‘’Sıcakta bu kadar!‘’
Süper Lig’e doğru yine yeni bir sezon için yola çıktık. Geçen sezon belki de yıllardır ilk defa sürpriz yaşamadık ve 3 favori takım Süper Lig’e çıktı. Bu sezon adaylar çok görünüyor. Baksanıza yeni transferler göz kamaştırıcı ancak ilk hafta sonuçları ‘isimleri alanlar değil, takım olanlar’ın başarılı olacağını gösterdi.
Hakemler böyle devam!
İlk hafta belki de uzun yıllar rastlayamayağımız bir Altınordu- Samsunspor maçı izledik. Bu maçta Samsunspor lehine verilen 3 penaltı liglerimizde pek de alışık olduğumuz
bir durum değil. ‘Penaltılar doğru muydu?’ derseniz evet doğruydu. Bunun için yazıyorum. Umarım bütün sezon boyunca hakemlerimiz maçın skoru ne olursa olsun inandıkları
düdükleri çalarlar. Yani ortamdan etkilenmeden, ambiansa bakmadan kararlı tutumlarını göstermeliler.
Karabük kararlı
Öte yandan Süper Lig’den bu sezon düşen Karabükspor çıkmaya kararlı olduğunu kurduğu zengin kadroyla gösterdi. Ancak aynı Karabük, Giresun deplasmanında 3-0 öne geçtiği maçta biraz rehavete kapılınca elindeki galibiyeti kaçırıyordu.
Göz Göz son anda...
İzmir’in Göztepe’si saha yokluğundan Bursa’da oynadı ve bunun da bir anlamda bedelini ödedi. Elazığspor karşısında favori olduğu maçta Göztepe bir puanı son dakikada
kurtardı. Tabii ki Göztepe gibi flaş transferler yapan takımın en büyük sorunu rakiplerin iyi motive olması. O nedenle bu ligde başarılı olmak isteniyorsa her maçta bu gerçeği
bilmelerinde fayda var diye düşünüyorum.
Son vuruşlar kazandı
Adana Demirspor evinde Karşıyaka’yı yenerken kaleci farkının ya da bir kalecinin ne kadar önemli olduğu gerçeğini ispatladı bir kez daha. Oğuz Dağlaroğlu takımı adına öyle kritik kurtarışlar yaptı ki Karşıyaka’nın en azından bir puan umutlarını 5 Ocak Stadı’na gömdü. Özetle ilk hafta hava sıcaklıklarını ve gece maçlarını yan yana koyarsak iyi futbol fazla izleyemedik. Son vuruşlarda becerili olanlar kazandı, savunmaları kötü olanlar da kaybetti.
‘’Trabzonspor zoru başardı‘’
Trabzonspor, geçen sezon bir adım önünde bitirdiği rakibi Bursaspor’u ağırladı. Aslında iki kulüp de iki ekip de sezona farklı farklı da olsa sorunlu başladılar. Trabzonspor’un Avrupa Kupaları’na erken vedası ve teknik kadronun değişmesi kısmi krizler yarattı Karadeniz ekibinde... Açıkçası Trabzonspor, çok da huzurlu değildi bu maça gelene kadar. Bursaspor ise transferin en çok oyuncu satan takımı... Bir taraftan kaybetttiler bir taraftan da kasalarını doldurdular. Burada en zor iş böyle bir ortamda futbolcu sirkülasyonu içinde takımı sezona hazırlayan Ertuğrul Sağlam’ındı. Düşünün ki bu maç bile çıkarken Bakambu’nun ilk 11 de olması planlanıyordu ama Fransız çıkmayınca perşembe günü takıma katılan kiralık Sercan bir anda kendini sahada buldu.
Cardozo topla buluşamadıyarı Bursaspor’un istediği gibi geçti. Yeşil-Beyazlılar, herşeye rağmen sakin oynadılar. Akıllı paslarla olgun ataklar geliştirdiler ve bir topları direkten dönmese belki de 1-0 önde soyunma odasına gidebilirlerdi. Trabzonspor’da Şota, bu şartlarda sürebileceği en iyi 11’i çıkarmıştı. Ancak onların da sorunu en uçta topu Cardozo’ya ulaştırmamaktı. Mbia’nın şutu haricinde tribünler heyecanlandıran bir aktivasyona yoktu evsahibi adına.
Öncelik skordu
Şota, ikinci yarıya statik oynayan Cardozo’nun yerine N’dyoe ile başlayınca Trabzonspor hücum hattı da daha rahatsız edici oldu. Gol belki karambolden geldi ancak ilk yarıya oranla baskı yiyen bir Bursaspor izledik. Sağlam’ın işi kolay değil; yepyeni ve son anda bir araya gelen oyuncuların koordinasyon sorunu yaşamaları normaldi ki maç içinde bunu gördük. Timsah, bu oyunla en azından 3 değil ama bir puanı alabilirdi. Ön bölgede yeteri kadar çoğalamadılar ve Erkan’ın arkası dönük topuk golüyle sezona puansız başladılar. Trabzonspor için öncelik iyi futboldan çok skordu. Nitekim iyi mücadele ettiler ve zorlu bir rakipten 3 puanı almayı başardılar.
‘’Fener, cezayı keser‘’
Kadıköy’de ilk yarı golsüz biter derken Fenerbahçe adeta şok gollerle soyunma odasına gitti. Maç öncesi böyle bir Eskişehirspor bekliyorduk açıkcası. Transfer rekortmeni bir ekip karşısında Skibbe’nin orta alanı çok adamla tutup bol pas ile Fener-bahçe’nin tempo yapmasını önleme planı 45 dakika tuttu.
Ancak 3 dakikalık uzatmayı hesaplamamıştı konuk ekip. Fenerbahçe gibi kadro olarak çok yetenekli ve kaliteli bir takım karşısında asla disiplinsizlik yapamazsınız. Orta alanda Lawal tribüne oynamaya başlayıp kritik top kayıpları yapınca, eksik yakalanan rakibi karşısında Fenerbahçe de istediği hızlı hücumlarla cezayı kesti.
Oysa Skibbe, kalecisi Ali Şaşal’ı da oyuna sokarak orta alanda kaleye geri paslarla top çevirmeyi denedi. Sadece tek forvet Gekas’ı bırakıp savunma ve orta alanı yakın oynatarak Fenerbahçe’yi hem ortadan hem de kanatlardan büyük ölçüde durdurdu; yani taktik tutmuştu. Ama rakip Fenerbahçe ve asla havaya girmeyeceksiniz. Nitekim biraz oyundan düşüş, biraz orta alanda topu ayağında tutma isteği ve baskı ile kapılan top sonrası 2-0 soyunma odasına giren bir evsahibi izledik.
İkinci yarı Skibbe iki değişiklik yaptı ama çıkması gereken isim Lawal’ken Onur’u alması hataydı. İkinci yarı beklenti Fenerbahçe’nin farkı artırmasıydı. Üstelik rakip 59’da 10 kişi kaldı ama Vitor Periara perşembe günü Yunanistan’da oynayacağı maçı düşünmüş olsa gerek skora razı bir taktikle oynattı takımını. Daha ilk maçta ahkam kesmek haksızlık olur naçizane fikrim Mehmet Topal da, Alper de kadroda varsa bu takımın 11’inde rahatlıkla oynarlar. İki isim de yabancı serbestliğinin kurbanı olmuşlar gibi geldi bana... Eskişehirspor için yenilenmiş kadroyla Kadıköy’de bu skor iyi bir sonuç, üstelik 10 kişi ve ilk yarıda yenilen 2 golle mağlup oldular, zamana ihtiyaçları var...
‘’İstanbul'da ofansa kuvvet‘’
Başakşehir, Avrupa’daki ilk sınavında Alkmaar karşısında oyuna rahat başladı. Aslında ev sahibi ekibin genel oyun stratejisi erken bir baskı ile rakibi demoralize edip pozisyon bulmaktı. Bizim dikkat etmemiz gereken ise hızlı hücumlara fırsat vermemekti. Ta m oyun kontrolümüzdeyken yediğimiz bir hızlı hücumda rakibi kaçırınca hem kırmızı kart gördük hem de penaltı oldu ve yenik duruma düştük. Hesap etmediğmiz bir oyun başlangıcıydı bu tablo.
Hamle gecikti
10 kişiyle en azından bu skoru koruyup ikinci maça şansımızı bırakmak istiyorduk. Abdullah Avcı ileride tek forvet Sokol’u bırakıp rakibinin tempo yapmasını önlemek istedi. İkinci yarıda ra kibin ilk maçta işi bitirme ve farkı artırma çabalarına karşı koymak zorundaydık. İlk 15 dakikasında baskı yedik ve bir türlü istediğimiz oyunu kuramadık. Alkmaar bol pas yapıp set oynayarak sabırla organize ataklar denedi. Başakşehir her şeye rağmen iyi savunma yaptı. Avcı’dan bu dakikalarda bir oyuncu hamlesi bekledik. Çünkü Visca ve Doka gibi ofansif isimlerin savunmaya yardımı yeterli olmadı, zor duruma düştük ve kalemizde 2. golü gördük.
Haftaya daha farklı
66’da Emre girdi. ‘Belki biraz rakibin temposunu düşürebiliriz’ hamlesiydi bu değişiklik. Dün, evdeki hesap çarşıya uymadı. Maçın başında eksik kalmamız Avcı’nın planlarını alt üst etti. Haftaya İstanbul’da bol risk alarak tüm ofansif gücümüzü kullanarak turu zorlayacağız, başka çaremiz yok.
‘’Mutlu aile!‘’
Futbol Federasyonu seçimleri Ankara’da yapıldı. Tek aday ile girilen seçimin kazananı Yıldırım Demirören oldu. Gönül isterdi ki, bu seçime başka adaylar da katılsın ve daha demokratik, daha çoğulcu bir yönetim oluşsun. Ancak sistemin buna izin vermediğini gördük. 60 ıslak imza şartı yüzünden adaylık mevcut başkan Yıldırım Demirören’e kaldı.
Sistem değişmeli
Tabii ki bu sistemi Yıldırım Demirören getirmedi, geçmişten gelen bir sistemin devamıydı. Oysa 60 ıslak imzayı getirdikten sonra başka adaylar da geride kalan delegelerin imzalarıyla aday olabilmeliydi. Böyle olsa bana göre daha şık bir seçim olur ve kazanan da daha huzurlu olurdu. O nedenle bu seçim geride kaldı ama sistem mutlaka revize edilmeli, tüzük değiştirilmeli.
Herkeste baskı vardı
Gerçekten seçim öncesi birçok kulüp başkanında ve delegede bir baskı vardı. Bu her iki taraf için de geçerliydi. Yani benim gördüğüm, birçok başkanla ve yöneticiyle konuşmalarımdan çıkardığım; veryansın ediyorlar, dertliler. Ama sonuca bakarsak herkesin memnun ve mutlu olduğunu gördük.
Yalan ya da korku
Bakıyorsunuz; ‘Türk futbolu 4. torbaya düştü, tribünlerde seyirci kalmadı, şampiyona kupa bile vermeye gitmeyen ya da gidemeyen bir başkan var’ diye şikayet eden bir futbol ailesinin içindeyiz. Ben tarafsız bir gazeteci olarak, ortaya çıkan bu sonuca baktığımda diyorum ki; ya ortada bir yalan var ya da korku. Şu bir gerçek ki herkes memnun ve mutlu her şeyden.
3 Temmuz bitti!
En başta Trabzonspor Yönetimi mutlu, hayırlısıyla 3 Temmuz da bitti. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş mutlu, kupada finale kalamayan Sivasspor mutlu, kupa finalinde kaybeden Bursaspor mutlu... Anadolu kulüpleri 240 ıslak imza ile olağanüstü bir destek vererek, büyük bir güvenoyu vererek mutlu olduklarını kanıtladılar. Fazla söze gerek yok; bir seçim bitti, artık önümüzdeki maçlara bakacağız. Yeni sezonda beklentimiz sadece futbolun konuşulduğu bir dönem olması. Başkan ve yönetiminine başarılar diliyorum.
‘’Gururumuz oldular‘’
Berlin’de erken gelen Rakitic’in golü tempoyu da heyecanı da düşürdü. Cüneyt Çakır açısından bir şanstı. Finalde bizi temsil eden Çakır’a İtalyanlar yakın markaj denediler ama başarılı olamadılar.
Gerçekten Barcelona’nın orta alandaki baskısı-gücü, Juventus’u çaresiz bıraktı ve bol bol faul yaptılar. Bu faulleri de Cüneyt Çakır affetmedi. Cüneyt Çakır için bir tek 35’te Juventus hücumunda Mascherano’nun ceza alanına girme çabasında maruz kaldığı faule ‘devam’ kararı vermesi tek kusuruydu diyebiliriz ilk yarıda. İkinci yarı Juventus golü bulup beraberliği yakalayınca maça da tempo geldi. Barcelona golü yedikten sonra futbol olarak oyundan düştü ve Juve etkili ataklar yaptı. Ancak Messi baktı maç sıkıntıda, sazı eline aldı ve Suarez ile tekrar öne geçen taraf Barcelona oldu. Çakır tüm saha içi baskıya rağmen soğukkanlıydı.
Özellikle Neymar’ın attğı 3. golü yardımcısı Hüseyin Göçek’in uyarısıyla iptal etmesi itirazlara rağmen doğruydu. Barça’nın kalitesi ise bir başkaydı. 77’de İniesta çıktı, Xavi girdi. Luis Enrique ikisini de alkışlattı. Noktayı ise Neymar’ın golü koydu. Xavi’nin vedası da böyle bir finalde olmalıydı! Güzel bir futbol gecesinde dünyanın iki markası, ünlü yıldızlarıyla finale yakışan bir mücadele gösterdiler. Bu finale de, bizim yıldızlarımız Çakır ve yardımcıları başarılı yönetimleriyle büyük renk katıp, gururumuz oldular.
‘’Final‘’
Her iki takım da maça kontrollü başlayacak. Teknik direktörler ilk kozlarını ikinci yarının hemen ortalarında yapacaktır. Antalya da Samsun da buralara kesinlikle hak ederek geldiler. Samsunspor savunmada zayıf, Antalyaspor ise hücumda... Her anlamda tansiyonu yüksek bir maç bizi bekliyor.
Play-Off’lar bu mevsimin vazgeçilmezidir her zaman. Kulüpler, kentler hatta bütün Türkiye futbolun finalini yapar. PTT 1. Lig’de her zaman söylediğimiz bir şey vardır; ‘Bu lig sürprizler ligidir’ diye. Ancak bu sezon bu söylem için geçerli olmadı. İlk ikideki takımlar sezon başı favorimizlerdendi ve çıktılar. Bugün Play-Off’ta final oynayan takımlara baktığımızda asla sürpriz değil. Antalyaspor, Süper Lig’den geçen sezon düşmüş ve yeniden çıkmak için yeni sezona başlamış bir takım. Samsunspor ise geçen sezon Play-Off finalinde Süper Lig şansını kaçırmıştı, yani tecrübeliler artık...
İstatistikler önemli değil
Kadrolar, analizler, istatistikler dahil her şeyi masaya yatırsanız da bana göre bu maç için geçersiz. Çünkü ne puan maçı, ne de iki ayaklı bir karşılaşma. Sadece tek maç ve futbolcular kendi kaderlerini kendileri belirleyecek. Belki 90, belki 120, belki de penaltılarla Süper Lig’e çıkacak takım belli olacak.
Kontrollü olacak
Ben bu maçta fazlasıyla kontrollü bir futbol bekliyorum her iki takımdan. İki teknik adam da özellikle ilk yarıda risk almadan, kontrollü bir futbolu tercih edecek ve ikinci yarıda hamlelerini yapacaklardır. Hücumsal anlamda önemli silahlara sahipler. Uzun süredir durgun olan Lamine Diarra, ‘acaba bu maça mı kendini sakladı?’ diye düşünmeden geçemedim. Emrah Başsan, Gökhan Karadeniz, Ahmet Aras, İsmail Berk hepsi golcü. Orta alanda dinamolar var Antalyaspor’da... Erman Kılıç gibi bir tecrübe de yanlarında. Savunma hattının da oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim, bir tek kaleci Ozan’ın final heyecanı olabilir mi soru işareti...
Samsunspor’a gelince...
Ofoedu ve M’Billa’ya dikkat
Rakip kadar iyi savunmaya sahip değiller ama kalede tecrübeli Soner bir fark. Orta alan mücadeleci ve Mustafa Sevgi duran topların müthiş ismi... Taha ve Musa Aydın, Erhan Altın’ın vazgeçilmezleri. Ama bu maça damga vuracak iki isim ileride Ofoedu ve Mbilla olacaktır. ‘Peki ne olur bu maçın sonucu?’ sorusunun cevabına gelince; atan ile tutanı iyi olan ve gününde olan kesinlikle kazanacaktır. Sürpriz bir skorun çıkması çok zor. Yani final pasları ve son vuruşlardaki beceri oranı takımlarını kaderini belirler. İki takımın kontratağa fazlasıyla çıkacağı bir maç olacaktır.
‘’Çifte kupa alkışlanır‘’
Maç öncesi çok konuşulan iki takımın da savunma zafiyetleri maç sırasında kimseyi yanıltmadı. Gerçekten kupa finaline ev sahibi olarak çıkan Bursaspor’da sezon başına döndüğünüzde şimdi oynayan 4’lüden 3’ü yoktu. Galatasaray’da ise en büyük eksik kaleci Muslera’nın olmayışıydı. İki ekibin de sadece hücum düşünmeleri, oyunun savunma kısımını unutmaları bol pozisyonlu, bol gollü bir maç getirdi. İlk 15 dakikada 4 net gol pozisyonu yakalayan Bursaspor bunları cömertçe harcadı. Tribündekiler, “Maçın sonunda bunları çok arar” dedi adeta. Dün gece Bursaspor, Galatasaray’dan hücum yediklerinde tel tel döküldü, inanılmaz goller kaçtı, atılan gollerin yanısıra. Galatasaray şampiyon olmanın rahatlığıyla çok hata yapmasına rağmen panik yapmadı. Bursaspor ise kazanıp hem kupayı müzesine götürmek hem de Avrupa cezasını sildirmek hedefiyle bir baskı altında oynadı. Belki de bu baskı final vuruşlarındaki başarısızlıkta etkendi. Çünkü bu takım finale gelirken Fenerbahçe karşısında hem de dış sahada üzerinde baskı olmayınca neler yapabileceğini kanıtlamıştı.
Damga vurdular
Bursa’da bir tarafta Süper lig şampiyonu bir tarafta da gönüllerin şampiyonu vardı. Birisi kazanıp kupayı alcaktı ve final vuruşlarında daha etkili olan Galatasaray sezonu iki kupayla kapattı, tebrikler. Bursaspor kaybetse de oynadığı güzel futbolla damgasını vurdu lige. Büyük bir tebrik de Şenol hoca ve öğrencilerine...