‘’Trabzonspor'un işi çok zor!‘’
Başakşehir takımının tek kusuru sezona başlama şekilleriydi. Kadrosu yerli yerinde ve takviyeleri olan bir takım olarak başladılar sezona oysa... Ve kazanmak için gol(ler) bulup, iyi bir çıkış yapma arzuları, açıkçası beklenen durumdu. Trabzonspor'un yaşadığı olumsuzluklara iyi bir galibiyetle dur demek için önemli bir şansı vardı. Kadrosu kısıtlı iken bir de Flavio, Abdülkadir Parmak, Ekuban ve Nwakaeme'nin de oynamayacak olması Newton'un tüm planlarını alt üst eden durumdu. Trabzonspor'un dün gece bir kez daha "Topu geri kazanma oyununu" kötü oynadığı net ortaya çıktı. Hatları arasında, topu rakibinin istediği rahatlıkta oynamasına izin veren Trabzonspor'un sezonda işi çok zor!
Gecenin sorusu
Top rakipteyken her takımın bir davranış modeli, bir karşı planı varken Trabzonspor'da henüz bu konuya dair olumlu emareler geliştirilememesi nasıl açıklanabilir?
Maçın starı
İrfan Can...
Maçın olayı
Baker'in arkası dönükken çalım ya da adam eksiltme girişiminde İrfan Can...
Kısa mesaj
İlk galibiyetini alan Başakşehir takımına şampiyonlar ligi öncesi önemli moral oldu karşılaşma. Sezonun ilk gollerini attılar, ilk galibiyetini aldılar.
‘’Mükemmel bir dönüş fırsatı‘’
Geçen sezonun iki yarışan takımının bu sezona kötü başlangıçlarla imza atmasının özelde türlü sebepleri olabilir. Trabzonspor cephesi, onu yarışta etkin hale getiren oyuncularını kaybettiği ve yerine gelenlerin henüz “yeni” olmaları mazeretine sığınabilir. Başakşehir takımı için de doymuşluk, yorgunluk gibi mazeretler ilk 4 hafta için kabul edilebilirliği yüksek sebepler olarak sıralanabilir. Her iki takımın da 4 haftalık dönem sonrası verilen Milli arayı nasıl değerlendirdiklerine dair verileri bu akşam elde edeceğiz. Şuna eminim ki, iki tarafın teknik adamına da tercihleri sorulsaydı; birbiriyle böylesi puanda ve böylesi dönüş döneminde karşılaşmak istemeyeceklerini beyan edebilirlerdi. Ancak burada her iki teknik adamın da elinde yeni dönemin bu başlangıç maçını kazanarak her şeye mükemmel bir şekilde yeniden başlama imkanı da var. Tersi durumun oluşturacağı muhtemel çöküntüyü düşünerek ortaya kısır bir karşılaşma çıkma ihtimali de yok değil...
Toplama orta saha...
Trabzonspor takımı sakatlar, cezalılar, cezalandırılanları nedeniyle bir türlü ideal kadroya kavuşamamanın sıkıntısını çekiyor. Bu karşılaşmada en sıkıntılı bölgesi olarak adledilen stoper hattını Vitor Hugo-Edgar Ie ile sıkıntısızlaştırabilecek mi? Sıkıntılarının bir bölümünün ana kaynağı olduğunu düşündüğüm topu geri kazanmada sorunlu orta alan bu kez biraz toplama gibi olacak. Haliyle Eddie Newton için eksikler ya da kriz döneminden harikulade bir teknik adamlık başarısı ile çıkma şansı söz konusu. Unutmadan, locaların açılması saha içindekilere bir enerji katabilir.
Kim ön plâna çıkar?
Milli takımda süresi az da olsa oynamanın, oyuncuların yürüyüşlerini bile özgüvenli hale getirdiği düşünülürse; Abdülkadir Ömür pekala maçın adamı olabilir. Onun artık inisiyatif alması, yönetmesi, en azından yönetmeye talip bir görüntü verme dönemleri geldi de geçiyor gibi çünkü!
‘’Topu kazanırsa maçı da kazanır‘’
Milli maçlar için verilen aralardan dönüşler sonuçları itibarıyla çok konuşulur. Kötü durumdakiler için çıkışlar beklenir. İyi durumdakiler için ise ‘hız kesilmesi’ gibi durumlar sıklıkla yaşanır... Trabzonspor’un ilk 4 haftalık periyotta takım olma becerisini kazanma yolunda olumlu emareler gösterdiği söylenebilir. Eddie Newton’un oyun anlayışını takımına aşılaması için bu sürenin çok kısa olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Sakatların iyileşmesi, iyilerin de sakatlanması ve hatta hastalanması; aralardan dönüşleri etkileyen diğer unsurlar. Özellikle stoper bölgesine yapılan Vitor Hugo hamlesi sonrası bu oyuncunun takıma ve hemen yanındakilere uyumu da bir diğer merak konusu...
Başakşehir’in golü yok
Başakşehir takımının geçen yıldan bu yıla taşıdığı yorgunluk, konsantrasyon kaybı ya da bir ifadeye göre doymuşluk hali bu sezona kötü başlamalarının gerekçeleri olarak görülüyor. Geçen yılın şampiyonunun gol atmadan geçirdiği 4 hafta ve puan sıralamasındaki yeri takım kalitesi ile asla örtüşen bir durum değil. Hal böyle olunca onlar için kötü gidişatı değiştirmek için mükemmel bir fırsat, önlerinde şimdi. Kadroları değişmedi, oyunları da haliyle... Trabzonspor’un top rakipteyken vermekte zorlandığı reaksiyon ya da reaksiyon hızında Milli ara sonrası gelişme varsa Trabzonspor maçı kazanmaya yakın taraf olur.
‘’Beklenen şans bir anda gelecek‘’
‘Lig uzun bir maraton’ ifadesi sıklıkla kullandığımız bir tanımlamaydı. Şimdi ise 21 takımlı bir ligi test ediyoruz ve ligimiz artık uzun değil upuzun bir boya sahip olacak. 4 haftalık süreç içinde; hem maçları hem de yeni transferleri barındırması itibarıyla adeta bir hazırlık dönemi olarak değerlendirdi takımlarımız. Ve bu süre zarfında sakatlar, cezalılar, yeni gelenler, hazır olanlar, olmayanlar, sistemler, formasyonlar derken alternatifli kadroların önemi bir kez daha teyit edilmiş oldu.
Örnekleri mevcut
Ne kadar alırsanız alın ne kadar alternatifli olursanız olun bu upuzun maratonun bir bölümünde rotasyona girecek alt yapı oyuncularınız ve onları yüksek aidiyet duygularına ihtiyaç duyacaksınızdır. Geçmişte hak ettikleri için değil, ihtiyaç duyulduğu için tercih edilmiş, formayı da bir daha bırakmamış oyuncu örnekleri mevcut...
Büyük iş düşecek
Bu sezon Trabzonspor'un bu maratonda kullanacağını düşündüğüm bir çok alt yapı ürünü oyuncusu olacak, buna eminim... Hâl böyle olunca bu gençlerin sürekli hazır ve diri kalması için yönetim, teknik adam gayretinin ötesinde bu çocukların kendilerine ve yakın çevrelerine büyük işler düşecek. Bize şans verilmiyor deme lüksleri olmayacak, çünkü o şans Erzurum hazırlık maçında Safa Kınalı örneğinde olduğu gibi bir anda geliverdi.
Giymeleri de çıkarmaları da yakın!
Tek yapmaları gereken geçmişte yapılmış hatalı işlerin, doğru işlerin, doğru isimlerin, yanlış isimlerin analizlerini yapabilmeleri. Forma giyecekleri gün ne kadar yakınsa, formayı çıkaracakları günün de o yakınlıkta olduğunu bilerek çalışmaya devam etmeliler...
‘’Kırılma anlarını analiz edin‘’
Bir hazırlık maçından edinilmesi gereken bir kaç önemli bilgi var.
Takım oyunu, formasyon, sistem ne kadar doğru işliyor, pratik ne kadar kazanılabilmiş?
Oyuncular, yeniler ya da özellikle şans bulamamış olanlar, bireysel anlamda ne durumdalar?
Trabzonspor'u taşıyan önemli oyuncuların bazılarından yoksun bir kadro ile Erzurum karşısında verilen sınav elbette sonuçları itibariyle önemli.
Eddie Newton'un Salih Kavrazlı'yı görmek istemesi, Vitor Hugo'yu bir an evvel adapte olması için sahaya sürmesi, dikkatlerin de bu isimlere odaklanmasına sebep oldu.
Salih Kavrazlı büyük umutlarla gelen ancak beklemek zorunda kalmış olmanın maç eksikliğini apaçık gösterdi denilebilir.
Vitor Hugo ise "sert, sağlam, zamanlaması ve pasları gayet iyi" diye alındığının bir nevii sağlamasını yaptı dün akşam.
Oyuna hamleler sonrasında dahil olan Safa Kınalı'nın bu sezon, dünkü gibi istekli oyunu, ısrarı devam ederse teknik adamın aklında kalmakla yetinmeyeceği, sahaya bir tercih olarak sürüleceği düşünülebilir. Geçmiş alt yapı ürünü oyuncuların hangi noktada övgü, hangi noktada yergi aldıklarını iyi etüd etmesi onun geleceğini şekllendirmesi adına önemli olacaktır.
