Arama

Popüler aramalar

‘’Galatasaray fişi çekmiş!‘’

Başkent’teki maçı izlemeyip topla oynama oranlarına baksanız, ‘Bravo Galatasaray’a Gençlerbirliği’ni ezmiş’ dersiniz. Ama izlediğiniz zaman gerçeklerin tam ters olduğunu görürsünüz. Galatasaray takımı, sıradan performanslara sahip marjinal bir takım hüviyetinde. Düşünün, koskoca 90 dakikada çizgiye inip orta bile yapamayan bir takımdan bahsediyoruz. Peki bu dediğimi nasıl ve kimle yapacak asıl sorun burada. Forvet malum, orta alan escort sonra da hepimiz savunmaya yükleniyoruz...

Üzülmez üzülmeli!

Dün 19 Mayıs’ta savunmanın ayakta kalmasıyla gelen bir puan var, gerisi yalan. Maçı izlerken top rakipteyken Galatasaraylı futbolcuların ne bir koordinasyon ne bir sezgi ne bir top kapma özelliğinin olmadığını çok rahat görebilirsiniz. O nedenle İbrahim Üzülmez bu kadar başarılı performansın ardından bu Galatasaray’ı yenemediği için üzülmeli bence.

Bahaneler aldatmasın!

Haftaya derbi var... Fenerbahçe Braga’dan yorgun döner, nasıl olsa sahamızda bu maça başka motive oluruz, Sneijder’de dönecek gibi bahanelerle kimse kendini aldatmasın. Benim gördüğüm Galatasaray kulüp olarak da, takım olarak da inancını kaybetmiş, ruhuna teslim etmiş, fişi çekmiş...

14 Mart 2016, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Konya destanı!‘’

Gaziantep’te ev sahibi kazanıp bir anlamda aşağı taraf ile bağlarını koparmak istiyordu. Konyaspor ise sezonun flaş takımı olarak deplasman da olsa 3 puana gelmişti. Konuk ekip 3. dakikada Holmen’in golüyle neredeyse maça 1-0 önde başladı. Bu golün şokundan kurtulmaya çalışan Gaziantepspor oyunda dengeyi kurmak istedi, ancak rakip kalede etkili olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü Konyaspor disiplinli oyunuyla pek fırsat vermedi. 24’te Douglas’ın şutuyla Konyaspor farkı 2’ye çıkarabilirdi. Ama önce Karcemarskas dokundu ve top yan direkten geri geldi. 38’de Skubic ceza alanına girdi, Koray dokundu herkes penaltı beklerken Halil Umut Meler yanlış bir kararla ‘devam’ dedi.

Hak edilen zafer

48’de Rangelov’un pasında Holmen gelişine vurdu üstten dışarı gitti. 54’te Holmen yakın mesafeden sert şutunu Karcemarkas inanılmaz çıkarttı. 73’te Larsson soldan girdi yerden ortasına İlhan Parlak altı pasta dokunamadı ve takımının beraberlik şansını kullanamadı. 85 te Ali Çamdalı’nın kornerden gelen topa kafa vuruşu üst direkten döndü. Uzatma bölümlerindeki Gaziantepspor’un beraberlik çabaları yetersiz kalınca Konyaspor hak ettiği bir 3 puanla evine döndü.

13 Mart 2016, Pazar 00:00
YAZININ DEVAMI

‘’Sivas'ta çıldırtan sessizlik‘’

Sivas’ta ev sahibi için gerçekten ligde kalma yolunda kader maçlarından biriydi. Mesut Bakkal, Antalyaspor karşısına teknik, yüksek, ayağa oynayabilen ofansif bir 11 çıkarttı. Şu bir gerçek ki ilk 45 dakikada takımın üzerinde büyük bir kazanma baskısı vardı, bir türlü istenilen oyunu kuramadılar. Antalyaspor geriden oyun kurdurmayarak Sivasspor’un rakip kalede etkisiz olmasını sağladı. Eto’o’lu Antalyaspor aslında son 4 dış saha maçını kaybetmiş yani iyi bir deplasman takımı olamamış. 41’de Sivasspor gole çok yaklaştı. Aatif nefis vurdu, tribünler gol diye ayağa kalktı ancak M’Bolhi son anda topu kornere attı. İlk 45’te Antalya’nın rakip kalede etkili bir pozisyonu hemen hemen yoktu.

Neler kaçtı neler!

İkinci yarıya çok hızlı başladı Sivasspor. 46’da Tanase, 48’de Aatif iki mutlak golü kaçıran isimlerdi. 81’de Mehdi’nin ortasında Aatif kafayla inanılmaz bir gol daha kaçırdı. 87’de Cicinho’nun kornerine kale içinde kimse dokunamadı. 90’da Antalyaspor hücumunda Serdar Özkan’ı düşüren Cicinho kırmızı kartla oyun dış kaldı. 90 artıda ise Aatif kaleci M’Bolhi ile karşı karşıya topu ona teslim edince maç da golsüz sona erdi: 0-0.

29 Şubat 2016, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Timsah'ın mücadelesi!‘’

Bursa’da futbol adına şartların çok da olumlu olduğunu söylemek zordu. Bu faktör iki takım adına da geçerliydi. Bir kere TFF’nin artık bu seyircisiz futbol işini halletmesi ve çözüm bulması lazım. Gerçek futbol seyircisi hiçbir suçu olmadığı halde neden cezalandırılıyor! Bütün ligleri ekran başında izliyoruz, hiç bizimki gibi boş tribüne oynanan maç gördünüz mü! Bir taraftan ‘tribünden seyirci kaçıyor’ derken bir taraftan da bu tür ceza uygulamaları anlaşılır bir durum değil, kısaca işin kolayına kaçılıyor. Oysa bugünkü teknolojiyle tek tek suçlular ayıklanır.

Harun’un performansı

Gelelim maça; Bursaspor gerçekten daha 4 gün evvel Lokomotiv Moskova’ya sahayı dar etmiş bir Fenerbahçe karşısında bayağı zorlandı. Üstelik önemli mevkilerdeki sakatlıklar ister istemez devşirme yapmaya itmişti Hamza hocayı. İlk 45 dakikada bu sezonun en çok isabetli şut atan Fenerbahçe’si karşısında şanslıydılar ve gol yemeden soyunma odasına gittiler. Aslında top ayaklarındayken etkili ataklar izledik ama rakip hücumlarda aciz kaldılar. Bu eleştiriyi yaparken tabiki asimetrik bir güç farkını söylemek lazım. Kadro derinliği açısından Fenerbahçe rakibine oranla çok daha üstündü. Ama Hamza hoca göreye çekilip katı savunma yapıp kaybetmektense ‘ofansif oynarım, risk alırım’ı tercih etti. Bu tercih ilk 45 te kaleci Harun’un başarılı performansı ve savunmanın özverisi ve de şansıyla tuttu.

Zemin utandırıcı!

İkinci yarı zemin yüzünden gecikmeyle başladı, aslında bu da Süper Ligimiz için utandırıcı bir durumdu. Jorquera ve Dzsudzsak’ı oyuna alarak yorulan takımına güç tazeleyen Hamzaoğlu bir anlamda golsüzlük süresini uzatıp rakibin moralini bozmak, ardından hızlı hücumlarla aradığı golü bulmak istedi. Bursaspor istediği futbolu ikinci yarıda sahaya yansıttı. Mutlaka taraftarı tribünde olsa daha etkileyici bir performans gösterebilirdi ev sahibi. Sonuca bakmadan bu kadar handikaba rağmen Bursaspor’un mücadele gücünü tebrik etmek lazım. Gönül isterdi ki bu kadar gol pozisyonun olduğu bir karşılaşma bu güzel statta dolu tribünler önünde oynansın. Herşeye rağmen Bursaspor, güçlü rakibi önünde dönemsel olarak aldığı bir puanın çok önemli.

21 Şubat 2016, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sivas'ın uyanışı‘’

İçeride sadece bir galibiyet alabilmiş Sivasspor, yeni teknik direktörü Mesut Bakkal ile ilk maçında diri ve savaşçıydı. Zaten istenen de buydu Yiğidolar’dan. Bakkal, Osmanlı maçının kadrosundan 5 oyuncuya neşteri vurmuş ve sahaya oldukça ofansif bir 11 sürdü. Rizespor ise rakibin saldırgan olacağını düşünerek defansif bir kurguyla sahadaydı. 3. dakikada Aatif fırsatı kullanamadı kötü bir şut çıkardı. 23’te Aatif’ın nefis asistini Texeira kafa ile gole çevirdi: 1-0. İlk yarıya önde giden taraf ev sahibi Sivasspor oldu. İkinci yarı kırılgan olacağı belliydi, çünkü ilk yarıda kritik kartlar dert açabilirdi. 54’te Yiğit’in ikinci asırdan gördüğü kırmızı kart oyunda dengeleri değiştirdi. Rizespor 58’de Mehmet Akyüz ile beraberliği yakaladı: 1-1.

2016’da ilk zafer

84’te Cicinho maç başından beri istediği gibi yapamadığı ortasını bu defa adrese teslim yaptı, Hasan Kabze uzandı, kafa ile ağları havalandırdı: 2-1. Oyunun geri kalan bölümünde Rizespor eksik rakibi karşısında baskı kursa da aradığı golü bulamadı. Sivasspor 2016’da ilk galibiyetini alırken bir anlamda lige de tutundu.

15 Şubat 2016, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’En güzel armağan‘’

Antalya’da herkesin beklediğinin tersi bir maç izledik. Hocası hastanede yatan, morali bozuk ve ligin ikinci yarısına iyi başlayamamış Antalyaspor’un mahkum bir futbol sergileyeceği düşünülüyordu. Ancak Eto’o ve arkadaşları Fenerbahçe gibi Süper Lig’in en az gol yiyen ekibi karşısında ilk 45 dakikada 3 net gol pozisyonu buldu ve bunlardan birini de gole çevirmeyi başardı.

Peki ‘Fenerbahçe ne yaptı?’ derseniz, hiçbir şey! Kjaer’in stoperdeki yokluğunun ne kadar önemliği olduğunu rakibin tandem arasına attığı tüm toplarda gördük. Sadece savunma mı, orta alan da hücum hattı da tel tel döküldü. Orta alandaki Antalyaspor hakimiyeti ve özellikle Caner’in bulunduğu sol kanadı çok etkili kullanmaları ev sahibi adına önemli bir artıydı. Üstelik Antalyaspor savunmadan çıkarken de ayağa oynayarak doğru bir oyun sergiledi. İlk yarı sonunda Antalyaspor hakettiği bir skorla soyunma odasına gitti. Özellikle Eto’o’nun performansı çok etkileyiciydi.

Sürprizler devam etti

İkinci devre yine sürprizle başladı! Fenerbahçe’den gol bekleyen tribünler, yağmurla birlikte Antalyaspor’un gollerini izlediler. Skorun 3-0’a gelmesiyle birlikte Volkan Şen ve Diego’yu sahaya süren Pereira’nın hamleleri cevapsız kaldı. Üstelik 62’de takımın lideri Eto’o sakatlanmasına rağmen ayakta kalan, skoru korumak için zamandan çalmayan ve rakibinin üstüne giden bir Antalyaspor izledik. Akdeniz ekibi hastanede yatan hocasına bundan daha güzel bir armağan veremezdi. Sanırım bu moralle Morais bir an evvel sağlığına kavuşur.

Bitime 5 dakika kala gelen Alves golü, Fenerbahçe adına biraz gecikmişti. Sonrasında Sakıb ve Persie’nin karşılıklı sayıları geldi. Sonuç olarak ligin en az gol yiyen takımı Fenerbahçe’nin ağlarını 4 kez havalandıran ve 3 puana uzanan Antalyaspor’u kutluyorum. Hiç şüphesiz ki Sarı-Lacivertliler’in bu maçtan çıkaracağı çok ders var...

06 Şubat 2016, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Timsah Arena cehennem olur‘’

Dün Bursa’da yeni stada yakışır bir futbol ziyafeti vardı. Bir kere sonucu bir kenara koyup iki ekibi de tebrik etmek lazım. Tribündeki ve ekran başındaki futbolsever ne ister? Bol pozisyon ve bol gol. İşte Bursa’da bunların hepsi vardı. Şimdi gereksiz teknik analizler yapıp olumsuzluklardan bahsetmek yerine futbolun güzelliklerini konuşalım. Ben 90 dakikada Premier Lig kokan bir maç izledim.

Sercan herkesi susturdu

Maçın belli parametreleri vardı tabiki. Musa Nizam’ın muhteşem golü ve ardından Cardozo ile farkı ikiyi çıkartan Trabzonspor karşısında müthiş bir geri dönüş yapan Bursaspor’u konuşalım. Hamza Hamzaoğlu Trabzonspor gibi kaliteli bir kadro karşısında cesurca davranıp müthiş bir ofansif 11 sahaya sürdü. Belki 2-0 yenik duruma düştüklerinde eleştiri sesleri yükselmeye başlamıştı ama Sercan sahneye çıktı ve herkesi susturdu. Hamzaoğlu’un görevdeyken Galatasaray’dan gönderdiği isim hocayı kurtaran isim oldu. Oyunda olduğu sürede bir gol bir de penaltı yaptıran ve rakip savunmayı yıpratan Sercan alkışı da haketti. Dün sahada etkili olan ikinci bir Bursalı daha vardı Serdar Aziz. Başarılı stoper iki asit bir gol ve savunmadaki hırsıyla bu maçta Sercan’ı da solladı.

Bir de Batalla gelirse...

Gerçekten Bursaspor bunca kongre telaşına ve yönetim belirsizliğine rağmen devre arasını iyi geçirmiş ve bütün bu gelişmelerden takım olarak kendini iyi soyutlamış. Hamza hoca yeni stadında ilk maçında sahadan zaferle ayrılırken Bursaspor’un çok aradığı iç barışa da büyük bir katkı yaptı bana göre. Timsahlar eğer bu havayı devam ettirirlerse Arena tam bir cehennem olur rakipler için. Bir de bu takıma efsane olmuş taraftarın sevgilisi Batalla geldiğinde tadından doyulmaz bir Bursaspor izleriz. Trabzonspor için söylenecek bir tek şey var; kaleci Onur Kıvrak en çok kurtarış yaptığı maçta 4 gol yiyorsa bu takımın savunması fazlasıyla sorgulanması gerekir diyerek noktayı koyalım...

18 Ocak 2016, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Önce Bursa demeli‘’

Hamza Hamzaoğlu basın toplantısında sorulan sorulara cevap verirken eksen Galatasaray’dı. Tabii ki, 3 kupalı bir takımdan sansasyonel bir ayrılış yaşadıktan sonra ağzından çıkan her cümlenin yankı bulması normaldi. Ancak hocanın daha basın toplantısına başlarken ‘istediğiniz her soruyu sorabilirsiniz’ demesi doğal olarak böyle bir eksen kaymasına neden oldu. Doğal olarak Bursaspor teknik direktörünün çok da çalkantılı günler yaşayan kulübüyle ilgili ağırlıkta bir basın toplantısı olması gerekirdi ama olmadı. Belki de Hamza hoca bunu bilinçli olarak yapmış olabilir, çünkü ayrıldıktan sonra arkasından o kadar ağır eleştiriler yapıldı ki dolmuştu. Zaten Galatasaray yönetimi konuştuğu için söylemleri nedeniyle yolları ayırmıştı ve Hamzaoğlu kaldığı yerden devam ediyor Bursaspor’da da. Çünkü Galatasaray’da başarılı olduğunu -ki başarılı- bunları haketmediğini düşünüyordu. Bence basın toplantısının böyle geçmesini Hamza hoca istedi ve mesajlarını verdi. Burada kişisel fikrimi de söylemek gerekirse bu söylemleri daha sonraya bırakıp önce Bursaspor demeliydi. Çünkü bir önceki teknik direktör Şenol Güneş ile aradaki soğukluğun ana sebeplerinden biri Güneş’in Trabzonsporluluktan kopamamasıydı. Mesaj vermek istediği en güzel cevabı başarılı bir Bursaspor performansıyla vermek en doğrusu olur...

08 Ocak 2016, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI