‘’Altyapıdan oyuncu gelmiyor...!‘’
Evet, başlık bu ama çok yanlış bir tabir. Altyapımızda, bütün samimiyetimle söylüyorum artık ciddi bir potansiyel var. Ancak gelecek teknik direktörlerin burayla ilgili olması ve yöneticilerin de burayı sağlıklı bir şekilde kullanması gerekir. Bakın U19 takımı, Avrupa'da başarılar elde etti, Türkiye'de de hem ligin hem de Süper Kupa'nın sahibi oldu. Tabii ki burada A takımın ilgisi şart. Bu çocukları hemen hemen her zaman takip ediyorum. Fulya'da yamalı bir halı sahada çalışarak Avrupa Şampiyonu oldular.
Eğer bu çocuklara imkan verilirse A takımda çok daha fazlasını yapabilirler. Bu sadece A takım için değil, milli takım için de geçerli. U19 milli takımı; İspanya'ya 5-0, Portekiz'e 6-1, Gürcistan'a 2-1 yenilerek gruptan çıkamadı. Peki Türkiye ve Süper Kupa Şampiyonu olan Beşiktaş'ın bu takımda hiçbir oyuncusu yoktu? Bu ayıp, milli takım hocalarının... Geçen haftadaki Beşiktaş-Altınordu Süper Kupa maçını, Fatih Terim ve Yıldırım Demirören de takip etti. Terim; Muhammed Enes Durmuş, Eslem Öztürk, Ufuk Orhan'ı özellikle takip etti.
Dortmund'u ve Arsenal'i yendiler
U19 ve lig şampiyonu olan Beşiktaş takımı, 18 yaşındaki oyuncularla oynadı. Süper Kupa'yı, Altınordu'yu 2-1 yenip kazandı. Bakın Galatasaray, A takımı şampiyon olduğundan dolayı U19 liginde 5'inci olmasına rağmen UEFA Gençler Ligi'ne direkt gidecek. Beşiktaş ise UEFA tarafından özel olarak şampiyon olduğundan dolayı turnuvaya dahil edildi. Şimdi milli takım hocalarına soruyorum. Bu takım ne yaptı! Suçu şampiyon olmak mı! Neden Beşiktaş'tan 1 kişi bile milli takımda yok. Bu soruyu bizzat Fatih Terim'e soruyorum. Suçları Beşiktaşlı olmak mı! Bu takım, bu sezon katıldığı uluslararası turnuvalarda; Borussia Dortmund, Arsenal, Palmeiras, Porto gibi kulüplerin genç takımlarını yendi ve bu ekiplerde yer alan futbolcuların çoğu A takımda oynuyor. Nerede Beşiktaş'ın genç oyuncu oynatma politikası! Hepsi yalan!
Bursa'da Enes kazandı
24. hafta Erciyes maçında Beşiktaş 5-1 önde, dakika 80, Bilic, Sivok'u oyuna sokuyor... İşte benim Sivok'a kızgınlığım bundandı. Gitti, Allah yolunu açık etsin. 34. hafta, Gençler maçı, 3.lük garanti, sakın darılmasın, Bilic, Uğur Boral'ı oyuna sokuyor, ve genç takımdan kimseyi görevlendirmiyor. Bilic, gitar çalıyormuş ben de kemençe çalıyorum! Hadi gelsin de bir horon edelim! Ayıptır ayıp, hâlâ Bilic diyorlar! Onun için Şenol Güneş'e çok sıcak bakıyorum. Bursa'da 17 yaşında Enes'i, kullandıkça kullandı. Kimse kaybetmedi, Bursa da kazandı Enes de Şenol Güneş de...
‘’Orman varsa Çebi yok!‘’
Beşiktaş’ın Mali ve İdari Genel Kurulu’ndaki konuşmacıların yapmış olduğu açıklamalar biraz haddini aşınca Başkan Fikret Orman, herkesin önüne sandığı koydu. “Buyrun gelin, sandık burada dileyen herkes aday olabilir” dedi. Tabii ki, bu çıkıştan sonra Beşiktaş ailesinde karışıklık oldu. Yönetim kesinlikle devam etmek istiyor. Fikret Orman, yurt dışından dün döndü ve yönetim kurulunun toplantı tarihi daha belli değil. Ancak kongre çalışmaları ufak ufak başlamış durumda. Kongredeki çıkışların birçoğu gösterdi ki bunların hepsi Fikret Orman ile Ahmut Nur Çebi’nin arasını açmaya yönelik...
Halbuki ikisinin arasında mükemmel bir abi-kardeş ilişkisi var. Çebi, arkadan silah çekecek bir adam değil. Her ne kadar aralarını bozmaya çalışsalar da bu konuyla ilgili Ahmet Nur Çebi’yle konuştum. Onun için bu yazıyı yazmak istediğimi, Genel Kurul’da şahsına yönelik yapılan eleştirileri hiç hak etmediğini ve bu kişileri vicdanlarıyla başbaşa bıraktığımı söyledim.
Kellesini ortaya koydu!
Kongreye gelince ise Çebi, bana, “Ben Fikret Orman’la geldim, Fikret Orman’la giderim. Orman olduğu müddetçe ben ağabeyi olarak yanındayım. Kesinlikle arkasından vuramam. Bu böyle biline. Hiç kimse ortalığı karıştırıp çomak sokmasın” dedi. Devamında ise bana, “Bütün zorluklara rağmen Orman, kendisini ateşe atarak bu stadın yapımında mücadele verdi. Bu kolay bir iş değil. Bu siyasi ortamda kellesini ortaya koydu, ticari hayatını koydu” dedi. Bir inşaatçı olarak ben de gidip gördüm, bu stadın 8-9 ay gibi kısa bir sürede hizmete açılacağını belirttim. İşte Çebi, bu sebeple bu stadın açılışının Fikret Orman’a yakıştığını ve onun yapması gerektiğini, o zamana kadar herkesin Fikret Orman’ın arkasında durması gerektiğini söyledi. Son olarak da, “Ben Fikret Orman’ın abisiyim, bu işleri artık kurcalamasınlar” dedi.
Yunus Yıldırım’a veda
Geçen hafta Futbol Hakemleri Gözlemcileri Derneği’nin İstanbul toplantısına katıldım. Yunus Yıldırım’la beraberdik. Kendisine, “Ne olur hocam, yıllarca herkes laf etti. Ver bir penaltı da, insanlara kapak olsun” dedim. O da, gülerek, biraz da tebessümle, “Abi Beşiktaş ceza sahasına girsin de vereyim” dedi. Tabii ki şaka... Sevgili Yunus Yıldırım ve Mustafa Kamil Abitoğlu’na yeni hayatlarında başarılar diliyorum. Her ikisi de camiada sevgi ve saygı sınırları içinde hareket eden kardeşlerimdi tebrik ederim.
‘’Kongreden cenaze çıktı‘’
Saat 10.30’dan akşam saat 18.30’a kadar aralıksız, dakika dakika kongreyi izledim. Mali ve idari konuda ibradan daha önemli iki olayı belirtmek isterim. Fikret Orman biraz saygısız biraz da konuşmacıların uslübü yüzünden güven oylamasına gitti. Bir ay sonra Beşiktaş bu sefer sandık başına gidecek. Kongredeki bu seviyesiz konuşmalar Erdal Coşkun Yağcı ağabeyimizin ölümüne sebebiyet verdi. Ailesine baş sağlığı dilerim. Ve bu saatten sonra borç 1 milyar TL’ye yaklaşmış, 6 bin 500 yeni üye kongre salonuna yakışmayacak şekilde karıştırdı. Kılık kıyafetine dikkat etmeyenlerin, kongre salonuna saygısızca davranmaları, bir de kürsüye çıkan üyelerden oluşması hepsi bir kenara, asıl sıkıntı güzel giden işte Fikret Orman’ın genel kurul kararı almasıydı. Bu anda masanın etrafında oturan yöneticilerin yüzlerini görmenizi isterdim. Bir sürü notlarım var, bunlar bu satırlara sığmaz. Ama kongrenin ibra edenler/etmeyenler dahil herkesin birleştiği tek bir nokta vardı; HAKEMLERİN KATLİAMI.
Doğru karar alındı
3 hafta önce lider olan bir takım 10 günde 3. oluyor. 7 puan kaybediyor. Bunun suçunu ne Bilic’e ne futbolculara kısacası kimseye yüklemediler. Tek suçlu vardı, hakemler. Bu konuda ben de katılıyorum. Üzüntümüz büyük. Bu takımı ben de çalıştırsam en kötü 3. olur diyen Fikret Orman bütün suçları kendi üstüne alıp suç bende deyip genel kuruldaki havayı görerek, kongre kararı aldı. Doğru mu yaptı, evet doğruydu. Kimsenin adamı değiliz diyenler, bir kalemde 1500 kişinin aidatını yatıranlar Fikret Orman önünüzü açtı. Buyrun...
‘’Katliamı izliyoruz‘’
Sezonu bırakın, son 3-4 haftaya bakarak üst klasman bir hakem arkadaşımızla pozisyonları santim santim, ileri geri izleyerek şu yoruma sahip olduk: Bilerek ve isteyerek Beşiktaş; Fenerbahçe ve Galatasaray lehine ince ince katledildi. En kralı gelsin, en radikal Galatasaraylısı bile.
Pozisyonları inceleyelim ve görelim! Şu bilinmelidir. Hakemlerin, bilhassa disiplin kararlarında yorum ve takdir hakkı yoktur. Tekme atmak, tekmeye teşebbüs, tokat atmak, tokat atmaya teşebbüs, tükürmek, küfür etmek, bunların yorumu yoktur. Bunlar ya sarıdır ya da kırmızı...
Penaltı verirsin, vermezsin. Ofsayt verirsin, vermezsin. Bunlarda takdir hakkını kullanabilirsin. Ama disiplin suçlarında değil... Avantajı oynatırsın, geri dönersin sarı ya da kırmızı verirsin. Akhisar maçında 9 sarı 3 kırmızı var. Bunlarıın verilmesi gerekirken maalesef hiçbir şey verilmedi. Beşiktaş kötü bir gününde olabilir. İstemediği bir şekilde sahada yürüyebilirler. Bilic de kötü gününde olabilir. Bırak bu kararı, kötü oyunun hesabını bizler sorgulayalım.
Beşiktaş’a tekme tokat, Galatasaray’a zıp zıp
Maalesef bu disiplin kararlarındaki yorumlarıyla Beşiktaş’taki kötü gidişin sebebi hakemlerdir. Yıldırdılar! Çocuklar, korkulardan ve tekmelerden bıktılar. Bunun sebebi hakemlerdir. Bilhassa son Akhisar ve Gaziantep maçında rakipler, cesaret alarak en kolay yol olarak tekmelere yöneldiler.
Bu takımlar maalesef Galatasaray maçlarında zıp zıp oynadılar. Bunu gördük. Bu durum, baştaki teknik adamlardan da kaynaklanıyor. Beşiktaş’a karşı tekmeye tokat, Galatasaray’a karşı zıp zıp... Bunun neresinde iş ahlakı, adamlık. Hele Gaziantep maçındaki hakem Tolga Özkalfa’nın yönetimini, burada anlatmaya gerek yok.
Penaltıyı verse kırmızı kartı da verecekti. O oyuncu, dönüp Antep’in golünü atmayacaktı. 4 gün önce ‘MHK nereye koşuyor’ başlıklı yazdığım yazıda maalesef gizliden gizliye Galatasaray’ın en büyük itici gücü olmuşlardır. Göreceksiniz ligin sonuna kadar bu sefer Fenerbahçe için de işleyecektir. Nasıl mı, çoğu bitti azı kaldı!
‘’MHK nereye koşuyor?‘’
Son haftalarda maalesef Beşiktaş’ın üzerine çok çirkin oyunlar oynanıyor. Tolga Özkalfa, İzmir bölgesi hakemi... Ankara’daki maç sonrasındaki yazımda, satırlar yetmediği için bu konuya dokunamadım. Bu arkadaşın Antep maçına atanması bana göre skandaldı. Sadece bana göre değil, spor kamuoyundaki eleştirmenlere göre de... Zaten gazetemde Serdar Tatlı hocam, bu konuyla ilgili olarak maç sonunda çok güzel bir analiz yaptı. İzmirli hakemlerin (Ünsal Çimen ve Erol Ersoy hariç) hiçbirini sevmezdim. Hele Tolga Özkalfa’yı hiç sevmezdim. FIFA Kokart’ı elinden alınmış, tekrar verilmiş, yurt dışında tek bir maç bile yönetmemiş skandal bir hakem... Atanması, büyük skandal.
İşte asıl skandal
Spor Toto İkinci Lig Play-Off müsabakaları, çeyrek finali oynanıyor. Sarıyer-Bandırma, Menemen Belediye-Pendik, 1461 Trabzon-Ümraniye, İnegöl-Hatay... İlk maçın hakemleri; Murat Türker, Abdullah Yılmaz Hüseyin Sabancı... İkinci maçın hakemleri, yani rövanşların; Bandırma-Sarıyer, Hatay-İnegöl, Pendik-Menemen, Ümraniye-1461 Trabzon... Evet dikkat edin, iyi okuyun. Hakemler; Hüseyin Sabancı, Abdullah Yılmaz, Murat Türker... İlk maçlar 07.05.2015’te rövanşlar, 11.05.2015’te oynandı.. Yani 4 dört gün ara ile... Açıkçası şunu belirtmek istiyorum. Kapalı kapılar ardında bu 8 maça bu üç hakemi karşılıklı 4 gün arayla göndererek kimi çıkarmayı hedeflediniz. Bu skandal değil de ne? Tekrar ediyorum. Bu bir skandaldır skandal! Evet bu skandala imza koyan MHK, Tolga Özkalfa’yı Beşiktaş maçına göndermiş çok mu...! Bırakın bu işler bitti artık. Bir kulağımızın arkası kaldı! Yusuf abi, çevrendekilere dikkat et. Bunları biz görüyoruz, sen niye görmüyorsun!
Okan Buruk’a ne oluyor?
Okan hocam, seni severim. Kazanma arzun da yerinde. Tabii ki kazanacaksın, ancak Tolga Özkalfa’ya Ankara’daki maçta vücut diliyle lügattaki tüm küfürleri ettin. Kendini yedin bitirdin. Ama neden Galatasaray maçında süt dökmüş kuzu gibiydin! Ve Akhisar... Sevgili kardeşlerim... Yarın Beşiktaş’la oynayacaksınız. Galatasaray maçında zıpzıp oynadınız. Tekrar ediyorum zıpzıp oynadınız! Beşiktaş maçına çıkın, adam gibi oynayın. Çünkü Beşiktaş’ın şaibelerle işi yok.
‘’Aferin Bilic..!‘’
Sayın başkan, bu takım yönetimin değil, bilinmelidir ki, onlar orada sadece vekil, asıl olan kongre üyeleri ve taraftarlardır. Seninle paylaşamıyorlar. Eskiden takımlarda gruplaşma olurdu. Şimdi ise yönetimde! En çok şu günlerde birlik ve beraberliğe ihtiyaç vardır. Başkan, lütfen kenetlenin. Şampiyonluk gidiyor, farkında mısınız? Şu karışıklık şampiyonluğa ve takıma sıçrar. Nitekim öyle de oldu. Şimdi birlik zamanı. Fikret başkan; bu misyon sende var. Aman dağları, dereleri bütün zorluklara rağmen aşıp bu günlere geldin. Çayda boğulmayalım. Yönetimin bu tarzı yüzünden.
Rakip Antep; fakat Beşiktaş’a ters gelene bir takım. Bilic yine tek forvet çıkmış, üstelik 80 dakikada... Çift forvet oynattığı zaman ki verimi de, dün gecesini de gördük. Antep, zaten üstüne gelmiyor. Tesadüftür gol bulmuş sen, 80 dakika Sivok’la Ersan’ı gösteri tatbikat alayı askeri gibi diktin. Rakip gelmiyor. Mustafa ve Cenk’ten biri Ba’nın yanında olmalı, bu olmazsa olmazlardan. Atiba çok yan pas yapıyor. Takım da zaten çok yana ve geriye oynadı. Bu da hücumda etkisizleştirdi takımı.
O tokat sana atılsa!
Sosa sezonun ikinci yarısında çok etkili ve de özel işler yapıyor. Maçın başında attığı gol gibi, ama yalnız. Gökhan Töre’yi yine mumla aradık. Okan Buruk’u severim, ancak orta sahada Motta’ya yapılan faulden sonra vücut dili ile Tolga Özkalfa’ya neler saydı neler! İzmirli hakemlerin çoğunu sevmem, hele Özkalfa’yı hiç sevmem. Penaltıyı bırakıyorum. Çaldığı ya da çalmadığı düdüklerde, Beşiktaş seyircisini çıldırttı. Hele golden önce Serdar’a tokat, kırmızı kart değil de ne! O tokat sana atılsaydı, hakem devlet memurudur diye mahkemeye verirdin. Yazık sana Özkalfa, çok yazık.
‘’Takım olmak‘’
90 dakika Trabzon’un tek isabetli şutu yok. Bir pozisyon dışında o da 75’te Eray yere yatmadı. Risk yok, Bilic’in de Ersun Yanal’ın da düşüncesi o. Ancak Bilic, tamam risk yok, sana gol lazım. Maalesef üstüne gelmeyen Trabzonspor’a karşı 55 dakika Demba Ba yanında olmamalıydı. 16 gol takımın en golcüsü, oynadığı zamanlar rakip defans yerinden çıkmıyor, ismi yetiyor hele kesinlikle Trabzon deplasmanında sahada olmalıydı. Pektemek’e lafım yok. Son dakikada attığı golü de bir kenara bırakıyorum. Oyun boyunca, ayağına gelen toplardan 8’inde yerde. Üstelik maçın en kilit ve mükemmel hakemi Cüneyt hoca faul de çalmadı. Bu da şunu gösteriyor ki Mustafa Pektemek, ayakta duramıyor, ayakta top tutamıyor. O zaman top rakip alana geçtiği anda duvara çarpmış gibi geri geliyor. Dakika 57 bu ana kadar yukarıda yazdıklarım gol gelene kadardı. Demba Ba girdi, adına yakışır gol. Mustafa’yı harcamak istemiyorum. Demba Ba’yla iyi bir ikili. Defansı forvet de yapıyor. Bu da iyi bir iş ahlakı.
Allah sana sakatlık vermesin
Sivok, düne kadar harcandı. Halbuki haftanın 6 günü Bilic, bu çocuklarla beraber. Çok daha önce Sivok’u bu takıma monte etmesi lazımdı. Sosa, son 3 haftadır, Beşiktaş’a verdiği verimden dolayı bu satırlarda yazacağım övgüler ona az kalır. Tolgay, Veli’nin yokluğunda o kadar verimli oldu ki Bilic’e ve tüm Beşiktaşlılar’a kendini gösterdi, bu forma benim, kusura kimse kalmasın. ..Ve Gökhan Töre, tek söyleyeceğim şu; inançlı insanlarız, Allah sana bir sakatlık vermesin. Çünkü Beşiktaş için çok özelsin, tüm yaramazlıklarına rağmen.
‘’Bilic'e rağmen‘’
Sezon bitti Bilic çift santrfora döndü. Tamam da Gökhan ve Sosa’dan üst düzey verim bekleniyor. Eğer Demba Ba’yı ve Pektemek’i beslemezsen dün geceki gibi sıkıntı yaşarsın. Risk yok, hata yok, böyle bir maç bıçak sırtında. Dakika 42 maç bitti diyoruz. Ama oyunun geneline baktığında Karabük daha üretken. Çıkmamış candan umut kesilmez. Karabük 10 kişi. Sen, Ersan sakatlanınca orta sahanı boşaltıyorsun, Demba Ba’yı oyundan çıkartıyorsun. Demba Ba’nın ismi yeter. Rakip, çıkmıyor, Demba Ba oynayınca. Dön 3-5-2’ye en azından gol bölgesinde rakipten bir fazla ol. Ama nerede? Bilic, her zaman söylediğim gibi maçı yaşıyor ama okuyamıyor. Allah’tan Cenk Tosun hiç beklenmedik bir anda ortaya çıktı da Beşiktaş, 3 puanı aldı. Mustafa Pektemek’i, insan olarak ve iş ahlakını da çok seviyorum. Ama her girdiği ikili mücadelede yerde. Topa sahip olsa defansı da çıkacak, Atiba’nın golünde olduğu gibi orta saha da her zaman pozisyon içerisinde olacak. Cenk’lerden öbürü yani Cenk Gönen... Karabük’e karşı Günay belki de beklenenin fazlasını verdi. Ancak Cenk Gönen’in farkı başka. Onun içindir ki şu son 3 haftalık periyoda bakmadan Bilic, işgüzarlık yapıp Cenk’i hazırlamamak gibi bir düşünceye kapılmamalı.
Bülent Yıldırım, son zamanlarda Beşiktaş maçlarını yöneten en iyi hakemlerimizden biri. Necip’in pozisyonu kırmızı, Karabük’ün kalecisi Waterman onun da pozisyonu kırmızı kart. Kendisini tebrik ediyorum.
Enayi değiliz!
Yalnız yönetime bir lafım var... Havalar artık düzeldi, İstanbul’daki maçlara gelecek seyircinin Ankara’da yarısı bile yoktu. Trafik cabası. Müşteri dediğiniz taraftar her gördüğü yerde bize söylüyor, yeter artık. Müşteriyiz ama enayi değiliz! Lütfen artık İstanbul’a gelin. Farkında mısınız? Bu takım bu kadar kötü oynarken Cenk Tosun’un kafasıyla lider ise biraz oynasın inanın bileği zor bükülür. Yani şunu söylüyorum. Başlama düdüğüyle Bilic’in dediğini değil, kalitenizi ortaya koyun güzel kardeşlerim.