‘’Mücadele kazandı!‘’
Hafta içinde maç oynamış iki şampiyonluk adayı takımın saha içerisinde büyük mücadelesine tanıklık ettik. Baştan ifade edelim; Trabzonspor’un bu sezon oyunun büyük bir bölümünde doğru oyun sergilediği bir karşılaşma da oldu aynı zamanda. İkinci yarıya etkili başlayan Trabzonspor bu baskısını kısa bir süre sonra Başakşehir takımına bıraktı. Gol de bu anlarda geldi Demba Ba’nın ayağından. Golün gelişi sonrası Trabzonspor, kendi klasiği olan reaksiyonu vererek rakip alanda baskı kurdu ve aradığı golü buldu. Stratejik oyun Aynı puana sahip, benzer hafta içi maç oynama durumu yaşamış iki takımın stratejik bir oyun oynadığını düşünüyorum. Kaybetmemek birinci plandı eminim. Onu başardılar. Her iki takım da kazanabilir miydi? O da olabilirdi. Lakin mücadele kazandı. Strateji kazandı. Her iki takım da önündeki maçlara, diğer maçlara bakacak bundan sonra.
Gecenin sorusu
Trabzonspor sahasında seyircisiz güçlü bir oyun ortaya koydu. Seyirci de olsaydı sonuç nasıl olurdu?
Maçın starı
Sosa yine takımının en iyisiydi denilebilir. Başakşehir takımında Demba Ba çok istekliydi ve müthiş mücadele verdi.
Maçın olayı
İlk yarıda Skrtel’in Nwakaeme’nin formasını çekip uzatması sonrası penaltı kararı çıkmadı. Forma sağlam esnedi, hakem vermedi, VAR devreye girmedi. Bir kez daha VAR işine gelince, kafasına göre devreye giriyor diye düşündürdü. Kafa karıştırdı? O esneme gri miydi?
Kısa mesaj
Her iki takımın da sahada büyük mücadele verdiğini söyleyebiliriz. Bu oyun saygıyı hak ediyor. Strateji ve ileriye dönük planlamada bir puanın iki takımı da rahatsız etmediğini düşünüyorum.
‘’Tempo ve enerji...‘’
Lider Trabzonspor bu hafta Başakşehir’i konuk ediyor. Avrupa’da çok önemli işler yapan, son döneme ait tüm
şampiyonluk yarışlarının
bizatihi içinde olan Başakşehir takımını...
Güçlü, dengeli ve istikrarlı kadro
yapılanmasıyla zirvenin her daim ortağı olan Başakşehir takımını...
Taktik disipline sonuna kadar bağlı,
çözüm üretme konusunda mahir
bir çok oyuncusuyla şampiyonluğun
güçlü adaylarından olmaları kesinlikle
tesadüf değil. Karşılaşmaların her anını yüksek konsantrasyonla oynuyorlar.
Başakşehir takımını yukarıdaki özellikleri ile özetlemek sanırım bir ezber ve de yanlışlık yok...
Trabzonspor ise ev sahibi olmanın psikolojik üstünlüğü ile karşılaşmaya çıkacak. Ev sahibi ama seyircisinden mahrum, malum sebeplerle.
Deneyimi göz ardı edilemez...
Bazı taraftarlarının, özellikle bazı oyuncularını negatif etkilediği düşünülse de; geneli itibariyle seyircisinin desteğinden mahrum olmak önemli bir avantajdan faydalanamamak anlamı taşıyor.
Malatya maçında radikal işlere imza atan Hüseyin Çimşir’in bu vesileyle takımı eskiye oranla hayli tempolu oyun oynadı. Eksik rakibi karşısında bu tuttu. Bu kez deneyimli ve güçlü rakibi karşısında tempo ve enerji veren oyuncu tercih ederken deneyimi de göz ardı etmeden bir onbir sahaya sürmek isteyebilir.
Kopenhag gibi bir sistem takımı karşısında nasıl da sabırlı, taktik disiplinli, sürekli arayan takım görüntüsü verdiklerini hepimiz gördük.
Bekle stoper arasına adam kaçırıp; rakip stoperi yerinden oynatabiliyorlar..,
Futbol literatürüne half space olarak girmiş taktik beceriyi ligimizde en iyi uygulayan takım Başakşehir.
Bunu rakipleri Kopenhag’a karşı uygulamaya çalıştıklarını, rakibin dengesini bozmayı ara ara başardıklarını gördük...
Trabzon’da da bunu yapmaya çalışacakları düşünüldüğünde, Kopenhag takımının da maçta savunma anlamında doğru işleri düşünüldüğünde o maç iyi bir eğitim platformu olabilir Trabzonspor takımı için.
‘’Liderin temposu artınca...‘’
Kadrosunda radikal değişiklik yaparak kurdu ilk onbirini Hüseyin Çimşir. Böylece bir çok ezberi bozarken ‘karşı’ hazırlıkların da ilk planlarını bozmuş oldu. Eksikler nedeniyle mecburi tercihler yaparken; yanında kulübede Obi Mikel ve Ndiaye’i oturttu. Sosa yine lideriydi takımının. Çekip çevirdi tabiri caizse... Amaçlananın; eleştirilerin ana konusu olan temposuzluğa da bu fırsatla bir çözüm üretebilir miyimdi.. Bir nevi test sürüşü gibiydi. İçinde ekonomik kullanılan enerjinin olduğu... Daha zor geçeceği düşünülen Başakşehir maçına oyuncu ve temponun saklandığını da düşündürdü Trabzonspor.
Gecenin sorusu
Bu tempo ayarı akıllarda acaba Başakşehir maçı mı var dedirtti.
Maçın starı
Sosa şüphesiz. Oyun içinde hem lider hem de küçüklerini saha İçinde azarlayan bir ağabey edasındaydı. Kürsüde ona Campi de eşlik eder.
Maçın olayı
Abdülkadir Ömür’ün aylar sonra ilk 11 de sahaya çıkmasıydı. Pozisyonlar yakaladı. Maç eksiğini tamamladı. Eski günlerinden kısa umut veren sahneler sergiledi.
Kısa mesaj
VAR hakemin görüş alanında, kısa mesafede gördüğü ama vermediği bir faul sonrası Trabzonspor kalesinde golü gördü. VAR “Çok net değil” demiş olmalı ki; hakemin gol kararı kayıtlara geçti. Peki geçen maç VAR’da iptal edilen gol. Burda VAR hakemin kararına tıpkı dün gece gibi neden uymadı?
‘’Taraf olmanın ilanı!‘’
Yanlış bilmiyorsam bu bir ilk. İlk kez ya da benzerine pek rast gelmediğimiz bir şekil ve üslupta; bir MHK başkanı, bir kulübün yazılı açıklamasına direkt TFF resmi sitesinden yanıt vermiş oldu. Bugüne kadar oluşmuş federasyonların ilgili kurullarına her kulübün çeşitli dozlarda sözleri oldu. Genelde bu sözlere de TFF başkanı ya da yöneticileri cevap verdi. Zekeriya Alp bu tavrıyla bir ilki gerçekleştirirken gücünün de sınırlarını test etmiş oldu. Kendi inisiyatifi ile bu açıklamayı yaptığını düşünecek olursak; bugüne kadar yaşadıklarına bir patlama olarak değerlendirmek elbette mümkün.
Birileri demiş gibi!
Lakin öyle olmadığını ya da olamayacağını düşündüren bir sürü emare olduğu için; Zekeriya Alp’e birileri çık ve açıklama yap demiş gibi gözüküyor bu son hadisede. Çık ve hakemlerini koru diyenlerinin olduğunu düşündürdü açıklamaları... Hatta sistemi koru özetle... Aslında sezon boyunca o kadar uygun ortam, o kadar dozu yüksek açıklamalar olmuşken, ilkini Trabzonspor’a saklamış olmasında ne anlam çıkarmalıyız? Trabzonspor’un da anlamlandıramadığı konu bu olsa gerek ki, büyük bir reaksiyon daha geldi Zekeriya Alp’in açıklamalarına...
Hedef kulüp başkanıydı...
Sezon başından beri çok sayıda kişi ve kurum tarafından hem de çok ağır ithamlar ile hedef tahtasına konmuş olmasına rağmen sessizliğini koruyabilen Zekeriya Alp’in, hedefteki birincil muhatabın aslında başka bir kulüp başkanının olduğu bir yazıyı üstüne alması ve kendi açısından alışık olmadığımız bir üslup ile cevap vermiş olması basit bir yanlış anlaşılma veya alınganlık ile geçiştirilemeyecek kadar derin ve planlı bir davranış gibi duruyor.
Umarım kriz sürmez
Asıl merak edilen bu yazının yansımalarının nasıl olacağı... Zekeriya Alp’in bu açıklaması, ligin son 100 metresi denebilecek şu haftalarda ekibindeki hakemlerde nasıl karşılık bulacak? Zekeriya Alp imzalı bu yazının TFF’nin resmi sitesinde yayınlanıyor oluşu da TFF açısından, uzlaştırıcı olmaktan ziyade taraf olmanın ilanı değil midir? Dilerim bu yaşananlar haftalık bir kriz olarak yaşanır biter ve daha da önemlisi, hakemlerimiz bu bildiri savaşları altında durumdan vazife çıkarmaya çalışmaz...
‘’Sorunlara çözüm üretilemiyor‘’
Taktik anlayışını harfiyen sahaya yansıtan Gaziantep takımı izledik. Maç öncesi düşünülen ne varsa sistemli şekilde hayata geçirdiler. Trabzonspor takımı da aslında haftalardır kendi oyununu bir türlü geliştirememenin tipik, bariz örneklerini verdi. Temposuz, geniş alanda oynama gibi rakipleri tarafından ‘en sevilen’ özellikleri bir kez daha ‘kullanılır zayıflıkları’ olarak net ortaya çıkmış oldu. Hücuma çıkışlarında temposuzlukları nedeniyle rakip takım çoktan pozisyon alırken; Gaziantep’in ani çıkışlarında ise büyük boşluklar verdi Trabzonspor. Topu Trabzonspor’a verip kapanacakları, hızlı çıkacakları öngörüsü adım adım gerçekleşmiş oldu. Orta alanda Sosa, Obi Mikel ve Ndiaye’nin baskı karşısında etkisizliği, geri dönüş ve top kazanma noktasında reaksiyon hızlarının düşüklüğü; sarı kartlarla da oyundan daha da düşüşleri Trabzonspor’un oyununu etkileyen unsurlardı.
Gecenin sorusu
Ekuban neden oyundan çıktı? Abdülkadir Ömür’ü oyuna almak için risk alıp defanstan bir oyuncu eksiltilebilir miydi?
Maçın starı
Rakibini iyi analiz etmiş Sumudica...
Maçın olayı
Atılan golden önceki pozisyonda topa önce Abdülkadir Ömür vuruyor. Hakem görüyor devam ettiriyor. Siyah ya da beyaz bir pozisyon, sana göre bana göre bir pozisyon değilken hakem kararı dikkate alınmıyor muydu?
Kısa mesaj
Trabzonspor pekala puan kaybı yaşayabilirdi. Dün akşamda kaybetmiş oldu. Ancak şimdi oynamadığı bir maçı daha var... Erteleme maçını kazanarak yeniden istediği çizgiye dönebilir. Lakin; İstediği çizgiye döner dönmesine de istenen oyuna dönebilir mi o soru işareti...
‘’Zorlu viraj başlıyor‘’
Beşli savunmanın önünde üçlü ve önlerinde iki önemli oyuncu daha. Topu rakibe verip, adeta bekleyen, uygun ortam oluştuğunda da hamlesini yapan bir takım Gaziantep. Rakibinin ‘geniş alanda’ oynamasından ziyadesiyle mutlu olduklarını oynadıkları maçlardan biliyoruz. Beşli savunmanın iki kenar bekinin hücuma etkili çıkışları söz konusu. Orta alandan Güray ve Maxim’in yukarıda bahsettiğim uygun ortamları bulmak üzere hazır beklemesi ise en bilindik özellikleri.
Radikal değişim olmaz
Çok kolay pozisyon bulan, çok kolay pozisyon veren, çok atan, çok yiyen bir takıma karşı Trabzonspor ne yapacak? Trabzonspor’un oyununda radikal bir değişim olacağını beklemiyorum. Yine önde olacaklar... Sürekli pozisyon ararlarken, rakip alanda geçirdikleri süre boyunca uzun ve geniş bir görüntü vermeleri muhtemel. Geniş alanda oynadığı herkes tarafından bilinen Trabzonspor’un bu özelliğini elbette avantaja çevirmek isteyecektir Sumudica...
En ciddi engel...
Trabzonspor’un mevcut oyununa en ters takım belki de Gaziantep takımı. Haliyle Hüseyin Çimşir ve ekibinin gol ararken, savunmada ya da savunurken rakibinin hücum silahlarına tedbirleri merak konusu. Gaziantep takımının ön taraftaki ikilisi Kayode ve Twumasi’nin geniş alan oyuncusu olduğunu unutmamak gerekir. Gaziantep’in Trabzonspor’un şampiyonluk yolundaki en ciddi engellerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Bunu söyleten de; her iki takımın oyun özellikleri, sistemleri, kurgularının birbirine zıtlığı belki de...
Bu istatistiğe dikkat
8 maçlık yenilmezlik serisi yakalayan Karadeniz ekibi bu periyotta 26 gol kaydetti.
Kim ön plana çıkar?
Sörloth demekten yorulmuş olsak da; Sörloth... Trabzonspor’da hedefe kilitlenmiş o kadar çok oyuncu var ki, her isim öne çıkabilir. Sürpriz olmayacak bir başka isim de Abdülkadir Ömür... Aldığı sürelerde temposu müthişti.
Kısa mesaj
Trabzonspor kazanma geleneğini, seri galibiyet alışkınlığını yerleştirdi bünyeye... Kupada büyük maç mücadelesine ait üst düzeylilik, akabinde Gaziantep maçı, arada Malatya; sonrasında da Başakşehir’le şampiyonluk mücadelesi. Bu trafikten hasarsız çıkmanın önemi sezon sonunda anlaşılacak bir durum.
‘’Estetik oyunu ertelemek...‘’
Antep takımı rakipleri için çok özel bir problem oldu hep... Kağıt kalem elde, düşünmeyi, çözülmeyi bekleyen son derece zihin açan, kafa yorduran, terleten ama geliştiren bir özel problem... Çok farklı yerden, çok beklenmedik yerden gelen anlık şok soru gibiler... Çok gol de yer... Çok pozisyona da girer.. Atar da... Bilinmeyenleriyle, teknik adamı ile çok özel bir takım... Gerek davranışları, gerek taktik anlayışı ile farklı bir görüntü veriyor. Üçlü ya da beşli savunma ile görebilirsiniz onları... Oyun geliştirmeniz gerekiyor bu nedenle. Trabzonspor özellikle Rize maçının ilk yarısında, Fenerbahçe kupa karşılaşmasının ilk yarısında problem çözmekten uzak 45 dakikalar oynadı. Bu durum hem olumlu hem de olumsuz değerlendirilebilir. Maç öncesi kurgu ya da planlama iyi gitmedi, rakip çalışmadığın yerden sordu (geldi) gibi bir kolay değerlendirme pekala yapılabilir.
Siyahla beyaz gibi
Diğer taraftan da problemi ilk yarıda görüp çözemese de, ikinci yarılarda rakibi iyi analiz ettiği sonuçlarına da pekala ulaşılabilir. Birbirinden siyahla beyaz kadar iki farklı görüntü vermesinin başka bir sebebi olabilir mi? Trabzonspor için ezbere yapılan ya da yaptığımız takım boyunun uzunluğuna atıf kısmını görünen o ki sezon sonuna kadar yapmaya devam edeceğiz.
O konunun kısa vadede ya da sezon devam ederken radikal bir çözüme kavuşmayacağı kabulüyle yeni şeyler söylemek gerekiyor olabilir. Bu oyuncu grubu, bu kadro kurgusu ve yerleşik oyun anlayışıyla kazanma kültürü varken, oyun planı üzerinde büyük değişiklik yapmaya kalkmanın riskini kimse alamaz diye düşünüyorum.
Çünkü takım yorgun
Hüseyin Çimşir ve teknik ekibin saha içinde tempo yapma, dinlenme sürelerini belirlerken özellikle iç sahada seyircisinin konuya müdahil oluşlarını da yönetim bazlı bir çalışma ile organize etmesi gerekiyor. Nerede, ne zaman, ne yapılacağı gibi ‘takımla senkronizasyon’ işi sezon boyu kısalırken mutlak surette çözülmeli... Gaziantep karşısında yine ekonomi modunda ihtiyacı kadar skor üretme planı bile izleyebiliriz. Erteleme maçı öncesi kupa yorgunu bir takım için sonuca odaklanma, güzel ve estetik oyunu erteleme seçeneği görürsek şaşırmayız.
‘’Kabul edilebilir oyun...‘’
Bir lig maçında oynanan oyunu yazmakla, iki ayaklı bir kupa maçının ilk ayağında oynanan oyunu yazmak arasında fark yok. Tek fark oyunun strateji kısmında düşündürdükleriniz olabilir. Neyi, neden yaptığınız konusu önemlidir. Dün oyunu oynarken, bir maç sonrasını ve aynı anda bir kulvar sonrasının da hesabını yapıyor olduğunuzu düşünüyoruz. Yoksa bu karşılıklı tuhaf oyunun mantıklı izahını bulmak güç. Trabzonspor evinde kazanmasını bildi. ‘Galibiyet galibiyettir’ dedi... Fenerbahçe ise deplasmanda umut golünü atarak İstanbul’a döndü. Karşılaşmanın ilk yarısında her iki takımın da yaptığı düşük tempoyu temkinli, korunaklı, hesaplı düşünmeye bağladık. Trabzonspor’un sezon boyunca bu oyunu oynadığını düşünsek bile kupanın bu ilk ayağında bunun kabul edilebilir olduğunu söyleyebiliriz. Yaşadığımız acı günler nedeniyle; hiç kimsenin havasına giremediği bu karşılaşmanın oyuncuları da negatif etkilediğini düşünüyoruz. İkinci yarıda ön alan baskısı ve Sörloth’un golü oyunu izlenebilir, keyif alınabilir hale getirdi. Her iki takımda umudunu ikinci maça taşıyacak golleri bulmuş oldu özetle...
Gecenin sorusu
Ekuban’ın sakatlığı ya da oyuncunun herhangi bir talebi yoksa neden çıktığı anlaşılamadı.
Maçın starı
Trabzonspor adına yine Sörloth ve ilave olarak Guilherme... Fenerbahçe adına ise Gustavo, karşılaşmanın da en iyisiydi denilebilir...
Maçın olayı
Özünde bu kadar düşük tempo, düşük gerilimle başlayan bir karşılaşmanın bol faullü, erken değişikliğe sebep olabilecek sertlik üretmesi...
Kısa mesaj
Milli duyguların bu kadar yoğun yaşandığı bir dönemde oyuncuların saha içerisinde sertlik yaşasalar dahi asla çirkin bir görüntü vermemiş olmaları alkışlık durumdu.