‘’Hastalığa çare üretemedi‘’
Karşılaşma Trabzonspor’un topa hakimiyetiyle başladı ancak bireysel performansların daha çok ön plana çıktığı görüldü. Özellikle Ekuban’ın ön tarafta golü aramasına rağmen arkadaşlarıyla çok da senkronize olamaması beklenen skoru ürettirmedi. Trabzonspor, topa sahip olduğunda etkili işler yaparken, topu kazanmada benzer etki yoktu. Özellikle Gaziantep savunmasının sağ tarafından geliştirilen ataklarda Afobe stoperler arasında kaldı.
Pozisyon vermedi ama...
VAR kararı ile gelen penaltı ile bir gelenek adeta bu sezonda devam edecek gibi. Gelenek, skoru artıramama, baskı yeme ve bir şekilde kalesinde gol görme hali. Trabzonspor bu karşılaşmada da geniş alan bırakma hastalığına tedavi yöntemi üretemedi. Pozisyon verdi mi? Evet vermedi ama özellikle defansta çoklu kalmaya çalışırken, orta alanda bekleme hali ve mukavemet gösterememek; Antep’in her hücumunu defansla karşı karşıya bıraktı.
‘’Fırtına için zor sınav‘’
Kağıt üzerinde ve oynanan oyunun gözle görülür hali açısından bakıldığında; eksikliklerine rağmen ibresi yukarı doğru bir Trabzonspor takımı var... Puansızlıktan, üç puanla tanışma evresine kadar yaşanan süreçte yıpranma payı da düşüldüğünde ortada umut üretecek bir çok gelişme var... Geçen yılki takımın şampiyonluk kaybetmesi ve oyuncu kaybetmesi ile devam eden sürecin bir dalgalanma yaratacağı zaten beklenen bir durumdu, öyle de oldu. Yeni gelenlerin adaptasyonuna, sakatlıkların adeti ve boyutu da eklendiğinde bu durumun takım olma halini, süresini uzatacağı, skorlara da yansıyacağı kabul görür bir durumdu diye düşünüyorum. Trabzonspor’un rakibi Gaziantep için ‘ligin ters takımı’ ifadesini kullanmak yanlış olmaz. Türkiye’de tercih edilen genel oyun formasyonundan farklı bir anlayışla oynuyor Gaziantep FK. Zaman zaman sıra dışı sonuçlar almaları bu farklılığın bir sonucu gibi duruyor. Haliyle bu karşılaşma yeni kurulan Trabzonspor takımı için ciddi ve sert bir sınav olarak görülüyor.
Takım savunması kilit nokta
Geçmiş üç maçta topu geri kazanmada gösterilen reaksiyon bu maç için yeterli olmayabilir. Gaziantep takımı boş alanları hızlı ve efektif kullanan bir takım. Oyun formasyonları bu taktik anlayışı destekler nitelikte. Trabzonspor’un topa sahipken oynadığı oyun gelişirken, top rakipteyken davranışları da aynı oranda gelişmeli. Daha önce de bahsettiğim oyuncu profiline ihtiyaç var mı yok mu net olarak test edileceği bir karşılaşma bekliyorum
Kim öne çıkar?
Benik Afobe her ne kadar Sörloth’un yerine alınsa da Norveçli’den daha farklı tarzda bir oyuncu. Malatyaspor maçında attığı 2 golle özgüven kazandı ve bugün hücumda yapacakları yine çok önemli.
‘’Mini resital‘’
Bozuk zemine rağmen...Newton iki stopere dönüş yaptı, Flavio, Baker, Abdulkadir Parmak'la da hem dinamik hem de estetik bir orta üçlü oluşturarak maça başladı. Kalecisi Uğurcan'dan itibaren ayağa ve ısrarla oynama gayretinde bir Trabzonspor izledik. Mevcut ekonomik koşullar da göz önünde bulundurulduğunda; çok önemli oyuncuların Trabzon'a getirildiğini düşünüyordum. O oyuncuların adeta mini resitallerini izledik. Üstelik zeminin kötülüğü, Trabzonspor'un estetik oyununu ayrıca etkiledi. Başkalaşan, dönüşen, özetle yeniden başlayan bir Trabzonspor'un sezon ilerledikçe ritmini yakalayacağını düşünüyorum.
Özgüven açısından önemli
Şu haftalarda puan kazanmanın bile en az maç kazanmak kadar kıymetli olduğunu düşünürsek, bu galibiyet Trabzonspor'a ilaç gibi gelecektir. İlk galibiyet yönetim, teknik adam ve özellikle oyunculara özgüven açısından çok önemliydi.
‘’Artık Fırtına zamanı‘’
Denizli’de eksiklerine ve yeni gelenlerin adeta ertesi gün maça çıkmalarına rağmen Trabzonspor, oyunun hakimi bir görüntüdeydi. Afobe ve Baker net şekilde ‘buradayız’ mesajı verdi. Newton’la ilgili fikir sahibi olmak için 4. hafta sonrasını görmek gerek. Ancak o sürece kadar Bordo-Mavililer, bu tip maçları kazanmak zorunda.
İlginç bir sezon başlangıcı yaşıyor Trabzonspor... Giden oyuncular, gelen oyuncular, sakatlar derken iki hafta geçmiş oldu... Kaybedilmiş 5, daha doğrusu kazanılmış 1 puan var. Geçen sezon şampiyon olan Başakşehir’in bu sezon lige kötü başlangıcı ve lig ikincisi Trabzonspor’un da kötü başlangıçları; geçen sezon sonunun mental yorgunluğu ile izah edilebilir mi? Üstelik Başakşehir takımı kadrosunu muhafaza etti...
Adem ve Tetteh’e dikkat
Gelelim bugünkü maça... Malatyaspor, geçen sezon yaşadığı travmayı yeniden yaşamak istemiyor. Bunun için de işi sıkı tutup ve kazanabildiği her puana altın değerinde bakacaktır. Ligin deneyimli teknik adamlar kategorisindeki hocası Hamza Hamzaoğlu da Trabzon deplasmanından kaybetmeden dönmek isteyecektir. İyi kapanıp etkili hücum silahlarıyla, hızlı ataklarla gol bulmak isteyeceklerdir. Özellikle Adem Büyük ve Tetteh gibi özel transferleri bu karşılaşmada öne çıkabilir.
Hakem konusu önemli...
Trabzonspor ise “mutlak kazanma” parolası ile 3. haftaya girecek... Denizli maçında eksiklerine ve yeni gelenlerin adeta ertesi gün forma giyip maça çıkmalarına rağmen oyunun hakimi bir görüntü verilmişti. İki haftaya da, geçen sezon olduğu gibi hakem tercihleri nedeniyle “mağdur” sıfatıyla başlamaları da kötü giderken dahi puan kaybetmelerinin önemli bir sebebi oldu. Bu durumun eski hakemlerin mutabakatla üzerinden birleştiği bir konu olması, sezon başı olması; Trabzonspor yönetiminin bu konuda daha da dikkatli uyarılar yapmasını gerektiriyor.
Sakatlar da dönüyor
Özellikle Afobe ve Baker ilk maçlarında ‘buradayız’ mesajı vermişlerdi. Flavio da dönüyor. Ve son dakika sakatların da oynama ihtimalleri, Trabzonspor’un karşılaşmayı kazanacağına dair görüşleri besler durumlar... Sanıyorum ilk 4 hafta sonunda Newton’un takıma dokunuşları hakkında tam fikir sahibi olacağımız bir dönem olacak... O nedenle Trabzonspor’da transferler tamamlansın, ortaya bir takım çıksın ki sonrasında “Bu takım Newton’un takımı” deme hakkımız olabilsin ancak bu zamana kadar bu tip maçların kazanılması artık şart.
‘’Hamleler eksik kaldı‘’
Kabul edilebilir gerekçeleri sıralıyorum... Gidenlerin yerine gelenlerin sakatlıklarına, takımın kalan deneyimli isimlerinin de sakatlıklarının eklenmesi teknik adamın takım kurmasını zorlaştırdı. Sörloth’un gidişinin sürpriz oluşu, yeni transfer Flavio’nun da gelir gelmez cezalı duruma düşmesi teknik adamın hesaplamalarını bozdu. İki yeni oyuncuyu, böylesi kritik istatistiklerinizin olduğu deplasmanda kullanmak zorunda kaldı ve verim almaya çalıştı. Genç ve alt yapı ürünü oyuncuları bu tip kritik bir dönemde kullanma mecburiyeti vardı ve cesaretle sahaya sürdü. Buraya kadar tamam!
Plaza neden oynamıyor?
Şimdi de kabul edilmesi güç bazı gerekçelerde sıra...Oyuncu değişikliklerinin bu kadar gecikmesinin sebebi neydi? Rakibinizin 10 kişi kaldığı anlarda hamle yapılması beklenirken değişiklikler neden çok sonra geldi? Plaza bir 10 dakika dahi oynayamayacak durumda mı? Gördük ki, Edgar arka tarafta en iyi alternatif iken geçen hafta neden düşünülmedi? Sol tarafta Nwakaeme problem çözebiliyorken, orada kaldığı süre neden düşük?
Oyuncular hakemi yönetti!
Böylesi kritik bir deplasmandan her sonuçla dönülebilirdi bunu da kabul etmekle birlikte, dün doğru ve zamanlı hamlelerle maç Trabzonspor’un lehine sonuçlanabilirdi. Bir kaç kelam da karşılaşmanın hakemine olsun. Penaltıyı çaldın... Kısa bir süre sonra da elini kulağına götürdün ve oyunculara, VAR’ı “dinliyorum” dedin. Böylece VAR’ı da baskılayıp “çağırın beni” dedin. Ve gidip iptal ettin kararını. Serkan Asan’a da son bölümde yapılan penaltıydı. O da pas geçildi. Özgüvensiz hakemi sahada oyuncular yönetir. Öyle de oldu!
‘’Oyun değil skor önemli!‘’
Eksikler o kadar fazla ki, Trabzonspor kadro kurmakta bile sıkıntı yaşıyor. Üstelik rakip Denizlispor’un lige kötü başladığı da düşünülürse, Bordo- Mavililer’in işi hayli zor olacak. Sakatlar iyileşip, yeniler takıma katılana kadar Eddie Newton, estetik futboldan uzak, sonuç odaklı bir oyun düşünmeli.
Trabzonspor geçen hafta lige istediği gibi başlayamadı. Haliyle taraftarlarının da tepkisini aldı. Sakatlıklar ve giden oyuncuların önemli isimler olması bu kötü başlangıcın gerekçesi olarak duruyor. Sakatların düzeleceği düşünülebilir. Ancak gidenlerin yerine gelenler ve onların katkıları, kabul edelim ki düşünsel anlamda bir panik havası oluşturdu. Bu durumun Denizlispor maçına nasıl sirayet edeceği merak konusu. Beşiktaş karşısında topla oynama yüzdesi iyi gözüken bir Trabzonspor var gibi gözükse de bunun rakibin bir taktiği olduğu ikinci yarıda anlaşıldı. Geçen hafta Trabzonspor, maç kaybetmenin ötesinde güven anlamında sıkıntılı bir maç yaşadı.
Bu bir geçiş dönemi
Kendisi gibi kötü başlangıç yapan Denizlispor karşısında Trabzonspor’un eksikleri de düşünüldüğünde, işi hayli zor olacak gibi. Bu kadar eksiğin olduğu ortamda Trabzonspor’un kadro kurmakta dahi sıkıntı çektiği çok açık. Hafta içi yaptığı açıklamalarda Newton, hücum futbolu oynatmayı hedeflediğini söylemişti. Benim görüşüm; mevcut kadro çok daha tedbirli, korunaklı ve estetik futboldan uzak ama sonuç odaklı bir oyunla geçiş dönemini en az hasarla atlatmayı düşünmeli.
Panik havası değişmeli
İlerleyen haftalarda elbet sakatlar iyileşir, yeni transferler takıma adapte olur ve Trabzonspor kaldığı yerden devam eder... Ama öncelikle panik havasının bir an önce ortadan kalkması için Denizli’den kazanımlarla dönülmesi şart. Ufak bir hatırlatma; sadece Trabzonspor değil, geçen yılın en iyilerinden Başakşehir ve Sivasspor da sezona mağlubiyetle başladı. Üç takımın yaşadığı ortak sorunu iyi değerlendirmek gerekir.
‘’Kötü başlangıç, kötü emsal‘’
Hakem görüyor, inandırıcı, ikna edici bulmuyor, net bulmuyor özetle pozisyonu. VAR ekibi ise emin... Net diyor, olur mu gel bak, sen de görürsün diyor... Şansalan bir kaç kez git gel yaşıyor. İkna olmuş değil belli ki. Ama teslim oluyor üstadına. Sezonda bu tip pozisyonların önüne nasıl geçeceksiniz, bilemiyorum, çok merak ediyorum ama... Sezon başı itibariyle ‘kötü emsal’ oluşturdunuz. Bundan sonra herkes bekler bu tip pozisyonlara penaltı. Bizden söylemesi!
Top çevirdi, iş üretmedi
Kötü bir zeminde, kötü bir oyunun ‘karşılıklılık’ esasıyla sahaya sürüldüğü bir karşılaşma izledik. Beşiktaş takımı topu Trabzonspor’a bırakarak başladı maça... Gücünü, kadrosunu iyi tanıyan Sergen hoca (Murat hoca) belli ki bu karşılaşmanın her sonuca açık olduğunu düşünerek kontrollü oyunu tembihlemiş oyuncularına. Trabzonspor ise topa sahip olma aldatmacası ile uzunca süre top çevirse de etkili iş üretemedi.
Trabzon’da aynı senaryo!
Gerek Beşiktaş, gerekse Trabzonspor’un bu kadar eksik kadro ile büyük futbol üretmeyeceğini zaten bekliyorduk. Kontrollü oynayan, Hüseyin’in temasıyla Uğurcan’ı yanıltan uzaktan gol, akabinde penaltı ve kırmızı ile Beşiktaş sezona iyi, Trabzonspor ise kötü başlamış oldu. Kaçan şampiyonluklar sonrası yaşanan tüm sendromlar ve semptomlar yaşanacak gibi duruyor Trabzonspor’da. Acilen aşı bulunmalı!
‘’Çözüm bulursa kazanır‘’
Dev maçın sezonun ilk maçına denk gelmesi sanıyorum her iki tarafında çok isteyeceği bir durum değildi. Bu duruma; Sergen Yalçın'ın testinin pozitif çıkması ve Sörloth'a gelen teklifin eklenmesi her iki takımda da planları değiştirdi. Bu akşam oynanacak karşılaşma için hafta içi yaptığımız değerlendirmelerde 'eşitlerin maçı' ifadesi kullanmıştım. Gidenleri, gelenleri, eksikleri ile iki büyük kulübün aslında şartlarının hemen hemen eşit ve aynı olması dikkat çekiciydi. Şimdi Novak ve Sosa'ya, Sörloth'un yokluğu da eklenecek ve bu akşam içeriden çözümler üretmek, adeta formüller bulmak zorunda Newton.
Plaza'dan, Sörloth performansı...
Pereira, Marlon ve Trondsen'in sakatlıklarının 'yokluk hali'ne ilavesi, durumu Trabzonspor adına daha da zorlaştıracağa benziyor. Nwakaeme, Ekuban ve Abdülkadir Ömür hücum hattına Plaza takviyesi, "Plaza'dan da Sörloth performansı" işin psikolojisi gereği beklenecektir.
Ön plana kim çıkar?
Abdülkadir Ömür'ün Newton sonrası oyunu ve görevi değişti, öne çıkacak isim Ömür olabilir.