‘’Böylesi görülmedi!‘’
Bank Asya 1. Lig’de geride bıraktığımız haftaya damgasını Denizlispor vurdu. Tabi ki, Boluspor ve Mersin İdmanyurdu’nun aldığı iç saha galibiyetlerinin önemi büyüktü. Ama Denizlispor’un Kasım ayından beri devam eden 3 puan hasreti, Rize’de son buldu. Üstelik teknik direktör Hamza Hamzaoğlu ile yollarını ayıran Horozlar, bu maça yardımcı hoca Kenan Atik ile çıkmıştı. Türk futbolunda enteresandır, hocaların gitmesi veya yeni hocayla çıkılan ilk maçlar, hep o takım adına pozitif olmuştur. Denizlispor da bu gerçeği yaşıdı ve Rize’de, “yarışta tekrar ben de varım” dediği bir galibiyet aldı. Bu maça baktığımda iki takım adına şunu gördüm: İkisi de Süper Lig’e çıkmak için oynayan ekipler ve devre arasında takviye yaptılar. Ama iş sadece takviye yapmakla olmuyor. Önemli olan o takviyelerin takıma ne vereceği... Lafı fazla uzatmayalım, haftanın maçlarına geçelim.
Güngören Bld-Orduspor
İstanbul’da deplasmanda değil, adeta evinde oynayan Orduspor, ikinci yarının flaş ekibi Güngören Belediyespor’a takıldı. Önce Güngören Belediyespor’dan bahsetmek istiyorum... Ligin sonunda “düşerler, kalırlar” onu bilemem ama takdir edilmesi gereken bir kulüp... Bravo Başkan Yahya Baş’a, Yakup Şahintürk’e, Metin Altınay’a... “Mütevazı şartlarda, nasıl mücadele edilir”in en güzel örneği Güngören Belediyespor... İkinci yarı fikstürüne baktığımızda; ilk 3 maçta Denizlispor ile beraberlik ardından Erciyes karşısında dış sahada alınan 3 puan ve içeride, rakibin büyük bir taraftar desteğine sahip olduğu bir maçta lider Orduspor karşısında alınan bir puan... Bu zorlu fikstürden, bu rakiplerden ikinci yarının ilk 3 haftasında alınan 5 puan, çok değerli bence... Orduspor’a gelince, 1-0 öne geçtiği böyle kritik bir karşılaşmayı, kazanmaları gerekirdi.
Süper Lig adayı bir ekibin, her ne olursa olsun üstelik öne geçtiği bir karşılaşmadan 3 puanla ayrılması lazımdı... İleriki haftalarda bu iki puanı arayabilirler...
Mersin İ.Y.-Samsunspor
Mersin’de misafir umduğunu değil, bulduğunu yedi. İkinci yarı için oldukça tecrübeli bir kadro kuran Nurullah Sağlam, kendisi gibi Gaziantepli Hüseyin Kalpar’ın Samsunspor’una ‘dur’ dedi. Maçın başında gelen golle rahatlayan Güney ekibi, iyi futbolunu maçın sonuna kadar sürdürüp, yarıştan kopmayacağını gösterdi.
Boluspor-Adanaspor
Süper Lig adayları içinde herkesin birleştiği ekiplerin başında gelen Boluspor, Adanaspor karşısında sürpriz yaşatmadı taraftarına... Bolu Beyi, güçlü forvet hattının meyvesini her maç almaya devam ediyor. 3 puanı 3 golle bulan Yarenler, ikinci yarıda maç eksiğine rağmen zirvedeki yerlerini korudu. Adanaspor için fazla söze gerek yok. Turuncu-Beyazlılar çıkışa geçeceklerine, inişe geçti. İkinci yarıda 3 maçta alınan 1 puan her şeyi anlatıyor.
Ç.Rizespor-Denizlispor
Denizlispor için iki transferi saymak yeterli: Ceyhun Eriş ve Adem Sarı... Bu iki oyuncu da Süper Lig’de ilk yarıda takımlarında kısmen oynadılar. Bir anlamda hazır geldiler yeni takımlarına... Rizespor’un yaptığı transferlerin çoğuna baktığımızda; maç eksiği olan ve deyim yerindeyse yatmış oyuncular. Üstelik bu oyunculara şans veriyorsunuz, size ilk yarıda önemli katkılar yapmış (Mithat gibi) oyuncuları da yedek kulübesine çekiyorsunuz!.. Aslında bütün bunları bir maç için yazmıyorum. Belki “Rizespor 10 kişi kalmasaydı, işler değişebilirdi” diyebilirsiniz. Ama “Rakibin devre arası transferleri maça damgasını vururken sizinkiler ne yaptı?” demeden geçemiyor insan. Tekrar söylüyorum çok oyuncu, isim oyuncu almak değil, lazım olan yere, takıma katkı yapacak oyuncu almak önemli...
