Arama

Popüler aramalar

‘’İdeale doğru‘’

Trabzonspor, 7 maçlık hazırlık sürecinde kendine en yakın ölçülerdeki ekiple dün karşılaştı. Bu mücadelenin önemi Bordo-Mavililer’in neler yapabileceğini ve Güneş’in ‘ideale en yakın’ kadrosunu daha net görebilecek olmamızdı. Eski sınavlarına oranla Güneş daha az oyuncu değişikliği yaptı ve ilk 11’ine dair ipuçları verdi. Bir kere Colman’sız orta alan kurgusu olmayacağı artık netleşti. Arjantinli, takımın vitesini yükseltiyor, organizasyonun yüzde 70’ini yapıyor. Onunla birlikte Adrian’ın da Zokora’nın da Volkan’ın da performansı artıyor. Volkan demişken, onun da ilk 11’e adını yazdırdığını söylemek bu formuyla mümkün. Sadece attığı gol için değil, yaptığı olumlu işlerin sayısıyla da herkesi rahatlatıyor.

Sürpriz skorerler arasına Adrian ve Olcan da katılabilirse hücum gücü daha da yükselen bir Trabzonspor izleyeceğimiz kesin.

Takım savunmasında çok dinamik olan ve dün dahi QPR’a neredeyse hiç pozisyon vermeyen Trabzon’da Bamba’nın topla bu kadar çok risk alması ve topla fazla oynaması önümüzdeki dönemde sıkıntı yaratabilir. Basit oyun onu da arkadaşlarını da rahatlatacaktır.
Soner’in yorgunluğa bağlı düşüşüne anlam verebiliriz, ama Henrique’nin bir adım bile ilerlemeyen durumu en önemli soru işaretlerinden.

Ancak bu kamp ve son maç da gösterdi ki, sistem netleşse de kadro konusunda Şenol Güneş’in son dakika sürprizlerine açık olmak lazım.

05 Ağustos 2012, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Tablo netleşiyor‘’

Şenol hoca kampın başında vakit ilerledikçe bazı isimlere ağırlık vereceğini, yani ‘ideal’ kadroyu sonlara doğru görebileceğimizi söylemişti. Ancak şimdiye kadarki en ciddi rakip olan Bundesliga’nın yeni takımı Fürth karşısında da bambaşka iki takım izledik. Tabi ki kişisel olarak da ilk 11 için bazı tahminden öte beklentilerimiz var ama Güneş’in halen birçok nokta için arayışta olduğu muhakkak.

Geçen sezona oranla Trabzon’un en büyük farklılığı, henüz yeni forvetiyle izleyememiş olsak da, hücum çeşitliliği. Burak’a dayalı sistemden sonra daha paylaşımcı bir takım oluşturma gayretindeki Şenol Güneş’in kanat etkinliklerine ve duran toplara çok fazla beklenti yüklediği de ortada.

Bordo-Mavililer’i daha fazla zorlamasını beklediğimiz Fürht’ün durgun kaldığı sondan bir önceki özel maçta Trabzon’un birkaç oyuncusunun yüksek formu fark yarattı. Özellikle boş alan bulduğunda neler yapabildiği malum Colman, tam bir maestro gibiydi. İlk yarı kadrosunda göze batan işlerin bir başka oyuncusu da Volkan’dı. Bu formu onu ilk 11’e taşır ama sürekliliği şart. Güneş’in Vittek’ten sonraki gol umudu Henrique ise laubali tavrıyla maça damga vurdu. Trabzon’un Vittek gibi enerjisiz, Henrique gibi sorumsuz ve geniş isimlere sahip olması yeni forvet ihtiyacının baş nedeni.

Sonuç kamptaki yoğun tempoya iyi ayak uyduran, gelişen ve gelişmeye açık oyuncuları bünyesinde bulunduran Trabzon’un tek eksik durumundaki forvet tercihini de isabetli bir şekilde yapması halinde takımın en azından geçtiğimiz sezonun önünde bir performans sergileme olasılığı hayli yüksek görünüyor.

03 Ağustos 2012, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Sorunun adı belli‘’

Tüm bunlara rağmen Bordo-Mavililer, skor üretebilecek fırsatlar da buldu ama asıl forvet sıkıntısı bu noktada bir kez daha kendini gösterdi.

Şenol Güneş’in Vittek’ten umudu kestiği, Henrique ve Halil’e de yeni görevler biçtiğini anlamak zor değil. O nedenle her ne kadar bireysel çabalarla pozisyonlar bulunduysa da organizasyon anlamında sıkıntılar vardı. Ek işi değil, asıl işi forvet olan bir futbolcu arayan orta alan hücumcularının tüm etkinlikleri geldi bir noktada yine tıkandı. Şenol hocanın Türkiye’den çok yeni golcüsünü özlediği kesin. Çünkü takıma yapılacak bu katkı birçok oyuncunun da performansını yükseltecektir. Zaman zaman anlamsızlaşan hücum arayışları içinde Colman-Olcan-Volkan-Halil-Soner gibi isimlerin yetenekleri de parlayamıyor. Sadece duran toplarda kanat etkinliği üreten bir Trabzonspor’un gidip başka bir tablonun ortaya çıkması için de dediğimiz katkı kaçınılmaz. En azından Trabzon’da sorunun ve çözümün de adının belli olması bundan sonrası için umut verici.

Savunma hattında ise Bamba sıkıntısı sürüyor. Şenol hocanın da itiraf etmekten kaçınmadığı uyumsuzluk sadece Bamba’yı değil çevresini de etkiliyor. Çok başarılı bir maç ve kamp çıkaran Onur’u birkaç kez çıldırtan Senegalli’nin görüntüsü partneri Giray’ı ve önünde oynayanları da tedirgin ediyor. Bu haliyle Mustafa’dan hiçbir artısı olmayan Bamba’nın forma istiyorsa ikinci kampı çok iyi değerlendirmesi gerekiyor. Sapara’nın ise sadece top Trabzon’dayken oynaması tüm iyi işlerini gölgeliyor. Alanzinho ve Soner gibi alternatiflerine bakılınca en zayıf halka durumunda.

Kısacası ikinci etapta oynanacak 3 maçta daha hazır ve forvetli Trabzonspor hakkında çok daha net şeyler söyleyebileceğimiz kesin.

22 Temmuz 2012, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Bir Trabzon klasiği‘’

Teknik kadrodaki yeni yapılanmanın pozitif sonuçlar doğuracağı izlenimlerini edinmek mümkün. Yorgunluk ve bazı oyuncular için geçmiş dönem sakatlıklarının izleri, takımın, maçların her bölümünde üst düzey performansa çıkmasına izin vermiyor. Yepyeni bir hücum sistemi aranıyor ve köklü değişiklikler yapılıyor olmasına rağmen taşların yerine oturabileceği, geleceğe dönük adımların da atıldığı bir kadro söz konusu.

Tek gündemin kamp olduğunu söylemek de transfer mevsiminde zor tabii ki. Yönetimin, Şenol hocanın istekleri doğrultusunda ileri uca takviye için çalıştığı malum. Ayrıca yakın gelecekte futbolumuzu bekleyen yabancı sayısındaki azalma durumu sebebiyle de yerli gençlerin hem A takıma hem de pilot 1461 Trabzon’a katılması için özel bir gayret var

Gündemin kamp ve transfer olması son derece doğal. Ancak doğal olmayan durumlar da var! Ben artık bunu bir Trabzonspor ve hatta Trabzon klasiği olarak kabul ediyorum. Ülkemizde neredeyse tüm kulüpler benzer problemlerle uğraşsa da Trabzonspor bu sorunları farklı yaşıyor, yaşatıyor.

