‘’Doğru hamleler yapınca‘’
Süper Lig’in 21 golle en çok gol atan takımı koca 45 dakikada sadece Emenike’nin bir şutu ve Civelli’nin hatalı geri pasıyla pozisyon üretti. Bursaspor ise gol hariç iki net pozisyon buldu. Kısa ve çabuk oyuncularını iyi kullanan tek pasları iyi yapan Bursaspor ilk yarının tartışılmaz hakimiydi. İlk yarıya damgasını vuran isimse sol kanatta Mehmet Topuz’a zor anlar yaşatan ve bir de gol atan Ferhat Kiraz’dı.
İkinci yarıda oyunda denge vardı. Fenerbahçe önce rakibini denedi ama açamayacağını anladı. Ersun Yanal iki değişikliği de aynı anda yaptı. Mehmet Topal ve Baroni çıktı yerlerine Emre Belözoğlu ile Webo girdi. Bence puan veya puanlar almak için doğru bir değişiklikti. Webo girer girmez skoru eşitledi. Ne Sow ne de Emenike Webo’nun takıma yaptığı katkıyı yapamaz. Golcü kaliteleri olabilir ama Webo takım oyuncusudur ve takıma hayat verir.
Tabii ki goller eşitlenince iki takım da 3 puanı isteyince zevkli bir maç izledik. Oyuna baktığınızda 70’ten sonra biraz fizik gücüne kaldı karşılaşma. Yani ayakta kalan tempoyu sürdürebilen 3 puana sahip olacaktı. Nitekim Fenerbahçe çok koşan çok pres yapıp yorulan Bursaspor karşısında tempoyu yükselten taraftı. İki korner golü aslında yorgunluğun eseriydi. Futbol böyle bir oyun. Kötü de oynasanız yıldızlarınız sizi galibiyete taşıyor.
Bursaspor belki de bu sezonki en iyi futbolunu oynadı ama iki duran toptan kaybetmek üzereyken Batalla sahne aldı. Ancak Fener son kozunu daha kullanmamıştı. Artık maç bitti derken kazanılan serbest atışta eski bir Bursasporlu Egemen, Fenerbahçe’ye altın değerinde 3 puan getirdi.
‘’Ordu o sezonki gibi‘’
PTT 1. Lig’de sezon sezon iniş-çıkışların yaşandığı, bu ligin bazen çok ön planda kimi dönem de göz ardında kaldığı kesin. Bu sezonki tablo ise giderek heyecanlı bir hal alıyor. Bunda üst sıralara oynayan takımların kararlılığı ve istikrarı, kentlerin ekiplerine sahip çıkması gibi durumlar önemli rol oynuyor. Örneğin haftanın galiplerinden Orduspor... Süper Lig’den düşen takımların sıkıntısını yaşamadılar, Süper Lig’e çıktıkları sezonki performanslarını tekrarlıyorlar. Bu heyecanı sıcak tutmak adına yaptıkları kıymetli. Deplasmanda deplasman takımı gibi oynuyor, iç sahada keyfi katlıyorlar. Özellikle savunma anlamında ders verici işler yapıyorlar. Denizli’de zor da olsa kazanmaları, direnç ve ısrarlarının eseri.
Dramatik bir maç
1461 Trabzon-Ankaraspor maçı dramatikti. Kadir Özcan’ın vefatı takımı çok fazla etkilemişti. Ancak hocalarının mirasını daha iyi noktalara taşımak için iyi işler yaptılar ve Ankaraspor gibi ligi domine eden bir ekibe ezilmediler, hatta 3 puana yakın anlar bile yaşadılar. Sonuçta golsüz eşitlikle bitti maç ama Başkent ekibinin bunu büyük kayıp olarak gördüğünü sanmıyorum. 1461 belki geçen sezondan uzakta ama alt sıraların ekibi olmayacağını kanıtladı. Zirve ortağı Balıkesir de istediğini alanlardandı. Buca’yı ilk ve ikinci yarı sonunda buldukları gollerle yenip farkın açılmasına izin vermediler.
Urfa için yetmez
Ordu için söylediğimizin tersi Buca için geçerli. Ligin en çok gol yiyen 2. takımı olmaları, onları skor ürettikleri maçları bile kazanmaktan alıkoyuyor. Ordu gibi Süper Lig’den gelen İstanbul Belediye haftanın en rahat kazananlarından biri oldu. Bu yarışa hazır olmadan 1. Lig’e yükselen Kahramanmaraş’ın tek şansı küme düşme hattındaki ekiplerin de kendileri kadar sıkıntılı olması. Tavşanlı-Manisa maçı ise haftanın gol yükünü çekti, 6 gol çıktı. Ancak 1’er puanın 2 takımı da sevindirmediği kesin. Tıpkı Bolu-Adana beraberliğinde olduğu gibi. Geçen hafta dışarıda kazanan Bolu kendi geleneğini sürdürüp yine evinde takıldı. Adana da 3 puan fırsatı kaçırıp tırmanma fırsatından oldu. Yükseliş trendindeki Karşıyaka’nın formu sürerse, onları kısa sürede üst sıralara ortak görebiliriz. 2 hafta sonra kazanan Şanlıurfa’nın galibiyeti onları ilk 6’da tuttu. Fakat kadro kalitesi hala sahaya yansımış değil. Adana deplasmanından 1 puan alan Mersin ise hala evindeki Denizli yenilgisini telafi etmiş değil.
‘’Fazla şutun faydaları‘’
Üstelik halı gibi de bir saha olunca pozitif düşünmek en doğal hakkımızdı. Ancak bu güzel ortamın ilk yarıda sadece Kasımpaşa’yı iyi motive ettiğini gördük. Belki 2-1’lik skor çekişmeli bir ilk yarı izlediğimiz düşündürtebilir, ama öyle olmadı. Trabzonspor tek golünü tek pozisyonda buldu. Oysa Kasımpaşa alan daralttı topu geniş yelpazede kullanıp oyunu forse etti. İlk 45 dakikada şut atan kanatları kullanan taraf hep ev sahibiydi.
Bol şut atma Kasımpaşa’ya iki gol getirdi. Önce Kerem Şeras, Onur’u hazırlıksız yakaladı ve nefis bir gole imza attı. Sonrasında Scarione önce Onur’u yokladı, topu kornere çeldi başarılı kaleci. Ama Adem klasına yakışır bir golle takımını öne geçirdi. Trabzonspor ise önce savunma sonra hücumu hallederiz düşüncesinde. Ancak her ikisini de halletmiş göremedim, özellikle ilk yarıda. Savunma hattının önünde bildiğimiz Zokora, ama genç Soner’in etkisizliği düşündürücü. Zaten Mustafa Akçay’da 45 dakika dayanabildi Soner’e...
Akçay, Janko hamlesiyle hücumu zenginleştirmek istedi. Aslında bu hamleden beraberliği yakayabilirdi. Ancak kale içinde Sancak, Janko’dan önce davranıp mutlak bir golü önledi. Trabzonspor’un bu tip maçlardan puan çıkarabilmesi için Malouda, Bosingwa gibi oyuncuların daha ön plana çıkması lazım. Kasımpaşa’nın attığı 3. gol sezonun jenerikleri arasına girecek kalitedeydi.
Trabzonspor farkı bire indirdikten sonra puan şansını yakalamıştı. Ancak Aykut Demir’in gördüğü gereksiz kırmızı kartla 10 kişi kalması güçlü rakibi önünde Trebzonspor’u bitirdi. Bence Aykut haklı olsa hakemin verdiği bir karara bu kadar tepki göstermemeliydi. Çünkü Aykut’un bu hareketinin bedeli takımı adına ağır oldu. Aykut’tan sonra 3’lü savunmaya dönen Trabzonspor teslim olmadı, ama gücü buraya kadardı. Kasımpaşa aldığı 3 puanla 2. sıraya çıkıp zirvenin ortağı oldu.
‘’10 numara‘’
Arena'da 10 numara bir ilk yarı izledik. Galatasaray, Kopenhag karşısında 10. dakikada Melo ile golü bulunca çok rahatladı. Böyle karşılaşmalarda erken gol çok önemlidir. Çünkü evinizde oynuyorsunz ve favorisiniz. Rakip ister istemez baskı yapacağınızı bildiği için sizin direncinizi kırmak ister. O nedenle Melo'nun golü zamanlama olarak müthişti. Zaten ilk 45 dakikada Danimarka ekibi sahada yoktu.
Galatasaray maça iyi motive olmuştu. Mancini Dany'i Riera'ya tercih ederken Sağ kanatta Bruma'yı oynattı. Dany'in oynadığı sağ savunma ve önünde Burak Yılmaz etkili olamadılar. Ama sağ kanatta Ebuoe ve Bruma atılan 3 golde de vardı. Ebuoe attırdığı iki golle 45 dakikada maça damgasını vurdu. Sneijder geldiği günden beri konuşuluyor. Ama böyle bir üst kumaşa sahipseniz kıymetini bilip oynatmaya bakmalısınız. Biz napıyoruz böyle bir değeri yerden yere vuruyoruz. Ajax, Real Madrid ve İnter formalarını giymesi bile yetmiyor bize.
Neyse ilk yarıya dönersek herşeyiyle üst düzey bir takım gibi oynadık ve soyunma odasına 3-0 gibi net bir skorla girdik.
İkinci yarıda ilk yarıdaki skorun rahatlığı vardı. Galatasaray çok uzun süredir böyle bir skora yakalamıştı. Hemde şampiyonlar liginde ilk oynadığın maçta 6 gollü bir yenilgi aldıktan sonra çıktığın maçta ister istemez kafalarda bir sürü soru işareti olur maç öncesi. İşte dün gece Galatasaray ilk 45 dakikadaki etkili oyunuyla bütün soru işaretlerini ortadan kaldırdı. Dün gece Galatasaray takım olarak istekliydi ve ne yaptığını biliyordu.
Böyle güzel bir akşamda bir çift sözüm Burak Yılmaz'a olacak. Sahada koştu çabaladı, ama artık bu tecrübede, bu düzeyde bir oyuncunun koordinasyonu çok daha iyi olmalı. Çünkü futbol kolektif bir oyun ve koordinasyon düzeyi çok iyi olmak zorunda Burak Yılmaz'ın.
Galibiyeti abartmadan ikinci maçı nasıl kazanırız bunun planlarını yapmalı Galatasaray. Ayağımıza gelen çok ciddi bir ikincilik şansı var ortada. Danimarka'da unutmayalım hiç de kolay bir maç beklemiyor bizi. Ama şu bir gerçek ki, kalibre olarak Kopenhag'dan üstün bir takımız ve orada da kazanabilecek gücümüz var. Yeter ki, haddimizi bilerek oynayalım. Mancini'nin rakibi iyi analiz ettiği ortada. Yalnız İtalyan hoca uzun süre aynı 11'i sahada tuttu, değişiklik yapmadı, anlayamadım. Belki ritmini yakalamış takımı bozmak istemedi, ama takımında özellikle 60'tan sonra yorgunluk göze çarptı.
Tam biz bu eleştiriyi yazarken, Mancini sürpriz değişiklik yaptı ve gecenin yıldızlarından Melo'yu alıp Ceyhun'u soktu 76 dakikada.
Maçın özeti önemli olan öncelik kazanmaktı, sonra da farka kaşmak. Maç öncesi 3-1 olsa ne derseniz sorusuna herkes süper derdi. Ama skor ilk yarıda 3-0 olunca tabii ki, ikinci yarıda fark beklentisi yükseldi. Aslında Burak biraz becerikli olsa fark da yükselirdi.
Sonuç olarak şampiyonlar liginde yola devam etmek için güzel bir skorla geceyi bitirdik tebrikler Galatasaray...
‘’Elveda Kadir Özcan‘’
Hani sözün bittiği tükendiği anlar vardır. Gerçekten Kadir Özcan’ın vefat haberini aldığım zaman, aynen o duyguyu hissettim. O, Türk futbolunun ulu bir çınarıydı... Futbolda ‘Anadolu Devrimi’ni gerçekleştiren efsane Trabzonspor kadrosunun, savunmadaki belkemiğiydi. Bu hafta Buca’da futbolcuları ona güzel futbolla, bir ‘veda sürprizi’ yaptılar. Ama bu sürprizden kendisi de dahil, hiçbirimizin haberi yoktu. Ebediyete 3 puanla veda etti, Kadir Özcan...
Uzun yıllar muhabettimiz oldu. Futbolculuğunu da izleme şansı bulanlar arasındayım. Ama daha sonra kader beni gazeteci, onu da teknik direktör olarak bir araya getirdi. Futbolculuğu sonrası çalkantılı, sıkıntılı günlerden sonra sağlığına kavuştu ve Türk futboluna saha kenarından hizmetini sürdürdü.
Takdir-i ilahi
Zaman zaman bizlere serzenişleri oldu. Sitemler ederdi ama hep Karadeniz insanın açık sözlülüğüyle... Gerçekten bomboş bir dünyada yaşıyoruz, birbirimizi kırıyoruz. Sonra kaybettiğimizde de, ahlar vahlar edebiyatı. Allah’tan hocamla güzel bir samimiyetimiz, içten bir dostluğumuz oldu, ne mutlu bana... Şöyle yakın geçmişe dönüp bakıyorum; Tevfik Lav, Nejat Biyediç, Erdoğan Arıca, Arif Peçenek ve son olarak da Kadir Özcan aramızdan ayrıldı. Hepsi de güzel insanlardı ama ‘takdiri ilahi’ demekten başka çaremiz yok. Onlar, bizim kalbimizde tabii ki ‘ölümsüz insanlar’ her zaman saygıyla anılacaklar. Çünkü başarılarıyla, davranışlarıyla, insanlıklarıyla onlar daima örnek oldular. Kadir Hoca’yı, 70’li yıllarda Türk futbolunu yakından takip eden herkes iyi bilir. Hani Şenol, Turgay, Necati, Kadir, Cemil diye başlayan, meşhur ‘Trabzonspor Savunması’nın değişmez oyuncusuydu. Koca bir sezonu kalesinde tek haneli rakamla kapatan, o duvar gibi savunmanın elemanıydı. Trabzon’da Liverpool’u yenerken, üst üste
3 şampiyonluk yaşarken, hep kadroda vardı. Şimdi o savunmadan ikisi yok. Önce sol bek Cemil Usta’yı kaybettik, şimdi de Kadir Özcan’ı.
Hakkını helal et hocam
Allah geride kalan arkadaşlarına uzun ömür versin. Sözü fazla uzatmak istemiyorum. Çünkü böyle günlerde konuşmak, yazmak çok çok zordur. Ama gerçek bir Trabzonlu’ydu Kadir Özcan... Ve 61 plakalı kentinde 61 yaşında aramızdan ayrıldı. Türk futbolunun, Trabzonspor camiasının başı sağolsun, kederli ailesine sabırlar diliyorum. Nur içinde yat hocam, hakkını helal et...
‘’Bursa artık rahat‘’
Ev sahibi Bursaspor son haftalarda toparlansa da istediği ritmi bulmakta zorlanıyor. Kayserispor ise ilk 11’de oynayan isimlerin sakatlıkları nedeniyle forma giyemeyişinin büyük darbesini yedi. Tabii ki kötü sonuçlar yılların başkanı Recep Mamur’un istifasını getirdi. Açıkçası maça çıkmadan önce iki takımın da tadı yoktu.
İlk yarıda kaybetme, gol yeme korkusu özellikle Kayserispor’u kontrollü ve savunma ağırlıklı futbola itti. Bursaspor ise Belluschi ve Batalla ile etkili olmaya çalıştı. Bu ikiliye Kazım da çabalarıyla katkıda bulundu. Zaten tribünleri heyecanlandıran pozisyonlar bu isimlerden geldi. Ama Kayserispor rakibine oranla az ama etkili pozisyonlar buldu. Birinde Bursaspor kalecisi Frey, diğerinde de Ferhat konuk ekibin gol atmasına engel olan isimlerdi. İkinci yarıda takımların 3 puan isteği karşılaşmayı zevkli hale getirdi. İkinci yarıda Kayserispor, Simiç ve Ömer Bayram ile gole çok yaklaştı. Bursaspor’da ise Daum, Tuncay ve Enes’i aynı anda oyuna alıp ofansif gücünü iyice yükseltmeyi denedi. Tuncay, Kazım’ın sağ kanattan yaptığı ortaya uygun durumda olmasına rağmen kötü bir vuruş yaptı.
Bursaspor adına olumlu söylenecek söz, savunma yapmasını öğrendiler ve bu kurgu oturdu. Daum’un şimdi hücumda daha etkili olan bir takım yaratması lazım. Kayserispor için bu şartlarda fazla eleştiri yapmamız haksızlık olur. Artık herkesin bir puana razı olduğu düşünülürken, Batalla sahneye çıktı. Çok konuşulacak bir gol oldu. Çünkü gol sırasında Kayserisporlu bir futbolcu faul nedeniyle ceza alanı içinde yerde yatıyordu. Maçın hakemi Ali Palabıyık yerde oyuncu olmasına rağmen ‘devam’ dedi ve Batalla da takımını öne geçirdi. Son sözü ise genç Enes söyledi ve Bursaspor 3 puanı uzatmalarda attığı 2 golle aldı.
‘’Patinaj yapan milli takım!‘’
Hollanda hepimizin malumu üst kalitede bir ekip ve çokta rahatlar Brezilya’ya gitmeyi garantilemiş hedefleri grupta birinci sırada olmak için mücadale ettiler. Aslında iyi motive olduk ama tipik bir Roben golüyle yenik duruma düştük. Böyle maçlarda sabır futbolu önplana çıkar. Ama hiçte hesabınızda olmayan bir gol yerseniz ister istemez demoralize olursunuz. Yinede oyunun 20. dakikasından sonra devre bitimine kadar istediğimiz baskıyı kurduk ve aradığımız pozisyonları da bulduk ama golü bulamadık maalesef. Tabii ki bu tür kader maçlarında sahneye çıkması gereken oyuncularımız olmalı. Bunların başında da Arda geliyor tabii ki. Ancak İspanya’da harikalar yaratan yıldızımızın milli takımda doğru dürüst maçı yok. Çünkü bu tür oyunlarda güçlü rakipler karşısında dengeyi bozabilmek için adam eksilten asist yapan gol atan isimleriniz olmalı. Dün gece mücadele vardı ama hücumda ekstra yapan, sürpriz yapan bir ismi göremedik.
2. yarıya hızlı başladık ve önce beraberlik sonrada ikinci golü bulma umuduyla. Ancak 46’da gelen Sneijder golüyle yıkıldık adeta. Fatih Terim işlerin kötü gittiği dakikalarda Olcan ve Burak Yılmaz’ın yerine Gökhan Töre ile Olcay’ı alıp riski yükseltti. Oyunun 71. dakikasında Hollanda’ya karşı 11. kornerimizi kullandık. Bu istatistik hiçte kötü bir istatistik değildi ama önemli olan efektif olabilmek. Gerçeği söylemek gerekirse bu maç öncesi Play-Off’a daha yakın olan taraf Romanya’ydı. Dün gecede de Hollanda’nın farkı kalitesiydi ve kaybettik. Biz bu turnuvaya Avcı ile başladık ve Terim’le bitirdik. Bu saatten sonra ah vah edebiyatı yapma yerine elimiz çabuk tutup
‘’Süper 'bir lig'‘’
PTT 1. Lig’de bir haftayı daha geride bıraktık. Bu hafta deplasman takımları açısından oldukça verimliydi. Şöyle maç maç bakalım isterseniz; İstanbul’da ev sahibi, Karşıyaka önünde çok iyi oynamadı ama kazandı. Nasıl kazandığı maç sonrası konuşan Büyükşehir’in hocası Cihat Arslan’ın sözlerinde saklı. Cihat hoca, “İyi oynamadık. Kalitemizle kazandık” dedi. Karşıyaka önünde iki kez yenik duruma düşmelerine rağmen 24 kişilik kadro zenginliğinin meyvesiydi bu 3 puan.
Leoparlar’a yan bakılmıyor!
Bolu’da gülen konuk ekipti. Ankaraspor 3 puan serisini çok iyi oynamasa da sürdürmeyi başardı. Boluspor için işler iyi gitmiyor. Yarenler bir türlü istedikleri havayı bulamadılar. Tabii ki; en büyük sıkıntıları forvet hattındaki yetersizlik. PTT 1. Lig’in en az gol atan takımlarından biri olan Bolu, bu maçta 2 gol atsa da kalesinde 3 gol görünce haftayı puansız kapattı. Ankaraspor ise Osman Özköylü’nün güvendiği isimlerle galibiyete gitti. Her aldığı takımda ‘olmazsa olmazı’ olan Göksu Bolu’da yine skoru tayin eden golü atıp takımını Başkent’e mutlu döndürdü.
Ordu’nun affı yok
Orduspor ise içeride kaybettiği Büyükşehir maçının travmasını Tavşanlı’da sildi. Karadeniz ekibi tek golle evine mutlu döndü. Tavşanlı ise bu ligin dirençli bir takımı ama bir türlü skora yansıtamıyor bunu. Kahramanmaraş’ta başkan değişikliği hoca değişikliği yaşandı. Ancak işler bir türlü istedikleri gibi gitmiyor. Yılmaz Özlem’in takıma bir hava getirdiği kesin ama Manisaspor karşısında karşılarında Volkan Babacan’ı buldular. Tarzanlar sakatlıktan yeni kurtulan tecrübeli kalecisinin başarılı oyunu ve Bekir’in nefis golüyle kazanıp iddasını ortaya koydu. Adana’da bol gollü ama iki takımın da bir puan razı olduğu bir 90 dakika izledik. Demirspor ilk defa taraftarıyla buluştuğu karşılaşmaya coşkulu başladı.
Demir iyiydi ama...
Sıkıştırılmış 4 golün haricinde oyunun özellikle ikinci yarısında iyi bir Demirspor vardı sahada, ancak 3 puan alamayınca buruk ayrıldı. Buca’ya ise ‘bravo’ diyorum. Teknik direktörü cezalı, başkanı görevinden ayrılmış. Bunca belirsizlik içinde futbolcuları hem sonuç hem de oynadıkları futboldan ötürü kutluyorum....