2019 Çin Dünya Kupası öncesi, çok kritik bir maça daha çıkıyoruz. Rakip son Avrupa Şampiyonu Slovenya belki ama o şampiyon kadrodan bugün sahaya çıkacak çok az oyuncu var. Kazanırsak, 6. galibiyete ulaşıp, Dünya Kupası yolunda büyük bir avantajı elimize geçireceğiz.

Milli takımın hazırlık dönemi ve Karadağ maçındaki performansına baktığımız zaman, umutlanmamak elde değil. Özellikle yıllardır büyük sıkıntı çektiğimiz 4 numara pozisyonunda Ersan’ın olması ve üstüne çok konsantre oynaması, önemli bir sorunu çözdü.

Coach Ufuk Sarıca, tempolu basketbol oynatıp, potaya atılan top sayısını da artırıyor. Hâl böyle olunca koşmayı seven Cedi, Furkan, Wilbekın gibi yıldızlara fazlasıyla top geliyor ve bu durum onların maç ritmini bulmasını sağlıyor.

Çantada keklik değil

Son maçta Semih de çember altında çift haneli skorlar üretince, her pozisyondan katkı alan bir takım ortaya çıktı. Slovenya’nın bu son şansı. Kaybederlerse havlu atacaklar.

Letonya deplasmanında son ana kadar maçın içindeydiler. Yaptıkları basit hatalar onlara pahalıya maloldu. Her ne kadar eksik olsalar da, bir ekole sahipler. Ve deplasmanda oynuyoruz.

Maçı çantada keklik gözüyle görürsek sıkıntıya gireriz. Ama son üç maçtaki oyun konsantremizi sağlar, aynı oyun disiplininin sahaya yansıtırsak istediğimiz alırız.

Zaten 1 aydan fazla süredir hazırlık kampı yapan ve çalışan bu takım, galibiyeti ve Dünya Kupası’nı hak ediyor.

Dünya Kupası’na katılma yolunda mutlaka kazanmamız gereken bir maçtı. Hazırlık döneminde, özellikle de Süper Cup’ta çok iyi basketbol oynayan bir Milli Takım izlemiştik. Tabii resmi maçlarda işler daha farklı oluyor.

Karadağ, Dubljeviç dışında yıldızı bulunmayan ama müthiş bir ekolden gelen ülke. Son derece disiplinli ve ciddi basketbol oynadılar.

Coach Ufuk Sarıca, maça Ege’yle başlayıp, Dubljeviç’i yıpratmayı planlamıştı. Ama her zaman, evdeki hesap çarşıya uymayabiliyor. Dubljeviç, takıma geç katılmasına ve sakatlığına rağmen takımının ilk 10 sayısını attı. Biz ise çok erken faul problemine girdik.

Bizim için iyi olan taraf, Karadağ’da, Dubljeviç dışında tek bir oyuncunun bile maçın içine girememiş olmasıydı.

Oyun kopar denerken...

Kenardan gelen Semih, Dubljeviç’in onlar için yaptığının aynısını Karadağ pota altında yapmaya başladı. Semih’in kısa sürede attığı 10 sayıyla ritm bulan Milliler’de Cedi ve Furkan da devreye girince, fark bir anda 14 oldu. Bu ana kadar Karadağ’da sadece iki oyuncu sayı atmayı başarabilmişti.

Oyun kopar diye düşünüyorduk ama Karadağ’da diğerleri de katkı vermeye başlayınca, rakip yavaş yavaş maçın içine girdi.

İşimiz kolaylaşacak

Kritik anlarda ise yaptığımız savunma, galibiyetin anahtarı oldu. Doğuş ve Semih’in blokları, Cedi ve Wilbekın’in çaldığı toplar, Ersan’ın skorda, Cedi-Furkan-Semih üçlüsüne yetişmesi, 12 Dev Adam’a hem galibiyeti, hem de 10 sayılık farkı getirdi.

1. ve 4. periyottaki performansımızı tüm maça yaysak, ezici bir skor bile çıkabilirdi. Ama hedefe giden yolda, önemli bir galibiyet aldı.

Şimdi Slovenya’yı da deplasmanda yenersek, kalan 4 maç öncesi işimiz oldukça kolaylaşacak. Ukrayna’nın, İspanya’yı yenmesi hesapları biraz karıştırdı ama bizim gruptan gelen takımlara karşı ikili averajın da elimizde olması, büyük avantaj...

A Milli Basketbol Takımımız, Dünya Kupası’na gitme yolunda çok önemli bir maça çıkıyor.

Rakip Karadağ. Onlar, İspanya, Slovenya ve Portekiz’in bulunduğu grupta 3 galibiyet alıp ikinci tur gruplarına kaldı. Biz ise 4 galibiyet taşıdık.

Bugün Karadağ’ı, pazartesi günü de Slovenya’yı yendiğimiz taktirde, Çin’e gitme yolunda büyük avantaj sağlayacağız.

Biz çok önceden hazırlanmaya başladık. NBA oyuncularımız da Eylül ayı başında takıma katıldı. Euroleague oyuncularımız da kadroda. Diğer Avrupa ülkelerine baktığımız zaman tam kadro olan neredeyse tek takım Türkiye.

Geç başladılar

Karadağ takımı ise çok geç toplandı. Yunanistan ve Fransa ile iki hazırlık maçı yaptılar ve ikisini de farklı kaybettiler. Takımın önemli ismi Dubljeviç bu maçlarda forma giyemedi. O da takıma geç katılan isimlerden.

Ankara seyircisi 12 Dev Adam’a her zaman büyük destek veriyor. Bu maç için de biletler günler önceden bitti. Salondan 10 binin üzerinde taraftar, çılgın bir atmosfer yaratacak.

Cedi ve Furkan, son iki resmi maçta forma giymişti. Bu isimlere Ersan İlyasova da katıldı.

Yıllar sonra...

Hamburg’daki Süper Cup’ta, Almanya ve Çek Cumhuriyeti’ni yenerken sahada heyecan verici bir Milli Takım izlemiştik. Yıllar sonra keyif aldığımız bir 12 Dev Adam görüyoruz parkede. Karadağ ve Slovenya maçlarından sonra NBA oyuncularımız, belki Euroleague oyuncularımız da kadroda olmayacak. Kasım ve Şubat ayında bizi zor günler bekliyor olabilir. O nedenle bu iki maç çok önemli.

Bugün Karadağ’ı yeneceğimizi düşünüyorum. Slovenya deplasmanından da alınacak bir galibiyet, bizim için Çin yolunu fazlasıyla kısaltır.

2019'da Çin'de düzenlenecek olan Dünya Kupası için eleme heyecanı devam ederken, A Milli Basketbol Takımımız da, yarın Ankara’da oynayacağı Karadağ maçının hazırlıklarını sürdürüyor.

Almanya’daki Süper Cup’ta Çek Cumhuriyeti ve ev sahibi ekibi farklı yenip rakiplere gözdağı veren 12 Dev Adam, Karadağ’ı da devirip 4 galibiyet taşıdığı ikinci tur grubunda avantaj sağlamak istiyor.

Ankara hazır

Kampa giren milliler, hazırlık maçında Türk Telekom’u da yenerken, özellikle NBA oyuncularımız Ersan, Cedi ve Furkan’ın üstün performansı, Karadağ ve Slovenya maçları öncesi bizi fazlasıyla umutlandırdı.

Milli Takım’a her zaman büyük destek veren Ankara seyircisi de, şimdiden görevini yaptı. Satışa çıkan biletler tükenirken, Karadağ maçında 12 Dev Adam’ı 10 binin üzerinde basketbolsever destekleyecek.

Karadağ çekiniyor

Atmosfer şimiden Karadağ’ı düşündürmeye başladı. Rakip takım coachu Zvezdan Mitroviç, yaptığı açıklamada, “Türkiye çok önceden toplandı ve bu kadroya NBA oyuncuları da dahil oldu. Dünya Kupası hedefi için tam takım halindeler. Kendi sahalarında her zaman cehennem gibi bir atmosfer olur. Buna hazır olmaya çalışacağız. Türkiye büyük favori. Bizim için asıl hedef; Ukrayna galibiyeti” diye konuştu.

Karadağ’da Nemanja Radovic, Nemanja Djurisic ve Bojan Dubljevic kadroya katılan yeni isimler oldu.

Son yılların en keyifli, en heyecan verici A Milli Basketbol Takımı’nı izledik dün Hamburg’da... 2010’da taraftar desteğiyle coştuğumuz şampiyonanın ardından, tekrar ayağa kalkacak gibi duruyor 12 Dev Adam...

Sezon içinde NBA oyuncularımız olmadan, ilk tur grubunu geçmiştik. Dünya Kupası yolunda ikinci tura çok iddialı geliyoruz.

En iyi oyuncularımızla Süper Cup’ta Almanya’ya karşı defalarca ‘madara’ olduğumuzu hatırlarım. Dün ise sahada inanılmaz bir Milli Takım vardı.

İlk çeyrek NBA maçı gibi başladı. Bir yanda Dennis Schröder müthiş bir performans sergilerken, diğer tarafta Cedi Osman ilk çeyrekte 4/5 üçlükle 12 sayıyla karşılık verdi, maçı da 20’yle tamamladı.

Yıllardır özlediğimiz Ersan

İlk periyodu 29-26 geride kapadıktan sonra, 6 dakika basket yemedik. Bir başka NBA oyuncumuz Furkan bu kez 3/3 üçlük attı, ona Melih ve Wilbekin eşlik etti, fark bir anda 15’e çıktı: 36-51.

İkinci yarıda Schröder sazı tekrar eline alınca Almanya, 15 sayıdan gelip, 64-61 öne geçti. Bu kez yıllardır özlediğimiz Ersan İlyasova devreye girdi. Son 15 dakikada, 15 sayı attı Ersan. ‘4 yıldır neredeydin be Ersan’ dedik onu özlemle izlerken.

Böyle devam edersek...

3 NBA yıldızımız Cedi, Furkan ve Ersan’dan tam 60 sayı geldi. Biz ortalama 60’lı sayılarda oynardık, dün 100 sayı attık Hamburg’da...

Bugün, Satoransky’li, Jan Vesely’li Çekya ile final oynayacağız. Böyle devam edersek, 2019 Çin yolu bizim için çok kısalacak. Cedi ve Furkan bir yıl daha tecrübe kazanacak.

Ersan umarım yine gelecek. Son iki turnuvada oyuncu havuzumuzun çok dar olduğundan şikayet ediyorduk ama her şey tekrar güzel olacak gibi duruyor..

1993 yılında Tercüman Gazetesi’nde mesleğe başladığımda İsmet ağabeyle tanışmıştım. O günden beri de yıllarca beraber çalıştık.

Tercüman’dan sonra bir sene Fotospor’da, ardından 1995’te Fanatik’in kuruluşunda yine beraberdik. Türk basketbolunun efsane gazetesi Fanatik Basket’in kuruluş aşamasında yine İsmet Badem’le kader birliği yapmıştık.

Onu anlatmak, onunla yaşananları özetlemek, değil bir yazıya, kitaplara sığmaz, kelimeler yetmez. Tanıdığım en renkli karakterdi. Hayata, basketbola tutkuluydu. Son tutkusu da motordu. Motor üzerinde tüm Türkiye’yi, Avrupa’yı gezdi.

Geçen yıl çok ağır bir kalp rahatsızlığı geçirmişti. Ama güçlü, savaşçı, asla pes etmeyen karakteri onu hayatta tutmuştu. Dün ise çok sevdiği motorunun üzerinde aramızdan ayrıldı. Motorunu kullanırken rahatsızlık geçirmiş ve bariyerlere çarpmış.

Türk basketbolu çok önemli bir figürünü kaybetti. Hepimizin başı sağolsun. Allah rahmet eylesin. Nur içinde yat İsmet ağabey. Hepimiz seni çok özleyeceğiz....

Enes’i daha FETÖ’cü olmadığı (ya da biz bilmiyorduk), partilerde gününü gün ettiği zamanlarda milli takıma gelmiyor diye çok ağır eleştiriyorduk. Bazıları ‘mecbur’ mu diyordu. Sadece o değil, bana göre herkes milli takıma gelmeye mecburdu. O zaman da yazmıştım.

Sporcu ağaçta kendi kendine yetişmiyor. Bir sporcuyu Türkiye’nin öğretmenleri eğitiyor, Türk antrenörleri çalıştırıyor, Türk kulüpleri ona yatırım yapıyor, çalışacak salon veriyor, antrenör veriyor.

Federasyon, onu kamplara alıyor, yurtdışında turnuvalara götürüyor, en iyi otellerde konaklatıyor, en iyi malzemeyi veriyor ki en iyi ortamda çalışabilsin, gelişebilsin. Malzemecisi, masörü, doktoru, fizyoterapisti vs onun etrafında pervane oluyor ki, en sağlıklı bir şekilde antrenman yapabilsin.

Onun için yıllarca emek ve para harcanıyor. Sonra da deniyor ki, ‘Sen iyi sporcu oldun, gel Milli Takım’da oyna, ülkemizi temsil et’.

CEVAP BİLE VERMEMİŞLER

Hâlâ ‘gelmek zorunda mı?’ diye düşünenler olabilir. Zorunda arkadaş. Bu ülke sayesinde üst düzey sporcu oluyorsan, ülkeye hizmet etmek senin borcundur. Faruk Yurtseven, mazaretsiz olarak gelmemiş. Babası ‘vize, mize, evrak’ bir şeyler söylemiş.

Ömer Onan’a sordum, ‘Söylenildiği gibi federasyona ne yazılı, ne sözlü bir bilgi verilmedi. Hatta biz Georgetown’a yazı yazdık. Muhattap alıp cevap bile vermediler’ dedi. Ömer daha genç.

Umarım ortada ciddi bir mazaret ve iletişim kopukluğu vardır. Bundan sonra da Cedi gibi, Furkan gibi koşa koşa milli takıma gelir ve uzun yıllar bu formaya hizmet eder.

Ufuk Sarıca, A Milli Takım Coachu olduğunda şartlar belliydi. Beşiktaş Yönetimi durumu bilerek Sarıca’ya izin verdi. İki yıl sonunda ne değişti de Siyah-Beyazlılar, Sarıca’ya ‘Ya Beşiktaş, ya milli takım’ restini çekti. Değişen ekonomik şartlardı. Sarıca bu saatten sonra iddialı olmayan, ‘laf’ olsun diye kurulan bir takımın başında bulunmaz, bulunmamalı da..

Yeni coach ve oyuncu adaylarına bakıyoruz da, sıradan bir sezon Beşiktaş’ı bekliyor. Yükselen döviz kurları, bu şubelerin gelirlerinin az olması, sponsor sorunu nedeniyle bütçeler düşürülebilir. Bunu anlarım ama can sıkıcı olan Galatasaray ve Beşiktaş gibi Türkiye’nin dev kulüplerinin, basketbola bakış açıları.