‘’Hem şov hem zafer‘’
Sekiz maçlık galibiyet serisi sonrası CSKA Moskova’ya kaybeden Anadolu Efes, tekrar kendine geldi, Maccabi Tel Aviv’i 99-79 yenip ilk 4 yolunda önemli bir sonuç elde etti.
Maccabi 5 maçlık galibiyet serisi ile İstanbul’a gelmişti. Ama bu maçları kazanırken Casspi, Di Bartelemou, Wolters ve Black’tan yoksun oynamıştı. Dar rotasyon müthiş bir efor ve özveri sarfedip inanılmaz galibiyet aldı. Wilbekin de ilk periyotta sakatlanınca, Maccabi’nin kolu kanadı kırıldı.
Efes, CSKA yenilgisi sonrası daha motive ve daha agresifti. Özellikle de savunmada.
Beaubouis ile işler değişti
Kenardan gelen Beaubouis arka arkaya üç top çalıp hücumda da üç üçlük bulunca, kafa kafaya giden maçı Efes lehine döndürdü. Gerisi de çorap söküğü gibi geldi.
Son haftaların formsuz ismi Micic, bu maçı fırsat bilip 5/7 üçlük oranı ile 23 sayı atarken, yine durgun bir dönemden geçen Larkin de 15 sayı ve 4 asistle katkı verdi.
Kırılma anı 3. periyot
3. periyottaki 32-17’lik seri, maçın kırılma bölümüydü.
Ergin Ataman, farka rağmen son ana kadar ayakta kaldı ve savunmada takımını motive etmeye çalıştı. O da biliyor ki, her sayının, her basketin galibiyet kadar önemi var. 20 sayılık fark olası, ikili-üçlü averajlarda da Anadolu Efes’e ciddi avantaj sağlayacaktır.
‘’Thomas katkı verecektir‘’
Fenerbahçe Beko, kötü günler geçirdiği bu dönemde ciddi bir transfer hamlesi yaptı. Vesely’den umudun kesildiği günlerde uzun rotasyonuna kesinlikle böyle bir takviye gerekliydi. Malcolm Tomas da, bu aylarda olabilecek en iyi transferlerden biri bence.
Hem 4, hem de 5 numara oynayabiliyor. Yakın mesafe şutu da olan Tomas’ın en büyük özelliği bence atletizm ve enerjik oluşu. Özellikle bu yıl ortaya karakter koyamayan, enerjisin son derece düşük bir görüntü veren Sarı- Lacivertliler için büyük fark yaratmasa da, bir açığı kapayacak bir transfer. Thomas’ın en önemli özelliğinden biri de istikrar. Geçen yıl Khimki forması altında neredeyse bütün maçları oynadı. 34 maçın 33’ünde yer alan Amerikalı forvet, 7.5 sayı 5.0 ribaunt ortalamaları yakaladı. Bu yıl Euroleague’in en kötü ribaunt alan takımı olan Fenerbahçe’ye bu alanda da katkı verecektir.
Eğer mümkünse, Westerman’ın yerine de delici, atlet ve kendi pozisyonunu yaratabilen bir kısa değişikliği olabilirse, Fenerbahçe geleceğe daha umutla bakar.
‘’İzmir'den çıkış yok‘’
ING Basketbol Süper Ligi’nde Karşıyaka, evinde Beşiktaş’a şans tanımadı. Muhteşem taraftarının desteğini arkasına alan Kaf Kaf, son periyotta Kartal’ın direncini kırıp farka gitti ve maç fazlasıyla zirveye çıktı.
Ufuk Sarıca ile yeniden bir heyecan yakalayan Pınar Karşıyaka, evindeki galibiyet serisini sürdürüyor... Rakip bu kez Beşiktaş Sompo Sigorta idi. Tribünler yine tıklım tıklım, takım da her zamanki gibi coşkulu. Beşiktaş, uzun süre zorluk çıkardı ama ısrarcı oyununu sürdüren Kaf Kaf son periyotta rakibin direncini kırdı ve 82-68’lik skorla evindeki 7. toplamda ise 11. galibiyetine ulaştı.
McAdoo maçın hemen başında sakatlanmasına rağmen, Pınar Karşıyaka iki uzunu Morgan ve Semih’i kullanamazken, kısaları ile sonuca gitti. Tony Taylor, istikrarlı bir şekilde katkı verirken, ilk yarıda genç Onuralp’in 2 dakikada attığı 7 sayı takımı oyunun içinde tutarken, Metecan da 14 sayı ve 4 asistle, Milli Takım seviyesindeki performansını sürdürdü.
Tüm kupalarda iddialılar
Ufuk Sarıca, tüm oyuncularından mümkün olduğunca çok verim almayı başarıyor. Yine düzeni çabuk oturttu, iddialı bir takım haline getirdi Pınar Karşıyaka’yı... Tribünler her maç tamamen dolu. Yine her üç kupada da, iddialı olacakları kesin.
Beşiktaş, ciddi bir bütçe ayırmasına rağmen bu yıl beklenenden çok uzak. Sakatlıklar oldu ama Şampiyonlar Ligi’nde ilk gruptan dahi çıkamadılar. İvanoviç uzun süredir tartışılıyor. Sözleşme sorunu halledilirse, Sırp teknik adamı takımın başında çok fazla görmeyeceğiz.
‘’Obra ile hemen sözleşme yenilenmeli!‘’
Fenerbahçe Beko, Zenit’e mağlup olurken yenilgi kredisini de tüketti. Tribünlerden 6 yıl sonra ilk kez homurdanmalar yükselirken, Obradovic’in maç sonu yaptığı açıklamalar da kafaları karıştırdı.
Takımda büyük bir sorun var. O şartlar ne olursa olsun kazanmanın yolunu bulan, asla geri adım atmayan, coşkuyla oynayan takımdan eser kalmadı, bırakın büyük takımları, ligin sonundakilere bile yenilmeye başladı.
Çok değil, daha bir yıl önce rakip kim olursa olsun Fenerbahçe karşısında 15 sayı öne geçse bile kazanacağına inanmıyordu. Bu hissi izleyenlere vermiyordu. Nitekim kazanamıyorlardı da. Şimdi ise Zenit bile Ülker Arena’dan galibiyet çıkaracağına inanarak oynuyor...
Aslında yazılacak, incelenecek, analiz edilecek bir çok sorun var.
1- Sakat Vesely’e güvenip 3 yıllık kontrat yapıldı. (Yönetim de o yüklü kontrat nedeniyle yeni uzun transferine sıcak bakmıyor)
2- Liderliğe soyunan Sloukas ile yeni gelen De Colo arasında liderlik sorunu yaşandı. Takım ilk kez yeni gelen birini tam olarak benimseyemedi...
3- Westerman hamlesi çok yanlıştı. Bence oraya potaya gidebilen, kendi pozisyonunu yaratabilen, atletik ve şutör bir oyuncu alınmalıydı. Şu anda, bir tane bile delici kısası yok Fenerbahçe’nin... Sürekli tepede ikili oyunlarla ya dışarıdan boş şut aranıyor, ya da uzuna top indirilmeye çalışılıyor. Vesely yok, Leuvergne formsuz. Ahmet ve Williams istikrarsız... İçerisi de kullanılamıyor.
4- Melli’nin gidişi beklenenden büyük boşluk yarattı. Melli hem savunmada ortayı kapıyor, her yardıma gidiyor, ribaunt alıyor, hücumda ise atarken, saha görüşü nedeniyle oyun kurucu gibi oyunu okuyabiliyordu. Yerine gelen Williams ise tamamen kendi skorunu üretebiliyor.
5- Ribaunt ve top kaybı... Bunun teknik analizi de yapılabilir ama sorun en çok kafada. Konsantre olursan top kaybetmezsin. Çok istersen o ribaundu alırsın. Fenerbahçe’nin en büyük eksikliği o istek ve eski enerjisinin olmaması....
6- Obradoviç ilk kez kontratı olmadan bir sezonu geçiriyor. Bu da yönetimin yaptığı en büyük hata. Neden yapmadılar bilmiyorum ama Obradoviç gibi bir efsaneye, ‘başarılı olursan kontrat var, olmazsan yok’ kozunu masaya koymak, yapılacak en son şey olur...
Şimdi ne olacak?
Obradovic, Türkiye’de kimsenin hayalini bile kuramadığı bir başarı elde etti. Üst üste 5 Final-Four, 3 final ve bir şampiyonluk. Bir şampiyonluk da hakemler tarafından çalındı resmen...
Sırp teknik adam Panathinaikos’u, 13 yılda 5 kez Euroleague şampiyonu yaparken, 5 kez de rezil sezonlar yaşadı. Top 16’ya bile kalamadığı yıllar oldu. Kimse onu, buradaki gibi ağır eleştirmedi, sorgulamadı. Tabii ki hataları var. Bu yıl takımı kurarken, eskilere çok güvendi. Orada yanlış yaptı. Benim teşhisim ‘takım eskimişti’. Bir iki değişiklik yapması daha gerekiyordu. Ama olmadı.
Atina’da 5 başarısız sezon geçiren Obradovic’in, Fenerbahçe’de de bir kötü sezon geçirme hakkı var. Ayrıca halen sezon bitmedi. Play-Off sınırı ile arada sadece 2 galibiyet fark var. Geride oynanmamış 19 maç. Bir galibiyet serisi Fenerbahçe’yi bir anda 5.-6. sıraya taşıyabilir. Ki Obradovic’in bazı radikal kararlar alacağını düşünüyorum.
Takım reaksiyon gösterecektir. O potansiyel bu oyuncularda var. İddia ediyorum Fenerbahçe bu sezon da Play-Off’a kalacak. Ondan sonrasında ise iş 19 Play-Off serisinin 18’sini kazanan Obradoviç’e kalacak...
Bir an önce Obra ile sözleşme yenilenmeli, Sırp teknik adam da önüne daha güvenle bakmalı...
‘’CSKA Moskova kâbusu‘’
Final-Four finalinde CSKA Moskova’ya kaybeden Anadolu Efes için rövanş niteliği taşıyordu maç. Zaten 7 yıldır oynanan son 9 maçta kazanan hep Rus ekibi olmuştu. Dün Efes neredeyse şeytanın bacağını kırıyordu ama Larkin’in son topu girmeyince, temsilcimizin de bu sezonki 8 maçlık galibiyet serisi son buldu. 35 dakika oyunun hakimiydi Efes. Maç Larkin-James duellosu ile başladı. James’i tutmak için oyuna giren Doğuş’un biri kendi sahasından olmak üzere attığı iki ekstra üçlük, Efes’i skorda üstün tuttu.
Larkin yoruldu
İkinci yarıda da Simon’un mükemmel oyunu ile Efes galibiyete çok yaklaşmıştı. Ama son 5 dakikadaki hücumdaki durgunluk ve James’in olağanüstü performansı, sonucu belirledi. Micic son haftalarda formsuz. Beaubouis maça iyi başladı ama sonunu kötü oynadı. Larkin de 30’un üzerinde dakika alınca yoruldu. Zaten son iki şutu çembere zor değdi.
Dunston arandı
Kaybedilen sadece moral ve rövanşı alamamak oldu. Sıradan bir normal sezon yenilgisinden farkı yok. Efes, geride kalan 14 haftada fazlasıyla kredi biriktirdi. Bunlardan birini dün gece harcadı. Hedeften sapma yok. Ancak küçük düzeltmeler gerekebilir. Dün Dunston’ın yokluğu arandı mesela. Micic’in toparlanması için çalışma yapılabilir. Oyunun genelinde klasik Efes performansına yakın bir oyun izledik ama bu 40 dakikaya yayılmayınca, CSKA’yı yenmek için yeterli olmadı.
‘’Sinan Erdem'de benzer işler‘’
Haftanın derbisinde yine benzer işler oldu. Takımlar bu kez sadece 5’er yabancı ile sahada bulunurken, hem oynanan basketbol, hem de kazanan değişmedi.
Fenerbahçe Beko, önlem almak durumunda kalan taraf oluyor. Vesely’den sonra, Lauvergne de sakatlanınca, kısaların fark yaratmasından başka çaresi kalmamıştı Kanarya’nın. İlk yarıda içeriyi iyi savundular, Efes de çok düşük bir yüzde ile şut atınca, perşembe günü Ülker Arena’da olduğu gibi devre kafa kafaya bitti. Ama ne zaman Efesli oyuncular şut sokmaya başladı, Fenerbahçe anında guardını düşürdü. Tıpkı rakibine karşı oynadığı son 4 maçtaki gibi...
Larkin-Micic ikilisi, Sloukas-Bobby ve De Colo ikililerine sürekli üstünlük sağlıyor. Psikolojik üstünlük de Lacivert-Beyazlı tarafta. Çok rahat, kendinden emin ve büyük bir özgüvenle oynuyorlar. Tıpkı son 3-4 yılki Fenerbahçe Beko gibi.... Bu üstünlük de şu anki kadro yapıları değişmedikçe kolay kolay değişmeyecek gibi duruyor.
3. çeyrekteki 26-10’luk seri, maçın da hikayesi oldu. Efes’te tam 6 oyuncu çift haneli sayılara ulaşırken, topu nasıl paylaştıkları, nasıl iyi çevirdikleri ve nasıl sahaya yayıldıklarının da bir göstergesi oldu.
Fenerbahçe’de aksilikler bitmiyor. Ayağa kalkmaya çalışırlarken, sürekli darbe alıyorlar. Umarız, Lauvergne’nin dönüşü yine çok uzamaz. Takım iyi durumda değil ama bazı oyuncular çok kötü durumda. Özellikle Kalinic. Maske ile oynamadan önce de böyleydi. Ayakta duramıyor resmen. Hiç ama hiç konsantre değil. Kafası başka yerde. Vücudu ise zaten yok. Sezon başından bu yana daha bir maçta bile katkı vermedi. Ama Obradovic hâlâ ondan ümidi kesmedi.
‘’Efes, seviyeyi çok yukarı çekti‘’
Anadolu Efes’ten çok, Fenerbahçe Beko için daha fazla önem taşıyan bir maçtı. Lider Efes için, telafisi olan bir mücadeleydi. Lige çok kötü başlayan Sarı-Lacivertliler ise seriyi 4 maça çıkarıp Play-Off potasına biraz daha yaklaşmak istiyordu.
Efes, son bir aydır Euroleague seviyesinin çok üstünde basketbol oynuyor. Larkin’in önderliğinde, tüm takım adeta gözü kapalı bir şekilde hücum düzenlerini oynuyor. Dunston’ın yokluğunda ise Pleiss ve özellikle Sertaç, bırakın ABD’liyi aratmayı, belki de ondan daha fazla katkı veriyorlar.
Aslında Fenerbahçe, belki de bu yılın en iyi oyununu çıkardı. İlk yarıda savunmada rakip kısaların ikili oyunlarına tepede sürekli sıkıştırma yaptı, Larkin ve Micic’i bir türlü devreye sokamadı. Ama Fener maçlarını hep iyi oynayan Simon’un yanı sıra, Pleiss ve Sertaç’ın pota altı basketleri Efes’i skorun içinde tuttu.
Larkin, ilk yarıyı ‘0’ sayıyla tamamlamış, ama devre skoru berabereydi. Efes’in başarısındaki hücum göze çarpıyor ama asıl savunmayı da mükemmel yapıyorlar. Saha içi yerleşimleri harikaydı. Pas açılarını çok iyi kapadılar, ters taraf yardımlarına da kusursuz gittiler. Fenerbahçe hiç geri adım atmadı, hep zorladı, zor da olsa skor üretti ama bir yere kadar. İkinci yarıda Larkin biraz kıpırdanınca Efes skorda öne fırladı. Obradovic riske girip 4 kısaya döndü ve savunmada her pozisyonda adam değiştiler. Bu da Larkin, Micic ve Simon’un istediği şeydi. Larkin, birebirlerle potaya gidip ikinci yarıda tam 20 sayı üretti. Bitime 4 dakika kala fark 17’ye kadar çıktı.
Fenerbahçe’nin son hamlesi ile bir mucize gerçekleşiyordu ama Simon buna izin vermedi. Anadolu Efes yoluna tam gaz ilerliyor. Fenerbahçe’de sorunların farkında ve onları düzeltmeye çalışıyor. Enseyi karartmamaları lazım. Daha Play-Off için önlerinde çok uzun bir zaman var.
Kaybetse bile oyunun belli bölümlerinde bu yıl sahadaki en iyi görüntülerini verdiler. Ama bu oyun ve güçleri çok formda olan Efes’i yenmeye yetmedi.
‘’Yılın derbisi‘’
Euroleague’de ilk Türk derbisi gerçekleşiyor. bir tarafta son yılların en iyi basketbolunu oynayan Anadolu Efes, diğer tarafta sıkıntılarını aşmaya çalışan Fenerbahçe Beko... Sarı-Lacivertliler, hiç alışık olmadığımız bir şekilde şimdiden 7 yenilgi alırken, 2 maçlık galibiyet serisi ile ayağa kalkmaya başladı. De Colo, Westerman ve Kaliniç iyileşti ama sistemin bel kemiği Vesely’nin yokluğu onları çok etkiliyor. Dunston da, Efes için aynı konumdaydı belki ama Pleiss ile Sertaç’ın müthiş performansları, ABD’li oyuncuyu aratmıyor, hatta belki de ondan daha çok katkı veriyorlar.
Harika bir maç olacak...
Fenerbahçe evinde kazanırsa mental olarak da büyük bir kazanç sağlayacak. Hem lig liderini yenmiş olacaklar hem de Final-Four, Türkiye Ligi ve cumhurbaşkanlığı Kupası yenilgilerinden sonra küçük de olsa bir rövanş almış olacaklar. Efes ise çok rahat. Ligin en iyi basketbol oynayan takımı onlar. Larkin uçuyor, Miçiç gelişmekten vazgeçmiyor. diğer tüm parçalar da, görevlerini kusursuz yerine getiriyor. Kağıt üstünde Efes daha iyi durumda. ama burada saha ve seyirci faktörü, güçleri dengeleyebilir. bence harika bir maç olacak. Hak edenin kazanması dileğiyle.