Arama

Popüler aramalar

‘’Önce Kartal, sonra Es Es‘’

Olcay'ın iki net pozisyondan yaralanamadığı karşılaşmada, devre arası soyunma odasına nefes alarak giden takım yenik olan Eskişehirspor'du. Konuk ekip beklenenin aksine tecrübeli kadrodan beklenmeyecek derecede acemice hareketler yaptı ve paniğe kapıldı. Özellikle ilk 20 dakika da tanınmayacak kadar kötü bir Eskişehirspor ve rakibin üzerine büyük bir iştahla saldıran Beşiktaş izledik. Orta alandaki üstünlük Beşiktaş'ın en büyük gücüydü. Fernandes'in yokluğunda Oğuzhan, Portekizli ustayı aratmayacak kadar etkili oynadı. Eskişehirspor ise orta alanda Alper'in yokluğunu fazalasıyla hissetti. Mehmet Güven uzun süreli maç eksiğini özellikle oyunun büyük bölümünde pas hatalarıyla ve temposuzluğuyula hissettirdi.

İkinci yarıda yine Beşiktaş'ın baskısı vardı. Eskişehirspor'da Erkan ve Kamara'nın fazla top ezmesi, olası hücumları da öldürdü. Tabii ki risk alan, rakibi karşısında çok adamla eksik yakalan Beşiktaş 2-0'ı da yakaladı. Ama Beşiktaş bu dakikadan sonra maçın bittiğini zannetti. Belki takım formsuzdu, kötüydü, zaman zaman kalitesine yakışmayacak bir maç çıkardı Eskişehirspor'da. Ama teknik direktör Ersun Yanal saha kenarında kontrolü kaybetmedi ve doğru hamlelerin karşılığını son 10 dakikada almayı başardı. Önce Mehmet Güven'i alıp, Veysel'i soktu. Sonrasında Akaminko'yu aldı ve Nuhiu'yu oyuna soktu. Taşlar yerine oturunca biri penaltıdan attıkları 2 golle kolay lokma olmadıkların gösterdiler...

Maçın özeti; bu sezon böyle maçları Beşiktaş yaşattı ve yaşatmaya devam edecek. Çünkü takım ruhu ve yapısı böyle bir topluluk Kara Kartallar'ın. Ama şu bir gerçek ki 15 haftalık periyotlarına bakarsak, futbolseverler her Beşiktaş maçından sonuç ne olursa olsun zevkle ayrıldılar. Eskişehirspor için tek söz: Bırakırsan yanarsın...

07 Aralık 2012, Cuma 22:10
YAZININ DEVAMI

‘’Gruptan böyle çıkmamalıydı‘’

Ama Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde devam edecekse bu takımla, bu oyunla asla. Kimse kusura bakmasın herhalde Devler Ligi’nin en kötü takım savunması sahip takım Galatasaray’dır. Bunu bu maç içinde yazmıyorum ligin başından bu yana gerçek ortada. Takımın aşırı bir yan pas ve geriye dönme hastalığı var. Sanırım Fatih Terim, ‘sahaya çıkın böyle oynayın’ demiyordur. Ancak ciddi bir özgüven sorunu yaşayan bir takım olarak kimse inisiyatif almak istemiyor. Düşünün ki, Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkan bir takımın koca 45 dakikada tek poziyonu yok. Buna karşılık Braga gol hariç en az 3 net ve bir çok tehlikeli atak geliştiriyor. Özellikle Galatasaray’ın sol kanadı deyim yerindeyse koridor oldu. Hadi savunma böyleydi, hücumda ne yaptık. Dışarıdan iki takımı tanımayan biri maçı izlese, ‘bu mu 5 gol atan Burak’ der. Artık ne kadar golcü olursanız olun gölge ve pasif etkisiz koşularla bugünkü futbol oynanmıyor. Tek tek isimleri saymayayım bana göre ayakta kalan isim sadece Semih’ti ilk yarıda...

İkinci yarı roller değişti. Oyuncu değişiklikleri ve beraberlik golünü atmamız bir anda havayı değiştirdi. Ancak Cluj’un Manchester’da öne geçmesi bir anda kafaları karıştırdı. Açıkçası kendi göbeğimizi kendimizin kesmesi gerekiyordu. Biraz tempo yaptık, biraz ısıran bir takım olduk ve aradığımız galibiyet golünü de bulduk. Dün gece bizim için kabus bir gece olabilirdi. Neyse ki, korktuğumuz başımıza gelmedi ve kötü bir günümüzde yine Türkiye’ye mutlu dönmeyi başardık.

Gecenin özeti; bu maçtan çıkaracak çok dersimiz var. Bir an evvel gereken takviyeler yapılmalı. Galatasaray böyle gruptan çıkmamalı. Oynayarak ve taraftarının inandığı bir takım olmalı.

06 Aralık 2012, Perşembe 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Adana haftası‘’

İlk yarının son virajında PTT 1.Lig’de tablo iyice karıştı. Bunda sürpriz sonuçların artmasının rolü büyük. Özellikle geride bıraktığımız hafta çok çarpıcı neticeler ortaya çıkardı. Bu periyoda damgasını ise Adana takımları vurdu. Adana Demirspor’un kendi sahasında Kartal’ı mağlup etmesi belki tahmini kolay bir durumdu ama Adanaspor haftanın en flaş işine imza attı. Genel kanı, birçok rakibinin puan kaybettiği haftada Erciyesspor’un kazanıp zirvede iyice rahatlaması yönündeydi. Ancak böyle olmadı. Ev sahibi, karşısında çok dirençli ve 1 değil, 3 puan için gelmiş bir Adanaspor buldu. Turuncu-Beyazlılar’ı ortaya koyduğu futbol ve elde ettiği galibiyet için kutlamak lazım. Çünkü bu 3 puanla Erciyes’in kopup gitmesinin de önüne geçtiler.

Rize’de kriz bitmiyor

Çaykur Rizespor’un halini anlamak gerçekten zor. Her hafta ayaklarına kadar gelen fırsatı kaçırmayı bir alışkanlık haline getirdiler. Evet, bu hafta deplasmanda yenilgi yüzü görmemiş bir Urfa’yı ağırladılar ama sonuçta artık bir ivme yakalamaları gerektiği kesin. Çünkü bu kadar hovardalığa dağlar bile dayanmaz. Bir başka Karadeniz ekibi 1461 Trabzon için de aynı olmasa da ciddi bir avantaj yitirme durumu söz konusu. Göztepe kritik maçı kazanıp yarışa tutunmayı başardı, Trabzon ekibi ise skor üretme problemi tekrarlanınca yenilgiden kurtulamadı.

Bolu bildiğiniz gibi

Sessiz ve derinden gelen Manisa, zor bir deplasmandaydı ama hiç kuşku yok ki en çok Tarzanlar bu hafta kaçırdığı 2 puana yanmıştır. Çünkü bu tip kırılma sınavlarında istediğini alabilen Manisa, bu kez geriye düştüğü 90 dakikanın son 10 dakikasında Kahe ile 1 puana sarıldı. Denizli ise anlık patlamaların takımı durumundan çıkamıyor, bu haliyle zirveye yaklaşması zor. Sıkıntılı hattaki Tavşanlı da Göztepe gibi can havliyle saldırdı, Antep’i tek golle yıktı. Bu görüntü, ligin dibinin de karışacağını gösterdi. Bolu da bildiğiniz gibiydi. Net bir baskı kuramayan, rakibi bunaltamayan bir yapıları var. Şu an için her şeyin bittiğini söylemek mümkün değil ama Yarenler’e gözle görülür bir enerji yüklemesi, heyecan şart. Yoksa bu kadar iddialı ve hatanın telafisinin zor olduğu bir maratonda tutunmaları zor.

Alkışlar Ankaragücü’ne

Bu arada tüm imkansızlıklarına ve hatta umutsuzluklara rağmen Ankaragücü’nün verdiği mücadele her geçen gün biraz daha saygı gerektiriyor. Başkent ekibi kupa yorgunu olmasına rağmen 3 puanı kaçıran taraftı, gençleriyle ışıl ışıldı. Samsun-Buca, Konya-Karşıyaka maçları ise birer kör
dövüşü şeklindeydi, 0-0’lık sonuçlardan da anlaşılacağı gibi.

05 Aralık 2012, Çarşamba 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’İki hata iki gol‘’

Tabiki bu durum Beşiktaş için bir şanstı. Nitekim Beşiktaş’ın beraberlik golü de bu uyumsuzluğun eseriydi.

İlk 45 dakikkada Fernandes’in eksikliğini fazlasıyla hissetti Beşiktaş. Orta alanda Oğuzhan’ın bu işe soyunabulmesi için ciddi bir zamana ihtiyacı var. Tabikii burada Oğuzhan’ı suçlamıyorum. Ancak Oğuzhan’ı bu kadar çabuk sıçratmaya kalkarsak çabuk düşer ve çok erken kaybederiz. Genç yetenek yine de Fernandes’in yanında bir şeyler kaptığnı attğı şık golle gösterdi. Çünkü yokluğundan bahsettiğimiz adıyla sanıyla Fernandes. Portekizli yıldız geçen sezon 9 maçta yer almamış ve takım 18 puan kayıp yaşamış.

Maçın kalitesi düşüktü

Hector Cuper, Beşiktaş gibi çok golcü ve hücum düşünen bir ekip karşısında puan alabilmenin ancak mücadele ile olacağını biliyordu. Maça başlama felesefesi buydu Cuper’in ve rakibin hatasınıdan da Hasan Kabze ile öne geçti. Şu bir gerçek ki Orduspor öne geçmesine rağmen tribünde bize bu takım bu sonucu korur duygusun vermedi. Peki Beşiktaş çok mu iyi oynadı 2 gol atıp öne geçti derseniz, hayır. Atılan iki golde de cidd bir savunma zaafı vardı Orduspor’un.

Dün akşamın özeti kalite olarak çok kötü bir maç izledik. Bu sezon Beşiktaş maçlarından eser yoktu. Kara Kartal Ordu’da oynamadan kazandı diyebiliriz. Orduspor için tehlike çanları çalıyor. Henüz vakti varken devre arası bu takımın ciddi bir takviyeye ihtiyacı olduğu kesin.

02 Aralık 2012, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Adım adım Süper Lig‘’

PTT 1. Lig’de zirvenin sahibi Erciyes istikrarlı bir şekilde yarışı sürdürüyor. Süper Lig’deki Kayseri’nin aksine aynı kentin takımı Erciyes taraftarın yüzünü güldürmeye devam ediyor. Burada Ziya başkan ve teknik direktör Osman Özköylü’ye de bir parantez açmamız lazım. Başkan gerçekten üzerine düşen fedakarlığı maddi manevi yapıyor. Başkanın bu fedakarlığı yıllardır vardı ama bir türlü istenilen başarı gelmiyordu. Osman Özköylü’nün buradaki etkisi çok önemli. Elazığspor’u alt liglerden alıp Süper Lig’e getiren Özköylü, geçen sezon da yerlerde olan Denizlispor’u ayağa kaldırmayı başarmıştı. Şimdi de Erciyes’le Süper Lig için yola çıktı. Süper Lig yarışında Ege temsilcisi Manisa sessiz sedasız 2.’lik koltuğuna oturdu. Rize’yi 2-0’la geçen Ege ekibi 13 haftada tek yenilgisi olan tek takım olarak dikkat çekiyor.

Çaykur Rize’ye neler oluyor!


Peki Rize’de neler oluyor! Şöyle bir geçmişe dönelim isterseniz. 2. Lig, Türk Telekom Lig A, Bank Asya 1. Lig ve şimdi de PTT 1. Lig. Evet bütün bu dönemlere baktığımızda, bu ligle ilgili bir deyim oluşturacağız: Rize sendromu... Bir takımın her sezon lige iyi başlamasının ve ilk yarı biterken düşüşe geçip, zirveden kopmasının en güzel örneği Rize. Karadeniz ekibi kaç sezondur bunu yaşıyor! Taraftar da artık bu olayı kanıksamış ve ‘Bu sezon da bizden bir şey olmaz’ düşüncesi hakim olmuş. Rizespor’un artık bu hastalığa bir çare bulması ve elindeki imkanları çok daha efektif bir hale getirmesi, bunu da sonuca yansıtması gerekli.

Boluspor ayağa kalktı


Boluspor içeride kaybettiklerini dışarıda toplamaya devam ediyor. Şanlıurfa’da yeni teknik direktörü Oğuz Çetin’in de tribünden izlediği Yarenler, evinde iyi sonuçlar alamayan Urfa’yı devirip, önemli bir 3 puan aldı. Oğuz Çetin’in takıma bir hava getireceği kesin. Ama bu ligle ilgili hocaya iyi bir danışman ekibi oluşturulmalı bence. Şanlıurfa ise kaliteli kadrosuna rağmen bir takım olamadı maalesef.

Egeliler’in zirve yürüyüşü


İzmir’de Kaf Kaf ayağına gelen ikincilik şansını tepti. Denizli ile evinde golsüz berabere kalan Karşıyaka ‘haftayı buruk kapattı’ diyebiliriz. Son iki maçından mağlup ayrılan Adana Demir komşu kent Antep’ten 3 puanı alıp yarışa geri dönerken, bir başka Adana takımı Adanaspor evinde Konya’yı 2-1’le geçmeyi başardı. PTT 1. Lig’de sessiz sedasız zirveyi kovalayan bir takım da Buca. Ege derbisinde kötü günler geçiren Göztepe’yi 3-0 gibi net bir skorla geçip, Süper Lig’e dönme planlarını güçlendirirler.

28 Kasım 2012, Çarşamba 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Biraz tempo yapınca...‘’

Bir kere rakibe pozisyon verdiği gibi, rakip kalede pozisyon bulmakta zorlanıyor. İlk 45 dakikada Şampiyonlar Ligi oynayan bir takımın, lig sonuncusu bir takım karşısında sadece Melo ile tek bir gol girişimi oluyorsa düşünmek lazım. Yorgunluk bahane olamaz ve olmamalı. Ayrıca Fatih Terim için ‘Mersin’de rotasyon yapmalıydı’ dedik eleştirdik. Terim, Elazığ’da yaptı ama değişen ne oldu? Demek ki kulübe yetersiz görünüyor. Elazığspor özellikle sağ kanattan etkili ataklar yaptı ama üçüncü bölgede Zaki ve Tum’un yetersizliği nedeniyle aradağı golü bulamadı. Kısaca ilk 45 dakika Yılmaz Vural’ın istediği gibi geçti. Köksal’ın performansına ayak uydurabilen birkaç oyuncu ihtiyacı vardı sahada. İyi ve hazır bir Sinan Kaloğlu ile soyunma odasına önde bile gidebilirdi Gakgoşlar. Galatasaray için ilk yarı yorumum ise, ilk 11 de yer alan 4 oyuncunun yer değişmesi bu maçta bu kadar sırıtmamalıydı.
İkinci yarı Galatasaray oynaması gerektiği gibi oynadı. Rakip ceza alanına çok rahat girdi ve etkili de oldu. Sarı-Kırmızılılar’ın etkili ismi Yekta mücadelesinin meyvesi olan bir golle takımını öne geçirdi. Golün ardından rahatlayan Galatasaray, Elazığspor orta alanının adeta çökmesiyle rakip ceza alanı içinde farkı artırabilirdi, ancak son vuruşlarda beceriksizdiler. Yılmaz Vural, hamelesini hemen golü yedikten sonra yaptı ve Sinan Kaloğlu’nu oyuna soktu. Aslında dün Elazığspor ilk yarıda Tum ve Zaki’nin etkisiz futbolları nedeniyle 9 kişi oynadı. Zaten Vural da bir yere kadar sabretti ve sonunda bu ikiliyi dışarı aldı. Son dakikada penaltıyı değerelendiremeyen Elazığspor ayağına gelen bir puan fırsatını tepti.
Sonuç olarak Galatasary ikinci yarı gerçek kimliğini biraz olsun sahaya yansıtınca istediği 3 puanı aldı ve liderlik koltuğunu korudu.

25 Kasım 2012, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Elazığ küçümsenmemeli‘’

Ancak Elazığspor’un Fenerbahçe ve Bursaspor gibi üst sıralardaki takımlardan puan aldığı unutulmasın. Elazığspor’un en büyük sıkıntısı dışarıdan çok içeride. Evinde kazanamayan bir takım ve üzerlerinde ciddi bir taraftar baskısı hissediyorlar. Ama Galatasaray’ın son iki maçına bakarsak puan şansı açısından ‘neden olmasın’ diyebiliriz. Kısacası Mersin ve Karabükspor ne yaptıysa Elazığspor da ayn taktikle oynayacaktır.

24 Kasım 2012, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Dağ fare doğurdu‘’

Fırat Aydınus haklı veya haksız ancak televizyon programları için çok tartışılacak iki kararla 45 dakikayı noktaladı. Caner’e gösterdiği kırmızı kart ancak 4. hakemin açıklamasından sonra kamuoyu tatmin olabilir. Penaltı kararı doğru da olsa 45 artı 4 dakikayı geçtikten sonra verildiği için yine çok konuşulur. Peki hiç mi futbol yoktu! İlk yarı adına ev sahibi ekipte Alper’in hırsı ve kazanma isteği ile Dede’nin sol kanattan yaptığı tehlikeli ortaları izledik. Fenerbahçe 10 kişi kaldıktan sonra ister istemez savunmaya çekildi. Ersun Yanal da rakibin bu eksikliğinden sonra 3’lü savunma ile hücum gücünü artırdı. Özetle tribünde futboldan çok tartışma içinde bir ilk yarı izledik.

İkinci yarı maç başı beklentimize cevap verir kaliteydi. İki takımda ilk yarıdaki sinirlerini yumuşatmış ve futbolu düşünür hale gelince bol pozisyon izledik. Fenerbahçe forvetsiz, 10 kişi nasıl oynanır bunu çok iyi uyguladı. Eskişehirspor ise iyi hücumlar yaptı ancak son vuruşlardaki beceriksizliği üst düzeydeydi. Farkı ikiye çıkartma peşindeyken Fenerbahçe nefis bir Sow golüyle beraberliği yakaladı. Bu golde aslan payı Kuyt’ındı. Hollandalı önce topu Dede’den söküp aldı, ardından da nefis bir orta yaptı. Bu ortaya ancak bir tek vuruşla gol atılabilirdi. Sow da kalitesine yakışır bir vuruşla rakip ağları havalandırdı. Golden sonra Fenerbahçe’nin daha moralli ve rakibe daha az pozisyon verdiğini gördük. Bence gecenin özeti 10 kişi kalmasına rağmen diri ve ne yaptığın bilen bir Fenerbehçe vardı sahada. Eskişehirspor ise avanatjını kullanamadı. Bunun en büyük nedeni ceza alanındaki kısırlığıydı.

18 Kasım 2012, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI