Arama

Popüler aramalar

‘’Sıra geldi son bilete‘’

Bank Asya 1. Lig’de sezon bitti ve iki takımı Süper Lig’e yolladık. Son maçlarda Play-Off’a kalan 4 takım ile Bank Asya’ya veda eden son takım da belli oldu. Son hafta maçlarında gerçekten büyük bir heyecan yaşadık. Özellikle düşme hattını ilgilendiren karşılaşmalar nefes kesti. Ve yılların Altay’ı kulüp tarihinde ilk defa 2. Lig’e düştü. Aslında başlı başına bir olay Altay’ın düşmesi. Düşünün geçen sezon Play-Off oynayan ve finalde Konyaspor’a yenilip Süper Lig’in kapısında dönen Siyah-Beyazlılar, bir sezon sonra bir alt lige düşüyor. Futbol acımasızdır, kulüpler büyük demekle büyük olmuyor. Büyüklük, büyük düşünüp doğru işler yaparak olunuyor. Altay maalesef köklü bir kulüp olmasına rağmen bir türlü bütçesini iyi yönetemedi ve bu sezonda transfer yapamaz hale geldi. Sonuçta bir kez işler kötü gitti mi, arkası gelir. Adana’da alınan 4-1’lik yenilgiyle lige veda etti. Umarım bundan sona doğru yapılanır ve küllerinden doğar. Bir başka İzmir takımı Göztepe de buna benzer bir süreç yaşadı ve şimdi Bank Asya
1. Lig’de...
Rize tecrübeli ama...
Artı ilk iki takımdan Mersin İdman Yurdu son hafta Samsunspor’un sahasında Rizespor’a kaybetmesiyle şampiyonluk ünvanını aldı. Şimdi iki tane takımın çıktığı ve iki takımın da düştüğü Bank Asya 1. Lig’de, Süper Lig’e çıkacak
3. takım kim olacak? Bu sorunun cevabı 23-26 Mayıs’ta 4 takım arasında yapılacak maçlardan sonra finalde sahibini bulacak. Gaziantep Büyükşehir Belediye, Çaykur Rizespor, Orduspor ve Tavşanlı Linyitspor kozlarını paylaşacak.
Bir başarı hikayesi
Bu takımlar arasında en tecrübelisi Çaykur Rizespor gözüküyor. En iştahlısı da bana göre Orduspor. Ancak bu ekipler arasında en istikrarlısı ise Gaziantep Büyükşehir Belediyespor. Bu üç takımı bir yana bırakıp bu sezon Bank Asya
1. Ligi 6. sırada bitiren Tavşanlı Linyitspor başlı başına bir başarı hikayesi. Amatör kümeden beri süre gelen başarı süreci aralıksız buraya kadar geldi. Eğer bu Play-Off’ta da başarılı olurlarsa herhalde dünya futbol tarihinde bir ilk olacak Tavşanlı Linyitspor... Ama şu ana kadarki yaptıkları dahi övgüye fazlasıyla değer. O nedenle şimdiden başkanından yöneticisine teknik kadroya ve futbolculara peşinen kocaman bir alkış yolluyorum...

18 Mayıs 2011, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Sakarya'nın dönüşü...‘’

Sakaryaspor Antalya’da küllerinden doğuyor. İlk maç için belki erken bir yorum olabilir, ancak dün Konya Torku Şekerspor karşısında oynadıkları pozitif futbol ve mücadeleden dolayı bunu söylüyorum. Kadrolarına baktığımız zaman kalede Sivasspor’dan tanıdığımız Harun, Gökhan Kök ve Levent Demiray tecrübeli isimler. Kalanlar tamamen genç futbolcular. Konya Torku’da ise fazlasıyla deneyimli isimler var; Savaş Bahadır, Cafer Can, Sedat Yeşilkaya, Ömer Yalçın, Muhammet Reis... Bu oyuncular 2.Lig’deki bir takımın ne kadar güçlü olduğunun göstergesi. Ancak futbolu isimler oynamıyor, mücadele eden kazanıyor. Dün de Mardan Stadı’nda daha fazla mücadele eden kazandı.
İlk yarısı aşırı sıcak altında oynanan, kısır bir 45 dakikaydı. İkinci devrede Konya Torku Şekerspor, Cafer Can’ın nefis frikik golüyle öne geçti. Bu gol aslında Konya ekibini bitirdi, Sakarya’yı uyandırdı. Çünkü Şekerspor skoru korumaya yöneldi, Sakaryaspor ise bastırdı ve beraberliği yakaladı. Ardından Yeşil-Siyahlılar son 30 dakikalık bölümde genç kadrosunun avantajını farketti. Fizik gücü ve kondisyonuyla rakibini yıldıran Sakaryaspor, Levent Demiray ve Berat’la sonuca gitti.
Gerçekten Şaban Yıldırım’ı kutlamak lazım. Bu genç kadroyu Play-Off’a getirmek ve ‘erken final’ niteliğindeki maçta galip getirmek büyük iş. Sakaryaspor artık yarı finalde. Önlerinde Bank Asya 1.Lig için 2 maç daha var. Ancak şimdiden ciddi bir final adayı olduklarını gösterdiler. Konya Torku Şekerspor ise ligde son anda Elazığspor’a kaptırdığı liderliğin ardından bir şok daha yaşadı. Bana kalırsa, daha gerçekçi bir takım kurmalılar.

17 Mayıs 2011, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’En anlamlı galibiyet‘’

Aslında Belediye rakibine göre daha hazır çıkmıştı. Abdullah Avcı haftalardır Süper Lig’i bir kenara koymuş, takımı zihinsel ve fiziksel olarak bu maça kilitlenmişti. Beşiktaş ise gerçekten önemli eksiklerle finale çıktı. Özellikle savunmadaki zaafiyet nedeniyle maç öncesi kafalardaki soru işaretlerinin cevabını karşılaşma başladığında aldık. İlk yarı Beşiktaş’ı durgun, Belediye’yi ise gergin gördük. Turuncu-Lacivertliler’de en büyük gösterge, önemli pas hataları yapmalarıydı. Zaten golü de bu hatalar zinciriyle yediler.Quaresma, Metin ve Ekrem’in hatalarından yararlandı ama kullanamadı. Ancak Simao’un ortasında kademeyi rahat bozdu ve takımını öne geçirdi. İlk yarıda Beşiktaş, İnünü’deki havasından uzak, rakibinden çekinen bir futbol oynadı. Nitekim bu çekingeyi fark eden İstanbul Belediye kanatlardan ortalarla tehlikeler yarattı.

İkinci yarı Belediye’nin golüyle başladı. İskender’in Aurelio tarafından düşürülmesiyle kazanılan penaltıdan beraberliği yakaladılar. Penaltının hemen ardından yorulan Tum’un ardından Gökhan Ünal’ı sokarak ilk hamlesi yaptı. Tayfur Havutçu da sahada gezinen Bobo’yu çıkarıp, Almeida’yı soktu. Ersnt ve Toraman ile yabancı sınırlaması nedeniyle Hilbert’in olmayışı, Beşiktaş adına olumsuzluktu. Dünkü maçta bütün yük Necip’in üzerine kaldı. O da elinden gelini yaptı.

Belediye’nin ligdeki maçlarına baktığınızda 60’tan sonra oyuna ağırlığını koyduğunu görüyoruz. Dün de bu farkını gösterdi. 4-3-3’ü hızlı hücumlarla çok iyi uyguladılar ve öne geçmesini bildiler. Mağlup duruma düşen Beşiktaş’ın, rakibin moralli baskısı karşısında tek seçeneği duran toplandı. Nitekim Sivok’un kafa golüyle hayat buldu. Uzatmalarda da ses çıkmayınca penaltılar geldi, çattı. Usta ve soğukkanlı ayaklara sahip Beşiktaş, bu sezonun en anlamlı kazanımını elde etti, kısa yoldan Avrupa’ya açıldı. Buraya kadar gelen Belediye’yi de tebrik etmek zorundayız.