Gaziantep B.B.-K.Erciyes
Kupada 5-0’lık Beşiktaş yenilgisinin moralsizliğiyle sahaya çıkan Gaziantep Büyükşehir Belediye, yine kendisi gibi moralsiz Erciyesspor karşısında evinde 1 puana razı oldu. Erciyesspor’un öncelikli hedefi; Süper lig, yani ilk iki... Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin ise Play-Off... Kebap kentinde oynanan 90 dakikanın sonunda ne şiş yandı ne kebap... İki takım da sahadan 0-0’lık beraberlikle ayrıldı.
Kartal-T.Linyitspor
Kartalspor evinde ilk golünü attı ama bu sezonki ilk galibiyetini yine alamadı. Bank Asya 1.Lig’in flaş ekibi Tavşanlı Linyitspor, içeride ve dışarıda kaybetmeyen bir takım olarak, İstanbul’dan da eli boş dönmedi. Kartalspor ise taraftarına galibiyet armağan etmek istiyordu, ama aldığı 1 puanla, haftayı buruk kapattı.
Akhisar Bld.-Karşıyaka
Karşıyaka üst üste aldığı galiyetlerle moral depoluyor. Akhisar Belediyespor’u iki golcüsü Yunus ve Tiago ile geçen Kaf Kaf, haftanın en mutlu takımlarındandı. Yakın zamanda oldukça sıkıntılı günler geçiren Karşıyaka’da, yüzleri güldüren sonuçlar; Play-Off umutlarını da artırdı. Akhisar Belediyespor ise kaybetmeyi hiç aklından geçirmiyordu, ancak ‘rakibin tecrübesine boyun eğdi’ diyebiliriz.
Altay-Diyarbakırspor
İzmir’de bir Altay klasiği yaşandı. Onur mücadelesi veren Diyarbakırspor, tüm sorunlarına rağmen büyük bir direniş örneği gösterip İzmir’den 1 puanla dönmeyi başardı. Altay’da ise kara bulutlar fazlalaştı. Geçen sezon Play-Off oynayan ve Süper Lig şansını finalde kaçıran Siyah-Beyazlılar’da bu kötü gidiş sürerse, ligin sonu hiçte hayırlı görünmüyor...
‘’"Bu ateş sönmez"‘’
“Üç kulübümüzün bu hamlesi Türk Futbolu açısından çok önemli. Küçük bütçelerle çok iyi işler yaptılar. Artık 3 büyüklere endeksli bir lig hayal olarak kalacaktır.”
Bursaspor’un geçen yılki şampiyonluğunun çok önemli olduğunu defalarca belirttik her ortamda, Türk Futbolu adına. Puan cetvelinde ilk 4’te yer alan Bursaspor ile Kayserispor’un alt sıradakilerle farkı açtığını görüyoruz. Gaziantepspor’un bu sezon olmasa da gelecek yıl için ayak seslerini duyar gibiyim. Anadolu kulüpleri artık şunu öğrendi; doğru işler yaparsanız, bütçenizi doğru idare ederseniz ve yönetimsel anlamda da istikrarı yakalarsanız hedefe gitmek çok kolay. Bugün için 3 takımı masaya yatıralım ve ortak yönlerini gözler önüne serelim.
Bursa, Kayseri ve Gaziantep’te yönetimsel olarak zaman zaman sıkıntılar geçirseler de aynı kadrolar uzun yıllardır görev başında. Uzun süreli yönetimlerde hata oranı tecrübeyle birlikte en aza iniyor ve sonuçta futbolcu da, hoca da biliyorki karşımda ciddi bir muhatap var. Dolayısıyla istikrar otoriteyi, otorite de başarıyı getiriyor. İşte Bursaspor’un şampiyonluğu ve Bursa’dan daha önce bu yola çıkan Kayseri’nin başarısı ve onlardan aldığı güçle Gaziantepspor’un hamlesi Türk Futbolu açısından çok önemli.
Bir de madalyonun diğer yüzü var...
Bu kulüplerden 3 büyüklerin bütçesiyle ve almış oldukları desteklerle karşılaştırırsak yaptıkları başarı daha da değerli hale geliyor. Sadece yayıncı kuruluş, futbolcu satışı ve birkaç küçük sponsor geliriyle borçsuz şekilde büyüklere hem ligde hem kupada kafa tutmak zor bir iş. Bursaspor şampiyonluğa giderken borçlarını ödedi, bir taraftandan da taraftarıyla bütünleşip o ruhu yakaladı ve bugün aynı yolda ikinci şampiyonluğa koşuyor.
Kayserispor müthiş bir gençleştirme ve kadroyu devşirme başarısı gösterip ilk 4’te yerini sağlamlaştırdı. Gaziantep biraz gerilerde ama başarının nasıl geldiğinin formülünü bu iki kulüp de görüp önce teknik direktör seçimi, ardından da takım yapılanmasıyla gösterdi. İnanıyorum ki gelecek sezon ligde çok daha farklı ve iddialı bir Gaziantepspor izleyeceğiz.
Son sözüm; artık 3 büyüklere endeksli bir lig hayal edenlerin hayalleri, hayal olarak kalacaktır.
‘’Miller farkı‘’
Bursaspor dün gece gerçekten öldü öldü dirildi. Geçen yılın şampiyonu, karşısında taş gibi bir Sivasspor bulunca üç puana ulaşmakta zorlandı. Yiğidolar aslında Bursa’ya top oynatmadığı gibi futbol da oynamaya çalıştı. Ama futbol hatalar oyunu. İki tane hatayı Bursa affetmedi ve geceyi mutlu kapattı.
İlk yarı itibariyle orta alanda etkili pres yapan ve önde basan Sivasspor bir anlamda Bursa’yı çarsiz bıraktı. Kanatları istediği gibi kullanamayan, forvetini besleyemeyen durgun, temposuz bir Bursa izledik. Sivas ise ilk yarıda üç net gol pozisyonundan yararlanamayan taraftı. 45’te kendi kalelerine attığı gol Bursa’ya nefes aldırdı demiştik.
Sivas’ın ikinci yarının başında attığı beraberlik golü oyunu tekrar hereketlendirdi. Ertuğrul Sağlam oyun temposunu artırmak için ister istemez tempoyu düşeren isimleri değiştirdi. Ergiç, Volkan ve Turgay ile istediği üstünlüğü sağladı. Aadığı golü ise Miller ile buldu. Bir takıma golcü almanın, o mevkinin sahibini bulmanın avantajını yaşadı Bursa. Hayrettin’in golünde de Miller vardı sahnede. İkinci golde yine hatayı affetmeyen isimdi. Miller, Bursa’nın içerde oynadığı ikinci maçta da boş geçmeyen ismiydi. Bursa nasıl kazandı derseniz, iyi oynamadı, eleştiriyoruz. Ama demoralize olmayan ve maçı bırakmayan yapısıyla kazanmayı başardı. Şampiyonluğa giden bu dikenli yolda zor bir engeli daha aştılar.
Sivas cephesinden baktığımızda puan cetvelindeki yerini hiç de hak etmiyorlar. Ama Rıza Çalımbay’ın kaderi, Eskişehir’in başında çıktığı maçta da mağlup olmuştu. Sivas’ın başında da iyi oynadı ama kaybetti Rıza Çalımbay. Ancak böyle futbol oynadıktan sonra Sivasspor’un bu sezon korkulu rüya görmeyeceğine ve ligi rahat bir yerde bitireceğine inanıyorum.
‘’Fırtınadan Ordu çıktı‘’
Karadenizliler'in zirvedeki kapışmasından Orduspor zaferle ayrıldı. Giresun'u deplasmanda deviren Mor Menekşeler liderlik koltuğuna otururken, Samsun takibe devam etti. Çaykur Rizespor ise Karşıka'ya yenilince 3. sıraya kadar geriledi.
Sezon başından beri ısrarla zirveyi kovalayan, ama bir türlü ele geçiremeyen Orduspor bu hafta ezeli rakibi Giresunspor’u deplasmanda yenerek bu unvanı yakaladı. Sadece Ordu mu Karadeniz’den zirveyi kovalayan? İlk 3 sıraya baktığınızda Ordu’nun peşinde Samsun ve Rize’yi görüyoruz.
Gaziantep Büyükşehir Belediyespor’dan söz etmeden de olmaz. İlk yarıda olduğu gibi ikinci yarıda da fırtınalar estiriyor Erol Azgın’ın öğrencileri. Gaziantep ekibi, kupadaki başarısına paralel olarak ligde de büyük işler yapmaya devam ediyor.
19. haftanın en büyük hayal kırıklıkları ise Kayseri ile Denizli’de yaşandı. Erciyes mutlak favori çıktığı maçta Güngören Belediyespor’a evinde 2-0 mağlup oldu. Denizli’de ise ev sahibi takım galibiyet için çıktığı maçta 1 puanı bile bulamadı. Horozlar’da Kasım ayından beri süren galibiyet orucu Gaziantep Belediye karşısında da sürdü ve teknik direktör Hamza Hamzaoğlu’nun istifası geldi.
Bu haftaya sadece sonuçlar değil, olaylar da damgasını vurdu. Erciyes’te oyundan çıkan Yusuf Şimşek’in teknik direktörünü protesto etmesi ve formasını çıkartıp yere atması camiayı derinden yaraladı. Öte yandan Diyarbakır’da çıkan olaylar ise tuzu biberiydi. Zaten sıkıntılı günler geçiren ve yavaş yavaş umutsuz vaka haline gelen Diyarbasbırspor’un, Akhisar ile oynadığı maçta yaşanan saha içi olaylar hiç hoş olmadı. Futbolcuların gerginliğinin tribünleri tetiklediği karşılaşmada hakem Taner Gizlenci’ye taraftarın yaptığı saldırının bedelini çok ağır öder Yeşil-Kırmızılılar. Acısıyla tatlısıyla işte böyle bir haftayı geride bıraktık...
