‘’Emre ve Terim‘’
Sağ açık Dirar sol bek, 6 ve 8 numaralardan Ozan sağ bek, Jailson stoper oynuyor. Yanı sıra kalesinde de genç Altay var. Bu zorunlu dizilişin bir maçta SOS vereceği aşikârdı. Harika bir sezon öncesi yaşayan, lige 3’te 3 ile başlayan Lider Alanyaspor’un kazanması sürpriz olmadı. İsla düzelir, Rami sahaya iner, Hasan Ali sahalara döner, savunma kurgusu baştan sona değişir.. Ve belki de her şey yoluna girer... Ancak asıl sorun başka...
Emre’li Fenerbahçe ne kadar derli toplu ise Emre’siz Fenerbahçe bir o kadar dağınık... 39 yaşındaki Emre, bu sezonu kaç maçla tamamlayacak? Bu sorunun cevabı, sezon bitiminde Fenerbahçe’nin ligdeki konumunu belirleyecek. Ersun Yanal, Emre’siz bir oyun kurgusunu ya da Emre’nin boşluğunu doldurabilecek rotasyonu bulmak zorunda...
Geçen sezonun şampiyonu Galatasaray, iyi girmedi lige... Çünkü geçen sezon olduğu gibi santrforsuz başladılar yine! Gol Kralı Diagne vardı diyebilirsiniz! Fakat yönetimin göndermek için herşeyi yaptığı, aidiyet duygusunu tamamen yitirmiş Diagne’nin sadece vücudu sahadaydı. Şimdi Falcao’lu günler başladı. Atletico Madrid’de oynadığı dönemde, hayatımda gördüğüm en iyi santrforlar arasında ilk üçe, dörde koyabileceğim bir oyuncuydu Falcao...
Attığı ya da atılmasını sağladığı gol ile ilk maçında Galatasaray’a kazandırdı. Bundan sonra da kazandıracaktır. Fakat Galatasaray’ın sorunu da başka! Fatih Terim’in kulübede olduğu Galatasaray ile tribünde oturduğu Galatasaray, gece ile gündüz kadar farklı...
Fatih Terim bu sezon kaç maçta kulübede olacak? Galatasaray’ın sezon sonundaki konumunu da işte bu sorunun cevabı ve Şampiyonlar Ligi’ndeki 6 maçın önü ve arkasında oynayacağı maçlar belirleyecek. Beşiktaş’ta hocalığına çok inandığım Abdullah Avcı’ya yazık olacak bu gidişle...
Trabzonspor’da taşlar yerinden çok erken oynadı. Yazıcı gitti; Ömür, Ekuban, Yusuf ve Fernandez sakatlandı. Bu şanssızlıkları yaşamasalar, zirvenin en önemli adayı olabilirlerdi. ..Ve gelelim ligin assolistine... Tebrikler Alanyaspor, tebrikler Erol Bulut, Özgür Zengin, Mehmet Yozgatlı ve tüm emekçilerine... Yolunuz açık olsun.
‘’3 haftalık rapor‘’
Ligin en çok gol atan (8) takımları Alanyaspor ve Fenerbahçe...
En iyi averaj Fenerbahçe’de (artı 6); fakat ligin lideri, yoluna kayıpsız devam eden Alanyaspor... (9 Puan)
Süper Lig’de hiç gol yemeyen tek takım var; Bir alt ligden aramıza gelen Yukatel Denizlispor...
Hiç puan alamayan ve doğal olarak sonuncu sırada bulunan tek takım; Gençlerbirliği...
3 maçın 3’ünde de 3 gol atmış, 3 gol yemiş, ne kazanmış ne de kaybetmiş ve 3 puan kazanmış... Tahmin etmek zor olmasa gerek! Aykut Kocaman’ın takımı Konyaspor’dan bahsediyoruz...
Gazişehir ve Gençlerbirliği’nden (7) sonra ligin en çok gol yiyen takımı, geçen sezon savunmasıyla alkışlanan Başakşehir... (6 gol)
Ya hep ya hiç diyen 4 takım var; Alanyaspor, BTC Turk Yeni Malatyaspor, Medipol Başakşehir ve Gençlerbirliği’nin maçlarında beraberlik yok...
3 haftada henüz gol sevinci yaşayamayan tek takım Göztepe...
★★★
Alanyaspor, Fenerbahçe ve Başakşehir için olumlu ya da olumsuz anlamda değişen çok şey var... Konyaspor ve Göztepe için ise değişmemiş hiç bir şey...
Şimdi Milli Takım arası... Bütün teknik adamlar ve takımlar, eksiklerini tamamlamak için çalışmalar yapacaklar...
Yeni transferler, uyum sürecini bir nebze de olsa atlatacak. Muhtemelen 15 gün sonra takımların bir çoğu bambaşka bir kimlikle karşımıza çıkacak...
★★★
Eflatun’a sormuşlar: “İnsanoğlu’nun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir?”
Cevaplamış: “Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki, çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için para öderler. Yarından endişe ederken bu günü unuturlar. Dolayısıyla ne bu günü ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.”
★★★
Bekleyip, göreceğiz... Fakat şimdi anı yaşamak gerek!
‘’Daha çok su akar‘’
Dünya’nın en zengin 64 kişisinin sahip olduğu para, Dünya’da yaşayan tam 3 Milyar 500 Milyon diğer insanın toplam mal varlığına eşitmiş! Dünya’da her 6 saniyede 1 çocuk açlıktan ölüyormuş.. Ve sıkı durun, Dünya’da her sene 1 Milyar 400 Milyon Ton gıda çöpe atılıyormuş. Dünya üzerinde tam 1 Milyar insan açlık çekiyormuş.. Ve aynı Dünya üzerinde 1 Milyar insan, zayıflayabilmek için trilyonlarca para harcıyormuş. ABD’nde tam 30 milyon Amerikan vatandaşı sokaklarda yaşıyormuş, parklarda yatıyormuş.. Ve aynı Amerika’da tam 36 Milyon kişilik ev, bomboş duruyor, kiracı bekliyormuş!
Dünya üzerinde silahlanmak (yani en nihayetinde öldürmek) için harcanan para ile Dünya’da yaşayan insanların tümüne (Yaklaşık 8 Milyar insandan bahsediyoruz) sağlık ve eğitim hizmetleri ömürleri boyunca ücretsiz sağlanabilirmiş.
Dünya’daki en önemli iç çamaşırı firmalarından biri, üzeri kıymetli taşlarla bezenmiş bir sütyeni tam 4 Milyon Dolar’dan satışa sunmuş. Sonrasında da açıklama yapmışlar: 190 ülkeden gelen siparişleri yetiştiremiyoruz. Gecikmeler için müşterilerimizden özür dileriz! Aynı Dünya’da milyonlarca kadın; açlıktan, yani iyi beslenemediği için çocuğunu emziremiyormuş.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün...
Görülen o ki, matematiği yok bu Dünya’nın.. Ve iki kere iki, dört etmiyor aslında!
Sağ bekinde 8 numara Ozan’ı, sol bekinde sağ açık Dirar’ı, stoperinde 6 numara Jailson’u oynatıp iki maçta 6 puan alırken 7 gol atıp sadece 1 gol yiyen Fenerbahçe var önümüzde...
Bir de savunması tamamen orijinal savunma oyuncularından kurulan, forvetinde geçtiğimiz sezonun Gol Kralı bulunan, üstelik ligimizin son şampiyonu olan Galatasaray var bir de: İki maçta 1 gol atıp 3 gol yemiş, toplamda sadece 1 puan toplayabilmiş...
Son 5-6 sezonun tamamında Abdullah Avcı yönetiminde şampiyonluk yarışında yer alan Başakşehir, hemen hemen aynı ve hatta daha derli toplu kadrosuyla Okan Buruk yönetiminde iki maçta sıfır çekti ve küme düşme hattında...
Bir alt ligden gelen Denizlispor ise Yücel İldiz’le ikide iki yaparak (Biri Galatasaray galibiyeti) üçüncü sırada... Karaman’ın Trabzonspor’unu öve öve bitiremiyoruz (ki biri de benim, övmeye de devam edeceğim!), Avcı’nın Beşiktaş’ını ise yerden yere vuruyoruz! Oysa ki biri 4, diğeri 3 puanda! İkisi de 3 gol atmış toplamda ve Trabzonspor, sadece 1 gol eksik yemiş...
Bu kadar karmaşık bir matematiğin hüküm sürdüğü Dünya’da, övgü ve yergi için çok erken aslında... Ve daha çok su akar bu köprünün altından...
‘’Transfer dönemi!‘’
Hemen her yaz transfer döneminde, teknik adamlar, yöneticilerine şu istekte bulunur: “Alacağımız yeni futbolcular, sezon öncesi kampımıza yetişsinler...” Yöneticiler de, “Elbette hocam... Talep ettiğiniz isimler, kısa süre içinde aramıza katılacaklar...”
Bizler de bu diyalogları haber yapar, sayfalarımızda sizlere aktarırız...
Sonra ne mi olur?
Yaz biter, sezon başı hazırlık kampları gelir. Bir tane futbolcu bile transfer edilmemiştir.
Takımlar, bir önceki sezondan kalan oyuncularının bir kısmıyla (Çünkü as oyuncular genelde Afrika Kupası, Amerika Kupası, Asya Kupası, Avrupa Şampiyonası gibi turnuvalara gittikleri için izinli olurlar) ve onların yanına sezon içinde bir daha asla kadroya almayacakları altyapıdan gelen genç futbolcularla kamp yaparlar.
Bu kamptan bir verim alınmaz... Çünkü birkaç hafta sonra sahaya çıkacak ilk onbir oyuncularından sadece birkaçı vardır bu kamplarda...
Ve sezon başlar... Hemen hemen aynı oyuncular sahadadır. Bu arada “Mutlaka satacağız, kendine kulüp bul” dediğiniz ve küstürdüğünüz oyuncuların bir bölümü de elinizde kalmıştır. Onlara bel bağlar mecburen teknik adamlar... İşler yolunda gitmez elbette...
Yöneticiler ardından biraz daha para musluklarını açarlar... Akşam pazarına giden ve aynı ürünün malesef ezilenlerinden daha ucuza almaya gayret gösteren, maddi durumu çok da iyi olmayan emekliler gibi... Fakat emekliler gibi bütçelerini de düşünmezler.
Hiç hak etmedikleri büyük paraları verirler oyunculara ve mecburiyetten alırlar.
Dostlar alışverişte görsün işte.
Fakat Avrupa Kupaları’ndan elenmiştir bazı takımlar... Bazıları lige kayıplarla girmiştir... İş işten geçmiştir yani...
Bu yazdıklarım, çeyrek yüzyıldır bu işi yapan biri olarak hemen her sezon tecrübe ettiğim gelişmelerdir.
Finansal Fair Play’in kulüplerimizi maddi disipline sokmak istediğini elbette biliyorum. Kulüplerimizin çok ciddi borçları olduğundan da haberdarım.
Fakat gelin, hep birlikte takip edelim bu sezon...
Şu andan itibaren alınan oyuncular, şu andan önce alınanlardan kaç katına transfer edilecek.
Teşbihte hata olmaz... Bizim kulüp yöneticilerimizin yaptığı aynen şu söze benzer: Ayranları yok içmeye...
‘’Elin Fransız'ı, İtalyan'ı gelip alıyoru çocuklarımızı biz göremiyoruz!‘’
Duhan Aksu ile röportaj yaptık, olay oldu. Tüm basın kuruluşları aldılar, yayınladılar. O da Merih gibi ayrılmıştı Fenerbahçe’den. 6 ay içinde Lille ile ön protokol imzalamıştı. Yanıbaşımızdaydı, şimdi farkına vardık...
Oysa ki mesele Duhan değil; Sistem... Çünkü Finansal Fair Play uygulaması, bugün olduğu gibi yarın da bırakmayacak peşimizi... Altyapıdan futbolcu yetişmiyor diyoruz ya... Külliyen yalan... Bu çocuklar nereden geldi peki?
Elin Fransız’ı, İtalyan’ı gelip alıyor çocuklarımızı; Biz göremiyoruz. Mesele bu... Mitroglou, Lens, Slimani, Rodallega’ya verdiğiniz 1 yıllık ücreti, altyapıya ayırın lütfen... Bu çocuklar size daha çok kazandıracaktır
***
Sergen Yalçın’ın Beşiktaş PAF Takımı’nı çalıştırdığı günler... Takımı, ilk yarıda 17 maçta 16 galibiyet almış, ligi kasıp kavuruyor. Yaptığımız röportajda Sergen aynen şunları söylüyordu: “A Takım ile PAF Takım’ın sahaları arasında 100 metre var. Fakat yetkililerin bize baktığı mesafe ‘taaaaaaaaaa’ o kadar...” O takımdan bir çocuk bile yok şu an Beşiktaş’ın kadrosunda...
Yıllar önce de yazdım; Şimdi tam sırası ve bir kez daha yazayım... Trabzon’da iki lise, Dünya Liselerarası Şampiyonası’nda Şampiyon olmuştu. İlk şampiyon liseden bir tek Ergin Keleş çıktı üst düzeye... Şimdi de sadece Yusuf Yazıcı var. Fakat gidin biraz geriye; Trabzonspor’un, İstanbul’un büyüklerini geride bırakıp şampiyon olduğu yıllara... Takımın en yabancıları; Erzurumlu ve Samsunlu’ydu! Yani kendi özünden çıkan o dönemin çocuklarıyla başarmıştı Bordo-Mavililer. Sonra yanlış yolda yürüdüler; Kendi çocuklarını bir kenara bırakıp, başka şehirlere ve hatta ülke sınırlarının dışına çıktılar. Ne elde ettiler peki: Koca bir sıfır.. Ve bugün mecburiyetten bile olsa doğru yoldalar. Böyle devam ederlerse bir kaç yıl içinde yeniden zirveyi ele geçirebilirler.
Bugünün Galatasaray’ında kaç çocuk var Florya patentli... İyi kötü bir Sabri vardı, o da gitti ve bitti taşı toprağı altın denilen Florya... Oysa ki Ozan Kabak’a şans verdiğinde gördü Sarı- Kırmızılılar bir kez daha Florya’nın gücünü...
Merih Demiral ile Yiğithan oynuyordu Fenerbahçe’nin alt yaş gruplarında iki stoper olarak... Merih inanmadı A Takım’a yükselebileceğine ve amatöre dönmeyi göze alıp gitti; Şimdi Juventus peşinde... Yiğithan’ı, Sadık karşılığında bonservisiyle verdiler Malatya’ya.. Elde Skrtel, Roman, Serdar Aziz varken, Sadık’ı almak hedefiyle... Merih-Yiğithan oynasaydı Fenerbahçe’nin tandeminde, daha mı kötü yerde bitirirdi sezonu Fenerbahçe...
Ve gelelim Duhan Aksu’ya... Bir röportaj yaptık, olay oldu. Tüm basın kuruluşları aldılar, bu röportajı yayınladılar. O da Merih gibi ayrılmıştı Fenerbahçe’den. 6 ay içinde Lille ile ön protokol imzalamıştı. Röportajı yaparken dikkat ettim; Türk Dil Kurumu’nda çalışıyor sanki! Konuşmayı biliyor, hayatı biliyor. Nasıl beslenmesi gerektiğinden ne kadar uyuması gerektiğine kadar hesaplamış! Daha doğrusu profesyonelerden destek almış, uyguluyor. Yanıbaşımızdaydı ve şimdi farkına vardık Duhan’ın da...
Oysa ki mesele sadece Duhan değil; Sistem... Çünkü Finansal Fair Play uygulaması, bugün olduğu gibi yarın da bırakmayacak peşimizi... Çözüm basit; gözümüzü başka kıtalara çevirdiğimizin sadece onda biri kadar, alttaki çocuklarımıza bakacağız. Altyapılardan futbolcu yetişmiyor diyorlar, ya da diyoruz ya... Külliyen yalan... Elin Fransız’ı, İtalyan’ı gelip alıyor çocuklarımızı... Onlar görüyor, biz göremiyoruz... Mesele bu... Mitroglou, Lens, Slimani ya da Rodallega’ya verdiğiniz 1 yıllık ücreti, alt yapıya ayırın sevgili yöneticiler... Bu çocuklar sizlere hem sportif hem de maddi anlamda daha çok kazandıracaktır; emin olun... Kurtuluş ‘taaaaaaa’ oralarda değil, buralarda... Bizim topraklarımızda, bizim çocuklarımızda... Yeter ki güvenin...
‘’Cevapsız sorular...‘’
Sezon bitti... Şampiyon da belli, küme düşenler de... Şimdi cevabı verilmeyen soruları sorma zamanı... Kulüpler Birliği, Abdurrahim Albayrak, Ali Dürüst ve Mehmet Topal’a soruyoruz.
Tarih 27 Kasım 2018...
Sayın Fikret Orman’ın Başkanlık yaptığı Kulüpler Birliği bir açıklama yayınladı. Konu; Merkez Hakem Kurulu’nun, Galatasaray- Konyaspor maçında Galatasaray aleyhine fahiş bir hata yapan hakem Hüseyin Göçek ile VAR Hakemi Halis Özkahya’ya ikinci bir değerlendirmeye kadar maç vermeme kararına karşıydı.
Özetle; “İnsanın var olduğu her yerde hata da işin bir parçasıdır. Dünya’nın bir çok liginde de hakemlerin performansına bağlı uygulamalar mevcuttur. Bu tasarrufun zamanlaması ve uygulama biçimi dikkate alındığında, yetki kapsamında masum bir karar olduğuna inanmak ve bunu savunmak, bu şartlarda mümkün değildir” deniyordu.
Soruyoruz: Galatasaray hariç, 17 kulübün görüş birliği ile bu açıklamanın yapıldığı açıklanmıştı. 17 kulüp yönetimi, bu açıklamanın altına gerçekten imza attı mı? Yoksa bir çoğu, bu açıklamayı, bir sonraki gün gazetelerden mi okudu? O toplantıda Galatasaray’ı temsilen kim vardı? Ya da biri var mıydı? Var ise kimdi? Yok ise bu oluşum Birlik mi?
★ Bu krizin patladığı gün, Türkiye Futbol Federasyonu Başkan Vekili ve Milli Takımlar Sorumlusu Ali Dürüst istifa etmişti. Bir gün sonra, “Galatasaray’a daha iyi hizmet edebilmek için bu kararımdan vazgeçiyorum” diyerek istifasını geri çekti.
Soruyoruz: Sayın Ali Dürüst’ü bu kararından vazgeçirenler kimlerdi? TFF, Türkiye’de futbolun çatı kurumudur. Bu nedenle TFF’de görev alanların tek bir takımı (Türkiye Milli Takımı) olması gerekmez mi?
★ Sezonun son 5 haftasına girilirken Galatasaray Başkan Vekili Abdürrahim Albayrak, “Bu kadar çabamıza, ekonomik krizdeki bu kadar emeğimize yazıktır, günahtır. Sadece Galatasaray için değil, öbür kulüplere de yapılmasın bu. Eğer bir takım şampiyon ilan edilecekse, açık açık ilan etsinler, şampiyon yapsınlar. Bildiğim birçok şey var, bana söylenen birçok şey var. Zamanı geldiğinde çok şey paylaşacağım” demişti.
Soruyoruz: Sayın Abdurrahim Albayrak, zamanı gelmedi mi? Türk Futbolu’nun bekası adına bildiklerinizi mutlaka açıklamanız gerekmez mi?
★ Sezonun son haftası, Kadıköy’de, henüz maça girmeye hazırlanan Mehmet Topal’ı bir grup taraftar ıslıkladı.
Soruyoruz: Mehmet Topal’a bunların yapılması için bir futbolcunun taraftar gruplarına para verdiği doğru mu? Savcılıkta bu evrakların var olduğu iddia ediliyor. O futbolcu kim?
‘’Alkışlar Galatasaray'a‘’
Bir sezonu daha geride bırakmak üzereyiz. Ligimizden Akhisarspor dışında hangi takımların ayrılacağı henüz tam olarak belli değil belki ama, şampiyon belli: Galatasaray... Hem Süper Lig’i hem de Türkiye Kupası’nı kazandı Sarı- Kırmızılılar... Bir hayli çekişmeli geçen ve VAR’a rağmen hakem hatalarının çok konuşulduğu bu uzun maratonu muhteşem bir finalle geride bıraktılar. Sahada; şampiyonluk adayı iki takım ve Dünya’nın en iyi üç hakeminden biri vardı. Kazanan şampiyon olacaktı ve Galatasaray kazandı. Artık yapılması gereken belli: Hep birlikte Şampiyon’u tebrik edelim ve alkışlayalım...
İşte çifte şampiyonlukta emeği geçenler: Mustafa Cengiz başta olmak üzere; Abdurrahim Albayrak, Yusuf Günay, Kaan Kançal, İlber Aydemir, Dorukhan Acar, Emre Erdoğan, Mahmut Recevik, Okan Böke, Ömer Cansever, Dilek Kutlu, Metin Karakaya, Banu Vahapoğlu Akgün, Erol Özmandıracı, Özgür Savaş Özüdoğru ve Gülçin Büyüközkan... Fatih Terim başta olmak üzere; Levent Şahin, Ümit Davala, Hasan Şaş, Claudio Taffarel, Fadıl Koşutan, Yasin Küçük, Şükrü Hanedar, Uğur Yıldız, Mert Çetin, Aslı İşliel, Hande Sümertaş, Eray Sözen, Fahri Yılmaz, Ersan Zeren, Halil Cihan Ünal, Olgu Şimşek, Dr. Yener İnce, Dr. İsmail Erman Büyükgök, Mestan Hüseyin Çilekçi, Mustafa Korkmaz, Burak Koca, Samet Polat, Sedat Peker, Batuhan Erkan, Ozan Abaylı, Hasan Çelik, Veli Muğlı, İlyas Gökçe...
Fernando Muslera, İsmail Çipe, Batuhan Ahmet Şen, Mariano Ferreira Filho, Ahmet Çalık, Semih Kaya, Martin Linnes, Yuto Nagatomo, Ömer Bayram, Emre Taşdemir, Marcos do Nascimento Teixeira, Christian Luyindama, Selçuk İnan, Younes Belhanda, Celil Yüksel, Ryan Donk, Fernando Francisco Reges, Sofiane Feghouli, Emre Akbaba, Papa Alioune Ndiaye, Atalay Babacan, Gökay Güney, Abdussamed Karnuçu, Muğdat Çelik, Henry Onyekuru, Yunus Akgün, Sinan Gümüş, Eren Derdiyok, Konstantinos Mitroglou, Mbaye Diagne...
Ve elbette milyonlarca Galatasaray taraftarı...
‘’Para ve zeka...‘’
İş adamı, son model Rolls Royce’dan indi, bankaya girdi. ‘Bireysel kredi’ başvurusu için müşteri temsilcisine gitti. Acele İspanya’ya gitmesi gerektiğini, 1 hafta vadeli 5 bin dolara gereksinim duyduğunu söyledi. Adamın ‘sicili’ni araştıran görevli, kredi vereceklerini, ancak bankayla ilk kez çalıştığı için bir teminat istediklerini söyledi. Adam, “Arabam bankanın hemen önünde. Teminat için herhalde yeterli olur!” dedi. Cebinden Rolls Royce’un anahtarlarını çıkarttı ve temsilciye uzattı: “Lütfen! Çok acelem var. Anahtarları alın, krediyi tanımlayın.”
Temsilci, Rolls Royce anahtarıyla müdüre gitti ve anında krediyi çıkarttı. Adam parayı nakit aldı, taksiye atladı, havalimanına gitti. Bankanın güvenlik görevlisi de Rolls Royce’u kapalı otoparka çekti. Bir haftalık seyahatin ardından New York’a dönen adam bankaya geldi. 5 bin dolarlık ana paranın yanı sıra vade farkı olan 9.5 doları ödedi, anahtarını talep etti.
Bu süreçte iş adamını araştıran ve büyük serveti olduğunu öğrenen müşteri temsilcisi, merakını yenemedi: “Efendim, sizin için çok küçük bir miktar olan bu paraya neden gereksinim duydunuz?” İş adamının verdiği yanıt şöyleydi: “Böyle lüks bir otomobili, New York’ta hangi kapalı garaja, bir hafta boyunca 9.5 dolar karşılığında bırakabilirsiniz?”
Bu hikayenin bize anlattığı çok şey var aslında... Öncelikle kabul etmeliyiz ki; Evet, para çok şeydir... Ama şunu da bilmeliyiz; her şey değildir.
Bakın; 24 yaş ortalaması olan Ajax, sadece 33.1 milyon Euro’luk transfer bilançosuyla Şampiyonlar Ligi’nde yarı final oynadı ve 96. dakikada yediği golle finali kaçırdı. Ajax’ı eleyen Tottenham (Yaş ortalaması 27), yönetimin aldığı karar gereği bu sezon hiç transfer yapmadı. Bilançosu artı 5.35 milyon Euro. Diğer finalist Liverpool, 143.7 milyon Euro harcamış transfere... 3- 0’ın rövanşında 4-0 ile elediği Barcelona’nın kadro değeri ise tam 1.18 Milyar Euro...
Sadece Neymar ve Mbappe için 300 küsur milyon Euro veren PSG yok bu listede... Her sezon 300- 400 milyon Euro harcayan Real Madrid yok... City yok. Bayern Münih yok... Bizim yaklaşık 3’er milyar lira borçları olan büyük kulüplerimiz için ‘Ajax’ ya da ‘Tottenham’ kulüpleri örnek olmalı... O kadar uzağa gitmeye de gerek yok; Altınordu’nun bize ve elbette onlara anlattığı bir şeyler olmalı...
Evet, para çok şeydir; ama her şey değildir. Olsaydı eğer Ajax değil Real, Tottenham değil Bayern olurdu buralarda.
Sadece zenginlik başarıyı getirmez... Zenginlerin çocukları en iyi kolejlerde okur, ama her ne hikmetse dahiler hep fakirlerden çıkar. Başarı için çok çalışmak, hırslı olmak şart; ama sistem ve zeka da elzem...









































