‘’Kısa günün kârı!‘’
Dünya kupasındaki son maçımızı oynuyorduk. Furkan, Ersan, Sertaç sakattı. Olimpiyat Elemeleri oynamayı da garantilemiştik. 18 sayılık yenilgi bile bize yetecekti. Böyle maçlara motive olmak zordur. Nitekim iki takım da özellikle savunmaya hiç konsantre olamadı, yeteri kadar direnç gösteremedi. Zaten skordan da belli oluyor durum. Ege ’nin bir dakikada 3 faul alması nedeniyle Semih tek uzun kalınca Ufuk Sarıca uzun süre 5 kısa oynamak zorunda kaldı. Bu beşle oyundayken çok fazla hücum ribaundu verdik ve savunmanın ortasını kapayamadık. Buna karşın Cedi, Melih ve Wilbekın hücumda harika oynadı. Özellikle Melih, bu turnuvada boyut değiştirdi. Özgüvenle oynayınca bambaşka bir seviyeye çıkıyor.
Kazansak prestij için iyi olacaktı
Son bölümde Semih sahada olsa, o rahat basketleri vermezdik belki. Maçın son topunu ise yanlış ve biraz geç kullandık. Sonuçta kötünün iyisi oldu. Çeyrek finali peşinde koşacakken klasman oynamak durumunda kaldık. En azından Olimpiyat Elemesi hakkını kazandık. Kısa günün kârı diyelim.
‘’Sihirli değnek‘’
Dakika 35 ve Milli Takım 12 sayı geride. Maçı çevirecek gibi bir hava da yok ortalıkta. Ersan sakat, Sertaç maç içinde sakatlandı. Ege ilk kez oyuna girdi ve doğal olarak bekleneni veremedi. Çek Cumhuriyeti yenilgisi sonrası Olimpiyat Elemeleri oynamak için son fırsatımız. Karadağ’da Vuçeviç ve Dubljeviç gibi iki tecrübeli ve yetenekli uzun, bizi fazlasıyla sıkıntıya sokuyordu. Ama bir anda sihirli değnek dokundu sanki takıma.
İki top çalma, Cedi ve Furkan’ın iki smacı, Melih’in üçlükleri, Metecan’ın istikrarlı katkısı ile 1 dakika kala öne geçtik. Taktik faulleri bu kez sayıya çevirdik. Aklımıza tabii ki ABD maçında kalan 4 serbest atış geldi. Cedi, Metecan, Melih, Wilbekın hiç kaçırmadı ve 36 dakikada sadece 53 sayı atabilen 12 Dev Adam, kalan 4 dakikada tam 26 sayı üretti. Burada yapılan tam saha pres mükemmele yakındı.
26’ya 9’luk seri, Olimpiyat umutlarımızı tekrar hayatta tutmamızı sağladı. Melih dün de 17 sayı ile takımın en iyilerinden biri oldu. Cedi’nin üç sayı yüzdesi düşük ama potaya gitti mi onu kimse durduramıyor. Wilbekin tam 13 asist yaptı, neredeyse bütün basketlerde onun imzası vardı. Metecan, Ersan’ın yokluğunu aratmadı. Onun aldığı hücum ribauntları ve attığı 15 sayı çok değerliydi.
Yeni Zelanda’yı yenersek kesin olarak Olimpiyat elemesi oynayacağız. Kaybedersek de büyük olasılıkla diğer sonuçlara göre bu hakkı kazanacağız. Ancak şu anda Dongguan’da değil, Shenzen’de Brezilya ve Yunanistan’a karşı çeyrek final için mücadele ediyor olmamız gerekiyordu.
ABD maçına takılmamak elde değil. Çünkü o son saniyeler bütün bir ülkenin kaderini çizdi. Artık yapacak bir şey yok. Bu kısıtlı kadro ile madalya kovalayacakken, ilk 20’lerde yer alıp Olimpiyat Elemesi peşinde koşuyoruz. Bunu başaralım, kim bilir belki 2020’de Tokyo’da oluruz...
‘’Aslında bunu bekliyorduk‘’
ABD maçı sonrası, ayağa kalkmamızın çok ama çok zor olacağını belirtmiştik. Öyle bir maç sonrası, kaçan 4 serbest atış ve kaçan tarihi başarı, duygusal olarak bu genç takımı fazlasıyla etkileyecekti. Nitekim, mental olarak hazır olamadık. Bu beklediğimiz bir şeydi ama taktiksel olarak da çok doğru işler yapmadık.
Çekya’ya ABD muamelesi yaptık, Satoransky’e önlem alacağız diye de kamuoyunun adını bile bilmediği Bohacik, Auda gibi isimleri yıldız...
ABD’yi durdurmak için, alan savunması, kombine savunmalar denemiştik. Çok da başarılı olduk. Ama aynılarını Çekya’ya uygulamanın bir anlamı yoktu bence.
Tamam Satoransky iyi oyuncu ama onu durdurmak için bu kadar kafa yormaya gerek yoktu. O, 1/8 ile oynadı, Balvin, Hruban, Auda, Bohacik toplam yüzde 70’e yakın bir ortalama tutturdu.
Sert savunma yapamadık
ABD gibi süper atletik bir takıma karşı fiziksel olarak ezilmemiştik, dün Çekya 41, biz ise 26 ribaunt aldık. Her şeye rağmen hücumda atıyorduk, kötü oyuna rağmen maçın içindeydik ama adam adama sert savunma yapamadık bir türlü.
Çekya gibi bir takımdan 91 sayı yemek, ne kadar kötü savunma yaptığımızın bir göstergesi. En kritik anda serbest atışları kaçıran Cedi, dün 24 sayı attı ama bir işe yaramadı. İlk iki günün yıldızı Ersan’ın da yokları oynaması, 0/9 ile şut atması, mağlubiyetlerin nedenlerinden biriydi.
ABD’ye 15-20 ile sayı ile kaybetsek ya da iki serbest atış sokup kazansak şu an çok farklı şeyler konuşuyor olabilirdik. Ama ABD yenilgisi bizi bitirdi. Duygusal boşalım, moral bozukluğu bizi bu durumlara getirdi. Biraz şanssızlık, biraz beceriksizlik, ardından Çekya maçında yapılan yanlışlar, harika başlayan turnuvaya erken veda etmemize neden oldu.
Umutlandık, sonra hayal kırıklığı yaşadık. Şimdi de üzgünüz. Ne diyelim. Her şey çok güzel olabilirdi ama kısmet değilmiş.
‘’Yeni bir gün‘’
ABD maçıyla en azından doğruları yapınca nasıl potansiyelli bir takım olduğumuzu gördük. Artık her takımı yenebiliriz diyebiliyoruz. Ama biraz kötü oynar, biraz gevşersek çoğu takıma da yenilebiliriz... Çekya maçı da bunlardan biri. Fiziksel olarak bizden iyi gibiler. Sert bir takımlar. Ama 12 Dev Adam, Japonya ve ABD karşısındaki oyun konsantrasyonunu devam ettirir, aynı düzende oynayabilirse kazanacağı bir maça çıkacak.
A Milli Basketbol Takımımız için yeni bir gün başlıyor. ABD karşısında oynanan harika basketbol, takıma bir yandan güven kazandırırken, bir taraftan da moralleri fazlasıyla bozdu.
Coach Ufuk Sarıca ’nın eşleşmeli adam savunması taktiği, bunu çok iyi uygulayan oyuncular, Amerikalı yıldızların çarezliği. İzlerken gururlandık, kazandığımızı düşündüğümüz anlarda duygusallaştık, elimizdeki maçı verince ise büyük bir hayal kırıklığı yaşadık.
Devler, Şangay taraftarının sevgilisi!
Ama dün dündür, bugün bugün... En azından doğruları yapınca nasıl potansiyelli bir takım olduğumuzu gördük. Artık her takımı yenebiliriz diyebiliyoruz. Ama şunu da biliyoruz ki, biraz kötü oynar, biraz gevşersek çoğu takıma da yenilebiliriz. Çekya maçı da bunlardan biri. Çin’e gelirken hedef olarak belirlediğimiz maçtı.
Rakipte Vesely yok ama Satoransky önderliğinde, disiplinli oynayan, potansiyellerinin maksimununu vermeye çalışan oyunculardan kurulu bir ekip. Fiziksel olarak bizden iyi gibiler. Sert bir takımlar. Ama 12 Dev Adam, Japonya ve ABD karşısındaki oyun konsantrasyonunu devam ettirir, aynı düzende oynayabilirse kazanacağı bir maça çıkacak.
Şangay taraftarının da sevgilisi artık Türkiye. ABD karşısında bütün salon bizi tutuyordu. Bugün de öyle olacak.
Şok yenilgiyi atlatmak kolay değil belki ama coach Ufuk Sarıca ve oyuncular bir araya geldi ve birbirlerini motive etmeye başladı. O maçı unutmaya çalışıyorlar. Onlar da sorumluluklarının ve ne yapabileceklerinin bilincinde.
Bizi yine gururlandıran bir takım izleyeceğiz
Bu durum sevindirici çünkü Çekya karşısında yine sahada bizi gururlandıran bir 12 Dev Adam izleyeceğimizi hissettim.
Doğuş ve Cedi kaçan fauller sonrası belki moral olarak dibe vurdular ama bugün ayağa kalkma maçı. Şu ana kadar gayet iyi oynadılar, onlar ve takım Çekya karşısında da devamını getireceklerdir.
‘’Unutulacak gibi değil‘’
Destan yazmaya hazırlanıyorduk ama şu an yazacak bir şey bulmakta zorlanıyoruz. O kadar doğru o kadar akıllı hazırlanmışız ki maça, oyunu sürekli geride götürüyor gözüksek de hep maçın içindeydik. Amerika’nın en büyük özelliği atletizm ve fizik gücü. Doğru hücum etmesiniz potanızda sürekli smaç görürsünüz. Maç boyu en doğrusunu bulana kadar top çevirdik. Çok fazla top kaybı yapmadık. Ribauntlarda ezilmedik. İyi geri koştuk. Rakibe açık alan şansı tanımadık.
ABD’liler panikledi
Onlar maça 5/8 üçlük isabet oranı ile başladı, biz ise 0/7. Fark 15 ’e kadar çıktı. Ama alan savunmasına dönünce ABD ’nin hücum ritmi de kayboldu. Wilbekin’in ilk üçlüğü sonrası 12-0 ’lık seriyle yine maça ortak olduk. Bütün tribünler bizi destekliyor, ABD’li oyuncular panikliyordu. Defalarca beraberliği sağladık ama hiç öne geçemedik. Melih, Furkan, Ersan, Wilbekin harika oynuyordu. Tam zamanında Ersan ’la 12 saniye kala öne geçtik. Ama maç boyu 15’te 4’le oynayan Cedi’nin bir salise kala yaptığı faul sonrası maç uzadı.
Zafer avucumuzdaydı
Uzatmada da zafer avucumuzun içindeydi. Doğuş top çaldı. Kendisine 7 saniye kala centilmenlik dışı faul yapıldı. Bir sayı da öndeyiz. Ama önce Doğuş ardından da Cedi 2’de 0 attı. İnanılır gibi değildi. 4’te 2 atsak şu an çeyrek finali için büyük avantaj sağlamış olacaktık, şimdi Çekya karşısında tırmalayıp duracağız. 20 farkla kaybetsek hiç sorun olmayacaktı belki ama bu tip yenilgiler bizim gibi takımları bozabilir. Bir an önce bu maçı unutup, Çekya’ya hazırlanmak gerekir ama unutulacak gibi bir yenilgi de değil bu!
‘’Haydi Devler, rakip güçlü ama... Türkiye'nin enerjisi sizin arkanızda!‘’
Çin’den binlerce kilometre uzakta olsak da bugün saat 15.30’da tüm enerjimizle A Milli Takım’ın yanındayız. Rakip turnuvanın favorilerinden, bu kupayı 5 kez kaldırmış ABD. İşimiz kolay değil ama her zamanki gibi 12 Dev Adam’a inancımız tam...
Dünya Kupası’na Japonya galibiyeti ile başlayan A Milli Basketbol Takımı bugün turnuvanın en büyük favorilerinden biri olan ABD ile karşı karşıya geliyor.
Hedef maçımız değil belki. Çekya maçını kazanıp bir süre çıkmayı garantilemek istiyoruz.ABD bireysel olarak birbirinden değerli yıldızlara sahip. Her ne kadar NBA’in en iyi oyuncuları takıma katılmasa da çok büyük bir potansiyele sahipler.
Takım düzenine uzaklar
Çekya maçında izleğim ABD, tamamen bireysel oyuna dayalı takım düzeninden uzak bir görüntü çizdi. Ancak bu düzende bile rakibini farklı mağlup etmelerine yetti de arttı.
ABD karşısında doğru takım oyunu oynayan bir ekip bulduğunda oldukça zorlanacaktır. Bu turnuvada başta Sırbistan olmak üzere bazı Avrupa takımlarına hatta Avustralya’ya karşı sıkıntı yaşayacaklardır.
Kazanmak için oynayacağız
Biz de her ne kadar hedef maç olarak görmesek de ABD’ye karşı ciddi ve kazanmak için oynayacağız. Japonya karşısında konsantre istekli motive bir takım gördük. Forma giyen tüm oyuncular katkı vermeyi başardı. Üç NBA oyuncumuz rakibe karşı nasıl oynanması gerektiğini biliyor.
ABD atletizm ve fizik kapasite olarak diğer takımların çok çok üzerinde. Zaten maçlarını da bu sayede kazanacaklar. Bu duruma çare bulmak kolay değil.
İşimiz zor ama neden olmasın deyip Çekya maçını düşünmeye devam edeceğiz.
Gökhan German/ÇİN
‘’Kararlı ve akıllı oynadık‘’
Dünya Kupası’na iyi başlamak önemliydi bizim için. Japonya, her ne kadar bizim seviyemizde olmasa da, özellikle hücum anlamında tehlikeli bir takım. Pivotları dahi üçlük atabilen, Hachimura, Watanabe gibi NBA seviyesindeki oyuncuları ile hafife alındığında çoğu takıma zorluk çıkarabilecek bir potansiyele sahip.
Nitekim 12 Dev Adam, günlerdir söylediğini, yapması gerektiğini yaptı. Maça sert başlamak çok önemliydi. Asya basketbolu ile Avrupa arasındaki en büyük fark bu. Sürekli rakiple kontakt halindeydik ve Euroleague sertliğinde başladık oyuna. Japonlar da bu sertliğe cevap veremeyince 40 dakika boyunca oyunu kontrol ettik.
Onların silahı hızlı hücumlardı. Ama daha ilk periyotta biz sayısız fast break sayısı bulduk. Kaptığımız toplar ve iyi savunma sonrası aldığımız net ribauntlarla, açık alanı seven oyuncularımızla skora kolay gittik. Melih’in ilk yarı 3’ü üçlükten olmak üzere 15 sayı atması, önümüzdeki maçlar için çok önemli. Sadece Ersan, Cedi ve Furkan’ın eline bakmamalıyız.
Bu üçlü dün yine çift haneli sayılara ulaşırken, Wilbekın’ın yokluğunda Doğuş Balbay’ın 6 ribaunt ve 8 asist, Buğrahan’ın ise 7 asist ve 7 sayıyla oynaması sevindirici oldu. Rakipten tam 16 fazla ribaunt aldık. Top kaybı sayımız sadece 10 oldu. Kararlı, konsantre ve coşkulu oynadık. Galibiyet, ilerisi için ölçü olmaz belki ama bu şekilde oynarsak, Çek Cumhuriyeti’ni de yenip, hedeflediğimiz grup ikinciliğini alacağımızı düşünüyorum. İyi başladık, iyi devam edelim..
‘’İyi başlamak önemli‘’
A Milli Basketbol Takımımız için yeni bir macera daha başlıyor. Uzakdoğu’da en son 2006’da katıldığımız Dünya Kupası’nda yarı finali son anda kaçırmış, turnuvayı 6. sırada bitirmiştik. Bizim için harika bir şampiyona olmuştu. Şimdi 13 yıl sonra, bu kez Japonya yerine Çin’deyiz... Rakibimiz ise Japonya... Belki turnuvanın en zor grubundayız. Afrika, Orta Amerika ve Asya’dan çok zayıf takımlar var. Bize ise Asya’nın en iyisi, ABD ve Avrupa’dan Çekya geldi. Turnuvalara nasıl başlarsak biraz da öyle gidiyoruz. Duygusal bir milletiz ve olumsuzluklardan çabuk etkilenebiliyoruz.
Mental olarak hazırız
A Milli Basketbol Takımımız da bunun farkında. Japonya maçını çok ciddiye alıyorlar ve çok konsantreler. Özellikle Şangay’daki son bir kaç günde coach Ufuk Sarıca takımı iyice kapadı ve dikkatlerinin dağılmamasını sağlamaya çalışıyor. Wilbekin son idmanı yaptı ama hala tam olarak iyileşemedi. Japonya maçında kendisinden çok verim alacağımızı sanmıyorum. Ama diğer oyuncular kamp dönemini iyi geçirdi ve fiziksel olarak hazırlar. Ben mental olarak da hazır olduklarını düşünüyorum.
Savunma refleksleri Avrupa’nın gerisinde
Japonya her ne kadar Asya’nın en iyisi olsa da, kalite olarak bizim gerimizde. NBA’de oynayan Watanabe, bu yıl draft olan melez Rui Hachimura, ABD’li devşirme Nick Fazekas ile beraber hücum takımılar. Zaten Asya basketbolu, tamamen ‘koş koş’a dayalı, potaya topu çabuk atan, hızlı hücuma çabuk koşan, ama savunma refleksleri Avrupa’nın çok gerisinde olan bir anlayış... Bu da bizim biraz işimize geliyor. Onlara istedikleri açık alanı vermez, maçı yarı saha basketboluna çekebilirsek kazanacağımızı düşünüyorum. Maça sertlikle başlayıp, aynı şekilde devam ettiğimiz taktirde Dünya Kupası’na galibiyetle başlarız. Zaten gruptan çıkmak ve 2. turda şansımızı sürdürmek için başka da çaremiz yok.