‘’1 puan önemli‘’
Monaco maçında harika işler yapan Trabzonspor için bu karşılaşmada güç ekonomik kullanılmak zorundaydı. Son derece kontrollü başladılar oyuna... Daha çok bekleyen gibi gözüken ama fırsat kollayan bir Trabzonspor vardı ilk bölümde... Ev sahibi Beşiktaş ise beklendiği gibi önde baskıyla oyunun kontrolünü daha en baştan elinde tutma niyetindeydi... Trabzonspor merkezi son derece başarılı kapatırken, rakibi Beşiktaş’ı kanatlara mecbur bıraktı... Bu seçenekte de Weghorst’un her iki kanada yaklaşıp duvar oluşu dikkatlerden kaçmadı. Beşiktaş’ın defanstan oyun başlatma seçeneklerinin hepsinde bu kez ön alan baskısıyla Trabzonsporlu oyuncular rakiplerinin tüm oyun kurma seçeneklerini etkisiz hale getirdiler... Trabzonspor gücünü 90 dakikaya yayabilmek adına ilk 45 dakikada özellikle “Tempoyu ben ayarlarım” diyen taraftı... Dakikalar 11 olduğunda Trabzonspor bir korner atışından Maxi Gomez’le golü bulan taraf oldu. Yine bir kornerden ikiyi de bulabilirlerdi. Son dönemin formsuz ismi Larsen’in kendi kalesine golü durumu eşitledi.
Büyük ve stratejik
Baskı modeliyle Trabzonspor ikinci golü de bulup soyunma odasına avantajlı gitti. İkinci yarı başladığında bu kez tempoyu ben ayarlarım diyen taraf Beşiktaş takımı oldu ve bu tempo Trabzonspor’un daha da yorulmasına sebep oldu. Yorgunluk emareleri, kenardan katkı düzeyleri Beşiktaş lehine olunca Trabzonspor açıkçası durumu mecburiyetler nedeniyle idare eden taraf oldu. İki kez öne geçip berabere kalmak kötü gözükse de, deplasmanda bir büyük ve stratejik önemde karşılaşmadan bir puanla çıkmak önemliydi. Üstelik enerjisinin büyük bölümünü Monaco maçında tüketmişken...
‘’Fırtına moralli geliyor‘’
Trabzonspor, İstanbul deplasmanlarını seviyor. Ligin artık olgunlaşmaya başladığı dönemdeyiz ve mazeretlerin kabul görmediği bu haftalarda rakip Beşiktaş... Trabzonspor ilginç bir hafta yaşıyor aslında. Örneğin Kasımpaşa maçını oynayarak İstanbul’a gelseydi yani bir lig maçını oynayarak gelmiş olsaydı değerlendirmemiz, rakip değerlendirmeleri ne kadar da farklı olacaktı bir düşünün... Şimdi arada oynanmış müthiş bir Monaco maçı sonrası deplasmana gelinmesi tüm planların revize edilmesi anlamı taşıyabilir. Bu Trabzonspor o Trabzonspor değil dedirttiler diye düşünüyorum. Monaco maçı bir Avrupa ligi mücadelesiydi. Kasımpaşa maçı ise bizim lig. Apayrı dinamikleri olan iki ligde Trabzonspor’un kulvar değişiminde performans artışı lige de olumlu yansır...
Analizler, son maça odaklı
Valerien Ismael’in analizleri Abdullah Avcı’nın son maçına odaklı olacaktır... Orta alanlar yine oyunun şekillendiricisi olur... Kenarları iyi kapamalı Trabzonspor... Kartlara dikkat edilmeli... Beşiktaş ev sahibi hüviyetiyle önde, hızlı, tempolu başlamak isteyecektir. Monaco maçının da ilk bölümünde yani gole kadar olan ki bölümdeki Trabzonspor Uğurcan’ın da mükemmel sezon başlangıcı gibiydi, benzer durum pekala Beşiktaş maçında da yaşanabilir... Bu kez Uğurcan’ın performansına bırakmadan, ilk bölümlerinde Hamsik, Gbamin ve Bakasetas üçlüsü rakibin temposunu düşürebilir. Gbamin yükselen performansıyla Beşiktaş maçının da belirleyici oyuncularından olur.
Umut da tercih edilebilir
Trabzonspor, bu akşam Monaco maçının 11’i ile maça çıkılırsa da kimse şaşırmaz... Ancak Abdullah Avcı Maksi Gomez gibi güçlü bir figürü Umut Bozok’la birlikte de tercih edebilir. Yüksek olasılıklardan biri de Abdülkadir Ömür sahne alır ve aynı Ömür yükselişe geçen takımı gibi sıranın kendisine geldiğini Beşiktaş maçında herkese hissettirebilir.
‘’Gövde gösterisi‘’
Akşam üzeriydi. Abdullah Avcı sosyal medya hesabından bir mektup yayınladı. Sıra dışı bu gelişme herkes gibi bizleri de heyecanlandırdı. Mektubun satırlarını okurken ‘yine yakmış yar mektubun ucunu’ şarkısı aklıma geldi. Hoca, Kasım ayını işaret ediyordu. Daha önce de işaret ettiği gibi, ben sözümdeyim, siz de bize inanın diyordu. Haftanın başlangıcında duygusal gitgeller yaşanması; Monaco maçını ‘anlamlının da anlamlısı’ haline getirmeye yetmişti. Dün gece ‘Türkiye Ligi’nin şampiyonu olarak buradayım’ mesajı verilirken, gruptan çıkma adına müthiş bir skor elde edilmiş oldu. Gövde gösterisiydi adeta...
Dev bir gece yaşattı
Oyuncu tercihlerine, tercih sürelerine, değişikliklerin niteliklerine kadar konuşulacak dev bir gece yaşattı Abdullah Avcı ve ekibi. Uğurcan Çakır ‘geri döndüm’ dedi, oyunu tuttu, sonrası çorap söküğü gibi geldi... Müthiş gece teknik adamın mektubunun son paragrafında maçtan 3 saat önce özetlenmiş gibiydi: “Unutmayın. Biz ılık bir bahar rüzgarı olmak için gelmedik. Fırtına olup esmek için geldik. Bu takıma, bu toprağın çocuklarına, ailemizin her yeni evladına, anlık sonuçlara yenilmeden, bir bütün olarak güvenin, eskisinden daha çok inanın ve bunu onlara hissettirin...”
‘’Fabrika ayarlarına dönmeli!‘’
Trabzonspor evinde çok önemli bir rövanş mücadelesi verecek. Deplasmanda hikayesi umutlarla başlamış bir karşılaşmanın hesap dışı gelişmelerle bambaşka bir yere gittiğine hep birlikte tanıklık etmiştik. Kabul etmek gerekir ki Monaco, grubun favori takımı. Yine kabul etmek gerekir ki Trabzonspor da bu grubu ilk 2 içinde bitirmesi beklenen diğer takım... Hafta başında Kasımpaşa önünde mutlak favorisi olduğu karşılaşmada, 1 puana rağmen, bir çok açıdan maçın kaybedeni gibiydi Trabzonspor.
Taraftarların oyuna reaksiyonu, özellikle bazı oyunculara reaksiyonu keyifleri kaçırmıştı. Dün artık dünde kaldı. Fırsat bir kaç gün içinde yine ayağına kadar geliyor Trabzonspor’un.
Takım savunması önemli
Monaco ilk karşılaşmada 10 kişi kalan rakibine karşı istediği an tempoyu artırıp; istediği golleri bulan taraf olmuştu. Şimdi karşılaşma 11-11 yeniden başlıyor, tıpkı orada oynanan ilk 10 dakikadaki gibi. Asla unutulmamalı, bu bir gruptan çıkma maçı ve Monaco bu grubun favorisi. Ancak bu maçın değil. Haliyle aslına rücu etmiş bir Trabzonspor oyunu gerekiyor. Aslına rücu etmiş, fabrika ayarlarına dönmüş bir Trabzonspor ise; takım savunması demek. Oyunu doğru başlatmak, doğru kurgulamak demek. Doğru kapanmak, alan daraltmak, geçişleri doğru zamanda yapmak demek. Rakibe at koşturan alanlar bırakmamak demek.
Kilit nokta taraftar
Bunları koca oyun boyunca yapabilmek için de sıkça geri ve yan pas demek. Taraftarlar bu ikisini sevmiyor olsa da bunun bir oyun kurma stratejisi olduğunu kabul etmek gerekiyor. Geri ve yana paslarda tempo ve hız konusunda haklı eleştirilere ben de katılıyorum. Ancak bu akşam sabır oyunu, pas oyunu, geçiş oyunu... Özetle de oyuna dair oluşturulacak ‘her üçgenin en önemli açısı taraftarlar olacak’. Böylece Bakasetas daha rahat şut atacak, Trezeguet daha fazla defans arkasına koşacak, Trabzonspor grubun liderinden en az bir puan alacak.
‘’Bu oyun düşündürücü‘’
Agresif olmasa da önde sakin basan bir Kasımpaşa ve Bartra ile uzun oynamaya mecburmuş gibi bir başlangıç oyunu oynayan Trabzonspor... Orta alanı etkili kullanamayan,Hamsik’in bile pas alma ve atma konusunda eski günlerini aratan görüntüsü o bölgeyi tamamen işlevsiz hale getirdi.Düşük enerji, düşük yardımlaşma isteği, düşük profilli oyunu kaçınılmaz hale getirdi. Kasımpaşa için istenen ortam, Trabzonspor içinse rahat bir ilk yarı geçilmiş oldu. Aslında bu karşılıklı başlangıç fazı ilk 45 dakikanın nasıl geçeceğinin de işareti gibi oldu. Bu tarz 45 dakikaları Trabzonspor’un uzun zamandır oynadığı düşünülürse ilk yarıdan beklenti zaten bundan fazlası değildi. İkinci yarıda hamlelerle, oyunun karşılıklı hareketlenebileceği beklentisi açıkçası kısmen karşılık buldu da...
Fırsatı kaçırdılar
Hamlelere, risklere, karşı alanda daha sık görülmelerine rağmen, istenen Trabzonspor ortaya çıkamadı. Liderlik şansı, psikolojik üstünlük fırsatı böylece kaçırılmış da oldu. Sağ ön tarafı bir türlü tedavi edilemeyen, edilse de tedaviye yanıt vermeyen, verdirilemeyen Trabzonspor değişim sancıları çekmeye devam edecek gibi görünüyor. Kabul edelim oyunda tempo son derece düşüktü, Trabzonspor’un hızlanacağını düşündüğümüz anlarda ise; sarı kartları bile bir şölen havasında uzun uzun, dura dura verip not alan hakemin kaleci Ertuğrul’u zaman konusunda uyarması son derece ironik bir durumdu. Trabzonspor kaybetti. Daha kötüsü oyunu umut vermedi. Dışardan anlamak güç ama oyuncuların yardımlaşamıyor olmaları düşündürücüydü.
‘’Hücum gücüyle kazanır‘’
Trabzonspor kazanması halinde liderlik koltuğuna oturma şansına sahip. Monaco ile oynanacak rövanş öncesi Bordo- Mavililer bu fırsatı kaçırmak istemeyecektir. Sağlam bir Bakasetas ve Hamsik’le birlikte Gomez ile Umut’un çok pozisyona girdiğini görebiliriz. Bu hücum gücü, Fırtına’yı avantajlı kılıyor.
Trabzonspor, UEFA Avrupa Ligi’nde aldığı mağlubiyet sonrası bugün çok önemli bir karşılamaya çıkıyor. Aslında bir o kadar da; ‘perşembe günkü rövanş öncesi çok önemli bir maç’ da diyebiliriz. O nedenle bakış açısını değiştirmiş bir Trabzonspor futbolda düne asla takılmadan, günü ve yarını planladığını göstermek için Kasımpaşa maçını fırsata dönüştürmek isteyecektir. Kasımpaşa maçının kazanılması halinde Trabzonspor’un liderlik koltuğuna oturma ihtimali söz konusu. Bu psikolojik oyunda liderliğin ne kadar önemli olduğunu daha bir yıl evvel test etmiş bir takımın bu fırsatı tepmeyeceği ortada. Ligde yükselişte Trabzonspor. Avrupa konusu şimdilik rövanşını bekler durumda. Hâl böyle olunca Trabzonspor eleştirilerden de olumlu etkilendiğini taraftarlarına göstermek için Kasımpaşa maçını mutlak kazanmak isteyecek. Maxi Gomez kendini affettirmek için ekstra işler yapabilir. Trezeguet’yi kendi yerinde izlerken, Umut’u sağ önde görürsek şaşırmayız.
Trezeguet damga vurur
Bambaşka bir Trabzonspor izleyeceğimizi düşünüyorum. Monaco’da skora ve mücadelenin zayıflığına rağmen 90 dakika takımına destekten vazgeçmeyen taraftarlarının, Trabzon’daki tezahürünü de iyi hesap etmiş bir oyuncu grubu sahada olacaktır. Trezeguet gol ve asistleriyle maçın adamı olabilir. Sağlam bir Bakasetas, Hamsik’le birlikte sahada olursa Gomez ve Umut’un rakip ceza sahası içinde kaleciyle burun buruna kalacağı çok pozisyon izleriz. Kısacası bu hücum gücü, Fırtına’yı avantajlı kılıyor.
‘’10 kişiyle de mümkündü!‘’
Açıkçası son derece dengeli başlayan bir karşılaşmaydı Monaco-Trabzonspor maçı... İlk 10 dakikalık periyotta herkesin aklından geçen düşünce özetle “biz bu rakibi yeneriz ya da en azından berabere kalır, avantaj elde ederiz” şeklindeydi... Dakikalar 11’i gösterdiğinde tribünlerde, saha içinde ve ekranları başında olan herkes için büyük bir şok yaşandı... Futbolda bunlar var diyenler elbette olacaktır ama... Karşılaşmanın belki de en anlamsız, en tuhaf, en kabul edilmesi zor pozisyonunda Maxi Gomez rakibine yaptığı hareket sonrası ‘VAR’ kararıyla takımını eksik bıraktı.
2-0 maçı bitirdi
Bir Avrupa bileti için çekilen cefa, harcanan dövizler düşünüldüğünde bu tip kırmızı kartların ağırlığı daha da net anlaşılabilir diye düşünüyorum. Elbette 11. dakikada maç bitmedi, 10 kişiyle de doğru oyun ve doğru oyuncu tercihleriyle oyunda kalınabilirdi. Lakin böylesi zorlu bir takım ve deplasmanda direnmeyi, savaşmayı, öncelikle kafasında bitirmiş bir oyuncu grubuna dönüştü sahadaki futbolcular. Çok kısa sürede kalelerinde gol görmeleri de bunun en önemli işareti oldu. Soyunma odasına bu skorla gidilebilirdi ama o da olmadı. 2-0’lık ilk yarı sonucu maçı da bitiren unsur oldu. 10 kişilik oyundan çıkan malzeme bu kadar olabilirdi, denilebilir... Ancak oyuna bir oyuncu girdi ve aslında 10 kişiyle de savaşmak mümkün dedirtti adeta... Bakasetas’ın oyuna girişinden bahsediyorum elbette...
‘’Bu dönüş önemliydi‘’
Orta sahası kolay geçilince, orta alanda ciddi ciddi değişikliğe gitti Abdullah Avcı. Risk aldı. Risk aldığı dakikalarda da tempo kazandı Trabzonspor. Tempo kazanan Trabzonspor, rakip alanda önce penaltı kazandı. Penaltıyı Bakasetas gole çevirdi ve oyunda tüm akış Kayserispor tarafına doğru da dönmüş oldu. Psikolojik üstünlük de Trabzonspor lehine dönünce, golcüleri devreye girdi. Maxi Gomez, Umut Bozok’un önüne harika bıraktı ve gol vuruşları çok iyi olan Umut Bozok da golü yapmakta zorlanmadı. Milli ara dönüşleri sıkıntılıdır. Milli aralardan dönüşlerde hiçbir şeyi bıraktığınız gibi bulamayabilirsiniz. Bu durum yıllardır böyledir. Milli takımlarına gidenler, idmanlarda sayısal eksikler, idman kalitelerini de direkt etkileyen unsurlar. Hâl böyle olunca, Trabzonspor’un da nasıl döneceği merak konusuydu. Oyun anlamında çok iyi bir dönüş olduğu söylenemese de skor ve sonuç anlamında mükemmel bir dönüş oldu. Son şampiyonun, şampiyonluk sezonunda bu tip maçlar oynadığı ve sonuç aldığını hatırlayalım. Haliyle bu oyuna rağmen sonuç almak önemliydi.
Gomez & Umut uyumu
Trabzonspor’un Avrupa maçı öncesi çok kritik bir maçı kazandığını da not etmek gerekiyor. Bu özelliğiyle de karşılaşma ve galibiyet önemliydi. Maç trafiğine girilirken, kazanmak önemliydi. Oyuncu bazlı bir kaç notumuz daha var. Örneğin;
Abdülkadir Ömür’ün önü boş koşarken bile, ürkek tavırlarla sağına soluna, arkasına bakıyor olması bile cesaretini de yitirdiğini gösteriyor. Maxi Gomez çok büyük bir santrfor olduğunu gösterirken, Umut Bozok’la uyumu da birlikte oynamalarının formülüne itebilir Abdullah Avcı’yı. Uğurcan Çakır maç içinde gitti ama maç içinde de geri döndü. Bu dönüş önemliydi. Takımının dönüşü gibi...