Giresunspor-Orduspor
Orduspor bu maç öncesi kağıt üzerinde favoriydi. Çünkü moral olarak da, kadro olarak da rakibinden daha iyiydi. Ancak iki kentin arasındaki rekabet, ‘acaba Orduspor takılır mı?’ sorusunu gündeme getirmişti. Fakat Giresun’da, Mor Menekşeler, aldığı 2-0’lık galibiyetle net bir cevap verdi ve lider olarak evine döndü.
Samsunspor-Altay
Bu maç öncesi tahminlerimiz Samsunspor adına zor bir maç geçeceği yönündeydi. Sebebi de Altay’ın şiddetle puana ihtiyaç duymasıydı. Ama ikinci yarıya deplasmanda 3 puanla başlayan Samsunspor, evinde taraftarının da desteğiyle Süper Lig hedefi için mutlak kazanması gereken bir 90 dakikaya çıktı. Nitekim maç beklenildiği gibi zor geçti, yine beklenildiği gibi Samsunspor oyunun sonlarında bulduğu golle galip geldi.
Karşıyaka-Ç.Rizespor
İzmir’e lider gelen Çaykur Rizespor hem maçı kaybetti, hem de liderliği. Haftalardır kazanamayan ve çalkantılı günler geçiren Karşıyaka, Taha’nın son dakikalarda attığı golle rakibini devirip, derin bir ‘oh’ çekti. Rize ise deplasman fobisini bir türlü yenemiyor. İki defadır liderliği ele geçirip kaybetmenin üzüntüsüyle evlerine döndüler.
Denizlispor-Gaziantep B.B.
Denizli’de ev sahibi bıçak sırtında çıkmıştı karşılaşmaya. Çünkü rakip güçlü ve moralliydi. Gaziantep Belediyespor zorlu bir gruptan çıkıp kupada adını çeyrek finale yazdırmıştı. Konuk ekibin belki yorgunluk biraz da rehavet içinde olması, Denizlispor için avantaj sayılabilirdi. Ancak hiç de öyle olmadı ve mücadeleden galip çıkan konuk taraf oldu. Denizlispor’da ise ilk iki haftada alınan 1 puan, takım üzerindeki kara bulutları fazlasıyla çoğalttı.
T.Linyitspor-Mernsin İ.Y.
Bu maçta hava şartları ve ağır zemin iki takımın da sahadan 1 puanla ayrılmasında en büyük etkendi. Ligin flaş ekibi Tavşanlı Linyitspor sahasında şimdiye kadar yenilmeyen bir ekip. Tecrübeli isimlerden kurulu Mersin İdmanyurdu böyle zorlu bir deplasmanda aldığı beraberlikle ilk 6 iddiasını sürdürmüş oldu.
K.Erciyesspor-Güngören Bld.
Haftanın sürprizi Kayseri’den geldi. Devre arası yaptığı flaş transferlerle adından söz ettiren Erciyes, ligin ikinci yarısında ikinci haftayı da puansız kapattı. Bank Asya’nın mütevazı ekibi Güngören Belediyespor altın değerinde 3 puanla evine dönerken, zorlu fikstürü lehine çevirmeyi başardı. Erciyes’e gelince... Alınan sonuçlar potansiyel bir krizin habercisi gibi. Futbolcuların, yönetimin gösterdiği bu fedakarlığı bir an evvel telafi edecek performans göstermesi gerekir.
Adanaspor-Kartal
Bank Asya’da bu haftaki deplasman galibiyetlerinin sonuncusu Adana’dan çıktı. Ligde tek galibiyeti olan Kartal, ikincisini de yine dış sahada Aadanaspor’u 3-2’lik skorla geçerek aldı. Engin Korukır yönetiminde ikinci yarıya iddialı hazırlanan İstanbul ekibi, gerçekten de oynadığı futbolla galibiyeti haketti. Adana ise transferdeki suskunluğunun ve önemli isimlerin sakatlığının bedelini ağır ödedi.
Diyarbakıspor-Akhibar Bld.
Diyarbarkır’da çıkan sonuç asla sürpriz değil. Diyarbakırspor devre arasını çok kötü geçirmiş ve ilk yarıdan daha kötü bir durumda ikinci yarıya başlamıştı. Her şeyin olumsuz gittiği ortamda fazlası beklenemezdi. Nitekim devre arasında kadrosunu güçlendiren Akhisar, bu durumu affetmedi ve iki golle 3 puanı kaptı.
