Arama

Popüler aramalar

‘’Zor günler bekliyor!‘’

Topla oynayan Fenerbahçe’yse de açıkları bulan, golleri atan Beşiktaş’tı ve üstelik bunu ilk 25. dakika içinde yapmıştı. Gerçi o ana kadar goller dışında ciddi anlamda etkisi var denemezdi Beşiktaş’ın. Hatta El Bilal Toure attığı golden önce topu Vaclav Cerny’e hatalı göndermişti ama yardımcıları rakip stoperler oldu!..

Beşiktaş sol beki Rıdvan Yılmaz’ın - ki maç devre içinde varlığı yokluğu belli olmayanlardandı - koşuyla taşıdığı Fenerbahçe savunma göbeğindeki Milan Skriniar ile Jaden Osterwolde ’nin boşalttığı alanda El Toure kafayla golü buldu.

Olanlar oldu

2-0 öne geçmişken gerek Orkun Kökçü’nün kontrolsüz faul ile oyun dışı kalması gerekse Sergen Yalçın’ın anlamsız agresifliği durduk yere Fenerbahçe’yi maça aldı. Oysa o ana kadar güçlü bir oyun icra edemese bile gelişmeler Beşiktaş’ın lehine ilerliyordu. Sonrasında olanlar oldu ve maç devre sonunda beraberliğe geldi. Beşiktaş’ı hem eksik hem mecalsiz görmüş olmalı ki Tedesco ilk devrenin ‘’görünmezlerinden’’ Dolgeres Nene ile şutörü Anderson Talisca’yı yer değiştirdi. Yine de oyuna ilk devre sonundaki etkiyi koyamadı Fenerbahçe. Haliyle Beşiktaş sayısal eksikliğini pek de hissetmeden maçı son bölüme taşımayı başardı.

Ne var ki, Beşiktaş’ın ikinci golünde baskıyı yapıp golü atan Emirhan Topçu’ya bu kez John Duran baskı yapıp golü attı! Yani Beşiktaş başta öyle ya da böyle eline aldığı maçı rakibi fevkalade şeyler yapmamış olmasına rağmen kaybetti. Fenerbahçe ise topla daha çok oynadı, daha çok denedi Ersin Destanoğlu’na daha çok kurtarış yaptırdı ve 3 gol atarak maçı kazandı. Maçın önünde yönetim ve ‘’ibra’’ tartışmaları yaşayan, maç içinde ise yersiz kırmızı kartlarla oyunu da kaybeden Beşiktaş’ı zor günler bekliyor. Gerek mevcut yönetim ve tercihleri, gerekse takımın hâl ve gidişi Beşiktaş’ın bir türlü çıkamadığı trübülanstan kolay çıkamayacağının habercisi sanki...

03 Kasım 2025, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray kopya verdi!‘’

Memleketimizin güzide köşelerinden komşu köyümüz Uçmakdere’de dostumuz Hasan’ın oteli Avdimio’da bir grup arkadaşla izledik maçı. Metropol, kent, köy fark etmiyor… Futbolumuz nerede izlerseniz izleyin, “vasat altı”! Federasyonun hakem merkezli “bahis soruşturması”nın yükünü de taşıyacak olan Cihan Aydın’ın yönettiği maçın ilk yarısı tam da beklediğim gibi, “etkisiz” tamamlandı! Devre boyunca dişe dokunur pek bir şey olmadı. İki takımın da bir kaç cılız hücum girişimi güçlü görünen savunma hatlarında eriyip gitti. Öyle ki, ilk devre boyunca istatistik puanı en yüksek oyuncular iki takımda da stoperlerdi. “Kaleci kurtarışı” istatistiğinin iki takım açısından da 1 (bir) olduğu devrede ritmin düşük, arayışın sınırlı olduğu devrenin belirleyicisi ise Trabzonspor’un tutarlı savunması oldu.

Bugünü etkileyecek

İkinci devre Oleksandr Zubkov’un kafa vuruşu alt köşeden çıkaran Uğurcan Çakır’ın kurtarışıyla başladı. Ancak ardından yine “maç normali”ne döndü oyun. Çok şey beklenen iki santforun, Victor Osimhen ile Paul Onuachu’nun ortalıkta görünmediği, daha doğrusu iki takımın da santrforlarına topu ulaştıramadığı maçta Okan Buruk hem Ismael Jakobs’u hem de Mauro Icardi’yi oyuna gönderdi. Galatasaray hücum yönünü çeşitlerken Trabzon iyice savunmaya gömüldü. Onlar açısından böyle bir deplasmanda kaybetmemek önemliydi ve düzenli davranarak yenilmeden ligdeki pozisyonlarını korudular. Sorun Galatasaray’daydı! Ligin en güçlü takımı en etkili oyuncularının nasıl durdurulacağına dair ciddi kopyalar verdi diğer takımlara. Bakalım bu maçın böyle bitmiş olması bu akşam ki maçı nasıl etkileyecek?

02 Kasım 2025, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Milli ara heba edilmiş‘’

Kimileri burası için ‘’Zorlu bir lig’’ diyor! Belki de haklılar… Öyle ya, Beşiktaş’ı deplasmanda yenen Gençlerbirliği, Beşiktaş’ın deplasmanda yendiği Konya’yla oynuyor ve Konya, deplasmanda Beşiktaş’ı yenen Gençlerbirliği’ni deplasmanda yeniyor!.. Böyle bir lige ‘’zor’’ denmez de ne denir? Cümlede ne çok ‘’deplasman’’ geçti değil mi?.. İşte, ilk devrelerinde futbol adına genellikle çok az şey olan bu ‘’zorlu lig’’in bir ‘’zorlu maç’’ında daha örgütlü hücum sayısı azsa da ziyadesiyle hareketlilik oldu. Beşiktaş’a verilip Tammy Abraham’ın kaçırıp Andreas Gianniotis’in kurtardığı penaltı...

Çaresizlik...

İlk devre gol dışında sahada görünmeyen Cengiz Ünder’in bir maç önce ikinci devreye çıkamayan Vaclav Cerny’nin asistinde attığı gol… Mert Günok yerine tercih edilen Ersin Destanoğlu’nun Claudio Winck’in kurtarılabilir kafa vuruşundaki çaresizliği!.. Kasımpaşa lehine verilen penaltı kararının VAR’dan dönmesi ve bir iki şey daha… Topla daha çok haşır neşir olup birini de gol yaptığı üç büyük gol şansı yakalayan Beşiktaş’ın, devreyi önde bitirememiş olma üzerine ciddi kafa yorması gerekir…

Savunma bilgisi...

İkinci devre, özellikle de 60. dakikadan sonra iki takımın da hücuma elini kolunu sallayarak çıktığını izledik. Buna ülkemizde ‘’’Risk almak’’ deniyor da ‘’Sahi savunma bilgisi bu işin neresinde?’’ diye soran olmuyor! Atılabilir görünen gollerin bu kadar kolay heba ediliyor oluşu da tıpkı savunma zaafiyeti gibi bir ülke gerçeği olarak kabul edilirse, çalışarak çözülür. Ülkede şöyle bir doğru bilinen yanlış vardır; ‘’Kötü oynarken de kazanmayı bileceksin!’’ Bu önerme kaybedenin daha da kötü oynadığını ihmal eder. Bu tür maçlardan sonra ise teknik adamlar rakibe pozisyon vermediklerini belirtip daha çok pozisyonu olan taraf olan iddiasındadırlar… Yine de hal böyleyken, ‘’İyi oynayıp kazanmayı bileceksin’’ diyen kimseleri duymadım desem yeridir. Neticede Beşiktaş’ın bir çok dilim gibi ‘’milli ara’’yı da heba ettiğini söylemek pek yanlış olmaz sanırım

27 Ekim 2025, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Izdıraplı bir maç‘’

Gayreti, çabası yok denemezdi Fenerbahçe’nin ancak bu oyunu oynayacak ezberi henüz oluşmamıştı. Sorun da buradaydı. Tedesco’nun 4-3-3’ü belki forveti ve Marco Asensio gibi bağlantı oyuncularını mutlu ediyordu belki ancak verimliliği an itibarıyla düşüktü. İlk devre boyunca topu kullanmada Stutgart önde göründüyse de ‘Cılız şut’larda önde olan Fenerbahçe’ydi. Bu devrede işin tedirgin edici yanı Fenerbahçe ceza sahasına gönderilen yüksek topların çoğuna rakibin vurmuş olmasıydı. İlk devre oyununa bakınca maçın ikinci yarısı ya daha fazla gayret ya da bambaşka bir plan istediğini bas bas bağırıyordu. Çünkü ilk 45 dakikayı önde penaltı golüyle önde kapatmış olsalar da pekala tersi de mümkün olabilirdi. Yani Fenerbahçe’nin savunma halinde ciddi ‘Güvenlik açıkları’ gözleniyordu. İkinci devre uzun süre ilkinden daha durağan ilerledi. Fenerbahçe önde olduğu için bu durum kabul edilebilir görünüyorsa da iptal edilen penaltıda olduğu gibi risk sürüyordu. 80’e kadar ‘Büyük şans’ denecek pozisyon olmaması maçı kazanma adına olumlu bulunabilir ama izleme açısından bakılırsa ‘Izdıraplı bir maçtı’ demek durumu daha iyi açıklar kanımca. Öyle ya da böyle, Fenerbahçe maçı üstelik Almanya’nın iyi bir takımına karşı kazandı.

Zaman kaybı...

Bizim ülkenin bir durumu açıklamak için kolektife değil bireysele bakıyor olması alışıldıktır. Galibiyeti de mağlubiyeti de bazı oyuncuların kişisel gayretine bağlama illetinden kurtulmadıkça ‘Sabır’ ya da ‘Zaman’ taleplerinden de kurtulamayacağız. Ancak bu bakışın hakim olduğu yerde ‘Zaman’ talebi sadece ‘Zaman kaybı’ndan başka bir şey değildir. Birçok takım gibi Fenerbahçe’nin de aynı teknik ekip ve aynı kadroyla daha çok birlikte antrenman yapmaya ihtiyacı olduğu muhakkak. Ve son bir soru… Fenerbahçe alt maraton tribünün tam ortasındaki o ayrıcalıklı ‘Pahalı bölge’yi kim akıl etti acaba? Kim bilmiyorum ancak futbol sosyolojisinden bihaber olduğu aşikâr. Bir gece önceki maçta Seyrantepe’deki aynı bölgeye bakanlar iki takım arasındaki farklardan sadece birini görecek ve durumu daha doğru yerden kavrayacaktır.

24 Ekim 2025, Cuma 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’İkisi de oynayamadı Beşiktaş kazandı!‘’

Beşiktaş için ‘’Ya tamam ya devam’’, ‘’Sırat Köprüsü’nde’’ gibi başlıklar atıldaysa alttan altta söylenmeye çalışılan takımın değil Sergen Yalçın’ın geleceğiydi. Öyle ya Beşiktaş, Yalçın da dahil nice teknik direktör değiştirmiş ancak öyle ya da böyle hala yoluna devam ediyor. Konya’nın son durumu düşünüldüğünde iki teknik adam için de kritik önemdeki maçta Beşiktaş temkinli oyunu mu seçmişti yoksa ilk devre için bundan fazlasını yapmasını beklemek iyimserlik mi olurdu varın siz düşünün! Topla daha az oynayan, rakip kaleye yaklaşamayan, kalecisi iki kurtarış yapan takım Beşiktaş’tı ancak kornerden golü atan da onlar oldu. Öyle bir goldü ki, golü atan Wilfred Ndidi’den çok sevinen kornerde dublaja giren ve son haftalarda taraftarının öfke paratoneri olan Tammy Abraham oldu.

Beşiktaş, sıyrıldı...

Konya ilk devre geri düştüyse pozisyon bulamayan Recep Uçar takımının ilk devre yaptığı büyük oranda işlevsiz 25 ortaya bakması gerekir mi acaba? İkinci devrenin uzun süresinin de topla oynayanı Konya ise de Beşiktaş 60’a doğru Rafa Silva gibi en kudretli oyuncusunu değiştirmek zorunda kaldı. Çünkü görünmeyenlerdendi ve bu da normaldi. Bir önceki Gençlerbirliği maçında dört farklı pozisyonda oynayanlarla uyumsuz olan Rafa bu kez beş farklı arkadaşıyla oynayınca iyice uyumsuzlaştı. Sadece o mu? Ancak zaten hücum sorunları olan Konya bir de tuhaf bir gol yiyince Beşiktaş da bu maçtan sıyrılmış oldu. Derler ki, ‘’Kötü oynarken de kazanacaksın.’’ Demezler ki, ‘’Sen kötü oynayıp kazanırken yenilen ne oymamıştır acaba?’’ İşte bu maç öyle bir maçtı. İkisi de oynayamadı Beşiktaş kazandı!..

23 Ekim 2025, Perşembe 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Sukutuhayal‘’

Ülke futbolunda neden sık sık önce taraf övülür, artık anladığınızı sanıyorum! Dün maçı İnönü’deki tribünlerde izleyenler için bu tür ilk yarılara dayanmak gerçekten de övgüyü hak ediyor. Hesapsız kitapsız, sınırsız para harcayıp borca batık olanın da para harcayamayıp sınırlı kadroyla oynayanın da oyununun haniyse birbirine denk olduğu bir ülkede yaşadımız malumumuz. Devre boyunca tek dişe dokunur pozisyon Sergen Yalçın’ın ‘’2 ayda yıldız yapacağı’’ iddiasında bulunduğu Cengiz Ünder’in kaleciye takılan bildik vuruşu oldu. Onun dışında takımın skor yükünü çeken Rafa Silva’nın şaşkın, Tammy Abraham’ın işlevsizleş göründüğü bir ilk yarı izledik hep birlikte. Ancak ikinci devreye Vaclav Cerny’i Mustafa Hekimoğlu’yla değiştirerek başladı Sergen Yalçın. Meyvesini de aldı..

Mucize arayanlar...

Daha devre başında ilk kez bu kadar takım olarak öne çıkan Gençlerbirliği’ne karşı geriden Hekimoğlu Kökçü’ye, Kökçü Silva’ya, Silva Ünder’e ulaştırdı ve Ünder az kullandığı sağ ayağının içiyle golü attı. Devamında ise maç yine ilk yarı kıvamına döndü. Futbol ilginç bir oyun! Oyuncu değiştirip golü atan Beşiktaş, iki oyuncu değiştirdiği dakikadan kısa süre sonra oyuna giren David Jurasek’e çarpan topla golü yedi. Bir dakika sonra stoper Tiago Djalo’nun hatalı hamlesi nedeniyle boş kalan Franco Tongya’nın attığı golle Gençlerbirliği maçı kazandı. Böylece milli arada iyileşme bekleyenler de oyuncu tercihleriyle mucize arayanlar da sukutuhayale uğradı… Hafta içi bugün sahasında kaybeden Konya’ya deplasmana gidecek olan ve oyunu bir miktar da olsa ilerleyemeyen Beşiktaş’ın orada da kaybetmesi durumunda neler olabilir, varın siz düşünün...

Cezalandırma...

Ve son bir not… Maçı anlatan Ali Okancı’nın belirttiğine göre yaptığı top kaybı sonrası Cerny’ye sinirlenen Yalçın, genç Hekimoğlu’nu ısınmaya gönderip ikinci yarıda da oyuna soktu. Bu durum elbette hocanın takım üzerindeki gücünün göstergesi olarak okunabilir. Lakin aynı zamanda kendini bu tür ‘’cezalandırmalarla’’ kötü hisseden oyuncuların antrenman seviyelerini dolayısıyla takımın antrenman düzeyini düşürme riskini de ihmal etmemek gerek sanırım.

19 Ekim 2025, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Yok hala çok uzun‘’

Klişedir ama doğrudur da. Futbol ilginç oyundur. İlk devre boyunca oyuna baştan sona hakim olan milli takımda da 13. dakikada doğru dağılım doğru paslarla hücuma kalkan Gürcistan gole bir kala avut çizgisinde Mert Müldür’e takıldı. O gol olmadı ya dönüşü önce uzun topta Kenan Yıldız golü oldu. Ardında kornerden Merih Demiral, çoklu planlı hücumda ise Yunus Akgün golleri... Devreyi müreffeh kapattık. Öyle ki, topla oynama dışındaki tüm istatistik verilerde büyük üstünlüğü vardı milli takımın. Düzenli, güvenli ve özenliydiler. Takımdaki büyük marifetlere sahip oyunculara rağmen ‘beceri’ değil daha çok örgütlü davranan yani ideal futbol takımı görünümdeydiler. Gürcistan’ın da küresel düzeyde öneme sahip futbolcuları vardı ama futbolun beceri değil kolektif davranış gerektirdiğini gösteren bizimkilerdi. Belli ki gol atmayı da sevmişlerdi. Sakin, usul, dengeli biçimde 4-0 öne geçtiler. Ancak o andan sonra Gürcistan takımı daha oturaklı oynamaya başlayıp bir de gol bulduysa bunda biraz da bizimkilerin düzeni bozmasının payı vardı.

Her biri iyiydi

Yorgunluk diyen de olacaktır gevşeme diyen de... Durum şuydu: Her bir oyuncumuz gayet iyiydi ve performans olarak geride görünen tamamlayan bir tutum içindeydiler. Lakin grup ikincisi olarak bu eşiği geçtiğimize göre buralardan öğrendiklerimizi akılda tutmak elzemdir. Yol hala çok uzun ve bundan sonra üç aşağı beş yukarı rakip olarak karşımıza çıkacaklar kalibre olarak bize daha yakın olanlar olacaktır. O nedenle tempo oynamayı da, kontrol oyununa geçmeyi de daha olgunlaştırabilmeliyiz.

15 Ekim 2025, Çarşamba 07:00
YAZININ DEVAMI

‘’Uygulama ve plan şart‘’

Maç öncesi yazılan, anlatılan her başlıkta önde görünenin Galatasaray olmasından daha anlaşılır ne olabilirdi? Haliyle Galatasaray’ın değil de Beşiktaş’ın yapacaklarıydı merak konusu. Hani Galatasaray için kimileri söylemişti ya ‘’Konya, Alanya maçlarında Liverpool maçının provaları yapıldı’’ diye. Oradan devam edersek ilk devredeki Beşiktaş için pekala ‘’Kocaeli karşısında bu maçın denemesini yapmışlar’’ denebilirdi. İki maçta da topu kendi yarı alanında karşılayıp, rakip defans çizgisi arkasındaki geniş alanı gözleyerek oynuyorlardı. İlk devre istatistiklerinde ‘’topla oynama’’, ‘’kırmızı kart’’ ve elbette ‘’gol’’ dışında hemen her şey eşitti! Sakin kalmaya gayret eden Beşiktaş becerili ön alan oyuncularını defans önüne kadar çekip, en geride ele geçirdiği toplarla sayısal olarak az olsa da Galatasaray’ı metrelerce geri koştururken hem gol buldu hem Davinson Sanchez’in oyun dışı kalmasına yol açtı.

GÖSTERMİŞ OLDU

Peki Galatasaray? 30 ila 35. dakikalar arası hariç bitkin ve rakibin oyununa çözüm bulamamış göründüler. Bu aralıkta gole en yakın oldukları oyuncu da kafa vuruşunu avuta gönderen Davinson Sanchez’di. İkinci devre de ilkine benzer akışta devam ederken Beşiktaş’ın sakinliğini bozan Wilfred Ndidi’nin ayağının kayması oldu ve Lucas Toreira baskısının ardından golü yediler. Ancak gol sonrası rakibin de eksik olması nedeniyle savunmayı öne taşıyıp Galatasaray’a her alanda baskıya başladılar. İkinci devre topla oynama oranını ilkinin tam tersine çevirirken Okan Buruk da defansif karaterli Eren Elmalı ile Gabriel Sara’yı gönderdi sahaya. Denedikçe denedi Beşiktaş ama olmadı. Yine de futbolun maç önünde ‘‘kağıt üzerinde’’ oynanmadığını, plan ve uygulamanın şart olduğunu göstermiş oldu.. Ve yine iyi bir planın ve sahada uygulayıcıların yoksa ‘’tribün tezahüratı’’nın o denli etkili olmadığını da…

05 Ekim 2025, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI