‘’Meraklı gözlerle...‘’
Kupa maçlarıyla başlayan ikinci yarı herkese hayırlı olsun öncelikle. Kura çekiminde Denizlispor ile eşleşen Trabzonspor’da bu iki maçın her iki taraf için de çetin geçeceği ortada. Özellikle Trabzon’da oynanan ilk karşılaşmanın (lig), öne de geçilmesine rağmen; Denizlispor lehine sonuçlanması, maça atfedilen önemi bir kat daha artıran unsur. O karşılaşmada da yaşanan saha içi gel gitler; Trabzonspor’da uzun süre konuşulan, hatta eleştirilen konuların klasik bir tezahürü gibiydi. Öne geçiliyor, skor artamıyor, uzun süreli baskı yeniyor, gol adeta geliyorum diyor ve neticesi... Eski oyuncularınızın sizi tanıması, sizin de eski oyuncularınızı tanımanız gibi bir denklemi var ayrıca bu maçların.
Yönetme kabiliyeti...
O maç şu görüldü; onlar sizi daha iyi tanıyorlarmış, hepsi de başarılı işlere imza attılar maçta. Bakalım bu kez kim kimi daha iyi tanımış o da görülecek. Hüseyin Çimşir’in ilk ciddi sınavı olması hasebiyle, takımını yönetmesini mutlak surette heyecanını yönetmesi ile ilişkilendireceğiz belki de. Yönetme kabiliyeti, kenarda güçlü duruş, liderlik, oyuna müdahale, rakibi oyun içinde analiz etme, baskıyı kırma, baskı yeme süresi gibi önemli konularda gözlemlerimiz olacak bu “ilk” gününde.
Yükü ağır
Takımın genel sorununa ne çare üretebilmiş ona bakacağız. En azında çözüm emareleri görecek miyiz ona bakacağız. Geçen yıl Akhisar maçında tek başınaydı. Orada oyuna hamlesi hücum hattına olmuş ve bir çok izleyeni şaşırtmıştı. Kendisine de söylemiştim maç sonunda. Yükü ağır. Bir o kadar da hafif belki de. Güçlü oyuncularının sırtına paylaştıracaktır yükünü... Öyle olunca da kazanması, hedefine koşması kolay olacaktır.
‘’Tek rakibi kendisi‘’
Uzun uzun bir zaman önceydi. Fotomaç Gazetesi’nde ‘birlikte yazıyoruz’ sloganıyla çıktığımız yolculuğun 2020 evresinde FANATİK Gazetesi ile yollarımız kesişti. Her yeni başlangıç, yeni umutlar, yeni sözler, yeni cümleler anlamına geldiği kadar; asla eskimeyecek sözlerin, cümlelerin de hatırlatılması anlamına geliyor... Sürekli yenilenmek, sürekli gelişmek ve daha başka pencereler açabilmek adına köşemden siz kıymetli okuyucularımla birlikte olacağım. Jenerasyonlar arası sürenin kısaldığı çağımızda, alttan gelen yeni yeni okuyucuların daha da hızlı tükettiğini düşünerek kısa, öz, anlamlı yazmaya elbette kaldığım yerden devam edeceğim. Güzel futbolun, adil oyunun ve etik değerlerin sıklıkla yaşandığı anların yazılarını yazmayı diliyorum... Hepimize güzel ve hayırlı bir dönem diliyorum.
Herkes değişime açık olmalı
Benim için; Güzel ve hızlı bir başlangıç yapabilme adına biçilmiş kaftan gibiydi. Dünkü hazırlık karşılaşması Trabzonspor’un... Bursaspor ile oynanan ilk hazırlık maçında, ağırlıklı olarak gençleri sahaya süren Hüseyin Çimşir elbette ve pekala önce genç oyuncularını görmek istemiş olabilirdi. onları yani gençlerini önce bir görmek isteyenin ne yapmak istediğini adeta “görmek istemeyenlerin” türlü sosyal mecralarda eleştirilerini okuyunca; Çimşir’in işinin nasılda zor değil de “zorlaştırılacağını” düşünmeden edemedim... Aslında herkes biraz değişime açık olmalı...
Sakinleşmek gerekiyor
Yıllardır aynı bakış açısı, benzer yaklaşımlarla bu işin olmayacağı görülmeli. Ünal Karaman’ın gidişi ve Hüseyin Çimşir’in gelişi ile birlikte yaşanan krizi “unutmak ya da unutturmak” istemeyenlerin “aslolan Trabzonspor” deyip bir an evvel sakinleşmesi gerekiyor. Her şeyden önemlisi; kendi mutlulukları için bunu yapmaları gerekiyor. Esen havanın “ilk olumsuzluk içeren maçta yoğun tepki oluşturması ihtimalinin” bertaraf edilmesi için taraftarın Hüseyin Çimşir’in omuzlarındaki yüke omuz vermeleri şart. Camiaların, rakiplerinden daha çok, kendi içinde ürettikleri problemlerle zayıfladığını bir kez daha not edelim...
Rekabeti de düşününce...
Dünkü maç özelinde mükemmel bir 30-40 dakika izledik diyebilirim. pas trafiği izleyenin de rakibinin de adeta başını döndürdü dersek yanlış cümle kurmuş olmayız. Gözler Badou ndiaye üzerindeydi yeni olması hasebiyle. Trabzonspor “transfer aklı” çok doğru bir transfere imza atmış gözüküyor. Bir oyuncu takviyesi ile aynı anda defans ile forvet hattı arasında kalan o kocaman devasa alanı da kontrol altına almış gibiydiler dün. o bölgede rekabeti de düşününce... Trabzonspor’un tek rakibi kalıyor; o da kendisi... Sırf kendi mutluluk ve huzuru için yapması gereken de takımına ve onu yönetenlerine “amasız, fakatsız, lakinsiz” destek olmaları... Rakipleri kriz anlarında öyle yapıyor çünkü.