‘’Karadeniz ateşi‘’
Bank Asya 1.Lig’de ikinci yarı heyecanı sanki hiç kesilmemiş gibi aynı tempoyla ve birbirinden ilginç sonuçlarla başladı. Aslına bakılırsa ilginçten ziyade zirvenin rengini belli edecek türden neticeler demek daha uygun olabilir. Bu sezon kelimenin tam anlamıyla Karadenizliler’in yılı. 2011’e muhteşem başladılar. Görünen o ki, büyük bir aksilik olmazsa Karadenizli futbolseverler gelecek sezon Süper Lig’de bir takım daha izleme imkanı bulacak. Ayrıca sezonun en flaş ekibi olan Tavşanlı Linyitspor’u da unutmamak lazım. Zira, başarılarının tesadüften ibaret olmadığını ikinci yarının hemen başında bir kez daha tekrarladılar. Artık Tavşanlı Linyitspor’un alacağı hiçbir pozitif sonuç sürpriz sınıfına girmez. Alt sıralarda da haftalar ilerledikçe işlerin karışık olacağının sinyallerini aldık. Kısacası ilk yarıdan çok daha renkli, mücadele gücü yüksek bir Bank Asya 1.Lig yarışı izleyeceğimizden eminim.
Ç.Rizespor-Diyarbakır
Çaykur Rizespor, ilk yarının son haftalarında sıkıntılı sonuçlar alıp finali kötü yapmıştı. Bu nedenle rakibi her ne kadar krizler içindeki Diyarbakırspor olsa da ilk hafta alacağı sonuç çok önemliydi. Seyircisiz oynama dezavantajının ev sahibini olumsuz etkilediği kesin. Ancak başta da söylediğim gibi Ümit Kayıhan’ın öğrencileri ısrarlarının karşılığını tek golle de olsa 3 puan olarak aldılar. Diyarbakır’un geldiği durum ise hayli üzücü. Eğer bu kriz hali sürerse işler çok daha telafisi zor bir hal alacaktır.
Orduspor-K.Erciyesspor
Haftanın sonucu en çok merak edilen karşılaşmasıydı. Çünkü bir tarafta ligin en ciddi favorisi olan Orduspor, diğer yanda ise hem sezon başında hem de devre arasında yaptığı flaş transferlerle dikkat çeken Erciyesspor vardı... Özellikle ilk yarısı müthiş heyecanlı, bol pozisyonlu bir 90 dakika izledik. Ordu’da gerek hava şartları, gerekse taraftarların maça ilgisi günü daha da keyifli kıldı. Her iki takım da skoru değiştirecek fırsatlar yakaladı ama bunu değerlendiren takım Ümit Tütüneker’in öğrencileri, yani Orduspor oldu. Ligin ilk yarısında iç sahada sıkıntılar yaşadığı da dikkate alınırsa Orduspor haftanın en karlı ekibi oldu. Erciyes için yenilgi dünyanın sonu değil. Yeni transferler uyum sorunu yaşamazsa, zirveden kopmazlar.
Akhisar Bld.-Samsunspor
Samsunspor, ilk yarının sonunda müthiş bir iç-dış saha serisi yakalamıştı. Devre arasında da gelenler-gidenler oldu. Bunun nasıl yansıyacağı merak konusuydu, Akhisar’da biraz karşılık buldu. Maçın 3 golünün ikisi neredeyse aynı dakikaya sıkıştı. Ancak Samsunspor’u rakibi karşısında zafere deneyimi taşıdı diyebiliriz. Ayrıca Zenke’nin formundan da bahsetmemek olmaz. Yabancı katkısı böyle sonuçlar doğurduğunda anlamlı oluyor.
Boluspor-Giresunspor
Boluspor aslında pozitif futbolunun karşılığını alıyor. Kötü giden günlerde bile bu felsefeden hiç şaşmadılar. Şimdi de zirvenin takipçileri arasındalar. İyi kadroları var, istikrar yakaladıklarında zirveyi de forse edebilirler. Doğrusu Giresunspor da onların pek rakibi sayılmazdı ve Yarenler bunu aldıkları haftanın en farklı sonucuyla sahada kanıtladı. Karadeniz’deki en sıkıntılı takımsa Giresun. Yapılan yatırımlara, hoca, teknik heyet ve yönetim değişikliklerine rağmen toparlanma sağlanamıyorsa camianın oturup etraflıca düşünmesi lazım.
Güngören Bld.-Denizlispor
‘Denizlispor mu geri gidiyor, yoksa Güngören Belediye mi kendini geliştirdi?’ sorusu yanıtını önümüzdeki haftalarda bulacak. Ancak şu bir gerçek ki Denizlispor’da ikinci yarı sonu başlayan ve devre arasında da tam manasıyla dağıtılamayan kara bulutlar yerini koruyor. Evet, Horozlar’ın kredisi var, ama bu durum sürerse stresin de katlanacağı göz önüne alındığında ilk yarıdaki kadar şanslı olmayabilirler.