12 Mayıs 2011, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hayırlı olsun‘’

Nurullah Sağlam’la birlikte çıkışa geçen Güney ekibi, önce Play-Off sonra da ilk iki hedefine kilitlenmişti. Çok tecrübeli ama Süper Lig’de düşüş yaşamış oyuncular, kendilerine çok güvenen hocalarını mahçup etmedi. Devre arasında soru işaretleriyle gelen bu futbolcular, Mersin’e 28 yıl sonra büyük bir zafer yaşattılar. Tabii ki bu başarı hikayesinin en büyük mimarı Nurullah Sağlam. Çünkü Başkan Ali Kahramanlı onu göreve getirirken, bence en büyük doğruyu yapmıştı. Ama bizler, Sağlam’ın Süper Lig’de takım çalıştırabilecek bir kariyere sahipken, Mersin İdman Yurdu’nun bu kritik döneminde görevi kabul etmesini biraz garipsemiştik. Fakat tecrübeli hoca, çıtayı hiçbir zaman yükseğe koymadı ve bugüne kadar hep temkinli konuştu.

Ve dün Tevfik Sırrı Gür Stadı’nda sezon başı favorilerden olan Boluspor karşısında zor bir 90 dakika olacağını tahmin ediyorduk, öyle de oldu. Çünkü bu tür maçların gerginliği ve baskısı, ister istemez takımın performansını olumsuz etkileyebiliyor. İşte Mersin’in bu zorlandığı anlarda, Kırmızı-Lacivertliler’in ‘Messi’si Adem Büyük sahneye çıktı. Öyle kritik bir dakikada, öyle bir gol attı ki, Mersin İdman Yurdu’nu Süper Lig’e taşıyan isim oldu. Sebebi de; o dakikaya kadar zorlanan bir Mersin vardı ve herkes ikinci yarının kabus gibi geçeceğini düşünüyordu.

İkinci 45 dakikada rakibi daha fazla risk alınca Mersin ikinci golü buldu, daha sonra da Bolu 10 kişi kalınca maç tamamen ev sahibi takımın etkisi altında geçti. Gerçekten bu takım, bu futbolcular, bu teknik kadro büyük bir iş başardı. Başkan Ali Kahramanlı zaman zaman tek başına kaldı, fakat hocasına inandı ve arkasında durdu. Sonunda da Mersin İdman Yurdu’nun büyük özlemi sona erdi. Oyuncuların hepsi 10 üzerinden 10 almayı hak ediyor, ama ben özellikle Adem Büyük, Erman Özgür, Nurullah Kaya, Nduka ve Hasan Üçüncü’yü biraz ön plana çıkartmak istiyorum.
Süper Lig tüm Mersin’e hayırlı uğurlu olsun, emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Ama bir an evvel tesisleşme ve yapılanma için harekete geçsinler. Çünkü Süper Lig acımasızdır, ellerini çabuk tutmalılar.

09 Mayıs 2011, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Örnek Şampiyon Samsunspor‘’

Bank Asya 1.Lig’den Süper Lig’e çıkan ilk takım Samsunspor oldu. Kırmızı-Beyazlı ekip evinde Güngören Belediyespor’u 3-0’la geçip, mutlu sona ulaştı. Hüseyin Kalpar’ın öğrencileri uzun ince bir yoldan gelip, Samsun’a Süper Lig bayrağını dikmenin gururunu yaşadı. Bu başarı, bir takım olmanın, inanmanın ve iyi yönetilmenin eseridir. Şehri de unutmayalım. Tüm kent takıma inandı, yönetim ile teknik kadro sırt sırta çalıştı, sorumluluğunun bilincinde olan futbolcular üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. Başta Başkan Erkurt

Tutu yönetimini, teknik kadroyu ve oyuncuları kutluyorum.

Tabii ki önümüzde iki kritik hafta var ve ‘ikinci takım kim olacak?’ sorusu, cevap bekliyor.
Haftanın sonuçlarına baktığımızda Mersin İdman Yurdu kaybettiği şansı tekrar geri aldı. Kartal karşısında oldukça zorlanan Güney ekibi, küme düşme hattındaki rakibini yenip, evinde Boluspor ile oynayacağı tarihi günü beklemeye başladı. Eğer kazanırlarsa, işi bitirecekler. Yani ipler Mersin İdman Yurdu’nun elinde. Kartal ise ligde kalma mücadelesinde zor günler geçiriyor. İstanbul ekibi beraberlik umuduyla çıktığı maçta, 1 puana yaklaştı ama alamadı.

Mersin’in 90 dakikası kaldı

Ligin iki flaş ekibinin karşılaşmasında golsüz beraberlik çıktı. Sahasında bu sezon hiç kaybetmeyen Tavşanlı Linyitspor, iddiasını sürdürebilmek için kazanmak istiyordu. Ancak rakip Gaziantep Belediyespor’un da kazanması halinde son haftaya büyük bir avantajla girmesi söz konusuydu. Çünkü Mersin’in son hafta bay olması, Gaziantep için avantajdı. Üstelik Mersin İdman Yurdu’na karşı ikili averaj üstünlüğü olan Gaziantep Belediye, bu duygularla sahaya çıktı. Fakat 90 dakikanın sonunda ne şiş yandı, ne kebap ve evinde kaybetmeyen ev sahibi ekip, namağlup unvanını sürdürdü. Bu sonuç da Samsunspor’un Süper Lig’i garantilemesini sağladı. Tabii ki bu hafta, Mersin maçının sonucunu bekleyecek Gaziantep Büyükşehir Belediyespor. Eğer rakibi takılırsa, belki de Erol Azgın’ın öğrencileri son iki haftada mutlu sona ulaşacak. Ama Tavşanlı önündeki beraberlik Gaziantep ekibinin maç eksiği kozunu aldı ve puan farkı Mersin İdman Yurdu ile 4’e çıktı. Her şeye rağmen sezona baktığımızda, hala her an her şeyin olabileceğini söylemek mümkün. Çünkü geride kalan haftalar bize bunu rahatlıkla söyletiyor.

Play-Off yarışı nefes kesiyor

Şu andaki tabloda artık ilk iki için iki takımın şansı var ve mücadelenin diğer tarafı Play-Off ile kümede kalma şeklinde olacak. Boluspor ve Orduspor kazanıp, ilk 6 umutlarını sürdürdü. Kayseri Erciyesspor, İzmir’de Karşıyaka önünde aldığı yenilgiyle ligin ikinci yarısındaki performansına gölge düşürdü. Erciyes eğer bu maçı kazansaydı, ciddi bir Play-Off adayı olabilirdi. Şimdi rakiplerin alacağı sonuçlar, Mavi-Siyahlılar’ın kaderini belirleyecek. Bir başka Play-Off’u tehlikeye atan takım da Çaykur Rizespor’du.

Karadeniz ekibi en azından

1 puan için gittiği Adana deplasmanından eli boş döndü. Bu galibiyetle Adanaspor, ligde kalma yolunda derin bir nefes aldı. Çaykur Rize ise bu sonuçla birlikte 7. sırada kaldı. Play-Off’u iyice tehlikeye sokan Yeşil-Mavililer, oynayacağı iki maçta 6 puan çıkarmak zorunda gibi gözüküyor.

Son aday için 4 takım var

Adanaspor’la birlikte rahatlayan bir başka takım da Giresunspor’du. Lige havlu atan rakibi Denizlispor’u 2-0’la geçen Çotanaklar, bitime iki hafta kala Bank Asya’da tutunmayı garantiledi. Yeşil-Beyazlılar’ın düşme potasından çıkıp, ligin ortalarına gelmesindeki en büyük etken, son 6 maçta aldığı 5 galibiyet hiç şüphesiz. Aslında Süper Lig ve Play-Off yarışı kadar, düşecek ikinci takımın kim olacağı da büyük bir merak konusu. Bank Asya 1.Lig bu sezon 17 takımla oynandığı için iki takım düşüyor. Diyarbakırspor haftalar önce lige veda ettikten sonra ikinci takım için şu anda 4 aday var. Kartal, Akhisar Belediyespor, Güngören Belediyespor ve Altay... Bu haftayı bay geçirecek olan Altay’ın sadece bir karşılaşması kaldı ve o maç da Adana deplasmanında. Bence ligin son haftası gerçekten kader anı olacak bu
4 takım için. Çok dramatik sahnelere şimdiden hazır olun.

04 Mayıs 2011, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’En dipten en zirveye‘’

Ligin devre arası Samsunspor adına dönüm noktasıydı. Kadroda temizlik yapıldı, ardından da büyük yürüyüş başladı. En pahalı oyuncusu 300 bin TL’ye oynayan bu takım, kesinlikle parayla değil, inançla, ruhla ve taraftarıyla bu işi başardı.

Gerçekten önemli bir başarı hikayesi Samsunspor’un Süper Lig’e çıkışı. Şöyle biraz gerilere gidelim; takımın Süper Lig’den düştüğü yıllara... İnanın koca kulüp acınacak hale gelmiş ve büyük bir borç batağı içinde umutsuz vaka durumundaydı. Hiç unutmuyorum,
o seneler Nevşehir’de birçok takım kamp yapıyordu. Herkes Samsunspor’un durumunu merak ediyor ve ‘acaba kampa gelebilirler mi?’ diye düşünüyordu. Nitekim yardımcı bir hoca ile valilik tarafından ödenen fonla kampa gelmişlerdi. Ama o kampı da çok iyi biliyorum. Ortada ne bir disiplin, ne de bir hava vardı. Kelimenin tam anlamıyla dibe vurmuştu koca efsane. Ve devamında sokaklara kumbaralar konup Samsunspor’a yardım toplanmaya başlandı. İşte bu kötü durumların içinde, son maçta ligde kalış ve Fuat Köktaş başkanlığında yeniden yapılanan bir Samsunspor ortaya çıktı.

Hocaya ‘Aragones’ dediler!

Kırmızı-Beyazlılar’ın o anki durumuna bakıldığında, herkes Bank Asya 1. Lig’de kalınmasına razıydı. Başkan önce borç konusunu halletti ve dar bütçeli, düşük profilli bir kadroyla ilk yıl için hedefi koydu: İlk 10. Ardından bu süreçte, yine aynı yönetimden bir başkan değişimi oldu. Yeni başkan İsmail Erkunt Tutu, öngörülen çizgiden çıkmadan, mali disiplin içinde başarıyı kovaladı. Yönetim, geçen sezon takım 17’nci sıradayken Hüseyin Kalpar ile teknik direktör olarak anlaştı. Bir anlamda dönüm noktası oldu Kalpar’ın gelişi. Çünkü daha önce Süper Lig’de birçok ekibi çalıştırmış, ama sonrasında inişe geçmiş, alt liglerde çalışan tecrübeli bir teknik adam, kamuoyunda soru işaretleri de getirdi. Ama Hüseyin Kalpar önce takımını tanıdı, kulübü tanıdı ve camianın içinden gelen eleştirilere kulak asmadan işine baktı.
Taa ki bu devre arasına kadar. Hatta bir kısım hocaya muhalif olanlar, Kalpar’a ‘Aragones’ ismini taktılar!

Esas hedef Play-Off’tu ama...

Ancak geçen sezondan gelen deneyim ve kenti tanıma, bu sezona Kalpar’ın daha güçlü başlamasını sağladı. Bir kere tecrübeli oyuncularla birlikte isimsiz gençleri kadroya entegre ederek bir takım oldu Samsunspor. Sezona başlarken, Play-Off potasına girmek başarı olarak görülürken, ilk yarının sonuna doğru birkaç başarısız sonucun ardından Hüseyin Kalpar’a ağır eleştiriler geldi. Artık sabrı tükenen Kalpar da, ilk yarının son iki maçı olan içerdeki Gaziantep Belediyespor ve deplasmandaki Rizespor karşılaşmalarını oynadıktan sonra bırakacağını bildirdi. Tecrübeli hoca bunu blöf olarak yapmadı, son derece kararlıydı. Çünkü bunu yapmasının nedeni; devre arasında bazı oyuncularla yolların ayrılmasını istemesi ve kadronun takviye ihtiyacıydı. Belki de Samsunspor’un kader anı bu dönemdi.

İşadamı Öztürk’ün ricasıyla kaldı

Önce Gaziantep Belediyespor’u 4-0, daha sonra Rizespor’u dışarda farklı yenip ilk yarıyı muhteşem kapattı Karadeniz ekibi. Ama hoca bu iki karşılaşmanın sonucu ne olursa olsun bırakmakta kararlıydı. İşte bu kritik süreçte, Samsunspor’un başarısında perde arkasında
yer alan çok önemli bir isim devreye girdi. Samsunspor’a şampiyonluk yarışında maddi-manevi büyük destek veren işadamı Galip Öztürk’ün ricası, Hüseyin Kalpar’ın kalmasında büyük etken oldu. Ve bu noktadan sonra da büyük yürüyüş başladı. Eli güçlenen Kalpar önce takımdaki temizlik operasyonunu yaptı.

Cenk İşler, Savaş Esen, Anıl Taşdemir, Sercan Temizyürek başta olmak üzere 6-7 isimle yollar ayrıldı. Ardından da Billy Mehmet, Musa Büyük, Dilaver, İzzet gibi hücum özellikli oyuncularla kadro güçlendirildi.
Fakat hocanın bu takımda bir göz ağrısı vardı ki, vazgeçilmezdi. Gaziantepspor’a çok genç yaşta Belçika’dan getirip, yıldız yaptığı Hakan Bayraktar olmazsa olmazıydı. Kaptan Turgay Gölbaşı ile birlikte bu ikili, takımın dinamosu oldu.

Hepsine büyük alkış

Devre arası Antalya kampının mutlu geçmesi, ikinci yarıda bomba gibi bir Samsunspor’un müjdecisiydi. Nitekim rakip forvetlere kalesini kapatan Ahmet Şahin, öyle kritik maçlar çıkardı ki, şampiyonluğu getiren mimarlardan olduğunu kanıtladı. Tabii başarıyı yalnız başına bir kaleciye bağlayamayız, bu bir takım olgusudur. Genç stoper Kemal, bugün büyüklerin transfer listesine girmeyi başardı. Ama herkes şunu iyi bilmeli; Samsunspor parayla Süper Lig’e çıkmadı. Bu takım ruhla, inançla, taraftarının büyük desteğiyle başardı. En pahalı futbolcusu 300 bin TL’ye oynayan bir takımdı Samsunspor. Bank Asya 1. Lig’in en az gol yiyen ekibi oldu. Ve Karadeniz’de 5 yıl aradan sonra güneş Samsun’dan tekrar doğdu. Emeği geçen, katkı yapan herkesi kutluyorum, Süper Lig’e hoş geldin Samsunspor.

03 Mayıs 2011, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Fıstık gibi Bank Asya!‘’

“Bu başlık nereden çıktı” demeyin, şöyle bir ligin ilk 3 sırasına bakın... Samsunspor’un başında Hüseyin Kalpar, liderin takipçisi Mersin İdman Yurdu’nda Nurullah Sağlam ve bir maç eksiğiyle 3.’lükte olan Gaziantep Büyükşehir Belediyespor’un hocası Erol Azgın... Evet bu 3 teknik adam da Gaziantepli... Yani Bank Asya 1. Lig’in zirvesinde, teknik yönetim anlamında bir Gaziantep hegamonyası var. Olağanüstü bir aksilik olmazsa, bu takımlardan en azından ikisini Süper Lig’de göreceğiz. Bence bu teknik adamlar, içinde bulundukları şartlara göre gerçekten büyük iş başarıyorlar. Sezon başına dönüp şöyle bir hafızamızı zorlarsak, bu 3 takımı hiç birimiz, ilk 3 adayı olarak gösterememiştik. Genelde; Boluspor, Denizlispor, Orduspor, Çaykur Rizespor, Erciyesspor gibi takımlar transferleri ve ekonomik güçleriyle daha bir favori ekiplerdi. Hatta Adanaspor ve Giresunspor bile, bu 3 ekipten daha şanslı görünüyordu.

Sağlam’ın başarısıdır

Ama maçlar; oynamadan, mücadele etmeden kazanılmıyor. “Peşinen favori olmak” başarıyı getirmiyor. Önemli olan takım olmak ve iyi yönetilmek. Samsunspor’da Hüseyin Kalpar özellikle ilk yarıda içeriden gelen muhalefete ve ağır eleştirilere rağmen, duruşunu değiştirmedi ve devre arasındaki restiyle kazanan oldu. Mersin İdman Yurdu çalkantılı bir ilk yarıdan sonra, Nurullah Sağlam ile adeta yeniden doğdu. Kimse kusura bakmasın, Mersin’deki başarı, tamamıyla Nurullah Sağlam’ındır. Çünkü daha önce bu yönetim vardı, ama sahada istikrarsız sonuçlar alan bir ekip mücadele ediyordu. Tabi ki, işler iyi gittikten sonra yönetimin üzerine düşeni fazlasıyla yapması, hocanın işini daha da kolaylaştırdı. Güney ekibinin tek sıkıntısı, son hafta bay olması ve kaderinin, rakiplerinin alacağı sonuçlara bağlı bulunması.
Gaziantep Belediyespor için aslında gelinen nokta sürpriz değil. Türkiye liglerinin en düzgün idare edilen kulüplerinden biri olan Belediyespor, kupadaki mücadelenin verdiği sarsıntı ve yorgunlukla, biraz geriye düşse de, toparlandı ve şimdi bir maç eksiğiyle, bir anlamda gizli ikinci durumunda. Bu hafta itibarıyla tablo böyle.

Eriş noktayı koydu

Sürprizlere fazlasıyla gebe olan Bank Asya 1.Lig’de kalan 3 haftada neler olur, neler olmaz, bekleyip göreceğiz. Ama zirvedeki 3 takımın çok kolay bir fikstürü olmadığını da belirtelim.
Sezon başı favori olan takımların, daha sonra hayalkırıklığı yaşadığını, yazının başında da belirtmiştik. Bu takımlardan biri de Boluspor’du. Yarenler, avantajlı bir fikstür ile son haftalara girdiler ama kullanamadılar. Boluspor’da bu başarısız sonuçlar, sezon başından beri Kırmızı-Beyazlı ekipte görev yapan Levent Eriş’in de istifasını getirdi. Tabi ki, işin perde arkasını bilemeyiz ama şu bir gerçek ki; Boluspor ayağına gelen Süper Lig fırsatını harcadı. Bundan sonra Play-Off şansları var ve Play-Off’tan çıkma ihtimalleri ise ortada. Daha önce iki kere Play-Off oynayan Boluspor’da, taraftarın gönlü ilk ikideydi, bu kez bunun gerçekleşeceğine çok inanıyorlardı.

