‘’Uzatmada gelen zafer‘’
Euroleague’de kolay maç yok söyleminin gerçek bir örneğiydi dünkü mücadele... Fenerbahçe Beko’nun evinde yenilgiye tahammülü yoktu. Alba Berlin’in ise kaybedeceği bir şey.
Alman ekibi, OAKA’da uzatmada Panathinaikos’u devirmişti, bir başka sürprizi Ülker Arena’da yapmak üzereydi ama Sarı- Lacivertliler buna izin vermedi, uçurumun kenarından dönüp ayakta kalmayı başardı.
7 dakikada 4 sayı atabildik
Fenerbahçe oyuna çok iyi başladı aslında. Melih, Williams ve Datome toplamda 6/6 ile üçlük attı. Fark 14 sayılara çıktı. Kanarya ne zaman rotasyona girdi, Alba Berlin de maçın içine. Westerman, De Colo, Kalinic oyuna girdikten sonra Fenerbahçe’nin hücum ritmi bozuldu. 7 dakikada sadece 4 sayı atabildi Sarı-Lacivertliler. Çift haneli farklardan geri düştüler. Alba Berlin, Thieman, Cavanaugh, Schineider gibi oyuncularından mahrum olmasına rağmen, 40 dakika aynı basketbolu oynayabilen bir takım. Düzen içinde şutları buluyorlar. Soktukları zaman da her maça ortak oluyorlar.
Uzatmada Sloukas’ın asistleri...
Dün de 2. çeyrekten itibaren soluk soluğa bir mücadele izledik. Son bölümde De Colo’nun yanı sıra Williams’ın katkıları ile normal sürede maç bitmek üzereydi. Ama kaçan serbest atış sonrası verilen hücum ribaundu ile maç uzatmaya gitti. Uzatmada ise Sloukas’ın asistleri maça damgasını vurdu. Ahmet ve De Colo’nun sayıları, Fenerbahçe’yi ipten aldı. Öyle ya da böyle, 3 maçtır kazanıyor Fenerbahçe...Play-Off potası ile aralarında sadece 1 galibiyet fark kaldı.
Geride kalan bütün kritik maçlar da İstanbul’da oynanacak. Takım hâlâ sorunlu. Ama düzeltecek ve yukarı tırmanacak çok zaman var.
‘’Anadolu Efes gümbür gümbür‘’
Anadolu Efes için sezon harika geçiyor. Bütün oyuncuları formda. Müthiş basketbol oynuyorlar. Oynarken keyif alıyorlar, izleyenlere de büyük keyif veriyorlar. Shane Larkin ise başka bir boyutta. Fizik olarak o kadar hazır durumda ki, neredeyse ayakları yere değmiyor. Bayern Münih maçında 10/12 üçlük isabeti ile 49 sayı atan ABD’li yıldız, dün de Galatasaray’a karşı sadece 18 dakika oynadı, 25 sayı attı. 35 dakika oynasa, belki 50 sayıyı da geçecek.
Pleiss’ten önemli katkı
Keza Tibor Pleiss... Hep arka planda kalıyor ama, Bayern maçında 5/5 ile 10 sayı, Milano maçında 6/6 ile 14 sayı attı. Dün de maça 6/6 isabet oranı ile başladı, 15 sayı ile oyunu tamamladı. O da çok hazır, formda ve konsantre. Az ama öz oynuyor, inanılmaz katkı sağlıyor.
Aslan’ın gücü yetmedi
Efes kaçtı, Galatasaray kovaladı. Sarı-Kırmızılılar, çift haneli farkları iki kez kapadı ama ne mental olarak, ne da fizik olarak Efes’e karşı koyacak güçleri yoktu. 3. periyodun başında skor 58-55 olduktan sonra, 22-10’luk bir seriyle periyodu 80-65 önde kapayan Efes, maçı da orada bitirdi. Galatasaray, Auguste, Harrison ve Whittington ile zaman zaman direnmeye çalıştı ama çok inişli-çıkışlı bir grafik çizdi. Zaten onlar da, ne yaparlarsa yapsınlar, böyle bir Efes’i yenemeyeceklerini biliyorlardı sanki...
‘’Kaf Kaf şov‘’
Ufuk Sarıca ile sezona harika başlayan ve 9 maçta 8 galibiyet alan Pınar Karşıyaka, kendisiyle aynı puanda olan Fenerbahçe Beko’yu ağırladı İzmir’de... Sakatlık sorunlarına rağmen Khimki’yi 89 sayı attığı maçta yenip, ayağa kalkma sinyalleri veren Sarı-Lacivertliler, İzmir’de adeta duvara tosladı...
Galibiyet Sarıca’nın hanesine
Galibiyet, büyük oranda Ufuk Sarıca’ya yazar... Milli Takım coachu, Fenerbahçe’yi çok iyi analiz etmiş. Uyguladığı savunma stratejisi ile bir saniye bile göz açtırmadı Sarı-Lacivertliler’e... Tepede her ikili oyunda, sıkıştırma yapan, geride ise pas kanallarını çok iyi kapayıp, anında boş adamı bulan Karşıyaka savunması, tam anlamıyla kusursuzdu...
Savunma ve ribauntlar
Fenerbahçe, ne yaptıysa, ne denediyse bu savunmadan kurtulmanın yollarını bulamadı. Attıkları skordan da belli oluyor. Sadece 57 sayıda kaldılar. Pınar Karşıyaka da, savunmaya o kadar konsantreydi ki, çok kötü hücum etmesine rağmen maçı sürekli çift haneli farklarla önde götürdü ve 11 sayıyla kazanmayı başardı. 24 üçlüğün 21’ini kaçırmalarına rağmen, Fenerbahçe’nin en kötü tarafı olan ribauntlara da çok çalıştılar. Kanarya, ilk kez Khimki maçında ribauntlarda yenilmemişti ama Pınar Karşıyaka, rakibinden 18 fazla ribaunt alırken, tam 17 hücum ribauntu çekti. Kötü hücum yüzdesini bu şekilde tolere etti İzmir ekibi.
Dönüşünde de şampiyon olacak mı?
Çok iyi hazırlanılan, çok iyi mücadele edilen bir maçı, sonuna kadar hak ederek kazandı Pınar Karşıyaka. İzmir’den şampiyon olarak ayrılan Ufuk Sarıca, bakalım dönüşünde de şampiyon olacak mı? En azından Pınar Karşıyaka, şu ana kadar gösterdiği performansla, o muhteşem sezondaki performansını tekrarlayabileceğini gösterdi.
‘’Çok özel bir gece‘’
Sinan Erdem Spor Salonu’nu dolduranlar dün çok ama çok özel bir geceye şahit oldular. Nereden nereye... Okullara bedava bilet dağıtıp, kentin her yerinden otobüs kaldırıp taşıma suyla değirmen döndürmeye çalışanlar, dün sıradan bir Euroleague maçını ‘kapalı gişe’ oynadılar. Emeğe saygı gösterip bedelini ödeyerek maça gelenler de sahada o bedeli ödeyenlere büyük saygı duyan bir takım seyretti. Geçen yıl final oynayan Anadolu Efes, bu yıl daha coşkulu, daha formda, daha geniş ve güçlü bir rotasyona sahip. Ve daha iyi basketbol oynuyor. Oynarken de büyük keyif alıyor...
Dünün yıldızı Shane Larkin’di...
10/12 üçlük isabeti ile 49 sayı, 5 asist ve 53 verimlilik puanı ile unutulmayacak bir performans sergiledi. Aynı zamanda 41 olan bir maçta en çok sayı atan oyuncu rekorunu kırarken, çıtayı da çok ama çok yukarılara taşıdı... Kanara gelirken Ergin Ataman’a ‘rekoru kırmak istiyorum’ demesi, Ataman’ın da ‘merak etme biraz dinlen, tekrar oyuna gireceksin’ demesi, bütün takım arkadaşlarının ona yardım etmesi, Micic’in sayı atamadığı maç sonunda mutlu görünen yüz ifadesi, takım içi arkadaşlığın da ne seviyeye geldiğinin bir göstergesi.Pleiss 5/5 ile 10 sayı, Sertaç 7/8 ile 17 sayı, Anderson’un 9 ribaunt ve 3 asisti, Beaubois’nun müthiş smacının yanı sıra, 5 ribaunt, 5 asist ve 2 top çalması, Singleton’ın 10 sayı ve 5 ribaundu, Larkin’in çılgın istatistiklerinin yanında gölgede kaldı ama hatırlanması gerek. Çünkü Efes, dün son yılların en güzel, en göze hoş gelen, en keyif verici basketbollarından birini oynadı. Umarız devam gelir.
‘’Fenerbahçe geri dönüyor‘’
Sezonun en kritik maçlarından birini oynadı belki Fenerbahçe Beko. Deplasman maratonu sona ermiş, üç maçlık iç saha serisi başlamıştı. Yenilgiye de tahammül kalmamıştı. Mutlaka kazanılması gereken bu maçta De Colo, Westerman, Kalinic ve Vesely gibi iskeletin ana parçaları da yoktu. Çok dar bir rotasonla oynamak zorundaydı Sarı- Lacivertliler. O dar rotasyonundan herhangi birinin de kötü oynamaya hakkı yoktu. Ama dakika alan tüm oyuncular öylesine özverili mücadele ettiler ki, taraftarı da havaya soktular.