Altay-T.Linyitspor
Haftanın kapanış maçı nefes kesti. İlk yarının sürpriz ekibi Tavşanlı Linyitspor, adeta 40 yıllık Bank Asya’lı gibi mücadele ediyor. Ne deplasman-iç saha ayrımı yapıyorlar ne de rakip... Bu yapının kolay ortaya çıkmadığı kesin. O nedenle de sadece Altay galibiyetinden ötürü değil, bu zamana kadarki tüm başarılarından dolayı taraftarından yönetimine kadar herkesi kutlarız.
Gaziantep B.B.-Karşıyaka
Gaziantep Belediyespor’un kupa mesaisi sebebiyle doğrusu neler yapacağını pek kestiremiyorduk. Ancak onlar bu noktada beklentilerin de ötesine geçip her iki kulvarda da yola devam edecek kalitede olduklarını gösterdiler. Ayrıca ligin ilk yarısının en flaş ismi Serdar Deliktaş’ın da perdeyi golle açması önemli. Karşıyak’da ise tehlike çanları çalıyor. Puan farkını kapatmak için hızlı koşmaları gerekirken, hala puan kaybetmek güven bunalımı getirir.
Mersin İ.Y.-Adanaspor
Haftanın her anlamda kritik maçıydı. Ligin ilk yarısındaki o olumsuz tablolar göz önüne alındığında bu kez istenmeyen bir olayın yaşanmaması futbolumuz adına sevindiriciydi. Maça gelince... İki takım da aşırı kontrollüydü. Bu da ortaya kısır, hatta haftanın golsüz tek maçını çıkardı.
‘’Golcüsüz olmuyor!‘’
Süper Lig’de ikinci yarı başlamadan önce iki takım da bir anlamda kendilerini test maçına çıkmıştı. Ev sahibi, Ziraat Türkiye Kupası’nda fazla iddialı olmamasına rağmen bir prestij mücadelesi peşindeydi. Hafta sonundaki Fenerbahçe maçını düşünen Mehmet Özdilek, Tita, Erkan, Yenal, Ali Turan, Uğur İnceman gibi kozlarını dinlendirmeyi tercih etmişti. Galatasaray ise tek hedefi olan kupada, en azından bir beraberliğin yettiği karşılaşmada, o bir puanı alma hesaplarıyla sahaya çıktı.
Sarı-Kırmızılılar, ilk yarıda orta alanda Sabri, Ayhan ve Culio ile oyunu iki taraflı oynamaya çalıştı ancak Antalyaspor karşısında fazla pozisyon bulamadı. Sadece uzaktan şutlarla kaleyi yoklayan Galatasaray’ın, rakibin etkili direnci karşısında fazla bir şey yapamadığını gördük. Antalyaspor’da yeni transferleri görmek isteyen Mehmet Özdilek, yine de savunma ağırlıklı bir futbol oynattı. Bu bir anlamda ‘Hafta sonu ilk 11 değişebilir ama Fenerbahçe maçının taktiği değişmez’ mesajı gibiydi.
Aslında dün gece Galatasaray’ı izlerken ‘Ya rakipte Tita oynasaydı neler olurdu’ demekten kendimi alamadım. Üstelik Serkan Kurtuluş’un çift sarı karttan kırmızı kartla oyun dışına çıkması, ister istemez son 30 dakikada konuk ekip adına işleri zorlaştırdı. Sabri’yi orta alandan savunmanın sağına çeken Hagi, galibiyeti bir kenara bırakıp beraberliği garanti altına almayı denedi. Özdilek de, eksik rakibine karşı bu defa savunmadan hücum futboluna geçti ve oyuna Veysel gibi hava toplarına hakim bir ismi sokarak galibiyet aradı. Ancak 10 kişi kaldıktan sonra Galatasaray’ın daha haddini bilerek ve akıllı bir futbolla, topu daha çok kenarda tutarak başarılı bir son bölüm oynadığını söyleyebiliriz.
Sonuç olarak, dün geceki maç ikinci yarı için Galatasaray’da gerçek bir golcüye ihtiyaç olduğunu çok net olarak gösterdi. Bu iş, Pino gibi Kazım gibi yetenekli kanat oyuncularıyla olmaz. Bu, sadece geçici bir çözüm olur. Eğer Baros sahada olsaydı, Arda da Kazım da Culio da gol atmayı değil attırmayı düşünecekti.
‘’Yekta Fenerbahçe'ye yakışır!‘’
Kasımpaşa’nın Eskişehirspor ile oynadığı ilk yarının son maçındaydım.
