Türk futbolunda en büyük sorun bence ahlak... Tamam hakemler yetersiz de, kariyerlisi kariyersizi, yerlisi yabancısı, futbolcu tayfası Türkiye’de futbol oynamadan nasıl maç kazanılır öğrenmiş. Dün gece daha maçın başında Van Persie’nin hali tavrı her şeyi anlatıyordu. Hollandalı golcü asıl işi olan golü atmak yerine adam attırmayı seçmiş tercih olarak. Önce Oğuzhan’a gitti ama olmadı Tosic’i tuzağa düşürmeyi başardı. Hakem Ali Palabıyık pozisyonu iyi süzebilseydi, Van Persie’ye de kırmızı göstermeliydi.

Kırmızı dengeleri bozdu

Bu sezon Fenerbahçe’nin önem derecesi yüksek maçlarında artık futbol beklememeliyiz. Çünkü ilk yarıdaki derbiler ve Başakşehir maçı bize Fenerbahçe’yi oynatmadan
kazanmayı yeğlediğini gösteriyor. Beşiktaş gergin başlayan maçtan etkilendi ve ilk 30 dakikada bu gerginlik futbolunu olumsuz etkiledi. Sonrasında gole çok yaklaştı ama
atamadı. Fenerbahçe’nin ilk yarıyı pozisyonsuz bitirmesi ise hiç yakışmadı. Bir kere öyle bir 45 dakika izledik ki kanatlarda, bekmer hücumcuları, hücumcular da bekleri
durdurmakta başarılıydı. Orta alanda ise yaratıcı oyunculara sahip Beşiktaş sert markajdan zamanlamayla kurtulup rakip kalede şanslar buldu. Tabii ki Tosic’in kırmızı kartı dengeleri bozacak hesapta olmayan bir gelişme oldu Siyah-Beyazlılar adına.

Düşünsenize...

İkinci yarıda sinir harbinden yenik çıkan Beşiktaş eksik oynamanın çaresizliğini yaşadı. Aslında 10 kişi ile tur arayan Beşiktaş karşısında Fenerbahçe daha çok pozisyon bulmalıydı ancak psikolojik olarak kırmızı kartın mahcubiyeti ofansif futbollarını engelledi bana göre.

Umarım bu gerginlik burada biter, çünkü Fenerbahçe bu stada bir kere daha lig maçı için gelecek düşünsenize...

“Başkan Dursun, Galatasaray elensin” bence yeni sloganı bu olmalı Cim Bom’un. Liderliği 2. Lig takımı Tuzlaspor’a bırakırsan daha son 16 turunda final niteliğinde bir maça çıkmak zorunda kalırsın. Hani bir söz vardır; “Ucuz etin yahnisi pahalı olur” diye. Sen ucuz teknik direktör ile pahalı işler yapacağına inanırsan sonuç hüsran olur. Hollandalı, Galatasaray’ın zayıf kanadı sol tarafı Bruma ve Carole’e bırakıyor, savunmaları sıfır olan oyuncular. Rakibin de en güçlü yeri sağ kanat Caiçara ve Visca. Ya hiç mi maç analizi yapmıyorsun rakip hakkında!

Sokaktaki adam!

Sokaktaki adama bile sorsanız Başakşehir karşısında böyle bir dizilişle sahaya çıkmaz. Kimse maçın başında ‘Podolski’nin şutu direkten döndü, Bruma ceza alanına girdiği topu golle sonuçlandırmalıydı’ demesin. Tamam Sneijder’in maçın başında sakatlanıp çıkması talihsizlikti kabul, ama yine de bu kötü futbolun mazereti olamaz. İkinci yarı 2-0 yenik takımdan ne beklersiniz, rakibe baskı, tempo değil mi! Ama Başakşehir gibi bir rakip karşısında gücü bu kadar Sarı- Kırmızılı ekibin. Abdullah Avcı ve öğrencileri maç öncesi galip geliyor doğru analizle. Bana göre bu oyun sisteminde Galatasaray’ın orta alanı rahatlıkla bu tempoyla 10 yıl oynarlar!...

Buna hakkı yok

Riekerink sanırım Başakşehir’in şampiyonluğa oynayan bir takım olduğunun farkında değil. Zaten tüm önlemleri de alsan Başakşehir sana karşı üstünlük sağlayacak kalitede bir takımken rakibin ekmeğine yağ sürüyorsun bu futbol anlayışınla. Herhalde 6-0’lık Akhisar galibiyeti hocayı zafer sarhoşu yapmış! O Akhisar’a iyi zamanında bu Başakşehir 5 attı hatırlatayım... İkinci yarıda 2-0 yenik takımdan baskı beklersiniz, tempo beklersiniz ama bu iş kapasite ile ilgili. Galatasaray’ın güçlü rakipler karşısında durumu bu, fazla söze gerek yok. Ama kimsenin de Galatasaray’ı bu hale düşürmeye hakkı yok... Başakşehir maçın favorisiydi ve bir sürprize mahal vermedi ve hakkıyla bir üst tura çıkan taraf oldu, tebrikler..

Trabzon’da yüzler gülüyor. Niye Trabzonspor değil de Trabzon dedim... Çünkü şehrin yani insanların yüzünün gülmesi önemli bence. Yıllardır Karadeniz fırtınasını izleriz ve yıllardır ezbere saydığımız kadrolar vardır. Ama son zamanlarda Trabzonspor’u izlerken artık zorlanmaya başlamıştım. Gerçekten o kadar çok oyuncu gidişleri-gelişleri oldu ki, herkes gibi benim de Trabzonspor ile ilgili fikrim negatif hale gelmişti.

Bunun sebepleri ayrı bir yazı konusu ama şimdi bunların tartışılacağı zaman değil. Trabzonspor’un şu anda ayağa kalkmaya, başarıya ihtiyacı var. Hani derler ya zararın neresinden dönersen kardır. Yani hatadan dönme konusunda, devre arasında beklenenin üzerinde artı bir performans gösterdi Bordo-Mavililer. Ve bu performasın karşılığı olarak kazanılan 3 maçlık galibiyet serisiyle birlikte, yeni statta adata güller açtı.

Ruh getirdiler

Aslında Trabzonspor transferlerine baktığımızda; olağanüstü oyuncular mı? Hayır. Ama Trabzonspor’un aradığı en önemli şeyi takıma katttılar. Neydi Trabzonspor’un aradığı, eskiden olup da şimdi olmayan... Kazanılan 3 lig maçında şunu gördüm; Trabzonspor, ruhunu yakalamaya başladı. Olcay’ın, Mas’ın, Periera’nın, performanslarıyla beraber takımın aradığı ruhu kazandırmaları, yarattıkları pozitif enerji, en büyük özellikleri.

Tabiki futbol, takım oyunu ve bakıyoruz ilk yarıda ortalarda görünmeyen isimler şu anda şaha kalkmış, Castillo gibi. Bir de bunlara Yusuf Yazıcı gibi genç isimlerin sürpriz performansları eklenince, ortaya çıkan bahar havası bir anda Trabzon’un yüzünü güldürdü.

Burada önemli olan devamlılık. Kısa sürede yakalanan bu bahar havası, kimseyi kandırmamalı. İstikrar önemli. Çünkü ne Trabzonlular’ın ne de Trabzonspor’un bundan sonra başarısızlığa dayanma gücü kalmadı. Aman dikkat.

Adana 5 Ocak’ta maç öncesi dolu tribünler, beklediğimiz bir tabloydu. Gerçekten bu görüntü taraftarın takımına inandığının göstergesiydi. Nitekim Adanaspor, Kasımpaşa karşısında taraflarının bu güvenini erken gelen bir golle ödüllendirdi. 4. dakikada Veysel’in savunmadaki kontrolsüz düşüşünü Roni affetmedi ve takımın 1-0 öne geçirdi. Orta alandaki baskılı oyunu ve ayağa paslarla çıkan Adanaspor’un bu özelliği kendileri için artıydı. Şok golden sonra toparlanmaya çalışan Kasımpaşa, rakip kalede önemli ataklar gelişirdi. 10. dakikada Adem Büyük’ün, ceza alanı dışından çektiği şutu İtandje kurtardı. 16’da Magaye’nin şutunu bu kez Ramazan inanılmaz bir refleksle çıkardı. 45. dakikada Koita’nın kafa şutu İtandje’dan döndü. İlk yarı 1-0 Adanaspor’un galibiyetiyle son buldu.

Bol pas yaparak...

İkinci yarıya beklenildiği gibi etkili başlayan Kasımpaşa, aradığı pozisyonları da buldu. 46’da Tunay’ın ortasında Castro bomboş pozisyonda topa dokunamadı. 62’de Digao bu defa ceza alanı dışından nefis bir gole imza attı ve skoru 2-0’a getirdi. Bu dakikadan sonra iki teknik adamın oyuncu değişikliklerini izledik. Adanaspor golle özgüven kazandı ve skoru perçinlemenin rahatlığıyla bol pas yaparak topu kendinde tuttu. Son bölümde konuk ekibin skoru bozma çabalarını izledik ama Adanaspor iyi kapandı. Dün gece sahada takımdaşlık ruhunu yakalamış bir Adanaspor izledik. Kasımpaşa ise erken golün şokunu üzerlerinden atmakta, tecrübesine göre fazla sendeledi. Özetle Adanaspor kaldığı yerden kazanmaya devam diyor, ligde kalma savaşını umutla sürdürüyor.

İstanbul’da ev sahibi için liderlik hesapları açısından önemli bir maçtı. Konuk ekip ise Mutlu Topçu ile anlaşmış ama açıklama bu maç sonrasına bırakılmıştı. İki takımın kalesinde çok formda ve A Milli iki isim vardı. Misafire ayrılan bölümün Bursaspor taraftarınca tamamen dolu olması da takıma olan büyük desteği gösteriyordu. İlk yarı Bursaspor’un istediği gibi geçti. Ev sahibi genelde ortadan ve yerden yaptıkları hücum girişmelerinde dönen toplarda gol aradılarsa da başarılı olamadılar. İlk yarıda taktik savaşından gol sesi çıkmadı: 0-0. Cengiz ve Visca gerçekten sezon ortalamalarının çok altında oynadılar. Zaten Avcı hamle yapmakta gecikmedi. 60’ta Cengiz çıkmadan önce maçtaki tek etkili ortasında İsmail son anda Batdal’dan önce kornere attı, yerine Doka girdi. Son bölümde iki ekip de son kozlarını kullandı.

İrfan Can damgası

Avcı, Mossoro’nun yerine İrfan Can’ı alırken, Tunahan hoca da devre arası transferi Del Valle’nin yerine Stancu’yu gol silahı olarak oyuna soktu. 87’de Aziz Behiç’in zorladığı pozisyonda Battala vurdu top savunmadan döndü. Başakşehir’in son anlardaki baskısı da Bursaspor’un başarılı savunmasını bunalttı. Artık ‘maç bitti’ derken oyuna sonradan giren İrfan Can, Emre’nin ortasında topu ağlara yolladı ve maçın skorunu ilan etti: 1-0.

Süper Lig’de alt sıraları yakından ilgilendiren karşılaşmada Alanyaspor iç sahada avantajını kullanıp rakibiyle aradaki puan farkını açmak ve iyi bir başlangıç yapmak istiyordu. Rizespor ise kötü giden ilk yarıdan sonra puanla başlamak hdefindeydi. Aslında ara transferin sürdüğü şu dönemde iki takım adına alıncak sonuç bu anlamda önemliydi. Oyuna hızlı başlayan Rizespor 2. dakikada Kweuke’nin kafa golüyle öne geçti: 0-1. 8’de Omeruo ceza alanı içinde Kweuke’yi düşürdü, pozisyon penaltıydı ama maçın hakemi ‘devam’ dedi. 34’te Ahmet İlhan’ın ortasında İsmael kafa ile skoru 2-0’a taşıdı. İlk yarıda oyuna hakim olan konuk ekip soyunma odasına 2-0’la girdi. 62’de Kweuke, kaleci Haydar’ı da geçerek yaptığı plase vuruşla topu ağlara gönderdi: 0-3. 71’de soldan gelişen Aytemiz Alanyaspor atağında Emre’nin pasında Vagner Love’un sert vuruşunda top ağlarla buluştu: 1-3.

Penaltılar verilmedi

75’inci dakikada Candeias sağdan ilerlemek isterken kendisinden topu çalan rakibine arkadan yaptığı müdahale sonrası direkt kırmızı kartla oyundan ihraç edildi. 90’ıncı dakikada Berkan’ın sağdan kullandığı serbest vuruşta havadan gelen top defanstan sekerek arka direğe gitti. Yükselen Glynor Plet’in kafa vuruşu kaleci Gökhan’ın solundan ağalarla buluştu: 2-3. İkinci yarıda Kwekue’nin bir penaltısının daha verilmediğini belirtmek gerek.

Adana’da lider ilk yarıda etkisiz bir futbol oynadı Adanaspor karşısında. Ev sahibi orta alanda etkisiyle Başakşehir’in birbirinden önemli silahları Visca, Cengiz ve Mossoro’yu etkisiz hale getirdi. Sadece Emre ve Attamah ile orta alanda savaşan Başakşehir hemen hemen tek pozisyonla bitirdi koca ilk yarıyı.

Adanaspor ise yeni hocası Levent Şahin’in tribünden izlediği karşılaşmaya iyi motive olmuş. Bunu net bir şekilde görebiliyorsunuz. Ve doğru bir oyun kurgusu ile mücadele ettiklerinin de altını çizelim. 24’te Batdal’ın gollük pozisyonunu Digao son anda kademe ile önledi. 33’te yakın mesade vurulan kafayı Volkan müthiş çıkardı. Attamah ceza alanı dışından 43’teki nefis vuruşu ise güne damga vurdu. Hayrullah da çaresiz kaldı.

Magaye damgası

İkinci yarı golle başladı. Adanaspor ilk yarı yapamadığını bu yarıda Magaye ile yaptı. Cem Özdemir’in sağ kanattan sert ortasına Senegalli dokundu. Bu dakikadan sonra maç adeta tek kale oynandı. Skoru korumaya çalışan Adanaspor karşısında Başakşenir büyük bir baskı kurdu. Abdullah Avcı, Mustafa Pektemek ve Doka’yı oyuna alarak galibiyeti ne kadar istediğini de göstermiş oldu bir bakıma. Nitekim tecrübeli hoca yaptığı ofansif hamlenin karşılığında istediği hücum gücünü de buldu ama golü bulmakta zorlandı.

Nefes nefese...

72’de çok tartışılacak bir gol ve iptali izledik. Başakşehir, Mossoro ile attı, golü Hüseyin Göçek önce verdi, sonra yardımcısı ile konuşup iptal etti. Ancak görüntülere baktığımızda gol nizamiydi ve iptal anlamsızdı. Kalan bölümde Başakşehir rakip ceza alanını ablukaya aldı. Ancak oyunun uzatma bölümlerinde 3 puana çok yaklaşan Adanaspor’un pozisyonları izledik. Nefes kesen maçta kazanan olmadı ve iki takım da birer pana razı oldu...

Dün geceyi Kadıköy’de futboluyla aydınlatan Gençlerbirliği’ydi. Başkent ekibi adı gibi gerçekten tecrübe kazanmış bu genç isimlerle takım olmuş. İyi bir kaleci, iyi bir savunma, iyi bir orta saha ve etkili bir forvete sahip Gençlerbirliği takımı. Hani derler ya atanınla tutanın iyi oldu mu bir puan cepte. Gençlerbirliği’nde görünen eksik, atan kısmında. Çünkü çok önemli pozisyonlar buldular ama final vuruşları etkisizdi. Fenerbahçe için zor bir rakip olduğunu biliyorduk ama evlerinde bu kadar zorlanacaklarını onlar da tahmin etmemiştir. Souza-Topal ikilisinin karşısında Khalili ve Selçuk Şahin ikilisi orta sahada bir mücadele düellosu yaptılar. Konuk ekipte Serdar, Aydın ve İrfan Can her an sürpriz yapabilen yeteneklerdi ve bu yeteneklerini de fazlasıyla ortaya koydular.

Özat kazanmak istedi

Ümit Özat 60’ta 3 oyuncu değişikliğini yaparak maçı ne kadar istediğini de gösterdi. Belki son hamle Aydın’ın sakatlığı nedeniyle de olsa ‘1-0 mağlubiyeti kabul etmiyorum’ mesajıydı. Vedat Muriç hamlesi Özat’ın bir anlamda nokta atışıydı. Kosovalı oyuncunun gençliği ve gol yollarıdanki etkinliği takımın temposuna skorer katkıyı sağlaması içindi. Fenerbahçe karşısında Özat ilk yarıda çizgiye indi, yerden oynadı, ara toplarla golü aradı ama Volkan kalesinde adeta devleşti. Tek seçeneği bir hava topu kalmıştı ve Vedat Muriç’i oyuna alarak yan toplardan golü bulmayı hedefledi.

Advocaat ders çıkarmalı

Aslında dün gece futbol adına doğruları yapan takım Gençlerbirliği’ydi. Son yıllarda Fenerbahçe’nin kendi sahasında bu kadar mahkum oynadığına tanık olmamıştım. Eğer bu oyunla 3 puan alındıysa yatsınlar kalksınlar Volkan Demirel’in muhteşem performansına dua etsinler. Düşünsenize, maçın 77. dakikası, Fenerbahçe 2 korner atmış Gençlerbirliği ise 11 tane! Bu rakam bile maçın nasıl geçtiğinin özetidir. Sonuç tabi ki önemli ancak Fenerbahçe ve Advocaat’ın oynadıkları futbola bakarak bu maçtan sezonun geleceğine dönük önemli dersler almışlardır... 3-0’lık skor Fenerbahçe’yi aldatmamalı bence. Ümit Özat ve öğrencilerini de pozitif futbol anlayışlarından ötürü kutluyorum...