‘’Evinde yenilmeyen kalmasın!‘’
Geçen yılın sürpriz finalisti için bu yılın daha zor geçmesi öngörülebilirdi. Geçtiğimiz sezon kimse onları favori görmüyordu ve Efes'e karşı sıradan bir Euroleague maçına hazırlanır gibi çıkıyorlardı belki.
Bu yıl ise işler farklı olacaktı.
Çünkü Efes, Euroleague finalistiydi artık. Herkes onları yenmek isteyecek, daha motive olacak, daha hırslı oynayacaktı...
Ama Lacivert-Beyazlılar, çıtayı bıraktıkları yere koymuyorlar. Her maç daha yukarı. Kim nasıl hazırlanırsa hazırlansın, fark etmiyor onlar için artık...
Ettore Messina gibi basketbol sihirbazı bir deha bile baş edemedi Anadolu Efes karşısında.
Asvel evinde hiç yenilmemişti. Salı günü Efes onları yenip Milano'ya geçti.
Milano da evinde hiç yenilmemişti çünkü henüz Efes'le oynamamıştı.!!!
'Süper Mario Brothers' Miçiç ve Larkin'e fazlasıyla önlem alarak başlamıştı Messina maça... Onları mümkün olduğunca etkisiz hale getirip, kazanmanın formülünü arıyordu. Oyunun büyük bölümünde stratejisinde başarılı oldu gibi. Ama Efes'in oyun planında her ne kadar Miçiç ve Larkin'in öncelikleri olsa da, çok derin ve geniş bir kadroya sahip.
Dunston dün de yoktu. Asvel maçı da Sertaç yıldızlaşmıştı, dün ise Pleiss...
Geçen yıl aldığı dakika ile yaptığı katkı oranlandığında müthiş verimli olan Pleiss, 'neden kaldığı' yönündeki boş eleştirilere dün en iyi cevabı verdi.
6/6 isabet oranı ile 14 sayı attı, 12 de ribaunt alıp 'double-double' yaptı. 2 dakika da oynasa, 20 dakikada oynasa onun için fark etmiyor. Çıkıp görevini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor.
Miçiç çok sayı atamadı ama tam 6 asist yaptı. Larkin'i bir yere kadar tutabildiler. Son çeyrekte enerjileri yetmedi, sadece Larkin'i seyredebildi Milano takımı.
Singleton her geçen gün daha çok katkı veriyor.
Milano bu arada Efes'e önlem alayım derken, temsilcimiz rakibin süper yıldızlarını etkisiz hale getirmeyi başardı. Efes, 81 sayı attıkları maçta, Rodriguez'i 13'te 4'te, Scola'yı 7'de 1'de, Mack'i 10'da 5'te tuttu.
Tam bir satranç müsabakası gibiydi.
Kazanan Ergin Ataman ve Anadolu Efes oldu.
Efes artık zirvede... Orayı bırakmaya da niyeti yok gibi...
Çift maç haftasında iki zor deplasman galibiyeti, ilerisi için Efes'e çok büyük kredi kazandırdı...
‘’Fenerbahçe ilk peşinde‘’
Fenerbahçe Beko, bir deplasmana daha çıkıyor. Sorunların giderek büyüdüğü, her maç sonrası bir çok spekülasyonun ortaya atıldığı Fenerbahçe için, belki de bir fırsat maçı. Asvel yıllar sonra Euroleague’e geldi ve mütevazı sayılacak bir bütçe ile yola çıktı. Ama ligin en flaş takımı olarak 9. haftayı 9. bitirdi. Evinde üst üste Olympiakos, Panathinaikos, Baskonia ve CSKA Moskova’yı deviren Fransız ekibi, haddini bilerek oynayan, atletik siyahi oyuncuları ile rakiplere fizik üstünlük sağlayan, mücadele eden ve kolay teslim olmayan bir takım.
Zor bir maç olacak
Salı günü Anadolu Efes, Lyon’da kazanan ilk takım oldu. Larkin-Miçiç ikilisinin süper oyunu ve atılan 90 sayıya rağmen, son ana kadar ecel terleri dökülen bir galibiyet elde etti Lacivert-Beyazlılar. Fenerbahçe ise en ufak bir zorlukta pes eden bir takım görüntüsünde. Fazlasıyla kırılganlar. En önemlisi, onları ‘dünyanın en güzel takımı’ yapan enerjilerinden çok uzaktalar. Bu şartlar altında zor bir maç olacak. De Colo yine yok. Kesinlikle maça iyi başlamalı ve skor üstünlüğünü ele geçirmeliler. Aksi taktirde geriden gelip ayağa kalkacak gücü şu an için bu takımda göremiyorum. Barcelona hezimetinden 48 saat geçmeden reaksiyon gösterebilecekler mi? Belirleyici unsur bu olacak.
‘’Fenerbahçe'de sorun psikolojik‘’
Euroleague'de 9. hafta geride kaldı Fenerbahçe'nin oyununda en ufak bir ilerleme yok. Hatta geriye gidiyorlar...
Barcelona, Euroleague tarihinin belki de en pahalı kadrosu. Yıldızlar topluluğu. Fenerbahçe'nin bu deplasmanda kaybetmesi belki doğal karşılanabilir ama hem mental, hem de teknik anlamda sorunlar devam ediyor.
Barcelona'da 4 senedir kazanan Fenerbahçe, tam 26 fark yedi.
Kullanılan ilk 8 serbest atışın tamamı kaçtı. Sadece bu bile takımın psikolojik olarak ne kadar dipte olduğunun bir göstergesi.
Sarı-Lacivertliler, geçen yılla neredeyse aynı hücum düzenlerini oynuyor. Bu durum rakipler tarafından ezberlenildi. Ne olursa olsun, düzenleri doğru oynarsan, bir şekilde pozisyon bulursun. Obradoviç de buna inanıyor. Gerçi haksız da sayılmaz. Dün Barcelona maçının başında hem içeriyi, hem dışarıyı çok doğru kullandı Sarı-Lacivertliler.
Her seferinde ikili oyundan ya pota altı basketi çıkardı, ya da bom boş üçlük pozisyonu buldu.
Sorun bu yıl o şutlar girmiyor... Oyuncular aynı, ama sonuç farklı. Çünkü güven yok, motivasyon yok, birlik ve beraberlik duygusu yok.
Fenerbahçe geçen sezon yüzde 42.79 ile en iyi üçlük atan takımdı.
Bu sene yüzde 36 ile onuncu.
Geçen sene yüzde 58.33 ile birinci sıradaydı.
Bu sene yüzde 50 ile 13. sırada.
Geçen sene serbest atışlarda yüzde 80 ile 3. sıradaydı.
Bu yıl yüzde 70 ile 17. sırada.
Ribauntlarda ise sonuncu sırada.
Bunu tamamen Melli, Guduriç-Datome, Williams değişikliklerine bağlamak da güç. Gece ile gündüz kadar farkı anlamlandırmak da güç. Bu takımı 5 yıl zirveye taşıyan aynı coach ve oyuncu grubu. Düştükleri gibi ayağa kalkmak da onların elinde. Obradoviç ya kendi yöntemine güvenip aynen devam edecek, ya da radikal bazı kararlar alacak... Bekleyip göreceğiz...
Görüntü umut vermese de, Play-Off potası ile arada sadece 3 galibiyet fark, geride de oynanacak 26 maç var. Bu 26 maçın 15'i de İstanbul'da...
Köprünün altından çok sular akacak.
Enseyi karartmaya da gerek yok. Ancak, takımın bu haliyle evdeki maçları bile kolay kazanamayacağının da herkes farkında olmalı...
‘’Efes'e sökmedi‘’
Tony Parker'ın takımı, mütevazı bütçeli Asvel Villeurbanne yıllar sonra Euroleague'de boy gösteriyordu. Onlar için lige alışma dönemi olacaktı ilk sezon. Ama Lyon'da sırasıyla Olympiakos, Panathinikos, Baskonia ve CSKA Moskova'yı yendiler. O da yetmedi geçen hafta Belgrad'da geriden gelip Kızıl Yıldız'ı uzatmada mağlup ettiler.
Mitroviç yönetimindeki Fransız ekibinin en büyük özelliği, şartlar ne olursa olsun kendi basketbollarını oynamak, asla pes etmemek ve geri adım atmamak.
Bu şekilde tam 4 maç kazandılar. Tecrübesiz olmalarına rağmen son topta biten 4 maçı galibiyet hanesine yazdırmak kolay iş değil.
Dünkü Efes maçında da benzer bir hikaye yazılacaktı belki ama kaybeden 4 takım, Efes'e yol gösterdi biraz...
O tuzağa düşmedi Ergin Ataman'ın takımı.
Dunston yoktu ama Sertaç vardı. Bu kadar az oynamasına rağmen bu kadar hazır olması ve takımına maksimum katkı vermesi, hayranlık verici aynı zamanda.
Sertaç, Asvel galibiyetinin baş mimarıydı.
Ekstra performans gösterenlenden biri de Beaubois oldu. 20 dakikada 16 sayı attı. Onun, diğer kısaların açığını kapatması çok önemli.
Asvel bir kaç kez çift haneli farklarla geri düşmesine rağmen hiç pes etmedi. Sürekli rahatsız etti Efes'li yıldızları. Ama çok kontrollü ve akıllı oynayan Lacivert-Beyazlılar, 9. maçta 7. galibiyetini aldı.
Geçen yıl bıraktığı yerden devam ediyorlar. Sıradan bir galibiyet gibi gözükebilir belki ama yukarıda saydığım takımların bu salondan boynu bükük ayrıldığını düşündüğümüzde, alkışı hak eden 2 puan aldı Efes...
Asvel gibi Milano da evinde hiç yenilmedi. Bakalım Efes, İtalya'da benzer bir zafer alabilecek mi??
‘’Fener için kritik zafer‘’
Fenerbahçe Beko için kritik bir gündü. CSKA Moskova karşısında alınan farklı yenilgi, Obradoviç molasının, ‘olağanüstü’ bir şeymiş gibi gereksiz gündemde kalması, tüm gözleri Tofaş maçına çevirmişti. Obradovic, bu önemli maç öncesi Vesely ve De Colo’yu yine kadroya almamıştı. Tofaş, 7 maçın 6’sını kazanan, evinde her takımı yenebilecek bir takım. Belki de ligin İstanbul takımları için en zor deplasmanı. Ama fazlasıyla yıpranmış olan Fenerbahçe, zoru kolay yaptı Bursa’da... Melih ve Ahmet’in sırtına alıp taşıdığı Fenerbahçe, sürekli 20 sayı civarında önde götürdüğü maçı kazanıp ligde yoluna devam etti.
Ahmet’ten kariyerinin en iyi maçı
Obradovic molasında, azar işitenlerin başında gelen kaptan Melih, 5/8 üçlükle 29 sayı atarken, Ahmet de 7/9 isabet oranı ile 15 ve 9 ribauntla oynadı. 4 de asist yapan Ahmet, kariyerinin en iyi maçlarından birini çıkardı. Tofaş da, Fenerbahçe gözüne kestirmiş olacak ki, ‘herkes yeniyor, biz de yeneriz’ havasında çıktı maça. Alışılagelmiş agresiflikleri ve konsantrasyonları yoktu. Fenerbahçe’ye karşı bu şekilde oynarsanız, skor da böyle olur. Kanarya, bir zor deplasmanı daha geride bıraktı. Şimdi hafta içi sırasıyla Barcelona ve Asvel deplasmanlarına gidecek. Bakalım Euroleague’de ilk dış saha galibiyetini ya da galibiyetlerini alabilecekler mi?
‘’Yine olmadı‘’
Son şampiyon CSKA Moskova deplasmanına, kötü günleri geride bırakma parolasıyla giden Fenerbahçe Beko, Rusya’da yine farklı mağlup oldu. Sarı- Lacivertliler, Euroleague’de 8. hafta sonunda 6. yenilgisini aldı.
Euroleague’de 7 maçta 5 yenilgi alan Fenerbahçe Beko için fırsat maçıydı. Son şampiyona karşı deplasmanda alınacak bir galibiyet belki takımın mental olarak ayağa kalkmasını sağlayacaktı ama tam tersi oldu. Obradovic çıldırdı, takım yine çok dağınık bir görüntü çizdi.
Euroleague’in 18 takımı arasında en kötü ribaunt alan takımı olan Fenerbahçe, daha ilk çeyrekte rakibe birçok kez ikinci şans fırsatı tanıdı. Savunma ribauntları net alınmayınca, takım doğru dürüst ne hücuma çıkabiliyor ne de savunmada devamlılığı sağlayabiliyor.
Hep CSKA kaçtı, Fenerbahçe bir umut ‘yakalarım’ derdindeydi ama olmadı. Mike James’in de oyun kuruculuk yapacağı tuttu. Son periyot hariç bir tane zorlama atış kullanmadı, hep ama hep doğruları yaptı. Son çeyrekte de her attığı girince, fark büyüdükçe büyüdü.
Daraltmayı ve rotasyonu...
James 6/8, kariyer maçlarından biri oynayan Strelnieks de 4/5 üçlük. Sorun onların bulduğu isabetten çok Fenerbahçe savunmasının rakibe verdiği boş alanlardı. Bu yıl bir türlü savunmada yerleşmeyi, alan daraltmayı ve rotasyonu yapamıyorlar. Son 5 yılda Fenerbahçe’nin rakibe bu kadar kolay şut fırsatı verdiğini hatırlamıyorum.
Sorun var ve olumlu yönde bir adım yok. Kanarya’nın önünde Barcelona ve Asvel deplasmanları var. Önlerinde zaman yok ama bu iki maç gelecek için fazlasıyla belirleyici olacak diye düşünüyorum.
‘’Efes,kolayı zor yaptı‘’
Dunston ve Simon’un oynamayacağını öğrenince, deplasmanda iki galibiyet alan Zenit maçının kolay olmayacağını tahmin ediyorduk. Ama Anadolu Efes, oyuna öyle bir başladı ki, eksiği değil, fazlası vardı sanki. Özellikle savunma konsantrasyonu, Dunston’un yokluğunda ilk kez Euroleague’de dakikalar alan Sertaç’ın şaşırtan hazırlığı, Zenit’i de şaşırttı.
‘Süper Mario Brothers’ Larkin ve Micic, Rus ekibinin potasını üçlük yağmuruna tutarken oyun birden koptu sanki. Micic-Larkin ikilisi 46 sayı ve 11 asistle oynarken, birbirleriyle paslaşıp ABD’linin yaptığı ‘alley oop’ belki de yılın basketi olmaya adaydı. Sertaç (13) ve Pleiss (13) da 26 sayıyla, dışardaki arkadaşlarına pota altından destek verirken, fark 20’nin üzerine çıktı, temsilcimiz son çeyreğe 69-50 önde girdi.
Maçın da güle oynaya biteceği düşünülüyordu. Bizlerin, taraftarın böyle düşünmesi normal karşılanabilir belki ama oyuncular da aynı fikirde olunca, parkenin üzerinde işler değişiyor. İlk kez Euroleague oynayan, evinde hiç kazanamayıp deplasmanda Olympiakos ve Zalgiris’i yenen Zenit St. Petersburg, yine yıllarca vasat Avrupa takımlarında oynayıp ilk defa bu seviyede boy gösteren Hollins’in (7/11 üçlük) şutları, Ayon’un çember altı basketleri ile galibiyete bir anda ortak oldu.
Efes, neredeyse elindeki maçı veriyordu ama Sinan Erdem’de mucize gerçekleşmedi ve 4. çeyrekte 38-21’lik bir fark yiyen Lacivert-Beyazlılar, bu karşın 90-88 kazanıp yoluna devam etti.
‘’Zor da olsa Fener‘’
Sıkıntılı günler yaşayan Fenerbahçe Beko, son 5 resmi maçını kaybeden Beşiktaş Sompo Sigorta’yı Bayern karşısında olduğu gibi 4. çeyrekteki oyunuyla geçti. Coach Obradovic, böyle bir dönemde derbide oldukça cesur kararlar vererek başladı maça. Vesely, Datome, De Colo ve Williams gibi 4 önemli oyuncusunu birden tribüne yollayan Obra, maç kadar Westerman, Kalinic, Lauvergne gibi isimleri de kazanmayı amaçlamıştı. İvkovic ise biraz riskli bir savunma stratejisi ile maça başladı. Fenerbahçe’nin dış şutlarını tamamen riske etti. Özellikle 4 numaraların üç sayılık atışlarında, savunmalar el bile kaldırmadı hep içeriye gömüldü.
Kalinic gidişatı değiştirdi
Maç boyu 24 ikilik, 32 üçlük deneyen Sarı-Lacivertliler’in de bütün hücum dengesi bozuldu. Özellikle ilk 21 üçlük denemede sadece 6 isabet bulununca, Beşiktaş’ın planı saat gibi işledi. 10 asist yapan Theodore, ikili oyunlarla McAdoo’yu yıldızlaştırırken, İsmet’in üçlükleri Beşiktaş’ı skorda hep önde tuttu. Ama 4. periyotta Kalinic bu kez boş üçlüklerden isabet bulunca oyunun rengi de değişti. 7/7 isabet oranı ile 17 sayı atan Ahmet de pota altında devleşirken, bu periyotta tam 32 sayı atan Fenerbahçe, derbiyi kazasız atlatmayı başardı.
Hakemler hariç, derbi keyifliydi!
Beşiktaş çok konsantre ve mücadeleci bir basketbol oynadı. Neredeyse kazanıyorlardı ama 4. periyotta bir savunma değişikliği yapmaları gerekiyordu bence. Hakemler hariç, son derece keyifli bir karşılaşmaydı. Oyuncuların son derece iyi niyetli olduğu, tribünlerin sakince maç izlediği bu derbiyi bile neredeyse çığırından çıkarmayı başarıyorlardı!...