Arama

Popüler aramalar

‘’14 tamam 15'e‘’

Tamam Galatasaray bu sezon gönüllerdeki futbolu örneklemekte güçlük çekti. Güçlük çekti de, hayallerin neredeyse tamamına yakının gerçeğe çevirip sevenlerini mutlu etmedi mi? Bence etti. Geçtiğimiz sezon en yakın rakibi Fenerbahçe’ye 9 puan fark atan Terim ve ekibi yine 7 puan önde ve farkı daha da arttırma yolunda emin adımlarla yürüyor. E bu vaziyette haklı olarak, Galatasaraylı’ları mutlu ediyor.

Hele hele bizim jenerasyon gibi uzuuun yıllar kendini sıkmaktan, akut kabız problemi üzeri bir de prostatlı amblemi takmışları daha da yoğun mutlu ediyor. Bizler bu organları, elbette damarları durduk yerde hasara uğratmadık! Ikına, sıkına, zorlana, korka korka sezonlarca duman olduk arkadaş. Aptese son anda yetişmeye çalışan ishalli gibi, ‘son anda şampiyonluğu yakalayan sıkışmış’ profilinden hepimizi son iki senedir kurtaran başarıyı ve rahatlığı paylaşacağımıza, Terim’in ne yapacağını tasavvur ediyoruz! Ne yapacak? Bodrum’da başarının tadını çıkaracak, İngiliz milli içeceğinin akşam üstü kayfine varacak. Sonra Adana kebaplar yapılacak, Şalgam suları içilecek. Arada da mis gibi Tekirdağ havası solunacak. Uzun lafın kısası sezon boyunca yaşanan yorgunluk ve gerilim atılacak. Terim ve ailesinin hakkı olmalı bu.

Terim’i biraz rahat bırakın

Bir kısım arkadaşlar Terim’in anasının ak sütü gibi kazanılmış hakkını teslim etmek yerine, olasılıkları kurcalamanın dipsiz ipine sarılmayı tercih ettiklerini üzülerek izliyorum. Adamı biraz rahat bırakın arkadaş. Her pozisyona da ‘gaz’ sıkılmazki! Ha vatandaşın üzerine her fırsatta gaz bombası atan polis, ha her fırsatta Terim’in üzerine dedikodu ve söylem bombası bırakan siz! Lüzumsuz gaz sarfiyatınız yüzünden ortalığı helikopter ebadında sivrisinekler sardı, farkında mısınız? Hele hele Kocaman’a sorular yönelten, uzaktan kumandalı sivrisineğe bayıldım vallahi. Anofel cinsinin hallicesi. Ne biçim bir terbiye ve ustalıktır o? Küçümen ısırıklarıyla Kocaman’ı tatlı tatlı kaşındırıyor, gülümsetiyor ama hastalık mikrobunu farklı farklı adreslere bulaştırıyor! Kocaman hesapların, küçümen adamının eserine selam olsun e mi?

Paslar yanlış yere giderdi!

Nereden nereye geldik? Evet şu sıralar bozulduğum o kadar çok şey var ki, neresinden başlayıp, nerede duracağımı kestirmekte zorlanıyorum bazen. Mesela Kral, Golcü, Kaptan, Şakird, Mebus Hakan Şükür! Sakaryaspor AKP zihniyeti belediye başkanları sayesinde yer ile yeksan olmuş batmış, değerli hemşerimiz İstanbul BB’yi Diyarbakır’a nakletmenin peşinde! Gel de yıkılma! Neyse ben tutundum da, İstanbul BB tutunamadı galiba, yıkıldı! Hakan kime ‘Maşallah’ dese, viraneye dönüyor hamdolsun. Galatasaray’a ilk geldiğinde de, fabrikatördüm! Televizyon yıldızıydım, dev yazardım oysa şimdi Serdivan tepesinde her tarafı delik-deşik, dikişli biri, şükür. Oysa viskinin kalitelisini, Aslan sütünün alasını tüketirdim hep ama! Geçen Şükür’ün eski takım arkadaşlarından biri aradı ‘abi işsizim, perişanım, birikimleri de ‘bomb’ ettik, Hakan’ı arıyorum umuru olmuyor, geri dahi dönmüyor’ dedi. Ben de ‘evladım mutlaka cemaate gireceksin, aksi halde hayatta aramaz’ dedim. ‘Girdim abi’ cevabını verdi. Sordum soruşturdum çocuk meğer yanlış cemaate girmiş, Şükür cevap vermez tabii. Zaten yanlış cemaata giren arkadaş futbolculuğunda da öyleydi! Attığı paslar Hakan’a değil, hep Saffet Sancaklı’ya giderdi! Hadi o zaman yaptın, şimdi yapmayacaktın ama haklısın ‘Rabbim Türk’ü korusun da, bari seni de korusun inşallah.’ Merak etme Hakan iş değil ama sana mutlaka hayır dua gönderir. Dua’dan sorumlu bir minübüs dolusu duayen danışmanı var. Önde Şükür, arkasında duayenleri, Şükür.

Efendiiim dedikoduyu hiç sevmem de, daldım yine! Fatih Terim’in kıymetini bilelim, yaptığı işlerin camiayı ne denli mutlu ettiğini de bilelim. Luzumsuz işlerle de kamu oyu ve vicdanını tedirgin etmeyelim... Yeterince sıkıntımız var zaten şükür!

02 Mayıs 2013, Perşembe 20:00
YAZININ DEVAMI

‘’Eskişehir kazandı!‘’

Az süslendiğinde öyle güzel görünür ki, her şey! Hatta haftanın en renksiz, tatsız, hedefsiz müsabakası bile bir başka aroma barındırır içinde. Düşünün yani, TFF bile ceryan ziyanlığı olmasın diye, maçı ısının en ziyade, ışığın da bedava olduğu saate almış. Eskişehirspor çok hızlı başladı ama kısa sürede galiba güneş çarptı.

Kasımpaşa çok değişmiş, kadim dostlarımı aradı gözlerim bulamadı. Ay-Yıldız hamili tarihi kulübün efsane başkanı Erdoğan Aslan’a, Gürcan’a, kardeşi Aslan’a baktım göremedim. Yakup abi gitti, galiba eskinin o şahane sohbetleri de, bitti. Aaah ah efendiler semti, Kasımpaşa padişahım çok yaşa!

Eskişehirspor son zamanlarda yaşadığı başarısızlıklara son vermek isteyen bir hevesle başladı ama henüz 6. dakikada çarpıldı. Sol kanattan başlayan atakta Viudez bomboş pozisyonu es geçti, Ernst topu tekrar kale sahasına gönderdi ve İbricic ikramı reddetmedi 1-0.

Gol sonrası etkili olan taraf yine ev sahibiydi. Eskişehirspor’da da Dede ve Alper’in çok koştuğunu ve iyi işler üretme adına uğraştığını söylemeliyim. Erkan’da milli takım sonrası bir duraklama var. Var da son dakikada kazandırdığı penaltıyla yine katkının kralını yaptı. Sancak’ın kırmızı gördüğü pozisyonda, Abdullah Yılmaz’ın kararı ve yardımcısıyla koordinasyonu doğruydu.Diego dün skoru değiştiren ve sonucu etkileyen futbolcu oldu. İlk goldeki vuruş bir şaheserden farksızdı desem, inanın abartmış olmam 1-1.

Sanki Brezilya’dan attı, kaleciyi İsveçte avladı! Penaltıda öyle, Diego’nun şutu önce üst direğin içine ve filelere 1-2.Kasımpaşa’nın özellikle ikinci yarıda üstün gözüktüğü, Eskişehirspor’un kişisel ustalıklarla oyunu tutmaya çalıştığı bir ilginç karşılaşma. Güneş çarpmasını önce atlatan, sonra toparlanan Eskişehirspor, Samba ustasının müthiş vuruş becerileriyle sonuca ulaştı ve haftalardır süregelen şanssızlığına da son verdi. Kasımpaşa da zirveye yakın yerde konuşlanma ümidini, sanırım şimdilik erteledi.

