‘’Seleznov ava hazır‘’
Süper Kupa’da kağıt üzerinde Galatasaray favori gözükebilir, çok da doğal. Ancak Akhisar’ın Fenerbahçe ile Diyarbakır’da oynadığı maç öncesi de tablo aynıydı. Süper Lig’in en sorunsuz ve baskısız ekiplerinden olan Akhisarspor, Saffet Susic gibi ligimizi iyi bilen bir teknik direktörle sezona hazırlandı.
Kontrollü hücum yapacak
Virsajeviç, Manu ve Güray gibi önemli isimleri kadrosuna katarken kupa finalinin önemli ismi Muğdat’ı bugünkü rakibi Galatasaray’a kaptırdı. Avusturya kampında söyleşi yaptığımız Susic’in bu maçtaki stratejisi kontrollü hücum olacak. Çünkü puan maçı değil, tek maçlık bir performans üzerine kurulu taktik kurgusu.
Formunu ikiye katladı
Açıkcası şimdiye kadar Akhisarspor’a gelen tüm golcülerin performansı üst seviyedeydi. Seleznov için de aynı şeyleri söylemek mümkün. Ukraynalı forvet Karabük performansını rahatlıkla ikiye katladı ve mutlu. Bu olgu finalde Galatasaray gibi hâlâ savunma zaafiyeti yaşayan bir ekip için Akhisar adına önemli bir silah diye düşünüyorum.
Ön plana kim çıkar?
Seleznov Galatasaray’a karşı çıktığı 5 maçta 5 gol attı. Bugünkü mücadelede de Akhisar’ın en önemli kozu olacak.
‘’Konyaspor siftah yaptı‘’
9 yıl sonra geri döndüğü Süper Lig’de 3 maçta da yenilmeyen Denizlispor’a ilk darbeyi Konyaspor vurdu. 3 beraberliğin ardından 3 puana uzanan Aykut Kocaman’ın ekibi, Miya’nın golü ile sonuca gitti.
Denizli’de ev sahibinin tribünleri tıklım tıklım doldurduğu karşılaşma öncesi tabloya bakınca zorlu bir 90 dakikanın bizi beklediği gözüküyordu. Kalesinde ilk 3 maçta gol görmeyen Denizlispor karşısında Konyaspor gibi ön bölgede çok da etkili gözükmeyen bir rakip vardı. Maç tempolu başladı. Alper Uludağ’ın soldan şutunda Zeki Yavru’nun ayağına çarpıp direkten kornere giden top Konyaspor için şanssızlıktı. Denizlispor öne geçme şansı yakaladı ama Rodallega’nın nefis kafasını Serkan kornere çeldi. Miya’nın kafa vuruşunu ise Stackhowiak olağanüstü bir kurtarışla önledi ve ilk yarı 0-0 sona erdi. Konyaspor 55’te Miya’nın nefis ayak içi şutuyla Denizlispor’a bu sezon kalesinde ilk golü gösteren isimdi.
Ofansif hamleler yetmedi
Yenik duruma düştükten sonra savunma da risk alan Denizlispor karşısında Konyaspor etkili kontrtaklarla önemli pozisyonlar bulsa da önce Bajic ardından da Miloseviç’le fırsatları değerlendiremedi. Ofansif hamleler denedi Denizlispor. Ancak iyi kapanan Konyaspor karşısında aradıkları pozisyon zenginliğini bulamadılar. Horozlar, son anlarda çabuk oynama telaşıyla kontrolü elden kaçırınca maçı da kaybetti.
‘’Sivas fırsat tepti‘’
Geçen sezonun flaş takımı Başakşehir belki herkesin gözünde ilk 3 haftaya bakarak bu sezon göz ardı ediliyor. Oysa özellikle altını çizmeliyim dünkü 11’i geçen sezon ki kadrodan daha güçlü. Savunma hattı Epureanu’nun dönmesi ve yanında Skrtel ile çok güçlendi. Orta alan Aleksiç, Mehmet Topal ve Mahmut ile muhteşem. Bir de bu alana cezalı İrfan Can’ı ekleyelim. Forvet hattı Visca, Crivelli ve Robinho. Gerçekten yedek kulübesindeki yıldızlarla birlikte Süper Lig’in en iyi 3 kadrosundan biri bana göre İstanbul ekibi.
Topu rakibe verdi
Gelelim Sivasspor’a; Yiğidolar işte bahsettiğim böyle güçlü rakibi yeni kurulmuş kadrosuyla ilk 30 dakikada durdurmayı başardı. Ardında da hücum denemeleriyle gol aradı. Önce Emre Kılınç’la yokladı olmadı. Sonrasında tecrübeli Yatabare nefis bir golle deplasmanda takımını öne geçiren isim oldu. İlk yarıya baktığımızda rakibin oynamasına müsaade eden ama golü atıp soyunma odasına önde giden Sivas’tı.
Değişiklik etki etti
Okan Buruk ikinci yarıya Mehmet Topal ve Robinho’yu çıkartıp, Demba Ba, Gökhan İnler ikilisini soktu. Baskı ve değişikliklerin karşılığını çabuk alan Başakşehir, Visca ile beraberliği yakaladı. Ancak kazanma baskısı zaman zaman Sivasspor’u 3 puana yaklaştırdı.
Final vuruşları olmadı
Özellikle Yatabare’nin, Mert Günok ile karşı karşıya kaçırdığı gol fırsatı Sivasspor adına kırılma anıydı. Sivasspor için bir puan iyi demek mümkün. Yiğidolar yine de 3 puanı alabileceği pozisyonlar ayağına geldi ama final dokunuşlarındaki yetersizlik galibiyeti getirmedi. Son söz maçta iki gol vardı ama futbolda vardı iki ekibi de kutluyorum.
‘’Transferin de lideri Alanya‘’
Önceki gece itibariyle biten transfer dönemini, Süper Lig’de geride kalan 3 haftaya bakarak değerlendirmek daha mantıklı olur... Tabii ki yerliyabancı sirkülasyonu, özellikle son gün tavan yaptı. 4 büyükleri bir kenara koyarsak Anadolu takımları arasında Alanyaspor öne çıkıyor. Zaten puan cetveli de bu görüşümüzü adeta teyit eder nitelikte. Süper Ligimiz’deki tek ilçe takımı olan Alanya, çıktığından beri doğru işler yaptı, her teknik adamın çok rahat çalıştığı bir kulüp oldu.
Adım adım başardılar
Bu turistik kent, Vagner Love gibi bir gol kralı çıkardı. Ardından Emre Akbaba’yı yıldızlaştıran Güney ekibi, sansasyonel bir satışla oyuncuyu Galatasaray’a verdi. Sonrasında alt liglerden beri bu formayı giyen Efecan’ı A Milli Takım’a yolladı. Son olara da Merih Demiral’ı İtalya’ya göndererek adeta gövde gösterisi yaptı Alanyaspor. Bunları niye yazdım, çünkü bugünü anlatmak için düne bakmak lazım.
Sadece 1.2 milyon Euro
Geçen sezon Sergen Yalçın ile güzel işlere imza atan Alanyaspor, yeni sezona da fırtına gibi girdi. Burada elbette bir yönetim başarısı var. Kaç sezondur sessiz sedasız başarılı transferlere imza atan Alanyaspor, yeni sezonda eldeki omurgayı koruyup önemli yerli ve yabancı isimleri kadrosuna katarak tüm kamuoyunun takdirini topladı. Üstelik bunu neredeyse para (1.2 milyon Euro) harcamadan yaptı.
Denizli ve Rize...
Bugün zirvede olmalarının geçici bir başarı olmadığını da sanırım sezon içindeki istikrarıyla görmek sürpriz olmaz. O nedenle transfer bitti ve Anadolu takımlarına baktığımda aslan payını Alanyaspor aldı diyorum. Tabii ki bunun yanında ligin yeni takımı Denizlispor’u, çok oyuncu kaybetmesine rağmen yeniden takım kurup yola çıkan Çaykur Rizespor’u da başarılı buluyorum.
‘’Nereye kadar!‘’
Galatasaray'da derin bir stoper krizi var. Bu stoperle geçen sezon şampiyon olduk demek durumu kurtarmaz. Niye derseniz o bir kere olur açıkcası. Çünkü bu stoperlerin geçen sezon iyi hücum yapan bir iç saha takımı olarak hataları örtülmüştü. Ancak iki tane tecrübesiz ve ağır hata yapan iki ismin daha sezon başındanki berbat performansı kırmızı alarm demek. Ben en çok Muslera'ya acıyorum. Yılların tecrübesi sen git Uruguay Milli Takımı'nda önünde dünyanın en iyi iki stoperi Godin ve Gimenes ile oyna. Sonra dön gel Türkiye'ye Marcao ve Luyindama ile maça çık. Gerçekten Muslera'ya da yazık. Üstelik bu yönetim Luyindama için 6 milyon Euro bonservis parası verdi yazık değil mi bu ülkenin bu kulübün parasına. Düşünsenize bu takım Şampiyonlar Ligi oynayacak hamaset yapmaya gerek yok.
Vasat ve altındaydı
Avrupa başkadır gibi söylemlerle kendimizi kandırmayalım. Denizlispor maçı ilk maçtı hadi neyse, ardından içeride Konyaspor maçı beraberlik. Oysa Kayserispor son anda yaptığı transferlerle Galatasaray'dan daha hazır ve daha diri. İkinci yarıda Mensah golü atsa skor 2-0 olacak ve maç kopacaktı. Bence Fatih Terim 400. maçında asla böyle bir Galatasaray arzu etmemiştir. Ama sahaya baktığınızda bana göre Mariano haricinde diğerleri vasat ve altındaydı. Terim'in golcüden daha önemli usta bir stoper alsa eli daha rahatlar. Çünkü bu takım nasıl olsa gol atar önemli olan kolay gol yemesi ve pozisyon vermesi. Bu söylediklerim saha içi. Peki saha dışına gelirsek; evet yönetim golcü işini o kadar yüzüne gözüne bulaştırdı ki hem Diagne'yi mental olarak bitirdi, hem de Falcao'yu bitiremedi helal olsun!
Söylenecek bir şey yok
Kimse sonuca bakıp sevinmesin 3 puan sadece teselli olur. 73'te 9 kişi kalan Kayserispor karşısında öne geçmesine rağmen skoru bile koruyamayan Galatasaray için söylenecek bir şey yok. Adem'in doğum gününde hediye ettiği galibiyet golü ile gelen 3 puan, Galatasaray'ın yüzünü güldürdü ama nereye kadar!
‘’Gazişehir ayağa kalktı‘’
Gazişehir sahasında sezonun ilk maçında adeta patlama yaptı. Sumudica geçen haftaki 5-0’lık hezimetin acısını çıkarmak için takımını iyi motive etmişti. Tabii ki rakip Gençlerbirliği’de ev sahibinin ekmeğine yağ sürdü. Önce Ahmet Oğuz tecrübesine yakışmayacak bir kırmız kartla oyun dışı kaldı. Sonra Nadir kendi takımı için yapmadığı asisti Gazişehir’e yaptı ve güneydoğu ekibi 1-0 öne geçti. Ardından Polomat yine acemice ceza alanı içinde Güray’ı yere indirdi hem penaltı yaptı hem de kırmızı kart gördü. İlk golü atan Kayode penaltıyı da Gençlerbirliği ağlarına yollayıp ilk yarının skorunu tayin etti. Aslında ilk yarıya baktığımızda çok dengeli bir başlangıç vardı. İki takımda gol pozisyonları buldu ama kalecileri geçemediler. Ancak geçen hafta Rize maçında kırmızı kartla 10 kişi kalan başkent ekibinde aynı hastalığın devam ettiğini gördük. O maçta defans kızardı, bu mücadelede de kızaranlar yine aynı mevkii oyuncusuydu!
Zor maçtı ama...
İkinci yarı skora razı görünür gibiydi, her iki ekip. Fakat dakikalar 56’yı gösterdiğinde Güray, sahne aldı ve çaprazdan attığı golle skoru 3-0’a taşıdı. İyice tempo düşmüşken Berat ile gelen Gençler golü ev sahibini kımıldattı: 3-1. Oğuz Ceylan farkı tekrar 3 çıkardı: 4-1. Açıkçası Gazişehir zorlanabileceği bir maçta rakibin gördüğü kırmızı kartlar sayesinde kolayca 3 puana ulaştı.
Maçın olayı
Ta raftarların kazanılan galibiyetin ardından takımlarına daha sıkı sarılmaları gerekirdi. Fakat mücadelenin son düdüğüyle birlikte maalesef futbolseverler, oyuncuları protesto etti.
‘’Şansı iyi kullanamadılar‘’
Hazırlık maçlarında özellikle sezon başı yorum yapmak zordur. Çünkü hocanın kafasında bir takım vardır ama görmek istediği, karar verme konusunda soru işaretleri olan isimler vardır. Dün gece de Ausburg karşısında Fatih Terim genç ve alternatif olabilecek isimlere şans verdi. Tabii ki oyun şablonu değişmese de uygulamadaki aksaklıklar hemen göze çarptı. Özellikle orta alan iyi işlemeyince hem hücumda hem de savunma da yetersizlikler gördük. Bu maçlarda amaç bunları görüp ona göre önlem almak. Ausburg karşısında sahadaki isimler arasında dikkati çeken genç Erencan’ın 11’de başlaması oldu. Fiziğiyle, kısa deparlardaki üstünlüğüyle gelişime açık bir yetenek görünümü verdi 17 yaşındaki oyuncu. İlk yarıda yenilen 2 golü sadece kaleci İsmail Çipe’ye bağlamak haksızlık olur. Rakip Ausburg o kadar rahat hücumlar yaptı ki bu gollerin gelmesi asla sürpriz değildi. İlk yarıda Galatasaray adına tek pozisyon Adem Büyük’ün Linnes’in ortasında dar açıdan dışarı çıkan kafa vuruşuydu.
Orta saha sorunlu
İkinci yarıda dolu yağarken Galatasaray’ın kalesine de goller yağmaya devam etti. Savunma tel tel dökülürken, şans verilen birçok futbolcunun sınıfta kaldığını gördük. Adı üzerinde hazırlık maçı ama yine de bu tür karşılaşmalar daha ciddiye alınmalı. Nitekim Ausburg bu ciddiyetini gösterdi ve farka gitti. Sonrasında hocaları tüm takımı değiştirdi. ‘Bir takımın atanı ile tutanı iyi olmalı’ deriz. Ancak bu ikilinin iyi olabilmesi için çok iyi bir orta alan gerekli. Galatasaray’ın bu bölgedeki zaafiyetini dünkü maç fazlasıyla gözler önüne serdi.
‘’Ersun Yanal takımı‘’
Ersun Yanal, oynatacağı sistemi monte etmek için idmanlarda yoğun bir şekilde çalışıyor. Hedefi, kompakt bir takım oluşturmak. Hocanın oynatacağı sistemde hızlı geçişler ve ileri, yana kaymalar çok revaçta...
Önemli bir artı, yenilerin takıma uyum konusundaki istekleri. Emre Belözoğlu, büyük bir özlemle döndü. Her şeyiyle güzel bir final yapmak istiyor ama idman performansı hiç de final yapacak gibi değil!
Fenerbahçe’de yeni sezon için transfer arayışları sürerken, Ersun Yanal da oynatacağı sistemi bir an evvel takıma monte etme çabasında. Hazırlık maçları ve idmanlarda gördük ki tecrübeli teknik adamın hedefi kompakt bir takım oluşturmak. Bu tabii ki söylemle değil, çalışmayla oluyor. Yanal’ın ekibi Wolfsburg maçında özellikle ilk yarının son 15 dakikasında ve ikinci yarı bölüm bölüm bu futboldan ışıklar verdi.
Yeniler uyum sağlamış
Tabii ki böyle bir anlayışı sahada uygulamak için elinizde oldukça güçlü ve kaliteli bir kadro olmalı. Bana göre hoca ne yapacağını nasıl oynatacağını çok iyi biliyor. Ancak takım geçen sezon yaşadığı travmanın etkisinden kurtulmaya çalışıyor. Yani bir anlamda mental onarım devam ediyor. Ama Fenerbahçe’de artı olan şimdiye kadar yapılmış olan transferlerin takıma uyum konusundaki istekleri. Hocanın oynatacağı sistemde hızlı geçişler ve ileri, yana kaymalar çok revaçta.
Dar alanda oyun
Bunun ipuçlarını Graz’daki idmanda çok net gördük. Dar alana takımı yerleştirip çizdiği formatı uygulatma çalışması yaptı. Ayrıca Ozan Tufan’ın basın toplantısında Ersun hocanın sistemi konusunda, ‘Farklı bir Fenerbahçe geliyor’ söylemi önemliydi. Tabii ki Emre Belözoğlu’nun takıma dönmesi de önemli bir ağırlık. Kaptan saha içi ve saha dışı takıma katkısı yüksek olacaktır. Emre, Fenerbahçe’ye büyük bir özlemle döndü. Her şeyiyle güzel bir final yapmak istiyor. Ancak tecrübeli kaptanın idman performansına bakarsak hiç de final yapacak gibi değil!
Yanal baskıyı sever
Uzun ince bir yol ama Fenerbahçe taraftarının da ne kadar sabırsızlandığını, Wolfsburg maçında tribünleri tamamen doldurmasından gördük. Takımın ve hocanın üzerinde baskı olacağı kesin. Ama ben bunu olumlu görüyorum. Çünkü Ersun Yanal böyle ortamlarda iyi motive olur. Bir anlamda taraftarın baskısıyla geldiğini düşünürsek, onlara olan borcunu ödemek için tüm birikimlerini kullanacaktır.