Lig TV muhabirinin, maç sonrası futbolcularla yaptığı röportajlardan Yekta ile olanı dikkatimi çekti. Tabii ki, transferin gözdesi bir oyuncu olması ve sorulara vereceği cevaplar önemliydi. Sevgili Loran, önce Kasımpaşa’nın durumunu, arkasından da transferiyle ilgili gelişmeler konusundaki görüşlerini sordu. Yekta da bu soruları net bir şekilde yanıtladı. Benim için, “Bu transfer haberleri söylenti mi, gerçek mi” şeklindeki soruya verdiği cevap önemliydi. Yekta da, “Kulübüm müsaade ederse, ciddi teklif var. Olabilir” yanıtını verdi. O anda hangi kulüp veya kulüplerden teklif aldığını söylemedi. Ben de “Eğer giderse Yekta gibi bir yetenek nereye gitmeli” sorusuna kafa yordum ve bir transfer analizi yaptım.
Geç açıldı ama...
Yekta Kurtuluş, İzmirspor’dan gelip Kasımpaşa formasıyla biraz geç de olsa, yıldızı parlamış bir isim. Geç de olsa diyorum, çünkü Yekta 25 yaşında ve tam olgunluk dönemine girmiş bir yetenek. Yani bundan sonra gideceği büyük bir kulüpte hemen oynaması gereken bir kıvamda. Yılmaz Vural, Yekta için bir şanstı ve tecrübeli hoca da onun yeteneklerini sergilemesi için orta alanda patronluğa soyundurdu.
O da hocasını mahçup etmedi. Peki orta alanda çok çabuk, teknik, şutör ve pasör özelliklere sahip, A Milli Takım’a kadar yükselmiş bir oyuncu, şu an için
4 büyüklerden hangisine giderse, o takıma faydalı olur.
En uygun takım Fenerbahçe
Lider Trabzonspor’a baktığımızda; o bölgede Selçuk ve Colman gibi iki oyuncunun yanı sıra Alanzinho ve Engin Baytar’ı sayarsak fazla ihtiyaç yok. Beşiktaş’ın orta alandaki genç ve tecrübelilerden oluşan zenginliğine baktığınızda, Kartal’a Yekta’yı hiç düşünmem. Geriye iki büyük kalıyor: Biri Fenerbahçe diğeri de Galatasaray... Şu anki şartlarda “Messi gelse ne yapar?” diyorlar ya gerçekten de şu anda Yekta gibi bir yetenek, Galatasaray’a gitse, harcanır. Normal şartlarda Sarı-Kırmızılılar’ın orta alanındaki sıkıntısına ilaç olacak bir isim... Fakat bu hengame içinde fazla bir şey yapabileceğini sanmıyorum. Yekta için en uygun takım Fenerbahçe... “Niye?” derseniz, hemen açayım.
Bugün Fenerbahçe’nin orta alanına bakın... Önce Alex’ten başlayalım... Tartışmasız iyi bir oyuncu olan Brezilyalı, artık gitme-kalma arasında... Bir gerçek var ki, Fenerbahçe formasıyla son demlerini yaşıyor. Emre’ye gelince... 31 yaşında, sakatlıklar, maç devamsızlığı, kart sorunları nedeniyle orta alanda devamlı sıkıntı yarattığı kesin.
Alex’in yanına yakışır
Diğer oyuncuların performansının, bu saatten sonra vasatı aşması pek mümkün görünmüyor. Bence ne Mehmet Topuz ne Selçuk ne de Baroni ve diğerleri, Emre ile Alex’in yanına yaklaşacak düzeyde görünmüyor. İşte bu tablo, Yekta devre arası bir transfer yapacaksa, onun için en uygun takımın Fenerbahçe olduğunu ortaya koyuyor.
Tabii ki, ligde kalma mücadelesi veren Kasımpaşa’nın Yekta’ya çok ihtiyacı olduğunu biliyorum. Ama profesyonellikte herkesin bir değeri vardır. Yekta’nın dediği gibi, “Bütün bu söylediklerim kulübümün rızasıyla olacak bir konu.” İşte bu yüzden ‘Yekta giderse!..’ diyorum.
‘’Madenin adı 'Linyit'‘’
İlk yarı bitti, Rizespor da liderlikten gitti. Eski lider Denizlispor, yeniden liderlik koltuğuna oturdu... Bank Asya 1. Lig’de ilk yarının son maçında dengeler yine alt üst oldu. İlk 4 sıradaki takımların, birbirleriyle yaptığı maçlar, zirveyi değiştirdi. Tabi ki, en şanslılar Samsunspor ve Denizlispor’du. Denizlispor, berabere kalmasına rağmen tahta oturdu. Her şeye rağmen ilk yarının en muhteşem takımı; Tavşanlı Linyitspor’du. Kütahya’nın bu mütevazı ilçesi, geçen yılki Bucaspor’u hatırlatan bir performas gösterdi. Üstelik geçen sezonki Bucaspor, çok tecrübeli isimlerden kurulu bir kadroydu ve bizler için de o kadar sürpriz değildi. Ama üst üste kategori atlayan Tavşanlı Linyitspor’un, Bank Asya 1. Lig’de 16 maçlık performansı, gerçekten övgüye değer. Bravo Tavşanlı Linyitspor, bravo Mustafa Reşit Akçay... Bu başarılı takım hakkında bir not daha vereyim, çünkü önemli. Tavşanlı Linyitspor, maçlarını Kütahya Dumlupınar Stadı’nda oynadı. “Neden önemli?” derseniz, onu da izah edeyim. Kütahya’nın kent olarak Tavşanlı ile arası pek iyi değil ve merkeze maça gelenlerin, rakip takımı desteklediğini biliyoruz. İşte bu başarı bence bu şartlarda daha önemli hale geliyor. Bank Asya 1. Lig’de ilk yarı itibarıyla küçük bir analiz yaptığımızda, puan cetveline bakıp bir karne yapalım ve tek tek takımlara 10 üzerinden not verelim.