29 Nisan 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kayış kopardı!‘’

Son haftalarda mükemmel futbol ürünleri sunan Melo, Patriot’a taş çıkartacak bir füze salladı, İvesa’nın savunma kalkanı ancak çelebildi ve topu Burak’ın önüne indirdi. E golcü de affetmedi tabii. Çok şık bir vuruş ve 1-0 dakika da henüz 2.

Böyle erken bir gol bazen atanı bozar, yiyeni zaten bozar! İşte ona rağmen karşılıklı çok çok güzel, itinalı futbol ürünleri, mükemmel hücum girişimleri ve hoşa giden savunma işleri izledim. İzledim de, Bilica ve Dany’nin kayış kopardığından haberim yok! Hamit’in ustaca asisti Drogba ve tribünleri tekrar buluşturdu 20.dakikada 2-0. ‘Sarı-Kırmızılı’lar farka mı gider?’ derken, sürprizi Dany yaptı.

Sol taraftan savrulan topta, Dany’nin göbek saplaması kısa kalıp, yürüyen aksamı çatırdatınca Serdar modifiye 131 gibi süratle aldı gitti, Galatasaray kalesine bıraktı. 2-1 ve dakika 22. Ne Galatasaray’ın, ne de Elazığspor’un skorla zerre kadar ilgilenmeden centilmence, iyi niyetle sahaya koydukları güzel mücadeleyi keyifle izliyoruz. Yekta, Bilica’nın kayış kopardığını, hararet yaptığını, demek ki farketti! Yılmaz Vural’ın kadrolu belalısı topu Brezilyalı’dan kibarca aldı ve egzos ustasının önüne bıraktı. O toptan, Concord sesi çıkarttı valla Drogba! 3-1
Drogba’nın gollerine selam durmamak mümkün değil ama ya pasları? Sanki Köfteci İsmail’in tezgahındaki kaymaklı, ballı kabak tatlısı. Genelde sıkıntılı geçen cuma günleri, bu kez güzel futbol ve net galibiyetle tüm Galatasaraylılar’ı mutlu etti. Yılmaz Vural da mutlu olmalı, çünkü hem Elazığspor kötü oynamadı, hem de bu sahadan Real Madrid dahi 3 yemeden çıkamadı.

İyi insan, Büyük Fenerbahçeli Serkan Acar’a rahmet, tüm sevenlerine sabır diliyorum. Mekanın cennet olsun, Sakaryalı değerli ağabeyim.

20 Nisan 2013, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kaçırmamak lazım!‘’

Sabah kar, öğle vakti yağmur ve müsabaka saatinde de karışık bulutlu. Sahadaki futbolun da karışık, bulutlu ve görüş mesafesinin flu olduğunu zaten herkes gördü. Hele hele Trabzonlular herkesten fazla gördü! Şener’in şifası için takımın kıpırdayacağını ummuş, boşa umutlanmışlardı. Rıza Çalımbay bilindik oyun anlayışıyla sahaya yayılırken, Trabzonspor bilinmedik bir anlayışı, hiç kimsenin anlayamamasına sunmuştu sanki. Colman ve ‘Volcan’ sadece kafiye uyumları nedeniyle mi sahadaydı acaba? İkisinde de hiçbir artı görmedim, Trabzonspor adına. Hatta zaman zaman öyle pas hataları yapıldı ki, Kafkas topun gerekli adrese gidebilmesi için, bir ‘Cargo’ şirketiyle mi anlaşsa acaba, diye düşündüm! Çünkü oyuncularının beklenen adrese ne topu göndermeye, ne de gitmeye hiç ama hiç niyeti yoktu.

Sivaspor kanat oyuncularını iyi kullandı, orta alanını da öyle. Eneramo gençliğimizin manda kasa 280 Mercedes’leri gibi. Endam, boy, bos, güç, kuvvet, sürat hepsi var. Kendisini tutmaktan sorumlu Giray’a 2 defa ‘plakasını alabildiniz mi?’ diye sordurdu! Chahechouhe yazılır, jipçeroke okunur, bir kanat var Çalımbay’ın elinde. Önce Serkan’ı taktı peşine, araya 3 Trabzonlu’yu daha kattı, sonra topa öyle bir çaktı ki, eminim Tolga bile neyin nereden geçtiğini göremedi
1-0 önde ev sahibi. Bir de Eneramo vuruşu oldu, Tolga klas konuşturdu. Devre. İkinci yarı Kafkas’ın aynı kadroyla çıktığını görünce, bir ‘cargo’ hizmeti transferine görek duyduğuna ve bunu kanıtlamaya çalıştığına dair duygularım pekişti. Trabzonspor’un gribal enfeksiyonlu gibi futbolu değişmedi. Atom Karınca’nın oyun anlayışı da ve Erman’la 2-0 önde.
Ümit’in, Halil’e lüzumsuz faulü ve kazanılan serbest vuruşu Sapara’nın mükemmel değelendirmesi. Trabzonspor’u uzatma anında umut iskelesine getirdi.

18 Nisan 2013, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Mandepsi!‘’

Her iki teknik adam da mandepsiye gelmemek için ne lazımsa yapmış, öyle olunca da, geriye futbol lezzeti diye birşey kalmamıştı. Pozisyonsuz, tatsız, tuzsuz bir karşılaşma.

Burak çok durgun gözüktü mesela hucumda ama bu manzaranın en önemli sebebi Deumi’ydi bence. Çukulata renkli futbol sanatçısı, aynı zamanda da, alt yapısı mükemmel bir de savunma ustası. Pozisyonların orasında burasında değil, hep olması gereken yerindeydi.

Gol pozisyonuna pek rastlanmayan, çıtır futbol gösterileriyle süslü heyacanı olmayan, sonunun ne olacağı merakı hemen herkesi adeta çatlatan bir 90 dakikanın ilk yarısı 0-0 bitti. Bence Galatasaray’da serbest vuruşları kimin kullanacağı da, dikkatle belirlenmeli. Selçuk’un geçen sezon serbest vuruşlardan kazandırdığı bir sürü müsabaka var. Toplamda şampiyonluğa ne denli büyük katkı yaptığını hepimiz biliyoruz. Topu tribüne göndermek için yeterince Galatasaray futbolcusu bulunduğunu da biliyoruz. Uzun lafın kısası Selçuk kullanılmalı!

İkinci yarıda da benzer bir oyun anlayışı hakimdi sahaya. Galatasaray rakibin hızlı adamlarını kaçırmamaya gayret edip, Lomano Lua Lua nın hareket ve hareketlendirme yollarını kesmenin ve kendi kendine çalım atıp zevk yapmasını sağlayacak önlemleri almış. Başarlı da oldu. E ileride de her an oyunun skorunu değiştirebilecek değerde yıldızları var Sarı-Kırmızılılar’ın. Drogba ve Sneijder’in çok farklılık ve artı değerler kattığını, Galatasaray’ın hücum aksiyonlarını daha da çabuklaştırdığını düşünüyorum. Drogba golcü ötesi harikulade asistlerin de yapımcısı. Son derece kontrollu ve dengeli giden oyunun 52. dakikasında Drogba çok temiz bıraktı Sneijjder’in önüne. Hollandalı çok rahat, telaşsız aldı ve az sürüp topu arka direğe bıraktı: 0-1. Gol Galatasaray’ın risksiz, dikkatli ve doğru futbol anlayışı kalite belgesidir.

Galatasaray çok zor bir deplasmanı, 3 puanla aşmayı başarıp Şampiyonluğa doğru bir emin adım daha attı. Bu saatten sonra çoşkulu ve deli dolu, çılgınca futbol fiestaları değil, akılıcı ve kaliteli, elbette serinkanlı senfoni orkestrası kalitesi izlettirecektir Terim, Galatasaraylı futbolseverlere. Bu derli toplu ve kendinden emin gösterinin mandepsiden uzak, mutlu sonla noktalanan versiyonunu izledik Karabük’te.

14 Nisan 2013, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Bir başka dünya!‘’

Galatasaray’ın işte bu yıldızlar topluluğunu nasıl darmadağın ederek, adeta ‘SOS’ çığlıkları atar hale getirdiğini detümdünyanın duymasını isterim. Cim Bomdün gece topla daha fazla oynayan taraf, hattaMadrid deplasmanında en az rakibi kadar pozisyona girip maalesef 3 gol yiyen taraf. İstanbul’da da neredeyse 0-4’le başlayan taraf! Yine Ronaldo, yine erken gol vakti ve henüz 8. dakikada 1-0 önde Dünya devi. Kontrollü, avantaja koşturacak golü bulmaya niyetli, son derece ciddi başladı.Madrid’liler devreyi kendi kontrollerinde istedikleri tempoda ve sanki turu yakalamış olmanın özgüveni içinde bitirdiler. Son 45 dakikada acaba başlarına ne gelir? Hiç düşünemediler! Oysa korkuyu gördümben Madrid’lilerin gözlerinde!

Coşkuyla başladı

İkinci 45 dakika’ya Sarı- Kırmızılı Aslanlar çok farklı bir ruh hali ve futbol standartlarında coşkuyla başladı. Sadece kendi taraftarlarının değil, RealMadrid vetümİspanyol, hatta
Avrupa’lıların da nefesini kesti! Eboue,Madrid’de çok arayıp da bulamadığı golü İstanbul’da buldu. Ceza sahası önünden topu adeta bir kristal avize gibi Lopez’in kale tavanına astı, geceyi ışıldattı: 1-1. Amrabat’ın hareket, Sabri’nin canlılık kattığı Galatasaray 71. dakikada Sneijder’in şahane golüyle 2-1 öne geçti. Tribünlerin büyük çoşkusuna Drogba da katıldı ve eşsiz güzellikte bir ayak figürüyle skoru 3- 1’e taşıdı. Bu gol ‘hepimizi acaba tur gelir mi?’
umutlarına da taşıdı elbette. Çünkü geride gol bulunabilecek uzuncazaman vardı ama olmadı.
Galatasaray’ın Avrupa zirvelerine layık bir kulüp olduğunun yine kanıtlandığı muhteşembir geceydi dün gece. Galatasaray’ın buralarda devamlılık sağlaması ve her daim bulunması gerekliliğini ısrarla savunuyorum. Ne denli haklı bir arzunun içinde bulunduğumuda, şu harikulade Aslanlar topluluğunun ikinci yarı yaptıklarını görünce anladım. 3 devre sonra Galatasaray da bir başka dünya takımı olmakla ilgili ne gerekiyorsa yaptı.

Onurla izledim

Özgüven, inanç, kazanma arzusu, pozisyon ve bu sefer mükemmel goller Cim Bom’la beraber. RealMadrid’in nasıl bir gerilim yaşadığı, panik yaptığı ve Galatasaray’ın 4. gole yaklaştığını, umuda koştuğunu onurla izledim. Bu müthiş 45 dakikayı soluyorken, Norveç’li hakemin Real Madrid’e nasıl büyük bir güzellik yapıp, ne denli avantadan bir beleş avantaj
sağladığını düşündüm. Galatasaray’ı RealMadrid ve Norveç’li el ele verdi ve eledi. İki karşılaşmanın sonunda Real Madrid gerçeğiyle birlikte, ortaya çıkan İspanyol’ların iyi korunduğudur.

10 Nisan 2013, Çarşamba 20:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hamle arızası!‘’

Çabuk oynayan, iyi pas yapan her rakip, Sarı-Kırmızılılar için potansiyel tehlike! MİY iyi futbolculardan oluşan kadrosuyla, bulunduğu mevkiye hiç de yakışmayan bir topluluk. Kaliteli futbolculardan kadro kurmanın, başarı için yeterli olmadığının da kanıtı olmalı yaşadıkları dram ve bulundukları yer!

Burhan Eşer, müsabakayı eşeleyen adamdı dün gece! Önce çok Galatasaraylı’nın kamera şakası gibi algıladığı rahat bir gol attı. Sonra da Sarı-Kırmızılı savunmayı eşeledikçe eşeledi ve toz toprak içince bırakıp, façasını bozdu! Eğer Muslera olmasa MİY’in ilk yarıyı 3 golle önde bitirmesi, işten bile değildi. Dany’nin ihracı da Abay’ın doğrusu, Galatasaray savunması defosudur. Sonra kenarda neler oldu tam olarak bilemiyorum ama Terim’in her önüne geleni ırgalama arzusunu, şık bulmadığımı paylaşmak istiyorum. Sakin olmalısın artık Hoca! Cemaat-imam örneğinin yüzde 100 doğrulanmış halidir Galatasaray’daki. Terim öksürürse Şaş ve Davala da mutlaka hapşırıyor. Olmuyor!

Drogba transfer edildiği zaman çok önemli bir golcünün takıma kazandırıldığını düşünmüştüm, ama yanılmışım. Didier Drogba hemen hepimizin örnek alması gereken değerlere sahip ‘önce insanlık ve erdem’ temsilcisi, mükemmel bir LİDER PROFİLİ... Galatasaray değerlerine öylesi yakışan ve gelir gelmez camianın asla unutamayacağı bir sembole dönüşeceğini her hali ve eylemleriyle ilan eden değerli insan, ‘büyük futbolcu’ya bir futbolsever olarak teşekkür ve şükran duygularımı sunmak isterim.

07 Nisan 2013, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Her birimde!‘’

Bu bir süreç meselesi... Real Madrid buralarda nasıl oynanacağını kavramış ve gol pozisyonlarını değerlendirmeyi, özellikle bizim türümüzde hata yapan rakiplere karşı adeta sıradanlaştırmış!. Bu konuda daha almamız gereken çok yol var. Kabullenmek zorundayız. Kabullenmemeye niyetlensek de, öyle kolay ve basit yollarla golü buluyorlar ki. Zorla kabul ettiriyorlar yani! Aslında dün gece Galatasaray’ın şansı da yaver gitmedi. Galatasaray’ın savunma önlemleri ve dikkat anlamında, Real Madrid’ten alması gereken çok ders var. Aslında Madrid şehrinden, trafiğinden, yeşil alanlarından, taraftar yapısından, stadyumundan ve çim bakımından almamız gereken çoook ders var.

İspanyollar’ın sadece futbolları değil, yaşam standartları da komple. Müsabakadan önce saatlerce yağmur yağdı, delicesine bir tufandı adeta. Ne yollar kapandı, ne de sel bastı. Stada gidip zemine baktığımızda, sanki günlerdir yağmur yağmamış, herşey normal yolunda gitmişti. Oysa normal giden sadece sistem ve işleyişti. Böylesi organize bir ülkenin organize spor kulübüne karşı, Galatasaray’ın mücadelesi takdir edilmeli ve sadece yeşil sahalarda, sportif yarışlarda değil, yaşamın her biriminde yetişebilmenin çareleri üretilmeli. İspanyollar’a karşı her birimde 3-0 yenik vaziyetteyiz biz!

04 Nisan 2013, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI