‘’Bu kez farklı olur‘’
Trabzonspor’un ligdeki performansı ile kupadaki durumu arasında büyük bir fark var. Fatih Tekke yönetiminde yeni hedeflere yönelen BordoMavililer için Türkiye Kupası, kayıp sezonun en büyük tesellisi olabilir. Elbette Avrupa’ya giden kısa bir yol gibi görülse de, bu kulvarın ne kadar zorlu olduğunu unutmamak gerek. Türkiye Kupası kolay bir yol değil ve Bodrum FK maçı da bu yoldaki önemli virajlardan biri. Morais, ligde as oyuncularını dinlendirdiği için eleştirildi, ancak şimdi ideal kadrosuyla sahada olacaktır. Bodrum FK’nın yükselişi tesadüf değil ve oyun yapıları Trabzonspor’a sıkıntı yaratabilir. Trabzonspor’da eksikler devam etse de Banza’nın dönüşü bile önemli bir avantaj.
Her şey mümkün...
Seyirciyle buluşulan ilk maçta Trabzonspor’da iki taraf için de memnuniyetsiz bir sonuç vardı. Şimdi bu ikinci buluşmada hoca-taraftar daha dikkatli olacaktır. Bordo-Mavili takım da daha farklı oynayacaktır. Trabzonspor, ‘kupa takımı’ kimliğini sahaya koyarsa turu geçer gibi görünüyor, ancak Bodrum FK’nın formda olduğu unutulmamalı. Tek maç... Kapanmalar, hızlı çıkışlar, geçişler, ön alan baskıları goller her an gelebilir. Hafta sonu Fenerbahçe maçı akıllarda olur mu? Her şey mümkün.
‘’Hocanın işi zor‘’
Trabzonspor tribünlerini en iyi tanıyanlardan biridir Fatih Tekke. Yüksek teveccühle geldiği kulüpte gördüğü ilgi, kimseye nasip olmayacak boyutta.
Sezon sonuna kadar istediği oyunu oynatması için sonsuz kredisi olduğu da ortada. Hâl böyleyken her hamlesine, her tercihine “Hocanın bir bildiği vardır” gözüyle bakılıyor, bakılacak da... Ancak dünkü maç, kafaları karıştırmadı değil. Dün akşamüstü Trabzon’da ilk 11 açıklandığından itibaren herkesin sorduğu soru aynıydı: Neden Danilo Sikan değil de Enis Destan kadrodaydı? Yüksek maliyetle alınmış, kanatta zorunlu kullanılmış bir oyuncuya, üstelik Banza yokken, hoca neden bu fırsatı vermedi? Tribünler, Enis’in performansına rağmen hem hocanın ilk maçı olmasına hem de tüm uyarılarına rağmen protestodan geri durmadı. ‘Enis neden on birde ya da Sikan neden yedek?’ sorusuna benim de şahsen eklediğim eleştirel merak: Visca neden solda? Visca’nın Trabzonspor’a geldiği günden beri maç yazılarını yazan biri olarak bu soruyu sormak en doğal hakkım. Çünkü solda tercih edildiği neredeyse her maçta kötü performans sergilediğini biliyoruz. Fatih Tekke ve ekibinin de bunu bildiğinden şüphem yokken, bu tercihin yine başarısızlıkla sonuçlanmasını nasıl açıklayacağız? Zubkov neden çıktı mesela?
Sabır gösterilmeli
Trabzonspor dün eksikti. Rakibi de eksikti. Ancak bu sonucu eksikler üzerinden okumak doğru bir yaklaşım olmaz. Maç oynanırken Enis merkezli protestoları, maç sonundaki tribünlerden gelen yarı alkış yarı tepki reaksiyonlarını izlerken, hocanın işinin zorluklarını bir kez daha düşündüm. O tribünleri, tribünler de onu iyi tanıyor. Ancak bu ilk buluşma, beklentinin hayli altında kaldı. Kısa sürede dokunuşların sonuca yansımasını beklemek doğru değil. Ancak değişimin izlerini gördüğümü düşünüyorum. Avcı’ya, Güneş’e verilen zamanın daha fazlasının Tekke’ye verileceğini, ona sabır gösterileceğini de biliyorum. Hoca ‘tekrar’ sever ama tribünlerin geçmişteki sabırsızlıklarının tekrarını sevdiğini düşünmüyorum.
‘’Yine farklı kazanabilir‘’
Fatih Tekke’li yeni Trabzonspor, ilk maçını farklı bir skorla kazanırken milli araya da moralli girmişti. Değişiklik üstüne galibiyet, galibiyet üstüne de milli ara... Bir teknik adamın isteyebileceği en güzel şey olmalı. Şimdi, ilk maçına göre takımını daha iyi tanıyor hoca. Daha da önemlisi, oyuncu grubu da onu artık daha iyi anlıyor. Trabzonspor’un eksikleri var ancak Fatih Tekke, daha önce çalıştığı takımlarda bu tür durumları hem genel kadro kalitesi hem de dönemsel eksikler açısından sıklıkla deneyimlemiş bir teknik adam. Trabzonspor, Fatih Tekke ile zorlu ancak benzer disiplinlere sahip ikinci rakibine karşı yine katı bir oyun anlayışıyla sahada olacaktır. Göztepe, eriştiği rahatlama puanı sonrası ve sakat oyuncularının da etkisiyle kısa süreli bir sarsıntı yaşamış olsa da ligin üstünde bir atletizme sahip. Dikkat ederseniz, ciddi rakipler karşısında sağlam oyunlar oynuyorlar. Disiplinlerini Başakşehir’e benzetiyorum. Bu nedenle, bu maçın en ciddi provası iki hafta önce yapıldı ve Uğurcan’ın devleşen performansıyla birleşen oyun, farklı bir skoru ortaya çıkardı. Benzer bir durumun bugün de gerçekleşeceğini düşünüyorum.
Banza yoksa Sikan var
Fatih Tekke, kendi sahasındaki bu ilk maçında, seyircisinin coşkusunu da arkasına alarak takımıyla galibiyeti almak isteyecek. İki takımda da ciddi eksikler var. Banza yok, ama bu durumu fırsata çevirmesi gereken Sikan var. Gelecek sezon planlamaları açısından Sikan’ın performansını merak ediyorum.
‘’İbreyi tersine çevirdi...‘’
Hafta içi yaşanan bahar havası, Karadeniz ekibine nasıl yansıyacaktı, hepimiz merak ediyorduk. Taraftarının büyük teveccühü ve desteği, Fatih Tekke için büyük bir krediydi. Genç teknik adam, Saviç’in yokluğunda Batagov’un yanına Hüseyin Türkmen’i monte ederken, orta alanı Tufan, Lunstram ve Mendy’den oluşturmuştu. Başakşehir’de ise Berat, Yusuf Sarı ve Umut Güneş’i eski takımlarına karşı ilk 11’de gördük. Oyuna hızlı başlayan ev sahibi ekip, Deniz Türüç ile gole çok yaklaştı ancak yan direk geçit vermedi. Ardından Trabzonspor’un Visca ile başlayan atağında Banza fırsatçılığını gösterdi ve takımını öne geçirdi. Golden sonra, ilk yarı bitene kadar iki ekibin de gol arayışlarını izledik ancak Trabzonspor kalecisi Uğurcan, kalesinde devleşti ve çok önemli kurtarışlarla skoru korumayı başardı.
Uğurcan ayakta tuttu
İlginç bir ikinci yarı izledik. Başakşehir penaltı kazandı ancak Piatek’in vuruşunu gecenin yıldızı Uğurcan kurtardı ve takımın düşebilecek moralini ayakta tuttu. Ardından Ozan Tufan ile gelen nefis ikinci gol, Trabzonspor’un bu sezonki ilk deplasman galibiyetinin habercisiydi. Açıkçası haftalardır Abdullah Avcı’nın ve Şenol Güneş’in yapamadığını Fatih Tekke’nin ilk maçında gerçekleştirmesi anlamlıydı. Özellikle, Başakşehir’in en önemli isimlerinden biri olan Deniz Türüç’ün kırmızı kartla oyun dışı kalıp takımını 10 kişi bırakması, maçın ibresini fazlasıyla Trabzonspor’a çevirdi. Gecenin özeti: Fatih Tekke Trabzon’a geldi, Trabzonspor da bu galibiyetle Süper Lig’e geldi…
‘’Mücadelesi en düşük takım ‘’
Hatayspor’un sıralamadaki durumunun oyundaki mücadeleleriyle örtüşmediğini haftalardır anlatıyoruz. Bu maçın kolay olmayacağını, dünkü “Maç evveli” yazımda anlatmaya çalışmıştım aslında. İç saha büyüsü de bir yere kadarmış demek ki... Oyun yok, oyuncu da olmayınca sonuç bu oldu. Baştan soralım unutmadan; Zubkov neden çıktı mesela? Taraftarların Hatayspor’un maçlarını takip etmemesi, edemiyor olması son derece anlaşılabilir bir durumdur. Dün akşam sahada olup bitenleri gördüğümde bu kez; teknik ekibin de tamamının Hatayspor’un durumuna sadece “Lig sıralaması” üzerinden baktığı kanaati oluştu. Oyunlarına dair, kurgularına dair hiç bir ön hazırlığın olmadığını düşündürdüler... Şimdi soruyorum, Hatay takımının kaç maçı izlenmiş, teknik analizi yapılmış, sahi siz dün akşam ne oynadığınız? Olmuyor hocam. Sanırım bu “Olmuyor” ifadesini kullandığım üçüncü yazım. Üçüncü yazım, üç farklı hoca için... Trabzonspor’un gerçek efsanesinin bazı kararları başkalarına bırakmaması gerekiyor. Oyun yok, oyuna hamleler daha da fecaat, oyuncuların özgüvenleri sıfır.
Forma bir yere kadar...
Trabzonspor efsanesinin yeri protokol tribünü olmalı şu aşamadan sonra. Trabzonspor kötü başladığı sezonları, teknik adam değişikliği yaşayıp, toparlanıp sürdürmüş bir büyük takımdır. Ama bu değişiklik hiçbir işe yaramadı, iki ileri bir geriden, gerisin geri aşamasına da geçildi. Ligin en mücadele gücü düşük takımı Trabzonspor demiştim. Formanın ağırlığı da bir yere kadar demek ki, bu ligde mücadele etmeyene ekmek yok. Puan da yok!
‘’Zorlanır ama kazanır‘’
Düşünebiliyor musunuz, eğer bu maç deplasmanda olsaydı, ‘Trabzonspor kazanır’ demek için iki kere düşünmek gerekecekti; belki de hiç yazamayacaktık. Çünkü ortada net bir gerçek var: Trabzonspor’un iç saha ve dış saha performansları arasında büyük bir uçurum var. Teknik ekibin de bu farkın nedenlerine dair doyurucu bir açıklama getiremediği bir süreçten geçiyoruz. Hatayspor’un durumu malum. Kümede kalma mücadelesinin son anına kadar savaşacakları belli ve bu kararlılıkları takdiri hak ediyor. Açık konuşalım, ligin oyun istikrarı anlamında en problemli takımı Trabzonspor. Oyuncular, hedefin belirsizliğinden midir bilinmez, işleri idare eder bir tavır sergiliyor. Özellikle deplasman performansları, bırakın kazanmayı, mücadele anlamında bile fazlasıyla zayıf kalıyor.
Ukraynalılar’a dikkat
Şimdi yine bir iç saha maçı ve rakip, sonuna kadar savaşan bir Hatayspor. Trabzonspor’un eksikleri fazla. Sezon planlamasını yaşı ilerlemiş oyuncular üzerine kurmanın sancıları artık baş ağrıtıyor. Allah’tan Visca var ama onun enerjisi de bir yere kadar. Yine de Trabzonspor, iç saha istatistiğine sadık kalır ve kazanır diyorum. Sahada farklı bir kadro izleriz ve bu kadro, yalnızca bugünü değil, gelecek sezonun da şekillenmesi adına önemli ipuçları verebilir. Özellikle Ukraynalı oyuncuların maça damga vurmasını bekliyorum.
‘’Bir türlü olmuyor‘’
Pazartesi mesaileri nedeniyle maçı izleyemeyenler için hikayeyi kısaca özetleyeyim... Konyaspor’un acilen puana ihtiyacı var. Karşısında ise ligde daha rahat konumda olan ve kupada havalı bir galibiyet almış Trabzonspor var. Recep Uçar, maça temkinli başlamayı tercih etti. İlk dakikalarda iyi kapanan, ‘geçiş oyunu yakalarsam kazanabilirim’ diyen taraf Konyaspor’du. Ancak kısa süre sonra Recep Uçar ve ekibi şu sonuca vardı: “Bu Trabzonspor, bu temposuzlukla bize gol atamaz. Öyleyse oyunu biz şekillendirelim.” Böylece sıkıcı, kısır, zevksiz bir ilk yarı izledik. Trabzonspor adına bu oyunun teknik analizini yapmak pek mümkün değil.
Hoca çözüm üretemiyor
Şenol Güneş, Trabzonspor teknik direktörü olmasa ve tribünden bir taraftar olarak izlese ne düşünürdü acaba? En çok bunu merak ediyorum. Çünkü olmuyor, oldurulamıyor, çözüm üretilemiyor, istikrarlı bir oyun kurulamıyor. Üstelik bu sadece iç saha veya deplasman meselesi de değil. Trabzonspor’un oyunu, bireylere bağımlı olmaktan kurtulamıyor. Zubkov’un eksikliği bu kadar etkiler mi? Evet, çünkü Trabzonspor’un en ideal kadrosundan biri eksildiğinde ortaya çıkan tablo bu. Daha önce ‘Nwakaeme’nin yokluğu ne kadar hissediliyor’ diyorduk, şimdi aynı durumu yaşıyoruz. Belki de en kritik bölgede oynayan, konsantrasyonunun mutlak saha içine çekilmesi gereken Cham’ın da istikrarsız performansı eklenince, ortaya bu Trabzonspor çıkmış oluyor. Özetle öyle de olmuyor, böyle de...
‘’Fobiyi yenme zamanı‘’
Bundan sonra izleyeceğimiz Trabzonspor takımı, ideal kadrosunda radikal değişimler olmadığı sürece maçlarını kazanır diyebiliyoruz. Bunu dedirten de geldiği günden itibaren kazanma odaklı ön alan oyunları oynatmaya gayret gösteren Şenol Güneş. En baştan daha temkinli başlamasını beklerken yapmadığı şeyi bundan sonra hiç yapmaz hoca. ‘Trabzonspor böyle oynar dedi’, dediğini de yaptı. Başta kadrodaki değişimler, hak edilmemiş rotasyonlar, kötü kullanılmış şanslar derken Trabzonspor hatırı sayılır kayıplar yaşadı, ancak sonunda doğru oyuncu eşleşmeleriyle birlikte kupanın favorisi, ligde de alışkın olduğu yere doğru gideceğini gösterdi. Konyaspor’un şiddetle puana ihtiyaç duyduğu günlerde evinde kaybetmeye tahammülü olmadığı açık. Recep Uçar ’la savaşan bir takım var. Mutlak kazanmak isteyecekler.
Banza ve Sikan’a dikkat
Ancak Trabzonspor’un deplasman karnesi her ne kadar kötü olsa da o istatistiği bundan sonra epeyce bozacağını düşünüyorum. Ön alanda baskı ve topun olduğu yerde çok sayıda Trabzonsporlu oyuncu izlemeye devam ederiz. Duran top artık Trabzonspor’un en büyük silahı, onu saymaya bile gerek yok. Akan oyunda da çok koşup, sonuç alıyorlar. Trabzonspor, deplasman fobisini de yenip döner gibi duruyor Konya’dan... Banza zaten atıyor ama Danilo Sikan da maça damga vurabilir diye düşünüyorum.