‘’Favorisi yok‘’
Büyük gün geldi çattı. Bir tarafta kayıp sezonu gelecek sezonun büyük motivasyonuna çevirebilme şansını yakalamış Trabzonspor… Diğer tarafta şampiyonluğunu ilan etmeye hazırlanan, ilan ettiğinde de bu kupayı da o törene çıkarmak isteyecek bir Galatasaray… Hakikaten bu akşamın, bu karşılaşmanın artık favorisi diye bir şey söz konusu değil bu saatlerden sonra. Trabzonspor ligde yaptığı rotasyonla odağının burada olduğunu zaten açık açık ilan etmişti. Fevkalade bir ilk yarı performansı da yakalamış olmalarına rağmen kaybetmişlerdi. Oradaki doğruları bu akşam sahneye koymak isteyecek Fatih Tekke. Trabzonspor kabul edelim ki sezon başından itibaren yanlış planlamanın kurbanı oldu. Bu planlamaya dair hatalar önce; planlamayı yapan efsane teknik adamı, sonrasında bir başka efsane teknik adamı başarısız kıldı.
Satranç oyunu olacak
Şimdi bir başka efsane isim bu kadrodan bir şeyler çıkarmanın derdinde. Bu kadro sıkıntılı olduğu için rotasyonluluk halinin içi benim kafamda çok dolmuyor. İdeal bir onbiri bulamayan bir takımın rotasyon yapması değil olsa olsa arayışları olabilir diye düşünüyorum. Haliyle ilk maçın ilk onbiriyle sahada olmayı şimdi daha anlaşılır bile bulabilirim. O nedenle Tekke’nin şaşırtmaya devam edeceği bir onbir bekliyorum. Rotasyon kavramı yerini arayışlara bırakmalı zihinlerde. Bu maç “Hamleler” maçı olacak aynı zamanda. Oyun saha içinde oynanandan daha çok kenardaki aktörlerin satranç oyunu olacak…
Orta alanda film kopar
Banza, Zubkov, Nwakaeme ve bence olmazsa olmaz Saviç, Tekke’nin önemli kozları olacak. Hepsi aynı onbirde olmayabilir. Hamle de lazım olacak. İlk maç ilk yarıdaki oyunu kilitleyen takım yine aynı işi yapmak isteyecek. Zubkov ve Nwakaeme rakip beklerin ve kanatların coşkusunu eritir bu maç. Orta alanda ise Galatasaray’ın üstünlüğü, işte orada; orta alanda film kopar gibi. Orayı alan maçı da alır. O nedenle diyorum ki; Ozan maçın adamı neden olmasın?
‘’İki farklı maç!‘’
Fatih Tekke’nin kafasında nelerin olduğuna dair birkaç öngörü mevcuttu. Akıllar çarşambadaydı ve kupa finali, Trabzonspor için sezonun en anlamlı maçıydı.
O maçı riske etmeden, bu maçı da kaybetmeden sahadan nasıl ayrılabilirimin planlarıyla çıktı sahaya Trabzonspor. “Rotasyon için mecali mi var bu kadronun?” derken, Fatih Tekke kafasına koyduğunu sahaya da çoktan koymuştu bile. Öyle bir ilk yarı performansı izlettiler ki; bu kez de birkaç as oyuncu olsa bu maç daha ilk yarıda başka bir yere giderdi dedirttiler. Fatih Tekke’nin ilk 11 tercihi ve tercih ettiği oyuncuların mücadelesi takdire şayandı. Şampiyonluğa sadece bir maç uzaklıkta bir Galatasaray kadrosuna karşı, bizim ligimizde bu oyunu oynayan çok fazla takım olmadı. Trabzonspor oynadı, oynatmadı, pozisyonlar buldu, ofsayt nedeniyle VAR’a gidilen; iptal edilen bir de penaltı pozisyonu bile söz konusu oldu. Birebir baskılar ve adeta adam adama nefes aldırmayan oyunlarla çarşamba öncesi için önemli mesajlar verdiler. Ama ilk yarıda...
‘Temassızlık’ sorunu...
İkinci yarıda ise adeta seri kornerler sonucu gelen Abdülkerim Bardakçı golü, maçta çözülmeleri de beraberinde getirdi. Fatih Tekke, eldeki kadroyla en ideal 11’iyle sahaya çıksa belki de bu performansın altında kalınacaktı. Kim bilir, belki de en ideale yakın kadrosuydu bu ilk 11’i. Bunları bilemeyiz. Akılların kupa finalinde olduğu bir karşılaşmada dahi, favorisi olmadığı maçı alabileceğinin sinyalini vermeleri önemli. Elbette sorunlar sezon başından geliyor. Planlamalar, oyuncu profilleri, reaksiyoner olamama hali bugünün konusu değil. Ancak maç öncesi yazımda “temassızlık” ana fikirdi. Galatasaray’ın ikinci golü, işte bu temassızlığın fotoğrafı gibiydi.
‘’Temaslı oyun şart‘’
Trabzonspor için öncelik kupa gibi görünse de, mevcut koşullar her iki maça da en ideal kadroyla çıkmayı zorunlu kılabilir. Kasımpaşa maçında Nwakaeme yine bildiğimiz gibi büyük oynadı. O böyle oynadığında, Trabzonspor her yarışa ortak olabiliyor. Uğurcan Çakır’ı zaten ayrıca anlatmaya gerek yok. Tek büyük eksik Savic gibi duruyor ki, o da bugün olmasa da kupa finalinde muhtemelen oynamak için her türlü riski alacaktır. Elbette sahada, sezon boyunca başarılı bir teknik adamla, isabetli transferlerle, gidenler ve gelenlerle oturmuş, taviz vermeyen oyunuyla bir Galatasaray gerçeği olacak. Şiddetli ön alan baskısı adeta imzaları haline geldi. Osimhen gibi bir fark yaratanları var. İstikrarlı performanslarıyla, ligin bitimine birkaç hafta kala şampiyonluğun en güçlü adayı oldular. Koşullar net. Bu koşulları değiştirebilecek tek şey, yıllardır oynanan derbilerin gizemi. Çünkü favoriler her zaman kazanamıyor. Bir tarafta kaleden oyun kuran Fatih Tekke’nin stratejisi, diğer tarafta ön alanda baskı kuran Okan Buruk’un öğrencileri olacak.
Sürpriz bekliyorum
Fatih Tekke’den, Şenol Güneş döneminden hatırladığımız türde bir oyun sürprizi bekliyorum. Saha ve seyirci avantajı Trabzonspor lehine olabilir ama Galatasaray’ın şampiyonluk motivasyonu da göz ardı edilmemeli. Trabzonspor taraftarı ise sanki şimdiden Gaziantep’teki finale konsantre olmuş gibi. Olumsuz konuşmak doğru değil ama futbol temassız oynanan bir oyun değil. Trabzonsporlu oyuncular temaslı oyunu hatırlarsa, “Daha önce neredeydiniz?” dedirtebilirler.
‘’Kalite şart ama...‘’
Dün akşam oynanan oyunun Trabzonspor açısından tek geçerli mazereti var: Akıl da fikir de tamamen Galatasaray’la oynanacak iki maça odaklanmış durumda.
Bu düşünce, dün gece sahada izlediğimiz ve ne oynandığına dair tanımlama yapmanın zorlaştığı, izlerken adeta eziyete dönüşen oyunun bir noktaya kadar kabul edilebilir sebebi olabilir. Oysa güzel bir havada, güzel bir stadyumda, güzel bir zeminde bu karşılaşma, Galatasaray’la oynanacak maçların mini bir provası gibi olmalıydı. Trabzonspor, sahada rakibin önde baskılarına bazen pasla, bazen de uzun toplarla direnç göstermeye çalıştı. Ancak ilk 45 dakika itibarıyla sahada ortaya çıkan hiçbir şey yoktu dersek abartmış olmayız.
Kaderini değiştirdi
Nwakaeme, ilk yarıda adeta unutulmuş bir başrol oyuncusu gibiydi. Ancak ikinci yarının hemen başında devreye girerek oyunun kaderini değiştiren isim oldu. Trabzonspor, şampiyonluk sezonu da dahil olmak üzere çalıştığı hemen her hocayla Nwakaeme, üzerinden sorunlar yaşadı. Ne zaman Nwakaeme devreye girdi, sorunlar azaldı. Bu durumun çok doğru okunması gerekiyor. Bu oyun kaliteli oyuncularla oynanır; bu doğru. Ama bu, pahalı oyuncular anlamına gelmemeli. Bunun en somut örneği: Mustafa Eskihellaç.
‘’Bu akşam gole doyarız‘’
Trabzonspor ve Kasımpaşa haftayı bol gollü bir karşılaşma ile tamamlayabilir. Attıkları gol sayıları birbirine yakınken, yedikleri gollerde Trabzonspor daha iyi durumda. Kasımpaşa’nın coşkulu oyunu dikkat çekici. Ligde stres yaşamayan takımlardan olmaları önemli. Bu durum oyunlarına da yansıyor. Burak Yılmaz’ın oyunculuk felsefesiyle uyumlu bir teknik adamlık sergilemesi dikkat çekiyor.
Trabzonspor’a karşı, kendi sahasında sürekli gol düşünen bir Kasımpaşa izleyebiliriz. Trabzonspor’da ise işler, Fatih Tekke’nin planlarını daha rahat yapabileceği bir evreye geldi. Sezon sonu aşamasındalar ve zihinler Galatasaray ile oynanacak iki maça odaklanmış durumda. Alt sıralardan kurtuldular, yukarıda pozisyon almak, Trabzonspor’un açık hedefi. Oyuncu tercihlerine de bu gözle bakmak gerekiyor. Tekke, U19’lulardan bir kaçını alkışlatacak diye düşünüyorum.
Efsanelerin kapışması
Kasımpaşa’nın ön alanda kuracağı baskı, Trabzonspor’un kaleden oyun kurmasını zorlaştırabilir. Özellikle de Uğurcan yokken. Bu durumda uzun oynama zorunluluğu doğar düşüncesiyle Lundstram tercihini görebiliriz. Malheiro’nun yokluğu, Arif’e alan açabilir. Bu maç, Trabzonspor ve Fatih Tekke için savunma zaaflarının netleşeceği, transfer ihtiyacının şekilleneceği bir karşılaşma olabilir.
Kasımpaşa attığı kadar yiyebilen bir takım. Bu savunma zaaflarına karşı, Zubkov, Sikan ve Banza gibi hızlı hücumcularıyla Trabzonspor mutlak pozisyon ve goller bulabilir. Ancak savunma çıkışlarında sorun yaşayabilir. Malum hem Uğurcan hem de Savic yok.Çok keyifli bir karşılaşma olacağı kesin. Trabzonspor’un iki efsane golcüsünün vereceği fotoğraf bile geceyi ekstra güzelleştirir diye düşünüyorum. İmkan olsaydı da 10’ar dakika onlar da oynasaydı manşetleri görür gibiyim şimdiden!
‘’Hayalin ötesine geçenler...‘’
Finalinde kaybedenin olmadığı bir turnuvayı tamamladınız. Orada olmanız, o havayı solumanız, tüm ülkeyi bir hayale ortak etmeniz başlı başına büyük bir başarıydı. Futbol iklimimizin uzun zamandır böyle bir duygu birlikteliğine ihtiyacı vardı. Yola çıkarken böylesi bir gururu yaşatacağınızı belki siz bile tam anlamıyla hayal etmemiştiniz. Ama sahaya yüreğinizi koydunuz. Herkes sizi konuştu, herkes başarınız için dua etti.
Takım ayrımı yapmadan, şehir ayrımı yapmadan, renkleri bir kenara bırakıp. Genç yüreklerinize yüklenen sorumluluğu ve taşıdığınız gururu hissedebildik çocuklar. Dakikalar 70 olduğunda, tribünler gerekeni tek sesle söyledi: “Türkiye sizinle gurur duyuyor!” Bu cümle sadece bir alkış değil, bir minnettarlık ifadesiydi. Gençler Şampiyonlar Ligi’nde hayal edilmeyeni başardınız.
Çıtayı öyle bir noktaya koydunuz ki, şimdiden gelecek hedefleri de belirlediniz. Artık sizden sonrası için başka bir hayal, başka bir hedef var. Kaybetmediniz. Kazanamadığınız o kupa da sizin gelişiminizin en değerli parçalarından biri olacak. Tarih sadece birincileri yazar sözüne hiçbir zaman inanmadım. Bazen en değerli hikayeleri ikinci olanlar anlatır. Yusuf Dikeç’i hatırlayın. Dünya onu konuştu. Şartlar, koşullar, imkanlar değişse de, ruh değişmedi. Siz bizim şampiyonumuzsunuz. Hepinize sonsuz teşekkürler. İyi ki varsınız...
‘’Kalite farkı‘’
Güzel bir haftanın hafta sonuna yansıması da ancak bu kadar coşkulu olabilirdi. Trabzonspor, Fatih Tekke yönetiminde her geçen gün daha keyif veren bir takıma dönüşüyor. Zubkov, mükemmel bir transfer olduğunu bir kez daha gösterirken, Sikan da ‘Bu takımda her halükarda yerim var’ dedirten performansıyla dikkat çekti. Batagov konusuna ise zaten girmeye gerek bile yok. Trabzonspor, Ukrayna’dan aldığı oyuncularla adeta gelecek sezonun altyapısını da şimdiden şekillendiriyor gibiydi. Fatih Tekke ile birlikte oyun, hem klasik artılarını hem de klasik eksilerini bu kayıp sezonda net şekilde ortaya koyuyor ki, bu da gelecek sezon adına önemli bir gösterge. Alanyaspor ise ilk yarıda öyle iki gol buldu ki, ‘başka şekilde gol atamayacaklardı’ demek haksızlık olmaz. Uğurcan da haftalardır yükselen oyun kuruculuk meziyetinin risklerini, yaptığı pas hatasıyla küçük bir ders olarak gelecek sezona not etmiştir diye düşünüyorum.
Bu kadar karşılıklı golün olması bir tarafın rahatlığını, diğer tarafın ise stresini gösteriyor; zira iki takım arasındaki kadro kalitesi farkı oldukça belirgin. Bu maç, Trabzonsporlulara önemli bir şey anlattı: Nokta atışı transferler yapacaksın, ağırlıklardan kurtulacaksın. İyi bir stoper, iyi bir orta saha, iyi ön oyuncular... Takviyelerle birlikte Fatih Tekke disiplini de devreye girince, Trabzonspor seneye bu sezon yaşadıklarının tam tersini yaşatır!
‘’İlginç olacak‘’
Öne çıkan başlıklardan ilki; Fatih Tekke’nin yakın zamanda Alanyaspor’u çalıştırmış olması. Diğer tarafta, Trabzonspor’la olan geçmişi unutulmayan Joao Pereira var. Fırtına ligde rahatladı, rakibi ise küme düşme stresini derinden yaşıyor. Bu maçın ana başlığı; savaşmak...
Trabzonsporlular güzel bir hafta yaşıyor. Önce ağabey konumundaki takım Türkiye Kupası’nda finale çıktı. Ardından kardeş takım finalin büyüğüne adını yazdırdı. Kayıp bir sezonda, bundan daha klas ne olabilir denirse, o kupaların Trabzon’a gelmesi olur. Şimdi ligde rakip Alanyaspor. Aklımıza birkaç başlık geliyor. İlki, Fatih Tekke’nin daha önce Alanyaspor’u çalıştırmış olması. Oyuncuların çoğunun karakteristik özelliklerini iyi biliyor. Diğer tarafta, Alanyaspor’un sıra dışı tercihi Pereira var. Trabzonspor ve şehirle geçmişi unutulmaz. Hâlâ birlikte oynadığı arkadaşları sahada. Bu durumlar çok büyük avantaj ya da dezavantaj yaratmayabilir. Ancak ortada bir bilinmezlik de yok. Alanyaspor, Pereira ile ilk galibiyetini Samsunspor’a karşı aldı. Savaşarak kazandılar. Benzerini bu maçta da deneyecekler. Zaten başka seçenekleri yok. Trabzonspor da kim oynarsa oynasın, mücadele etmeli, savaşmalı. Zubkov yine atabilir Trabzonspor ligde rahatladı. Kupada finale kaldı. Takımın morali yüksek. Fatih Tekke, artık oyun detaylarında daha fazla ısrar edebilir. Ligde üst sıraları da zorlayabilir. Şimdi soru şu: Nwakaeme’nin varlığı yokluğu bu kadar fark ettiriyorsa, sorun onun yokluğunda çözüm üretemeyen sistemde mi? Yoksa Nwakaeme sahadayken oyunun en önemli taşı mı yerine oturuyor? Bu sorunun cevabı, gelecek sezonun transfer politikasına da ışık tutar. İlginç bir maç olacak









































