‘’Farklı dünyalar!‘’
Gerçeklerden asla kaçamazsınız. Ne kadar örtbas etmeye çabalayıp, realiteden ne denli kaçsanız; sizi mutlaka yakalar. Hele hele sportif yarışmalarda. Mesela milletçe çok bildiğimize inanıp, külliyen aşina olduğumuz futbolda! Tıpkı dün gece Eindhoven'da yakaladığı gibi yakalar, fena yapar. Zahavi 3, Mario Götze 2 sayısı ile beşi bir kalede bahtsızlığına uğrarsınız! Maruz kalınan bu akıbet sonrası da ne zemini, ne hakemi, ne de yönetim veya başkanı suçlayamazsınız! Hernandez'in start düdüğü işle birlikte 'farklı dünyalar' gerçeği hemen sırıttı. E tabii 90 dakika boyunca bizim adımıza acı, ev sahipleri adına da mutluluk nidası oldu. Muslera ıskası, gecenin yıldızı Zahavi golü 1-0 Kırmızılılar ile matemi peşinen kabul etmiş Siyahlılar arasında her açıdan muazzam fark vardı. Bu mesafe 5 gole kadar vardı!
Usta sürücü…
Teknik, taktik, fizik kalite, oyun anlayışı, zihinsel ve bedeni çabukluk, kavrama yetisi hakkındaki saptamaları; futbolumuz teknik yorum üstatlarına bırakmayı uygun buldum. Kara şanzıman kamyonla, otomatik vites aracı düzgün zeminde yakalayabilen usta sürücü hiç olmadı! Nokta.
‘’Esenyurt ‘tan esenler...‘’
Galatasaray - Kasımpaşa müsabakası için Esenyurt’a gidiş bir alem, dönüş ise bambaşka bir alemdi. Adapazarı - Florya yol süresi 2 saat. Florya ile Necmi Kadıoğlu stadyumu süresi de iki saat! Müthiş zorlu, feci kalabalık trafik. Civa gibi başıboş hareketlilik (!) fakat o hareketliliğe karşın trafikte muazzam durağanlık! Maça kılı kılına yetiştim. Saat 8 gibi ayrıldığım stadyumdan Menekşe, Florya, Yeşilköy istikametine doğru gitmeye çabalarken gecenin 10’u oldu bile. Ve o saatte Akvaryum ‘ önüne ancak gelebildim. Acaba trafiktekiler mi, yoksa balıklar mı akvaryumda? Vallahi çözemedim!
Uzun süredir Adapazarı’ndayım. Galatasaray Başkanı Burak Elmas’ı kutlayabilmek, Esenyurt ‘da kısmet oldu. Devre arası kısa süre sohbet ettiğimiz Burak Elmas ve Fatih Terim’e hayırlı başarılı sezonlar dilerken ‘90’lı yıllardan üçümüz varız burada ’ dediğimde, Terim ‘ olacağız inşallah 30 sene daha ‘ cevabını verince ‘biz Rabbimizden 45 sene dileyelim de, yüce Yaradanımız kabul eder evvel Allah’ dedim.
Elmas ve Terim gerçekten moralli ve her halleriyle güven yansıtan görünümdeydi. Elmas tribüne girdiği andan itibaren, pozitif enerjisini yansıttı herkese. Böylesi olumlu profil Galatasaray‘ın geleceği konusunda camiayı birlik, beraberlik, dayanışma ortamına doğru yönlendirecektir diye düşünürüm.
Futbolculara gelince; geçmişte Hakan Ünsal’dan anında mükemmel bir stoper ürettiğine şahit olduğum Terim, yine tecrübesi ve birikimlerini devreye sokacak, alternatif sunacaktır. Sekidika mesela. Hoca ‘hep yavaş gidiyoruz ama sıkıntı yok’ demiş olsa da, savunma ve orta alan pozisyon alma yavaşlığı konusunda gereken uyarıları yapmıştır mutlaka. Ciddi sıkıntılar yaşanabilir yoksa.
Hayırlısı...
‘’Hayırlısı olsun..‘’
Galatasaray camiası yine bir kritik seçim eşiğinde. ‘Hayırlısı olsun...’ demek en güzeli olur belki de.
Kesinlikle hak etmediğini düşündüğüm eleştiri sağanağı, reva görülen ve sağlığını Kulübü için feda eden Başkan Mustafa Cengiz’e ; büyük haksızlık elbette vefasızlık yapılmıştır.
Başkan adayları Galatasaray’ın doğru yönetilmediği kanaatini paylaşıyor. Paylaşıyor da acaba neden bu sürecin 1996 tarihinde start aldığı ve Cengiz döneminde birçok sorunun, kısmen de olsa çözüldüğü gerçeğini itiraftan kaçınıyor?
Vaziyet ve nedenlerini uzun uzun paylaşacak, tartışacağız da. Hayırlısıyla Başkan profili belirlensin ve yola çıksın hele ! Fanatik gazetesinde 26 yıldır kaleme aldığım gerçeklerin; adaylarca, ucundan da olsa vurgulanması, durduğum yerin onur belgesidir.
Transfer limitleri açıklandı Galatasaray yüzde 25 sapma dahil 546.850.687 TL. Yani? 20 kulüp içinde en önde! Ekonomik gidişte düzelme değil de ne? ‘ Buz ada ‘ Galatasaray adası olarak yine gündemde. Kemerburgaz devrede. Florya yine kulübün elinde. UEFA ve CAS’ta alın akı sunuşlarla, başarı sağlandı. İki sezondur kurulan mükemmel kadrolara rağmen; teknik ekip zaafları nedeniyle kaçırılan şampiyonlukları görmediniz mi? Yoksa göremediniz mi ? Belki de gerçekleri gündeme getirmeye, yürekleriniz yetmedi değil mi ?
‘Elimizi taşın altına koyduk... Galatasaray’ı fabrika ayarlarına döndüreceğiz... Reform cesaretini gösterebilmeli... Geleceği belirleyeceğiz... ‘ Diye duyduğum aday sedaları ; ‘yedi tepeden yankılar’ hayal tacirleri korosundan ötesi değildir nokta. Vefa yoluna gidersiniz, bu kafalarla !
‘’Ortada yoktunuz‘’
Roma hüsranı ardından, Bakü’de de kafanızı, beklenen futbol adına kaldırmadınız. Ortada yoktunuz! E ortada yoksanız, savunmada da asla olmaz; hele hele hücumda katiyen bulunamazsınız. Finale layık gördüğümüz ekipte; tempo, ahenk, istek, iştah, plan, program ve doğru kurgu ne yazık ki yoktu. Ramsey benzer üç fırsat yakaladı, ikisi kaçtı birini attı, 1-0 gerideyiz.
Gerideyiz de!
Yine aynı kafa ve aynı tutumla devam etmekteyiz. Topu kazanıp, doğru kullanma adına zerre etkinlik yok, savunma hattımızda defo çok. Dün gece itibarıyla rakip savunmayı şaşırtabilecek ne ayak, ne de kafa vardı bizim çocuklarda! Gary Jacop haklı, ‘Gol atamıyorlar’ demişti. İyi ki atamıyor, hatta penaltıyı dahi kaçırıyorlar! Dakika 6, 13, 17, 24, 56 da kaçtı.
Bale ile penaltı 60’da kaçtı. Yine 71 ve 78, 84 de yüzde yüz fırsatları eğer atmış olsalardı, Türk futbolunda bir elim futbol vakası daha yaşanırdı! Skorda yaşanmasa da 90’da bir ‘Avantürümsü’ gerilim vakası yaşandı, sarı kartlarla atlatıldı. 90+’da Bale, buz balesi tadında çizgide gitti ve asistinde savunma kalabalığına rağmen; bu turnuva ile ilgili hayaller, Roberts golü ve 2-0 yenilgiyle bitti! Şimdi önümüzdeki turnuvalara ve yeni umutlara bakacağız. Değil mi?
‘’Kulüpsel müsilaj!‘’
Deniz salyası Marmara Denizi’ni sarıp sarmalamadı. Vaka zaten 25 senedir, ülkemiz kulüplerinde vardı! Yıllar geçtikçe müsilaj kulüp yapılarını kapladı. Ve kutsal emanetler, nefes alamaz hale geldi! Neden? Çünkü oksijen seviyeleri, feci şekilde azaldı! Faruk Süren ve bir kısım yönetimi; deniz salyası başlangıç dönemi mimarıdır. Galatasaray doğası ve ekosistemine zerk edilen zehirli maddelerle, dönüşü olmayan bir yola çıkılmış ve profesyonellerin başkana hesap sorduğu vakte varılmıştır!
Kurtulması imkansız
Ergun Gürsoy, Yurdaşen Karahasan, İrfan Kurdoğlu ve son olarak da; Mustafa Cengiz’in helalliği alınmadıkça, Galatasaray’ın entübe vaziyetten kurtulabilmesi zor, hatta imkansız bence. Şükran duyulası fedakâr insanları, sırtından bıçakladınız. Alp Yalman dönemi kadrosu mimarları Ergün Gürsoy ve Yurdaşen Karahasan’dır. E tabii Mustafa Denizli de. İrfan Kurdoğlu’nun nerelerde ne sağladığını da, bilen bilir. Birileri görmezden gelmiş olsa da, yüce Yaradan bilir.
Güneş ve Lucescu'yu hatırladınız mı?
Uzun sözün kısası efsane (!) Faruk Süren ile bir kısım yandaşı ve teknik direktör Fatih Terim; kurulmuş kadro sırtında; şöhret, servet, popülizm zirvesini yudumladı. Kendilerinden başka hiç kimseyi de anmadı! Bu kafa yapısı futbolcu, teknik kadro, masör, cast kim varsa sildi attı. Derin spor kültürü hamili yapı da, uyanıklığı alkışladı. Galatasaray’ın o kadrosu Dünya 3.'lüğünü kazanmıştı. Süper Kupa'yı başkası mı aldı? Acaba Şenol Güneş ve Lucescu’yu hatırladınız mı? O eşsiz kadroya yaklaşabilmek için, ne dövizler batırıldı.
Profesyoneller kalkındı ama...
Benzer jenerasyonu yakalayabilme uğruna ‘deniz salyası’ gibi kulüpsel müsilaj vakası yaşandı! Menajerler, sözde yönetici ve bir kısım profesyoneller kalkındı ama kulüp battı! Bu derin vakayı, virüs ve bakterileri paylaşacağız değil mi?
‘’Kardeş kardeş...‘’
İki devlet tek millet yiğitleri; kardeş kardeş futbol oynadı. Sertlikten, dişe diş mücadeleden Irak. Kısacası ulusal mücadeleler olmazsa olmazı tempodan; dolayısıyla çatırtıdan uzak. Huzurlu bir Akdeniz akşamıydı yani!
Mahmudov’un 28’ de attığı gol vuruşu güzel fakat Altay’ın bildiğimiz formatından henüz uzak olduğu da gerçek 0-1 İki duran top Dervişoğlu ve Ayhan’la 2-1 getirdi. Getirdi de orta alanda görmek istediğimiz pas işleyişi ve oyun akışı örneklenemedi.
Güneş’in hazırlık maçlarındaki performans değerlerini ön plana alıp, kadro yapısına son şekli vereceğini düşünmüyorum. Hoca kafasında plan projeyi çok önceden tamamlamış, çatıdan geçici ayrılacak yiğitlerimize, daima hazır olun’ mesajını net olarak çakmıştır.
Girenler, çıkanlar ve karşılıklı denemelerle, iki taraf yek yapı formatında geçen bir deneme gecesiydi. Hayırlısı.
Oğuz Çetin ve demeçleri dikkatimi çekti. Bu şahsın sütre gerisine çekilip çekilip sonra birden gelişim adına ortaya çıkması, şimdiye kadar pek hayra alamet olmadı. Hiç kimse Mustafa Denizli’nin FB uçağından, tek başına inişini unutmadı ! Güneş dikkatli olmalı !
Enes ve Kerem şık işler yaptı. Orkun ve Efecan Ay Yıldız’a harbi yakıştı. Allah derman versin kazalardan belalardan ve üç harfli akıllılardan korusun. Amin.
‘’Çeyrek altın !‘’
Sarı-Kırmızılılar’da, Galatasaray başkanına reva görülen davranış kalitesi ve outlet standartları vasfına şahit oldukça, midem bulanıyor. Çıkar beklentisi, koltuk hevesi, imarethane düzeyine taşınıp içi çürütülüp soyulan yapıdan; son parsayı da toparlama hırsı insanları bu denli bozar mıymış arkadaş? Değerli başkanlık makamını, egzajere ediyor olmanın kitabını yazanlar, bravo size! Ne hale getirdiniz kültür, eğitim, vefa, saygı, sevgi, bilim ocağı Galatasaray’ı?
Pahada uçmuş gitmiş!
Uzun yıllar oldu. Gelin hanım ve damat beye nikah armağanı çeyrek altını, 80 küsür liraya almıştım. Geçtiğimiz hafta yine bir dost için gerekince kuyumcuya girip çeyrek altının fiyatını sordum. Cevabı aldığım an; dükkan adeta başıma yıkıldı. Tam tamına rakamla 838, yazıyla da ‘sekizyüzotuzsekiz’ lira. Dükkandan gerisin geri çıkarken kendi kendime söylendim ‘çeyrek altın da, tıpkısının aynısı bizim futbolumuzun değerleri gibi! Hep çeyrek ama pahada uçmuş gitmiş!’
Böyle insanlık mı olur?
Sadece pahada mı? Yok canım; vefa, adamlık, değer bilme, sözünü tutma, hakkaniyet, iyi niyet, dürüstlük ne varsa insani değerler adına, alayında! Mustafa Cengiz’in ağır rahatsızlığı sürecinde, Galatasaray camiasına bakıyorum. Yazıklar olsun, pes doğrusu. İnsanım diyen her kimse, ona soruyorum ‘böyle insanlık mı olur?’
Hangi cesaretle...
Galatasaray profesyonelleri hangi cesaretle, Mustafa Cengiz ve yönetimine hesap soruyor. Biri el yazısıyla mektup yazarken, daha dünkü fide(!) Twitch yayınında Florya’yı anlatıp, kaşeliyor! Her anlatanı ve ortalığa atlayanı dikkatle izliyorum, en çelebisinden; döneminde en çok para kazanıldığı halde, zerre bırakmayanı da. 50 senedir sadece masanın alan tarafını işgal edip, kendisi ve takımından başka hiç kimseleri barındırmayanı da. Bal tutup parmağını yalayan, sonra ortadan toz olanları da evvel Allah. Paylaşacağız çeyrek kaldığı halde, ederi uçup gidenleri değil mi ?
‘’Kaynama noktası !‘’
Geçtiğimiz hafta sonlanan 90 dakikalar, bu cumartesi gecesinin kaynama noktasında seyredeceğini ilan etmişti. Son âna kadar öyle de oldu! Hemen herkesin bedeni başka, aklı başka şehirlerde. Gözleri önündekine bakan yok, öte taraftaki mücadeleyi takip eden çok. Açık ve net ifade etmeliyim ki, tüm müsabakalar çatır çatır futbol mücadelesi kapsamında geçti. Helal olsun böylesi 4X4 sportmence finale.
Galatasaray baskılı başladı, pas yapan fakat sürpriz hamle ve rakip aldatan hamlelerden uzak statik bir yapı. Malatyaspor 3 tehlikeli atak yaptı 39'da Adem, Aslan’ın aradığı golcü kalitesine has vuruşu, Muslera kalesine yolladı 0-1 Sürpriz mi? Acı sürpriz. Sarı Kırmızılılar'ı gol sevinciyle çok zıplatmış Büyük, bu sefer büyük üzüntüyle oturdukları yere çaktı!
Şampiyonluğu hediye etti
Galatasaray baskıyı bırakmadı, 53’te Halil Dervişoğlu 1-1, 60’ta Babel 2-1’e taşıdı skoru. Yeni Malatya’nın kalecisi Ertaç yüzde 100’lük çok golü kurtardı, direnişini 90+3'te Oğulcan kırdı: 3-1. Son anda anda Mohamed koptu gitti, golü yapamadı. İstanbul heyecanı bitti, İzmir’den gelecek sonuç beklendi ve Göztepe'yi 2-1 yenen Beşiktaş şampiyon oldu. Tebrikler...
Galatasaray sözde Galatasaraylı iç mihrakların verdiği, zararlar neticesi şampiyonluğu Beşiktaş'a hediye etmiştir. Yazıklar olsun!