Denizlispor (7): İyi başladı ancak iyi bitiremedi. Ama rakiplerinin istikrarsızlığı, onlara ilk yarıyı lider bitirtti.
Ç.Rizespor (7): Aslında kadro olarak özellikle ofansif yetersizliğiyle öne çıkan bir takımdı. Ama iç sahadaki başarısıyla yine de ligi 2. sırada bitirmesi, kadro yapısına göre başarı...
Orduspor (7): Aslında ligi lider bitirebilecek bir takımdı. Ancak dış sahada yakaladığı başarıyı, iç sahada gerçekleştiremedi. Ama oynadığı futbolla ilk iki adayı olabileceğinin mesajını verdi.
Samsunspor (8): Sessiz sedasız zirveye geldi. Şansız yenilgiler aldı, zaman zaman da oynadığı futbolun karşılığını göremedi. Ancak pozitif futboluyla taraftarını da tribüne çekerek, zirveye ortak oldu.
Boluspor (6): İçeride aldığı başarısız sonuçların yanısıra inişli çıkışlı grafik çizerek, kendisine umut bağlayanları şaşırttı. Ancak son haftalarda zirvedeki takımların kayıpları bir anlamda yarışa tutunmalarını sağladı.
T. Linyitspor (9): Kadro ve bütçeye baktığımızda, büyük bir başarı var ortada. 5-1’lik Boluspor yenilgisini çıkartın, geri kalan 15 maçta, vasatın altına düşmediler.
K.Erciyesspor (5): Sezona iyi başladı, ancak ilerleyen haftalarda kaybetmeme duygusu, onları beraberlik takımı yaptı. Beklentilerin altında bir ilk yarı geçirdiler.
Gaziantep B.B. (6): Karne notu daha yüksek olabilirdi. Ama müthiş bir seriden sonra uzun süre ortadan kayboldular. İlk yarıyı daha üst sıralarda bitirmeleri gerekirdi.
Mersin İ.Y. (6): Tuhaf bir ilk yarı yaşandı. Kadro olarak istikrarsız bir görüntü çizildi. Kötü gidişe devre sonuna doğru son verebildiler.
Karşıyaka (5): İlk yarıya kötü başlayıp, kötü bitirdiler. Kemal Kılıç’la “tam toparlandılar” derken, son iki hafta hesaplarını bozdu.
Adanaspor (5): İyi bir kadro olmasına rağmen, skorer bir ekip olamadılar. İlk yarıda tecrübeli isimlerin takıma katkısı beklenenin altındaydı.
Altay (4): İlk yarıda hayal kırıklığı yaşayanlardandı. Siyah-Beyazlılar ligin en çok pozisyona giren takımı olarak sivrildi. Ancak bu bölgedeki futbolcuların başarısızlığı, bugünkü durumlarının özeti.
Akhisar Bld. (6): Bank Asya 1. Lig’in yeni ekibi, bulunduğu şartlara göre, vasat bir ilk yarı geçirdi. Kısaca ikinci yarı için tecrübe kazandılar.
Güngören Bld. (5): Kadro darlığı ve önemli oyuncuların uzun süreli sakatlıkları, bellerini büktü. Puan cetvelinde daha iyi yerde olabilirlerdi.
Giresunspor (4): Son 3 maçı bir kenara koyarsak, tam bir hayal kırıklığı. Oysa sezona Süper Lig iddasıyla başlamışlardı. 10 yenilgi almaları inanılır gibi değil.
Kartal (3): Her sezon ilk yarıda başarılı olurlardı. Bu sezon ise tam anlamıyla sıfır çektiler. İlk yarıyı sahalarında kazanamadan ve gol atamadan bitirmeleri ve
sadece 16 maçta 4 gol atmaları, futbol adına mucize!
Diyarbakırspor (3): Kadro iyi olmasına rağmen kulübün yaşadığı mali kriz, başarısızlığı getirdi. Çözümsüzlüğün verdiği umutsuzluk, “Diyarbakırspor’u son sıraya attı” diyebiliriz.