‘’Biz gibi oynamadık‘’
Milli takım dün 4 maç bizi alıştırdığı basketbolu oynayamadı maalesef. Letonya bir hücum takımı. Onları atarak değil, savunarak yenebiliriz. Bizi de şu ana kadar ayakta tutan savunmada gösterdiğimiz agresiflikti.
Ama maça öyle bir başladık ki, Letonya elini kolunu sallaya sallaya potamıza gitti. Porzingis’i tutamadık tamam ama, diğerleri de çok rahat oynadı.
Blums düne kadar 14’te 2 üçlük atmış ama Avrupa’nın en iyi şutörleri arasında yer alır. Kariyerinin sonunda, bizi bitiren isimlerin başında geldi. Bu kez 5/7 ile üçlük attı.
Savunma sertliğimiz istediğimiz seviyede değildi, hücumda da Cedi ve Melih çok yalnız kaldı.
Skor atan sadece 2 kişiyle de bu seviyelerde maç kazanılmaz.
Serbest atış yüzdemiz de belirleyici oldu.
Dönem dönem geri gelmeye çalıştık, geldik de ama 25 serbest atışın, 9’unu kaçırdık. Onlar ise 24’te 22 attı.
Onlar kadar atsak maç kafa kafaya gelecek.
Düne kadar hep rakipler bizden fazla top kaybı yapmıştı, bu kez biz yaptık. 13’e 11...
Letonya 28 saha içi isabet bulmuş, 28 asist yapmış. Düşünün ne kadar rahat ve kolay hücum ettiklerini...
Bizim asist sayımız ise 11...
Hâl böyle olunca, yani bizi biz yapan özelliklerimizi sahaya yansıtamayınca da yenilgi kaçınılmaz oldu.
Yine de taraftar desteği, Cedi’nin enerjisi ile oyunun içine girmeye çalıştık ama Kerem Tunçeri’nin aldığı gereksiz teknik faul, Sinan’ın en kritik anlarda yaptığı top kayıpları, savunmada adamını kaçırması, buna rağmen ısrarla oyunda kalması da çok az olan umutlarımızın tükenmesine neden oldu.
Furkan Korkmaz bu kez hiç katkı yapmadı. Semih, Porzingis savunmasında çok başarısız oldu. Zaten böyle oynadığımız için kazanmayı da hak etmemiştik.
Şimdi rakibimiz İspanya. İşimiz çok çok zor. Sanırım ilerlememiz için artık mucize gerekecek.
‘’İspanya'dan nasıl kaçarızın cevabı Letonya'dan geçiyor!‘’
A Milli Basketbol Takımımız, Belçika’yı yenip ilk hedefine ulaştı ama şimdi önünde daha önemli bir hedef var. Letonya’yı yenip, ikinci turda şampiyonanın en büyük favorisi İspanya’dan kaçmak istiyoruz. Peki bunu başarabilecek miyiz?... Letonya, turnuva başlamadan önce sürpriz yapmaya aday olarak gösteriliyordu. NBA’de harika bir sezon geçiren 22 yaşındaki Porzingis, Bertans kardeşler ve Euroleague’in önemli guardları arasına giren Strelnieks ile beraber çekinilen bir takım haline gelmişlerdi. Nitekim ilk gün Sırbistan’ı çok zorladılar, ardından Belçika, Britanya ve Rusya’yı devirdiler. Kazanırlarsa grubu lider bitirebilirler. Kaybederlerse ise büyük olasılıkla 4. olacaklar. Biz ise üçüncü olup, ikinci turda Hırvatistan’ı konuk edeceğiz.
Savunmaları yumuşak
Letonya’da bu saydığım isimlere Baskonia’ya transfer olan Timma da ekleniyor. Bu 5 oyuncu takımın iskeleti. Ama kenardan fazla katkı alamıyorlar. Çok skorer bir takım ama bir o kadar da yumuşak. Turnuvanın en çok sayı atan 3. takım onlar ama maç başına da 80 sayı yiyorlar. Bu durum bizi umutlu kılıyor. Çünkü biz savunma takımı olarak görülüyoruz. Maçın nerediyse tamamında baskı, kendi sahamızda da agresif oynuyoruz. Kollarımız uzun, pas yollarını tıkıyoruz, sürekli top çalıyoruz. Maç başına 10.3 top çalma ile lideriz, Letonya ise 4.5 ile sonuncu. İki takımın savunmaya gösterdiği konsantrasyon farkı da en belirgin şekilde ortaya çıkıyor.
Hücum düzenlerini bozmalıyız
Bizden daha çok ribaunt alıyorlar, daha çok sayı atıyorlar ve daha çok asist yapıyorlar. Sertliğimizle onların hücum düzenlerini bozarsak, üstünlük sağlayacağımızı düşünüyorum. Atamazlarsa zaten kötü olan savunmaları da iyice düşecektir.
Porzingiz büyük bir yıldız gibi oynuyor. Ama tecrübesizliği çok dikkat çekiyor. Erken faul problemine giriyor ve sinirleniyor. Maçın başında onu yıldırırsak ki bunu yapabilecek oyuncularımız var, diğerleriyle bir şekilde başa çıkabiliriz.
Biz de genç bir takımız. Zaman bizim için ilaç. Her geçen gün özgüvenimiz artıyor ve daha iyi oynuyoruz. Cedi, Furkan, Semih ve Melih benzer katkıları sağlar, onlara bazı maçlarda ekstra performans sergileyen Erkan, Barış, Kenan, Sertaç gibi isimlerden iki tanesi eklenirse galibiyete yakın oluruz.
Taraftar yine itici gücümüz olacak. Çok koşan, mücadele eden, savaşan ve pes etmeyen bu takım çok seviliyor ve halkın sempatisini kazandı. Onlar da bunun farkında. Yine geri adım atmayacaklar ve Türk halkını onurlandırmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Umarız şans da daha çok çabalayan tarafın yanında olur.
‘’Devler hedefi vurdu‘’
Sırbistan maçının yorgunluğu fazlasıyla belli oluyordu Belçika karşısında. Gruptan çıkmamız için mutlaka kazanmamız gereken bir maçtı. Oyuna da böyle başladık. Ama devamlılığı sağlayamadık. Kolay değil 5 günde 4 maçı maksimum efor sarfederek oynamak. Nitekim iniş çıkışlar oldu, ilk çeyrekte 13, ikinci çeyrekte 14 sayı öne geçmemize rağmen Belçika her seferinde geri geldi.
İdare etme lüksümüz yok
Bu takımın ‘idare etme’ lüksü olmadığını da bir kez daha gördük. Mücadele eder, savaşırsak Sırbistan’ı da yenebiliriz, biraz gevşersek Belçika’ya bile yenilebiliriz. Sonuçta karar bölümünü harika oynadık. 5,5 dakika kala skor 60- 60 berabereydi. Bu sefer hatayı yapan, Belçika oldu. Salumu iki kez hücum ribaundu kovalarken, Furkan Korkmaz’a faul yaptı. Korkmaz’la piyango gibi 4 sayı bulduk. Ardından Melih en kritik yerde sahne aldı. Bizi alıştırdığı üçlükleri Belçika potasına gönderdi, Kenan da bu bölümde takımı harika yönetti. 3 dakikada 13-0’lık seriyle 73-60 öne geçtik ama bu kez Belçika’nın geri gelmek için zamanı kalmamıştı. ‘Tam zamanında’ yapılan atak bize ikinci turu müjdeledi. Halen kulübü olmayan Semih, harika bir turnuva geçiriyor.
Son yılların en skorer takımıyız!
20 yaşındaki Furkan Korkmaz, turnuvanın en iyi yüzdeyle oynayan oyuncuları arasında. Yüzde 60’ın üzerinde şut atıyor. Dün de yüzde 75’le isabet oranıyla 14 sayı attı. Cedi Osman, takımın sayı, ribaunt ve asist lideri. Gerçek bir lider. Melih Mahmutoğlu, turnuvanın en iyi üçlükçüleri arasında. Ve bu oyunculara kendi takımlarında sorumluluk verilmiyor. Demek ki oynayabiliyorlarmış!.. Bu kez ekstra katkı Barış Hersek’ten geldi. Forma giyen 11 oyuncu da sayı buldu. Son 12 yıldır Hidayet’ler, Mehmet Okur’lar, Ersan’lar, Ömer’ler, İbrahim’ler, Mirsad’lar vs varken bile bu kadar sayı atamıyorduk. Ortalamamız 77.3. Tarihin en sınırlı kapasiteli takımı olmamıza rağmen, son yılların en skorer takımıyız... Bu da Ufuk Sarıca ve teknik kadronun başarısı. Demek ki sayı atmak için çok yıldıza gerek yokmuş. Şimdilik ikinci turu garantiledik. Önümüzde bir Letonya maçı var. Letonya turnuvanın sürpriz yapma adayı takımları arasında. Ama gördüğüm kadarıyla bizim kadar sert değiller. Böyle oynarsak kazanabileceğimizi ve İspanya’dan kaçabileceğimizi düşünüyorum.