Ayrıca oyuna Campi'nin yerine giren 17 yaşındaki stoper Ahmetcan Kaplan da üzerinde titizlikle durulması gereken bir yetenek.
Şifre belli onlar ve onlar gibi olanlar için...
Geçmişte bu şansı yakalayanların olumlu ya da olumsuz kırılma anlarını iyi analiz edin.
Sonrası zaten gelecektir.
‘’Takım taraftarlığından sıyrılma hızı‘’
Almanya karşısında üç kez geri düşmemize rağmen rakibe ısrarla “bu iş bitti” dedirtmemek teknik, taktik, oyuncu ve teknik adamla bazlı değerlendirmelerin çok çok ötesinde bir durum ortaya çıkardı. Bu nedenle büyük bir sevinç yaşanmasının çok sayıda kabul edilebilir gerekçesi söz konusu. Kabul edelim ki hazırlık maçlarını kötü oynama geleneğimiz kamuoyunda da bir alışkanlık yaratmış ve bu durum adeta kanıksanmıştı. Oyuncuların da bu havadan etkilenmesiyle bu tip maçları olsa da olur olmasa da olur kıvamına getirmişti. Harika bir oyuncu havuzumuz var. Evet bazı bölgelerimizde alternatiflerimiz kısıtlı. Ancak takım ruhu, taktik disiplin büyük umut verdi diyebilirim. Zaten Milli Takım söz konusu olduğunda kamuoyunun “Takım taraftarlığından sıyrılabilme hızı” başta olmak üzere; teknik adama inanç, oyuncu grubunun birbirine saygısı, öz disiplin harici çok bir şeye de ihtiyaç yoktur.
Yeniden umutla...
Almanya karşısında bir hazırlık maçını bu kadar kıymetlendiren elbette rakibin gücüydü de... Haliyle; tüm faktörler birleşince hatalarına rağmen umut veren bir Milli Takım sanırım hepimizin özlemiydi ve herkes Almanya karşısında bu umut ve asla bırakmama duygusuna hasretini giderdi. Şimdi gelsin Avrupa Uluslar Ligi, yeniden, umutla...
‘’Gustavo'su olmalıydı!‘’
Transfer sezonu bitti, bundan sonrası teknik adamların takım kurma, takım yapabilme ve yarıştırma yeteneklerine kalıyor. Trabzonspor geçmişte şampiyonluklara oynarken adet bazında 13, 14 ya da 15 oyuncuyla yarışın içinde oldu. Elbette lig bu sezon upuzun bir maraton. Bu maratonda geniş kadro, alternatifli kadro her teknik adamın arzu ettiği durum olsa gerek.
Yeniden başlaması gerekiyor
Novak, Sosa ve Sörloth'un gidişi Trabzonspor'da birçok şeyin yeniden başlaması anlamını taşıyor. Newton'ın oynatmak istediği oyun, gelen futbolcular ve bu ligin gerçekleri düşünüldüğünde yapılan transferler bir bölge hariç yeterli gibi duruyor. O bölge orta saha. Açık konuşmak gerekirse Trabzonspor'un; bir Gustavo'su, Elneny'si ya da Biglia'sı mutlak olmalıydı.
Sonuçlar olmasaydı, umutlulardı
Hücum bölgesine takviyeler, orta alanda Baker, Flavio her ne kadar sakatlansa da Trondsen hamleleriyle yönetim üzerine düşen görevi yapmış gibi gözüktü. Adeta kanayan yara stoper bölgesi Edgar'ın uyumu ve son dakika Vitor Hugo hamlesiyle tedavi edilmiş gözüküyor. 4 haftalık süreçte maçlar oynanmasaydı ve sadece transfer dönemi yaşansaydı, eminim Trabzonsporlular, orta alan takviyesi haricinde transferleri sonuçlardan bağımsız olarak umutla karşılayacaktı. Ancak dört haftalık inişli çıkışlı performans, camiada ister istemez bir tedirginlik oluşmasının ana sebebi olabilir.
‘’"Trabzon'un güçlü bir rakibi var"‘’
Fırat Aydınus, VAR’a çağırıldıktan sonra görüntüleri; "Çağırıldıysam mutlak penaltıdır" ön zannıyla yargılı bir şekilde izlemiş olmalı... Yoksa; bir çok açı ve bi çok tereddüt barındıran bu kombin hadisede Sumudica’nın da dikkat dağıtan, kırmızı ile sonuçlanan müdahaleleri de eklendiğinde; o kadar kısa süre içinde 'kimin bastığını-kimin topa ilk dokunduğunu-eli-omuzu-kuralları' analiz etmesi mümkün değil! Geçen sezon yaşananlar ve bu sezonun ilk dördünde olanlar; Trabzonspor’un her daim güçlü bir rakibi daha olacak şeklinde düşündürüyor..