‘’Önemli kazanç‘’
Ancak genel olarak belli bir tempoyu ve arzuyu kim oynarsa oynasın yakalamayı başaran Bordo-Mavililer, zaman zaman zorlansa da Sivas gibi diri ve çok tehlikeli oyunculara sahip bir rakip önünde oyunu kontrolü altında tutmayı bildi.
Yasin gibi, Sapara gibi ideal kadro yazarken sıkça kafamızda yedek oturttuğumuz oyuncular için dünkü mücadelenin önemi çok büyüktü. Öyle ki, her ikisi de inisiyatif alarak oyuna yaptıkları katkı ile kredilerini hayli yükselttiler. Ancak bir de bu krediyi tam tersi yönde kullananlar vardı. Sahadaki Henrique’yi görünce, yataktan bile kalkıp gelse Janko’nun as takımda olması şart diyor insan. Katlanılması zor bir hal alıyor oyunun büyük bölümünde. Zaten öyle zannediyorum ki, gelecek haftadan itibaren de o pek önemsemediği, kıymet bilmediği formayı ancak idmanlarda giyer.
Sonuç itibariyle Halil’in şık golüyle, Onur’un yaptığı kurtarışlarla, savunmadaki kritik hamlelerle de olsa Trabzonspor’un aldığı 3 puan zor günlere set çekmek için hayati derecede kıymetli. Aksi halde olumsuz bir sonuç, her ne kadar tüm kollardan birlik-beraberlik mesajları verilse de Fenerbahçe gibi zor bir deplasman öncesinde kazanılan tüm morali sıfıra indirirdi.
Bu noktada şu var ki, gelecek hafta öncesinde en zor iş yine Şenol Güneş’in. Çünkü bir yanda kazanan kadro, diğer yanda ideal beklentisi. Bu noktada bizim yaptığımız ideal kadroyla Güneş’in kadrosunun örtüşmeme olasılığı büyük ama en azından bu takımın Janko’ya ihtiyacının olduğu kesin. Aksi halde Kadıköy’de işler Avni Aker’deki gibi olmaz.
‘’Neden çok önemli...‘’
Her ne kadar Trabzon’da son birkaç kötü sonuçla ilişkilendirilse de malum yüksek gerilimin sebebinin ‘maçlar’ olmadığı konuya hakim kişilerin bildiği bir gerçektir. Trabzonspor’da çok önemli hatlar arasında olması gerekenden uzak bir iletişim, konuşulmayan kırgınlıklar, arada çok insan var. Bir günde, bir saatte de düzelebilir ama yakında kangrene dönüp, Trabzonspor bedenine ciddi zararlar da verebilir. Niyet okumadan, kırmadan dökmeden, sanal düşmanlar yaratmaya çalışmadan ama... İşte o nedenle de bugün Şenol Güneş’in yapacağı açıklamalar çok önemli. Birçok konuda, kafalarda oluşan soru işaretlerini ortadan kaldırması gerekiyor. Belirsizliğin giderilmesi, geleceğin aydınlanması onun iki dudağının arasında.
1461 ve Mustafa Akçay
Konunun yakın takipçileri bilir, bilmeyenler için kısaca özetleyelim. Mustafa Akçay, iki sezon önce birçoklarının ‘düşecek takım’ favorisi Tavşanlı’ya 1. Lig’te Play-Off oynattı. Süper Lig’den bile teklifler aldı, 1.Lig’in bile altına, 2.Lig’e memleketine gitti. Sadece kariyeri için değil, geleceği için de risk aldı. Ama başardı, 1461’i 1.Lig’e taşıdı. Şimdi de ikide iki yaptı. Sadece aldığı sonuçlarla kutlanması gereken değil, Trabzon, Karadeniz ve ülke futbolu için kazanılması, üzerinde durulması, şans verilmesi gereken bir isim. Trabzonspor gibi mevsimi, toprağı uygun ama mahsülü giderek zayıflayan altyapı projelerine de, görüldüğü gibi hedefe de kitlenebilen bir teknik adam. Şimdiden erken ama daha fazla başarılı olur da, takımı Süper Lig’e taşırsa o zaman ne olur işte onu bilemiyorum!
Trabzon’un çilekleri!
Evet, Marc Janko ve Emerson gibi üst düzey iki önemli katkı biraz daha erken transfer edilebilirdi. Bunda herkes hem fikir. Ancak tekrarlıyorum, Videoton gibi Bordo-Mavililer’e hiçbir anlamda rakip olamayacak bir takımı elemek için ikisine de ihtiyaç yoktu. Trabzon’un çilekleriydi onlar. Avrupa Ligi’nde olmalıydılar. Videoton’u elemek için mevcutlar fazlaydı bile. Genç takımdan 2-3 oyuncu takviyeli bir Trabzonspor bile rahat geçmeliydi Macar rakibini. Ama olmadı, geçemedi. Fırtına farkını gösteremedi. Bunda tek bir sorumlu bulmak, tüm yükü onun sırtına koymak olmaz. Birçok kesimin sorumluluğu var bu elenmede. Tabi Janko-Emerson gecikmesi sebebiyle muhtemel eleştirilerle karşılaşacak Trabzonspor’u yönetenleri rahatlatan bir başka gelişme de İstanbul merkezli oldu. Galatasaray, Ünal Aysal’ın açıkladığı o meşhur ‘çileği’ alamadı, Fenerbahçe ise Şampiyonlar Ligi’ne havlu atıp milyonlarca Euro kaybettikten sonra sezonun bombasını patlattı, Raul Meireles’i kadrosuna kattı. Şimdi de herkese halamın bıyıkları olsa tartışması kaldı!
‘’Tek kazanç Marc Janko‘’
Trabzon’a göre skor ve oyunun temposunu için daha diri durumda olan Gaziantep, maç boyunca ürettiklerinin karşılığını bir penaltı ile aldı. O penaltıda asisti yapan aslında Antepli oyuncu değil, tarifsiz acemilikle Mustafa Yumlu’dur. Sadece o an değil genele de bakılırsa, takım ideal kadrosuna döndüğünde Beşiktaş maçında attığı golün de kredisini tüketen Mustafa’nın kadroda şans bulma olasılığı neredeyse sıfırlanmıştır.
O penaltıyı gole çeviren İbricic’in oyundan bir anlık sinir ile atılması aslına bakılırsa Trabzon için bulunmaz nimetti. Önce Alanzinho, sonra Janko değişiklikleri de bu nimeti puana çevirme adına önemliydi. Ancak işe yaramadı.
Tek işe yarayan nokta ve Trabzonspor adına kazanç hanesine yazılabilecek durum ise Marc Janko oldu. Neden daha erken oyuna dahil edilmedi, rakip 10 kişi kalmasa sahaya sürülecek miydi, soruları arasında şans bulan Avusturyalı, kumaşını birkaç koşu, kısa sürede yarattığı 2 tehlike ile çabuk belli etti. Gelecek hafta ilk 11’de olmazsa az önce sorduğumuz soruların çok daha fazla çoğalacağı da kesin.
Videoton elenişinden sonra gelen bu Antep yenilgisi Bordo-Mavililer’in yarasını tuz ekti. Ancak hiç şüphe yok ki, Macar kabusu kadar uzun sürmez bu yenilginin acısı.
Milli arayı da hesaba katarsak artık ne kadro ne de Avrupa yorgunluğu mazereti olmayan bir Trabzonspor’dan söz edeceğiz. Neler değişir, nasıl değişir merakla bekliyor olacağız.
‘’Yazık, çok yazık‘’
Sadece maddi değerleri alt alta koyduğumuzda ortaya çıkan mali tablo için değil bu. Her açıdan Trabzonspor’un zenginliği ortadaydı. İlk maçta tamamen bozmaya programlı oynayan Macar temsilcisi, sertlikten vazgeçmese de evinde biraz daha futbol oynamaya başlayınca Bordo-Mavililer istediği pozisyonları daha kolay üretti. Kazanma adına tüm riskleri sırasıyla alan Şenol Güneş’in öğrencilerinin de ortaya koyduğu kalite farkı, net gol girişimleriyle kendini gösterdi. Şutu, göbekten, kanatlardan hücumu, duran topu, kısacası tüm etkinlikleri kullanmaya gayret etti Trabzonspor.
Ama olmadı, başlattığı filmin sonunu getiremedi Bordo-Mavililer. Bu kadar pozisyonun, atılan şutların, kurtarılan topların hiçbir anlamı kalmadı.
Videoton’a elenmek ekstra gayret getirirdi, Trabzonsporlu oyuncular her iki maçı da rahat kazanır diyen bizleri de mahcup etti.
Kimseyi tek başına suçlamak, bazılarını bu işten sıyırmak doğru olmaz. Herkes şapkasını önüne koymalı ve bir düşünmeli nerede yanlış yaptığını. Trabzonspor, komple elendi Avrupa’dan!
Bu elenişi bir maç, kaybedilen tur olarak değil, çıkarılması gereken dersler olarak ele almak lazım. Olması gereken yerde olmayacak ama şimdi daha uzun bir lig maratonu var Trabzon’un önünde. Ligde alacağı sonuçlar bu sezon Avrupa’ya devamı sağlamaz ama en azından teselli olur, gelecek adına yatırım olur.
Trabzonspor, Süper Lig yarışındaki rakiplerinin Avrupa’da kaybedeceği enerjiyi de avantaja çevirebilir, geçen sezonun önüne geçebilirse belki bugünler unutulur.
‘’Aklın yolu‘’
Takım savunması ve enerji anlamında oldukça pozitif durumda olan Bordo-Mavililer, rakip üzerinde baskı işini de Vittek-Henrique ve onları çok iyi şekilde destekleyen orta alan kurgusuyla çözünce istediği sonucu kolay aldı.
Tam da Videoton rövanşı öncesinde Henrique ve Vittek’in oyuna olmasa da skora yaptıkları katkılar hem kişisel hem de takım morali anlamında önemli. Ancak daha da önemlisi, kulübenin katkısıydı. Yasin, Alanzinho ve Soner’in 11’i zorlayacak oyunları en az beklenen yeni transferler kadar değerli.
Herkesin ‘Neden yok?’ sorusuna yanıt aradığı, işin konuşulandan farklı olduğunu öğrendiğimiz Colman’ın yokluğunun da bu kadar az hissedilmesi gecenin bir başka kritik detayı. Arjantinli gelinen nokta itibariyle Videoton maçında oynar mı bilinmez! Alexvari bir sorunun Trabzonspor’u da etkisi altına alacağını öngörmek kahinlik değil çünkü.
Tüm bunları alt alta topladığımızda olabilecek en iyi şeyler oldu Trabzon adına Avni Aker’de, darısı da Türk futbolu adına Videoton maçına...
‘’Hamle hatası‘’
Hücum etkinliklerinde tüm yük Volkan, Olcan gibi sürpriz skorerlere ve onları destekleyecek Sapara ile Soner’in performansına kalmıştı. İlk yarıda rakibine pozisyon vermeyen ve oyunu da kontrol eden Trabzonspor, oyunu tamamen kendine çevirebilecek golü de buldu. Bu anlardan sonra aslında ikiyi yapmak ve rakibin gardını tamamen düşürmek gerekirdi.
Vittek’in oyundan çıkmasına denilecek bir söz tabii ki olamaz ama üçüncü bölgeyi tamamen yok saymak nasıl bir düşüncenin eseriydi bunu pek anlayabilmiş değiliz. Çünkü Trabzon için kontrol ettiği, bulunduğu alan sayısı azalırken, Karabük için durum tam tersine döndü. Ev sahibi takım daha cesur ataklar yapmaya, zorlamaya başladı. O anlara kadar neredeyse pozisyon bile vermeyen Bordo-Mavililer’de aksamalar başladı. Kulübeden beklenen Henrique hamlesi Karabükspor’un golünden sonra, yani iş işten geçtikten sonra gelince skoru da, oyunu da çevirmek mümkün olmadı.
Gelelim günün diğer konularına... Trabzon adına yenilerden sadece Soner’i, onu da yarım devre izleyebildik. Sakatlanıp çıkana kadarki performansı, ilerisi için umut vericiydi.
Güne bence damgasını vuran durumlardan biri de Dr. Necmettin Şeyhoğlu Stadı’nın hali. Şantiye içindeki çimenlikte oynanan bir Süper Lig maçı... Olacak iş değil, Trabzon’un aslında ışıklandırma ve saat için değil zemin için itiraz etmesi gerekirdi. Kimin eseri, kimin sorumsuzluğu bilmiyorum ama bu statta amatör maç bile oynatmak ihtihardır. Federasyonun zahmet edip statların bu hallerini de bir incelemesi, uygun olmayana yaptırım uygulaması gerekir sanki...
‘’Geçen seneden iyi‘’
Geçen sezon yoğunluk sebebiyle zaman zaman tam kadro idman bile yapma şansı bulamayan Trabzonspor için kamp dönemi çok önemliydi. Kadroda sayısal anlamda büyük bir oynama olmadıysa da mevcutlar arasındaki koordinasyonun güçlenmesi ve bazı isimlerin kendini Güneş’e kanıtlayıp takıma tutunması bu periyoda bağlıydı.
İki etap halinde 25 gün yurt dışı kampı ve tam 7 özel maç yapıldı. Bordo-Mavililer’de neredeyse tüm futbolcular hem idmanlarda hem de hazırlık maçlarında şans buldu. Bu fırsatı iyi kullanıp ilk 11 şansını garantileyenler ve oynama yüzdesini artıranlar oldu. O oyuncuların başında Volkan Şen’i gösterebiliriz. İstikrarsız, kendi üretimi olan, ancak kendisine ne hissettirdiğini bilmesek de izleyenleri çıldırtan oyun stilinden vazgeçti. Takımı için oynamaya, basiti kaliteli şekilde yapmaya başladı. Bu formuyla, golcü gelene kadar en azından bir süre ‘sürpriz skorer’e fazlasıyla ihtiyacı bulunan hocasını rahatlatacak. Volkan’ın yanı sıra Colman ve özellikle de Adrian’ın fark yarattığını söylemek mümkün. Tabi ki Sapara da orta alan ve hücuma yönelik etkinlik anlamında Alanzinho ile beraber önemli alternatifler arasına katılmış durumda. Zaten Trabzon’un en sıkıntısız bölgesi de orta alan ve kale. Eldivenlerin iki adayı, Tolga ve Onur formunun zirvesinde. Öncelik tabi ki Tolga’nın ama geçen sezona oranla çok daha istim üzerinde olacağı kesin.
Alternatif golcüler
Takımın artıları gibi aslına bakılırsa en ciddi handikabı da belli. Bordo-Mavililer’in son 2 sezonuna attığı gollerle damgasını vuran Burak Yılmaz’ın boşluğunu doldurmak için çalışmalar devam ediyor. Sadece bir forvet alarak da dolmayacak aslında bu boşluk. Çünkü sadece Burak Yılmaz’a çalışan ve tamamen onun sistemine adapte olarak oynayıp, alternatif oyun planında çuvallayan Trabzonspor’un daha çeşitli bir hücum etkinliği içinde olacağı kesin. Zaten o nedenle de Halil, Volkan, Olcan’ın yanı sıra orta alandan Adrian, Colman, Soner, Alanzinho gibi isimlerden de skora direkt katkı beklenecek.
Kamp ortamında gözlemlediğimiz bir başka nokta da takımın kanat etkinliklerine verdiği ağırlık oldu. Bordo-Mavililer’de Bamba, Giray ve Celustka’nın özellikle kornerlerde önemli silahlar haline gelmesi mümkün.
Yeniler 11’i zorlar
Ve son olarak yeniler... Soner çok yetenekli, genç yaşına rağmen deneyimli. Bugün oynasa sırıtmaz. Ancak süreklilik kazanması, yapacağı her hatanın Gençlerbirliği’nde olduğundan daha fazla göze batacağını bilmesi lazım. Yasin kanatlara özlenen hareketliliği getirdi. Onun da ilk haftalarda forma bulamama olasılığı paralelinde küsmemesi gerekiyor. Önü açık çünkü. Emre Güral, alternatifi bol oyun tarzıyla kendini ve fiziği ile kendini farklı kılıyor. Gelecek için önemli kazanç. Bamba, kötü başladı, iyi bitirdi. İlk hafta onu izleyemeyeceğiz ama son durumu konusunda, alternatifi Mustafa’nın hayli önünde olduğunu belirtebiliriz.
‘’Forvet transferi kaçınılmaz‘’
Son sözü ilk söyleyip devam edelim; savunma sorunu mevcutlar arasından da çözümlenebilir ama Burak gitmemiş dahi olsa alternatif ihtiyacı bulunan Trabzonspor’a şu an forvet takviyesi kaçınılmazdır. Evet, Bordo-Mavililer, Avrupa Ligi’nde gruplara kalma yolunda Videoton gibi son derece dişine uygun bir ekiple eşleşti. Evet, bu ayarda bir takımı elemek için kadronuzda çok üst düzey golcülere ihtiyacınız da olmayabilir. Fakat şu bir gerçek ki hangi skorla olursa olsun geçilecek tur takımın genel sıkıntılarının üzerine bir sünger çekmemelidir. Vittek ve Henrique’nin neler yapabileceğini kampta gördük, daha doğrusu göremedik!
‘Şöhret’in bedeli yüksek!
Karar vericilerin sıkıntısını da anlamak mümkün. Malum ve acil ihtiyaçların net şekilde biliniyor olması, gündeme gelen isimlerin transferinde maliyeti daha da artırıyor. Belki bunda Başkan Şener’in ‘şöhretli golcü’ sözü de bağlayıcı ve etkili oldu. Garip olan Trabzonspor’un bu tip bir futbolcu istemesi değil, çok net dillendirilmesiydi.
Videoton ötelemesi
İhtiyaçların şimdi Videoton eşleşmesiyle ötelenmesinde de transfer pazarlıklarında kaybedilen avantajların tekrar kazanılması amacı güdülmekte. Yani eski yanlışlardan dersler çıkarılarak panik atak transferinin yapılmaması da bir artı sayılabilir. Tabi ki bu artı ancak yakın gelecekte yapılacak ‘her açıdan mantıklı’ bir transferle anlam kazanır. Yoksa yine aynı ekonomik şartlar ve yararlılık olarak ‘Brozekler’ türünden bir katkı yapılacaksa, bu kadar beklemenin değeri olmaz. Bu Polonyalı kardeşler aslında sahada olmasa da mantık olarak Trabzon’a ciddi bir gelişim sağladı. Brozek Kanunları diye bir politika bile üretebiliriz Bordo-Mavililer için. Yani zamana-hedefe-bütçeye uygun oyuncu transferi... O sezon tartışmaların yaşanmasına engel olacak bir golcü alabilseydi Trabzonspor, belki o bir devre için astronomik sayılacak puan farkı erimeyecek, tam tersine artabilecekti.
Yönetim dikkatli olmalı
Şimdi yine önemli bir transfer kararı verecek Trabzonspor’un yönetimi ve teknik kadrosu, her konuda eskiye oranla daha tecrübeli ve deneyim sahibidir. Ve son olarak; yıldız oyuncu karşıtlığı gibi saçma bir fikirde değiliz ama sadece ağızdan çıkan bir sözü ne pahasına olursa olsun yerine getirme ısrarı ve kombine umudunun yeni yanlışlara zemin hazırlamaması gerekir. Kim Trabzon’da doğacak, adını burada ‘şöhretli’ seviyesine taşıyacaksa yıldız odur. Taraftar da yıldız gelince kombine alacaksa bu fikir çok sorunludur. Çünkü o kentin tek ve hep parlayan yıldızı Trabzonspor olgusudur.