‘’Parayla saadet olmuyor!‘’
Yıllardır Fenerbahçe’yi takip ederim. Muhabirlik dönemimin başlangıcından (1978) itibaren 11 başkan gördüm. Rahmetli Emin Cankurtaran, Metin Aşık ve Allah uzun ömürler versin Tahsin Kaya, ceplerinden kulübe en çok para veren başkanlardı. Ancak ‘yiğidi öldür, hakkını yeme’ derler atasözü Ali Koç için de tartışmasız söylenir. Başkan göreve geldiğinden beri, kimsenin tahmin edemediği bir rakamı, karşılıksız kasaya koydu. Kulüp, maddi konularda kimseye boyun eğmedi.
Ama gel gör ki, parayla saadet olmuyor. Futbol takımın içler acısı hali ve hedefsizliğinin faturası, camia tarafından başkana çıkartıldı. Peki muhalefet ne yapıyor? Kimsenin sesi soluğu çıkmıyor. Neden mi? Çünkü Fenerbahçe’nin mali tablosu herkesi ürkütüyor. İşte bu yüzden başkan yeniden güvenoyu almalı, tartışmasız Koç gibi de yönetim yapıp yoluna devam etmeli. Aksini ne siz sorun, ne de ben söyleyeyim...
‘’Arda Güler niye oynamaz?‘’
Sezona büyük ümitlerle başlamıştı Fenerbahçe. Şampiyonluğun ve Ziraat Türkiye Kupası’nın en büyük favorisi idi. Bunlar yetmez, Avrupa’da da söz sahibi olunacaktı. Mesut Özil gibi bir dünya yıldızı, sakatlıktan dönen İrfan Can Kahveci verdi. Kim tutardı Fenerbahçe’yi... Hayaller böyleydi peki ama ya gerçekler? Önce takım ligden koptu, sonra kupadan. Tek teselli Avrupa idi. Pereira gitmiş, yerine İsmail Kartal gelmişti. Hoca hayal satmaya devam etti. Avrupa Ligi’nden , Konferans Ligi’ne gelindi.
Rakip rölantiye aldı
Rakip Slavia Prag ilk maçta Kadıköy’de kazandı. İsmail Kartal, “Rövanşı alırız” dedi, ümitlenenler oldu. Rövanş maçına Fenerbahçe çok tartışılan 3’lü savunma ile başladı. İlk 10 dakikada Tisserand iki kritik top kesti, üçüncüde rakibe asist yaptı. Ev sahibi ilk yarım saatte iki farkı yakalayınca oyunu rölantiye aldı. Ferdi sakatlanıp çıkınca hücum gücü iyice azaldı. Devre biterken Mert Hakan’ın sert şutuyla gelen gol, Fenerbahçe’ye yeni bir ümit oldu.
Oldu ama ikinci bölümde pozisyon ve gol bulan yine ev sahibiydi. İsmail Kartal maçı döndürsün diye Ozan Tufan’ı, eleştirilmesin diye de Arda Güler’i oyuna aldı. Takımının 2. golünün yaratıcısı Arda neden ilk 11 başlamaz bilinmez. Sonunda Fenerbahçe kazanması gereken maçı kolay yoldan kaybedip Avrupa’ya da veda etti. Unutmadan, takımın yıldızlarından Mesut Özil, İstanbul’da, İrfan Can Kahveci de kulübede kalmışlardı. Kasımpaşa’ya karşı oynarlar mı?
‘’Arda Belözoğlu‘’
Maçtan önce, 'Gençler sahaya' diye yazmıştım. Taraftar, sosyal medya baskısı mı, yoksa İsmail Kartal cesareti mi, bilemem Fenerbahçe maça ilk defa 2 genç (Çağtay Kurukalıp, Arda Güler) ile başladı. İsmail Kartal’ın gençler ile kulübedekileri de sahaya sürüşünü anlamak zordu. Mesela Ozan Tufan neden sağ bek idi, Nazım oynasa, Burak oynasa, kaptan da orta sahaya geçse ıslıklanmasaydı. Szalai, Pelkas, Valencia neden yoktu? Gençleri bu oyuncularla birlikte oynatmak daha akılcı olmaz mıydı? Neyse ki bugüne kadar övgüyle bahsettiğimiz Hatayspor sahaya futbolu unutmuş bir takım görüntüsüyle geldi. Onun cevabını Ömer Erdoğan versin diyelim, Fenerbahçe’ye dönelim. İlk yarıda çok iyi mücadele ettiler. Pozisyon bulamadılar ama, pozisyon da vermediler. İlk maçın heyecanına rağmen Çağtay ışık verdi. Arda Güler sahanın en iyisiydi. Kısa zamanda bu takımın Emre Belezoğlu’su olur. Penaltı öncesi kazandığı topla pozisyonu yoktan var etti. Devre golsüz bittiğinde takıma protesto yok, alkış vardı. İsmail Kartal’ın devre arası hamlesi şaşırtıcıydı.
Son 30 dakikada doğru hamleler
Ozan Tufan’ın yerine Berisha’yı sahaya sürdü. Neden? Son 30 dakika doğru hamleler yaptı. Szalai’yi, Pelkas’ı sonra Mert Hakan’ı oyuna aldı. Serdar Dursun’un penaltılarıyla da ihtiyacı olan galibiyete kavuştu. Galibiyette kaleci Altay ile iyi mücadele eden Crespo ve Zajc’da önemli rol oynadılar. Demek ki neymiş, sahada formasını terletenler çoksa, gerisi fasarya..
‘’Geriye kaldı Süper Lig‘’
İsmail Kartal devre arası Antalya kampına (Kısa süreli) U-19 ve U-16 kadrosundan bir çok genci götürmüştü. İstanbul’a dönüldü, maçlar başladı bu gençler yine kadro yüzü göremediler. Fenerbahçe kupadan elendi, Avrupa macerası da haftaya sona erecek gibi duruyor. Geriye ne kaldı? Sadece Süper Lig. Sarı-Lacivertli taraftarların lig umurunda değil. Ancak gerçek şu ki, önümüzdeki sene Avrupa kupasına katılmak, ligde ilk 4’e girmekle mümkün. Fenerbahçe bunu başarır mı? O da zor. Ama en azından ligi bırakmadığını, mücadele edeceğini göstermek zorunda. Bu da forma aşkıyla yanıp tutuşanlarla olur, vakit geçirip cebini dolduranlarla değil. Şimdi İsmail Kartal’a büyük bir görev düşüyor. Hatayspor maçıyla birlikte artık gençleri sahaya sürecek. Çağtay Kurukalıp sol bek oynayacak.
Gerçek futbol aklı kim?
Arda Güler maça ilk 11 başlayacak. Burak Kapacak, Bora Çuha, Arda Aksoy şans bulacaklar. Forvette Melih Bostan’a yer açılacak. Bu gençler Fenerbahçe’nin geleceği. İsmail Kartal gençleri sahaya sürsün yeter. Takım yenilse bile mücadeleyi elden bırakmaz, tribünlerden de 'Çıt' çıkmaz. O zaman, 'Gençler sahaya' diyelim ve maç saatini bekleyelim. Unutmadan Muhammed Gümüşkaya’yı, Giresun’a yollayan gerçek futbol aklı (!) kim hâlâ merak etmekteyim!
‘’3 Kulvar 3 Gol‘’
İsmail Kartal göreve geldiğinde "Biz 3 kulvarda yarışan bir takımız" dediğinde söylediklediklerine aslında kendi bile inanmıyordu. Zaten takımı kendini kısa zamanda tekzip etti. Lig ve kupadan sonra bir ümit gözler Slavia Prag maçına çevrilmişti.
Rakibin önemli silahları, en önemlisi teknik direktörü İstanbul’a gelmemişti.
Fenerbahçe mi?
Sağ beki varla yok arası, Ferdi sol bekte harcanıyor. Hücumda etkili, beraberlik golünün yaratıcısı , 2. golün sahibi.(Ben olsam çıkıp sol bek oynamam) Santrafor diye aldığın iki oyuncu (Berisha, Serdar Dursun) kulübede. Son 15 dakika oyuna giriyorlar.
Oyun planı yok
Takımın oyun planı yok. Plan olmayınca Mert Hakan, Sosa, Zajc oyuna giremiyor, oyun kuramıyor, sonra protesto ediliyorlar. Düşünün Fenerbahçe takımı koskoca bir ilk yarıda rakip kaleye ne şut atabildi ne orta yapabildi, ne de korner kullanabildi.
Osayi şaşkın, Pelkas ve Valencia yalnızları oynuyordu. Sahaya hamle oyuncusu olarak, süpriz transfer Ozan Tufan sürülüyordu. ( Neden genç Arda girmez?). Kadköy’de beraberliği yakalamasına rağmen Fenerbahçe’nin 5 dakikada 2 gol yemesini izah etmek bile zor.
Slavia Prag maçında gördük ki, bu takım teslim bayrağını çekmiş. Yeni sezon için kollar hemen sıvanmalı. Ama asıl problem kolları sıvayacak futbol akılları kimler olacak? Yazık, hem de çok yazık.
‘’Aman havaya girmeyin‘’
Hafta arası kupa travması yaşamış Fenerbahçe’nin, Giresun’da aldığı galibiyeti küçümseyecek değiliz. Ev sahibi maça yeni transferi Chiquinho’nun golüyle başlayınca Fenerbahçe için de hemen kötü senaryolar yazılmaya başlandı. Ancak ne Fenerbahçe yediği erken golle, dağıldı, ne de Giresun bu golün avantajını kullandı. Maç boyunca önde baskı yapan, rakibini sürekli hataya zorlayan Fenerbahçe bu planında başarılı oldu. Kazanılan her top Ferdi, (ki solbek oynadı) Osayi ve Valencia gibi oyunu dikine oynayan, adam eksilten ayaklarla pozisyonlara dönüştü, maç sıkıntıya girmedi. Mert Hakan’ın orta alanda, Kım’in defanstaki performansları da göze çarpıcıydı.
'Kuzu' bir takım
İsmail Kartal’ın devre arası hamlelerinden Pelkas attığı galibiyet golüyle keyiflendi. Hamle oyuncularından Serdar Dursun sahada 10 dakika kalabilirken (sakatlandı), Berisha yine saç baş yoldurdu. Özetlersek, deplasman galibiyeti önemli. Ancak bu maç Fenerbahçe’yi havaya sokmasın. Kimse kızmasın ama, ben kendi evinde bu kadar, “kuzu” bir takım uzun zamandır görmedim. Belli ki, onlar da havalanmış. Ligin geriye kalan oyunları için iki tarafa da mesajımız” Aman havaya girmeyin” olur.
‘’Başkan Koç, kongreye koşuyor‘’
Fenerbahçe için Avrupa’ya tutunma maçı. Ya kazanacak ya kazanacak. Kayserispor’un aklı ligde, o da, 'Ya tutarsa' diyor. Maçın ilk devresinde topu alan, önde baskı yapan, kalesinde tek tehlike yaşamayan Fenerbahçe nedendir bilinmez ve çözülmez, pozisyon bulamıyor. Oyunu dikine oynayan, dar alanda adam eksilten Osayi ve Ferdi olmasa takım kale önüne bile gidemeyecek. Crespo istekli, Ozan Tufan ısınma turlarında Mert Hakan aşırı telaşlı ve gergin. (Nefis bir şutu yan direkten döndü.) Valencia ve Berisha da etkisiz. Kayserisporlu Uğur Demirok devre biterken, VAR uyarısı sonucu kırmızıyı görünce Fenerbahçe, ikinci yarı maçı rahat koparır dedik. İkinci bölümde maç Kayserispor yarı alanında oynandı, oynandı ama Fenerbahçe’nin pozisyon bulamayışını hayretler içinde izlemeye başladık. İsmail Kartal hamleler yapıyor, gol gelmiyordu.
Tarihe geçen gol
Ozan, Nazım, Valencia çıkıyor, Pelkas, Rossi, Serdar Dursun giriyorlardı. (Şans bulanlar fark yaratamadılar) Sonra mı? Maç uzatmaya gider derken bir futbol mucizesi gerçekleşiyor. Ramazan Civelek‘in attığı frikik adeta tarihe geçen bir tur golü oluyordu. Futbol sonuç oyunu. Fenerbahçe hedefsizliğe, Başkan Koç ise kongreye doğru koşuyor..
‘’Koç gibi fatura‘’
Bir takım düşünün kendi evinde oynuyor, maçın ilk bölümünde tek korner atamıyor. Takımın solbeki yok, Ferdi gibi bir yeteneği o kanatta harcıyor. Sağ bek Nazım var, ileri gitmeye korkuyor. Bekler olmayınca stoperlerin (Kim ve Szalai) dengesi de bozuluyor. Orta alanda Sosa, Crespo, Pelkas maça ağırlık koyamıyor. Santrafor Berisha'nın yanına son bölümde Serdar Dursun da oyuna giriyor ama takımın kanatları çalışmıyor. Bütün ümit İrfan Can, Osayi ve Ferdi'nin becerilerine kalıyor. Kaleci Berke bile tribünlere oynuyor. Bile bile sarı kart gördü. İsmail Kartal hamlelerde gecikiyor. Yol yorgunu Ozan Tufan'ı oyuna alışıyla en azından kulübedekilere ayıp ediyor.
'Söylesene başkan...'
Emre Belezoğlu, rakibini eski hocasından daha iyi tanıdığından oyun planını ona göre yapıyor. Başakşehir oyunu geriden başlatıyor, rakibini üzerine çekiyor, pozisyonlar ve golü buluyor. İsmail hoca, maçtan sonra hala 3 kulvardan bahsedecek mi merak ediyorum. Benim bildiğim Fenerbahçe takımı sezonu çok erken kapatır. Bu takım bu görüntüsüyle Türkiye Kupası'nda da Avrupa'da da çabuk havlu atar. İsmail Kartal da kariyer zaafına uğrar. Maçtan önce Yüksek Divan Kurulu'nda Başkan Ali Koç'u dinledim. Anlattıklarına inanan Fenerbahçeli sayısı her geçen gün azalıyor. Zaten tribünler ona en güzel cevabı veriyor. "Söylesene başkan koskoca Fenerbahçe'yi ne hale getirdin?"