‘’Bir tuhaf ayrılık‘’
Avrupa Şampiyonası Eleme Grubu maçlarının başlamasına bir hafta kala, Türkiye Basketbol Federasyonu, kadro seçiminde yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle coach Ufuk Sarıca ile yolları ayırdı, Orhun Ene'yi göreve getirdi.
Güne şok ve hiç beklenmedik bir haberle başladı basketbol dünyası. A Milli Basketbol Takımı coachu Ufuk Sarıca, bir hafta sonra başlayacak olan Avrupa Şampiyonası Eleme Grubu maçları için kadroyu açıklamak üzereyken, TBF tarafından görevine son verildi.
Larkin'le alakası yok
Larkin iddiaları vardı ama olayın Amerikalı yıldız ile alakası yok. Kadro çalışması yapan Ufuk Sarıca, Euroleague maçları ile aynı döneme denk gelen Milli Takım pencereleri öncesi Anadolu Efes coachu Ergin Ataman'la detaylı bir görüşme yaptı. Shane Larkin, Sertaç Şanlı, Doğuş Balbay, Tolga Geçim ve Buğrahan Tuncer bu maçlar için Milli Takım'a katılacaktı. Sadece Larkin ve Sertaç ikilisi 27 Kasım'daki Hırvatistan maçı öncesi, bir günlüğüne Belgrad'a gidip Kızıl Yıldız-Efes karşılaşmasında görev alıp tekrar Milli Takım kafilesine katılacaktı.
Tolga Geçim anlaşmazlığı
Her şey planlanmıştı ama TBF yönetimi Tolga Geçim'i çağırmanın gereksiz olduğunu ve oyuncunun Efes'te kalabileceğini Ufuk Sarıca'ya bildirdi. Bu konuda bir anlaşmazlık yaşandıktan sonra da Sarıca ile yolların ayrıldığı açıklanırken, Orhun Ene ile anlaşıldı.
Elemelere 1 hafta kala...
Bir saatte Orhun Ene ile görüşme bile ayarlanamayacağına göre önceden planlanmış bir hareket. Eğer federasyon Ufuk Sarıca'dan memnun değilse, neden sözleşmesini 2021 sonuna kadar uzattı? Neden uzunca bir dönemi boşa geçirdi ve turnuvanın başlamasına 1 hafta kala bu yola başvurdu. Nereden tutarsanız tutun elinizde kalıyor. Sarıca ile Şubat ayında kaybedilen İsveç ve Hollanda maçları sonrası yollar ayrılabilirdi. Ama sözleşme uzatıldıktan sonra turnuvaya günler kala alınan bu karar tamamen yönetim beceriksizliği. Olan yine Türk basketboluna olacak.
‘’Normale dönüş‘’
Anadolu Efes, Khimki karşısında hücum anlamında geçen yıla benzer bir performans sergiledi. Dunston ve Beubois’in yokluğunda, Larkin’i kenardan getiren Ergin Ataman, ikinci yarıda da savunma hamleleri yapınca Efes, zor geçmesi beklenen maçı kolay kazandı. Khimki, iki skorer guard Shved ve McCollum’un 43 sayısıyla Zenit’i deplasmanda mağlup etmişti. Efes, her ne kadar ilk yarı potasında 51 sayı görse de, başta Doğuş olmak üzere bu ikiliyi toplam 1/9 üçlük, 4/10 ikilik isabet oranı ile 16 sayıda tutunca, farka ulaştı.
Efes hücumları ise ilk dakikadan itibaren tıkır tıkır işledi. Simon ilk yarıda 18 sayı atarken, kenardan gelen Larkin 20 sayı üretip eski günlerden esintiler sundu.
Miçiç 10 dakika oynayıp, 5 asist yaptı. Ama ikinci yarıda sakatlığı nedeniyle oynamadı. Umarım ciddi bir şeyi yoktur.
Umarım ivme devam eder
Dunston’un yokluğunda Pleiss’in 7/8 isabet oranı ile 20 sayı atması da galibiyete büyük katkı yaptı. Takıma ilk transfer olduğunda eleştirilmişti. Ardından sözleşmesi uzatılınca eleştirildi. Bu yıl ise onun için kimse bir şey söylemiyor. Çünkü Pleiss, geldiği günden beri aldığı her dakikanın hakkını fazlasıyla verdi. Son derece profesyonel bir oyuncu ve doğru bir karakter. Oynadığı basketbol da ortada. Efes’te kim yoksa, diğeri onu tamamlamaya çalışıyor. Umarım bu ivme devam eder ve Efes, bıraktığı yer olan zirveye emin adımlarla ilerler.
‘’Bu hesapta yoktu!‘’
Bir yandan Anadolu Efes’in geçen yılki seviyesine geleceğini beklerken, bir yandan bu hesapta olmayan yenilgiler, Zalgiris, Bayern, Valencia, Olympiakos gibi hesapta olmayan takımların potaya girmesi takımda doğal olarak bir panik havası yaratıyor. Bu ‘acaba’ mı sorusu da oynanan basketbola yansıyor. Efes, dün Bayern karşısında kötü savunma yapmasına, hücumda devamlılık sağlayamamasına rağmen maçı kazanacak noktaya getirdi. Ama Bayern Münih çok dirençli ve disiplinli bir takım. Fenerbahçe karşısında 21 sayı geriden gelmişlerdi, dün de son çeyrekte 10 sayıdan gelip kazanmayı bildiler. 7 dakikada 62-52’den 71-74’e gelen skor düşündürücü.
Bu yenilgi özelinde Dunston’un yokluğu çok arandı. Son çeyrek 12 sayı atıp 22-7’lik serinin başrol oyuncusu olan Reynolds’un karşısında ne Pleiss, ne de Sertaç duramadı.
Ergin Ataman bir yandan maçı, bir yandan da Larkin’i kazanmaya çalışıyor. Sakatlıktan çıkan, ardından Covid’e yakalanan Larkin eski fizik gücünde değil. Bu nedenle normalde kolay bitirebildiği pozisyonları kaçırdı. Ama son ana kadar sorumluluk ondaydı. Bayern yenilgisi telafi edilir belki ama sağlam ve özgüvenli bir Larkin’in Efes’e kazandıracağı çok maç olacak...
‘’Fenerbahçe emin adımlarla‘’
Fenerbahçe Beko’nun özellikle savunma stratejisi olarak çok iyi hazırlandığı bir maçtı. Rakibin iki skorer ismi Shved ve McCollum’u tamamen etkisiz hale getiren Sarı-Lacivertliler, çok fazla iniş-çıkış yaşadığı için (ki bu yeni bir takım oldukları için çok normal) oyunu zaman zaman çok zora soksa da son bölümde yaptığı atakla Euroleague’deki 4. zaferini elde etti.
Nando De Colo da daha maçın hemen başında sakatlanınca Fenerbahçe bir numaralı skor opsiyonunu kaybetmiş oldu.
Ama buna rağmen hücumda bütün rol oyuncuları görevlerini kusursuz yerine getirdi.
Kenardan gelen Pierre, sırtı dönük oyunların yanı sıra boş üçlüklerde isabet buldu. Eddie, nokta atışları her zamanki gibi büyük bir yüzdeyle soktu.
Brown özellikle ikinci yarıda ağırlığını koyarken, 11 sayı ve 8 asistin yanı sıra 4 de top çalıp, işin savunma yönünü de harika yaptı.
Rakibi 19 top kaybına zorlayan, tam 11 top çalan, Vesely’nin savunma aklı ile Shved’i sahadan silen Kanarya, çalışmadığı yerden zarar gördü. Rakip uzunlar Micey, Jerebko ve Monroe 9 hücum ribaundu alıp 42 sayı atınca bütün dengeleri bozdu. Son 4 dakikaya kadar maçı kazanma noktasına getiren Khimki, Fenerbahçe’nin ısrarlı ve kararlı savunması karşısında yelkenleri suya indirmek zorunda kaldı. Bu oyunun karşılığı çok farklı bir galibiyet olmalıydı ama yine de kazanmak güzel. Geçen hafta da yazmıştım.
Fenerbahçe’nin şu an 6 galibiyette olması işten bile değildi. Ama her hafta üzerine koyup ilerliyor Kanarya. Eksikler ve hatalar hala devam ediyor. Savunma azmi, beraber oynama isteği, topu paylaşmaları işin güzel yanları. Ama bu hedefe ulaşmak için yeterli olacak mı, bekleyip göreceğiz...
‘’Harika Efes!‘’
THY Avrupa Ligi’nin 7. haftasında Anadolu Efes, İsrail’in Maccabi Playtika takımını 91-89 mağlup etti. Larkin’in yokluğunda sihirli değneği eline alan Beaubois, temsilcimizi zafere taşıyan isimlerin başında geldi.
Larkin yoktu, ama Beaubois vardı. Dunston ve Sertaç yoktu ama topallayarak oynayan, büyük özveride bulunan Tibor Pleiss vardı. En önemlisi Efes ruhu vardı sahada. Pleiss ilk yarıda 16 sayı atarken, yürümesi imkansız olmasına rağmen 32 dakika sahada kalarak kariyer rekoru kırdı. Onun bu fedakarlığı tüm takımı ateşledi.
Miçiç yine kendine gelememişti ama Beaubois ‘ben varım’ dedi. Kenardan geldi 23 sayı, 7 asist, 3 top çalmanın yanı sıra son iki savunmada maç kazandıran blokları yaptı. Fransız yıldız gecenin kahramanı oldu.
Ergin Ataman, Erten Gazi’yi ilk beşte başlatıp Wilbekin’ı etkisiz hale getirirken, Maccabi’de özel yetenekler Bryant ve Dorsey devreye girdi. Ardından taktik-maktik kalmadı. İzlemesi son derece keyifli, enfes bir hücum maçı oldu.
‘Umut verici’
Üstünlük defalarca el değiştirdi. Efes geri düştüğü anlarda Pleiss ve Beaubois’nın yanı sıra Moerman ve Simon’un sayıları ile hep hamle yaptı. Sonunda da gülen taraf oldular. Bu kadar eksiğe rağmen ortaya konulan karakter, ilerisi için umut verici oldu. Efes, adım adım geçen yılki seviyesine geliyor. Dünkü galibiyet birbirini tanıyan, tamamlayan oyunculardan kurulu ne kadar iyi bir takım olduklarının da göstergesi oldu.
‘’Aslan'a bir şok daha!‘’
Galatasaray Doğa Sigorta için işler yolunda gitmiyor... Sarı-Kırmızılılar lige son anda alınan Fethiye'ye beklenmedik bir şekilde yenilirken, ardından evinde Gaziantep'e, dün de yine BSL'nin yeni takımlarından Aliağa'ya mağlup oldu. Yenilmekten çok yenilme şekli hiç hoş değildi Galatasaraylı oyuncular için.
Yürüyerek basket attılar
Daha ilk dakikadan itibaren gamsız ve vurdumduymaz bir görüntü içindeydiler. Aliağa'lı oyuncular özellikle ilk çeyrekte neredeyse yürüyerek basket atıyorlardı. Maç içinde kısa süreli alevlenmeler yaşasa da, oyunun genelinde çok kötü bir görüntü çizdi Sarı-Kırmızılılar. Ortaya da 19 sayılık bir mağlubiyet çıktı.
En skoreri Ray
Aliağa da 5 maçın 4'ünü kaybetmişti belki ama onlar lige ısınma döneminde. Kemzura yönetiminde bence kimyası doğru bir takım kurdular. Nitekim gün geçtikçe daha iyi basketbol oynuyorlar. Maccabi ile Euroleague tecrübesi bulunan Kendrick Ray, 16 sayı ile takımın en skoreri olurken genç oyuncular Alp Karahan ve Burak Kuş'un katkıları önemliydi.
Radikal kararlar alınmalı!
Aliağa maç boyu tam 38 ribaunt alırken, Galatasaray sadece 21'de kaldı. Neredeyse iki kat fark var. Bu da işin azim ve mücadele kısmında İzmir ekibinin ne kadar önde olduğunun da bir göstergesiydi. Galatasaray'ın radikal kararlar alması gerekiyor. Başta Hunter olmak üzere bazı oyuncular ile yollar ayrılabilir...
‘’Efes'ten kritik hamle‘’
Sezona 4 maçta 3 yenilgi ile başlayan Anadolu Efes, Shane Larkin'le çıktığı ilk maçta Olympiakos'u deplasmanda yenip önemli bir galibiyete imza attı.
Kazanırken de, geçen yıldan kısa kısa kesitler sundu Lacivert-Beyazlılar...
Maça belki de Shane Larkin'in kenarda oturuyor olmasının getirdiği özgüvenle başladı Efes. İlk periyot geçen sezon en formda oldukları döneme benzer bir performans sergilediler.
Miçiç, Beaubois ve Simon üçlüsü hücumda topu hızlı çevirirken tam 29 sayı üretti Lacivert-Beyazlılar.
2. periyotta Larkin'in oyuna girmesiyle bu hücum ritm bozuldu.
7 ay sonra ilk kez bir maça çıkan ABD'li yıldız fizik olarak hazır ama doğal olarak oyun ritmi açısından eksik göründü. Bir an önce takıma katkı vermek için çok sabırsız davrandı Larkin. Ama Miçiç her ne kadar 5 top kaybı yapsa da bu yılki en iyi hücum performansını sergiledi Atina'da...
Beaubois sessiz sedasız 3/3 üçlük isabet oranı ile 15 sayı üretti.
Oyunun genelinde iyi savunma yapan farkı iki üç kez çift haneli farklara çıkaran Efes, hiç alışık olmadığımız şekilde basit top kayıpları yapıp, potasında boş turnikeler görünce maçı bir türlü koparamadı.
Olympiakos bu hatalar nedeniyle son ana kadar maçın içinde kalsa da, son bölümde Larkin ve Miçiç, rakibin faul hakkını doldurmasını iyi değerlendirdi, birebirlerle potaya gidip galibiyeti temsilcimize getirdi.
‘’Kenar etkisi!‘’
Fenerbahçe Beko, Euroleague'e beklenenin üzerinde bir başlangıç yapmıştı. Ama kazanabileceği CSKA ve Bayern maçlarını hediye edip, çok kötü bir hücum performansı sonrası alınan Panathinaikos yenilgisi, Maccabi Tel Aviv mücadelesini daha da kritik bir hala getirmişti.
Yeni kurulan takımlar için mental direnç bana göre daha fazla önem taşıyor. Özellikle de sezon başı için... Kötü oynanan bir Panathinaikos deplasmanı ardı, çok kötü başlanan bir Maccabi maçı takımın direncini kırabilirdi.
Ama kenardan gelen isimler, ortaya müthiş bir karakter koydu.
Maç önü yazımda da belirtmiştim. Fenerbahçe, De Colo ve Vesely gibi iki yıldız üzerine kurulu bir takım. Bu iki isimden her maç aynı katkıyı almak hatta bunu beklemek imkansız.
Burada rol oyuncuların, tamamlayıcı isimlerin istikrarlı katkı vermesi gerekiyordu...
Nitekim önce Bobby Dixon kenardan gelip 5/5 üçlük isabet buldu. Sonra Eddie 3, Melih 2 üçlükle katkı verdi.
Pierre, sırtı dönük oyunlarla kritik anlarda 7 sayı üretti. Hücumda işler iyi gidince takım moral kazandı, savunma agresifliği arttı ve Tel Aviv gibi zorlu bir deplasmanda galibiyet geldi.
Arka arkaya gelen 3 yenilgi sonrası bu galibiyet çok önemliydi.
Ama rol oyuncuları dünkü gibi her zaman aynı istikrarlı katkıyı veremeyebilir. Verilen 21 hücum ribaunduna rağmen böyle bir maçı kazanmak mucizeye yakın bir şeydi. Geçen hafta Khimki'ye 8 üçlük atıp rekorlar kitabına giren Dorsey, dün Fenerbahçe'ye karşı 7'de 0 ile üçlük attı. Maccabi takım olarak 26 üçlüğün tam 21'ini kaçırdı. Fenerbahçe iyi savunma yaptı ama rakibin kötü gününde olduğunu da gözardı etmememek lazım. Çok önemli, çok güzel bir galibiyetti. Ama sezonun devamı açısından eksikleri, hataları görmek, bu kazanımı çok da abartmamak gerekiyor.