Mevcut yönetimin görev süresinin dolmasına 1 yıl varken ve yeri geldiğinde en sert muhalefeti yapan isimler bile, “Görev sürelerinin dolması esastır. İcraatlar tamamlanmalı, onun üzerine hesap verilmeli ya da alkışlanmalıdır. Yarım kalacak görev süreleri o yönetimlere haksızlıktır” ifadelerini kullanırken, dönem dönem en azından normal düşünenlerin pek anlam veremediği çığırtkanlıklar boy gösteriyor. Trabzon şehrini her anlamıyla aşmış, kentin en büyük markası olmuş, milletvekili-bakan-siyasetçi çıkarmış bir kulüpten bahsediyoruz. Ancak artık Trabzonspor’un bazı kalıplardan kurtulması lazım sanki. Malum sorunları ortaya koymaya eyvallah ama üzerine çözüm üretmeden fikir beyan etmek, yeri geldiğinde taşın altına elini koymaktan geri durmak, Trabzonspor’u dar ‘kulislere’ hapsetmek bu takımın, camianın ve taraftarın enerjisini almaktan başka bir şey değil. Artık Trabzonspor üzerinden siyaset, mevki ve hesap yapma dönemleri bitse de bu kulüpte bugün, yarın ve sonrasında çalışacak herkes bir nefes alsa nasıl olur!

21 Temmuz 2012, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Aramaya devam‘’

Ancak buna rağmen Bordo-Mavililer’in bu üstünlüğünü başarılı organizasyonlarla süsleyemediğini de hemen belirtmek gerek. Şenol Güneş’in, üçüncü maç oynanıyor olmasına rağmen henüz birçok mevkide arayışının sürdüğü, ideali bulamadığı bir başka gerçek. Geçtiğimiz sezon Burak Yılmaz’ın üzerine kurulu hücum alışkanlıklarından vazgeçilemediğini görmek mümkün. Bu nedenle de ne Vittek ne Henrique ne de Halil’li arayışlar sancılı durumlar yaratıyor.

15’in üzerinde oyuncu kullanan Güneş’in takımında dün de öne çıkan isimler kampın önemli futbolcularıydı. Colman’sız oyunda ana top dağıtıcı Soner’in sorumluluktan kaçmayan ve dikine oyun anlayışı, çözümün önemli bir parçası olacak gibi görünüyor. Volkan Şen’in arzulu ama finalsiz işleri Alanzinho ve Yasin gibi daha etkili futbolculara bolca şans doğuracaktır. Soyunma odasında neler konuştular bilmiyorum, belki hadlerini aşmaktan çekindiler, ama bu kadar zayıf bir rakibe rağmen Cech ve Celustka’nın neredeyse hiçbir hücumda rol oynamaması düşündürücü. Retro savunma oyuncuları gibi çakılı oynadılar ve gardı daha erken düşebilecek rakibi buna zorlayamadılar. Durumları, Ferhat’ın oyuna girmesiyle daha da net ortaya çıktı. Bu sezon sanki yedeklikten bıkmış ve oynamak için daha iştahlı gibi. Şu ana kadarki rakiplerin zayıflığından ötürü Giray-Bamba ikilisinin uyumunu pek analiz etme imkanımız olmadı. Liege ile yapılacak 4. maçta sanırım daha fazla zorlanır ve görüntüleri hakkında fikir verirler.

Sonucu da bir kenara koyarsak, eski ve köklü alışkanlıklarını terk etmenin mücadelesini veren Trabzonspor’un bir süre daha bu problemlerle boğuşacağı ve zamana ihtiyacının olduğu kesin.

19 Temmuz 2012, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Başkanı dinlerken...‘’

Başkan Sadri Şener ile yaptığımız söyleşinin satır aralarında da önemli mesajlar vardı, akıllarda kalması gereken. Bir kere ‘Trabzonspor dostluğu’ vurgusu hayli kıymetli. Fakat onun değerinin anlaşılması için camianın tam saha pres yapması, o kıymetli dinamikleri kullanması lazım. Her alanda Trabzon camiasının kendini hissettirmesi için şahısları değil kurumu esas alması şart. Bugün Şener olur, yarın gider, ama gelecekler de bilmeli ki bu camia süreklilik varsa güçlü şekilde yoluna devam eder.
Bir başka önemli nokta da taraftarın ilgisizliği ile ilgiliydi.

800 dedi, satılan kombine için. Yazık. Trabzon’da çok bulunmuş biri olarak söylemek isterim ki, kentin en büyük etkinliği Trabzonspor’dur, maçtır. İstanbul ile yarışmanın ve güçlü olmanın yollarından biri de bu tip noktalarda katılımcı olmaktır. O kombineler yıldız aldırmaz, borçları kapatmaz belki ama birlikte kaç yüreğin çarptığının ispatıdır.

Son olarak Trabzonspor’da tüm yükün Başkan’da olduğu da Burak ve transfer sürecinde yine anlaşıldı. Bu yükün paylaşılması lazım. Kampta olmak, maç izlemek, kameralara poz vermek yöneticilik değil. Böyle buhranlı anlarda ‘dinlenecek’ söz söylemek, yükü hafifletmek gerek. Yoksa bırakın idareciyi gazeteciden farkınız kalmaz, yönettiğinizi sandığınız kurumda da isminizi kimse anmaz. Bir küçük tavsiye.

15 Temmuz 2012, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Soner'i çok begendim‘’

Ancak takım ve oyuncuların durumuyla ilgili fikir sahibi olduğumuz çalışmalar tabii ki toplu provalar. Teknik heyet futbolcularını en sevdikleri bu etaba doyuruyor, her idmanı maç ile tamamlıyor. Dünkü çift kale ve ardından gelen duran top antrenmanları ise ‘resmi karşılaşma’ düzeyindeydi neredeyse. Alanzinho, gelecek sezonki konumu olması beklenen ‘joker’ pozisyonunda görev alırken, diğer 22 oyuncunun tam saha maçı belki bugün yapılacak özel sınav kadar çekişmeliydi.

Bamba fiziğini iyi kullanıyor

Alanzinho’nun joker işini iyi yaptığını söylemek mümkün. Zokora daha diri, Colman pek de idman topçusu olmadığını kanıtlıyor, pek konsantre değil. Gençler arasında en sivrilen oyuncu Soner. Duran topları çok iyi kullanıyor, oyunun yönünü değiştirmede başarılı ve uyumlu. Emre ve Yasin için de pozitif yönler ağır basıyor. Bu kadroda kendilerini geliştirecekleri muhakkak. Doğrusu Sol Bamba için net ifadeler kullanmak zor. Duran top çalışmalarında fizik avantajıyla fark yaratıyor. Ancak rakibe karşı maçlarda topu oyuna sokuşunu, rakip sahada yapacaklarını ve kondisyonunu görmek gerekir.

Vittek ve Henrique...

Burak’ın gidişiyle en çok merak edilen konu, yeni sistem ve Burak’ın yerine düşünülenlerin performansı. Vittek, sevdiği duran toplar dışında durgun. Halil her zamanki gibi istekli, ancak son vuruş bölgesinden uzakta kalıyor ve etkisini yitiriyor. Henrique ise Burak’ın yokluğunu iyi kullanması gerektiğinin bilincinde görülüyor. İstekli ve çalışkan şimdilik. Kanat bindirmelerinde karşısındakileri yoruyor. Tüm bunlar iki günlük yoğun idman izlenimlerimiz. Trabzonspor’un bulanık sayılabilecek görüntüsünün bugünkü ilk maçla girilecek süreçte daha da netleşeceğini belirtebiliriz.

11 Temmuz 2012, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’İşaretler‘’

Futbolun biraz olsun mahkeme koridorlarından çıkıp gerçek özneleriyle konuşulduğu şu günlere dönmek gerçekten çok sevindirici. Transfer hareketliliği, pazarlıklar, yeni sezon planlamaları derken, işin kendi ruhuna yönelik çalışmalar kaybolan heyecan hissimizi yerine getiriyor. Tüm bunlarla beraber ‘UEFA ne karar verecek?’ tedirliği de hep aklımızın bir köşesinde. O ‘saha dışı hareketliliğin’ çokca içinde bulunan Trabzonspor’un da futbola döndüğünü söylemek mümkün. İç bünyede sadece Burak sorunuyla karşı karşıya olsa da Bordo-Mavililer, ciddi bir transfer gündeminin içinde.
Atılan adımlar ise genel tabloya bakıldığında gelecek için hayli olumlu. Güneş krizinin kısa sürede çözülmesi, ardından oyuncular konusunda ‘gaza’ gelmeden yapılan icraatlar Sadri Şener ve ekibinin Ersun Yanal ile ilk çalışma dönemini hatırlatıyor. Selçuk İnan, Egemen, Colman, Ceyhun, Cale, Giray, Onur gibi daha ‘patlamamış’ yetenekleri futbolumuza kazandıran Trabzonspor, yine aynı rotaya oturmuş gibi duruyor. Soner ve Yasin gibi iki genç yeteneğin alınması, gündemdeki yabancıların ‘sorunsuz’ isimler olması Bordo-Mavililer’in hatalardan gereken dersi çıkardığını gösteriyor. Trabzonspor’un geleceğinin de bu tip adımlarda olduğu, isimler değişse de belli bir politikanın sabitliğinin mutlaka fayda getireceği bir gerçek. Ayrıca yine Şener’in FANATİK aracılığı ile verdiği bir mesaj doğrultusunda, yeni ve genç yöneticileri daha aktif hale getirdiği, önlerini açma adına yaptığı hareketlendirme de dikkat çeken bir başka nokta.
Pilot takım, 1461’e yönelik hamleler de çok kıymetli. Mustafa Akçay’ın takımın başında tutulması, Almanya’daki gurbetçi pazarının üzerine gidilmesi gibi adımlar, 1.Lig vitrininde olacak bu ekipten en üst düzeyde fayda alınmasını sağlayacaktır.
Yakın süreç içinde Trabzon’da Ünal Karaman hadisesinin bile iyi atlatıldığını söyleyebiliriz. Bu noktada Güneş’in net tavrı, Başkan Şener’in, “Biz işine karışmayız” çıkışı ortak sesin faydası. Şimdi bir menacerlik konumu gündemde. Yönetim-futbolcu-teknik heyet üçgeninde modern anlamda bir görevlendirme tabi ki herkesi rahatlatır. Bu iş için de Hami Mandıralı ismi çok öne çıkıyor. Kendisi pozitif kişiliği, Trabzon ve Trabzonspor’daki yüksek kredisiyle böyle bir görevde sorun yaşamaz gibi duruyor. Herkesin Trabzonspor ortak menfaatinde hareket etmesiyle zaten hem bu konu hem de diğer işlerin çözümü, görüldüğü gibi gayet mümkün. Tüm bunları alt alta topladığımızda Trabzonspor’un geçen sezona oranla çok daha iyi bir yolda olduğunu söyleyebiliriz. Ancak başa dönersek, yani futbol dışı yeni hareketlenmelerin de yakın gelecekte tekrar UEFA kararı, federasyon genel kurulu gibi işlerle kapımızı çalacağı kesin.
Bu noktada da Trabzonspor ailesinin alacağı tavır yeni bir sınav aslında. Başkan Şener’in kentine, yöneticilerine ve bazı kesimlere dair önemli mesajları olmuştu hatırlanırsa. Bir anlamda “Haklı davamızda yalnız kaldık” demişti özetle. Saha içindeki olumlu işaretlere saha dışındaki bütünlüğün de eklenmesi, Trabzonspor’u yakın gelecekte, hedeflerine yürüme konusunda çok daha fazla güçlü kılar, hatırlatmakta fayda var!

22 Haziran 2012, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI