‘’Kaos‘’
Beşiktaş camiası için tarihin en kaos dolu bir günlerinden birini geride bırakmış olabiliriz. Divan Kurulu Başkanı’nın eski başkanı, Divan Kurulu toplantısında yumrukladığı bir günde futbol takımının kendi sahasında Başakşehir’e feci bir futbolla yenilmesini tarif etmek için en hafif tabir; kaos olurdu herhalde. Solskjaer her maç yeni bir durumla karşılaşıyor ve olumsuz gördüklerini düzeltmek için sürekli yeni kararlar alıyor. Kasımpaşa karşısında İmmobile’nin döküldüğüne şahit olduktan sonra bu maça santrforsuz başlaması bile beklenebilirdi ama o genç Mustafa Hekimoğlu ile oynamayı tercih etti. Bir futbolcu için attığı gol kariyerinde ilerleme sağlar, normalde bu beklenir. Fakat Mustafa, sezona başlarken Galatasaray’a Süper Kupa’da attığı golün üzerine gelişimini durdurdu. Oysa, sezon başındaki fotoğraf ne kadar da umut vaat ediyordu, önürde İmmobile gibi bir tecrübe abidesinin öğretileriyle gelişmesine kesin gözüyle bakılıyordu.
Şaşırtan tercihler
Solskjaer’in dün Başakşehir karşısındaki sağ bek tercihi çok daha şaşırtıcıydı. Kanat forvetliğine, 10 numaralağına alıştığımız hatta son dönemde 6 numaralığını bile kanıksadığımız Chamberlain’i ilk kez sağ bekte izlemek değişik bir deneyimdi Beşiktaş taraftarı için. Kazanan tarafın artıları ise hayli fazlaydı. Çağdaş Atan, Başakşehir’e geldiği günden bu yana beklerden yana dertliydi. Ara transfer döneminde sol beke Operi’ye, sol öne de Brniç’i alarak komple bir koridoru değiştirdi. Beşiktaş’a karşı topa daha az sahip olarak Yusuf Sarı üzerinden hızlı geçiş hücumlarıyla oyunda bariz bir üstünlük kurdu. Sezonu 3. Sırada bitirmek için dev bir adım attı, Beşiktaş ile aradaki farkı 3’e indirdi.
‘’Çok rahat‘’
Fenerbahçe, Kasımpaşa beraberliklerinin üstüne Beşiktaş yenilgisiyle zirve yarışında avantajlarını törpüleyen Galatasaray için Samsun deplasmanında 2-0 kazanmak rahatlatıcı olmuştur. Okan Buruk, Samsun’da Torreira ile Lemina’yı merkezde konumlandırıp Morata’yı yanında oturtarak fabrika ayarlarına dönmek isteğini gösterdi. Bu karar Galatasaray’ı zor görünen bir deplasmanda çok rahat ettirdi.
Yüksek pas isabetiyle topa sahip oldular, kısa pas isabet oranı normaldir ama uzun pasla çıkışlarda da hiç sorun yaşamadılar. Samsunspor’u kalelerine yaklaştırmadan rahat bir 90 dakika oynadılar. Osimhen, kariyerinin en etkili sezonlarından biri Galatasaray’da tekrarlıyor oluşu Okan Buruk dahil tüm camia için büyük bir nimet gibi görünüyor. Herkes kötü oynasa, sahada iyi oynayan tek kendisi kalsa da pes etmiyor herkesi ayağa kaldırıyor, ölü pozisyonlarda şapkadan çıkardığı tavşanlarla tabelayı değiştiriyor. Icardi ile üst üste iki şampiyonluk yaşayan Galatasaray için bu sezon ‘Victor Osimhen sezonu’ olarak hatırlanacaktır.
Beklentinin aksine... Samsunspor geçen hafta Bennaser’in sakatlığıyla orta sahada küçük çaplı bir krize sürüklenmiş, Thomas Reis Antalya karşısında stoper Yunus Emre’yi oyuna atıp maç bitmeden de dışarı almıştı. Reis, Kasım ayından itibaren yüzüne bakmadığı, üstüne bir de Noel tatilinden geç döndüğü için cezalandırdığı Tait’e yeniden sarılmak zorunda kaldı. Kâğıt üzerinde Tait, Ntcham, Holse orta saha üçlüsü topa nitelikli sahip olmayı vaat etseler de beklentinin tam aksi bir durum ortaya çıktı. Galatasaray, Torreira ve Lemina ile orta sahada üstünlüğünü ilan etti, dönen topları aldılar ve Samsun karşısında çok rahat bir ilk yarı oynadı.
‘’Kaza değil artık‘’
Bir kez çukura düşersin kaza olur, iki kez düşersin kaza dersin ama artık üçüncüden itibaren bu senin ısrarla yaptığın hatalardan oluşan bir özelliğindir. Beşiktaş, Kasımpaşa’ya karşı son sezonlarda sonu hep yenilgilerle, puan kayıplarıyla biten bir oyun paterni oluşturdu. Kasımpaşa’nın hocaları değişiyor, futbolcuları değişiyor ama değişmeyen tek şey Beşiktaş’ı şartlar ne olursa olsun zorluyor ve puan alıyor. Burak Yılmaz, Beşiktaş’a karşı Yasin’i sol stoperde kullandığı bir üçlü savunma kurgusuyla oynayarak Mario, Muçi ve Rafa’yı iç koridorlardan uzak tuttu. Bu tercih İmmobile’yi sahada yalnızlaştırdı. İmmobile demişken, Solskjaer derbinin ardından tekrar santrforlu düzene dönerek Kasımpaşa’ya karşı önlem almak istedi. Fakat Kasımpaşa’nın 3-5-2 karşılaması Beşiktaş’ı doğal olarak santrforsuz bıraktı. Sahanın her bölgesinde doğru baskıyla Beşiktaş’ı kilitleyen Kasımpaşa maçın hemen başında golü bularak işini hayli kolaylaştırdı. Bu gol Beşiktaş’ı beklenenden daha olumsuz etkiledi.
Büyük oranda değişmeli
Ciro İmmobile neredeyse hiç topla buluşamazken Beşiktaş rakip kaleye tek bir isabetli şut atamadan ilk yarıyı geçirdi. Oyuna sakatlanan Emirhan’ın yerine giren Tayyip Talha, hafta içinde Göztepe ile oynanan kupa maçında kırmızı kart görmüşken Kasımpaşalı Yasin’e yaptığı sert müdahale sonunda bir kırmızı daha görerek Beşiktaş tarihine geçti. Henüz ilk yarıda oyuna girip bunu başaran ilk Beşiktaşlı futbolcu olarak. Kasımpaşa’ya karşı böylesine kötü oynamak, Tayyip Talha’nın kırmızıyla yine atılması, üçüncülük mücadelesinde Samsunspor’un puan kaybettiği haftada Kasımpaşa’ya puan kaybetmek Beşiktaş için bir kaza değil artık. Beşiktaş’ın İmmobile başta olmak üzere kadrosunu sezon sonunda büyük oranda elden geçirmesi gerekiyor.
‘’Talisca resitali‘’
Hafta içindeki Galatasaray derbisinden dün geceye ilk 11’de 7 oyuncusunu birden değiştiren Mourinho, yılbaşından bu yana tam 15 resmi maçtır ısrarla oynadığı (Göztepe maçının ikinci yarısı hariç) 3-4-1-2’den 4-2-3-1’e dönerek kadrosunun ezberini bozdu. Bu değişim Trabzonspor’un kafasını karıştırmadığı gibi, Fatih Tekke’nin Zubkov’u sağ forvette Mert Müldür’ün üstünde oynatması ilk yarının senaryosunu belirledi. Hatta Ukraynalı forvet o kadar harika bir ilk yarı çıkardı ki, maç Zubkov ile Fenerbahçe savunması arasında geçti. Kaleci Uğurcan’ın degajla havaya diktiği topun gökyüzünden Zubkov’a doğru gidene kadar tek bir Fenerbahçeli’nin topu takip etmemesi beraberinde Trabzonspor golünü getirdi. Mourinho, ikinci yarıya Talisca’yı alıp Amrabat’ı stopere çekerek başladı, ama formasyonunu değiştirmedi.
Takımın en iyisiydi
Tadiç sağa, Szymanski merkeze Fred’in yanına, Talisca Dzeko’nun arkasına geçince Fenerbahçe Trabzonspor’u sahasına itmeyi başardı. Osayi’nin kazandırdığı penaltı ise maçın kırılma anıydı. Talisca, Fenerbahçe’nin enerjisini, kalitesini değiştirmekle kalmadı tüm senaryoyu siyahtan beyaza yeniden yazdı. Saint-Maximin, aralık ayından bu yana ilk kez bir maça ilk 11’de başlamış olmasına rağmen çıktığı dakikaya kadar takımının en iyisiydi. Talisca’nın attığı golde zor pozisyonda yaptığı asist ise gecenin en şık hareketlerinden biriydi. Galatasaray, BAY geçtiği haftada Fenerbahçe, Trabzonspor’u yenerek aradaki puan farkını 3’e indirdi. Sezonun kalan bölümünde şampiyonluk yarışını ateşini kendi adına yeniden harladı.
‘’Buruk kazandı‘’
Mourinho, bu sezon Okan Buruk ile ikisi Kadıköy’de üçüncü kez karşılaşıyor olmasına rağmen hiç birinde rakibine üstünlük kuramadı. İlki kazaydı diyelim ama bu kez Mourinho’nun mazereti olamaz. 3-4-1-2’de Talisca ile Nesyri’yi önde kullanan Fenerbahçe’ye karşı Kaan Ayhan’ı sağ bekte kullanıp merkezde Lemina ile sertlik arayan Okan Buruk için işler beklediğinden iyi başladı. Tıpkı Kadıköy’deki ilk lig maçında olduğu gibi. İlginçtir, Okan Buruk ve futbolcuları dün gece de 28 dakika dolduğunda 2-0’ı yakalamayı başarmıştı. Nedense, Kadıköy’de Galatasaray, Fenerbahçe’ye karşı Okan Buruk döneminde çok rahat maçlar çıkardı. Sadece geçen sezon İsmail Kartal skoru 0-0’da tutmayı başarabilmişti. Dün gece de Galatasaray sezonun en rahat ilk yarılarından birini oynamış olabilir. Talicsa ve Nesyri arasındaki mesafelerin çok açık olması, sol forvette oynayan Barış Alper’in Oğuz Aydın’a üstünlük kurması, Kaan Ayhan’ın Yunus’tan çok destek gelmemesine rağmen Kostiç’i fiziğiyle durdurması gibi detaylar maçın senaryosunu şekillendirdi.
Moral kaybetti ama...
Tek maç üzerinden oynanan bir kupa maçına Okan Buruk ve takımı çok daha iyi hazırlanmış göründü. Oysa ki, bir kaç gün önce ligde Beşiktaş’a yenilerek büyük bir baskı yiyen taraf yine Buruk ve futbolcularıydı. İşler Galatasaray’ın istediği gibi giderken 62’deki Frankowski-Lemina değişikliğiyle Kaan merkeze geçince sağ kanat hücumları toparlandı. Hafta sonu Beşiktaş’a kaybedip hem puan hem moral kaybeden Galatasaray bu sezon ikinci kez Fenerbahçe’yi Kadıköy’de yendi.
‘’Zirve karıştıran‘’
Solskjaer’in 4-6-0’nın ilk yarım saatte fazlasıyla işe yaradığını söylemek gerek. Rafa Silva’yı, Galatasaray stoperlerinin arasına kaçıran Beşiktaş bu sayede pozisyonlar üretti, üstelik golü de böyle buldu. Rafa Silva topla birlikte ligimizde izlediğimiz tarihteki en hızlı oyunculardan biri. Orta sahada topu ayağına alıp, yüzünü rakip kaleye döndüğünde rakip stoperler için çok geç olabiliyor. Bu stoper Davinson Sanchez bile olsa. Ligin hızlı stoperlerinden birine karşı Rafa’nın yaptığı solo gösteri sonrası gelen klas gol Solskjaer’in planının ne denli işe yaradığının göstergesiydi. Galatasaray, Beşiktaş’ı orta sahada karşılarken hep bir eksik kalınca merkezdeki pas opsiyonu fazla olan Chamberlain ve Gedson savunma arkasına topları rahat gönderdiler. Bu Galatasaray savunmasının dengesini alt üst eden en önemli detaydı. Nitekim Muçi’nin, Frankosvski’yi attırdığı pozisyon da bu senaryonun ürünüydü.
Daha erken olmalıydı
Galatasaray, 11-10 kaldığı dönemde sahaya doğru dizildi ve öne daha rahat çıktı. Torreira’nın 30 metreden attığı nefis gol Galatasaray’ı en azından devre bitene kadar oyuna ortak edebildi. Ne var ki, ikinci yarıyla birlikte Okan Buruk değişiklik kartını kullanmakta çok geç kalınca oyunun iniyisatifi Beşiktaş’ın eline tamamen geçti. Yunus Akgün sahanın en etkisiz ismiyken Lemina değişikliğinin çok daha erken gelmesi beklenirdi. Beşiktaş, Dolmabahçe’de Galatasaray’ı yenerek hem rakibinin namağlup durumuna son verdi hem de zirve yarışını yeniden alevlendirdi.
‘’Kafa rahatlığı ‘’
Mourinho’nun Bodrum deplasmanında sahaya sürdüğü 11 belki de sezonun en hakkaniyetli tercihiydi. İrfan Can Kahveci’nin geçen hafta Macaristan’a karşı golünü atması, keza Milli maç öncesi Samsun önünde oyuna girdikten sonra gösterdiği performans Bodrum’da sahaya çıkması için yeter sebepti.
Tadiç’in Rangers elenişindeki performansına bakarsak sezonun kalan bölümünde dakikalarını İrfan Can ile daha sık paylaşması beklenebilir. Fenerbahçe, 7 maçtır gol dahi yemeyen Bodrum’a karşı kanatlardan büyük üstünlük kurdu. Kostiç ile Oğuz Aydın’ın kenar oyunları Bodrum’u sürklase etti. Fenerbahçe kaliteli bir hücum hattına sahip, o yüzden kısıtlı imkanlarla saha disiplini üzerinden ilerleyen Morais gibi teknik adamlar için denge bozucu eşleşmeler oyunun senaryosunu belirliyor. Üstelik Morais’in birinci kalecisinin cezalı, 2 ve 3. kalecisinin sakatlıkları sebebiyle 4. kalecisiyle oynamak zorunda kalması da cabası.
Dzeko tercihi şaşırtıcı
Fenerbahçe’nin bu sezon en büyük kazanımlarından biri Oğuz Aydın olabilir. Milli Takım performansının üzerine koymaya devam ediyor. Sanırım Mourinho’nun bu sezonki en büyük pişmanlığı Oğuz’u eylül ayında Avrupa Ligi kadrosuna bildirmemek olabilir. Dün sağ koridorda iyi oynadı, golünü attı, hücumda Fenerbahçe’nin taşıyıcı kolonuydu. Skriniar, Fenerbahçe’nin yıllardır savunmasına aradığı lider gibi görünüyor. Üçlü savunmanın merkezinde tüm takımı yönetiyor, duran top hücumlarında Nesyri ya da Dzeko’dan sonraki vuruş opsiyonu oluyor. Dzeko, Bosna’da burnunu kırınca Cenk Tosun’un Japonya transferini etkileyen olaylar silsilesine sebep olmuştu. Mourinho’nun, dün 72’de oyuna müdahale ederken Cenk Tosun’u değil yüzü maskeli, eli bandajlı Dzeko’yu alması şaşırtıcıydı, üstelik skor 4-1’e gelmişken.
‘’Kalite farkı‘’
Macaristan’a karşı Ali Sami Yen’deki Play-Off maçı Montella için önemli bir sınavdı ve İtalyan hocanın bir sınavı daha başarıyla geçtiğini söylemek gerek. Başlangıç kadrosunda Samet Akaydın’ı tercih etmesinin savunma dengesini olumsuz etkilediğine şüphe yok. Emirhan Topçu çok daha formda olabilir ama hoca tanıdığı, bildiği, güvendiği bir stopere yatırım yapmayı tercih ediyor. Ne var ki, ilk yarıda oyunun momentumunu elimizde tutmakta çok zorlandığımız gerçeğinin altında geriden oyun kuramamamızdı. Arkada böylesine uyumsuz görünüyorken üstüne bir de Barış Alper, Kerem Aktürkoğlu ve Kenan Yıldız’ın saha içi İletişimleri kötü olunca iş biraz iyi olduğumuz bir detaya yani bireysel yeteneklere kaldı. Oğuz Aydın iyi iş çıkardı, hem Orkun’a hem Kerem’e asist yaparak geceye damgasını vurdu.
Denge sorunu giderildi
Montella, devre arasında Porto’lu santrforumuz Deniz Gül’ü saha atıp, Barış Alper’i çıkararak maçın gidişatını siyahtan beyaza değiştirmeyi başardı. Deniz tabelayı değiştirmedi ama Kerem Aktürkoğlu ile Kenan Yıldız’ın hücum etkinliğini artırdı, ön tarafta denge sorunumuzu giderdi. A Milli Futbol Takımımız’ın kadrosu Macaristan’la kıyaslandığında daha kaliteli olarak tanımlanabilir. Bireysel olarak gerçekten yetenekli bir oyuncu grubuna sahibiz. Montella’nın da taktik maharetleriyle fark yarattığını söylemekte fayda var.