Tavşanlı fırsat tepti

Bu hafta ev sahibi için hayati bir maç vardı Ordu’da. Metin Diyadin’in öğrencileri, lider Samsunspor karşısında erken bir golle öne geçti, ancak bu avantajını koruyamadı ve Zenke’nin golüne mani olamayınca, sahadan bir puanla ve buruk ayrılan taraf oldu. Son 3. haftaya 8. sırada giren Orduspor’da artık tek hedef; Play-Off’u yakalamak.

İstanbul’da puan cetvelinin hem aşağısını hem de yukarısını ilgilendiren bir karşılaşma oynandı. Güngören Belediyespor ligde kalmak için, Tavşanlı Linyitspor ise ilk iki iddiasını sürdürmek için, kazanmak istiyordu. 90 dakikanın sonunda iki takım da kazamadı ve birer puana razı oldu.
Haftayı özetlersek; Mersin İdman Yurdu, Giresunspor’u deplasmanda devirdi. Gaziantep Belediyespor iç sahada zorlu rakibi Adanaspor’u oyunun sonlarında attığı tek golle 1-0 yendi. İkinci yarının başarılı ekibi Erciyesspor, favori olduğu maçta Diyarbakırspor’a karşı farklı kazandı.

Akhisar damga vurdu

Diğer taraftan artık ligde formalite maçları oynayan iki takımın maçında, Denizlispor ile Karşıyaka, golsüz berabere kaldı. Bu sonuçla birlikte Denizli’nin Play-Off umutları iyice azaldı, teknik direktör Serhat Güller’in yerine de Kenan Atik göreve getirildi. Ama bence haftanın, kendisi açısından en önemli sonucu Akhisar Belediyespor’dan geldi. Hamza Hamzaoğlu’nun öğrencileri inandılar ve Boluspor’u 1-0’la geçip, Bank Asya 1.Lig’de kalma yolunda önemli bir galibiyet aldılar. Bolu’da ise bu sonuçla ilk iki umutları tükendi diyebiliriz. Yarenler artık ilk 6 takım arasında olmaya çalışacaklar.

27 Nisan 2011, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hayal kırıklığı‘’

Bordo-Mavililer; her şey bitmiş, sanki ligin son maçını oynuyormuş gibilerdi. Özellikle ilk 45 dakikada, Eskişehirspor’un da hücumu düşünmeyen oyun anlayışı karşısında tribünde uyuduk desek yalan olmaz. İlk yarıdaki tek heyecan Jaja’nın frikikiydi. Ama lider bir takıma yakışmayacak kadar temposuzdu Bordo-Mavililer...

İkinci 45’te, ‘Herhalde devre arasında Şenol Güneş’in yapacağı telkinlerle hareketlenecek, agresif bir Trabzonspor sahada olur’ diye tahmin ediyorduk. Ancak yine değişen bir şey yoktu. Trabzonspor, özellikle orta alanı çok iyi kapatan Eskişehir karşısında Burak ve Umut’u kaçıramayınca gerçekten çaresiz kaldı.

Buna karşılık Eskişehirspor’un golle burun buruna geldiği 4 net pozisyon izledik. Biraz becerikli olsalar, sahadan 3 puanla ayrılabilirdi ev sahibi ekip. Sanırım Trabzonsporlu futbolcular, bu maçın şampiyonluk için ne kadar önemli olduğunun farkına varamamışlardı.

Tribünde, iki takımın da seyircisi, Bordo-Mavililer’in bu kadar etkisiz bir futbol oynayacağını beklemiyordu. Bence daha lig bitmedi ama Trabzonspor çok ağır bir yara aldı.

Eskişehirspor’un neden bu kadar iyi oynadığının arkasında ise kimse bir şey aramasın. Böyle düşünenler Trabzon’un dün akşam üç puanı hak edip etmediğini düşünürse daha iyi olur.

Eskişehirspor’u özellikle maçın ikinci yarısında sergilediği futboldan dolayı kutluyorum. Trabzonspor ise futbolseverler için büyük bir hayal kırıklığı yarattı.

23 Nisan 2011, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI