğiz inşallah...
‘’Bu gurur Efes'in‘’
Çok özlemiştik bu duyguyu hissetmeyi, bu sevinci yaşamayı... Türk basketbolunun lokomotifi olan, ülkemize ilk Avrupa Kupası’nı kazandırıp, Final-Four’a kalan ilk Türk takımı olan Efes, tam 18 yıllık hasretin ardından hak ettiği yerde bu sene... Geçen yıl ligin sonuncusu olan Lacivert-Beyazlılar, bu yıl Ergin Ataman yönetiminde tam 9 yeni oyuncuyla yola çıktı, o yolu da çok güzel koştu. Salon muhteşemdi, takım muhteşemdi. Stres vardı. Ona rağmen tam 17 üçlük isabet buldu Efes... Barcelona da ilk üç periyot belki sezonun en iyi hücum performansını sergiledi ama karşılarında daha iyi bir coach, daha iyi bir takım ve daha kaliteli ve adanmış oyuncular vardı... Larkin sezon başı takımın en kötüsüydü, en ihtiyaç olan yerde sahneye çıktı. Beaubois, uzun süredir formsuzdu dün işi bitiren isimlerden oldu.
Dunston ve Pleiss savaştı
En önemlisi, Simon’un daha oyunun başında 3 faul alıp ritmini bulamamasından sonra Anderson’un taşın altına elini koymasıydı. Bu yıl çok sorumluluk almayan Anderson, en çok ihtiyaç duyulan anda ‘ben burdayım’ dedi. Tabii ki sezonun en istikrarlı isimleri Moerman ve Miçiç... Dün yine ortalamalarını yakaladı. Dunston ve Pleiss pota altında savaştı. Kaptan Doğuş, ilk yarı 42 sayı atan Barcelona’nın ikinci yarıda 29 sayıda kalmasındaki en önemli faktör oldu. Şimdi iki Türk takımı Final-Four’da.
Hakkını aldı
Fenerbahçe Beko 5 yıldır orada zaten, şimdi Efes’i bekliyor. İlk kez Final-Four’da bir Türk derbisi yaşanacak. Gönül isterdi ki bu iki güzide ekibimiz finalde karşılaşsın. Ama statü böyle. En azından 2019 finalinde bir Türk takımı olacak. İnşallah şampiyon da bizden biri olacak. Seri başlamadan da yazmıştık. Final-Four’u hak eden taraf, sezon boyunca oynadığı harika basketbolla Anadolu Efes’ti. Biraz zor oldu, sonunda hakkını aldı Efes. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler....
‘’Haydi Efes‘’
Seri başlamadan önce, 18 yıllık Final-Four özleminin son bulacağını umuyorduk. Nitekim Anadolu Efes, evinde kaybettiği saha avantajını, Barcelona’da geri aldı ve 15 bin taraftarı önünde Final-Four’a kalmaya hazırlanıyor. Sezon boyunca gösterdiği performansla burayı hak etmişti Anadolu Efes. Barcelona ligin en değerli kadrolarından biri belki ama, Efes daha iyi basketbol oynayan, takım olmayı daha iyi beceren taraftı. Nitekim İspanya’da 34 sayılık farkla gelen galibiyet, bu durumun da bir göstergesiydi belki. Temsilcimiz, kaybettiği maçlarda ise hep oyunun içinde kaldı.
Halen planları yok
Lacivert-Beyazlılar, stresi aşar, kendini baskı altında hissetmezse galibiyete yakın taraf olur. Shane Larkin çok konsantre. Simon, Moerman, Dunston, Pleiss ve Miçiç hep hazır. Hatta Beaubois bile yeniden katkı vermeye başladı. Barcelona, 4 maçlık seride bile çok istikrarsız görüntü çizdi. Kimin ne kadar ve nasıl oynayacağı belli değil. Halen bir planları yok ve günlük hareket ediyorlar. İki maç Hanga sahne aldı, takımı o sırtladı. Son maçta Kyle Kuriç 19 sayı üretti. İstikrar yakalayamadılar, bu da temsilcimiz için bir avantaj.
Ataman hedefe kilitlendi
Coach Ergin Ataman da sezon başından bu yana hedefe kilitlenmiş durumda. O da çok konsantre ve takımı iyi hazırlıyor. Kimden ne kadar verim alacağını çok iyi biliyor. Bu şartlar altında, bir aksilik olmazsa Anadolu Efes’in bir kez daha galip gelip Fenerbahçe Beko ile beraber 2. Türk takımı olarak Final-Four’a kalacağına inanıyorum.