‘’Yeteneği tartışılmaz‘’
Wanamaker'ın yerine kimin geleceği merak konusuydu. Tyler Ennis ismi, Fenerbahçe taraftarı için çok tanıdık değildi. Nitekim ilk defa Avrupa’ya gelecek 24 yaşındaki oyun kurucu... Avrupa’da ilk yıl her oyuncu için zordur belki ama oyun kurucular için daha da zordur. Takım onlara emanettir bir yerde.
Alışkanlıklarının çoğunu değiştirmesi, sürekli öğrenmesi gerekir Euroleague’de üst seviyede oynayabilmek için. Ennis’in Kolej kariyeri harika. Ama NBA’de aradığını bulamadı, kendini gösteremedi. Şutu olan, saha görüşü olan, potaya gidebilen bir isim.
Yanında Sloukas ve Bobby Dixon’ın bulunması, onun için avantaj olacak. Fenerbahçe’nin NBA’den aldığı oyunculara bakarsak, çok başarılı olanlar da var, hiç katkı veremeyenler de.
Gherardini, Kanada Milli Takımı’ndan onu çok iyi tanıyor. Bennet, Jackson, Thompson gibi hayal kırıklığı da olabilir, Udoh gibi amortiye razıyken, büyük ikramiye de kazandırabilir. Kararı Ennis verecek. Obradoviç’e, onun felsefesine, sistemine teslim olur ve çabuk uygulamaya başlarsa, hem kendi hem Fenerbahçe kazanabilir. Çünkü yeteneği tartışılacak bir isim değil Ennis.
‘’Onun gibisi gelmedi‘’
Ne yazılır, ne söylenebilir ki gidenin ardından...
Çok zor, hissedileni kelimelere dökmek böyle anlarda...
Genel Menacerlik döneminde tanıdım Doğan ağabeyi. Türk Basketbolu’nun efsane oyuncularından biriydi, ama ilk ‘Efsane Genel Menaceri’ oydu.
Türk basketboluna ‘Menacerlik’ kavramını getiren isimdi. Layıkıyla yaptı bu işi. Efes Pilsen’de, Ülkerspor’da, A Milli Basketbol Takımı’nda kazanılan kupalarda, madalyalarda onun payı büyüktü.
Onun gibisi de yıllar geçmesine rağmen halâ gelmedi. Kamplarda eğlenceli zamanlar da geçirdik, kavga da ettik.
Ama derdini, sıkıntısını insanın yüzüne söylerdi. Arkadan konuşmazdı. Dobraydı ‘Dodo’. İlk kalp ameliyatını geçirdikten sonra hayat enerjisi de düştü.
Doğal olarak iş hayatında da biraz geri planda kaldı. Ama o hep basketbolun içindeydi. Daha geçen hafta Antalya’da açtığı basketbol okulunun haberi için konuşmuştuk telefonda.
Çok heyecanlıydı, her zamanki gibi çok tutkuluydu. Fakat ikinci kriz onu aramızdan aldı. Aslında her ölüm zamansızdır. Doğan ağabey gibi; hayatı, yaşamayı, basketbolu, sporu seven, tutkulu bir spor adamı için çok zamansız oldu bu ölüm. Sevenlerinin, ailesinin, Türk Basketbolu’nun başı sağolsun. Mekanın cennet olsun ‘Dodo’...
‘’Ankara'da NBA rüzgarı‘’
Milli Basketbol Takımımız, deplasmanda sürpriz bir yenilgi aldığı İsveç’i, Ankara’da 25 farkla yenip ilk turu istediği yerde bitirdi. Umarız, Stockholm’deki o beklenmeyen mağlubiyet, ikinci turda canımızı sıkmaz. Ukrayna maçında olduğu gibi Ankara seyircisi, salonu yine tıklım tıklım doldurmuştu. Milli maçları Ankara’da oynamak çok mantıklı. Umarız ikinci turda da, oyuncuların da kendilerini rahat hissettiği Başkent’de devam ederiz. Yerli oyuncu havuzumuzun kısıtlığı olduğu bir gerçek.
4 maçta yoktu!
Yıldız oyuncu, kendi pozisyonunu yaratan oyuncu olunca, basketbolumuzun da rengi değişiyor. Cedi ve Furkan ilk 4 maçta yoktu, özellikle hücumda oldukça zorlanmıştık. Dün, bu iki NBA oyuncumuz, gerçek bir yıldız gibi oynadılar. Furkan 22 dakikada, 23 sayı atarken, Cedi Osman 25 dakikada 20 sayı ve 11 ribauntla ‘double-double’ yaptı. Sertaç’ın ikinci yarının başında yaptığı 8 sayılık katkı maçın kopmasına neden oldu. Genç Kartal, bu takımın ihtiyacı olan Türk oyun kurucu sorununa çözüm olabileceğini gösterdi.
Dünya Kupası’na...
İkinci tura 4 galibiyetle çıkıyoruz. Aynı puandaki Letonya’ya ikili averaj, diğer grubun ikincisine de galibiyet üstünlüğümüz var. Yeni gruba 2. sırada başlayacağız. Sadece iç sahada alacağımız galibiyetler bile bizi ilk üçte tutup Dünya Kupası’na götürebilir.
‘’Çin yolu kısaldı‘’
Son üç Dünya Kupası’na ‘wild card’ alarak ve evsahibi olarak katıldıktan sonra ilk kez bileğimizin hakkıyla orada olma fırsatını yakaladık. Kolay bir gruptaydık. İsveç ve Letonya’da alınan yenilgiler canımızı sıkmıştı biraz belki ama NBA oyuncularımızın katılımı ile gelen Ukrayna ve olası bir İsveç galibiyeti, bizi ikinci tura fazlasıyla umutlu taşıyor.
Tam kadro olacağız
İspanya, Slovenya ve Karadağ gibi, bu gruptan çok zor rakiplerle eşleşeceğimiz ikinci etaba 4 galibiyet taşıyacağız. İspanya 6, Slovenya ve Karadağ’dan biri 3, biri 2 galibiyetle gelecek. Ve biz Eylül ayı başında oynayacağımız iki eleme maçında yine tam kadro olacağız. Hatta Ersan İlyasova ve Ömer Aşık’ın da gelme ihtimalleri konuşuluyor.
İkinci turda 2 galibiyet bize yetecek
Ve bu iki maçı A Grubu’nun 2. ve 3.’sü ile oynayacağız. Yani Slovenya ve Karadağ ile. Bu fikstür bizim için bir fırsat olacak. İspanya’nın lider olarak çıkacağını düşündüğümüzde, Eylül ayında alacağımız iki galibiyet, kalan 4 maçı düşünmeksizin bizi 2019’da Çin’de yapılacak olan Dünya Kupası’na götürecektir. İkinci tura bizden düşük galibiyetlerle gelecek olan Slovenya, Karadağ, Ukrayna ve Letonya’ya geçilmeyeceğimizi düşünüyorum. ‘Çin yolu kısaldı’ gibi görünüyor. Maçlar oynanmadan kazanılmıyor tabii ama, şu an için herşey yolunda. Özellikle de önceki gün İspanya’nın, Slovenya’yı deplasmanda yenmesi bizim çok işimize geldi.
‘’Devler işleri bitirdi‘’
A Milli Erkek Basketbol Takımı, 2019 FIBA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri B Grubu’ndaki beşinci maçında, Ukrayna’yı 80-66 yenerek, ikinci tura yükselmeyi garantiledi
A Milli Basketbol Takımımız, Ukrayna'yı 80-66 yenerek, Dünya Şampiyonası Elemeleri'nde ikinci tura çıkmayı garantiledi. Sürpriz bir şekilde kaybedilen İsveç ve Letonya maçları olmasa, şimdiden Çin yolunu yarılamıştık ama yine de iddialı bir şekilde gidiyoruz ikinci tura. 3 yeni oyuncu, milli takımın çehresini fazlasıyla değiştirdi. Öncelikle iki NBA oyuncumuz Cedi ve Furkan'dan bahsetmek gerek. Bir kere, bazıları gibi gelmemezlik etmediler. Hem geldiler, hem de fark yarattılar. Cedi 20, Furkan 21 attı. Fizik olarak da çok gelişmişler. Umarız değişmezler ve milli takıma uzun süre hizmet vermeye devam ederler.
Yeni devşirmemiz Wilbekin da ilk maçında hiç yabancılık çekmedi. 13 sayı ve 4 asistle oynadı. Ukrayna ilk çeyrekte 4 üçlük bulup 28-15 öne fırladı. Tam 9 asist yaptılar. Biz ise sadece 1 tane.
Sırada İsveç var
Kafalarda soru işaretleri oluşmaya başlamıştı ki, 2. çeyrekte Cedi önderliğinde muazzam bir takım gördük sahada. 12-0'la başladık, 36-12 ile bitirdik periyodu. Devre 5-40 sona ermişti. Bir periyotta Ukrayna'nın işini bitirdik. 4. periyodun başında rakip umutlanır gibi oldu (61-54) ama bu kez Semih ve Metin'in çember altı basketleri ile 15-0'lık seri yakalayan Ay-Yıldızlılar, istediğini aldı. Şimdi sırada İsveç var. O maçı da kazanırsak, 2. tura 4 galibiyet taşıyacağız. Hiç de fena değil.
‘’Fenerbahçe şov‘’
Bir yıllık emeğin, bir yıllık çalışmanın, çabanın en güzel karşılığı bu. Kupanın havaya kaldırılması... Müthiş bir galibiyet yüzdesi ile sonuna kadar hak edilen bir şampiyonluk. En güzeli de, taraftarın bütün final maçlarında tribünleri tıklım tıklım doldurması, ‘dünyanın en güzel takımı’ dedikleri bu kadroya sevgilerini sonuna kadar göstermeleri oldu.
Son yılların en keyifli ve görkemli kutlamalarından biri de oldu Ülker Arena’da... Tabii ki bunda Ali Koç heyecanın da payı büyük. Bu takımın yaratılmasında ise Aziz Yıldırım’ın... Obradoviç’i getirip, basketbol şubesini profesyonellere emanet eden, Yıldırım’a Türk basketbolu ne kadar teşekkür etse az. Tabii ki sponsorlar Ülker ve Doğuş’a da... Ali Koç’un da çıtayı aldığı yerden daha yukarılara taşıyacağına inanıyoruz. 3 yılda 3 Euroleague ve 3 Türkiye Ligi finali... Kazanılan 4 şampiyonluk. Kılpayı kaçan da 2 Euroleague şampiyonluğu var. Sadece Türkiye’nin değil, uzak ara son 3 yılın en başarılı takımı Fenerbahçe Doğuş...
Güçleri kalmadı
Finalin diğer takımı Tofaş da, rakip taraftardan bile büyük alkış alıp, ne kadar doğru işler yaptığını gösterdi. Zaten dar bir kadroları vardı, Morgan ve Crocker da sakatlanınca mücadele edecek güçleri kalmadı. Ama bütün bir sezona baktığımızda harika işler yaptılar. Ligin yenisi olmalarına rağmen bütün sezonu çok istikrarlı geçirdiler. Avrupa’nın en zor liglerinden biri olarak kabul edilen Tahincioğlu Basketbol Ligi’nde final oynamaları, ciddi bir başarı. Şanssızlıkları, Avrupa’nın belki de en iyi takımının bu ligde yer alması oldu.
Sezon harika geçti
Coach Orhun Ene, ekibini ve oyuncuları da kutluyoruz. Bir basketbol yazarı olarak sezon benim için harika geçti. Darüşşafaka, Eurocup kazandı. Fenerbahçe, Euroleague finalinde yer aldı. Play-Off’ta harika seriler izledik. Gelecek yıl daha büyük başarıları izlemek dileğiyle....
‘’İtalyan işi‘’
Tofaş, kazanmak için normal performansının çok üstüne çıkmaya çalışıyor, dar rotasyonu ile elinden geleni yapmaya çalışıyor Fenerbahçe gibi dev bir takıma karşı. Minimum hata yapmaları, rakibin de biraz kötü gününde olmalarını beklemeleri de gerekiyor.
Ama dün Fenerbahçe’de çok özel performanslar sergileyen oyuncular vardı. Dışarıyı riske eden, pota altını korumaya çalışan Tofaş karşısında, inanılmaz bir üçlük yüzdesi ile oynadı Fenerbahçe. Zaten maça da özellikle savunmada çok agresif ve konsantre başlamışlardı. Hücumda topu çok iyi çevirdiler 35 basketin, 25’ini asist üzerinden attılar. 24 üçlük denemesinin 15’inde isabet bulmaları da, sıradışı bir performanstı. Özellikle de Datome’nin. İtalyan yıldız, nakış gibi işledi adeta. 5/5 üçlük, 5/6 ikilik isabet oranı ile 25 sayı üretti.
Datome üçlükleri can yaktı!
Tofaş 15 sayı, 19 sayı geri düşmesine rağmen hep dönmeye çalıştı. Ama bu geri dönüşlerde, Datome’nin üçlükleri çok canını yaktı Bursa ekibinin. Zaten yorgunlardı, moralleri de bozulunca son bölümde ayakları da gitmemeye başladı artık.
Yenilgide hataları olan Ali Muhammed de, Datome gibi kritik anlarda sahne alıp galibiyette önemli rol oynadı. Tabii ki Wanamaker ve Play- Off’un en formda isimlerinden James Nunnally... Fenerbahçe, artık şampiyonluk kapısını sonuna kadar araladı. Tofaş da finalin hakkını verdi bence. Fark 19 sayı olduğunda bile maçın bitmediği hissini bize verdiler. Bu mücadele bile onları tebrik etmemize yeter...
‘’Tofaş pes etmiyor‘’
Morgan ve Barış Ermiş yoktu, takım yorgundu belki ama inanılmaz bir direnç gösterdi Tofaş finalde. Aslında normal sezonda gösterdikleri performansın hakkı da finalde en azından bir iki galibiyet almaktı. Öyle ki tüm yorgunluğa rağmen son 3 dakikada 8 sayıdan zorlaya zorlaya gelip, maçı çevirmeleri takdire değerdi. Hele ki son üç yılın Euroleague finalisti bir takıma karşı bunu yapmaları büyük başarıydı bence. Morgan yoktu ama Owens ve Kadji iki kişilik oynadı neredeyse.
Fener’e karşı da aynı
Çok yüksek skorlu bir maçtı. Maç içinde Fenerbahçe’yi atarak yenemeyeceklerini düşünüyordum. Ne kadar iyi hücum ederlerse etsinler, Sarı-Lacivertliler, zorlanmadan potayı buluyordu. Deplasmanda 88 sayı attılar. Ama buna rağmen 91 sayıyı buldu Tofaş. Sezon içinde iç sahada bu skorlara rahat ulaşıyorlardı ama Fenerbahçe’ye karşı da bu şekilde oynamaları ve kazanmaları ayrı bir övgü konusu. Fenerbahçe, Vesely yokken çok zorlanıyor. İşin enerji, ağır işleri yapma kısmında ona düşen görev büyük.
Gecenin sorusu
Kendi pota altından top çıkarırken geniş pas açıları bulabilirsin. Obradoviç belki de bunu düşündü. 15 saniye kala hücum sırası kendilerindeyken mola alıp topu rakip sahaya taşımayı tercih etmedi. Ama bu karar ona pahalıya mal oldu.
Maçın starı
Tofaş adına bir çok isim sayabiliriz ama işi bitiren Mejia oldu. 37 dakika sahada kaldı yıldız oyuncu. Buna rağmen 3.5 saniye kala üçlüğü atmayı başardı, 7/9 isabet oranı ile 23 sayı ile oynayıp galibiyete imzasını attı.
Maçın olayı
Tofaş’ın tam 37 kere serbest atış çizgisine gitmesiydi. Fenerbahçe Doğuş’tan tam 25 adet fazla serbest atış kullandılar. Beraberliği sağlarken de 6 sayı buradan geldi. Sarı- Lacivertliler’in, özellikle de Ali Muhammed’in kritik anlarda daha dikkatli olması gerekiyordu.
Kısa mesaj
Finalin ilk maçındaki sıradışı atmosferi bir kenara koyarsak, Tofaş yense de, yenilse de bildiği basketbolu oynayacağını gösterdi. Bundan sonra da kazanırlar mı bilemem ama, direnecekleri ve deneyecekleri kesin.