‘’Derbi aslanı‘’
Galatasaray, Play-Off yolunda önemli bir galibiyet aldı. Sarı-Kırmızılılar, taraftarının desteğiyle, Beşiktaş’ı tüm geri dönüş çabalarına rağmen 93-87 mağlup etti.
Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi’ndeki derbide, Galatasaray Doğa Sigorta kaçtı, Beşiktaş Sompo Japan ısrarla kovaladı ama son gülen evsahibi oldu.
İlk maçın aksine oldukça skorlu geçti maç. İki takım da sürpriz skorerler çıkarırken, Galatasaray ikinci çeyrekte kenardan gelen Emir Gökalp’in ekstra performansı ile öne fırladı.
Gelecek yıl bir Euroleague takımına gitmesi muhtemel olan Harrison yine üç sayı çizgisinin gerisinden yüksek isabetle oynarken, Cim Bom, Rich’ten yoksun olan Beşiktaş karşısında 13 sayı öne fırladı.
Beşiktaş’ın sürpriz ismi ise Erkan Veyseloğlu’ydu. Tecrübeli isim 13 sayılık katkı verirken, Siyah-Beyazlılar maça ortak oldu.
4. periyodun ortalarında Galatasaray, Auguste’un da pota altı basketleri ile farkı tekrar çift hanelere çıkardı: 81-71.
Kenardan katkı aldı
Ama, Beşiktaş’ın pes etmeye niyeti yoktu. Siyah-Beyazlılar, önce 2 dakika kala, ardından 13 saniye kala Gibson’un üçlükleri ile rakibe 3 sayı kadar yaklaştı fakat presten iyi çıkan ve taktik faullerde hata yapmayan Galatasaray, derbiyi kazanmayı bildi.
Son anlarda Harrison’un 8 metreden attığı üçlük, oldukça değerliydi. Cim Bom, toplam 11 üçlük bulurken, özellikle kenardan gelen oyuncularından ciddi katkı aldı.
Erolcan ve Emir 2’şer üçlük atarken, Ege 3/3 iki sayı isabet orani ile oynadı.
‘’Avantaj Fener'de!‘’
Avrupa’daki 2. sezonunda Gaziantep forması giyen, ardından CSKA Moskova’nın yolunu tutan Corry Higgins, iki gün arayla başımızın belası oldu. Önce İstanbul’da son dakikada attığı iki kritik basketle Anadolu Efes’i yıkan Amerikalı skorer, dün de Moskova’da Fenerbahçe Beko’nun kabusu oldu. Fenerbahçe ile CSKA Moskova arasındaki maçlar, inanılmaz keyifli geçiyor. Moskova’da son 4 maçın 3’ünü uzatmada kazanan Kanarya, neredeyse yine kazanıyordu, maç yine uzatmaya gidiyordu ama Higgins, skor 65-65 berabereyken köşeden attığı zor üçlükle galibi belirledi. İlk 3 periyot 18’de 2 gibi felaket bir üç sayı yüzdesi ile oynayan Sarı-Lacivertliler, 4. çeyrekte 2’si Bobby Dixon’dan olmak üzere 5 denemenin 4’ünde isabet bulunca 7 sayı geriden gelip öne de geçti ama son dakika içinde Melli ve Dixon’la birer serbest atış kaçırınca salondan 70-68 mağlup ayrıldı. Fenerbahçe, son saniyelerde kazanmaktan ziyade, ikili averajı elde etmeye çalıştı, başardı da...
Tarih tekerrür edecek mi?
İstanbul’da 4 farkla kazanan Kanarya, olası bir puan eşitliğinde sezonu CSKA Moskova’nın üzerinde bitirecek. Önce Vesely, ardından Leuvergne’nin sakatlıkları, Fenerbahçe’nin ritm kaybetmesine neden oldu. Son üç-dört maçtır kazansalar dahi sezon içindeki gibi akıcı basketbol oynayamıyorlar. Bu durum bana iki yıl önce şampiyon oldukları dönemi hatırlattı. O zaman da sezon sonunu sakatlıklar nedeniyle verimsiz bitiren Kanarya, tam kadro çıktığı Panathinaikos serisi sonrası zafere ulaşmıştı. Bakalım, tarih tekerrür edecek mi?
‘’Efes'in nefesi yetmedi‘’
CSKA Moskova karşısında defalarca çift haneli farklarla geri düşen Efes, her seferinde geri geldi. Son dakikada beraberliği sağladı. Bitime 2 saniye kala Higgins’e engel olamadı, salondan mağlup olmasına rağmen ilk 4 iddiasını son 3 haftaya taşıdı.
Anadolu Efes için Play-Off öncesi, kazanılması halinde hem puan, hem de mental olarak büyük avantaj sağlayacak bir maçtı.
Şampiyonluk adaylarından CSKA Moskova’yı ağırlayan Lacivert-Beyazlılar, defalarca kazanacak noktaya geldi ama son iki saniyede önce savunmada, ardından hücumda yaptığı hata nedeniyle 15 bin kişi önünde salondan mağlup ayrıldı.
400. Euroleague maçına çıkıyordu Efes. Tribünlerler rengarenk, takım formda ve özgüvenli, rakip ise Hackett’tan yoksundu. Maça da 7-0 başladı Lacivert-Beyazlılar. Moerman harikalar yaratıyordu. İlk çeyrek 20-15 bittiğinde ekibimiz 8, CSKA ise sadece 2 asist yapmıştı. Ama De Colo’nun oyuna girmesiyle işin rengi değişti. Fransız yıldız sayı atmasa da kısa sürede 5 asist yaptı, Efes’in yıldız kısaları Larkin, Beaubouis, Miçiç, Simon skora hiç katkı yapamayınca Rus ekibi 25-15’lik seriyle devreyi 40-35 önde bitirdi. İşin kötüsü Moerman da sakatlanmıştı.
İkinci yarıda Higgins yıldızlaşırken, CSKA 50-41 öne geçti. Moerman’ın yokluğu, Motum’un vasatlığı sonrası Anderson 4 numaraya geçince, ABD’linin yanı sıra Larkin’in üçlüğüyle Efes tekrar oyuna girdi, 3. periyot 58-61 sona erdi. 35. dakikada fark tekrar 9’a çıktı: 63-72. Larkin ve Simon son periyotta üçlüklerle devreye girdi, 39. dakikada Efes yeniden geri geldi: 76-76. Ama Higgins faktörü kazananı belirledi. Önce süre biterken attı. Ardından 2 saniye kala turnikeyi Efes potasına bıraktı.
Efes, son hücumda pası Larkin ve Simon’a veremeyip, topu Dunston’la buluşturunca, yenilgi de kaçınılmaz oldu.
Skor 76-78’ken Clyburn’ün, Simon’a yaptığı faul, bence centilmenlik dışıydı. O faul çalınsa, maç en azından uzatmaya gidecekti. Ama sahada CSKA’nın favorisi Sloven Damir Javor vardı ne yazık ki.
‘’Fener, Barça'nın oyunuyla yendi‘’
Hiç alışık olmadığımız, hikayesi çok fazla olan bir Fenerbahçe Beko maçı izledik. İlk 4 kovalayan Barcelona’nın, evinde hiç yenilmeyen Fenerbahçe’yi İstanbul’da yenebilmesi için, bazı şeyleri farklı yapması, ekibimizi yoldan çıkarması gerekiyordu. Çıkardı da aslında.
Maça 1-3-1 alan savunması ile başladılar. Sonra daha ilk dakikada Svetislav Pesiç oyundan atıldı. Hayatımda ilk defa böyle birşey görüyordum. Önceden mi planladı, takımı ateşlemek için mi yaptı bilmiyorum. Sonuçta bu durum onların işine yaradı da.
Alan savunması karşısında çok rahat hücum eden ve boş şutlar bulan Kanarya, üçlükler üretmesine rağmen savunmayı bir türlü oturtamadı. Bobby Dixon ilk yarı 4 üçlük atıp takımı ayakta tutarken, sürekli içeriye önlem alan Barça karşısında hiç pota altı sayısı bulamadık.
Barcelona, Kuriç, Ribas, Blaziç’le farkı çift hanelere çıkarırken, Fenerbahçe üçlük denemekten vazgeçmedi. 5/5 üçlük isabet oranı maçın yıldızı olan Sloukas’la sürekli geldik ama Barcelona her seferinde cevap verdi, farkı yine açtı.
4. periyodun başında 30’a yakın üçlük kullanmıştık ama Guduriç 1/6 ile oynarken takımın en iyi üçlükçüsü Melih niye oyuna girmez diye düşünüyordum. Obradoviç onu 8 dakika kala aldı. Önce Seraphin’e yaptırdığı centilmenlik dışı faulle takımı ateşledi, son dakika içinde attığı 2. üçlükle de maçı bitiren isim oldu.
Kanarya 19 ikilik, tam 38 üçlük denedi. Bu alanda kulüp rekorunu kırdı. Hiç onların tarzı bir basketbol oynanmadı. Barcelona’nın stratejisi buydu ama Sarı-Lacivertliler, kendi oyunlarını oynamasalar da bir şekilde kazanacaklarının mesajını verdi bir kez daha. ‘Tamam senin istediğin olsun’ dedi ama yine yendi Fenerbahçe.
CSKA’nın yenilmesi ile liderlik garanti gibi. En önemlisi bu galibiyetle Anadolu Efes de dördüncülüğü, yani saha avantajını garantiledi gibi. Her yönüyle harika bir geceydi.
‘’Anadolu Efes, söktü aldı‘’
Anadolu Efes’in normal sezonu ilk 4’te bitirebilmesi için çok önemli bir maçtı.
Evindeki son 7 maçı kazanıp Play-Off kapısına dayanan Maccabi Tel Aviv’in, tıklım tıklım dolu tribünleri ve yükselen formuyla evinde kazanmaya çok ihtiyacı vardı. Bu nedenle çok agresif ve fiziksel başladılar maça.
Efes, hücumda ritmini bulamazken, üçlük isabeti kaydedemedi. Sadece Dunston’ın pota altı basketleri ile oyunda kalmaya çalıştı. İlk periyot sadece 13 sayı atabildikten sonra, ikinci çeyrekte Beaubois ve Miçiç önderliğinde gelen 26 sayı, Efes’i maça ortak etti.
14-2’yle psikolojik üstünlük
İkinci yarının başında Caloiaro ile skor 46-39 olduktan sonra, Efes’in hamlesi geldi. Miçiç’in potaya gidip bulduğu turnikeler, Moerman’ın devreye girmesi ile bir anda gelen 14-2’lik seri ile 53-48 öne geçen temsilcimiz, psikolojik üstünlüğü de eline geçirdi.
Final periyodunda sahne geçen haftanın süperstarı Larkin’deydi. Kafa kafaya giden maçta bir anda 7 sayı attı. 71-62 öne geçen Laciver-Beyazlılar, yaptığı mükemmel savunma, Simon’un 9 ribaunt alıp ekstra katkı vermesi ile son derece kritik bir deplasman zaferi ile İstanbul’a dönüyor.
Bu galibiyetle Efes, ilk 4’ü, yani saha avantajını büyük ölçüde garantiledi, Maccabi’yi ise ateşe attı.
‘’Banvit'e yazık oldu‘’
Almanya'dan çok daha avantajlı bir skorla dönebilirdi Banvit aslında. Çok top kaybı ve kaçan serbest atışlarla, yine de tur umudunu Bandırma'ya taşımıştı ekibimiz.
Yıllarca Euroleague oynayan, kadrosunda Euroleague şampiyonluğu bulunan Rice ve Hickmann gibi tecrübeli isimlere sahip olan Banvit, güçlü rakibi karşısında Moore'dan yoksuk olmasına rağmen iyi mücadele etti, skoru hep geride götürdü ama mücadeleyi hiç bırakmadı.
Tofaş maçının yıldızı Neal, dün 18'te 5 gibi felaket bir üç sayı yüzdesi ile oynarken, Rice Euroleague MVP'si gibiydi.
32 sayı, 3 ribaunt, 4 asistle adeta tek başına kazandı maçı.
4 yabancı, geri kalanı tamamen kendi altyapısından yetiştirdiği oyuncularla buralara geldi Banvit. İsmail, Ragıp, Tolga, Şehmuz, Rıdvan, Tolga ve Metehan... Bir ara sahada 5 Türk vardı ve bu gençler 10 sayılık farkı eritip, takımı öne geçirdi ilk yarıda.
Ligimizdeki yabancı bolluğunda onları izlerken gurur duyduk, onlarla da kazanıyorduk ama yapılan basit ve kritik hatalar, en önemlisi ise İtalyan hakem Baldini'nin karaktersizliği...
Karaktersiz dedim ama şunun için. Son dakikada Neal, Baldini'nin yanına geldi burnunun dibinde, gözlerinin içine baka baka en ağır küfürleri etti. Dakikalarca, uzun uzun... Dinlendi, sonra geldi biraz daha küfür etti kulağının içine...
Yediği nanelerin farkındaydı Baldini, o ağır küfürleri yuttu. Teknik faul çalamadı.
En ufak bir haysiyeti olan insan, ana avrat edilen küfürlere kayıtsız kalmaz, bir tepki verir. O kaldı ama...
Gerisini siz düşünün....
Bir de rakip coach Peregro, İtalyan... Çok fazla söze de gerek yok.
‘’Çifte zafer!‘’
Anadolu Efes ve Shane Larkin için muhteşem bir geceydi. Takımın en yüksek bütçeli oyuncusu olan ve düne kadar bekleneni veremeyen Larkin, durdu durdu, tam zamanında hedefi vurdu. Barcelona ile aynı puanda olan Efes kazanırsa, bir, 15’in üzeri fark yaparsa kalan 5 hafta öncesi 2 galibiyet fark yapacaktı en büyük rakibine. İki olasılık da gerçekleşti dün gece. Tabii ki en başta Shane Larkin sayesinde. Ergin Ataman, formsuz Beaubois’i kenarda tutup, normalin aksine tek oyun kurucu ile başladı maça. Miçiç, sahadayken oyun başa baş gidiyordu, Larkin girince işin rengi değişti. Amerikalı yıldız ilk yarı hiç kaçırmadan tam 15 sayı attı, Efes soyunma odasına 42-31 önde gitti.
Efes 4.’lüğü hak etti
İkinci yarının başında Tomiç ve Ribas’la skor 44-40 oldu. Kafalarda ‘Acaba mı’ sorusu oluşurken, Larkin, ‘Merak etmeyin, ben buradayım’ dedi. 6/7 iki sayı, 6/8 üç sayı, 7/7 serbest atış, 5 ribaunt, 2 asistle tam 43 verimlilik puanına ulaştı. Pesiç ve ekibinin de aklını aldı. Bir ara Sloven Blaziç, forma giydiği topraklardaki geleneğe uyup ortalığı karıştırır gibi oldu ama neyse ki, Simon ve Moerman’ın üçlükleri Efes’e 22 sayılık zaferi getirdi. Zaten aksi bir durum haksızlık olurdu. ‘4. sırayı Efes mi Barcelona mı hak ediyor’ derseniz, tabii ki Efes derim. Her ne kadar iniş çıkış yaşasalar da, sezonu Barcelona’dan çok daha istikrarlı geçirdiler. Şimdi 5 hafta kaldı. Efes’in fikstürü zor ama sadece Buducnost ve iç sahada Milano’yu bile yenseler, 2 galibiyet onları ilk 4’e, yani Final-Four öncesi saha avantajına taşıyacak.
‘’Real'in istediği oldu‘’
Bu yıl sadece 3 kez kaybetmişti Fenerbahçe Beko. İkisi uzatmada, biri Efes'e karşı 6 sayıyla.
Bütün deplasman maçlarında Fenerbahçe'nin istediği basketbol oynanmıştı. Tempoyu hep Fenerbahçe belirlemiş, skorlar 70'li sayılarda bitmişti hep.
Fenerbahçe-Real Madrid maçlarına baktığımızda da, sahada kimin istediği basketbol oynandıysa, kazanan hep o oldu. Skor ne zaman 80'lerin üzerine çıktı Real kazandı, ne zaman 80'lerin altında kaldı Fenerbahçe...
Real Madrid bazen tuzak kuruyor. 4 yıl önce Madrid'deki Final-Four maçı da böyle başlamıştı...
Maçın başında hiç savunma yapmıyorlar, rakip yürüye yürüye basket atıyor. Sanıyorlar ki, hep böyle gidecek, 'nasıl olsa kolay atıyoruz' diye düşünüp savunma konstantrasyonları da düşüyor. Dün Fenerbahçe, 4 dakikada 19 sayı attı. Real, mola sonrası vites yükseltti, maç ondan sonra çılgın bir tempoya çıktı. Atarak kazanmaya çalışırsan, Real Madrid her zaman avantajlı olur. Çünkü onlar bu basketbolu oynuyor, Fenerbahçe başka bir basketbol. Dünün özeti buydu aslında. Oyunu hiç kontrol edemedi Kanarya, potasında da 101 sayı gördü.
Vesely'nin sakatlıktan çıkması, Ahmet'in yetersiz kalması, Leuvergne'nin yokluğu pota altı hakimiyetini de tamamen ev sahibine geçirdi.
Real, basketbolun yanı sıra, kazanmak için basketbol dışı şeyleri de çok iyi yapıyor. Bu tip maçlarda gözler hep Pero Antiç'i arıyor... Makedon oyuncunun şampiyonlukta istatistiksel olarak çok fazla katkısı yoktu ama kavga edilmesi gerektiği anlarda, 'açılın ben geliyorum' diyordu.
Bazen kavga edecek, kabadayılık yapacak oyunculara ihtiyaç duyuluyor. Özellikle Campazzo, Reyes, Lull ve Fernandez gibi oyunculara karşı...
Sonuçta, sıradan bir normal sezon yenilgisi. Yenilgi şekli biraz üzücü olsa da, gelecek için ölçü alınmayacak bir maç gibi. Ders çıkarmak, çok da kafaya takmamak gerekli.