‘’Bilic korktu!‘’
Öncelikle belirtmek isterim; Türkiye’deki FIFA hakemlerinde 12. kural bilgisi sıfır. Bunu niye söylediğimi Halis Özkahya’nın dün akşamki eyyamlarından anlayabilirsiniz. Verdiği tek doğru karar Dany’nin Tolga’ya yapmaması gereken geri pas. Bazı maçlar sonunda teknik adamlar hep şunu söyler. “Kazanamıyorsan kaybetme.” Sevgili Bilic; dün gece öyle bir maç değildi. Mutlak kazanmak zorundaydın. Ama sen daha sahaya çıkarken ‘kaybetmeyeyim’ diyorsun.
Atiba’ya da yazık. Takıma da yazık. Fernandes’den sonra rakipten gelen ilk topları karşılayacak; Olcay’a, Oğuzhan’a, Gökhan’a servis yapacak tek bir oyuncun var, o da Atiba.. Kalbim çok ağrıyor Bilic. Belli ki sen sahadaki futbolcudan tribündeki seyirciden daha stresli ve daha telaşlısın. Korkunun ecele faydası yoktu Bilic. Aynı şeyi yönetime de söylüyorum. Korkunun ecele faydası yoktur. Fenerbahçe, Galatasaray, Kasımpaşa... Bu üçü de lig sonuna kadar E-Bilet’e girmedi. Cezası öyle yenilir yutulur değil. Cüzzi bir şey. Lafa gelince, ‘benim seyircim’, ‘benim taraftarım’, ‘benim Çarşım’ diyorsun. Ne karşılığında tribünler boşaldı merak ediyorum!
Beşiktaş maçlarının 80 dakika oynanmasını istiyorum. Son 6 hafta, son 10 dakika kırmızı kartlar, mağlubiyetler, beraberlikler bu takımın başını yedi. Son bir defa rica ediyorum... Bilic, kulübede rahat dur, telaş etme. Bir yerde de haklı. Arkaya dönüp baktığında kimi soksun oyuna da maçı kurtarsın.
‘’Aferin Necip‘’
Beşiktaş takımı bunları hak etmiyor. Ne Eskişehir maçındaki seyircisiz oynama cezasını ne de Rize’deki Ali Palabıyık’ın katliamı. Erkeksiz bir maçtı dün. İstanbul’da mükemmel bir hava... Madem erkeksiz ver saat 14.00’e maçı ne olur. Hayır! Beşiktaş sahipsiz değil. Bu kadar yokluklar arasında, bugün Şampiyonlar Ligi potasındaysa bu takım ayakta alkışlanmalı.
Oğuzhan, Atiba, Veli ve Olcay’dan oluşan bu dörtlü dünkü başarının mimarları. Baskı yaptılar, hızlı pas trafiğinde bulundular, gol attırdılar. En büyük özellikleri ise son 3 haftadır Necip, Franco, Ersan ve Motta’nın başarısının öncüleri oldular. Rakibi ilk karşılayan bunlardı. Mustafa Pektemek, dün gece gol attı, kanrevan içinde kaldı. Yılmadı, devam etti. Yüzü gözü kan içinde... Kurban kessen bu kadar kan akmaz. Bana göre oyuna devam ettirilmesi yanlıştı.
Ersan’ın çıkması sistemi altüst etse de hafta içinde Bilic demişti ya... En az bu takıma 7 tane Necip lazım. Necip’lerin çoğalması gerek. Yıllardır bunun mücadelesini veriyoruz. Necip’in bu takımda tutulması için ne kadar uğraş verildiğini ben biliyorum. Necip’ler çok, U17, U19 takımlarına bir bakılsın. Bilic, bu çocuklar uzakta değil, Nevzat Demir’de bir alt sahada.
Gökhan Töre’nin yokluğunda Holosko’yu merak ediyordum. Çok koştu ama o kadar. Bu sahanın kapanmasına sebep olan kendine taraftar diyen o belirli kitle utanın. Devre arası ihtiyaç diye alınan Dany tribünde, Jones 70’inci dakikada sahada. Bu iki oyuncuyu onay veren yöneticilerin de biraz düşünmelerini istiyorum. Menacerlerin kuklası olmasınlar. Necip’ler aşağıda dolu...
‘’7.9 depremi‘’
Antalyaspor, Eskişehir müsabakasında 2 penaltı çalmayan Ali Palabıyık’ın notu 7.9. Yani en az 5 hafta dinlenmesi gerekir. Kulağı çekilmiş, penaltıyı ver kardeşim denmiş. Ve dün gece Rize’de Mustafa Pektemek’e faul verilmesi gerekirken hangi akla hürmet penaltı çalındı. Bütün bunları bir kenara bırakıyoruz. Sen kardeşim olması gerekeni yapıyormusun? Hayır. Güzel bir laf vardır ‘malına sahip ol hırsızın başını belaya sokma’.
Ali Palabıyık, yanlış yaptı hata yaptı. Sen ne yaptın! Beşiktaş’ın en büyük eksikliği ne biliyor musunuz? Galatasaray’da Melo, Fenerbahçe’de Emre ve Alves gibi ısıran takımı harekete geçirecek oyuncu yok. Almeida, Holosko, Jones, Fernandes masa başına bakınca, oyunu her an değiştirebilecek oyuncular ama gel gör ki icraatta 0. Mustafa Pektemek 2 gol atmasına rağmen tek eksiği ayakta kalamaması. Her topta yerde. Ömer Şişmanoğlu, Almeida farketmiyor. Mustafa Pektemek’i de buna katabiliriz. Ama bunların gol atması için Beşiktaş takımının ceza sahasına girmesi lazım. Farketmiyor çünkü ceza sahasına giremiyor Beşiktaş takımı. Gökhan Töre, Olcay bu ikiliye destek olmadığı müddetçe orada kim olursa olsun farketmez. Takım iki sefer ceza sahası içerisine girdi 2’ye 1’lerle ve 2 gol.
Sıkıntı Beşiktaş’ta şu; oyuncuların çoğu toptan kaçıyor. Yalnız dün Uğur Tütüneker’in öğrencilerinin kazanma arzuları beni mutlu etti. Son 10 haftaya giriliyor, makas daraldı. Herkesin kafasını karıştıran konu çifte standart, şunu konuşuyorlar. Rize sahası nasıl kapanmaz, Beşiktaş sahası nasıl kapanır! Geçen hafta Beşiktaş’ı çok beğenmiştim hatta ben beğendim demiştim. Zar gibi bir takım bir hafta düşeş bir hafta hep yek. Genç hakemlere hep destek olmuşumdur. Artık Ali Palabıyık’ta düzene uydu ama başlamadan bitti.
‘’Ben beğendim‘’
Dün istemediğimiz gerçek yüzünü gösterdi Olimpiyat Stadı. Buna rağmen Bursa maçından sonra Beşiktaş’ın zevk verdiği bir geceydi. Necip, Sivok, Fernandes, Escude ve olmazsa olmazlar Atiba ve Almeida yoktu. Onun için sonucu çok merak ediliyordu Es Es maçının. Beşiktaş arzuluydu, üretkendi, mücadele etti bol pozisyon da buldu ama bir türlü golü bulamadı. Gökhan Töre, Ömer, Oğuzhan, Holosko kısacası saha içerisinde olan gol ayaklarında Pektemek dahil hiç ses çıkmadı, çıt yoktu gol adına. Ta ki 90. dakikaya gelip çatana kadar. Sahanın en çalışkanı, tekmeye kafasını sokan, milli takım dopingiyle Ersan skoru belirledi. Kaptan Tolga dahil olmak üzere, dün akşam o ortamda, ilk yarı 1-2 hatası olmasına rağmen Serdar Kurtuluş dahil bütün oyuncular vazifelerini yerlerine getirdiler. Yalnız Franco, Ersan ve Veli’yi ayrı tutmak lazım. Geçen haftalarda Beşiktaş için söylediğim bir şey vardı... Takımda mücadele yönü, savaşçı yönü ön planda olan asker oyuncular çok. Ama yaratıcı futbolcu eksikliği var. Oğuzhan’ın dışında şu anki mevcut kadroda o işi yapacak eksiklik bariz şekilde hissediliyor. Onun içindir ki Oğuzhan’ı haftalardır satırlarımızda eleştiriyoruz. Dün biraz kıpırdadı. Ağır olması haricinde fena değildi. Sadece mücadele etmekle bu iş olmuyor. Bilic kulübeye baktığı zaman, ellerini açıyor. “Bu kadar eksiğin içerisinde ben kimi sokayım ki maçı kurtarsın” diye. Kimi sokarsa soksun Fernandes’i bitirdiklerine göre Beşiktaş’ın Oğuzhan’a, Oğuzhan’ın da Beşiktaş’a ihtiyacı var. Beşiktaş bir şeyi daha gösterdi. Atiba’sız ve Almeida’sız Beşiktaş’ın başı çok ağrıyor. Serdar Kurtuluş, ondan beklentiler çok. Ama o düne kadar yoktu. Serdar, sazı eline al! Her zaman aklına kulübede oturduğun dakikalar gelsin. Eğer İlker Meral, Necip’e haksız yere o kartı göstermeseydi belki bugün o forma senin değildi. Lütfen o formayı çıkartma, çıkarmaya mecbur etme.
‘’Hayırlı kamplar‘’
Yönetim kurulu yarın itibariyle Sakarya'da bugün itibariyle kampa giriyor. Hayırlı kamplar. Çünkü Beşiktaş'ı konuşacaksınız.
Neyini konuşacaksınız merak ediyorum. Biz aylardır bu takımın iyi top oynamadığını sadece rakiplerinden çok koşmanın avantaj olmadığını önemli olan 3 direk arasına topun girmesi, gol olması dediğimizde, bizleri Beşiktaş düşmanı lina ettiniz. Kusura bakmayın kadrolu yakalalık yapamayız. Beşiktaş'ın kendi çocuğu olan Samet Aybaba'ya, küfür ediliyor. Neden? Suçu takımına sahip çıkması mı? Önce biz malımıza sahip çıkalım. Ne derler; malına sahip ol, hırsızın başını belaya sokma.
Samet hırsız, sen ne yaptın peki? Gözümüz yeni transfer Jones'taydı. Acaba Fernandes'i arar mıyız dedik. Aradık hem de mumla aradık. Bilic, Atiba-Veli-Jones üç ön libero sahaya sürdü. Bunların hepsi mücadele ediyorlar ama düz oyuncular. Top rakipteyken özellikleri ortaya çıkıyor. Top Beşiktaş'tayken yaratıcılıkları sıfır! Hal böyle olunca tek gol ayağı olan Almeida ne yapsın! Çıldırmamak içten bile değil. Taç atışlarına kaç haftadır hep Almeida gidiyor.
Golü kim atacak? İlk şut 51. dakikada geldi. O da maçın ilk şutuydu. O da Almeida'dan geldi. Düşünün ızdırabımızı... Biz, maça konsantre olamadık. Dün akşamki ortamda futbolcular nasıl olsun? 7000 seyirci ve gidiş-geliş 5,5 saat yollarda geçti. Geçen seferki Bursa maçı gündüzdü. 50 bin seyirci gelmişti. Dün 7 bin seyirci... Oynat cumartesi-pazar öğlen! Dünün en iyisi kimdi derseniz tribündeki 7 bin seyirciydi. Müsabakadan önce hatta perşembe günü hakem Çağatay Şahan denilince, içimizde bir sıkıntı olmuştu. Maça hakem atanmamış, hakeme maç verilmişti. Lütfen yayıncı kuruluşa söylüyorum. Dün gece pozisyon yorumlaması yapılırken ben o saatte yoldaydım.
Evime gitmeye çalışıyordum. Pazartesi gecesi yayınlanmasını istiyorum. 72. dakikada orta sahada Necip'in pozisyonuna faul deyip sarı kart gösteren Çağatay Şahan, Baum'un, Holosko'yu ceza sahası içindeki pozisyonuna niçin Fransız kaldı? Dakika 70'te Ömer-Almeida-Holosko'lu, 3 forveti Bilic denemek istedi. İş işten geçtikten sonra macera aramanın bir manası yok. Yönetime ricam Bilic'i de Önder Özen'i de hatta karanlık doktoru da kampa alsınlar. Hesabı onlardan sorsunlar.
‘’Yazık oldu‘’
Dany saatli bomba.. 90 dakika içinde müsabakada ceza alanına girilen 2 pozisyon vardı. Biri 46. dakikada idmanda bile adamın ayağına al da at denecek bir top olan Almeida’nın kaçırdığı pozisyon, diğeri Dany’nin Veysel’e bodoslama girişi. İşte bunun için başlığa yazık oldu dedim. İki takım da futbol adına sahaya hiçbir şey koymadı. İyi niyet vardı, futbolcular yönünde birbirine saygı vardı, rakibi düşünen önce gol yemeyeyim düşüncesi olan iki teknik adamın sahaya sürdüğü takım vardı. Ben çok ümitliydim Beşiktaş adına. Veli, Atiba, Olcay, Oguzhan, Gökhan. Top rakipteyken tamam. Bu oyuncularda hiçbir sıkıntı yok. Ama top Beşiktaş’a gelince, yani bu arkadaşlarda olunca bir şeyler oluyor. Haftalardır Olcay, Oğuzhan, Gökhan’ı durgun ve etkisiz oluduğunu yazıyoruz. Bu arkadaşların saman alevi gibi olduğunu söylüyoruz. Eğer birazcık futbolcu kimliklerini ortaya koysalardı, Beşiktaş dün sahadan çok daha farklı bir skorla çıkabilirdi. Kadro açıklanınca Necip için şaşırdık. Kaptan vazifesini yapmadı mı? Yaptı. Hem de layıkıyla yaptı. Ancak olması gereken bu muydu? 4.5 milyon Euro bonservile alınanSerdar nerede? Kulübede. İşte bu olmuyor. Ah temmuz topçuları ah! Beşiktaş ne çektiyse bu temmuz topçularından çekti. Hakem Cüneyt Çakır. Adı gibi çakır gibi bir maç yönetti. Zaten onun için Melo’da Burak’ta fazla zıplayamadı. Hakemi kullanamadı. Ama Dany puanı verdi. Aynı geçmişte Fenerbahçe maçında Ferrari’nin, Lugano’ya yaptığı gibi futbolcu değil tekvandocu hareketi. Yalnız Bilic’i merak ediyorum. Fernandes sezon sonunda gidecek. Bu belli. Ama gidene kadar ne olur faydalanabildiğin ölçüde faydalan! Onun için patronluk sana verimiş, Süreyya’ya değil. Dünkü müsabakada rüzgar Beşiktaş’tan yana esmesi gerekiyordu. İlk devre gibi Galatasaray maçından sonra Beşiktaş sıkıntı yaşamaya başlamıştı. İnşallah dün geceden sonra bu olmaz. Bu sezon en istikrarlı yeri olan kalesinde dün gece yaşananlar inşallah bir daha yaşanmaz. Tolga’da Cenk’te sadece Beşiktaş’a değil, Türk futboluna lazım.
‘’Çomak sokuldu‘’
Ne güzel gidiyordu, 50 bine yakın seyirci, müthiş bir atmosfer. Ah Murat Özcan ah! Dua et Almeida’ya. Çok kritik bir dakikada, kritik bir pozisyonda golü attı. 5. hakemden bahsediyorum. Doğrucu Davut sen misin? Üstelik oyuna da geldin. Pozisyon ‘sarı’ bile kaldırmaz, sen kırmızı diyorsun. Kısacası az kalsın!...
Üstelik nelere sebep oldun biliyor musun? Küfür yedin, Beşiktaş’a para cezası getirdin, saha kapamada sınıra gelindi. Kısacası ayıp ettin. Pozisyonda İlker Meral madeni bulmuş gibi. Olcay’ın umut vaadeden atağını kesene kart yerine pozisyonu iyi süzemeyen Murat’ın ikazında Ersan’a kırmızı kart olmadı. Fikret Orman’a meze oldun. Göreceksin, ‘Ben demedim mi?’ diyecek. Peki Beşiktaş nasıldı? Orayı hiç sormayın.
Olcay, Gökhan ne olurdu Almeida kadar pozitif olsalardı. Gökhan 2. yarı biraz kıpırdadı. Olcay’la beraber top ayaktayken var. Peki top size gelene kadar nerdesiniz? Peki Bilic nerede? Sizi tribünler seyretti. Ersan’ın kırmızı kartından sonra yürüyen bir Bursaspor varken oyunu kendi sahasında kabul etti.
Bu da yukarıda belirttiğim gibi Olcay, Oğuzhan ve Gökhan’ın topsuz oyunda olmamasından. Necip’in girmesi sıkıntıyı ortadan kaldırsa da, Almeida-Fernandes değişikliği huzursuzluk yaratabilirdi. İyi ki Almeida gol attı. Buna rağmen oyundan çıkarken bozuk olduğu hareketlerinden belliydi.
Aslında sana gol lazım, tamam Fernandes’i oyuna sokuyorsun ama golü atacak olan da Almeida’ydı. Bu da Bilic’in şansı. Beşiktaş maçlarının son 20 dakikası kalbi olanlara iyi gelmez. Neden bilinmez bu takım son 20 dakikalar hep mahkum. Bunu da Bilic çözecek, ben değil. Belli ki 90 dakika yetecek güç yok. Doktor Ertuğrul Karanlık ama işler daha karanlık. Bu dost tavsiyesi. Gözü aydın Beşiktaşlı’nın. Statla ilgili sorunlar ortadan kalktı.
‘’49. dakika‘’
Adem Büyük ve Babel'in ilk müsabakada cezalı olması dolayısıyla Tolga Özkalfa sakata gelmemek için bol bol düdük çaldı. Bırak kardeşim, oynasınlar. Her zaman eleştirdiğimiz Almeida, Gökhan Töre ve Olcay'dan kurulu forvet hattı bilhassa ilk 45 dakika o kadar üretken oldu. Bunun sebebi de dolaşmaları. Kasımpaşa hücuma çıkmak istediği anlarda bu üçlü rakibin karşısındaydı. Motta'yı çok beğendim. Serdar'da ise aynı duyguları paylaşmayacağım. Bir sefer çıktı dakika 43'te mükemmel bir orta, aynı güzellikte Veli'nin kafası skoru getirdi ama 49. dakikada kendini bir türlü oyuna sokmayan Adem'e yaptığı bir faulle kırmızı kartı gördü. Belki Tolga Özkalfa'nın en önemli kararıydı. Ve doğru bir karardı. İşte bu dakikadan sonra roller değişti. Beşiktaş çıkamadı, Kasımpaşa tek kale top oynadı. İşte bu anda sezon başından beri eleştirdiğimiz Beşiktaş defansı ön plana çıktı. Ersan ve Franco. Bilhassa Franco ısrar edilirse iyi bir hamur olduğunu gösterdi. 3. kez ilk 11'de 33. kez de oynar. Yeter ki ısrar edilsin. Dün Almeida'yı çok beğendim. Barış-Yalçın verkaçından kurtulduğu gibi arkadaşlarına yaptığı paslar ve attığı gol kalitesini açıkça ortaya koydu. Ah bir de yalnızları oynamasa! Yalnız kafamı kurcalayan bir konu var. Beşiktaş takımı 10 kişi de kalsa bu derece mahkum olmamalı. Ve son sözlerim de Beşiktaş'ın çocuğu Adem Büyük'e. Beşiktaş'ta 5 sene, Manisa ve Mersin'de kendini buluş. Dün Kasımpaşa'nın çok şey beklediği bir isimdi. Valla ne hikmetse Adem hakemle oynamaktan, yerden kalkmamaktan kendi özelliklerini ortaya koyamadı. Eski bir abisi olarak ona şunu söylüyorum; Akıllı ol Adem, hem de çok akıllı. Bak milli takıma kadar da yükseldin. Futbol çok nankör bir meslek. Tırnaklarınla geldiğin bu yerden çabuk düşme. Veli'yle Atiba'yı sona bıraktım. Çünkü onlar için yazacaklarım bu satırlara sığmaz. Sadece şunu söylemek istiyorum, iyi ki varlar.