‘’Emeklere yine yazık oldu‘’
Milli takım yine çok çabaladı, çok efor sarfetti, çok mücadele etti ama sonucu Bogdanoviç ve kaçan 9 serbest atış belirledi. Maça Semih’i mümkün olduğu kadar korumak için Sertaç’la başladı Ufuk Sarıca. Ama Sertaç çok hata yapınca, Semih erken girmek zorunda kaldı. Bizim yapmamız gerekenleri de Sırbistan yaptı oyunun başına. Pres yapıp rakibi top kaybına zorlamak en büyük özelliğimizdi. Ama ilk çeyrekte 8 top kaybı yaptık. Üstüne üstlük geri de koşamadık. Sırplar hızlı hücumlarla farkı 12 sayıya kadar çıkardı. Fakat bu takımın en hoşumuza giden tarafı asla pes etmemesi. Genciz, tecrübesisiz belki ama mangal gibi yüreğe sahibiz. Doğuş oyuna girince savunmayı ateşledi, Melih de Sırbistan potasını üçlük bombardumanına tutunca 12-0’lık seriyle bir anda maça ortak olduk. Seyirci de havaya girmişti.
Joviç’in atacağı tuttu!
İkinci yarıda yine geriden geldik ama en büyük sorunumuz olan ribaunt alamamak nedeniyle, yakaladığımız ivmeyi devam ettiremedik. Cedi’nin üçlüğü sonrası öne geçerken, bütün tribünler de ayağa kalkmıştı. Ama yaptığımız harika savunma karşılığında kritik hücum ribauntlarını rakibe verince, o çabanın meyvesini toplayamadık. Tam 15 hücum ribaundu aldı Sırbistan. Ufuk Sarıca, savunma stratejisini Joviç’i riske etmek üzerine kurmuştu. Onu tutan adam, ikili oyunlarda perdelemenin altından geçerken, uzunlara da yardıma gidiyordu. Ama Joviç’in atacağı tuttu. 15 sayı ve 9 asistle oynadı, Sırp oyun kurucu, kariyerinin en iyi milli maçını çıkardı.
Ribauntları alamadık
21 yaşındaki Furkan ve Cedi NBA yıldızı gibiydi. Melih, bu salonun ‘patronu benim’ der gibi oynadı. Semih, rakip uzunlarla çok iyi savaştı, Kenan elinden geleni yaptı ama bunlar yeterli olmadı. 26 kez çizgiye gittik 9 faulu kaçırdık. En kritik savunma ribauntlarını alamadık. Son bölümde Erkan’la Bogdanoviç’i savunmayı denememiz ise tercih hatası oldu. Bogdanoviç, 2 dakikada 8 sayı attı. Belki o bölümde Doğuş denenebilirdi.
Dönüm noktası...
İlk maçta Sarıca’ya teknik faul çalan, maçı katleden İtalyan Mazzoni’nin bu maça verilmesi ya da verilmesine izin verilmesi de düşündürücüydü. Yine kritik bir anda rakip fileye değmesine rağmen basketimiz verilmedi, dönüşte Bogdanoviç üçlük atmadan önce Erkan, Kuzmiç’e faul yapmasına rağmen hem o basket verildi, hem de Sırplar oyuna kenardan başladı. Bu anlar da dönüm noktalarından biriydi.
‘’Devler hata yapmadı‘’
Rusya maçından farklı olan, bu kez daha özgüvenle oynamamız, daha az top kaybı yapmamız ve telaşa kapılmamamızdı. Hal böyle olunca, 7’si Melih’ten olmak üzere 12 üçlük bulduk, 15 serbest atışın 14’ünü sayıya çevirip 80’li sayıları geçmeyi başardık. Tabii ki bunda Büyük Britanya’nım grubun en zayıf takımı olması ve kötü savunma yapmasının da payı var. Ama Cedi’nin yanına bu kez Melih, Semih, Furkan ve Sinan’ın eklenmesi sevindiriciydi.
Rusya maçının sonucu farklı olabilirdi
Turnuvaya Rusya yerine Britanya maçı ile başlasak belki o maçın da sonucu farklı olabilirdi. Turnuvanın şu an için en çok top çalan takımıyız. Maçın büyük bölümünde baskı ve ikili sıkıştırmalar yapıyoruz. Bu da çok efor sarfetmemize ve yorulmamıza neden oluyor. Ufuk Sarıca da dakikaları mümkün olduğunca dağıtmaya çalışıyor. İlk gün 12, dün de 11 oyuncu forma giydi.
Umarım ilgi artar
Fakat 16 sayıdan Britanya gibi bir takıma yakalanmamız, gecenin kötü yanlarından biriydi. Bu takımın ‘nasıl olsa kazanırım’ diye düşünme lüksü yok. Mücadele ederse her maçı kazanabilecek noktaya getirebilir. Ama savunmayı bıraktığı zaman da, Britanya gibi bir takıma bile yenilebilir. Konsantrasyonu 40 dakika boyunca sürdürmeleri gerekiyor. Dünkü galibiyetten bu dersi çıkarabilirler. Bizde olduğu kadar bütün takımlarda önemli eksikler var. Grupta Sırbistan büyük favori gibiydi ama mevcut kadroları ile vasatın biraz üstü görüntüdeler. Rusya’nın yendiği Sırbistan’ı bir ihtimal biz de devirebiliriz. Bir günlük ara takımların dinlenmeleri ve hazırlanmaları için fırsat olacak. Tribünler hala boş. Hala ülkemizde bir Avrupa Şampiyonası havası yok. Umarım dünkü galibiyet sonrası, ilgi biraz daha artar.
‘’Çok çabaladık ama olmadı‘’
Kapasitesi sınırlı bu takımın, neler yapacağını kestiremiyorduk belki ama sonuna kadar mücadele edip, savaşacağını çok iyi biliyorduk. Nitekim zaten dar bir rotasyona sahipken, Ersan’ın gelmemesi, takımın en önemli skor gücü Bobby Dixon’ın sakatlığı, işimizi iyice zorlaştırmıştı. Ama coach Ufuk Sarıca, kulüp takımlarında da bu tip sıkıntılarla çok iyi başa çıktığı için hiç yakınmadı, ekibiyle beraber eldeki malzemeyle ‘en iyisini nasıl yaparız’ın çarelerini aradı. Dün de sonuna kadar mücadele ettik, efor sarfettik, çok koştuk, çok da yorulduk. Bu yorgunluktan ve tecrübesizlikten belki son dakikalarda fazlasıyla turnike kaçırdık. Savunmadaki gayret karşılığı kaptığımız topları malesef sayıya çeviremedik. Bu takımın yapacağı şey, sürekli tam saha baskı sonrası ikili sıkıştırmalarla rakibi düzenden çıkarmak, kapılan toplarla hızlı ve çabuk sayılar bulmak. Nitekim bunları fazlasıyla yaptık. Ama iş yarı saha basketboluna kaldığında fazlasıyla zorlandık.
İnanılmaz üçlük
15 top çalmışız, rakibi 22 top kaybına zorlamışız. Ama telaş ve heyecandan biz de topun kıymetini çok iyi bilemedik. Cedi takımın lideri gibi oynadı yine. Ona zaman zaman Semih eşlik etti, Erkan hem savunma, hem hücumda beklenmedik katkılar yaptı. Takımın en tecrübeli ismi Sinan biraz daha dikkatli olsa, kolay turnikeleri kaçırmasa geriden gelip öne geçtiğimiz anlarda rüzgarı arkamıza alabilirdik. Maç kere maç elimize geldi ama Shved’in süre dolarken attığı inanılmaz üçlük, skoru belirledi. FIBA’nın elinde hakem kalmadı. Taa Filipinler’den, Kanada’dan hakem getirmişler. Basketbol aynı basketbol ama her kıtanın ruhu farklı.
Çok kötü hakemler...
Nereden gelirse gelsin, FIBA’nın elinde kalanlar çok kötü hakemler. Dün bırakın evsahibi avantajını kullanmayı, onlarca aleyhimizde yanlış düdük aldık. Hem de kırılma anlarında. Ufuk Sarıca’ya çalınan teknik faul, başka hiçbir ev sahibine çalınmaz. Rusya tam 40 kez serbest atış kullanmış. Biz ise sadece 23. Böyle yakın bir maçta bu kadar fark olmaz. Sadece Mozgov 17 kez çizgiye gitti. Onu NBA yıldızı zannetti (!) sahadaki hakemler.
‘’İyi başlasın iyi bitsin‘’
2001 ve 2010’da kazanılan madalyalardan sonra 12 Dev Adamımız yine ev sahibi olarak Avrupa Şampiyonası serüvenine başlıyor. Ancak eskiye göre, yıldızlarla dolu bir kadromuz yok ve favori değiliz. Her şeye rağmen coach Ufuk Sarıca ve ekibi, potansiyeli sınırlı olsa da hazırlık maçlarında iyi bir tablo çizen takım oluşturmayı başardı. ..Ve şimdi millilerimiz ilk sınavını bugün Rusya karşısında verecek.
12 Dev Adam için yeni bir macera başlıyor. 2001 ve 2010’da İstanbul’da kazanılan madalyalardan sonra, bir kez daha evimizde parkeye çıkıyoruz. Ama bu kez durum biraz oldukça farklı. NBA ve Euroleague yıldızları ile dolu kadro bu kez yok. Yani evimizde olmamıza rağmen favori değiliz. Üstüne üstlük skor sıkıntısı çekmesi beklenen bu takımın en önemli hücum silahlarından biri olan Bobby Dixon da, iyileşemedi ve kadro dışı kaldı. Ufuk Sarıca ve ekibi hiç şikayet etmeden eldeki mevcut kadrodan nasıl verim alacaklarını düşündü durdu yaz boyunca. Bunun üzerine
çalıştılar. En önemli faktör ise birlikte hücum edip, birlikte savunma yapmak. Potansiyeli sınırlı bir takımız belki ama hazırlık maçlarında, çok da sıkıntı çekmedik.
İkili sıkıştırmalar önemli
Uzun rotasyonumuz dar. Rakibi pota altından oynatmamak için 40 dakika boyunca tam saha pres yapıyoruz. Genç ve enerjik olmamız burada bize avantaj sağlıyor. Bu sayede çok top çalıp, kolay basket bulabiliyoruz. -Ki bu bizim turnuva boyunca olmazsa, olmazımız. Keza bu ikili sıkıştırmalar kendi sahamıza döndüğümüzde de devam ediyor. Hazırlık maçlarında savunma kaynaklı çok sayı bulduk.
Boş geçme lüksleri yok!
Rakip sahada da sete kalmadan geçiş hücumlarını mümkün olduğunca kullanmayı deniyoruz. Olmazsa, seti tempolu ve çabuk oynuyoruz. Bobby’nin yokluğunda Cedi’nin ve Furkan’ın istikrarlı olarak skor üretmesi gerekecek. Sinan, Melih, Semih’in boş geçme lüksü yok. Kenan ve Sertaç’tan da ekstra sayılar bulduğumuz maçlar oldu. Bu şekilde devam edersek, gruptan çıkma
ihtimalizin olduğunu düşünüyorum. Rusya kilit maç olacak Rusya maçı da bu anlamda büyük önem taşıyor. Rus basketbolu son dönemde düşüşte. Ama Shved, Mozgov, Vorontsevich gibi oyuncularla bizden daha kapasiteli olduklarını söyleyebilirim. Kazanırsak, Letonya ile finali yapacağız. Bence Letonya, grubun değil, turnuvanın da sürpriz takımı olmaya aday. Şu ana kadar taraftarın turnuvaya çok ilgi göstermediği görülüyor. Biletler hala satışta. Eğer Rusya’yı yenersek, geri kalan maçlarda taraftar desteği de artarakdevam eder.
‘’Devler'den farklı tarife!‘’
Ufuk Sarıca yönetiminde A Milli Basketbol Takımımız, hazırlık dönemindeki istikrarlı oyunu Karadağ karşısında da devam etti. Bobby Dixon’un yine oynamadığı maçta 84 sayıya ulaşmak, 3 periyot rakibi 20’li sayıların altında tutmak önemliydi. Tanjeviç’in yönettiği Karadağ maça çok sert başladı.
Hücumda organize olamadık, 16 sayı (4-20) geri düştük ama 2. periyottaki 33-14’lük müthiş seri maçın rengini tamamen çevirdi. Bu bölümde Cedi’nin önderliğinde hücumdaki sıkıntıyı çözen 12 Dev Adam’da Sinan ve Furkan Korkmaz’ın skora yaptığı katkıyla skoru önde götüren Milliler, 16 sayıdan gelip, bir ara 17 farkla öne geçip salondan 84-70 galip ayrıldı.
Yine tam sahada başlayan, yarı sahada yapılan değişken ve kombine savunmalar rakibin ritmini bozdu. Karadağ’ı 21 top kaybına zorladık. Bu Milli Takım’ın Avrupa Şampiyonası’ndaki en büyük kozu olacak gibi görünüyor. Her ne kadar üst düzey takımlarla oynamasak da, kendi ayarımızdaki bütün takımları yenebileceğimizi gördük.