İlk yarıda hücumlar çok iyi işlerken, savunmayı bir türlü oturtamadı Kanarya. Khimki, Shved’in yokluğunda daha bir takım gibi oynarken, Kurtiniatis oyunun büyük bölümünde 3 uzunla sahada kalırken, Fenerbahçe’nin savunma dengesini de bozdu. Ama, Obradovic ve takım ikinci yarı çözümü buldu. Savunmada sürekli adam değiştirirlerken, yardımlar da tam zamanında geldi. Bir sürü top çalındı, devamında hızlı hücumlarla gelen smaçlar sonrası hem takım hem savunma coştu.
Asvel ve Darüşşafaka maçları kazanılırken, rakibe çok fazla hücum ribaundu verilmiş, çok fazla top kaybı yapılmıştı. Çok yüksek şut yüzdesi sayesinde galibiyete ulaşmıştı Fenerbahçe. O çılgın şut yüzdesi dün de devam etti. Melih, 37 dakikada 5/7 üçlükle 19 sayı. Sloukas 33 dakikada 5/6 iki sayı isabet oranı ile 19 sayı. Williams, 37 dakikada 12 sayı ve 8 ribaunt, 31 dakikada 20 sayı... Ve en önemlisi, bu kadar yorulmalarına rağmen son dakikada bile top çalıp bir top için kendilerini yere atacak enerjiyi bulmalarıydı...
Fenerbahçe, ilk kez ribauntlarda kazanamadı ama yenilmedi de. Top kaybını 13’le sınırlandırdı. Ve 4 önemli eksiğe rağmen Khimki gibi bir takımı yenerken 13 sayı da fark atmak oldu.
Tabii ki bu galibiyetle her şey süt liman olmayacak ama takımın mental olarak ayağa kalmak için ciddi çaba sarf ettiğini ve bunu çok istediğini gözlemledik.
‘’Bundan iyisi olmazdı‘’
Belgrad’da Sırbistan, Kaunas’ta Litvanya ile oynamaktan kurtulduk. Kanada’da ateşli bir atmosfer olmayacak. Yunanistan’la da tarafsız sahada oynama fırsatı bulacağız. Bence, olabilecek en iyi kurayı çektik.
Dünya Kupası’nda hayal kırıklığı yaşayan ülkeler için son fırsat. 2020 Olimpiyat Elemeleri’nde 24 takım, 4 bileti almak için yarışacak. Kura öncesi ev sahipleri belliydi. Belgrad, Kaunas, Split ve Victoria...
Hırvatistan’la aynı torbada olduğumuz için Split’e gitme şansımız yoktu. Olabilecek en iyi olasılık, Victoria’da Kanada’nın grubuna düşmek olurdu. Belgrad’da 20 bin ateşli taraftar önünde Sırbistan’ı, Kaunas Arena’da 15 bin kişi önünde Litvanya’yı yenmek imkansıza yakındı. Tabii ki Kanada ve Yunanistan’ı geçmek de kolay olmayacak ama en azından umudumuz olacak.
Kadrolara NBA finalleri kriter olacak
Elemeler 23-28 Haziran tarihleri arasında. Takımlar nasıl kadrolarla oralara gelecek şimdiden bilmiyoruz. Biz de hangi oyuncularımızı Kanada’ya götürebileceğiz belli değil. Ama şöyle bir gerçek var. NBA finalleri 4-21 Haziran tarihleri arasında oynanacak. Şu ana kadar NBA’in en iyisi konumundaki Milwaukee Bucks finale kalırsa Yunanistan’da Antetokoumpo, bizde ise Ersan olmayacak. Cleveland, Play-Off göremez, Cedi kesin gelir. Philadelphia’nın durumu bizim için belirleyici olacak. Onların da final oynayacağını pek sanmıyorum.
Çekya’yla hesabımız var
Kanada’nın 18-19 tane NBA oyuncusu var. Onların çoğu Dünya Kupası’na gelmedi. Kanada turnuvayı 21., Türkiye ise 22. sırada tamamladı. Sonuçta deplasmanda Sırbistan ya da Litvanya ile oynamaktan, Kanada ile karşılaşmak her zaman tercih nedenidir. Grubumuzda ayrıca Çekya var. Onlarla da kesilecek bir hesap bulunuyor. Çin’de yenildiğimiz Çekya’yı da mağlup etmemiz gerekecek.
‘’Fener'den benzer galibiyet‘’
Basketbol Süper Ligi’nin 9. hafta maçında Fenerbahçe Beko, Darüşşafaka Tekfen’i 83-75 yendi. Euroleague’de Asvel’i yüksek şut yüzdesiyle deviren Sarı-Lacivertliler, benzer oyunla zafere uzanarak, ligdeki 8. galibiyetini elde etti.
Asvel deplasmanında kazanıp, Euroleague’deki ilk deplasman galibiyetini alan Fenerbahçe Beko, ligin de kalburüstü takımlarından Darüşşafaka Tekfen’i benzer bir oyunla devirdi. Hatalar devam etti ama yüksek şut yüzdesi, Fenerbahçe’ye galibiyeti getirdi.
Sarı- Lacivertliler tam 24 top kaybı yaptı. Rakibe 14 hücum ribaundu verdi. Darüşşafaka potaya 62 şut atarken, Fenerbahçe sadece 47 adet top kullanabildi. Daçka serbest atış çizgisine de 7 kez fazla geldi. Buna karşın kazanan Fenerbahçe Beko oldu.
Aynı Asvel maçında olduğu gibi. Yüzde 76 ile iki sayı, yüzde 52’yle de üç sayı isabet oranı ile oynadılar. İyi savunma yapıp, Daçka’yı düşük yüzdede tuttular. Hücum konsantrasyonu, savunmadaki mücadele yine iyiydi. Skor da neredeyse tüm oyunculara eşit dağıldı.
Ribaunt sorunu!
Galibiyetin yanı sıra Kaliniç’i bu yılki en etkili performansını sergilemesi Fenerbahçe açısından önemliydi. Ama Asvel maçı sonrası da belirtmiştim. Bu ribaunt ve top kaybı istatistikleri ile her zaman maç kazanılmaz. Çünkü her zaman bu kadar yüksek yüzde ile şut atılmaz. Ribaunt sorununa mutlaka çözüm bulunmalı.
Daçka, sadece 3 yabancı ile maça çıktı. Oyunun genelinde iyi mücadele etti, geri düşse de pes etmedi. Jones ve Colson 45 sayı atarken, diğerlerinden fazla katkı alamadılar. Böyle bir deplasmanda da sadece iki oyuncudan skor bularak da galip gelemezlerdi.
‘’Fenerbahçe nihayet‘’
Üzerinde kara bulutlar dolaşan, sezonun en kötü başlangıcını yapan, 6 deplasman maçını da kaybeden Fenerbahçe Beko, sonunda bir reaksiyon gösterdi. Kaybetmenin yanı sıra, mücade etmeyen, enerjiden uzak, vücut dili çok kötü bir takım görüntüsü veriyordu Fenerbahçe...
Asvel maçında ise iyi başladılar, iyi devam edip şeytanın bacağını kırdılar.
Bazı oyuncuların taşın altına elini koyması gerekiyordu.
Oyunun başında bunu Williams yaptı. Çok hırslıydı. Melih ve Datome, bu kez boş şutları soktu. Leuvergne ikili oyunları çok iyi bitirdi. Sloukas ve Bobby de eski günlerdeki gibi oyun kuruculuk yaptı.
Ama asıl karakteri sözleşmesi bitmek üzere olan Stimaç koydu.
İnanılmaz bir profesyonel... Yetenekleri sınırlı olmasına rağmen, sonuna kadar mücadele eden, hücum ribauntlarını kovalayan, ekmeğini taştan çıkaran, savunmada bacakları yavaş olmasına rağmen elinden geleni yapan bir oyuncu.
Dünkü hırsı, takım arkadaşlarını ateşlemeye çalışması taktire şayandı...
Eğer dünkü maç da kaybedilseydi, sezonun geri kalanı kabus gibi geçebilirdi Fenerbahçe için.
Ama şimdi 6 maçın 5'ini iç sahada oynayacaklar. Bir galibiyet serisi Sarı-Lacivertliler'i tekrar potaya sokacak.
İşin psikolojik yanı için faydalı bir geceyi.
Ama teknik sorunlar devam ediyor.
Asvel her ne kadar evinde 4 maç kazansa da, bu seviyeler için vasat sayılabilecek bir takım.
Ribaunt sorunu devam etti. Asvel tam 14 hücum ribaundu aldı.
Top kayıpları yine haddinden fazlaydı. 16 top kaybı yapıldı. Fransız ekibi bu sepeplerden dolayı tam 70 saha içi denemesi yaparken, Fenerbahçe ise sadece 50 şut kullanabildi.
Aradaki bu uçuruma rağmen yüksek şut yüzdesi ve savunma gayreti ile 18 sayılık fark atıldı.
Her maç yüzde 70 ile üçlük atamazsınız. Yüzde 60 ile de iki sayılık atış yapamazsınız. Rakip de Asvel gibi yetenekleri sınırlı oyunculardan kurulu bir takım olmaz her zaman.
Kazanmak güzel. Mücadele etmek güzel. Takım ayağa kalkabileceğinin sinyallerini verdi.
Ama eksikleri belirtmeden, uyarı yapmadan da olmaz. Ribaunt ve top kaybı sorunlarını minimuma indirmenin yolları bulunmalı..